11 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURlYET 27 MART 1998 CUMA Amerikan Konsolosluğu'nda yeni uygulama • İstanbul Haber Servisi - tslanbul'daki Amerikan Konsolosluğu vize bölümünün, Amerikan vatandaşlanna verilecek acil hizmet durumlan dışında 15 Nisan tarihinden itibaren çarşamba günlen kapalı olacağı bildirildi. Göçmen vizeleri pazartesi. sah. perşembe, cuma günleri saat 14.30-15.30'da; göçmen olmayanlann vizeleri ise pazartesi, salı. perşembe. cuma günleri 8.30-11.00 saatleri arasında yapılacak. Laîkliğin yeni gerekçeleri • İstanbul Haber Sen isi - Prof. Dr. Tank Zafer Tunaya anısına. Tünel"deki adını taşıyan kültür merkezınde düzenlenen "Çarşamba ToplantılarT kapsamında önceki akşam "Laiklığin yeni gerekçeleri' başlıkh bir panel yapıldı. Panelde konuşan Prof. Dr. Selçuk Erez. laiklığin yeni gerekçeleri arasında köktendinciliğin ulusal kimliği yok etmesi ve petrol çıkarlarına dayanan yeni dünya düzeninı sayan Erez. köktendincilerin toplumu tehdit eder hale gelmesinin de önemli bir gerekçe olduğunun altını çizdi. ABO yönetiminin açıklaması • W\SHESGTON (Cumhuriyet) - Amerikan yönetimi, Türkiye'de orduyla hükümet arasında yaşanan gerginliğe ilişkin mevcut tartışmalann sıviller .tarafından ve demokratık yollarla çözüleceğınden emın olunduğunubildirdi. Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada. Türkiye'de dının siyasi olaylarda rolü konusunda süre gelen tartışmalar bulunduğu belirtilerek "Türk halkı bu konulan açık ve demokratik bir şekilde ele almaktadır. Başbakan Mesut Yılmaz'ın açıklamaları bunu göstermiştir. Orduda yaptiğı açıklamayla demokratik sürece bağhlığmı tekrarlamıştır" dendi. Cezaevi koguşunda tünel • ANKARA (AA) - Ankara Cumhunyet Başsavcısı llhan Mesutoğlu. Ankara Merkez Kapah Cezaevi'nde. PKJK/li tutuklu ve hükümlülerin kaldıgı koğuşta bir tünel ortaya çıkanldığını bildirdı. Başsavcı Mesutoğlu. Ulucanlar'dakı cezaevinde, 90 PKK'linin kaldıgı 5. koğuşu 15 günden bu yana takibe aldıklannı belirterek "Koğuşun mutfak tezgâhının altmda çok iyi kamufle edilmiş. normal zemin örtüsünden farklı olmayan tünel girişi bugün (dün) tespit edildi" dedi. Mesutoğlu, yapılan yoklama sonucunda, koğuştan firar eden kimsenin olmadığımn da belırlendiğini de ifade etti Savunma sempozyumu • ANKARA (AA)- Başbakan Yardımcısı tsmet Sezgin, Milli Savunma Bakanlığı AR-GE Daıresi tarafından TÜBtTAK Feza Gürsey Konferans Salonu"nda düzenlenen "Savunma AR-GE 98 Sempozyumu"na katıldı. Sezgin, günümüzde caydıncı bir silahlı kuvvetlerin. en gelişmiş silah sistemlerine sahip olmaktan öte. onlan devamlı gehştırecek bir yapıda olması gerektiğinı belirtti CHP'den soru önergesi• ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-CHP İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş, yargının. özelleştirme uygulamalan konusunda verdiği iptal kararlannın hukümet tarafından uygulanmamasını sonı önergesıyle Meclis gündemine getirdı. Karakaş'ın, Devlet Bakam Güneş Taner tarafından yanıtlanmasını istediği soru önergesinde, "Anayasa Mahkemesi ve idare mahkemelerinin kararlan ortada dururken, HAVAŞ'ın tüzel kişiliği nasıl oluyor da Yazeks AŞ'yle birlikte görülüyor? Yargı kararlannın uygulanmaması anayasal bir suç değil midir" denıldi. HABERLER Tasarının neo-liberar politikaların yaygınlaşmasını sağlayacağı ileri sürülüyor Yerel yönetimler tarbşması IŞIKKAiNSU ANKARA-Bakanlar Kurulu'ndan geçen "yerel yönetimler" reformu ile ilgili tasan- nın, sunulduğu gibi "demokratikleşme''yi değil, "neo-liberal"politikalann yaygınlaş- masını sağlayacağı belirtildi. Türkiye Orta Doğu Amme tdaresi Enstitüsü (TODAÎE) öğretim üyesı Doç. Dr. Birgül Ayman Gü- ler. tasanda fiilen eyalet sistemi kurgusu ile karşılaşıldığını belirtti. Düzenlemenin devletin toplumsal görev- lerinin ıl düzeyine devredilmesıne ilişkin hükümler içerdiğıne dikkat çeken Güler, 44 Yönetim. karar ve uygulama tekefi doğru- dan sermaye sahipkrine bıraküıyor" dedi. Tasan ile yerel hızmetlerın özelleştirilmesi- ne olanak sağlandığını kaydeden Güler, Içiş- leri Bakanlığı'nın bakanlıklar üstübakanhk konumuna getirildiğınin altını çizerek, "Tüm temel toplumsal-iktisadi yönetimin, ayıu anda iç güvenlikten sorunüu bir bakan- lıkta toplanmasL, kamu yaşamı için yeni bir yoğunlaşmış güç tehdidi yaraür" dedi. Yerel yönetim yasa tasansı üzerinde in- celeme yapan Doç. Dr. Güler, görüşülmek üzere Meclis'e gönderilen reform konusun- daki saptamalannı Cumhuriyet'e şöyle de- ğerlendirdi: • Yerel yönetim personel sistemi, sözteş- meü statünün genişletümesi ilekamu çabşan- laruun sahip olduklan güvenceleri ortadan kakhran bir yapıya dönüştürülmektedir. • Yerel kamu hirmetlerinin özelleştiril- mesi için gerekli zemin sağlanmaktadır. • Merkezi yönetimin yetkileri belediye- ler yerine il kademesine devredflmekte; be- lediyeler ikincil durutna düşürülnıektedir. • Devletin toplumsal görevleri il düze- yine devredilerek "yerel devtefe gömül- mekte; ancak burada yönetim, karar ve uy- gulama tekeli doğrudan doğruya sermaye sahiplerine bırakılmaktadır. • Yereltemsilde ücretlüer ve sendikalılar yer ahnamaktadır. Siyasal temsilde zaten ağırhkhyer tutansanayici, tüccar, esnaf. ser- best meslek sahibi kesimler, buna ek oiarak temsil ayncahğı kazanmaktadır. Sendikalar, yalnızca belediyelere ve dernekler ile ayıu konumda Mecİis dışında oluşturulan "gö- nüllü kuruluşlar meclisi" nde anılmaktadır. İlçe meclisi geçiştirihnekte, gönülsüz oluştu- rulmuş yersiz bir sözde yenilik gibi gözük- mektedir. 9 Gerçekte, ücretli ve geniş yoksul ke- simlerin örgütlenme düzeyimn sınırlı oldu- ğu ve bu kesimlerin var olan örgütlenmele- rinin de çözüldüğü bir dönemde, bu kesim- lere yer açılmasmın da pratik bir değeri ol- mayacaktır. Yerel temsilde tarafsız bir yapı kurulması. tüm toplumsal kesimlerin aynı ağırlıkta örgütlenebilmelerine bağlıdır. Bu koşul sağlanmadan temsilde genişleme, ka- çmılmaz oiarak toplumsal kesimlerden bir kısmını kamu otoritesi ile donatma anlamı- na gelir. Bu durumda. temsilde genişleme- nin demokratikleşme adımı olduğunu ileri sürmem mümkün değildir. # Belediye başkanlannın seçiminde mut- lak çoğunluk ilkesi benimsenmektedir. Bu uygulama. Öngörülenmeclissistemivezaten var olan "güçlü başkanlık sistemi" ile bir- leşmektedir. Bu durumda sonucua, sarsü- ması güç>erel çıkar imparatorluklanyarat- mak olacağı tahmin edilebilir. Tasanda, merkezi otoritenin, sosyal dev- let ilkesi yükümlülüklerinden sıynlarak, eğitim gibi önemli bir görevi il kademesine devretmeyi öngören hükümlerin de yer al- dığı gözleniyor. Doç. Dr. Birgül Ayman Güler, tasannın bir maddesindeyalnızca eğitimin altyapısı- nın, bir başka maddesinde ise eğitim etkin- liğinin tümünûn il kademelerine bırakıldı- ğına ilişkin düzenleme bulunduğuna dikkat çekerek, "Bu durum. özensizlik göstergesi olmaktan çok, rejime ilişkin tartışmalann taslağa yansımalanndan birisidir" görüşü- nü savundu. Tasan ile Içişleri Bakanlığı'nın bakanlıklar üstü bakanlık gibi ilginç bir ko- numa getirildiğine değinen GüleT, konuya ilişkin şunlan söyledi: "Böylebir dengebo- zukluğu çeşitii sakıncalar taşımaktadır. Bi- rincisLmerkezibürokratik örgüüenmenin iç denge sistemi ortadan kalkar, bürokrasinin demokratikleşmesi çok zoriaşır. tkincisi, he- men tüm temel toplumsal-iktisadi yöneti- nün, aynı anda iç güvenlikten sorumlu bir bakanlıkta toplanması. kamu yaşamı için yeni bir yoğunlaşmış güç tehdidi yaratuf Askerlik yoklaması nedeniyle alıkonulan Manisalı gençlerden üçü serbest Yaşama yeniden merhaba MERİHAK İZNÜR - Izmır DGM'nin tahliye karan vermesınin ar- dından yoklama kaçağı olduk- ian gerekçesiyle jandarma ta- rafından alıkonulan 3 genç, ka- rardan yaklaşık 22 saat sonra özgürlüklerine kavuştu. Öz- gürlük sevincinı doyasıya ya- şayan gençler, "Ariık nerede olmanuzgerekiyorsa oradayız. Siyanürcü alttncüann karştstn- da. Bergamalı kövlülerin ya- nındayu,. Galatasaray Lise- si'ninönündeyiz. Fadıme Gök- tepe"nin \anında>ız.Çünkü gi- decek başka yerimiz yok" diye konuştular... DGM'nın karannın ardın- dan Bergama Özel Tip Ceza- evi'nden salıverilen Ali Gök- taş'ın ağzından dökülüyordu bu sozler önceki gece. îki bu- Aşkın Yeğin ile annesi Senihe Yeğin, yeniden buluşmanın mutluluğunu yaşıyordu. çukyıl sonra gelen özgürlük sevinci, Ali Gök- taş'ın gözlerinden okunuyordu. Şaşkındı, onlarca kameranın, mikrofonla- nn ve patlayan flaşların ışığında konuşmaya çalışıyordu: "Yorgunum. Çokyorgunuz.-Dd bucuk yüdu- hapisteytz. Kendimizi her türlû karara hanrlarruşök. Yinede >aşanan tüm sü- reci iyi takip ettik." lzmir DGM'nin karannın üzerinden daha 4 saat yeni geçmişti. Ali Göktaş, Bergama Özel Tip Cezaevi'nin önünde kendisini kar- şılamaya gelenlerle sarmaş dolaş, ekmek yi- yor, ailesine sanlıyor. da\ul-zuma eşliğinde halay çekiyordu. 5 Ocak 1996'da başlaynn tu- tukluluğun ardından geçen ikibuçukyılın acı- sını çıkanrcasına o>Tiuyor, gülüyordu... Cezae\ inde Ali Göktaş ile birlikte kalan Emrah Sait Erda, Levent Küuıç ve Aşkın Ye- ğin'in ise "engeli" vardı özgürlüklerine. Öz- gürlük, tel örgünün ve demn parmaklann ar- kası kadar hem yakm hem de uzaktı. Göktaş, özgürlük sevincıni dışanda yaşarken bir met- re uzaklıkta "yoklama kaçağı" engeline takı- lan arkadaşlan beklıyordu. Yülar süren bek- lemeye yeni biı gece daha eklenecekö... DGM'nin tahliye karamun aTdtndanöz'gûr- lüklerini bekleyen üç genç. yoklama kaçağı olduğu içincezaevinen alınarak Bergama Jan- darma llçe Komutanlığı'na götürüldüler. CHP lzmir Milletvekili Sabri Ergül ile gençlerin avukatlan Pelin Erda ve Sema Pekdaş' ın tüm ısrarlanna karşın gençler, önceki geceyi ilçe jandarma komutanlığında geçirdiler. Burada aileleriyle kısa süreli görüşebilen gençler, dün sabah saat 10.00'da Bergama As- kerlik Şubesi'ne götürüldüler; yaklaşık 2 sa- at süren işlemlenn ardmdan da salıverildiler. Askerlik şubesinin merdivenlerinden ko- şarcasuıa inen Emrah, Levent ve Aşkın, avu- katlanyla mutluluk çemberi oluşturuyorlar- dı. Tahliye karannın ardından 22 saat sonra özgürlüklerini yakalayan üç genç, sevinç göz- yaşlannı tutamıyordu. Ardından Bergama Be- İediyesi'nde aileleriyle buluştu üç genç. Öz- gürlüğün şaşkmlığını yaşadıklan her halle- rinden belliydi. Aşkın Yeğin. "Kzim isy^nımtz, uğradığımız haksızhğa karşı. Hapistekalmak. hapisteayak- ta kalmak çok zor. Kamuoyunun >erdiği güç- le ayakta kaldık" diyordu. Anne Senihe Yeğm ise göğsüne sokmak istercesine sanldığı oğ- luna "Çok mutiuyum. ama 2 senedir ne cek- tiğimi kimse bilemez. Artık ümidimi kesmeye başlamıştım. Cezaevinden çıkün ya" diyordu gözyaşlanna bogulurken... Emrah Sait Erda "Özgûrüz ama nereye ka- dar* diye soruyordu kendisine yönelen kame- ralara, Ardından da *Yaşadıklanmız, bu ülke- de yaşananlan gözler önüne serdT dıyordu. Saçlanna aklar düşen 1973 doğumlu üç genç artık hürdü. Artık söylenecek sozler bitmişti. Yeni bir yaşama umutla "bir başka merhaba" diyorlardı yeniden. Kalemli savunmada 'Bumerang iftiracıları vuracak' AYŞESAYIN ANKARA - TBMM Genel Kurul Salonuyolsuzluğunun pat- lak vermesinden sonra uzun süre sessiz kalan eski başkan Musta- faKakmli savunmaya geçti. Ge- nel kurul salonu ihalesinden son- ra Başkanlık Divanı ve TBMM Teknik Işler Daire Başkanlığı'nı devre dışı bırakmak. yüklenici firmalardan MESA ile çıkar iliş- kisine gırmekle suçlanan Kalem- li, "iftiracr diye nitelendirdıği iddia sahıplenmn "Allah karşı- suıda ilahihesapverecekleri ve if- tiralann bumerang gibi kendik- rini vuracagı'' görüşünü savun- du. TBMM Genel Kurul Salonu Yolsuzluğunu Araştırma Komis- yonu'nda hakkındaki iddialan "sörfû" yanıtlayan Kalemli, ko- misyona aynca 1250 sayfthk sa- vunma verdi. Kalemli, mahke- meye de vereccğini bildirdigı sa- vunmasında, ihale ve inşaatla il- gili "en ufak yolsuzluk ve usul- sûzlükolmadığı''nı ilen sürerken, Türkiye'ye "sanatsal" bir eser kazandınlmaya çahşıldığmı vur- guladı. Genel kurul salonu için ihaleye çıkma yetkisinin Emlak Konut'a verilmesi karannı tek başma almadığını kaydeden Ka- lemli, Başkanlık Divanı üyeleri, genel sekreter, genel sekreter yar- dımcısının yanı sıra Teknik Da- ire Başkanlığı üyelerinin de so- rumlu olduğunu öne sürdü. Valilikten Atatürkçü afişlere yasakANKARA(CumhuıiyetBürosu)-Anka- ra Valiliği, Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) öncülüğünde yann gerçekleştirile- cek "İrticaya Karşı Omuz Omuza" mitin- gi için bastınlan afişleri yasakladı. Valilik, üzerinde Atatürkün "TürkiyeCumhuri- yeti tarikaüar, şeyhler ve meczuplar ülkesi olamaz" sözü ile "Irticaya karşı omuz omu- za" sloganınm yazılı olduğu, Atatürk'ün kalpaklı resmi bulunan afışlerin dağıtılma- sını engelledi. ADD Genel Başkanı SuphiGürsoytrak, yükselen irtica tehdidine karşı çok sayıda kitle örgütünün katılımıyla yann Ankara'da gerçekleştirilecek miting öncesi dün dü- zenlediği basın toplantısında. irticanın her alanda örgütlenme çahşmasını sürdürdü- ğünü belirtti. Gürsoytrak, Abdı lpekçi Parkı'nda saat 14.00'te yapılacak mitingle Türkiye'nin ta- rikatlar, şeyhler ve meczuplar ülkesi olma- dığını bir kez daha vurgulayacaklannı söy- ledi. Gürsoytrak. Ankara Valiliği'nin, eyle- min amacvnı simgeleyen slogandaki "irti- caya karşı'' sözcüklerine itiraz etmesi üze- rine resmi başvurunun "Atatürk Cumhu- riyeti İçin Miting ve Yürüyüş" başlığıyla yapıldığınıbildirdi. Iktidann, REFAHYOL hükümetı döne- minde doruk noktasma çıkan gericı örgüt- lenmeye karşı yeten kadar önlem alamadı- ğım belirten Gürsovtrak, irticaya karşı mü- cadele çerçe\ esınde TBMM'ye sevk edilen tasanlann bir an önce yasalaşmasını bek- lediklerini kaydetti. Gürsoyirak. Batılı ülkelerin, yeni dünya düzeni (YDD) söylemleri altında emik ve dine dayalı örgütlenmeleri demokrasi gibi gösterdiklerine dikkat çekerek şöyle de- vam etti: "Bu şekilde böl ve yönet taktikle- ri ile emperyalist amaçlanm sürdürmeye çahşmaktadırlar. Oysa etnisizmin de, tflr- ban ideolojisinin de üzerine demokrasi ku- nılmaz. Tarikat%ebenzeri örgüüenmelerin demokraside yeri yoktur. Çünkü bu tür ör- gütknmeterdekendisinitannnın saygın ku- lu oiarak kabul edenlerin antidemokratik yönetinüeri vardır." GürsoNirak, Fethullah Gülen'i kastede- rek, hukümet ortaklannm "tarikat şeyhinin efinden odül almalannr kınadı. DüZYAZIlOBHAN BİRGİT Türkiye Büyük Millet Mecli- si'nin gündeminde sadece irtica ile mücadele paketierı mı var? Meclişimiz, yalnız vergı reformu tle ilgili yasayı çıkartmak, memur- lan sendika hakkına kavuşturmak için mi uğraş veriyor? Kulislerinde sadece erken se- çimin gerekli olup olmadığı mı ko- nuşuluyor yüce Meclis'in? Milletvekıllerimiz, öbek öbek toplanarak bugünkü Milli Güven- lik Kurulu toplantısının gündemiy- le ilgili duyumlan mı aktanyorlar birbirlerine? Kuşkusuz hayır. Meclis Içişleri Komisyonu'nda, dışsatım koşulu ile gümrüksüz getirilmış ara malı işledikten son- ra yurtiçinde pazarladıkları için "gümrük kaçakçısı" durumuna düşenlere verilen hapis cezalan- nın paraya çevrilmesinı öngören bir tasan önceki gün kabul edili- verdi. Bu iş öyle bir gün içerisinde de olmadı. Tasannın geçmişi, REFAHYOL dönemine uzanıyor. O günlerde dışsatım koşulu ile getirilip deyur- tiçine pazarlanmış gümrüksüz mallardan dolayı mahkemelere düşmüş olanlann, hem hapis hem de para cezalannın affını is- teyen bir tasan sevk edümişti Şükür Kavuşturana... Meclisimize. Yılmazhükümeti, bu yasatasa- nsında, para cezalannı üç katına çıkartmak koşulu ile hümyeti bağ- layıcı cezalan kaldırmayoluna gı- den bir degişiklik yaptı. öyle anlaşılıyordu ki, Yılmaz ve öteki Anavatan'lı bakanlar, 1985'te Türkiye'ye "ekonomik suça ekonomikceza" ilkesine da- yanan ve Turgut Özal tarafından çıkartılan benzer bir af yasasını hatııiayarak, rahmetli kuruculan- nın ruhunu yüceltmek istiyorlardı. İyi de, hükümetin öbür kana- dında bulunan DSP'li ve DTP'Iİ bakanlar, böyle bir tasarıya nasıl onay verrnışlerdi? Gümrük kaçakçılannı demir parmaklık arkasından kurtaracak yasa tasansı, Plan ve Bütçe Ko- misyonu'nda eski Refahlı, yeni Fazilet Partililer'm sahiplenmele- riyle, kesin bir afyasasına dönüş- türülmek istendi. O günlerde gazetelere bu sa- hiptenme, günün modasına uy- gun bir benzetme biçimi ile Isla- mi sermaye için sağlanmış bir af- fın çıkartılmasının haberiymiş gi- bi yansımıştı. Ama önceki gün Içişleri Komis- yonu'nda görüldü ki, tasanyı be- nimseyen sadece faziletli millet- vekillerimız değildir. Dahası, daha önce bu tasanya karşı çıkmış olan gümrüklerden sorumlu Devlet Bakanı Rıfat Ser- daroğlu, Içışlen Komisyonu'nda- ki görüşmelerde değışikliğin en katı destekçısi olmuştur, Bakan, gümrük bedelinin 3 ka- tı para cezası verilmesinın caydı- ncı olacağını savundu önceki günkü görüşmeler sırasında ve bu konuda 97 davanın sürdüğü- nü, 7 davanın ise sonuçlandığını söyledi. Cumhuriyet Halk Partili üyeler, Serdaroğlu'na bu 97 davanın sa- nıklannı sordular. Bakan, kaçak güreşmek için minderin kenanna kendisini atan pehlivanlar gibi davrandı. Devlet adamlığınm sorumluluğundan söz etti. Bu soruyu ancak, komıs- yonun,Türkiye Büyük Millet Mec- lisi Başkanı aracılığı ileyöneltme^ si durumunda açıklayabıleceğini söyledi. Böylece, Serdaroğlu, ül- kesine ihraç koşulu ilegümrüksüz getirdikleri mallan işledikten son- ra yurtdışına çıkartarak milyarlar vuran 97 seçkin yurttaşımızın kimliklennin üzerine dokunulmaz- lık örtüsü örtmüş oluyordu. Onlan, kem gözlerden koru- mak istiyordu. Ama sonuçlanmış 7 dava içe- risinde mesela bir Halil Bez- men'in de bulunduğu, Komisyon sıralanndaki fısıldaşmalann, olayı salonun bir yanından izleyen ga- zetecilere kadar uzanmasıyla or- taya çıkıyordu. Anavatan Partisı Niğde Millet- vekili, eski vali ve eski bakanlar- dan Akrn Gönen'in başkanlığın- daki içişleri Komisyonu, önceki gün erken seçimden vergi re- formlanna, bugün toplanacak Milli Güvenlik Kurulu gündemin- den irtica ile mücadele için alın- ması gereken önlemleri içeren pakettasanlara kadar, bunca so- run ile uğraşmakta olan paria- mentomuzun genel kurulunda görüşülmesi için, bu tasanda kü- çük bir ikı degişiklik yapıp TBMM Başkanlığı'na sundu. Degişiklik, gümrüklerden so- rumlu bakan Serdaroğlu'nun iste- diği biçımdeydi. Yani ihraç edilmek üzere yurda getirilen her türlü eşyanın başka- larına devredılmesi, satılması ya da ihraç edılmemesi durumunda, *alın sahıplenne hapis cezası ve- rilmeyecek, gümrüklenmiş değe- rin üç katı oranında para cezası- nın ödenmesi koşulu ile sanık hakkındaki dava düşmüş sayıla- caktı. Özetle, Halil Bezmen öncelikle güzel yurduna kavuşabilecekti. Doğaldır, pasaport polislerinin ve gümrük memurlannın önün- den ellerini kollannı sallayarakte- leviryon kameramanlannın, foto muhabirlerinin objektiflenne gü- lücükler saçarak... O arada adaletin bir gün mut- lakatecelli edeceğine değin, yurt- dışındatek birgün bile ınancını yi- tirmemiş olduğunu belirten veciz demeçlervererek... Ya, kimlikleri Sayın Serdaroğ- lu'nun gizlilik örtüsü ile örtünerek korunan öteki 97yurtsever vatan- daşımız? Kim bilir belki onlar da haber- leri olursa Bezmen kardeşlerinin karşılamatöreninde hazır bulunur ve hep birlikte, o son günlerin ün- lü Özdeyişini haykınrlar: "Türkiye bizlerle gurur duyu- yor." Bu 104 yurtsever yurttaşımızın isimleriyle teşerrüf etme onurunu Sayın Serdaroğlu, bizsıradan va- tandaşlanndan esirgememelidir. > ! ' • BtRBAKIMA SERVER TANİLLİ Cumhuriyetin Değerleni Fransa'da son günlerde, Bölge ve Kanton meclisleri seçimleri yapıldı. Birincisi tek turiu ise ikincisi iki turiu olan bu seçimleri, genel oiarak sosyalistler, komünistler ve yeşiller kazandı. A- ma biti gitgide kanlanan Ulusal Cephe'nin, du- aımunu sürdürdüğü bir kez daha görüldü. Sa- ğın önde gelen iki partisi, Cumhuriyet İçin Bir- lik'le, Fransız Demokrasisi için Biriik'in gerile- yen partiler olduğu, yerel seçimler bakımından da ortaya çıktı. Söz konusu seçimlerin büyük yankılar yap- masının ve Fransa'da tartışmalann merkezine gelip oturmasının asıl nedeni ise, daha çok şu: Sağın gerileyen partisi Demokrasi için Biriik'ten kimi kişilerin, seçildikten sonra, bölge konsey başkanlığını elde etmelerinde, Ulusal Cephe'nin -gizli ya da açık- desteginin rol oynadığı ortaya çıktı. Ne demek oluyordu bu? Şu: Sağ, ırkçı ve yabancı düşmanı, daha da yerinde bir deyimle, faşist bir partiyle, bilerek ya da bilmeyerek işbirliğine girmiş bulunuyordu. Sağın mayası bozuk olanları için böylesi bir du- rum garip karşılanmasa da, içinde demokrat ki- şileri de barındıran bir camia oiarak, aşırı saQ- dan gelen bu tür bir destek yüzkızartıcı idi. Öyle olunca da yer yerinden oynadı. Sağın demokrat bir temsilcisi oiarak cumhur- başkanlığı makamında oturan, Cumhuriyet İçin Biriik'ten Jacques Chirac, 23 Mart akşamı, rad- yo ve televizyonlardan yayımlanan bir konuşma yaptı. Sağdan ve soldan pek olumlu karştlanan Chirac'ın bu konuşması, şu sıralar medyadaen başta gelen konu. "Tarihsel bir uyarı" niteliğin- deki konuşmada, Cumhurbaşkanının altını çiz- diği önemli noktalar özetle şunlar Seçimlerde, sağdan kimi insanlann Ulusal Cephe'nin desteğini kabul etmiş olmalan hoş karşılanamaz. Çünkü Ulusal Cephe, "ırkçı ve ya- bancı düşmanı" bir partidir. Fransa ise, büyük- lüğünü "özgürlük, eşitlik ve kardeşlikgibi değer- /er"den alan birülkedir. Cumhuriyetçi sağ, "ken- dini yadsımadan inandırmayı" bilmelidir ve Ulu- sal Cephe'yle neden işbirliği yapılmaması gerek- tiğini kendi tabanına anlatmalıdır. Ulusal Cep- he'ye oy verenler de, "ırkçı" bir partiye oy ver- diklerini unutmamalıdırlar. Chirac, bir desteğin farkına vanp kazandıkla- n başkanlığı hemen reddedenlerin davranışını "takdirle karşıladığını" söylerken, bunu bildikle- ri halde hareketsiz kalan merkez sağ adaylara seslenerek, "Rakibiniziyenmek için tehlikelipo- litik oyunlara girmek son derece zararlı ve hiç de akıllıca bir iş değildir" diyordu. Cumhurbaşkanı, son oiarak, "siyasal yaşamı- mızı çağdaşlaştırma zorunlu olmuştur" deyip, ki- mi reformlara girişilmek gerektiğinı belirtiyordu. Açık, aydınlık ve ödünsüz bir konuşma! Bir ulusun birliğini ve sağlamlığını, tarihini ve değerierini öne alan, hiç de "uzlaşmacı" olma- •yan blrtevtrkoyuş. -ı- m-/. .. Bizim için çıkarılacak dersler de yok mu bun- dan? • "Uzlaşmacı" olmayan dedik; çünkü siz, bir Cumhuriyet'in üzerine kurulu olduğu değerieri, uzlaşma pazarına sürdüğünüz an, o değerlerin bir yerde "harcı âlem meta " haline gelmelerinin, çekilip çekiştirilmelerinin, giderek ayaklar altına alınıp çiğnenmelerinin de yolunu açmış olursu- nuz. 1950'lerden başlayarakTürkiye'deolan budur. Başta laiklik olmak üzere, Cumhuriyetimizin değerieri vardır ve hepsi de bir bütündün ve hepsi de, bir 200 yıllık Aydınlanma hareketinin ürünüdürler. Demokrasi, bu bütünü daha ileri mevzilereta- şımanın, daha güçlendirmenin bir yolu olmalıy- dı. Ama olmamıştır ve birtarih gelmiştir ki, o de- ğerierin, hatta bizzat Cumhuriyet'in mezar kazı- cılan türemiştir. Bu süreçte merkez sağın günahı büyüktür. Merkez sol da pay sahibidir olan bitende. Çok istenirdi ki, başta partiler uyansın ve bu gidişe "dur" desinler. Ama böylesi bir uyanış ol- madı. Asıl girişim, bir süredir ordudan geliyor; açık seçik görülen bu. Duruma bakıp kaygıla- nanlar var. Ancak, ne Cumhuriyetimiz "Muz Cumhuriyeti", ne de ordumuz böyle bir Cumhu- riyet'in ordusudur. "Cumhuriyetin değeheri", si- viller kadar o ordunundur da. 50'lerden beri sü- rüp gelen bir karşı-devrimin işgal ettiği mevzile- ri yeniden ele geçirme hareketi başlamıştır. "Or- du değil de, siviller ve partiler oiarak bizyapa- lım bunu!" diyorsanız, buyurun düşün önümü- ze. Ama dürüstolunuz ve biçimsel demokrasi tür- küleri çağırmayınız! Bayatlayan bir şeyler var; "tebdil-i makam'a gidiniz lütfen! ECumhuriyet kitap kulübü TAKSİM Sergi Salonu MÂRT AYİ ETKİNLİKLERİ SÖYLESİLİ iMZAGÜNÜ 28 Mart Cumartesı Saat:15.00-17.00 HİKMET CETİNKAYA Son kitabı" Sevdanın Adresi Be/lı Değil" ve cığer kıtap/annı ımzalayacak Adres: Istıkial Cad. (Aksanat Karşısı) Taksım Tel:252 a 81/82
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle