19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
29 ARALIK 1998 SALI • • • • Ecevtt'e göre cum- hurbaşkanı, seçim hükü- GUNCELcü '• meti kurmayacağı ya da kurdurmayaca- ğını söyleyerek "TBMM'nin onurunu kur- tarıyor". Deniz Baykal ise Çankaya'nın son ka- ranndan övünme payı çıkanyor. llk görüş- melerinde 114. ve 116. maddelerın işle- tilmesine gerek olmadığını uzun uzadıya açıklamalanndan sonra Demirel'in böyle bir karar almasından keyif duyuyor. DYP, Çiller'in başbakanlığında direnı- yor. Fazilet. Yılmaz hükumetinin devam etmesi için ve muhalefete baskı olsun dı- ye seçim hükümetinden vazgeçildiği gö- rüşünü savunuyor. Çankaya'nın tutumunu değişikbirgöz- le tanımlayan görüş, Prof. Nur Ver- gin'den geliyor. Erez'in hükümeti kur- makla görevlendirilmesini "demokrasıyi kurtarma operasyonu" diye tanımlıyor. Erez'i; 1960 darbesınden sonraki kar- maşık Türk sıyasal yaşamını düzene sok- mayı üstlenen Ismet Inönü gibi görmek! Eee doğrusu maşallah! Ne ki kimi yazarlarımızda son günler- de "Çankaya'nın sürdüregeldığı strate- ji"ye karşı bir uyanış gözetiliyor. Cumhurbaşkanının demokrasımızı ıçı- ne düştüğü açmazlardan kurtarma namı altında öne sürdüğü çözümlerin eninde sonunda "başkan" olmayı ıçeren strate- jinin bir parçası olduğunu -nıhayet- yaz- maya başladılar. Çankaya'nın knzle ılgili çabalarındaki asıl hedef şöyle özetleniyor: "TBMM'yi başkanlık sistemıne ısındır- mak için krizin büyümesi ve hatta rejimin dibe vurması. Sonra... Gelsin başkanlık sistemi!" Seçim hükümetine yeşıl ışık yakma- mak, 18 Nisan'daki seçimedeğin "hükü- met arayışlannın sürmesine" olanak sağlamak; bu bağlamda açıklanıyor. Bu değerlendirmeye Çankaya patent- li başka bir gerekçe daha eklenıyor: Bir yoruma göre 18 Nısan'a kadar bir hükü- met kurulması olasılığı gıderek azalıyor. Kurulsa bile bir hukümet, siyasal oyun- lardan artık bıkkınlık duyan toplum, baş- kanlık sistemıne şapka çıkaracak! Alınacak tezkere: Başkanlık! Bu görıişlerin hız kazandığı ortamda Erez, liderlerle görüşmelere başlıyor. NEYT ARC4YÜREK m^İFp°ı!dI- ^ ^ ^ ^ ~ - ~ " ~ ~ " ^ ^ ~ ~ ri Recai Ku- tan'layaptık- tan sonra bırlik beraberlik masallan dışın- da dişe dokunur bir şey söylemiyor Erez, yeni bir taktik uyguluyor. Liderlerin açıklamalarına göre "siyasal yeni taktikler ayarlamanın" peşine düş- müş görünüyor. Kutan ise buluşmadan önce "Erez'in kuracağı hükümet tek alternatif değil" diyor. Dayatmalarla hükümet kurulması- na karşı. Seçımin ertelenmeyeceği güvencesi istiyor ki Erez'de kabul görüyor. Ama anayasal çerçevede FP'ye 10 bakanlık ısteyeceği söylenıyor. Bu istekte diren- mesı Erez'in beklediği desteği boşa çı- karması olası. Erez, Kutan'dan "çok" umutlu. Ya Ku- tan? Ne umutlu ne de umırtsuz. Erez hükumetinin "çatısı" belli olma- dığı için görüşmeyi "bılgilendırme ziyare- ti" diye nitelıyor. Erez, Kutan'a seçimın 18 Nisan'da ya- pılacağının "güvencesi"n\ verdi mı? Güvence yok! Ancak Erez'de bu konu- da laf bol. Seçim tarihınin "altını çizmek- le" yetiniyor. Kutan'la görüşmeden sonraki açıkla- malar gösteriyor ki Erez'in hükümet mo- deli ancak bütün liderleri bilgilendirdikten sonra -bir rıvayete gore çarşamba, per- şembe. bir başka rıvayete göre yılbaşın- dan sonra- ortaya çıkacak. Ama somut gerçek: FP, Erez'e malı görmeden "peşin destek" vermiyor. ANAP lideri Yılmaz'dan "destek ke- sin". DSP lideri Ecevit ise "köstek" olmu- yor.Çeşitlı olasılıklar göz önüne alınırsa; bugünkü duruma gore hükümet mode- linde bütün partiler birbirine endeksli... Her parti anahtar konumunda. Rejimi istikrarsızlığa sürükleyen uzlaş- madan yoksun partilerın yardımıyla; Çan- kaya, almış başkanlık bayrağını eline... Belırledıği hedefe doğru her gün me- safe alıyor. Partiler, adeta harakırı yapmaya hazır- lanıyor. Parlamenter rejimle ellerindeki büyük yetkileri "başkan"a devretmeye çalışıyorlar. Ne hazın! Kuşkusuz bu manzara, bilinen bir öz- deyişi akla getiriyor: Bu akılla gıderlerse askere... Ambargo yarası boınbadan beter | Baştarafı 1. Sayfada böyle pis, böyle terk edilmiş miydi? Ama fukaralık işte. Ambargo her şeyi alıp gö- türdü. Ambargo bomba- dan beterdir... Ambargo tahriptir efendi, tahrip..." • "Bu'cüfnibyi ben, hemen hemen aynı söz dizımi ile i- ki gün önce de bir Kerkük Türkmeninden dinleme- miş miydim? Hayır. resmi propagandanın ezberlettiğı sözler değil bunlar. Bu acı çeken. yoksulluğa mah- kûm edılmış bir halkın ses- siz çığlığı. • * • Sıkıcı bir yazı okumak- tasınız. Sıkıcı, çünkü bal gibi bir "fiıkarahkedebiyan". Üs- telik sırada bir sürü rakam var. Yani yazı daha da sıkı- cı olacak. Ama sekiz yıldır. "haksK" bir ambargonun pençesinde kıvranan bir halkın acılanna tanıklık et- mek de bir ödev. Saddamı cezalandırdıklannı söyle- yenler, soylu bir halkı kıv- randınyor ve bu halk (hıç- bır halk) bunu hal etmedı Şımdı... * Üç aşağı beş yukan Tür- kiye'deki fiyatlarla, hatta bazı mallarda daha da pa- halıysa ve ayda 850 bın lı- ra gatuiiiı.;t;'fi'riî;i'ı'te-ıthM nebiliyor musunuz? "Evet" dı> en bırine rastlar- sanız hemen "Bağdatlı mı- sınhemşerim" diyesorun. Kesınlıkle bu soruyu da "Evet" diye yanıtlayacak- tır. BagdatU bir memurun (orta karar bir memur Ör- neğin N'üfus Daıresı müdür muavinı) aylık geliri 5000 (yazıyla: beş bin) dinar ve... Ve bir dinar sadece ve sa- dece 170 lira (yazıyla: Yüz yetmiş lıra). Yani ayda 850 bin lira maaş. Şimdi de "araştırmacı gazeteciniz"in titizlikle, bırkaç dükkâna sora sora saptadığı çarşı pazar fiyat- lanndan rasgele bir seçme: Bir kilo un: 600 dinar (102 bin lira). Yerli pirinç 350. makarna 600, bulgur 400. mercimek (etikette "Türk mercimegi" yazı- yordu) 650. börülce 900. bakla 400. nohut 650, yo- gurt 400 dinar. Sıkıldınızmı? . -rJyuO» am edLytjno,,Sk.i kı durunYumurtanıntane- sı 100. peynirin (berbat bir peynirdi) 1.100. tavuk (çok cılız. ka\ruk bir şeydi) 2.200 dinar. Şimdı daha da sıkı du- run: Bir kilo yağlı. sinirli, berbat et 3.250 dinar. Yani 552.500 Türk Lirası. Bir aylık maaş 5.000 dinar. ya- ni 850 bın lıra. • • • Bu halk. bu koyu, bu ina- nılmaz yoksulluğu sekiz yıldır yaşıyor ve arada bir tepesinden bombalar uçu- şuyor. Heeeey, dünya! Bunun sorumlusu Sad- dam Hüsevin mı? Yada: Yalnız Saddam Hüseyin mi? G U N D E M MUSTAFA BALBAY I Baştarafı I. Sayfada yor. Türbanlı arkadaşlannıza destek verin, rektör- lük önünde pankart açın, diyor. Cumhuriyetin 75. yılı kutlamalarına karşı çıktı. Biz 75 yıldan ben de- ğil, Osmanlı'dan beri varız, diyor. Abdultah ÇatU'dan hep, 'rahmetlı Çatlı' diye söz ediyor. Kampusta Çatlı 'ya anma toplantısı dü- zenlendi. Genetik dersini işlerken, herkesin genotipı fark- lıdır dedikten sonra, konuyla ilgısi olmadığı halde, ama hepimız şeriatçıyız, demeyi de ihmal etmi- yor... Öğrenci olduğumuz için karşı çıkamıyoruz, söylediklerıni dinlemek zorunda kalıyoruz. Sınıfta hocanın söylediklehni onaylamayan pek çok ar- kadaşımız var, baş başa olunca bunları konuşu- yoruz ama, bir şey yapamıyoruz. Susup kalmak- tan nefret ediyorum..." Öğrencinın mektubu benzer örneklerle uzayıp gidiyor. Kimi genel sorunlarda, bir ayrıntı, sorunun teme- lini ortaya koyar. Genetik dersıne giren bir öğretim üyesi fırsat buldukça. "Unutmayın biz şeriatçıyız" diyor! Öğrencilerine rektörlük önünde türban için pankart açma çağrısı yapıyor! Şeriatçı kesimın, demokrasiyı amaç değil, araç olarak kullanma eğilimını en yoğun ortaya koydu- ğu yerler üniversiteler. Üniversite gençliği doğası gereği özgürtüklerden yanadır, yasaklara karşıdır... Heyecanlıdır... Toplumun en özveriye açık kesimi- dir... Şeriatçılar, gençliğın bu yapısından yararlan- mak için ellerinden gelenı ardına koymuyor. Üniversite gençliğinin her şeyden önce şu so- ruya sağlıklı yanıt vermesi gerekiyor: "Bilimin yasak olduğu bir üniversite düşünüle- bilirmi?" Buna hayır yanıtını verıyorlarsa, ikınci soru: "Bilim dogmacılığı kabul eder mi?" Buna da hayır yanıtını veriyorlarsa, şu sonuca u- laşmış olmaları gerekir: Yukarıdakı öğrenci mektubunda sözü edılen ya- pıdaki öğretim üyelerinin anlayışıyla bilım yapıla- maz... O zaman öğrencilerin bilim üzerinde baskı kur- mak isteyen anlayışa hayır demeleri gerekiyor. Gazi Ünıversitesı 1982'de kuruldu. 24 fakülte, 13 yüksekokul ve 5 enstıtu ıle toplam 42 öğretim ku- rumuna sahip. 62 bin 452 öğrencisiyle Istanbul Üniversıtesı'nden sonra ikinci büyüklükte. Böyle bir kurumda elbette farklı düşünen insanlar olacak- tır. Ancak bu kurumda öğretim üyelığı yapan bir kı- şinin, bilıme alternatif yaklaşım getirmesini özgür- lük arayışı olarak tanımlamak, bir sürücünün yola bakmadan da araç kullanma özgüıiüğü olup olma- dığını tartışmaya benzer. Üniversite=bilim=kuşku... Anadolu'nun değışik ünıversıtelerindekı kimi ay- dın öğretim üyelerinin yukarıdaki mektuba şöyle yaklaştığını duyar gibıyım: "Bu da bir şey mi?.." Haklılar... Başkentin göbeğındeki bir üniversite- de bunlar yaşanabildiğine göre, Anadolu'dakı ye- rel etkilerle karşı karşıya kalan üniversitelerde da- ha değişık sorunların yaşanması kaçınılmaz. Çelişkıye bakın kı, bir Anadolu kentine üniversi- te kurulunca, gericilik artıyor! Jjte?..Jijpteo?^ Çünkü bu üniversitelerin kuruluş aşamasında bilim dışı bir kadrolaşma yaşandı. O yüzden bu- gün kimi üniversite rektörlerı laıklik ılkesıni tam ola- rak uygulamadığı gerekçesıyle görevınden alınsa bile, onun yerine seçılen kışinin de çok farklı bir uy- gulaması olamıyor. Ya da, ünıversitenin yapısı rek- törü aşmış oluyor. Üniversite yönetimlerine ille de şu görüşten ki- şiler gelsin demeye kimsenin hakkı yok. Ama şu- na hakkımız var: Üniversitenin bılime açılan pencerelerini kapa- tanlar bu kurumlarda barınamazlar. Bilim doğası gereği kuşkucudur. Hiçbir şeyı ol- duğu gibi kabul etmez. Eğer etseydi, tıpta her beş yılda bir tüm bilgiler ikiye katlanmazdı. Ama kuş- kuculuğa katlanamazsak, bilgiyi de katlayama- y z - Bugünlerde Bursa Uludağ Universitesi'nden de değişik haberler geliyor. Orada, coğrafya dersine giren bir öğretim üyesinden dinlemiştim. Öğren- cilerden birine Bursa'ya neden yağmurun ve karın çok yağdığını sormuş. Yanıt: "40 evliya türbesi olduğu için!" M alki cinayeti soruşturması genişKyor • Baştarafı 1. Sayfada Malki'nin öldürüldüğü dönemde görevde bulunan Bursa Jandarma Alay Komutanı Hüseyin Yılmaz'ı dün akşam saatlerinde evinde gö- zaltına aldılar. Kimlik tespitinden sonra Istanbul Organize Suçlar ve Silah Kaçakçılık Şube Müdürlü- ğü'ne saat 21.00 sıralannda getiri- len Albay Yılmaz, gazetecilerin so- rulanm "Benim çeteyle falan bağ- lantun yok. Konuyla Ugili bilgim de yok" diye yanıtladı. Yılmaz'ın. ci- nayetin azmettiricisi Erol Ev cil'den 300 milyon lira aylık aldığı ve so- ruşturmayı ağırdan aldığı ileri sü- rülüyor. Yılmaz'ın gözaltına alın- dığı saatlerde Malki'nin muhase- becilerinden Serkan Gökalp de Bursa polisi tarafından ifadesi alın- mak üzere Istanbul Organize Suç- larla Mücadele Şube Müdürlü- ğü'ne götürüldü. 'Soruşturmavı ağırdan aldı' Albay Hüseyin Yılmaz'ın. çeşit- li dönemlerde yine somşturmayı savsakladıklan için suçlanan dö- nemin Bursa valileri ile emniyet müdürü Ahmet Demir'e >önelik, "Ola> ı saptınyorlar. Biz. cinayetten kısa süre sonra ekiplerimizle önem- li bilgilere ulaştık" suçlamasında bulunduğu da öne sürülüyor. Emekli Albay Hüseyin Yıl- maz'ın emekliliğinden sonra Erol Evcil'in yanında görev yapan eskı polislerin telkiniyle Evcil'in şırket- lerine iş için müracaat ettiğı yolun- dadaçeşitli iddialar ortaya atılmış- tı. Yılmaz'm. Evcil'in yanında ça- lışmaktan uyanlar üzerine son an- da vazgeçtiği de Malki soruştur- masının açıklandığı günlerde ga- zetelere yansımıştı. Malki cinaye- tinin soruşturması sırasında tüm gelişmeleri yakından bilen emekli Albay Yılmaz'ın vereceği bilgile- rin bu dosyada çok özel yer tutabi- leceğine dikkat çekıliyor. Rüşvet iddiası Albay Hüseyin Yılmaz'ın Erol Evcil'in önemli adamlanndan Ba>- ram Bozdemir'in "Görevli albaya iiç kere üçer >üz milyon lira ver- dik" şeklindeki ifadesi üzerine gö- zaltına alındığı öne sürüldü. Yıl- maz'la birlikte gözaltına alınan Serkan Gökalp isımli muhasebecı- nin de Malki'nin Bursa"daki işleri- nı takip edenler arasında bulundu- ğu belirtildi. Çesıtli kaynaklar Gö- kalp ve Yılmaz'ın dün değil önce- ki gün gözaltına alındığını ve bir gün süreyle sorgulandıkJarını da ileri sürdüler tddıalar arasında emekli Albay Yılmaz'ın Bursa'da değil. emekli- liğinden sonra yerleştiği Bolu'da gözaltına alındığı da yer aldı. Cevre Koruma ve Ambalaj Atıkları Degerlendirme vakfı 'Belediyelereçöp eğitimi verilmeti' IÜ'de öğrenci kavgası: 6 yaralı, 6 gözaltı Istanbul HaberSenisi - Katı atıklann çöp- ten ayn toplanarak geri kazanılması için kampanyalar yerine, egitim çalışmalannın yapılması gerektiği vurgulanarak kurumla- rın işbirliği yapmalan istendi. Bu alanda so- rumlu olan belediyelerde de bilgi eksikliği olduğu kaydedildi. Çevre Koruma ve Ambalaj Atıklan De- gerlendirme (ÇEVKO) Vakfı Genel Sekre- teri Dr. Erol Metin, öğrencilerin çevre ve ka- tı atıklar konusunda duyarlı hale gelmesi için yerel yönetimlerin öncülüğünde okullarda aktif eğitım çalışmalannın yapılması gerek- tiğini belirtti. Katı atıklarla ilgilı okullarda- ki eğitimin yani sıra yaygın eğitıme de önem verilmesi gerektiğinı vurgulayan Metin, u İn- 34 BH 566 No'lu aracımın ruhsatını kaybettim, hükümsüzdür. YÜCEL EROĞLU sanlann ahklann geri kazanımı konusunda biünçlenmesi için tanıtım broşürleri yeterii değildir. Çeşitli seminerler verilmelidir. Bele- diyeler evlere çeşitli zivaretler düzenJeverek insanlara anklann nasıl toplanacağını gös- termelidir. Anklann avn toplanması insan- larda alışkanlık haline gelmelidir" diye ko- nuştu. Metin. insanlara ambalaj atıklannın hammadde olduğu v e sanayınin altyapısını oluşturduğunun anlatılması gerektiğıni be- lirtti. Katı atıklann değerlendirilmesi konu- sunun çevre derslerinde bölüm olarak ışlen- mesi gerektiğinı ifade eden Metin. şunları söyledi: "Okullarda eğitim çahşmalan yapılırsa ve belediveler üzerine düşen görev leri >aparlar- sa projeler başanb olur. Katı atıklarla ilgili uzun \e kararlı projelerin hazırianması gere- kir.'' Metm, yerel yönetimlerin de katı atıklann değerlendirilmesi konusunda eğitime gerek- sinımleri olduğunu kaydettı. İstanbul Haber' Servisi - tstanbul Üniversitesi'nde (İÜ) öğrenciler arasında çı- kan kavgada, 6 öğrenci ha- fif yaralandı. Polis, olaya kanştıklan gerekçesiyle 6 öğrenciyi de gözaltına aldı. Geçen hafta öğrenci olaylanna sahne olan Istan- bul Ünıversitesi İktısat Fa- kültesi'nın koridorlannda öğrenciler arasında yaşa- nan gerginhk, dün iki ayn gruptan öğrenciler arasın- da kavgaya dönüştü. Yumruk ve sopalann kullanıldığı kavga, fakülte kondorlannda bir süre ko- valamaca şeklinde devam etti. Olaylar, polisin müda- halesı sonucu yatıştınldı. Kavga sırasında hafif ya- ralanan Ruhsar Sarıkaya, Taylan Filiz, Ali Özsoy, Sa- lih Ya^Tiz, Özgür Billur ve Abdurrahman Akpak adlı öğrenciler, önce fakültenın yakınındaki Esnaf Hasta- nesi'ne kaldınlarak burada ilk tedavileri yapıldı. Öğrencilerden ikisinin başında yara olduğu belir- lendi. Yaralı öğrenciler, da- ha sonra Istanbul Üniver- sitesı Tıp Fakültesi'ne sevk edildi. lşçi Partisi Öncü Genç- lik'ten yapılan yazılı açık- lamada. saldınnın şiddet- siz özgür üniversite iste- yen, laiklik yanlısı ve em- peryalızme karşı olan Ön- cü Gençlik öğrencilerine >apıldığı belirtildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle