23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 10 ARALIK 1998 PERŞEM i8 HABERLERİN DEVAM tlİKiYf Istanbul Edıme _K 2 Sinop PB 0 Samsun 8 Adana Y 14 7 Mersin Y 15 Kocaeli K 2 Trabzon Y 12 Diyarbakır Y 13 _Y 1£ Şanlıurfa Y 13 K 4 Mardirt Y 10 Çanakkale PB 2 Giresun ~lzmir PB ~9 Ankara Manisa Aydın PB 8 Eskişehir K 2 Siirt Y 10 ,Denizli PB 8 Konya PB 6 Sıvas K 4 Hakkâri Y 11 Y 7 Van Y 10 >c2onguldak K 4 Antalya PB 13 Kars Marmara'nın doğusu, DoğuAkdenız, IçAna- ddu, Karadenız, Doğu ve Güneydoğu Ana- dolu ite Afyon ve Ku- tahya çevreten yağışlı, dığeryerier parçalı bu- lutlu geçecek. Yağış- lar Doğu Karadenız, Doğu Akdenız ve Gü- neydoğu Anadolu'da yağmur, ötekı yeriefde karla kanşık yağmur şeklınde olacak. Oslo 1 Bertin Helsınki Stockho/m K -3 Budapeşte K -1 Madrıd ÇB -3 Moskova K -4 ÇB -3 Aşkabat PB 12 Y 13 Astana PB -2 Londra Y 11 Viyana Amsterdam K 3 Belgrad Brüksei K 5 Sofya K -2 Taşkent PB 15 K 0 Bakû PB 16 Paris 8 Roma K 0 Bişkek PB 7 Y 11 Tiflis Y 15 Bonn K 4 Atina Münih K 0 Zürih ÇB 8 Kahire PB 18 K 4 Şam Y 14 Taşfc •Tahran Kahire» Parçalı buluikj Sıslı Bulutlu t Çok Bu/crtlu > Yağmuriu \AJUW Karlı j kar -- GUNCELcÜNEYT ARCAYÜREK ;* • • Baştarafı I. Sayfada '* Bir çığ gibi üzerimize düşeceğj söylenen ekono- : ; mik sıkıntıları medya, iş âlemi dert edinmiş tehlike ~£ çanian çalıyor. Siyaset arada bir, ama karşısındaki hırpalamak . amacıyla ekonomiye şöyle bir değinip geçiyor. Giden hükümete göre, ekonomide gerekli ön- 'lemleri alacakları bir sırada iktidardan düşürüldü- ..tter. Yargı yoluyla şaibelerden annmamış Çiller ise, bir kahraman edasıyla TV'lerde gezinirken; global , ,-ekonomik krizle Türkiye'deki olumsuz gidişin uzak ., yakın ilgisi olmadığını, bugünkü sonucun tümüyle ^ giden hükümetin marifeti olduğunu söylüyor. Bu anlamsız görüşü dile getiren, üstelik ekono- mi profesörü. Gelen gideni, giden geleni karalamakta doğru- -ssu çok mahir. Mahir olduklan işler hanesine "ülkeyiyönetme- yi" de koyabilseler... Hadi bu istekten de vazgeçe- lim. " ı Uzlaşma öğesini bir hükürnet kurabilmek için iş- H: letebilseler yine amenna! Şu günlerde kaderde ve kıvançta biriik ve bera- t-\berlik sergileyen Mesırt Yılmaz'la Ecevit'in Baş- bakan'ın Ata uçağındaki "değerlendirmeleri" ba- sına yansıdı. Ecevit; Yılmaz'a dün akşam saatlerinde kendi- û sini ziyaret ederek daha önceki görüşlerine koşut olan yönetim kadroları kararlarını bildiren şaibeli "Çiller'den "olumlu biryanıt beklemediğini" söyle- miş. ' r t Işin başında "doğası gereği umudunu hiçbir za- _ man yitirmeyeceğini" özenle vurgulayan Ecevit G ı söylüyor bu sözü. Ne ki, tek seçenekle harekete geçen DSP lideri için "deniz bitmiş görünüyor". ^ Bir başka yönden de aynı kanıya varniak olanak- 2r% lı: Ecevit, görevi üstlendiğinden beri DSP-DYP ve ""ANAP üçgenine sığdırdığı olası hükümet dışında , kalan bütün seçenekleri geri çeviriyor. "" Çalışma alanını -şu ya da bu nedenle- kısıtlayan c Ecevit için artık "başka seçenek kalrnıyor". Söylentiye göre, Yılmaz'a yeni birformül üzerin- ^ d e "durmayacağıru" da söylemiş. O zaman, Başbakan'ın sözlerinde ifadesini bu- 9,tan yeni yol "Cumhurbaşkanı'nıngereğini yapma- sından" geçiyor. frÇare tükenmezse... ,r , Doğrusu, Cumhurbaşkanı'ndan umudu kesme- mek gerekiyor. ,;.- 40 yıla yakın siyasal geçmişinde bize armağan ettiği bir sözü var: "Demokrasflerde çare tûken- !" lv- Bu cümledeki kendine özgü inanışı yadsıyacak değil ya! --. Oyleyse karamsarfığa kapılmanın âlemi var mı? ır,, Demirel mutlaka, ama mutlaka yeni bir yol bu- lacak demektir. .. Ecevit'ten sonra başka bir parti liderine görev vermeyeceğinden söz edildiğine göre, bakarsınız bir bağımsızı görevlendirir. Bir hükümet kurdurur, »d0 Ocak'a kadar anayasal 45 günün dolmasını bekler. Sonra? Her türlü manevi sorumluluğu yüklene- ceği seçim hükümeti ile ülkenin 18 Nisan'a ulaş- masını sağlayabilir. - • Kısacası Demirel'in önünde "herhalde" demok- ratik çareler çoook! Ecevit'in başarısızlığa uğradığını gören Demirel, Katar ve Bahreyn'e yapmayı planladığı geziden vazgeçiyor. Kolay değil; bir dış geziden vazgeçerek özveri gösteriyor. "*- Türkiye, hükümetsizlik nedeniyle gerçekten bu- nalıma düşmek üzereyken dışımızdaki dünya bu olgudan kendi amaçları doğrultusunda yarartanı- yor. Işte AB'nin kararı. Tabii tam bir rezalet diye nite- lenecek bir karar. Adamlar "Ankara'da hükümet .boşluğunun 12. aday olarak davet edilmemizi ^mümkün kılmadığı" gibi bir gerekçeye sanlıyorlar. -*- Her dönem bir bahane arayan AB 'ye bu kez biz bir gerekçe veriyoruz. Neyse ki umut dağın ardında değil. Çansız kayasız Çankaya'da. r,, Baksanıza; liderier birbirine gidip geliyor ama, ,_,'Demirel'in bir vakitler dediği gibi, "yollar aşınmı- Şu ara Ecevit umut olmaktan çıkıyor. Artık "büyük umut" Baba! Demokrasilerde çarenin tükenmeyeceğini kanıt- 'Devalüasyona gerek yok'ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Bankacılık sektörünün iç borçlan- madaki faiz ve üretim sektöriindeki kredi baskısı hükümeti de isyan et- tirdi. Maliye Bakanı Zekeriya Temi- zel. "Bankacıların. belki asla gercek- leşmeyecek bir riskuğruna, başkala- n için riskvaratmaya hakkı yok" di- yerek bu sektörü duyarlı olmaya ça- ğirdı. Mevcut koşullarda devalüasyona gerek olmadığını belirten Temizel, bunalımın diger ayağını anlatırken iç borç yükünün "altuıdan kalkılama- yacak hale geldiğüıi" söyledi."Üre- tinı sektörünü kredileriedestekJeme- yi" içeren temel politıkadan uzakla- şan ve Hazine'yi "en bii>ük banka" olarak kullanan bankacılık sektörü- nün, son ekonomik bunalımdakı "risk" değerlendirmelerine hükü- met katıhnadı. MaJiye Bakanı Temi- zel, Tes-Iş BaşkanlarKurulu toplan- tısında, tırmanma eğilimi gösteren ekonomik bunalımla ilgili uyanlar- da bulundu. Zekeriya Temizel'in açıkiamalan şöyle: Kredi riskleri: Bankalar, belki as- la gerçekleşmeyecek bir risk uğruna lcredilerin erken ödenmesıni isteye- rek başkalan için risk yaratmamalı- lar. Reel sektörün, özellikle de ihra- catçılann en önemli sorunu kredile- rin vadesi dolmadan geri çağnlma- sıdjr. Gelecekte riski olabilir, "Ya gelecekte kredi ödenmezse, bugiin henifn alalun" denemez. Bu konu- da herkesin çok duyarlı olması ge- rekir. Bu olaylar domino taşı gibidir. Herkes kendi sorumluluğunu bilme- lidir. Enflasvonla mücadeie: Türkiye'de enflasyonun düşürülmesine dönük alınan önlemler talebi kısıyor, dışa- ndakı bunalım ise talebi daha da da- raltıyor. Bu şekilde etki katmerlen- di. Ekonomik birimler bu konudaki çalışmalannı sürdüriiyor. Gerekli önlemJer hemen yürürlüğe sokula- caktır. Türkiye'nin sorunlan, kim- senin sırtını döneceği sorunlar degil. Bulacagımız çözümlerçok farklı çö- zümler de olmayacak zaten. Dünya- da bilinerı çözümler belli. Siz de ıs- rar edeceksiniz. Devalüas>on: Türkiye'nin kesin olarak devalüasyona gereksinimi yoktur. Bütün uluslararası kuruluş- lar tarafından da kabul edilen kur sistemini yürüöneye devam edecek. En sağlıklı yöntem de o. tçborçsarmalı: Türkiye 1980'ler- den sonra çok yanlış politikalar güt- tü. Kamu harcamalannı yaratmak için kaynak yaratılmadı. Borçlaml- dı ve önümüzdeki dönem bu yükün altından kalkılamayacak hale gelin- di. Şu anda devlet, yüzde 148 ile borçlanıyor. Bir yıl önce yüzde 100 artan fiyatlar bu yıl yüzde 60-70 art- mışsa, enflasyon düşüyor demektir. Bir yandan enflasyonun düştügünü söylüyorsun, diğertaralta yüzde 148 faiz ödüyorsun. Bu dünyanın en bü- yük çelişkisidir. Bunun sorusunu toplumun bütün kesimleri sormalı- dır.Türkiye'nin bu yıl ödeyeceği fa- iz 6.2 katrilyon lirayı bulacak. Tür- kiye 1998'de gerekJi çabayı göster- di ve güvenilirüğini kanıtladı. Bu- nun maJiyeti sizler için ağır oldu. Bu maliyeti iyi de paylaştıramadık. Yüzde 148 faiz verdik. Kamu calı- şanlanna yüzde 70'lerdolayında ar- tış aldı. KDV indjrimi yok: Ortaya çıkan sorunlann nedenlerinı çok net orta- ya koymak gerekir. Neden olmayan olaylann çözümü yoluyla sorunu çö- zemezsiniz. KDV ile kesin olarak il- gisi yok. Herkes elinden geleni ya- pacak. Büyük ihtimalle önlemler ne- fes aldıracak. tşçiçıkarmaiar: Türkiye'nin için- den değil, dış talebin daralmasından kaynaklanan sorun yaşamyor. Belir- ii kesimler, belirli sorunlarda acele- ci davranıyor. Aceleci davTanırken de kendileri için gelecekte düşük de olsa oluşabilme ihtimali olan riski, hemen bugün başkası için reel risk olarak oluşturmaya çalışıyorlar. Ko- şuJlann çok net değerlendirilmesi gerekir. Herkesin kendi sorumlulu- gunu bildigini varsayıyorum. Kim- senin kimseye "Şunu şöyle yapın, böyle yapın" diye dayatma durumu yok. Sorunlann çözüldüğünü, dola- yısıyla gelecekte sorunla karşılaş- mayacaklannı gören insarüar, so- nunda kararlannı alacaktır. Dampingli roal ahm: Herkes her koşuldan kendisine bir çıkar sağla- maya çalışır, çalışıyor da... Ama bu- nun etkilerinin büyüyerek yansıya- cağına ıhtimal vermiyorum. Ödeme güçlüğü çeken, ödeme darboğazına giren ülkelerin hepsi dampinglerle doldurdular. Belirli maliyetlerle ça- lışan insanlann o pazarlardaki sans- lannın azaldığı bir gerçekti. O ülke- lerde peş peşe yapılan devalüasyon- lar, o ülkeleri çok ucuz hale getirdi. Türkiye de böyle bir darbof aza gir- di. Çözülmeyecek bir olay değil. Erken emeklilik: Tüıidye'nin çöz- mesi gereken temel sorunu sosyal güvenliktir. Bu sorunun hem sosyal hem de ekonomik durum göz önün- de tutularak çözülmesi gerekir. Tür- kiye'de mezarda emeklilik sosyal açıdan kimsenin önerecegi bir olay degil. Ama Türkiye, beşikte emek- lilige de tahammül edemiyor. De- mek ki beşik ile mezar arasında bir sistem getirmeli. Zorunlu tasamıf Demalan: Yıl- lardan ben ne şekilde değerlendiril- digini düşüne düşüne bir hal oldu bu ülke. Olmayan parayı. olmayan bir şekilde degerlendirme olayı zor bir olay. Ama her halükârda reel bir dü- zeye cekilerek hak sahiplerine öde- neceğinden Türkiye emin olabilir. Ekonomiye yenî paket • Baştarafı 1. Sayfada da yapılacak toplantıdan önce bugün yapılacak Pa- ra-Kredi Koordinasyon Kurulu'nda da üretim sek- törüne yönelik önlemlerin kesinleştirilecegi kaydedil- di. Yılmaz, Rusya ile dış ti- carette bavul ticareti dışın- da yüzde 24'hîk azalışa karşın Avrupa ve ABD'ye yönelik dışsatımda artış ol- duğuna dikkat çekerken u Kriz tabii ki var. Eğer or- tada yanlış ekonomik poli- tikalar olsaydı, bunun Av- rupa ve ABD'de, bu şekilde olumlu sonuçlar vermesi mümkün olmazdı'' dedi. DYP lideri Tansu Çiller ile dün görüşen Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit de bunalımın ciddi boyut- lara ulaşmaması için bütün olanaklan zorlayacaklannı beiirtirken "Sajm ÇUIer, Türkhe'de son aylarda çe- kilen sıkıntının dümadan kaynaklandıgı gerçeğini kabul etmhor. Ama iş cev- releri,işçiçevreleri bunu bi- Kyorlar ve kabul edhoriar. İşten çıkannaiar nedeniyle çoközgünüz. Vatınmcılan, girişimciJeri düşiindüğü- müz kadar işçileri de düşü- nüyoruz" diye konuştu. Türk-tş Genel Başkanı Ba>Tam Meral ise bunalım gerekçesiyle on binlerce insanın kapı dışına bırakıl- masının kabul edilir yanı olmadığını vurgulayarak u Sorun yok değil, ama bir bardak suda firtına kopar- manın anJamı yok" dedi. Meral, bunalımın nedenJe- rini "siyasal istikrarsızlık, yüksek faizler. iç pazarda daralma ve vurarsız teşvik- ler" olarak sıralarken Tür- kiye Işveren Sendıkalan Konfederasyonu (TlSK) Genel Başkanı Refık Bay- dur'la bunalım konusunda görüşeceklerini söyledi. Hükümet kanadı, üretim sektörüne yönelik önlem- ler için çalışmalannı sür- dürürken Türk Sanayicile- ri ve tşadamlan Derneği (TÜSlAD), Bankalar Birli- ği, Üıracatçı Birlikleri, Tür- kiye Odalar ve Borsalar Birliği'nin (TOBB) öncü- lüğünde yann değerlendir- me yapacaklan öğrenildi. Bankalar, ışadamlan ve KOBl'Ierin sıkıntılan da ele alınacak. TOBB Başka- nı Fuat Miras, bankaJann maliyet antıncıriskleribu- lunduğunu belirtirken hü- kümetin önlem almakta ge- cikmesi nedeniyle olumsuz tablo oluştuğunu söyledi. Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı ZaferÇağ- layan. ekonomik olağanüs- tü hal ilan edilmesi ve acil bir zirvenin toplanması ge- rektiğini söyledi. Çağla- yan, peşin verginin kaldı- nlmasını, Halk Bankası ve Eximbank'ın desteklenme- sini, bankalar yasasının bir an önce çıkanlmasını iste- di. Çağlayan, "Tûrk yab- nmasıhesapsEkitapsızya- tınma girmemesi gereki- yor. Tekstil en büyük örne- ği; kapasite fa/Ialıgı sıkıntı jarattı. Burada teşvik poli- tikalannın >«niden gözden geçirilmesi gerekiyor. Teş- viklerin nakit bazdan sü- ratJe çıkartılması lazun" dedi. Çağlayan, Halk Ban- kası na aktanlan 4.2 trilyon lirayı "komik" olarak nite- lendirirken bankadan kredi karan çıkmasına karşın Hazine'den hemen bekle- nen kaynağın>5 trilyon lira olduğunu, aynca 10 trilyon liralık KOBİ teşvik kararla- nnın da incelendigini söy- ledi. TÜSlAD Yüksek Isti- İTO B a s k a n ı M e h m e t Y 11 d ı r ı m 'Durgunhtğuaşmakiçin herkesgörevüstknmelV İSTAIVBIİL (AA) - îstanbul Ticaret Odası (ÎTO) Yönetim Kurulu Başkam MefametYıtdınm, ekonomide durgun- luğun had safhaya varchgına dikkati çe- kerek sıkıntıh durumun atlatılması için toplumun tüm kesimlerine görev düş- tüğunü vurguladı. Yıldınm, "Durgun- Inğuaşmak içinhükümetin yanı sra tû- ketkikr, sanayicilerve bankalar da gay- ret ve görev üsttenmeü'" dedi. Mehmet Yıldınm, yaptığı yazılı açıklamada, içinde bulunulan durgun- luğun nedenleri arasında, üzakdoğu ve Rusya krizinin etkilerinin yanında, hükümetin aldığı tedbirlerin de rolü bulunduğunu ifade etti. Küresel krizin etkilerinin hafifletilmesi için tüketici- lerin yerli mallan tercih etmeleri ya- nında, iş âleminin de kalitesi en az it- hal mallar kadar iyi olan yerli girdi, ye- dek parça ve mamulleri üretimde kuJ- lanabileceklerine işaret eden Yıldınm, tüketim tercihierinde böyle bir deği- şikliğin, iç talep yetersizliğinden ka- panına noktasına gelen işletmelere ta- ze kan sağlayacağını bildirdi. Yıldı- nm, son Vergi Yasası'nın bazı hüküm- lerinin, piyasalarda ürkeklik ve tüketi- d tercihi degişiklikleri yanında, küçük işletmelere getirdiği yük nedeniyle olumsuz etkileryaptığiBJ da savundu. Mehmet Yıldınm, işadamlannın iş- çi çıkarma sözünü uluorta kullanmak- tan kaçınmalan gerektiğine değinirken bu yönteme. bıçak kemiğe dayanma- dıkça başvurmamalannı, enflasyonun etkilerini giderecek ölçüde işçi ücret- lerini dengelemelerini önerdi. şare Konsey Başkanı Bü- lent EczacıbaşL ekonomiyi yavaşlatıcı etkisi nedeniyle enflasyonla mücadeleden dönülmemesi gerektigini savunurken "Global kriz bir şanssızkktır. Çaresi iç pazan genişletici politika- lar değiL Bu enflasyonu çok yüksek düzeyfere çıkartır. Dövizkriane yol açmak gi- bi vahim sonuçlar doğura- bUn-" dedi. tşadamı Rahmi Koç ise devalüasyondan önce atıla- bilecek çok adım olduğu- nu, buna gereksinim bu- lunmadığını vurguladı. Koç, hükümetin dışsatım için "ucuz kredi, dışsatım garantisi, kredili dışsatım, araştijrma-geliştirme kredi- si. marka oturtma kredisi" gibi, liberal ekonomiyi ve gümriik birligmi bozmaya- cak tüm önlemlerin alın- masını istedi. Asya ülkele- rinin devalüasyonla zaten ucuz olan mallannın daha da ucuzladıgını, özellikle dövizle borçlanarak kapa- site yatınmı yapan tekstil sektörünün zor durumda kaldığını anlatan Koç, "Hükümetin bu proMemi halletmesi lazun. Yoksazin- cirleme, hepimize sirayet eder. Öyle fiy atlara mal ge- tirivoriar ki şaşarsuuz. Si- zin pamuk aldığınız fiyata, başkası astanndan nesine kadar pamuklu bir madde- >i yapünuş getirivor. Dam- pingden başka, onu adlan- dırmak mümkün degil. Yahut da dışandan birisi finanseedi>x>r" diye konuş- tu. Koç. işten çıkarma nok- tasına henüz gelmedik- lerini belirtirken "Ama süratle yaklaşıyoruz" dedi. G U N D E M MUSTAFA BALBA • Baştarafı 1. Sayfada Avrupa Parlamentosu'nun (AP) son kararını hem kendi içinde çeliştiği hem de önümüzdeki dö neme ilişkin kimi ipuçları içerdiği ortaya çıkıyor. AP'nin 33 maddelik karar dizisini satır başlany laele alalım... llk üç madde "giriş taksimi"... Türkiye'nin öne mine ilişkin kısa tümceler. 4-12'de, "ekonomik nameler" yer alıyor. En çot kullanılan sözcük "gümrükbiriiği"... Gümrük birii- ği aşağı, gümrük birliği yukan. Sonraki bölüm şöy- le başlıyor: - Politikgörünüm... 19. maddede "Kürtsorununun" çözümünün ne- leri içermesi gerektiği vurgulanıyor: - Demokrasi, inöan haklan ve azınlık hakları için- de... 10 Aralık Dünya Insan Haklan Günü'nün anlam veöneminin dealtını çizelim, ama AP "azınlıkhak- lan" diyerek özünde, insan haklannın üstünü çiz- miş oluyor. Özlediğimiz tam demokratik ortam için- de, Kürt kökenli yurttaşlar da herkesle eşit hakla- ra sahip, moda deyimle birinci sınıfyurttaşken, ne- den 'azınlık haklan' konumuna düşürülsün? Aynı maddede, terörün olumsuzluklanndan da söz ediliyor, ama şöyle: "Kimi Kürt organizasyonlannın giriştikleri terör eylemleri..." PKK daha altta, 22. maddede işlenmiş. AP bu- rada, PKK ile terörü ayırıyor. Şunu demeye getiri- yor: "Evet, Türkiye'de bir terör sorunu var. Bunu ki- mi Kürt organizasyonlan yapıyor. Ama bu PKK değil." PKK, 22. maddede, "ateşkes" çağnsmda bulu- nan örgüt olarak yer alıyor. 21. maddede de, Türkiye'nin AB'ye tam üyeliğe aday olabilmesi için yapması gerekenler tek tek sı- ralanmış. Altı alt maddeden oluşan bu bölümün gi- rişine şu tümce yerleştirilmiş: "Türkiye'nin toprak bütünlüğüne olan saygıy- la..." Her şeyi bir yana bırakıp Türkiye'nin AB üyeliği- ni ele alırsak, "toprak bütünlüğünün" burada ne işi var? Elbette koşullar, durum çok farklı, ama 1990'ların başında Yugoslavya için de sık kullanı- lan terimlerden biri "toprak bütünlüğü"\d\. Yugos- lavya'da değil toprak bütünlüğü, yaprak bütünlü- ğü bile bırakmadılar, lime lime ettiler... Gerek Türkiye içinde gerekse dışanda zaman zaman şu söylenir: "Türkiye artık Sevr sendromundan kurtulmalh d/r..." AP kara/ının 21. maddesi gösteriyor ki, Sevr sendromu bizde değil, Avrupa'da var. Bir türlü Lo- zan'ı içlerine sindirebilmiş değiller. Hep şu naka- rattalar: "Ah ulan Lozan... Sensin işi bozan..." 23. maddede, Eurogold'un Bergama'daki işle- rinin durdurulmasmdan linyitle çalışan termik sant- rallann kapatılmasına kadar, çevreyle ilgili alınma- sı gereken kararlar belirtilmiş. Bu madde iyi güzel de 26. maddede, Italya'yı ko- ruyan şu düşünce yer alıyor: "Türkiye bir Avrupa ülkesinin anayasasına, iç iş~ leyişine kanşamaz. Ekonomik yaptınmda buluna- maz." AP, Türkiye'nin bütün iç işlerini düzenleyen ka- rarlar alacak, Türkiye Italya'ya hiçbir şey söyleye- meyecek! Bu ne yaman çelişki AP! 30. maddede de bildiğimiz Kürt konferansı öne- risi yer alıyor. Ağıriığını başkasına soranın... AP'nin bu "Apoliten şarkılannı" bir kenara koyup kendimize bakarsak... Durumumuz şuna benzi- yor: AP'nin bir karannda deniyor ki, Türkiye'nin ağır- lığı bin ton". Biz bu duruma göre yorum yapmaya başlıyoruz. "AB bizim ağırtığımızı kabul etti", "Ha- yır, biz bundan daha ağınz, bizi hafifletiyorlar". Araya ABD giriyor, "Türkiye 50 bin tondur" di- yor. Müthiş sevinç. "Gördünüz mü, dost ülke di- ye buna derler" narası, "Birhesabı vardır" kuşku- suna kanşıyor... Bu örneği bir kişiye uygularsak ne kadar aptal- ca olduğu daha iyi anlaşılır. Bizim kendimizi tarta- bilmemiz, eksiğimizi fazlamızı saptayabilmemiz gerekiyor. Bu görünümü şöyle tanımlayabiliriz: Ağırlığını başkasına soranın, bedeniyle kavgası bitmez! ^Konfederasyonlardan sosyal doruk önerisi Türkiye Viyana'ya gitmiyor .a ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - îşçi konfede- -,-rasyonJan. ekonomik bunalım gerekçesine dayan- -bdınlan işçi çıkarmalara karşı ortak tavırbelirlemek noizere 'sosyal zirve' düzenliyor. Türk-lş ve Hak-Iş j»-zir\eye yönelik çalışmalan başlatırken DtSK de •"'ortakhareket' kararlılığuu bildirdi.Türk-tş Başka- --hı Bayram Meral, üye sendikalara genelge gönde- •«rilerek işten çıkanlan işçi sayısmın belirlenmesini •-Istediklerini bildirdi. Sorumluluk taşıyan birhükü- lli metin olmadığını söyleyen Meral. "Karar veripka- "^Yannı taldp edecek hükümet yok. Dedik ki 1994'te "'Taturayı işçiye ödettiniz. artık buna tahammülümüz "\ok. Onun için gelin işçisi, işvereni, hükümeti; bu- 'Ipu nasıl aşacağız, onu konuşahm. Buna bir çözüm ^'bulahm" dedi. 55. hükümetin aldığı bir karan ge- *|ecek hükümetin uygulayıp uygulamayacağı konu- sunda kaygılan olduğunu belirten Meral. "Bizşim- ^ beküyoruz. İşverenlerle de göıüştük. Sıkıntı had .. safhada" diye konuştu. .£ DlSK Başkanı Rıdvan Budak, hükümet yetkili- . jjeri ile görüştüğünü belirterek, bankalann işyerle- -firiron üzerine gereğinden fazla gittiğini anlattıkla- ,-nnı söyledi. Budak. konfederasyon başkanlan ile u göriişerek ortak hareket etme karan alınmasını öne- -vreceğinı bildirdi. -Â> Tekstil Genel Başkanı Süleyman Çelebi, tekstil •j'sektöründe dış kaynakJı bazı olumsuzluklann ya- -:>şandığını. ancak tek sorunun bu olmadığını belirt- Çelebi, yıllardu" plansız ve programsız teşvikler, uzun vadeli pazar garantisi olmaksızın yapılan aşı- n yatırınılar, kara para aklama faaliyetlerinın art- ması sonucunda sektörde tıkanma yaşanmasının kaçımlmaz olduğunu belirterek sözlerini şöyle sûr- dürdü: "Bu konuda devlete de büyük görevler düşmek- tedir. Bugünkü durgunluğun esas yükünü. çalışma haklannı yitirme tehiikesiyle karşı karşıya kalan iş- çiler çekmektedir. Bu nedenie sektöre yönelik ön- lemler alınırken sosyal kriterier de göz önünde bu- lundurulmalıdır. Teşviklerin dağıtılmasmda istih- dam guvencest işcilerin haklannda gerikme olmak- sızın Lstihdam arnşının sağlanması. yeniise alınacak- lann da vsa olan haklardan yarartanması gibi kri- terier de belirleyici olmaüdır. İşkolumuzdaki diğer sendikalara bir kezdaha işbiriiği çağnsı yapıy oruz. Yaşanan sorunlar karşısında ortak tutum almaya davet ediyoruz." Teksif Başkanı ZekiPolat sıkıntının faturasmın işçiye çıkanlmamasım istediklerini belirterek, ol- mayan hükümetle görüşmelerinin olamayacağını, yeni hükümetin kurulmasını bekleyecekJerini söy- ledi. Polat, 55. hükümeti eleştirerek "Çözüm bula- cak olsalardı 4-5 aydır biliyorlardı. çareji buluriar- dı" dedi.Hak-Iş Genel Başkanı Salim Uslu, sosyal zirve önerdiklerini anımsatarak, hükümetin geliş- melere karşı kayıtsız kaldığını, izlemekle yetindi- ğini söyledi. Türk-tş, DlSK, TESK, TlSK ve TO- BB'nin oluşturduğu beşli sivil girişimin geçen haf- ta hükümeti desteklediklerini açıklamalannı eleş- tiren Uslu, şunlan söyledi: "Rejim tehditierinekar- şı sabah akşam toplanü yapanlann ortaya çıkma- masL kafalannı kuma sokmalan başka nasıl anla- şılabiiir. Ülke bütünlüğü gibi yuvarlak gerekçelerie bir araya gelip göriişenlerin kriz karşısında ne ka- dar uğraştıklannı göreceğiz." Türk-lş Genel Egitim Sekreteri Saüh Kıbç, ya- kın bir sürede hükümet ile görüşeceklerini ve sos- yal taraflann katılımı ile 'sosyal zirve'nin yapılaca- ğmı kaydetti. DlSK Genel Başkanı Rıdvan Budak,ekonomik krizin başta tekstil, deri ve demir-çelik olmak üzere bütün sektörlerde etkisinı gösterdiğini be- lirterek "Türkiye, ekonomik krize önemli siyasal vedış politika sorunlanyla birlikte giriyor. Bu kri- tik dönemde, herkesin büyük bir toplumsal so- rumlulukla davranması gerekir" dedi. Budak, yaptığı yazılı açıklamada, sorumluluk taşıması gereken siyasiler ve bazı işverenlerin yaptıklan açıklama ve uygulamalann ülke so- runlannı daha da ağırlaştırdığını savundu. Siyasetin çözüm üreteceğı yerde krizin birpar- çası haline geldiğini ifade eden Budak, "Siyaset- çiler, küçük çekis.melerieyaşanmakta olan siyasal tıkanıklığı tam bir kangrenedönüştürdüler. Siya- setin bu kısu* çekişmesinin faturasım ülke ve top- lum çekiyor" dedi. • Baştarafı 1. Sayfada bu rapordaki bazı noktalann Türki- ye'nin beklenrilerini karşılamadığı- m ifade etti. Raporun, Viyana doru- ğuna sunulmasının öngörüldüğüne işaret eden Atacanlı, "Ümit ederiz ki, zirveye kadar ve zirve sırasuıda rapor, Türkiye'nin taleplerini karşı- layacak şekilde iyileştirîlir. Aksi tak- dirde Türkiye'nin Lüksemburgzir- vesinden sonra açıkladığı tutumun- da bir dcğişiklik yapması söz konu- su değildir" dedi. Atacanlı, AB'nin Türkiye'yi Vi- yana doruğuna davet etmemesi üze- nne, Türkiye ile AB ilişkilerinin gözden geçirüip geçirilmeyeceğine ilişkin bir soruya da Türkiye'nin AB'ye ilişkin politikasında bir deği- şiklik yapmasının söz konusu olma- dığı yanıtını verdi. Brüksel'de NATO Dışişleri Ba- kanlan toplantısından dönen Dışiş- leri Bakanı tsmail Cem. Türkiye'nin AB ile ilgili sorunlannda kararhlık gösterdiklerini söyledi. AB Dönem Başkanı Avusturya'nın, Viyana'da yapılacak zirvede Türkiye'nin ona- yuıı alacak bir karar taslağı hazırla- dığını, ancak Yunanistan'ın bunu veto edeceğini öğrendiğini de belir- ten Cem, şöyle konuştu: "Ohımsuz gelişme, dünyanın sonu değil. Ağıtyakaeak da değiliz. Ancak bana göre komik gelen Yunanis- tan'ın tutumudur. Konunun çözüm yeri Türkiye'dir. AB çevreleri de olumsuzgeÜşmeler karşısında ve ko- nunun sürüncemede kalması duru- munda, Türkiye'nin ticaretini daha güvenlikli pazarlarda arayacağm- dan kaygı duymaktadırlar. Biz de bunu istemiyoruz." Türkiye'nin AB nezdindeki Da- imi Temsilcisi Büyükelçi Nihat Ak- yoJ da dün Brüksei 'de yapüğı yazılı açıklamada, AB Konseyi toplantıla- nnın sonuçlannı değerlendirdi. Ak- yol, "AB Dönem Başkanlığı'mn iste- ği üzerine Türkiye, 18 Kasım 1998 tarihinde Avusturyalı yetkililere Vi- yana Zirvesi'nden beklentilerini bil- dirmistir. Türkiye yasalyükümlülük getirecek bir şekilde adayuğmın ta- nınmasım ve bunun sonucu olarak da diğer aday ülkelerle eşit muame- le beklentisini tekrarlamıştır. Viya- na Zirvesi'ne sunulacak kararlar, Türkiye'nin hiçbir beklentisini tat- min etmemektedir" dedi. Akyol, Vi- yana Zkvesi 'neyapılan davetin Tür- kiye'nin adaylıgını öngörmemesi nedeniyle reddedildiğini de kaydet- ti. Merkezi Almanya'nın Essen ken- tinde bulunan Türkiye Araştırmalar Merkezi (TAM) direktörü Faruk Şen de Türkiye'ye AB'ye yönelik perspektif ve zaman planının veril- mesi gerektigini söyledi. Türki- ye'nin Kopenhag kriterlerini gelişen demokrasi içinde en geç 10 yıîda gerçekJeştirebileceğine dikkat çeken Şen, "Türkiye'ye artık AB tarafın- dan bir takvim verilmeli ve perspek- tifolarak yeniyollar gösterilmelklir" dedi. Sürücü ehliyetimi kaybettim. Hükümsüzdür. DtLEK GÜL Nüfus cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. FATMA BEYHANALDİNÇ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle