Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURlYET 27 MART 1998 CUMA
Amerikan
Konsolosluğu'nda
yeni uygulama
• İstanbul Haber Servisi -
tslanbul'daki Amerikan
Konsolosluğu vize
bölümünün, Amerikan
vatandaşlanna verilecek acil
hizmet durumlan dışında 15
Nisan tarihinden itibaren
çarşamba günlen kapalı
olacağı bildirildi. Göçmen
vizeleri pazartesi. sah.
perşembe, cuma günleri saat
14.30-15.30'da; göçmen
olmayanlann vizeleri ise
pazartesi, salı. perşembe.
cuma günleri 8.30-11.00
saatleri arasında yapılacak.
Laîkliğin yeni
gerekçeleri
• İstanbul Haber Sen isi -
Prof. Dr. Tank Zafer Tunaya
anısına. Tünel"deki adını
taşıyan kültür merkezınde
düzenlenen "Çarşamba
ToplantılarT kapsamında
önceki akşam "Laiklığin yeni
gerekçeleri' başlıkh bir panel
yapıldı. Panelde konuşan
Prof. Dr. Selçuk Erez.
laiklığin yeni gerekçeleri
arasında köktendinciliğin
ulusal kimliği yok etmesi ve
petrol çıkarlarına dayanan
yeni dünya düzeninı sayan
Erez. köktendincilerin
toplumu tehdit eder hale
gelmesinin de önemli bir
gerekçe olduğunun altını
çizdi.
ABO yönetiminin
açıklaması
• W\SHESGTON
(Cumhuriyet) - Amerikan
yönetimi, Türkiye'de orduyla
hükümet arasında yaşanan
gerginliğe ilişkin mevcut
tartışmalann sıviller
.tarafından ve demokratık
yollarla çözüleceğınden emın
olunduğunubildirdi. Dışişleri
Bakanlığı'ndan yapılan
açıklamada. Türkiye'de dının
siyasi olaylarda rolü
konusunda süre gelen
tartışmalar bulunduğu
belirtilerek "Türk halkı bu
konulan açık ve demokratik
bir şekilde ele almaktadır.
Başbakan Mesut Yılmaz'ın
açıklamaları bunu
göstermiştir. Orduda yaptiğı
açıklamayla demokratik
sürece bağhlığmı
tekrarlamıştır" dendi.
Cezaevi
koguşunda tünel
• ANKARA (AA) - Ankara
Cumhunyet Başsavcısı llhan
Mesutoğlu. Ankara Merkez
Kapah Cezaevi'nde. PKJK/li
tutuklu ve hükümlülerin
kaldıgı koğuşta bir tünel
ortaya çıkanldığını bildirdı.
Başsavcı Mesutoğlu.
Ulucanlar'dakı cezaevinde,
90 PKK'linin kaldıgı 5.
koğuşu 15 günden bu yana
takibe aldıklannı belirterek
"Koğuşun mutfak tezgâhının
altmda çok iyi kamufle
edilmiş. normal zemin
örtüsünden farklı olmayan
tünel girişi bugün (dün) tespit
edildi" dedi. Mesutoğlu,
yapılan yoklama sonucunda,
koğuştan firar eden kimsenin
olmadığımn da belırlendiğini
de ifade etti
Savunma
sempozyumu
• ANKARA (AA)-
Başbakan Yardımcısı tsmet
Sezgin, Milli Savunma
Bakanlığı AR-GE Daıresi
tarafından TÜBtTAK Feza
Gürsey Konferans
Salonu"nda düzenlenen
"Savunma AR-GE 98
Sempozyumu"na katıldı.
Sezgin, günümüzde caydıncı
bir silahlı kuvvetlerin. en
gelişmiş silah sistemlerine
sahip olmaktan öte. onlan
devamlı gehştırecek bir
yapıda olması gerektiğinı
belirtti
CHP'den soru
önergesi• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)-CHP İstanbul
Milletvekili Ercan Karakaş,
yargının. özelleştirme
uygulamalan konusunda
verdiği iptal kararlannın
hukümet tarafından
uygulanmamasını sonı
önergesıyle Meclis
gündemine getirdı.
Karakaş'ın, Devlet Bakam
Güneş Taner tarafından
yanıtlanmasını istediği soru
önergesinde, "Anayasa
Mahkemesi ve idare
mahkemelerinin kararlan
ortada dururken, HAVAŞ'ın
tüzel kişiliği nasıl oluyor da
Yazeks AŞ'yle birlikte
görülüyor? Yargı kararlannın
uygulanmaması anayasal bir
suç değil midir" denıldi.
HABERLER
Tasarının neo-liberar politikaların yaygınlaşmasını sağlayacağı ileri sürülüyor
Yerel yönetimler tarbşması
IŞIKKAiNSU
ANKARA-Bakanlar Kurulu'ndan geçen
"yerel yönetimler" reformu ile ilgili tasan-
nın, sunulduğu gibi "demokratikleşme''yi
değil, "neo-liberal"politikalann yaygınlaş-
masını sağlayacağı belirtildi. Türkiye Orta
Doğu Amme tdaresi Enstitüsü (TODAÎE)
öğretim üyesı Doç. Dr. Birgül Ayman Gü-
ler. tasanda fiilen eyalet sistemi kurgusu ile
karşılaşıldığını belirtti.
Düzenlemenin devletin toplumsal görev-
lerinin ıl düzeyine devredilmesıne ilişkin
hükümler içerdiğıne dikkat çeken Güler,
44
Yönetim. karar ve uygulama tekefi doğru-
dan sermaye sahipkrine bıraküıyor" dedi.
Tasan ile yerel hızmetlerın özelleştirilmesi-
ne olanak sağlandığını kaydeden Güler, Içiş-
leri Bakanlığı'nın bakanlıklar üstübakanhk
konumuna getirildiğınin altını çizerek,
"Tüm temel toplumsal-iktisadi yönetimin,
ayıu anda iç güvenlikten sorunüu bir bakan-
lıkta toplanmasL, kamu yaşamı için yeni bir
yoğunlaşmış güç tehdidi yaraür" dedi.
Yerel yönetim yasa tasansı üzerinde in-
celeme yapan Doç. Dr. Güler, görüşülmek
üzere Meclis'e gönderilen reform konusun-
daki saptamalannı Cumhuriyet'e şöyle de-
ğerlendirdi:
• Yerel yönetim personel sistemi, sözteş-
meü statünün genişletümesi ilekamu çabşan-
laruun sahip olduklan güvenceleri ortadan
kakhran bir yapıya dönüştürülmektedir.
• Yerel kamu hirmetlerinin özelleştiril-
mesi için gerekli zemin sağlanmaktadır.
• Merkezi yönetimin yetkileri belediye-
ler yerine il kademesine devredflmekte; be-
lediyeler ikincil durutna düşürülnıektedir.
• Devletin toplumsal görevleri il düze-
yine devredilerek "yerel devtefe gömül-
mekte; ancak burada yönetim, karar ve uy-
gulama tekeli doğrudan doğruya sermaye
sahiplerine bırakılmaktadır.
• Yereltemsilde ücretlüer ve sendikalılar
yer ahnamaktadır. Siyasal temsilde zaten
ağırhkhyer tutansanayici, tüccar, esnaf. ser-
best meslek sahibi kesimler, buna ek oiarak
temsil ayncahğı kazanmaktadır. Sendikalar,
yalnızca belediyelere ve dernekler ile ayıu
konumda Mecİis dışında oluşturulan "gö-
nüllü kuruluşlar meclisi" nde anılmaktadır.
İlçe meclisi geçiştirihnekte, gönülsüz oluştu-
rulmuş yersiz bir sözde yenilik gibi gözük-
mektedir.
9 Gerçekte, ücretli ve geniş yoksul ke-
simlerin örgütlenme düzeyimn sınırlı oldu-
ğu ve bu kesimlerin var olan örgütlenmele-
rinin de çözüldüğü bir dönemde, bu kesim-
lere yer açılmasmın da pratik bir değeri ol-
mayacaktır. Yerel temsilde tarafsız bir yapı
kurulması. tüm toplumsal kesimlerin aynı
ağırlıkta örgütlenebilmelerine bağlıdır. Bu
koşul sağlanmadan temsilde genişleme, ka-
çmılmaz oiarak toplumsal kesimlerden bir
kısmını kamu otoritesi ile donatma anlamı-
na gelir. Bu durumda. temsilde genişleme-
nin demokratikleşme adımı olduğunu ileri
sürmem mümkün değildir.
# Belediye başkanlannın seçiminde mut-
lak çoğunluk ilkesi benimsenmektedir. Bu
uygulama. Öngörülenmeclissistemivezaten
var olan "güçlü başkanlık sistemi" ile bir-
leşmektedir. Bu durumda sonucua, sarsü-
ması güç>erel çıkar imparatorluklanyarat-
mak olacağı tahmin edilebilir.
Tasanda, merkezi otoritenin, sosyal dev-
let ilkesi yükümlülüklerinden sıynlarak,
eğitim gibi önemli bir görevi il kademesine
devretmeyi öngören hükümlerin de yer al-
dığı gözleniyor.
Doç. Dr. Birgül Ayman Güler, tasannın
bir maddesindeyalnızca eğitimin altyapısı-
nın, bir başka maddesinde ise eğitim etkin-
liğinin tümünûn il kademelerine bırakıldı-
ğına ilişkin düzenleme bulunduğuna dikkat
çekerek, "Bu durum. özensizlik göstergesi
olmaktan çok, rejime ilişkin tartışmalann
taslağa yansımalanndan birisidir" görüşü-
nü savundu. Tasan ile Içişleri Bakanlığı'nın
bakanlıklar üstü bakanlık gibi ilginç bir ko-
numa getirildiğine değinen GüleT, konuya
ilişkin şunlan söyledi: "Böylebir dengebo-
zukluğu çeşitii sakıncalar taşımaktadır. Bi-
rincisLmerkezibürokratik örgüüenmenin iç
denge sistemi ortadan kalkar, bürokrasinin
demokratikleşmesi çok zoriaşır. tkincisi, he-
men tüm temel toplumsal-iktisadi yöneti-
nün, aynı anda iç güvenlikten sorumlu bir
bakanlıkta toplanması. kamu yaşamı için
yeni bir yoğunlaşmış güç tehdidi yaratuf
Askerlik yoklaması nedeniyle alıkonulan Manisalı gençlerden üçü serbest
Yaşama yeniden merhaba
MERİHAK
İZNÜR - Izmır DGM'nin
tahliye karan vermesınin ar-
dından yoklama kaçağı olduk-
ian gerekçesiyle jandarma ta-
rafından alıkonulan 3 genç, ka-
rardan yaklaşık 22 saat sonra
özgürlüklerine kavuştu. Öz-
gürlük sevincinı doyasıya ya-
şayan gençler, "Ariık nerede
olmanuzgerekiyorsa oradayız.
Siyanürcü alttncüann karştstn-
da. Bergamalı kövlülerin ya-
nındayu,. Galatasaray Lise-
si'ninönündeyiz. Fadıme Gök-
tepe"nin \anında>ız.Çünkü gi-
decek başka yerimiz yok" diye
konuştular...
DGM'nın karannın ardın-
dan Bergama Özel Tip Ceza-
evi'nden salıverilen Ali Gök-
taş'ın ağzından dökülüyordu
bu sozler önceki gece. îki bu-
Aşkın Yeğin ile annesi Senihe Yeğin, yeniden buluşmanın mutluluğunu yaşıyordu.
çukyıl sonra gelen özgürlük sevinci, Ali Gök-
taş'ın gözlerinden okunuyordu.
Şaşkındı, onlarca kameranın, mikrofonla-
nn ve patlayan flaşların ışığında konuşmaya
çalışıyordu: "Yorgunum. Çokyorgunuz.-Dd
bucuk yüdu- hapisteytz. Kendimizi her türlû
karara hanrlarruşök. Yinede >aşanan tüm sü-
reci iyi takip ettik."
lzmir DGM'nin karannın üzerinden daha
4 saat yeni geçmişti. Ali Göktaş, Bergama
Özel Tip Cezaevi'nin önünde kendisini kar-
şılamaya gelenlerle sarmaş dolaş, ekmek yi-
yor, ailesine sanlıyor. da\ul-zuma eşliğinde
halay çekiyordu. 5 Ocak 1996'da başlaynn tu-
tukluluğun ardından geçen ikibuçukyılın acı-
sını çıkanrcasına o>Tiuyor, gülüyordu...
Cezae\ inde Ali Göktaş ile birlikte kalan
Emrah Sait Erda, Levent Küuıç ve Aşkın Ye-
ğin'in ise "engeli" vardı özgürlüklerine. Öz-
gürlük, tel örgünün ve demn parmaklann ar-
kası kadar hem yakm hem de uzaktı. Göktaş,
özgürlük sevincıni dışanda yaşarken bir met-
re uzaklıkta "yoklama kaçağı" engeline takı-
lan arkadaşlan beklıyordu. Yülar süren bek-
lemeye yeni biı gece daha eklenecekö...
DGM'nin tahliye karamun aTdtndanöz'gûr-
lüklerini bekleyen üç genç. yoklama kaçağı
olduğu içincezaevinen alınarak Bergama Jan-
darma llçe Komutanlığı'na götürüldüler. CHP
lzmir Milletvekili Sabri Ergül ile gençlerin
avukatlan Pelin Erda ve Sema Pekdaş' ın tüm
ısrarlanna karşın gençler, önceki geceyi ilçe
jandarma komutanlığında geçirdiler.
Burada aileleriyle kısa süreli görüşebilen
gençler, dün sabah saat 10.00'da Bergama As-
kerlik Şubesi'ne götürüldüler; yaklaşık 2 sa-
at süren işlemlenn ardmdan da salıverildiler.
Askerlik şubesinin merdivenlerinden ko-
şarcasuıa inen Emrah, Levent ve Aşkın, avu-
katlanyla mutluluk çemberi oluşturuyorlar-
dı. Tahliye karannın ardından 22 saat sonra
özgürlüklerini yakalayan üç genç, sevinç göz-
yaşlannı tutamıyordu. Ardından Bergama Be-
İediyesi'nde aileleriyle buluştu üç genç. Öz-
gürlüğün şaşkmlığını yaşadıklan her halle-
rinden belliydi.
Aşkın Yeğin. "Kzim isy^nımtz, uğradığımız
haksızhğa karşı. Hapistekalmak. hapisteayak-
ta kalmak çok zor. Kamuoyunun >erdiği güç-
le ayakta kaldık" diyordu. Anne Senihe Yeğm
ise göğsüne sokmak istercesine sanldığı oğ-
luna "Çok mutiuyum. ama 2 senedir ne cek-
tiğimi kimse bilemez. Artık ümidimi kesmeye
başlamıştım. Cezaevinden çıkün ya" diyordu
gözyaşlanna bogulurken...
Emrah Sait Erda "Özgûrüz ama nereye ka-
dar* diye soruyordu kendisine yönelen kame-
ralara, Ardından da *Yaşadıklanmız, bu ülke-
de yaşananlan gözler önüne serdT dıyordu.
Saçlanna aklar düşen 1973 doğumlu üç genç
artık hürdü. Artık söylenecek sozler bitmişti.
Yeni bir yaşama umutla "bir başka merhaba"
diyorlardı yeniden.
Kalemli savunmada
'Bumerang
iftiracıları
vuracak'
AYŞESAYIN
ANKARA - TBMM Genel
Kurul Salonuyolsuzluğunun pat-
lak vermesinden sonra uzun süre
sessiz kalan eski başkan Musta-
faKakmli savunmaya geçti. Ge-
nel kurul salonu ihalesinden son-
ra Başkanlık Divanı ve TBMM
Teknik Işler Daire Başkanlığı'nı
devre dışı bırakmak. yüklenici
firmalardan MESA ile çıkar iliş-
kisine gırmekle suçlanan Kalem-
li, "iftiracr diye nitelendirdıği
iddia sahıplenmn "Allah karşı-
suıda ilahihesapverecekleri ve if-
tiralann bumerang gibi kendik-
rini vuracagı'' görüşünü savun-
du.
TBMM Genel Kurul Salonu
Yolsuzluğunu Araştırma Komis-
yonu'nda hakkındaki iddialan
"sörfû" yanıtlayan Kalemli, ko-
misyona aynca 1250 sayfthk sa-
vunma verdi. Kalemli, mahke-
meye de vereccğini bildirdigı sa-
vunmasında, ihale ve inşaatla il-
gili "en ufak yolsuzluk ve usul-
sûzlükolmadığı''nı ilen sürerken,
Türkiye'ye "sanatsal" bir eser
kazandınlmaya çahşıldığmı vur-
guladı. Genel kurul salonu için
ihaleye çıkma yetkisinin Emlak
Konut'a verilmesi karannı tek
başma almadığını kaydeden Ka-
lemli, Başkanlık Divanı üyeleri,
genel sekreter, genel sekreter yar-
dımcısının yanı sıra Teknik Da-
ire Başkanlığı üyelerinin de so-
rumlu olduğunu öne sürdü.
Valilikten Atatürkçü afişlere yasakANKARA(CumhuıiyetBürosu)-Anka-
ra Valiliği, Atatürkçü Düşünce Derneği
(ADD) öncülüğünde yann gerçekleştirile-
cek "İrticaya Karşı Omuz Omuza" mitin-
gi için bastınlan afişleri yasakladı. Valilik,
üzerinde Atatürkün "TürkiyeCumhuri-
yeti tarikaüar, şeyhler ve meczuplar ülkesi
olamaz" sözü ile "Irticaya karşı omuz omu-
za" sloganınm yazılı olduğu, Atatürk'ün
kalpaklı resmi bulunan afışlerin dağıtılma-
sını engelledi.
ADD Genel Başkanı SuphiGürsoytrak,
yükselen irtica tehdidine karşı çok sayıda
kitle örgütünün katılımıyla yann Ankara'da
gerçekleştirilecek miting öncesi dün dü-
zenlediği basın toplantısında. irticanın her
alanda örgütlenme çahşmasını sürdürdü-
ğünü belirtti.
Gürsoytrak, Abdı lpekçi Parkı'nda saat
14.00'te yapılacak mitingle Türkiye'nin ta-
rikatlar, şeyhler ve meczuplar ülkesi olma-
dığını bir kez daha vurgulayacaklannı söy-
ledi.
Gürsoytrak. Ankara Valiliği'nin, eyle-
min amacvnı simgeleyen slogandaki "irti-
caya karşı'' sözcüklerine itiraz etmesi üze-
rine resmi başvurunun "Atatürk Cumhu-
riyeti İçin Miting ve Yürüyüş" başlığıyla
yapıldığınıbildirdi.
Iktidann, REFAHYOL hükümetı döne-
minde doruk noktasma çıkan gericı örgüt-
lenmeye karşı yeten kadar önlem alamadı-
ğım belirten Gürsovtrak, irticaya karşı mü-
cadele çerçe\ esınde TBMM'ye sevk edilen
tasanlann bir an önce yasalaşmasını bek-
lediklerini kaydetti.
Gürsoyirak. Batılı ülkelerin, yeni dünya
düzeni (YDD) söylemleri altında emik ve
dine dayalı örgütlenmeleri demokrasi gibi
gösterdiklerine dikkat çekerek şöyle de-
vam etti: "Bu şekilde böl ve yönet taktikle-
ri ile emperyalist amaçlanm sürdürmeye
çahşmaktadırlar. Oysa etnisizmin de, tflr-
ban ideolojisinin de üzerine demokrasi ku-
nılmaz. Tarikat%ebenzeri örgüüenmelerin
demokraside yeri yoktur. Çünkü bu tür ör-
gütknmeterdekendisinitannnın saygın ku-
lu oiarak kabul edenlerin antidemokratik
yönetinüeri vardır."
GürsoNirak, Fethullah Gülen'i kastede-
rek, hukümet ortaklannm "tarikat şeyhinin
efinden odül almalannr kınadı.
DüZYAZIlOBHAN BİRGİT
Türkiye Büyük Millet Mecli-
si'nin gündeminde sadece irtica
ile mücadele paketierı mı var?
Meclişimiz, yalnız vergı reformu
tle ilgili yasayı çıkartmak, memur-
lan sendika hakkına kavuşturmak
için mi uğraş veriyor?
Kulislerinde sadece erken se-
çimin gerekli olup olmadığı mı ko-
nuşuluyor yüce Meclis'in?
Milletvekıllerimiz, öbek öbek
toplanarak bugünkü Milli Güven-
lik Kurulu toplantısının gündemiy-
le ilgili duyumlan mı aktanyorlar
birbirlerine?
Kuşkusuz hayır.
Meclis Içişleri Komisyonu'nda,
dışsatım koşulu ile gümrüksüz
getirilmış ara malı işledikten son-
ra yurtiçinde pazarladıkları için
"gümrük kaçakçısı" durumuna
düşenlere verilen hapis cezalan-
nın paraya çevrilmesinı öngören
bir tasan önceki gün kabul edili-
verdi.
Bu iş öyle bir gün içerisinde de
olmadı.
Tasannın geçmişi, REFAHYOL
dönemine uzanıyor. O günlerde
dışsatım koşulu ile getirilip deyur-
tiçine pazarlanmış gümrüksüz
mallardan dolayı mahkemelere
düşmüş olanlann, hem hapis
hem de para cezalannın affını is-
teyen bir tasan sevk edümişti
Şükür Kavuşturana...
Meclisimize.
Yılmazhükümeti, bu yasatasa-
nsında, para cezalannı üç katına
çıkartmak koşulu ile hümyeti bağ-
layıcı cezalan kaldırmayoluna gı-
den bir degişiklik yaptı.
öyle anlaşılıyordu ki, Yılmaz ve
öteki Anavatan'lı bakanlar,
1985'te Türkiye'ye "ekonomik
suça ekonomikceza" ilkesine da-
yanan ve Turgut Özal tarafından
çıkartılan benzer bir af yasasını
hatııiayarak, rahmetli kuruculan-
nın ruhunu yüceltmek istiyorlardı.
İyi de, hükümetin öbür kana-
dında bulunan DSP'li ve DTP'Iİ
bakanlar, böyle bir tasarıya nasıl
onay verrnışlerdi?
Gümrük kaçakçılannı demir
parmaklık arkasından kurtaracak
yasa tasansı, Plan ve Bütçe Ko-
misyonu'nda eski Refahlı, yeni
Fazilet Partililer'm sahiplenmele-
riyle, kesin bir afyasasına dönüş-
türülmek istendi.
O günlerde gazetelere bu sa-
hiptenme, günün modasına uy-
gun bir benzetme biçimi ile Isla-
mi sermaye için sağlanmış bir af-
fın çıkartılmasının haberiymiş gi-
bi yansımıştı.
Ama önceki gün Içişleri Komis-
yonu'nda görüldü ki, tasanyı be-
nimseyen sadece faziletli millet-
vekillerimız değildir.
Dahası, daha önce bu tasanya
karşı çıkmış olan gümrüklerden
sorumlu Devlet Bakanı Rıfat Ser-
daroğlu, Içışlen Komisyonu'nda-
ki görüşmelerde değışikliğin en
katı destekçısi olmuştur,
Bakan, gümrük bedelinin 3 ka-
tı para cezası verilmesinın caydı-
ncı olacağını savundu önceki
günkü görüşmeler sırasında ve
bu konuda 97 davanın sürdüğü-
nü, 7 davanın ise sonuçlandığını
söyledi.
Cumhuriyet Halk Partili üyeler,
Serdaroğlu'na bu 97 davanın sa-
nıklannı sordular.
Bakan, kaçak güreşmek için
minderin kenanna kendisini atan
pehlivanlar gibi davrandı. Devlet
adamlığınm sorumluluğundan
söz etti. Bu soruyu ancak, komıs-
yonun,Türkiye Büyük Millet Mec-
lisi Başkanı aracılığı ileyöneltme^
si durumunda açıklayabıleceğini
söyledi. Böylece, Serdaroğlu, ül-
kesine ihraç koşulu ilegümrüksüz
getirdikleri mallan işledikten son-
ra yurtdışına çıkartarak milyarlar
vuran 97 seçkin yurttaşımızın
kimliklennin üzerine dokunulmaz-
lık örtüsü örtmüş oluyordu.
Onlan, kem gözlerden koru-
mak istiyordu.
Ama sonuçlanmış 7 dava içe-
risinde mesela bir Halil Bez-
men'in de bulunduğu, Komisyon
sıralanndaki fısıldaşmalann, olayı
salonun bir yanından izleyen ga-
zetecilere kadar uzanmasıyla or-
taya çıkıyordu.
Anavatan Partisı Niğde Millet-
vekili, eski vali ve eski bakanlar-
dan Akrn Gönen'in başkanlığın-
daki içişleri Komisyonu, önceki
gün erken seçimden vergi re-
formlanna, bugün toplanacak
Milli Güvenlik Kurulu gündemin-
den irtica ile mücadele için alın-
ması gereken önlemleri içeren
pakettasanlara kadar, bunca so-
run ile uğraşmakta olan paria-
mentomuzun genel kurulunda
görüşülmesi için, bu tasanda kü-
çük bir ikı degişiklik yapıp TBMM
Başkanlığı'na sundu.
Degişiklik, gümrüklerden so-
rumlu bakan Serdaroğlu'nun iste-
diği biçımdeydi.
Yani ihraç edilmek üzere yurda
getirilen her türlü eşyanın başka-
larına devredılmesi, satılması ya
da ihraç edılmemesi durumunda,
*alın sahıplenne hapis cezası ve-
rilmeyecek, gümrüklenmiş değe-
rin üç katı oranında para cezası-
nın ödenmesi koşulu ile sanık
hakkındaki dava düşmüş sayıla-
caktı.
Özetle, Halil Bezmen öncelikle
güzel yurduna kavuşabilecekti.
Doğaldır, pasaport polislerinin
ve gümrük memurlannın önün-
den ellerini kollannı sallayarakte-
leviryon kameramanlannın, foto
muhabirlerinin objektiflenne gü-
lücükler saçarak...
O arada adaletin bir gün mut-
lakatecelli edeceğine değin, yurt-
dışındatek birgün bile ınancını yi-
tirmemiş olduğunu belirten veciz
demeçlervererek...
Ya, kimlikleri Sayın Serdaroğ-
lu'nun gizlilik örtüsü ile örtünerek
korunan öteki 97yurtsever vatan-
daşımız?
Kim bilir belki onlar da haber-
leri olursa Bezmen kardeşlerinin
karşılamatöreninde hazır bulunur
ve hep birlikte, o son günlerin ün-
lü Özdeyişini haykınrlar:
"Türkiye bizlerle gurur duyu-
yor."
Bu 104 yurtsever yurttaşımızın
isimleriyle teşerrüf etme onurunu
Sayın Serdaroğlu, bizsıradan va-
tandaşlanndan esirgememelidir.
> ! ' •
BtRBAKIMA
SERVER TANİLLİ
Cumhuriyetin Değerleni
Fransa'da son günlerde, Bölge ve Kanton
meclisleri seçimleri yapıldı. Birincisi tek turiu ise
ikincisi iki turiu olan bu seçimleri, genel oiarak
sosyalistler, komünistler ve yeşiller kazandı. A-
ma biti gitgide kanlanan Ulusal Cephe'nin, du-
aımunu sürdürdüğü bir kez daha görüldü. Sa-
ğın önde gelen iki partisi, Cumhuriyet İçin Bir-
lik'le, Fransız Demokrasisi için Biriik'in gerile-
yen partiler olduğu, yerel seçimler bakımından
da ortaya çıktı.
Söz konusu seçimlerin büyük yankılar yap-
masının ve Fransa'da tartışmalann merkezine
gelip oturmasının asıl nedeni ise, daha çok şu:
Sağın gerileyen partisi Demokrasi için Biriik'ten
kimi kişilerin, seçildikten sonra, bölge konsey
başkanlığını elde etmelerinde, Ulusal Cephe'nin
-gizli ya da açık- desteginin rol oynadığı ortaya
çıktı.
Ne demek oluyordu bu?
Şu: Sağ, ırkçı ve yabancı düşmanı, daha da
yerinde bir deyimle, faşist bir partiyle, bilerek ya
da bilmeyerek işbirliğine girmiş bulunuyordu.
Sağın mayası bozuk olanları için böylesi bir du-
rum garip karşılanmasa da, içinde demokrat ki-
şileri de barındıran bir camia oiarak, aşırı saQ-
dan gelen bu tür bir destek yüzkızartıcı idi.
Öyle olunca da yer yerinden oynadı.
Sağın demokrat bir temsilcisi oiarak cumhur-
başkanlığı makamında oturan, Cumhuriyet İçin
Biriik'ten Jacques Chirac, 23 Mart akşamı, rad-
yo ve televizyonlardan yayımlanan bir konuşma
yaptı. Sağdan ve soldan pek olumlu karştlanan
Chirac'ın bu konuşması, şu sıralar medyadaen
başta gelen konu. "Tarihsel bir uyarı" niteliğin-
deki konuşmada, Cumhurbaşkanının altını çiz-
diği önemli noktalar özetle şunlar
Seçimlerde, sağdan kimi insanlann Ulusal
Cephe'nin desteğini kabul etmiş olmalan hoş
karşılanamaz. Çünkü Ulusal Cephe, "ırkçı ve ya-
bancı düşmanı" bir partidir. Fransa ise, büyük-
lüğünü "özgürlük, eşitlik ve kardeşlikgibi değer-
/er"den alan birülkedir. Cumhuriyetçi sağ, "ken-
dini yadsımadan inandırmayı" bilmelidir ve Ulu-
sal Cephe'yle neden işbirliği yapılmaması gerek-
tiğini kendi tabanına anlatmalıdır. Ulusal Cep-
he'ye oy verenler de, "ırkçı" bir partiye oy ver-
diklerini unutmamalıdırlar.
Chirac, bir desteğin farkına vanp kazandıkla-
n başkanlığı hemen reddedenlerin davranışını
"takdirle karşıladığını" söylerken, bunu bildikle-
ri halde hareketsiz kalan merkez sağ adaylara
seslenerek, "Rakibiniziyenmek için tehlikelipo-
litik oyunlara girmek son derece zararlı ve hiç
de akıllıca bir iş değildir" diyordu.
Cumhurbaşkanı, son oiarak, "siyasal yaşamı-
mızı çağdaşlaştırma zorunlu olmuştur" deyip, ki-
mi reformlara girişilmek gerektiğinı belirtiyordu.
Açık, aydınlık ve ödünsüz bir konuşma!
Bir ulusun birliğini ve sağlamlığını, tarihini ve
değerierini öne alan, hiç de "uzlaşmacı" olma-
•yan blrtevtrkoyuş. -ı- m-/.
.. Bizim için çıkarılacak dersler de yok mu bun-
dan?
•
"Uzlaşmacı" olmayan dedik; çünkü siz, bir
Cumhuriyet'in üzerine kurulu olduğu değerieri,
uzlaşma pazarına sürdüğünüz an, o değerlerin
bir yerde "harcı âlem meta " haline gelmelerinin,
çekilip çekiştirilmelerinin, giderek ayaklar altına
alınıp çiğnenmelerinin de yolunu açmış olursu-
nuz.
1950'lerden başlayarakTürkiye'deolan budur.
Başta laiklik olmak üzere, Cumhuriyetimizin
değerieri vardır ve hepsi de bir bütündün ve
hepsi de, bir 200 yıllık Aydınlanma hareketinin
ürünüdürler.
Demokrasi, bu bütünü daha ileri mevzilereta-
şımanın, daha güçlendirmenin bir yolu olmalıy-
dı. Ama olmamıştır ve birtarih gelmiştir ki, o de-
ğerierin, hatta bizzat Cumhuriyet'in mezar kazı-
cılan türemiştir.
Bu süreçte merkez sağın günahı büyüktür.
Merkez sol da pay sahibidir olan bitende.
Çok istenirdi ki, başta partiler uyansın ve bu
gidişe "dur" desinler. Ama böylesi bir uyanış ol-
madı. Asıl girişim, bir süredir ordudan geliyor;
açık seçik görülen bu. Duruma bakıp kaygıla-
nanlar var. Ancak, ne Cumhuriyetimiz "Muz
Cumhuriyeti", ne de ordumuz böyle bir Cumhu-
riyet'in ordusudur. "Cumhuriyetin değeheri", si-
viller kadar o ordunundur da. 50'lerden beri sü-
rüp gelen bir karşı-devrimin işgal ettiği mevzile-
ri yeniden ele geçirme hareketi başlamıştır. "Or-
du değil de, siviller ve partiler oiarak bizyapa-
lım bunu!" diyorsanız, buyurun düşün önümü-
ze.
Ama dürüstolunuz ve biçimsel demokrasi tür-
küleri çağırmayınız!
Bayatlayan bir şeyler var; "tebdil-i makam'a
gidiniz lütfen!
ECumhuriyet
kitap kulübü
TAKSİM Sergi Salonu
MÂRT AYİ ETKİNLİKLERİ
SÖYLESİLİ iMZAGÜNÜ
28 Mart Cumartesı Saat:15.00-17.00
HİKMET CETİNKAYA
Son kitabı" Sevdanın Adresi Be/lı Değil" ve cığer
kıtap/annı ımzalayacak
Adres: Istıkial Cad. (Aksanat Karşısı) Taksım Tel:252 a 81/82