Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
13MART1998CUMA CUMHURİYET SAYFA
15
Almanlap
Almanya'da yaşâyan
gazeteci Nazmi Kava-
soğlu, iiyesi olduğu AN
man Sosyal Demokrat
Partisi'nin Dresden'de
düzenlediği bir toplan-
tıya konuşmacı olarak
katılmıştı. Kavasoğ-
lu'nun sözlerj bazılannı
rahatsız etmiş olmalı ki
salondan "Almanya
kendine gel, bu hal-
lere düşme" slo-
ganlan ile konuş-
ması kesilmek is-
tendi. Nazmi Ka- [_
vasoğlu, slogan
atan gruba dönüp ko-
nuşmasını sürdürdü:
"isa'n Yahudi, araban
Japon, pizzan italyan,
demokrasin Yunan,
kahven Brezilya, tatilin
Türkiye, rakamların
Arap, yazın Latin. Siz
hangi hale düşmekten
bahsediyorsunuz."
Nazmi Kavasoğlu'nun
konuşması bu kez sa-
londan kopan alkışlar-
la kesildi.
Elektrontk posta: Deniz.Somaraksnet.com Tek 0.212^12 05 05 Faks: 0.212.512 44 97
- Hükümet her şeyi
satacakmış...
"Havdi koşşş! Batan
ekonominin mallan bunlar!"
nkara Üniversitesi Hukuk Fakültesi ile
Siyasal Bilgiler Fakültesi'nden ken-
dilerini "Cumhuriyet Gençliği" ola-
rak niteleyen bir grup öğrenci, Cum-
huriyet Halk Partisi Genel Başkanı Deniz Baykal'ın,
emekli vaiz Fethullah Gülen'e yönelik değerlendir-
mesine tepki göstermeye devam ediyor.
Tepkilerini, Baykal'a mektupla yansıtan öğrenci-
ler şöyle diyor:
"Zaman gazetesinde yayınlanan haberden, Fet-
hullah Gülen cemaatini destekleyen görüşlerinizi
üzüntüyle öğrendik.
Yanınlanan bu haberde, 'Türkiye'de herkes, pay-
laşalım paylaşmayalım, uygun görelim görmeyelim,
kendi takdiri çerçevesinde anlayışını ve düşüncesi-
ni ortaya koyabilmelidir. Bu şekilde Türkiye'de hu-
kuk devleti söz konusudur. Kimsenin, bu arada Fet-
hullah Gülen'in de çekinmesini gerektiren bir durum
olduğu kanaatinde değilim' diyor ve Nurculuk tari-
Cumhuriyet Gençliğikatının lideri Fethullah Gülen'in Türkiye Cumhuriye-
ti Devleti'ni temsil eder şekilde devlet protokolüne
dahil edilmesine karşı çıkan partiniz milletvekili Fik-
ri Sağlar'ın konuyla ilgili soru önergesinin partiyi bağ-
lamayacağını açıkça belirtiyorsunuz.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin çağdaş, demok-
ratik, laik, bağımsız temel yapısını en çok tehdit
eden bu oluşuma açıkça karşı çıkmanızı beklemi-
yorduk ama parti adına sahip çıkabileceğinizi de
doğrusu hiç düşünmemiştik.
Size görüşleriniz doğrultusunda hareket serbes-
tisi sağlayacak yeni bir parti ismi ve amblem arayı-
şına yönelmenizi tavsiye ediyoruz.
Cumhuriyet Halk Partisi'nin yüklendiği tarihi mis-
yonla ülkemiz kuruluşuna ve demokrasisine kazan-
dırdıklarıyla vatandaşı olabildiğimiz bu ülkenin
insanları olarak sizden ve arkadaşlarınızdan
istediğimiz budur."
Bu arada Cumhuriyet Halk Partisi Genel Baş-
kanı Deniz Baykal'a bu mekbunu gönderen "Cum-
huriyet Gençliği", Nurculuğun kurucusu Said-i Nur-
si'nin aslında Said-î Kürdi olarak ortaya çıktığını ve
ilkokul mezunu bu "alinrfin adını daha sonra doğ-
duğu Bitlis'in Nurs köyünden alarak Nursi yaptığı-
nı ve Nurculuğun Kuran'daki "Nur Suresi" ile uzak-
tan yakından ilişkisinin bulunmadığını, Nurculuğun
"sapkın bir akım" olduğunu ve "Said-i Kürdili Nur-
si"nin önce Osmanlı'daki gericilerin 31 Mart ayak-
lanmasına ardından genç cumhuriyete başkaldıran
Şeyh Sait ayaklanmasına bulaştığını biliyor...
Işte bu noktada, Mustafa Kemal Atatürk'ün yıl-
lar önce cumhuriyeti neden partiyi hatta ülkeyi yö-
netenlere değil de gençliğe emanet ettiği çok daha
güzel anlaşılıyor.
Izmir'den Serkan Aksü-
yek diyor ki: Çağdaş ül-
kelerde demok-
rasi emek-ser-
maye çelişkisi-
ne oturuyor; biz-
de ise MIT-Emniyet çe-
kişmesine.
Ö M Ü R İ L İ K
Refah kapanınca
saatler bile bir saat
ileri alınıyor!
» ömür E. Kurum
SESSÎZ SEDASIZ (!) NURİKURTCEBE
Yüksek Yerilim Hattı
Erdinç UTKU
Toptan satışa gelmiş perakende ömürlerimiz.
Küçükyalı'da bir çıkmaz sokakImar planında "sokak" görünen an- lu aramaya başladık ve sorum-p
cak yolun ortasındaki iki katlı ev ne-
deniyle "çıkmaz" olan Maltepe Kü-
çükyalı'daki Cami Çıkmazı sakinleri,
şimdilerdeyeni bir kaçak inşaatın pe-
şine düşmüşler:
"Maltepe Belediyesi'nin, çıkmazın
yol olacağını söylemesi üzerine, ka-
çak binanın karşısındaki iki apartman,
arsalanndan birer metre yola terk yap-
tı. Bahçeli nizama göre en fazla beş
kata izin verilen Küçükyalı'da, hiçbir
kural tanımayan inşaat ise öngörülen
bahçe payını bırakmadan altıncı katı
çıktı, belki yedinci katı da çıkacak.
Cami Çıkmazı sakinleri olarak, sorum-
y ş
suzluğun Maltepe Belediyesi'nde
olduğuna karar verdik. Belediye
Başkanı Bahtiyar Uyanık'tan, zabıta
memuruna kadar her kademeye şikâ-
yetimizi ilettik ancak sonuç alamadık.
Hele, altıncı katın betonu atılırken
yaptığımız şikâyetin 'derhal ekip gön-
derip durduracağız' denilerek beton
döküldükten sonra dostlar alışveriş-
te görsün hesabıyla zabıtalarca kont-
rol edilmesi çok ilginçti. Belediyenin
para karşılığı bu inşaata göz yumdu-
ğu söylentilerine inanmak istemiyoruz
ama belediyeye nasıl inanacağımızı da
doğrusu bilemiyoruz..."
PALAS PANDIRAS
Eline, diline, beline hâkim ol; hele bir de
dönek gazeteci isen, belleğine de hâkim ol!
— iMûfftBozacı H
Tıbset direnisi sona erdi
79 gündür grevde bulunan Makine Kalıp işçileri, Zincirliku-
yu'dan Şişe Cam'ın Esentepe'deki binasının önüne kadar
yürüdüler. (Fotoğraf. UĞUR GÜNYÜZ)
Şişe Cam işverenine
nema protestosu
Istanbul Haber Servisi - Şişe
Cam grubuna bağlı Makine Kalıp
işçileri. nemalan ve vergi iadele-
rinin ödenmemesini protesto et-
mek amacıyla Şişe Cam Genel
Merkezi önünde e\ lem yaptılar.
79 gündür gre\ de bulunan Ma-
kine Kalıp ışçilen. DİSK yöneti-
cileri ve bazı sendika temsilcileriy-
lebirliktedün Zincirlikuyu'dan Şi-
şe Cam'ın Esentepe'deki binası-
nın önüne kadar yürüdüler. "Her-
kese iş. herkese çalışma hakkı".
"Esnekçahşmayahayır*' pankart-
larını açan ışçiler. •'Nemalar hak-
kımız söke söke alırız", "Sada-
ka değil. toplusözleşme". ;-
İna-
dına sendika, inadına DİSK"
sloganlannı attılar. Şişe Cam bina-
sı önünde açıklama yapan DtŞK
Yönetim Kurulu üyesi Çetin Uy-
gur. Makine Kalıp grevinin. işve-
renın yeni dünya düzenindekı kav -
ramlan dayatmasıyla başladıgını
belirterek •'Bu uyuşmazlık ne pa-
hasına olursa olsun işçilerin ve-
rimlilikten tek başına sorumlu kı-
lmma>a çalışıldığı. çalışma sü-
relerini işverenin tek başına be-
lirlediği. çalışıldığı sürece ücret
ödendiği. evlenme ve ölüm gibi
sos\al izinlerde sendikal eğitim
izinlerinde ücret ödenmesinin
kaldırıldığı bir saldırıyla başla-
dı" dedı.
Uygur, işverenin, grevdeki işçi-
lerin zorunlu tasarruf fonundaki
nemalannı ve vergi iadelerini öde-
medigini. işçileri kredi kartlanyla,
para önerileriyle satın almaya ça-
hştığını ve sendika üyeliginden ay-
rılmaya zorladığinı kaydetti.
ÖteyandanTürk-lş'ebağlı Pet-
rol-lş Sendikasf nda örgütlenme-
lerinin ardından işveren tarafından
iş akitleri feshedilen Tıbset işçile-
ri. 215 gündür sürdürdükleri dire-
nişlerini sona erdirdiler. Petrol-lş
tstanbul Şube Başkanı Nejat Eli-
bol yaptığıyazılıaçıklamada, ay-
larca süren direnişe yeterli kitle
desteğinin sağlanamadığını. 30
Aralık'ta 4. İş Mahkemesi'nin iş-
çiler lehine verdiği yetki karannın
Yargıtay'ca bozulduğunu belirtti.
Elibol. Tıbset işçilerinin ihbar ve
kıdem tazminatlannı alarak dire-
nişi sona erdirdıklerini bildirdi.
Cüvenli geçiş tartısıldı
'Boğazlara bügisayarlı
radar sistemi kurulmalı'
tstanbul Haber Servisi - Kı-
lavuz Kaptanlar Dernegi Başkanı
Aykut Erol. bugüne dek boğazlar-
da kaza yapan gemilerin yüzde
85'inm kilavuz kaptan almadığı-
na dikkat çekerek "Montrö Söz-
leşmesi'ne göre gemilerin kila-
vuz kaptan alma zorunluluğu-
nun olmayışı. gemilerin geçişin-
de yeni güvenlik kuralları koy-
ma>a engel değildir" dedi. Bo-
gazlarda güvenlik ıçin "bügisa-
yarlı radar sistemi"nin mutlaka
gerektiği belirtildi.
Dün. Beşiktaş Belediyesi tara-
findan Akatlar KültürMerkezi'nde
düzenlenen "Boğazlar Hepimi-
zindir" konulupaneldeboğazlar-
da güvenlik tartısıldı. Panele Be-
şikTaş Belediye Başkanı Ayfer
Atay, Prof. Dr. Ahmet Samsun-
lu, avukat kaptan Gündüz Aybay.
ICılavuz Kaptanlar Derneği Başka-
nı Aykut Erol ve Balıkçı Dernek-
leri Birliği Başkanı Zafer Mutlu
Çetintaş katıldı. Panelde konuşan
Kilavuz Kaptanlar Derneği Başka-
nı Aykut Erol. boğazlarda meyda-
na gelen gemi kazalannın en önem-
|i nedenlerini "Kötü doğa koşul-
lan. gemi donanımındaki eksik-
likler. boğazlarda güvenli geçişi
sağlayacak kuralların eksikliğî,
mevcut kuralların uygulanabi-
leceği bir sistemin olmayışı ve
gemilerin kilavuz kaptan alma-
ması" olarak sıraladı.
Balıkçı Demekleri Birliği Baş-
Kanı Zafer Mutlu Çetintaş da Is-
lanbul Boğazı'nda meydana gele-
t»ilecek bir gemi kazasından di-
çekt etkilenecek Beşiktaş. Sarıyer,
Üsküdar ve Beykoz belediyeleri-
nin yangın istasyonu \e kriz ma-
salan olmadığına dikkat çekti.
Avukat kaptan Gündüz Aybay
ise Türk boğazlarından geçiş dü-
zeninin sanılanın aksine "transit
geçiş düzeni" olmadığını söyle-
di.
HAYVANLAR İSMAÎL GÜLGEÇ
KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK baNcak(a,tur1ı.net
ÇİZGİLİK KÂMtL MASARACI
BULUT BEBEK mm\çiFTçt
ki büyüdtirn ve böyk bi bahap
elindcn
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 13 Mart
URANUSVN KESFL
r?S/'DE ASTGONOM U//LUAM
HE&SCHELL, UHANue 6EZS6ENİ
NİKEŞ.FETTI.ALMANYA'DA OoJ
ĞAM HERSCHELL, TÜM YA$AML
Nl İM&İLT£R£'P£ 6EÇİRMİÇ-
T/'/f. ASTRONOMİYE MERAK1 /VE '
DBNlYLE TEIMSKOPLAR YAPA-
RAK &ÖZLBMLERPE 8ULUNU-
Y0fWU.2OO KAOAR TEl£SKOP
YAPTıĞı BILINEN HSG£CH£LL,
UMHUS'LA BİRLİKTE^YDULA^
Rl OBEgOH I/E TİTANİA'YI DA
K£$FETK(İŞTİ. 6ÜNE$ ÇEVRE-
&İNPEKİ VJRUNU 84 YILDA TA.
MAMLIYAN YEHİ GEZE&£N,PÜH
YAOAN 64 KEZ BÜYÜKTÜ...
İNGİLİZ BOMBAkCHMANI
1942 'De INGİÜZ KKALİYET HAVÂKJJY-
VEtL£Rİ,ALMANYA İÇLERİNE BÜ-
YÜK BİR SALDIRI
ANKARA...ANKA...
MÜŞERREF HEKİMOĞLU
Mozarfı Dinlemek
Bir müziksever, dahası Mozartsever olarak haber-
den çok hoşlandım ama belli soruları, kuşkuları aşa-
madım. Nadir Bey'in dostu Mozart, güvenlik gö-
revlilerinin de dostu olabilecek mi acaba? Nasıl olu-
şacak bu dostluk? Önce Mozart'ın müziğini dinle-
yecekler, sonra göreve gidecekler, müziğin etkisiy-
le kaba güce başvurmâyacaklar, öfkeli dayranışlar-
dan, coptan. dayaktan kaçınacaklar mı? Ülkemizin
baştan sona bir konser salonuna dönüşmesi gere-
kiyor bence. Şiddeteyönelenlerin, sevgisiz, hoşgö-
rüsüz insanlann yüreğini ısıtmak için Mozart'ın mü-
ziğiyle çınlamalı dağlar taşlar. Teksesli müzikle eği-
tilenler Mozart'ın gizemini nasıl hissedebilir! Öfke-
den hoşgörüye nasıl yönelebilir? Sevgiyi bilmiyor-
sa öğrenebilir, kavgadan banşa dönüşebilir mi?
Bir arkadaşım anlattı: Gebe kadınlar Mozart din-
lerse bebekleri gülümseyerek geliyor dünyaya, ra-
hat bir doğum yapıyor anneler. Mozart dinleyen
inekler daha çok süt veriyor, tavuklar daha çok yu-
murtluyor. Pekiy, insanlar? Müziğin gizemine, ışığa,
aydınlığa yol açtığına inanıyorum ama belli bir eği-
tim, birikim olmadan uygulanan yöntem hayli yapay
geliyor bana. Güvenlik görevlileri, olayları izlemeye
gitmeden güzel bir müzik, örneğin Mozart'ın birya-
pıtını ya da Be«thoven'in bir yapıtını dinleyerek ye-
ni görev biçimine ulaşabilirler mi? Önce evrensel mü-
zik sevgisinin gelişmesi gerekiyor, ama o yolda bir
ilerleme yok. Dahası gerileme var. Bireysel başarı-
larta övünebiliriz ama müzik devriminin doğrultusun-
da çaba göstermekle övünebilir miyiz? Başka hiç-
bir islam ülkesinde kadın çalgıcılar, orkestra üyele-
ri olmamasına karşın, konservatuvar sayısıyla, mü-
zik okulu sayısıyla, öğrenci sayısıyla, devlet bütçe-
sinden aldığı payla, oranla övünebilir miyiz?
Kuşkusuz övünemeyiz!
Çokseslilik bir yaşam biçimi her şeyden önce.
Cumhuriyetimizi kuranlar da çoksesli bir yaşam bi-
çimi öngörüyor halkımıza. Müzik devrimi de bu ön-
görüyle yapılıyor ama, sonra? Tüm devrimler gibi mü-
zik devrimini yozlaştrma çabası da yoğunlaşıyor. Rad-
yo-TV programlarında dışlanıyor evrensel müzik.
Kaç radyo ve kaç ekran var, ama evrensel müziğe
ne ölçüde yer veriliyor? TRT'den başka kaç kanal-
da müziğe, operaya, baleye yer veriliyor? Halk bun-
dan hoşlanıyor diye, hayli düzeysiz programlar yer
alıyor ekranlarda. Hiçbir düşünce, yorum üreteme-
yen kısır tartışmalar, şiddet olaylarından görüntüler,
yabancı film gösterisinde de cinayeti, şiddeti, uyuş-
turucu kaçakçılığını konu alanlar seçiliyor! Banşa,
hoşgörüye, dostluğa, sevgiye yol açılmıyor hiç. O
programlan izleyen çocuklar hangi meslek dalında
olursa olsun dünyaya, insanlara sevgiyle bakabilir
mi, ülke yönetiminde görev aldıklan zaman sevgiy-
le yaklaşır mı görevine? Banşa katkıda bulunabilir
mi? Acı ama gerçek, bulunamıyor. Barış üretmek,
karşı görüştekilerie saygıyla bir diyalog oluşturmak
için bir çaba gösteremiyor. Dahası öfkesıni aşarak
seslenmeyi de beceremiyor. Konuşmuyor, bağırıyor
nerdeyse, kişisel gücünü, bireysel politikasını sesi-
ni yükselterek kanıtlamak ister gibi. Günden gece-
ye Mozart dinlese ne yazar!
Müziksever okurlarım bilir, Suna kan da en çok
Mozart'ı seviyor müzik ustaları arasında. llk konse-
rini keman konçertosunu çalarak veriyor dokuz ya-
şında. Birkaç ay önce yaptığımız bir söyleşide şöy-
le dedi bana:
- Elli yıldır keman çalıyorum, elli yılda kaç kez, kaç
konserde Mozart çalmışım, o konserieri hazırlamak
için saatlerce çalışmışım, dahası başkalarının çal-
dığı Mozart yapıtlarını kaç kez dinlemişim. Keman
konçertosu olması gerekmiyor, opera, piyano kon-
çertolan, senfoni dinlerken, çok duygulanırım. Mo-
zart'ı hissederek yaşarır gözlerim. Nasıl hissetmiş
bunları, nasıl yazmış, diye düşünürüm. Duru üç ya
da dört notayla bu sadeliği, cennetin kapılarını aça-
bilmeyi hissetmesi ağlatır beni. Şaşılası bir güç, bir
birikimle kısa yıllara neler sığdırıyor. Gerçekten bir
deha. Bugün hâlâ bu yaşımda, yüzlerce kez kon-
serde çalarak değil, evimde çalışırken .tüylerim ür-
permeden dmleyemem Mozart'ın bir satırını...
Mozart'ı çok iyi yorumlayan bir sanatçımız Suna
Kan. Elli yılın birikimi var sözlerinde.
• • •
Güvenlik görevlilerine Mozart dinletmek karan ya
da politikası nasıl oluştu bilmiyorum ama alanlarda
yaşanan cehennem ateşini söndürmek isteğine bağ-
lıyorum ben. Suna Kan'ın deyimiyle, cennetin kapı-
larını açmak özlemiyle yorumluyorum. Elbet iyim-
ser bir yorum ama Mozart'tan söz ederken karam-
sar olamıyor insan. Doğamızın gereği de bu bence.
Solan umut yeniden yeşeriyor, özlemin tadı yeniden
duyuluyor yüreğimizde. Ayrıca, güç koşullara kar-
şın karamsar olmaya hakkımız yok. Mozart'ı dinle-
yerek cennetin kapılannı açmak gerekiyor. Birkaç no-
ta, inanılmaz bir sadelikle oluşan güzellikleri görme-
den çirkınlıkler aşılamaz. Ama, Mozart'ın müziğini
dinlemek değil hissetmek çok önemli.
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
1 2SOLDAN SAĞA.
1/ Yakın akraba
olmayan hay-
vanlar arasında
görülen benzer-
Fiklere verilen
ad. 2/ Adlan ay-
nı olanlardan her
bıri... Alev. 3/
5
"Pınar---": Ka-
dın yazarımız...
Bir Avrupa ül-
kesinin başken-
tı.4/Benzenden
türeyen ve boya
sanayisınde kullanılan
zehirli bir madde... Ev-
rensel alıcı olan kan gru-
bu. 5/Nitelikle ilgili olan.
6/ Bilgisız. kültürsüz 3
kimse... Yahudi kadmı. 7/ 4
Insanm. yaşamı boyun- 5
ca edindıği bılgileri de-
polayıp saklamasını ve
daha sonralan güncel ya-
şama uygulayarak kul- 8
lanmasını saglayan iş- 9
levlerin tümü... Sert bir iç-'
ki. 8/ Bir bilgıyi gösteren simgelör sistemi... Küçük akar-
su. 9/ Ünlü eski Yunanlı tarihçi.
YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Gece denızde bahklann
ya da küreklerin kımıldanışıyla oluşan panltı. 2/ Uzlaş-
maya varabilmek için hak. istek ya da savlannın bir bö-
lümûnden karşı taraf yaranna vazgeçme... Ekmek ufa-
ğı. 3/ tnce yapılı... Değersiz. önemsiz. 4/ Hayat arkada-
şı... Cinsel dürtünün eneıjisi. 5/ Zehirsiz ve büyük bir yı-
lan 6/ Eskiden, gemilerdeki usta gemicilere verilen ad...
Bir nota. 7/ Bir göz rengi... Bir Avrupa ülkesinin para bi-
rimi. 8/ Meıt, kalender ve babacan kimse... Hastalık dert.
9/ "Büyük Itri'ye eskiler derler ' Bizim — musikimi-
zin pin" (Yahya Kemal)... Almanya'da bir kent.