25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 13MART1998CUMA HABERLER DGM'deki püşvet iddiaları • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - tstanbul DGM'de görülen uyuşturucu davalarında maddı çıkar karşılığı bazı sanıklan tahliye ettiklen gerekçesıvie Milli Savunma Bakanlığf nca emeklıve ayrılan Istanbul DGM yargıçlarından emekli Albav Faik Sencer"in yargılanmasma Yargıtay 4. Ceza Daıresi'nde dün devam edıldı. Duruşmaya Sencer \e a\ukatlan katılmadı. Daire. olava ılişkin bılgısı bulunan Uğur Çorumluoğlu ile Nuri Önen'tn talimatla yazılı olarak ifadesine başv urulmasına karar vererek duruşmayı 30 Tsisan'a erteledi. İstiklal Marşı'nın kabulü • ANKARA (AA) - TBMM Başkanı Hıkmet Çetın. İstiklal Marşrnın kabulünün 77. yıldönümü dolayısıyla mesaj yayımladı. Hikmet Çetin. mesajinda "Kan ve ateş çemberinden geçerek bir ulusun yenıden doğuşunu. yurt sevgisını. emperyalizme karşı direnişmi. bağımsızlığını ve özgürlüğünü simgeleyen İstiklal Marşımız, bızim varoluş kaynağımızdır. moral gücümüzdür. ülkemızin. ulusumuzun şanlı destanıdır" dedı. FP'de Erbakan yasagı • ANKARA (ANKA) - FP miUetvekıllerinm. kapatılan RP'nın Genel Başkanı Necmettın Erbakan" ı ziyaret etmelenne. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Sa\aş'ın kapatma da\ası açma gerekçesı sayacağı gerekçesıyle parti yönetimince yasak konuldu. Millet\ekillerının Erbakan" ı e\ inde ziyaret etme gırışımine partı vönetımı tarafından "Bu aşamada uygun değil" diye tzin venlmemesı partı ıçinde "Eski lidenmizi bile görmek yasak. Hocamızı özledik" yakınmalanna yol açtı TGC İnternerte • İstanbul Haber Senisi - Türkıye Gazetecıler Cemiyeti (TGC). servis sağlayıcısı thlas Net aracılığıyla gerçekleştınlen bağlantıyla lnternet'e girdi. TGC'den vapılan açıklamada, lntemet'te şimdüık cemıyetin tanıtımı. görev dekı \ e önceki yönetıcilerı ve üyeleri hakkmda bılgılenn yer aldığı bildirildi. TGC'nın lnternet adresi şöyle: "http: vvvvvv.turkiyegazetecil e rcemiyeti.org.tr" Faşist saldın • EDİRNE (Cumhuriyet)- Edırne'dekı Yurt-Kur'a bağlı Selımıye Öğrencı Yurdu'nda önceki gece karşıt görüşlüler arasında çıkan çatışmada 36 ögrencı çeşıtlı yerlerinden yaralandı. Demır çubuk. satır ve tabancanın kullanıidığı öne sürülen olaylarla ılgılı 30 öğrenci gözaltına alındı. Yaralı öğrencıler yurt yakınlanndakı Tıp Fakültesi Hastanesı'nde tedavı edildıkten sonra taburcu edıldıler. K.avga>la ılgılı olarak 30 kışı gözaltına alınırken saldırganlann arasında okul dışından gelen ülkiicülerin de bulunduğu bıldırıldı. Göktepe davası karara kalclı Afyon'daki dünkü duruşmaya, 5'i tutuklu 11 sanıktan 10'u katıldı. Dövülerek öldürülen Metin Göktepe'nin kardeşleri, sanık polislerin en ağır şekilde cezalandmlmasmı istedi MERİHAK AFYON - Evrensel gazete- si muhabın Metin Göktepe'yı haber izlerken gözaltına aldık- lan ve döverek ölümüne ne- den olduklan belirtilen polis- ler hakkında açılan da\a kara- ra kaldı. Afyon Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki 15. duruş- mada. müdahil avukatlar, sa- nık polislere. 'kasten adam ÖW dürmek'ten ağır hapıs cezası \erilmesını ıstedıler. Duruş- maya müdahil olarak katılan anne FadimeGöktepe. heyetin söz vermesi üzenne. "Mahşe- re kadar bu davanın hesabını soracağım. Yakanızdan tuta- cağnn" dedı. Afyon Ağır Ceza Mahke- mesi'nde görülen davanın 15. oturumu ıçin Ankara, İstanbul ve lzmir'den 15 ayn otobüsle bıne yakın yurttaş dün Af- yon'daydı. Adliyenin arkasın- da toplanan yurttaşlar "Çete- lere kıyak. memura dayak". "Bu abhıka da- ğıtılacak". u İnadına hepimiz birer Metiniz" sloganları attılar. Göktepe ailesi ıse Metin Göktepe"nın fotoğraflannı taşıyarak duruş- ma salonuna kadar yürüdü. Ağabey Derviş Göktepe'mn de. u Kosova'daSırplar,Türki- ye'de faşistter* yazılı bir pankart taşıması dıkkat çektı. Duruşmaya, beşi tutuklu 11 sanıktan Saf- fet Hızarcı. Fedai Korkmaz. Burhan Koç. İl- han Sanoğlu. Selçuk Bayraktar. Metin Ku- şat. Tuncay Lzun. Fikret Kayacan. Seydi Battal Köse. Şuayip Muduer katılırken as- kerde olduğu belirtilen Murat Polat katılma- dı. Yargıç Mustafa Binşık. duruşmayı açma- sının ardından taraflara esas hakkındaki gö- rüşlerini sordu. Söz alan ve "Ben anney- dim" diyerek konuşmasına başlayan anne Fadime Göktepe, oğlunun öldürüldüğü gün evden bir kalem, çanta ve fotoğraf makine- Göktepe'nin annesi. oğlunun öldürüldüğü gün evinden bir kalem. çanta ve fotoğraf maldnesiyle çıkhğını belirtti. Göktepe ailesi Metin'in fotoğraflan- nı taşıyarak duruşma salonuna kadar yürüdü. (Fotoğraf. OZAN YAYMAN) sıyle çıktığını belırterek şunlan söyledi: " O nun arabası yoktu. arkasında silah kaçırsın. Elinizi vicdanmıza koyun. Sizin de e\latlan- nızvar. Metin nıafva olsaydı. şimdi sağdı, ge- zerdi. Tansu'nun oğlu baıiarda geziyor. Te- razinin kefeleri bir olnvalı. Biri üstte. biri alt- ta olmaz. Bizim ourada hukuk devleti yok. Çeteler ortada geziyor. Susurluk ne oldu? Mahşere kadar bu da\anın hesabını soraca- ğım. Yakanızdan tutacağım. Metin'i neden öklüriip amorlar? Sonra duvardan düştü diyorlar. Arkadaşlan. 'Metın'ın çantasmda kimhğını gördük. eğılıp alamadık diyorlar. Metin ne yaptı? Düşman değD; o,insandı. İn- sanlar öldürülmez. tnsanlar çiçektiıf Daha sonra görüşlen sorulan Göktepe'nin kardeşleri İbrahim, İhsan. Paşa. Meryem, Gülsüm, Derviş Göktepe de. sanık polisle- rin en ağır şekilde cezalandınlmaları gerek- tiğini vurguladılar. Metin Göktepe'nın yen- gesi Gülsüm Göktepe. "Öyle bir karar alın ki bir daha"Türkiye sizinle gurur duyuyor' diyemesinler" dedi. Esas hakkındaki görüşlerini içeren 26 say- falık bir dılekçeyı mahkemeye sunan \e mü- dahil avukatlar adına konuşan Fikret İlkiz ıse "Suçun önlenmesi adına binlerce kişinin bir stadyumda toplanması \c gözalüna alınma- sından sonra. sırf gazeteci olduğu için Gök- tepe'nin döve dö\e öldürülmesi \e kafasının kınlması karşısında. faillerin resmi görevli- ler olarak yararrjklan sosyal tehlike. kusur veya takdir ka\ ramıyla açıklanamaz" dedı. A\ ukat İlkiz, sav cınm bir duruşma önce yaptığı esas hakkındaki görüşünde sanıklar hakkmda TCK'nin 452/1, 463.. 251. mad- delerınce ayn ayn mahkûmiyetlerini istedı- ğıni anımsaftı. tlkiz, bu maddelerin kastı aşan adam öldürmek ve müessir fiıli ıçerdi- ğini \urgulayarak."Buradakasö aşan bir fi- il söz konusu değil. Burada kasıt söz konusu. Eğer öldürmek istemiyorsanız. yani kasıt voksa. kırk kez kafasına vur- mazsınız. Yere düşeni tekme- lemezsiniz" dıye konuştu. İl- kiz, sözlennı şöyle sürdürdü: "Metin Göktepe, sorgu ya- pılırken itiraf elde etmek için işkencenin dozu kaçınlarak öldürülmemiştir. Bu açıdan davamız diğer işkence ile adam öldürme danalanndan a> nlır. Bu kez makrui sırfezi- yet etme. acı \«rme isteğiyle dövülerek öldürülmüşrür. Tepkive infıal yaratan önem- li bir nokta da. bu biçimde adam öldürenlerin korundu- ğudur. Bu sanıklar polis değil de sıradan \atandaşlar olsay- dı daha farklı ve mutlaka tu- tuklu yargılanacaklan ve mutlaka ceza görecekleri yo- lundaki inançtuf İlkiz. 5 Ocak'ta Eyüp Spor Salonu'nda yapılan keşifle il- gili bilirkişinın hazırladığı ra- porun gerçeklen yansıtmadı- ğını da belirtti. Müdahil avukatlar. tüm sanıklann, 'Me- tin Göktepe'yi kasten öldürmekten' TCK'nin 450,3. maddesı gereğince ayn ay- n cezalandmlmalannı ve suçun faili tneçhul bir şekilde işlenmiş olması nedenıyle 20 yıl- dan az olmamak üzere hapislerini ıstediler. Daha sonra söz alan sanıklar v e av ukat- lan ise suçlamalan reddederek beraatlerini istediler. Sanık avukatlanndan Mehmet Anıt ıse Göktepe olayının, Sabancı cınayetinin önbas edılmesi ıçin 'pompalandığını' öne sürdü. Sanık a\ ukatlarından Ahmet tiger de, müvekkillennin Memurin Muhakematı Kanunu'na aykın yargılandığını belirtti. Duruşma yargıcı. sanık avukatı Ülger'in sık sık Memurin Muhakematı Kanunu'ndan söz etmesı üzerine. "Biz bu yasayı tartışan Meclis değüiz. bunun bir örnegini Meclis'e gönderin. belki yararlanırlar" dedi. Mah- keme. da\a>ı karar için 19 Mayıs 1998'e erteledi. CHP lideri Baykal, 4 ara rejim' uyansına siyasetçilerin konuşmasmı kanıt olarak gösterdi 'Söylenmesi gerekeni söyledim' İstanbul Haber Senisi- CHP Genel Başkanı DenizBaykal. ön- ceki gün yaptığı "ara rejim'" uya- nsıyla ilgili olarak kendisinın söylenmesi gereken her şeyi söy- ledığini ve ciddi bir görev yaptı- ğına inandığını belirtti. Baykal, " l yanmın ne denli önemli okiu- ğu sorumlu ve tarafsız düşünür- lerin takındığı tavırdan belli. Cumhurbaşkanı da dahil olmak üzere pek çok çe\Tenin bu konu- da açıkiama yapması bunun kanıtıdır" dedı. Baykal, Su- surluk'ta ortaya çıkan flili güç odaklannın mutlaka yargı önüne çıkmalan ge- rektiğini söyledi. Baykal, dün sırasıyla Bayrampaşa'da yapılmakta olan Gıda Toptancıları Kompleksi Mega Center'ı, Rami Gıda Toptancıları Tüccarlan Derneği'ni. Mı- sırÇarşısı'nı ve İstanbulTi- caret Odası"nı zıyaret ede- rek yetkılilerle görüştü. Tür- kıye'nin sonbaharda seçıme doğru gittıgını belırten Bay - kal. hükümetın doğal ömrü- nü tamamladığmı vurgula- dı. Baykal, Cumhurbaşkanı, Başbakan ve partı genel baş- kanlan da dahil olmak üze- re hıç kımsenın seçım tarıhı söyleme olanağına sahip ol- madığını belirtti ve "Seçim- le ilgiliözelya da gizli bir tak- \ imimiz yok. Ama hüküme- te bakarak Türkiye'nin seçi- me gittiğini görebiliyoruz" dedi. Üniversitelerdekı türban konusunun hukuk devleti ve ki- şisel haklarçerçe\esinde ele alın- ması gerektigini ifade eden Bay- kal.hukuktan ykaye.ı^dılsebjle .hvituka. uymak..gerektığını,ka3(- ıdetti. CHP'nın soldabırlikkoruı- suna hep sıcak baktığını. fakat hükümete girmelen halinde bile bu konuda bir şeyın değışeceği- ne inanmadığını öne süren Ba\ - kal, hükümetın AB toplantısına katılmamasmı olumlu buldukla- nnı. konunun ulusal bir sorun ol- duğunu \-urguladi. CHP'nin önü- müzdeki seçimlerde en iddialı ol- duğu^pnuoujı enflajyonu düşür- mek olduğunu söyle^en Baykal, "Bu konuda formül beUidir ama uygulayacak iradeye ihtiyaç var. BunubirtekCHPyapabilir 1 " de- dı. Seçim sisteminin seçmen ile parlamento arasındaki kopuklu- ğu ortadan kaldırması gerektiği- ni öne süren Baykal. her bölge- de, çıkacak milletvekili sayısının iki katı aday gösterilmesini öner- diklerini kaydetti. 1980'de parti- lerin kapatılmasının hata olduğu- nu belirten Baykal. tarihın, top- lumun \e kültürün ameliyat edi- lemeyeceğinı vurguladı. Hükü- metin verdiği sözlen tutmayarak toplumda düş kınklığı yarattığı- nı söyleyen Baykal, Türkiye'nin temel sorununun sivasette ve CHP Genel Başkanı Deniz Bay kal, Gıda Toptancıları Kompleksi Mega Center'ı, Rami Gıda Toptancıları Tüc- carları Derneği'ni, Mısır Çarşısı'nı ve İstanbul Ticaret Odâsı'nı ziyaret etti. (Fotoğraf: KADER TUGLA) ekonomıde istıkrar olduğunu söyledi. Türkiye'nin enflasyona alışmış olmasmın. enflasyonun olağan ve doğal olduğu anlamj- na gelmeyeceğini ifade eden Baykal. enflasyon sorunu çözül- meden ekonomının sorunlarının çözülemeyeceğinı kaydetti. Bay- kal, Türkiye'nin 1995 genel se- çimlerinden bu yana 3 hükümet eskıttiğinı de anımsatarak 1 *Gö- re\ini yapamayan siyasetçiye so- rumlutuk verilmemelidir. 3 hükümet de enflasy onla mü- cadele konusunda göre\ini yapamamış. işini ciddiye al- mamıştır. Sorun TBMM aritmetiğiyle ilgili degil. an- layış sorunudur. Türkiye'de denenmeyen tek parti CHP'dir. Çok hükümet tek politika esasür. Türkiye'nin yeni bir krize tahammülü yok. Biz de hükümete attığı her olumlu adım da destek olma sözü veren bir muhale- fet partisiyiz. Hükümet 9 ay dayandıysa bu sayemizde oİ- du" diye konuştu. Türkiye'nin artık yalnız- ca Ankara'dan yönetileme- yeceğini savunan Baykal, şöyle devam etti: "Vergi re- formu. egitim, sağbk. sosyal guvenlik konulannda atıla- cak her olumlu adımı des- tekteriz. Bu konulan politize etmiyonız. Eğitim. sağlık \e sosyal guvenlik alanlannda de\let gerekeni yapamıyor- sa, yurttaşların önünü aç- mah, onlara kolayuk sağla- mabdır." YAZIIORHAN BÎRGİT Önceki gün, Beyoğlu Üçüncü As- liye Hukuk Mahkemesi'nde, ilk ba- kışta sıradan bir tazminat isteğı gibi görünen bir davanın duruşması var- dı. Davacı, bugünkü kuşaklann kimli- ği hakkında fazla bir şey bilmediğini tahmin ettiğim, Ahmet Karaarslan isminde bir eski polrtikacı. Davalı, bu- günkü kuşakların yeterince tanıdığı Tansu Çiller.. Karaarslan, 12 Eylül 1980 öncesi- nin milletvekillerinden. Köken olarak Adalet Partili. Bir bakıma bugünkü Doğruyol'cuların baba ocağından gelme. 1977 yılının sonlanna doğru, Türkiye'de iktidarda bulunan Ikinci Milliyetçi Cephe hükümetine Adalet, Milli Selamet ve Milliyetçi Hareket partileri üye. CHP hem o yılın haziran ayında yapılan seçimlerde en fazla milletve- kili çıkartmış, ama hem de 213 sayı- sı güvenoyu almasına yetmediği için, hükümeti Demirel başkanlığındaki MC ortaklığına kaptırmıştı. Seçmen çoğunluğunun isteği ile, parlamento çoğunluğu br kavşakta birleşemediği için de tablo CHP için- de o hiçbir zaman bitip tükenmek Sadece İkbale Ortak Olanlar... bilmeyen huzursuzluk homurtuları- na bir yenisini eklemişti. Baykal'ın sözcülüğünü yaptığı bir grup, kurul- tay istiyor, tabandan cephe hüküme- tini düşürecek her girişimin destek- lenmesini bildiren taleplerbirbirini iz- liyordu. 11 Aralık 1977 günü yerel se- çimleryapıldı ve CHP 67 ildeki bele- diye başkanlıklanndan "günümüz sosyal demokratlan ya da demokra- tik sol partililerin kulaklannı çınlata- cak bir sonuçla" 42'sini kazandı. Il genel meclislerinde de oy oranını yüzde 37.1'den yüzde 42.1'e yük- seltti. Tablo, seçimlerden sadece 15 il belediye başkanı alarak çıkan AP'de beklenen fırtınayı getirdi. Bir süreden beri huzursuzluk duyan on bir millet- vekili kıpırdanıyordu. CHP yönetimi, bu kıpırdanmaya seyirci kalmadı ve on bir eski AP'Iİ- den iktidardaki sağ cephe hüküme- tini düşürmek için verilecek genso- ruda destek istenildi. Bu amaçla kurulan ilişkilerin sonu- na dek gizli kalması mümkün değil- dir. CHP yöneticileri, on bir milletve- kili ile İstanbul Florya'da belediyeye ait Güneş Motel'de masaya oturup taktik çizdiler. Işin son aşamasında Bülent Ecevit de bulundu. Ve CHP'nin hazırladığı gensooı ile, istifalardan sonra çoğunluğunu yiti- ren Ikinci MC hükümeti 31 Aralık 1977 günü düşürüldü. Ve Ecevit'in başkanlığında bir ko- alisyon hükümeti kuruldu. 11 bağım- sız milletvekilinden 10'u bu hükü- mette bakan oldu. Tansu Çiller, Erbakan'ı kendi baş- bakanlığı için ikna edip, istifasını Çankaya'ya gönderdikten sonra olan gelişmeleri hazmedemeyip gru- bunun kürsüsünde bu on bir millet- vekili için, şaibeli pazarlıklar sonun- da partilerinden aynlma iddiasını or- taya attı. Iddiayı, arada bir ısıtıp gün- demde canlı tutuyor. Ne var ki. pazarlığı yürüttükleri söylenen, kimi halen TBMM'de mil- letvekili olarak bulunan CHP'lilerden de, bu on bir milletvekilinden hayat- ta kalanlardan da hemen hemen hiç- bir tepki gelmedi. Sadece Ahmet Karaarslan ve ay- nı eylem içerisinde bulunan Mete Tan'dan başka. Karaarslan, o hükü- mette Imar ve iskân Bakanı olarak görev yapıyordu. Dr. Mete Tan da Sağlık Bakanlığı'nı üstlenmişti. Bu iki eski politikacının yollan, o hükümet olayından sonra ayrılmıştır. Tan, CHP'ye girmiş, 12 Eylül sonra- sında da DSP'de yer almıştır. Kara- arslan bağımsız kalmıştır. Hatta ba- kanlık yaptığı sırada Başbakan'a kendisi gibi başka bağımsız bakan- larla bir muhtıra da verip, şikâyetle- rini sıralamıştır. Ama her ikisi de, Tansu Çiller'in isimlerini bir pazarlık nedeniyle poli- tika kürsülerinde malzeme yapması- nı hazmedemediler ki, birisi davacı, diğeri tanık olarak haklarını aramak üzere yargının yolunu tuttular. Dava, bayağı da olumlu bir yönde yürüyor. Bu eylemin CHP tarafında, o gün- lerin gazetelerinin ilk sayfalarını süs- leyen demeçleri ile Milliyetçi Cephe hükümetinden ülkeyi kurtaran ars- lanlar rolünü hiç kimseye bırakma- yanlar ise, köklü bir partinin milletve- kili pazarlıkları ile hükümet kurduğu iddialan karşısında nedense ağızla- rını açmadılar. Hatta, aynı çatı altındaolduklan bir kimseden gelen bu iddialar karşısın- da, olayın tarihe karşı tanıklığını yap- manın bir vicdan borcu olduğunu da unutmuş göründüler. Zaman zaman bazı yurttaşlanm- dan, bu sosyal demokratların niçin yeniden bir araya toplanamadıklan yolunda sorular alırım. Bir birleşmenin nasıl bir güç ka- zandıracağı yolunda elbette ben de kuşku duymam. Ama, bütün siyasi ömürlerini hep ikbal koltuklarına gö- re endeksleyenlerin ve politik bilan- çolannda hep başarı hanesine imza atmak isteyenlerin fotoğrafları, za- man zaman gözlerimin önünde ça- kılır, kalır. Ahmet Karaarslan'ı da Mete Tan'ı da sadece kendi dokuz arkadaşlan- nm değil, bir dönemin politik hesap- lannın aklanması için giriştikleri bu savaşımda yalnız bırakanlara yuf ol- sun. BİR BAKIMA SERVER TANİLLİ Kadınların Çağrısı • Türkiye'de hukuk devrimini, bu arada Medenî Yasa'nın oluşum sürecini ve en başta kadınlara ge- tirdiklerini, rahmetli hocam Hrfzı Veldet Bey'in ağ- zından dinlemeliydiniz. Tarihle sosyolojinin iç içe olduğu bu şöleni öğrencilikyıllanmızda bol bol tat- tık. Hoca, aynca gazete yazılanyia da ölünceye de- ğin okurlarını aydınlattı durdu. Başına türbanı ge- çirirken aklının ve idrakinin önüne de perde geren- lerin, bunlardan anlayacağı hiçbir şey yoktur. Hayır, yasaklardan medet ummuyorum! Sorunun köklerinden biri eğitimde, onun örgüt- leniş biçimindedir. Laik bir devletin, bir dinin ya da mezhebin ımamını yetiştirme görevı değilken, üs- telik laik okullayarışırcasına imam-hatip okulu aç- mışsınız; "islamda kadından imam olmaz" denir- ken, kızlar için de, yani gereksiz yere bu yolu dö- şemişsiniz. Daha korkunç bir şey yapmışsınız: Her ikisini de, demokratik marifet sanıp meslek okulu niteliğinden sıyırarak, üniversite kapılannı açmış- sınız önlerine. Şimdi kız-erkek, okullarda öğrendik- lerinin talimini üniversitelerde yapıyorlar. Ve siz çırpınıyorsunuz, görüntülerle savaşıyor- sunuz, Oysa. önce bataklığı kurutmalısınız: Erkekler için imam-hatip okullarını azaltmanın sürecine -gecik- miş de olsa- girmişsiniz; kızlar için daha da gerek- çesiz olan kız imam-hatip okullarına, "Önümüzde- ki yıldan başlayarak öğrenci alınmayacak" diye i- lan ediniz. Ayrıca, yeniden meslek okulu haline getiriniz bu okulları; bir kanunun bir maddesinde vaktiyle-hinoğluhinlikle- yapılan bir değişikliği, tek cümlede eski haline getırmeniz yetecek. Ama bir an önce yapınız bunları! Türkiye'de hiçbir aile, oğlum kızım imam olsun diye bu okullara göndermiyor çocuklarını; kayma- kam-vali olsun, yargıç-avukat çıksın, hekim-dişçi olsun diye yolluyor. Peki laik okullar varken gereği ne başka yollara dökülmenin? Niçin bu aldatmaca, ne adına bu muvazaa? Demokratik olan, yukarda söylediğimiz önlem- lerdir; eğitim kurumlarını soysuzlaşmaktan kurta- rıp yerli yerine oturtacak olan, önce bunlardır. Cumhuriyet'in 75. yılında sadece bunu yapın, yeter! Çünkü, o Cumhuriyet'i kuranların üzerine titre- dikleri -belki- en önemli devrim, "tevhid-i tedrisat" yani "öğretimibiıieştirme" ıdi. Öyleydi, çünkü bü- tün bir Cumhuriyet mirasını geleceğe taşıyıp gö- türecek kuşakların, "fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür" kuşakların yetişmesine bel bağlamışlardı. • Güzel de, kime söylüyoruz bunları? "Siyasal liberalizm"e evet, her düşünce kendi kanıtlarından alacak gücünü, doğruyu bulmak için sonuna değin tartışacak; peki "bırakınızyapsınlar, bırakınız geçsinler" politıkasına toplumun en ya- şamsal kurumlarını, başta da eğitiminin kapıtannı açıp, göz göre göre Cumhuriyet'in çökertilmesi- nin vebali yok mu gelecek kuşaklar önünde? Parlamentoya doluşmuş, ama sağı sağ, solu da ,,ŞQloJnrtakjan çıkrhış politika esnafı, başta bunlar 1 değil mi kurumları yozlaştırıp soysuzlaştıranlar? Yüzde kaçı bilincindedir olan bitenin? Yeni rüzgârların esişini bekleyişimiz işte bun- dandır. Yeni bir hava, yeni bir iklim, yeni bir aydınlık! Şimdi ülkemizde kadın hareketinde kabaran ye- ni dalgaya o yüzden umutla bakıyoruz: Kadın Adayları Destekleme ve Eğitme Derneğı'nin (Ka- Der) Türkiye çapında başlattığı "Mutfak Tamam, Sıra Siyasette" kampanyası, bir ihtiyacayanıt ve- recek. "Kadının temsilinde bunalım" diye bir sorunu- muz var: Bizzat kadın, temsilci olarak parlamen- toda bir avuç; yerel yönetimlerde o kadar bile de- ğil. Onları siyasete taşımak akıllıca bir yoldur. Par- lamentoları erkeklerın tekelinden kurtarmak, bu- gün bütün dünyada ses getiren bir eğilim. "Sorun sınıfsaldır" deyip umursamazlık etmemeli; ya da bir iki yoz ömeğe bakıp hep öyle olacak diye umut- suzluğa düşmemeli. Yalnız kadın sorununun çözülmesinde değil bü- tün yurt sorunlarının ayaklan üzerine oturtulmasın- da, kadınlardan gelecek ağırlığm terazinin ibresi- ni olumlu yönde değiştireceği kanısındayım. Bugün yükselen sese kulak kabartalım! Yeni bir hava, yeni bir iklim, yeni bir aydınlık ta- şıyoro... DCM'den dava Alündağşeriatçüık suçlamasıylayargdanacak Yurt Haberieri Servi- si - Diyarbakır'da "şeri- af" yanlısı yayınlarıyla bılinen Söz Gazetesi ve Söz TV'nin sahibı Meh- met Ali Alündağ ile 7 ya- kınına ait tntim AŞ hak- kında ırticacı faaliyetle- ri ve devleti dolandır- mak suçlanndan Diyar- bakır DGM ve Ağır Ce- za Mahkemesi'nde 3 ay- rı dava açıldı. Davalar sürerken Söz gazetesi- nin, DGM savcılarını hedef göstermesi dikkat çekti. M. Ali Altındağ hak- kında "Halkı kin ve düş- manlığa tahrik etmek" suçuyla ilgili ilk dava 19977i 106 Esas ve 1997/1063 karar No'lu iddianameyle Diyarba- kır 4 No'lu DĞM'de açıldı. tddianamede Al- tındağ'm Söz gazetesin- deki u Günün Notlan" köşesinde, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılı- ğı tarafından Refah Par- tisi aleyhıne Anayasa Mahkemesi'nde açılan kapatma davasmı konu alan yazısında, "Hedef Erbakan'ın ne fiziki hali- dir, ne de RP'nin siyasi bir parti olmasıdır. Vegâ- ne hedef bu ülkede ve toplumun arasında 'Yü- ce lslam dminı yok etme planıdır.' Bu da tama- mıy la büy^k İsrail de\ le- tinin Doğu ve Güneydo- ğu'da gerçekleştirmek is- tediği projenin y ürüıiü- ğe sokulmasıdır" dediği belirtıldi. Iddianamede Altın- dağ'ın. TCK'nin 312-2- 3 maddeleri gereğince cezalandırılması talep edıldı. Altındağ hakkında \i- ne 2. dava da 1 No'lu DGM'de açıldı. 1998 143 Esas ve 1998' 141 karar NoTuid- dianamede. Altındağ'ın gazetesindeki köşesinde -İslam'da Cihad ve Dü- şünce" başhkıı yazısın- da. "Cihat İslam'ın ka- ide ve kurallarınm mu- hafazasını sajlayan bir kalkandır. Bırakın oku- yan gençlerimize yönelik bu zorbaca yaphnnu, okulun- müstahdemleri- nin namaz kılmalarını bile engelleyen zorba. an- ti- demokratik bir zihni- yete karşı susan bir top- luma ne denilebilinir kL." dediğine dikkat çe- kilerekTCK'nn322 2-3 maddeleri gereğince ce- zalandmlmas: istendi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle