25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5 ŞUBAT 1998 PERŞEMBE ••»•» CUMHURİYET SAYFA HABERLERIN DEVAM 17 lislİSiiİİİ Istanbul Edirne Kocaeli Çanakkale Izmir Manısa Aydın Denizli Zonguldak S@f ' Y Y Y Y Y Y Y Y Y 10 4 9 10 17 15 18 1b 10 TÜftKİYİ Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehır Konya Sıvas Antalya Y Y Y Y Y Y Y Y Y 10 14 14 15 9 10 13 4 14 Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars Y Y Y Y Y Y PB PB PB I19 18 7 12 10 8 1 3 -? Doğu Karadenız kıyılan ıle Doğu Anadolu'nun doğusu dışında tum yurt yağışlı geçecek. Yağışlar Marmara, Ege, Batı Ka- radenız ıle Iç Anado- lu'nun kuzeybatısında etkıli olmak üzere yağ- mur ve sağanak, Erzu- njm, Muş, Bıngol çevre- lennde kar şeklınde ola- cak Hava sıcakiığında önemlı btr değışıklık ol- mayacak. RUPA Oslo Helsınkı Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Pans Bonn K K K PB PB PB PB PB U -4 0 12 9 6 7 6 Münih PB 3 Zünh Berfin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina PB PB PB PB Y Y PB PB 2 5 11 4 4 4 10 10 PB 5 ASYA Moskova K -3 Aşkabat Akmola Taşkent Bakû Bişkek Tiflis Kahire AB Y AB AB AB PB AB 15 4 11 8 7 6 28 Şam AB 22 0Aç,k 1 'bulutlu i Sıslı £ 2 i Bulutlu k Çok bulutlu ı Yağmurtu • " " Karlı Sukıkar > Gok gu.Tjttükj G Ü N C E L CÜNEYTARCAYÜREK • Baştarafı 1. Sayfada Ama gazetelerde çıkan haberlerle sorunla doğ- rudan ilgili hükümet üyelerinin demeçleri dikkatle izlenince Türkiye'nin son Irak politikasında da ga- rip çizgiler gözleniyor. Çevremizde "savaş bulutlan"mn dolaştığını be- lirten Ecevit; Irak'a askeri müdajialeden en fazla zararı ülkemizin göreceğini yineledikten sonra "Türkiye 'nin ABD 'nin askeri harekâtına katkıda bu- lunması doğru olmaz" diyor ve ardından şu soru ile karşılaşıyor: "Genelkurmay'ın Irak'a asken müdahaleye taraf- tar olmasıyla ilgili iddialara ne diyorsunuz?" En azından Dışişleri Bakanı Cem kadar dış po- litikayı yönlendiren Ecevit'in yanrtı ilginç: "Türkiye'de kimsenin silahlı bir müdahaleden yana olduğundan haberdar değjHm." Başbakan Yardımcısf nın bu cümlesi "askerierin ABD'nin silahlı müdahalesine yanlı olmadığını" çağnştırıyor. Böylece, devletin Irak politikasında ilktezat kar- şımıza çıkıyor: Oysa, Başbakan Yardımcısı'nm bu net ifadesi- ne karşın; askerlerin tersi bir politikaya yanlı oldu- ğu yadsınmaz bir gerçek. Zira; Genelkurmay'ın Irak bunalımryla ilgili top- lantılarda "önce diplomatik çözüm yollannın de- nenmesini onayladığı, bu girişimlerden sonuç çık- mazsa Türkiye 'ye yönelmesi olası kitle imha silah- larının vurulması için silahlı müdahalenin yapılma- sına" yeşil ışık yaktığı biliniyor. Bir başka saptama: Irak bunalımında ilk günler "siyasal ve diplomatik alanı" Ecevit'le Cem'e bı- rakmış görünen Başbakan Yılmaz, birden devre- ye giriyor. Ne çare, Rize'de başlayıp uçakta süren söyleşi- lerde çizdiği tablo, Ecevit'le çatışan bir izlenim ve- riyor. Yılmaz'ın son demeçlerine bakılırsa ABD'nin Türkiye'ye verdiği bilgilerden, hatta Amerika'nın izlediği politikadan hayli etkilenmiş görünüyor. Tutarlılık bu ise... Ecevit'in ilk günden beri yapageldiğinin tersine, son konuşmaları Saddam'ın yüreğini serinletecek içerikte değil. Hatta, Cem'in uyarmak için mi çö- züme destek olsun diye mi kamuoyunu doyuracak bir nedene bir türiü bağlanmayan Bağdat seferin- de Saddam'a "aklını başına al" mesajını ileteceği- ni vurgulayarak söylüyor. O kadar ki Yılmaz, Türkiye'yi yine tarifsiz zarar- lara uğratacağını ifade ettiği yeni bir askeri hare- kete karşı çıkmıyor. .., , Ne ktkamuoyunda-gıderek yerte^an-to towy»~ pekiştırecek talıhsiz birkaç cümlesi var Yılmaz'ın. . Irak'la savaşa uzanan yolun başlangıcında ABD'nin "bızimle daha geniş istişare yapmaması- nın" altını çiziyor. Amerika'ya "sitemde" bulunu- yor. lyi ama, ABD Dışişleri Bakanı Albright'ın mes- lektaşı Cem'i arayacağı yerde kendisiyle telefon- da uzun uzadıya konuşmasını diplomatik neza- ketle, hatta Cem'in kabine içindeki konumu ile na- sıl bağdaştırıyor? Albright'ın Israil'den buraya gelmemesini ve benzeri gelişmeleri diline dolayan Takkeli, Başba- kan'ın "s/fem/"nden sonra tabii sazı hemen eline alıyor ve eleştiriyi "Ülkemizde cereyan eden olay- lar Türkiye'yi bu hale düşürdü" diyecek ölçüde saldırgan bir kerteye getiriyor. Bağdat seferine çıkan ismail Cem ise Irak'ta "hangiyetkili" ile konuşacağını önemsemiyor. Sad- dam'la görüşmekle ya da Başbakan 1. Yardımcı- sı Tank Aziz'e Türkiye'nin görüşlerini anlatmak arasında pek fark görmüyor! Demek oluyor ki Bağdat seferinin gerekçesi ABD'nin bunalımın ilk gününden beri söylediği ana koşulu Bağdat'a bir kez daha aktarmakmış: BM kararlarına eksiksiz uyun! Başbakan'ın sitemlerine, Batılı iletişim organla- nyla siyasal merkezlerin Türk hükümetinin girişim- lerine yeterince yer vermemesine bakınca insan; Türkiye, Bağdat seferine uluslararası platformlar- da anımsanması için girişti gibı bir duyguya kapı- lıyor. Bir bölümünü saydığımız çarpıcı bu tezatlara ek olarak: Üstelik "ortak" Cindoruk'un "Bakanlar Kurulu karan olmadığı için Cem'in Bağdat'a hükümeti temsilen gitmediğini" söylemesinden sonra... Içinde tutariı hükümetle ne kadar övünsek az- dır! Yoksa tersini mi düşünüyorsunuz? Daha önce 2 kez yaşandı Sınirdagöç öntemi DtYARBAKIR (Cum- huriyet Bürosu) - Olağa- nüstü Hal Bölge Valısi Ay- duı Arslan, Bırleşmiş Mil- letler'le (BM) Irak arasın- daki krizden dolayı bir göç sürprizi ile karşılaşmamak için sınırlarda gerekli ön- lemlerin alındığını bildir- di. Bölge Valisi Arslan, yaptiğı açıklamada, Irak- BM arasında yaşanan ger- ginliğin devam ettiğini ve sınır bölgelerinden alınan son bilgilere göre hareket ettiklerini, ancak Türkiye sınırlanna yakin bir hare- ketlenmenın söz konusu olmadığını kaydetti. Ars- lan. şunlan söyledi: " Bilindiği gibi Barzani ve Talabani, bizim sınırlanmı- za yakın yerierde bulun- maktadır. Ancak, bu insan- lar arasında önemli bir te- dirginlik yok. Bütiin bun- larla birlikte her türlü ihti- mali düşünerek sınır boy- larunızda gerekli tedbirie- rimizi yeniden gözden ge- çirdik- Yeni ilave tedbirler atmmı'di- Yani mevcut ted- nirler yeniden gözden geçi- rüdi. I azlasıyla bir yığına- güjuz şu anda söz konusu değil- ' ^ r s l tarafta bizleri fazlasıyla tedirgin edecek birdurumyok." Bölge Valisi Aydın Ars- lan, Türkiye'nin daha önce de iki a y n büyük göç ola- yına sa 0 - 116 olduğunu belir- terek °Y «ıi bir göç sürpri- 2jy|e ^arşdaşmamak için tedbiri cr >mizi gözden ge- çirmeje devam ediyoruz" dedi. ' Arslan, Habur Sınır Ka- pisı'nda da herhangi bir so- m n yaşanmadıgını ve gi- riş-çık* y a P a n a r a Ç sayısı- nın 75t'd e n bi n e Çikanldı- ğını ds sözlerine ekledi. Cem ıımutlu gitmediANKARA/BAĞDAT (Cumhuriyet) - Dışişle- n Bakanı İsmail Cem, Irak ile ABD arasındakı gerginliğin giderilmesine katkıda bulunmak üzere dün Bağdat'a gitti. Irak Dışişleri Bakanı Muhammed Said El-Sahaf ile görüşen Cem'in Bağdat yönetimine "kapsayıcı çözüm önerfle- ri" götürdüğü öğrenildi. Dışişleri Bakanlığı'nca kiralanan THY'ye ait Antalya uçağımn anzalanması üzerine, İsmail Cem ve Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcı- sı ve Bakanhk Sözcüsü Büyükelçi NecatiUtkan, Ortadoğu Dairesi Genel Müdürü Büyükelçi Ay- kut Çetirge, Genel Müdür Yardımcısı Büyükel- çi Oğuz Çeükkol ile askeri yetkililerden oluşan heyete. Düsseldorf'agidecek Ayvalık adlı uçak, yolculan boşaltılarak tahsis edildi. Heyetin da- ha önceden Saddam Havalimanf na inmesinin öngörüldüğü, ancak son anda gelen bir değişik- likle Bağdat"ın ortasındaki El Reşid Havaala- nı'na inmesine karar verildiği öğrenildi. Cem'i uğurlamaya, lrak'ın Türkiye Büyükelçiliği Mas- lahatgüzan Muhammed AJ-Samarrai de geldi. Hareketinden önce Cumhuriyefin sorulannı yanıtlayan Cem, Iraklı muhatabı El-Sahaf dışın- da kimseden görüşme isteminde bulunmadığı- nı belirterek "Bilhassa ben istemedim. Ben öyle bir riske atar nuyım? Benim muhatabım Dışiş- leri Bakanı" dedi. Cem, diğer komşu ülkelerden resmi açıklama istemediklerini, ancak Türkiye'nin tutumunun anlatıldığını, varsa önerilerinin istendiğini kay- dederek şunlan söyledi: " Ulaşürmak istedikleri bir >aklaşım \arsa, al- ünı çizmek istedikleri bir yaklaşım varsa bilelim, bu açıdan bakahm diye. Sadece Suriye olumlu baküğınu Arap Birliğinin \Bklaşımlan> la para- lel olmasını umduğunu söyledL Urdün çok sıcak bakıyor. Onun dışuıdakiler olumlu bulduklan- nı, başan dilediklerini: Kuvevt ki biliyorsunuz konumunu: meselenin doğru konduğunu, ara- buluculuk olmaınasının çok dikkatle özenle ve doğru şekUde beliıiendiğuıi bUdirdL" Kriz esııafa yaradı Cem. BM Güvenlik Konseyi üyelerinin hep- sinin girişime olumlu yaklaştıklannı, BM Ge- nel Sekreteri'nin yaptığı kotıuşmada "Tiirld- ye'nin girişimini desteküyoruz" dediğini anım- satırken şu görüşleri dile getirdi: "Fransızlar Sayın Sezgin'e girişimi doğru ve olumlu bulduk- laıînı söylemişler. Çin'den aktığunız en büyük destek >aasını bu konuda aldık. Kimse tamam gideceksin, başaracaksın. fevkalade sonuç ala- caksın. bitireceksin' havasmda değiL Zaten biz kendimiz o havada değiliz. Ancak ne bizim bazı belirtilen taleplerimiz var ne de başkalanndan gelen ters bir yaklaşım \ar. Olumlu bakılıyor. Abartmıyorlar, olumlu bir girişim; belli ölçüde etkisi olacak, ama abartmıyoruzJ" BM'nin Irak üzerindeki uçuş iznine ilişkın yazısında, görevin "iyi niyet" olarak tanımlan- dığını belirten Cem, ABD Başkanı Bill Clin- ton'ın Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'e gönderdiğı mektubun, ABD Dışışlen Bakanı Yardımcısı Marc Grossman'ın söylediklerinin yinelenmesinden ibaret ol- duğunu söyledi. Cem Irak'ta HACERGEMİCİ SABtTÖZKESER ADANA - Irak'la arasındaki ger- ginlik giderek tırmanan ABD, Incir- lik Üssü'ne asker yığmayı sürdûrü- yor. Son iki aydırüsse giriş-çıkış ya- pan asker sayısının 5 bini bulduğu ileri sürülüyor. Yeni ekiplerde pilot, subay gibi ûst rütbeli askerlerin yer alması, olası bir çatışmada Incirlik Üssü'nün komu- ta merkezi gibi kullanılacağjnm işa- reti olarak kabul ediliyor. Yeni as- kerlerin gelmesiyle işleri açılan In- cirlik esnafı da, "Saddam ne zaman böyle çdaşiar yapsa bize yanyor" de- diler. YSre esnafından Abduliah Yü- maz, özellikle son günlerde çok sa- yıda yeni gnıbun geldiğini kaydetti. Aynı zamanda tur operatörlüğü de yaptığını dile getıren Y'ılmaz, "Haf- ta sonu bir grubu gezdirdik. Oğren- diğünize göre 300'e yakın yeni asker gelmiş. Son iki aydır takip edebildiği- miz kadamla dÖnüşümlü olarak ye- ni gnıpJar geliyor" diye konuştu. tncirlik'te bar ışleten Osman İnci ise son dönemde lnciriik Üssü'nde- ki evli askerlerin sayısının azaltıldı- ğını ve bekâr askerlerin üsse getiril- diğini söyledi. Öte yandan üssün çevresinde ha- ber yapmak isteyen gazetccilcr de engellemelerle karşılaştı. Uçaklan takip etmek üzere yakındakı Toptan- cılar Sitesi'ndeki işyerlerinin üzeri- ne çıkan gazetecilere polis engel olurken, kasabada yurttaşlarla röpor- taj ve çekim yapan yerel TV'nin iki muhabiri askerlertarafından karako- la götürüldü. Askeri mahkemeye çıkanlmakla tehdit edilen iki muhabir, üssün çe- kimini yapmadıklan belirlenince serbestbırakıldı. Dün kasabaya gide- rek röportaj yapmak isteyen muha- bırlerimiz de girişte askerlerin sözlü uyansı ile karşılaştı. Üssün fotoğrafmın çekilmesinin yasak olduğunu belirten askerier, sa- dece yurttaşlarla röportaj yapıla- bileceğini kaydettiler. ABD'nin tavrına tepki• Baştarafı 1. Sayfada lunmamız laam. Ben bunu birkaç de- fa gündcme getirmcve çalışüm. Sayın Cem de bunu telkin etmeye çalışacak. Bir yandan Saddam Hüseyin'i daha akıicı da^ranmaya \öneltmemiz la- zım." lrak'ın uzlaşmayı kabul etmesi du- rumunda 8 yıldır uygulanan ambargo- nun kaldınlması gerektiğini, ambargo- dan Saddam Hüseyin'ın değil. Irak hal- kının zarar gördüğünü, binlerce çocu- ğun öldüğünü kaydeden Ecevit, Türki- ye'nin son bunalımda taraf olup olma- dığı sorusuna şu yanıtı verdi: "ÖncelikJe Türkiye'nin çıkannı gö- zetmemiz gerekiyor. ABD'nin Türki- ye'yi bu kadar etkileyen bir konuda po- litika üretirken Türkiye">c danışmasu birlikte hareket etmesi gerekirdi. ABD kendi başına Türkiye'ye hiç danısma- dan başansızuğı kanıtianmış bir Orta- doğu politikasını daha şiddetlendirerek yürütüyor. Öte yandan Türkij,e'ye' Sen gözünü kapa, bız ne yaparsak onu des- tekle' havasına girerse bu haksızhk olur." Eicevit, çalışmalannı sürdürdüğü Is- tanbul Suadiye'deki evinde de gazete- cilerin körfez bunalımıyla ilgili soru- lannı yanıtladı. ABD'nin Irak'taki kimyasal silah depolannı vurmasının Türkiye'yi nasıl etkileyeceSine ilişkin bir soru üzerine Ecevit, "Işin teknik aynnblannı bilemem, ama anunsaya- caksınız, Körfez Savaşı sırasında Ame- rikan birlikleri lrak'ın bir kimyasal si- lah deposunu vurmuşlardı. Bunun fî- zik zararlannı Amerikan askerleri yıl- lar boyunca çekmişti. Bildiğim kada- nyla böyle bir tchlike söz konusu ola- bOü-" dedi Ecevit, "ABD Başkanı Bill Clinton'ın Cumhurbaşkanı Demirel'e gönderdiği mekrupta tehditkâr bir üs- lup kuüandığı sövlennor. Bu konuda- ki görüşleriniz nedir" sorusuna şu ya- nıtı verdı: "Sayın Clinton'm gönderdi- ği mektubu görmedim. Onun için bu mektubun içeriği ve üslubu konusunda bir şe> söyleyemem. Ancak bizim ABD ile çok eskikre gklen dostiuk ve ittifak flişldlerimiz vardır. Türkiye'nin hiçbir zaman tehditleri sevmeyen bir ülke ol- duğunu bitir Amerikalılar. Onun için bir tehdit unsuru kullanmış olabilecek- lerine ihtimal \ermek isteniiyorum." Başbakan Mesut Yılmaz, partisinin başına kapalı olarak gerçekleştirilen grup toplantısında, körfez gerginliği ve Türkiye'nin ızleyeceği tutum konu- sunda bilgi verdi. lrak'ın bölgede sa- vaş yeteneği en yüksek ülke olduğunu kaydeden Yılmaz, bu ülkenin elinde bulunan biyolojik ve kimyasal kitle im- ha silahlahnın bölgedeki en önemli tehdit unsuru olduğunu söyledi. Yıl- maz, lrak'ın elinde 300'er adet Scud ve El-Hüseyin fuzesi bulunduğunu belir- tirken "300 küometre menzüli Scud fii- zesi ile Adıyaman. 650 kilometre men- züfi El-Hüseyin füzesiyle de Kayseri vu- rulabflir" dedi. Türkiye'nin Irak'ın elindeki silah- lar bakımından bütün bölge gibi tehdit altında olduğunu kaydeden Yılmaz, "Ancak Türkiye bir kez daha geçmişte uğradığı ekonomik ka> ıplara, zararla- ra uğramak istemhor. ABD bizim nıüt- tefikimiz, biz ittifak etmenin ahlakına u>anz. ama Irak da bizim komşumuz. Onu da dikkate aunak /oruiKİayız" de- di. Başbakan Yılmaz, ABD'nin Türki- ye'den lncirlik'ın kullanılması da da- hil herhangi bir talepte bulunmadığını belirtirken "Yalıuzca, 'karşı olmadığı- nızı söyleyin yeter" dedüer" açıklama- sını yaptı. Yılmaz, yeni bir Körfez Savaşı çık- ması durumunda Türkiye'den bu- lunulması olası 3 istemi şöyle sıraladı: 1 - ABD, yeraltındaki silahlan bile tespit edebilen U2 gözlem uçaklannın Türkiye'nin üzerinden geçmesıni ıste- yebılir. Buna izni yasa gereği Genel- kurmay Başkanlığı verir. 2 - Olası bir göçün Irak toprakJann- da durdurulması için gerekli önlemle- rin ahnması gerekebilir. Bu konudaki karan hükümet venr. (Bu olasılık, gö- çün durdurulması için Türk askeri bir- liklerinin Kuzey Irak'a sınır ötesi ope- rasyon yapılabıleceği yorumlanna ne- den oldu.) 3 - Incirlik'in kullanılması talep edi- lebilir. Bu konudaki karan da TBMM verir. Bütün hazırlıklannı Irak'ı havadan vuracak şekilde yapan ABD'nin böl- geye 30 bin de asker yığdığına dikkat çeken Başbakan Mesut Yılmaz, "Bu da ABD'nin Irak'a bir kara harekâü yapabileceği izlenimi \eriyor. ABD ya strateji belirlemedi ya da bize söyleme- di" dedi. Başbakan Mesut Y'ılmaz. son gelişmelerle ilgili olarak görüş alışve- rişinde bulunmak üzere bugün saat 11.00'de Genelkurmay Başkanı Orge- neral İsmail Hakkı Karadayı'yı zıya- ret edecek. Çankaya Köşkü'nde gazetecilerin konuya ilişkin sorulannı yanıtlayan Cumhurbaşkanı Süleyman Denürel de şu uyanlarda bulundu: "Türkiye'nin tavnnı hükümet tayin etti. Ben hükümetle mutabıkun. Fev- kalade ciddi bir olaydır. lrak'ın bu me- seienin ciddi\etini anlayabilmesi lazım- dır. Yeniden pek çok kompükasyona, kargaşa>a sebep olabilecek bir olaydır. Bizim bakımımızdan ka> gılanmız var- dır. Lmanz <>la\ diplomatik gayretler- le çöailür." Demirel, "üslerin kullanıhnası tale- binin olup olmadığı'' sorusuna "Biz- den hiçbir talep yok. Açıkça da beyan ettiler" yanıtını verdi. DTP lideri Hüsamettin Cindoruk. körfez bunalımında hükümeti dikkat- li olmaya çağınrken "Türkiye gönüDü girişimler yerine kendi aklını. şardan- m öne sürerek yerini tayin etmelidir. Türkiye'nin zarar görmesine taham- mületmemizmümkündeğildir'' dedi. DTP liden Hüsamettin Cindoruk. partisinin grup toplantısında körfez krizini değerlendınrken "Tehlikeli bir dönemeçte>iz. Savaş 1991 'de bitti ama külü bitmedL Türkiye çok gerçekçi ol- malı" diye konuştu. Cindoruk, Sad- dam'ı onaylamanın olanaksız olduğu- nu vurgularken sözlerini şöyle sürdür- dü: "Ama unutmamah ki aynı kimya- sal silahlar Suriye'de de İran'da da var. ABD haklı. Irak kimyasal silahlardan anndınlmalı. Ancak bu arada yerimi- zi çok iyi saptamauyız. Türkiye körfez kıtdnden zararb çıka aJdaüldı. ABD bizim dostumuz. Ama gönül isterdi ki ABD Dışişleri Bakanı Ürdün'e uğradı- ğı sırada Ankara'ya da uğrasın." Kapatılan RP'nin Genel Başkan Yardımcısı MusaDemirci de. dün par- lamentoda düzenlediği basın toplantı- sında. ABD'nin Irak'a askeri müdaha- le için öne sürdüğü gerekçelerin sığ ol- duğunu belirterek "GörülüyorkiABD geliştirdiği silahlan Irak halkı üzerin- de denemek. uzaydan savaşın nasıl ida- re edileceğini dümaya göstermek is- tiyor" dedi. 4 Refah Partisi'nin tüzelkişiligî bitmiştir' • Baştarafı 1. Sayfada ledenildi: "16.1.1998 günü SPK 1997/1 E.1998/1K sa>ılı kararia kapaül- mış olan Refah Partisi'ne 1 trilyon 236 mihar lira devlet yardımının ödenme- si hakkındaki karann kaldınlnıasına ilişkin başvurunun reddine oybüüğiy- le karar verUdL" Kararda, RP'nin tüzelkişiliğinin de- vam edip etmediği konusuna somut bir açıklık getirilmezken görüşme sırasın- da heyetin, bu konuyu uzun süre tartış- tığı öğrenildi. Bu konuda gazetecilerin sorulannı yanıtsız bırakan üyeler, açık- lamada yer alan "kapanlnuş" olan iba- resine dikkat çekerek karann bu doğ- rultuda değerlendirilmesi gerektiğini kaydettiler. Başkanvekili Dinçer, gazetecilerin sorulanna, "RP'nin tüzelkişiliğinin de- vam edip etmediğini hukukçulara so- run" diye karşılık verdı. Anayasa Mahkemesi üyesi Yalçu Acargün. RP'nin kapatılmasına ilişkin gerekçe- Ii karann yazımının 4 üye tarafından sürdürüldüğünü belirterek Resmi Ga- zete'de yayımlanmasının 1 aydan ön- ce gerçekleşebileceğını söyledi. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tarafından Anayasa Mahkemesi üyeli- ğine atanan Mahir Can Ilıcak, dün yüksek mahkemeye gelerek binayı gezdi. Ilıcak'ın, önümüzdeki pazarte- si günü yeni görevine başlayacağı öğ- renildi. Cem, dün Türkiye saatiy- le 17.15'te Bağdat'a indi. Bağdat'taki El Reşid Askeri Havaalam'nda Cem'i Irak Dışişleri Bakanı Muham- med Said El Sahaf karşıladı. İsmail Cem'in uçağı, Irak'a ambargonun uygulanmaya başlandığı 1990yılındanbu yana El Reşid Havaalanı'na inen ilk sivil uçak oldu. Dışişleri Bakanı Cem, I- rak Dışişleri Bakanı El Sahaf ile dün akşam bir araya gel- di. Görüşmeye Irak Dışişle- ri Bakanlığı Birinci Müste- şan Saad El Feysel'in de ka- tıldığı öğrenildi. Cem'in bugün de Irak Devlet Başkanı Saddam Hü- seyin ile görüşmesi bekleni- yor. Edirne Suungeçmek isteyen 37Irakh yakalandı NAZMİMETİN UZUNKÖPRÜ - Edir- ne'nin Uzunköprü ilçesin- de, yasadışı yollardan sını- n geçmek amacıyla bölge- ye geldikleri belirtilen 13'ü çocuk, 12'si kadın olmak üzere toplam 37 Iraklı ya- kalandı. Bukişileri bölgeye getirdıkleri saptanan 2 Türk gözaltına alındı. Uzunköprü-K.iremitçisa- lih karayolunda jandarma ekiplerince yapılan kontrol- lerde, durdurulan 22 AD 459 plakalı midibüste 37 Iraklı ile midibüsün sahip- lerinden Sedvan Ozkan ve Hüseyin Güleryüz yakalan- dı. En küçüğü 2 yaşındaki çocuk. en yaşlısı 60 yaşın- daki bir kadın olan kaçak- lar. Uzunköprü Jandarma Komutanlığf na getirilerek. tüm ihtıyaçlan karşılandı. Fotoğraf ve görüntü almak isteyen basın mensuplan karşısında yüzlennı gizle- yen kaçaklar, "Kuzey I- rak'a geri gönderilirsek bü- yük sonınlar \aşanz" diye konuştular. Iraklılar ıle 2 Türk, Edir- ne Emniyet Müdürlüğü Ya- bancılar Şubesi'ne gönde- rilecekler. Kaçaklardan Türkçe ko- nuşabilen Musa Yusuf (25). 1992 yıhndan beri Türkiye'de olduğunu ve Is- tanbul'da değişık ışyerlenn- de çalıştığını belirterek, şunlan söyledi: "Suuragel- mek için lOO'er dolar öde- dik. Meriç Nehri'ni geçtiğH mizde lOO'er dolardaha ve- recektik. Daha önce 15 defa İstanbul'da polis tarafın- dan, İpsala ve L'zunköp- rü'de de 3 defa jandarma tarafindan yakalanmışbm. Serbest kahr kalmaz>ine sı- nun geçme>i deneyeceğim. Burada bulunanlann çoğu da aynı şeyi yapacaklardır. Çünkü akrabalanmızuı bir bölümü daha önce Yünanis- tan'a giderek iyi para ka- zandı. Şimdi, biz de onlann yanına gitmeyi amaçlıyo- ruz. Yunanistan hükümeti aüelere ülkelerinde kahna izni veriyonnuş. Bundan yararlanmak isay'oruz." G Ü N D E M MUSTAFA BALBAY • Baştarafı 1. Sayfada mi değil, ülkenin genel gidişini de etkiliyor. Geçenlerde anlattılar. Sol görüşlü Bakan'ı bir grup kitle örgütü temsilcisi ziyaret ediyor. Çözüm- lenmesi gereken sorunu aktarıyoriar. Konu o ba- kanlıkla ilgili değil ama Bakan nezaketini bozmu- yor, dinliyor. Konuşmacılar hızlannı alamayıp Ba- kan'ı suçlama noktasına gelince araya giriyor: - Haklısınız ama bu konu benim bakanlığımla de- ğil, şununla ilgili... Ziyaretçiler doğallıkla karşılık veriyor: - İyi ama biz o bakanlığa gitmeyiz ki... Soldaki kitle örgütlerinde de aynı şeyi görüyo- ruz. Ülkenin yüzde 80'ini kucaklayabilecek yelpa- zeye sahip bir dernek, tam Türkiye'nin gündemi- ni belirleyecek konuma ulaşacakken iç çekişme- lerin kurbanı edilebiliyor. Partilere gelelim. DYP ve ANAP'ta yaşananlan hafta başında aktarmaya çalışmıştık. Merkez sağ ve solun genel görünümünü şöyle özetleyebiliriz: Sağ, yüzde 70 dolayındaki oy tabanını paylaş- maya çalışıyor. Sol, yüzde 30'a inen tabanını ne olursa olsun öteki sol partiye vermeme kavgası yapıyor. CHP'de kurultay süreci çoktan başladı. Genel merkez her an erken genel seçım olabileceğini he- saba katarak hükümetle tahterevalli oynuyor. Bir yandan da kongreleri düzenliyor. Gidiş tek-tip bir parti örgütüne doğru. Tüm siyasi partilerin genel merkezleri bu eğilimde. ll ve ilçe örgütleri öyle ol- malı ki genel merkez "es" demeden esas duruşa geçmeli. Esas duruşa geçmezse? Esas vuruş: "Görevden alındınız..." CHP'de parti içi muhalefeti oluşturanlar da tıp- kı yazının başlığındaki gibi. Ad veımek gereksiz a- ma üç parti içi muhalif bir araya gelince, daha ilk görüşmede her biri ötekine muhalefet etmeye baş- lıyor. Hani toplantıya kimse gelmese, kendisine muhalefet edecek... DSP'de ise dışa dönük bir yansıma yok. Parti Meclisi (PM) toplantıları başına dahi haber verme- den yapılıyor. Gerçi PM'ye katılanlar, "Her şeyi söyleyebiliyoruz. Bunlan kamuoyu önünde konuş- manın ne yaran var kı?" değerlendirmesini yapı- yorlar, ama DSP'nin sahip olduğu tabanın geniş- lediğini gösteren herhangi bir işaret yok. Zaman zaman tanık olduğumuz durumlar gösteriyor ki genç kuşakta da "Ecevit sevgisiyle" başlayan DSP sempatisi uzun sürmüyor. Partide "gençlik kollan" ya da benzer bir örgütlenme olmadığı için başlangıçta hararetle politikaya soyunan gençler, hayal kırıklığıyla kıyıya çekiliyor. Gençlik kollan anlamında CHP'deki hareketlen- me ileriye dönük olarak daha iyimser plmayı sağ- lıyor. Kitlelerde kilitlenme Körfez kriziyle birlikte siyaset son günlerde ikin- ci plana inmiş gibi görünüyor, ama hemen her si- yasi partinin kafasında "seçim" var: - Acaba ne zaman olur? - O süreçte RP'nin durumu ne olur? - Biz ne kadar oy alırız? Partiler olası seçimlerde durumlannı ölçmek için sık sık kamuoyu araştırmalan yaptırıyorlar. Her ne hikmetse, araştırmanın parasını hangi parti ver- mişse en çok oyu da o almış oluyor. Rize dönüşü Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Fuat Miras'la bir süre TOBB'nin bakışını konuştuk. TOBB merkez sağın kalesi. Mi- ras, 54. ve 55. hükümet dönemlerinde kendi mec- lis üyeleri arasında bir anket yaptırmış. REFAH- YOL'da RP yüzde 20.92, DYP 17.53, ANAP17.53, DSP 11.39, CHP 10.73 görünüyor. 55. hükümet döneminde RP'nin kapatılması öncesinde ise RP 17.8, DYP 13.4, ANAP 21.2, DSP 11.3, CHP 13... Miras, bir önceki hükümet döneminde yaptırdı- ğı anket nedeniyle RP'yle mahkemelik olmuştu. Son ankette ise ANAP ve CHP kazançlı partiler ola- rak görünüyor. Kim yaptınrsa yaptırsın, anketlerin ortak mesajı şu: - Kitlelere umut veren bir siyasi hareket yok. Deyim yerindeyse kitlelerde kilitlenme var. Partilerde anahtar yok... Devlet Bakanı Sami Türk 'Aü JJlvVninyeri doldurulamaz'İstanbul Haber Servisi - Karikatür üstadı AB LTvi Er- soy'un ölümü, başta sanat camıası olmak üzere hükü- met çevrelerinde de yankı yarattı. Içişleri Bakanı Mu- rat Başesgioğlu, gezetemız Genel Yayın Yönetmeni Orhan Erinç'e gönderdiği telgraf mesajında, Alı Ul- vi'nın ölümünden duyduğu derin üzüntüyü dile getire- rek basın camiasına başsağ- lığı diledi. De\let Bakanı Hikmet Sami Türk de gönderdiği faks mesajında "Karikatür sanaünın büvük ustalann- dan, gazeteniz mensubu, de- ğerli arkadaşuuz Ali Ulvi Ersoy'un ölümünden bü- yük üzüntü duydum. Yeri doldurulama>acak AÜ Uhi Ersoy'a Allah'tan rahmet, Cumhurivet çaiışanlanna, kederli ailesine, sevenlerine ve basın camiasına başsağh- ğıdilerim" dedi. Yıldız Teknik Oniversite- si Rektörü Prof. Ayhan Al- kış da Ali Ulvi Ersoy'u kay- betmenin acısını paylaştığı- nı bildiren mesajında "mer- humun yolunun ışık olması ümidiilesabu-ve esenükler'' dileginde bulundu. 'Koruculann suç dosyası kabank' AMC\RA (LfBA) - Başbakanlık Teftış Kurulu Başkanı Kuüu Savaş'ın hazırladığı raporda, devlet içinde görev alıp çeteleşme olaylanna kanşanlar sıralamasında itirafçılardan sonra ikinci sırayı alan koruculann suç dosyası kabank çık- tı. Devlet adına görev yapan 20 bın 319 korucudan 3 bin 488'inin adam öldürme. kaçakçılık. Ateşli ve Bıçaklı Silah- lar Yasası'na muhalefet, kız kaçırma, cebren ırza geçme ve dolandıncılık gibi suçlan işlediği tespit edildi. Suç dosya- lan 1990 yıhndan sonra kabaran koruculann 47'sinin kız ve kadın kaçırma, 13'ünün cebren ırza geçme, 2'sinin tarihi e- ser kaçakçılığı, 27'sinin canlı hayvan kaçakçılığı, 45'inin gümrük kaçakçılığı. 55'inin silah ve mühimmat kaçakçılı- ğı, 85'inin ise uyuştunıcu kaçakçılığı yaptığı belirlendi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle