Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
) K ^ S I M 1998 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
stanbul'da
Çitı mafyasımn
eytemi
• I>aş Habeıier Servisi -
staratml'da bir ay önce
caçınlan Çinli çift.
taiya'nm Floransa
centirde bulundu. Italyan
5Oİ1S.İ. olayla ilgili olarak
talya'da etkinlik gösteren
)ir Çinli çetenin 6 üyesinı
r
loransa'da tutukladı.
Çetenin, çiftin ailesinden
ince 80 bin dolar fidye
stediğı. daha sonra fidye
utannı 40 bin dolara
ndirdiğı bildirildı. Çiftin,
r
loransa'da küçük bir evde
)ir ay süresince rehin
utuldugu. çete üyeleri
arafından dövüldükleri, aç
jırakıldıklan ve 29
/aşındaki kadının defalarca
rzına geçildiği öğrenıldi.
D
olis. çiftin bir yakınının
/ardım istemesi üzerine
"idye verilirken
langsterleri yakaladı.
Hlmanya'da
kutlama
• DLSSELDORF (AA) -
Fürkiye Cumhuriyeti'nin
75. kuruluş yıldönümü,
Düsseldorf'daki Philips
^alonu'nda düzenlenen
Mrkemli bir geceyle
sutlandı. Türkiye'nin
Düsseldorf
3aşkonsolosluğu tarafından
iüzenlenen gece, Türk ve
\lman milli marşlannın
^kunması ve Kurtuluş
Savaşı şehitleri için yapılan
iaygı duruşuyla başladı.
jeceye katılan vatandaşlar
fürk sanatçılannın
>arkılarıyla eğlenirken
.'llerindeki Türk bayraklan
le salonu renklendirdiler.
Demirel-Kutan
göpüşmesi
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Cumhurbaşkanı
îüleyman Demirel, FP
3enel Başkanı Recai
<utan'ı Çankaya
<.öşkü'nde kabul ederek
5İr süre görüştü. Demirel
le Kutan arasındaki
•örüşme 55 dakika sürdü.
<utan, Çankaya
•Cöşkü'nden aynlırken
'örüşmeyle ilgili açıklama
^apmadı.
Özden: TembelHk
icindeyiz
• tZMtR (Cumhuriyet
Ege Bürosu) - Atatürk
Drganize Sanayi Bölgesi
sanayıcileri Derneği'nce
ASAD) düzenlenen
oplantıda konuşan
\tatürkçü
Düşünce Derneği (ADD)
Genel Başkanı Yekta
jüngör Özden. Türkiye'de
/aşanan olumsuz \e
<aranlık tablolann
>orumlulannın Kürtçü ve
jeriatçı hareketler
Dİduğunu belirterek "Ama
;n az bunlar kadar, eşarp
iağıtan siyasetçiler de
»uçludur. Inançların
:gemen olduğu bir düzen
>lamaz" dedi. Tembellik ve
imursamazlık ıçinde
jlunduğunu öne süren
Dzden " Siyasette koltukta
Jturmasını bılmeyenlerin
jturmasını engellemeli, iyi
Dturanı desteklemeliyiz"
Jiye konuştu.
Ecevit
rrabzon'da
• ANKARA (AA) - DSP
3enel Başkanı. Başbakan
Vardımcisı ve Devlet
3akanı Bülent Ecevit,
jugün Trabzon "da halka
ıitap edecek. Bülent
Ecevit, daha sonra da K.öy
-lizmetleri ll Müdürlüğü
ıizmet binasının açılış
örenine katılacak.
frafiğe
498 kurban
I İstanbul Haber Servisi-
Emniyet Genel Müdürlüğü
Frafık Eğtim Araştırma
Daire Başkanlıgı'ndan
ılınan bilgilere göre trafik
erörü, son bir yıl içinde
iadece şehirlerarası
jtobüsler aracılığıyla 498
dşinin ölümüne. 3 bin 151
dşinin de yaralanmasina
,ol açtı. Istanbul'daki
cazalann ise en fazla
emmuz ayında, en az
naziran ay ında meydana
jeldiği belirtildi.
i/aliliği protesto
• İstanbul Haber Servisi -
EMEP, HADEP. SİP, DBP
stanbul il örgütleri dün
.aptıklan yazılı
ıçıklamada. İstanbul
valiliği'nin çetelere karşı
rıücadele mitingine izin
.ermemesini protesto
;derek bu tutumu
iemokratik haklara bir
>aldın olarak gördüklerinı
jildirdiler.
CHP'liler 'çeteleşmenin' Türkiye'ninNATO'ya girmesiyle başladığmı söylediler
'Hükümet kasetlerle yakatandr*İstanbul Haber Servisi - CHP tz-
mir Milletvekıli ve PM üyesi Sab-
ri Ergül. ordunun ya da yargının
tek başına laikliğin teminatı ola-
mayacağını belirterek "İşin içine
halkj sokmazsanız ne laiklik ne de
demokrasi ayakta duramaz" de-
di. CHP îçel Milletvekili Fikri
Sağlar da. bugünkü hükümetin
Çakıcı-Yiğit kasetiyle yakalandı-
ğını söyledi. CHP Istan'bul ll Baş-
kanı Etem Cankurtaran da.
CHP'nin önümüzdeki seçimlerde
ıktidar olmaması halinde Türki-
ye'nin çok zor bir döneme girece-
ğini. hatta "Başkanlıksistemryle
karşı karşıya kalacağını söyledi.
Sabri Ergül. partisinin Şişli ilçe
• Sabri Ergül, devletle sıkı ilişkileri bulunan Alaattin Çakıcı, San Avni gibi
yeraltı dünyasından çeşitli isimlerin yakalanmasıyla Susurluk'un unutturulmaya
çalışıldığını ileri sürdü. Fikri Sağlar. Türkiye'nin bugün yaşadığı sorunlann
kökenlerinin "Susurluk"ta yattığını söyledi.
örgütü tarafından dün Okmeyda-
nı Düğün Salonu'nda düzenlediği
"Çete-.Mafya-Siyaset" konulu top-
lantıda konuştu. 27 Mayıs İhtila-
li'yle birlikte Türkiye'de yüksel-
meye başlayan sol hareketin. 12
Mart ve 12 Eylül darbeleriyle bas-
tınlmaya çalışıldığını belirten Er-
gül. şu anda Türkıye'nin gündemi-
ne oturan çetelerin de bu dönem-
de "beüiorganJar" tarafından **gö-
revlendirildiğTni savundu. Sabri
Ergül. devletin hukuk dışı müca-
deleyi bir "yöntem" olarak kabul
ettiğinı \e bu yöntemı sol hareket-
le Kürt sorununa karşı kullandığı-
nı vurguladı. Devletle sıkı ilışkıle-
ri bulunan Alaattin Çakıcı, San
Avni gibi yeraltı dünyasından çe-
şitlı isımlenn yakalanmasıyla Su-
surluk'un unutturulmaya çalışıl-
dığını anlatan Ergül. "bazüannın
bu dunımdan çok mutlu oldukla-
nnı" belırtti.
Ergül, 28 Şubat'la birlikte irtı-
cava daha cıddi bir mücadele ve-
rılmeye başlandığını ıfade ederek
şöyledevam ettı:
"TSK'nin Kenan E\ ren manü-
ğından sıy nlmış olması çok güzel,
ancak bu yeterli değil. Öncelikle ir-
ticanın beslendiği ekonomik ada-
letsizliği gidermek. a> nı anda eği-
tinıde \c kültür politikasında rid-
di değişikler yapmak gerekivor.
Türban vasağı uvgulanmau fakat
Basbakan Mesut Yılmaz
'En güçlü lobi, iş
yaptırmama lobisi
5
İstanbul Haber Senisi -
Başbakan Mesut Yılmaz
Türkıye'deki en güçlü lo-
binin iş yaptırmama lobi-
si olduğunu belirterek.
içinde bulundukları tüm
olumsuz koşullara karşın,
vatandaşa en iyi hizmeti
götürmeye çalıştıklarını
söyledi. Yılmaz u
Önü ke-
silen hükümet değiL Tür-
kiye'dir. Türkiye Anka-
ra'daki siyasetçi ve bürok-
raüara rağmen büyüye-
cektir" dedi.
Yılmaz dün Yakuplu'da
tüp geçit temeli attı, Am-
barlı'da ise özel sektörce
yapılan liman yapılannı
kullamma açtı. ANAP'ın
10 yıldan bu yana Meclis
gündemme getırilemeyen
Mahalli Idareler Reformu
Yasa Tasarısı'nı TBMM
gündemine getırdigıni ve
tasarının şu anda günde-
min en başında yer aldıgı-
nı belirten Yılmaz
u
Buya-
sa> ı en kısa zamanda Mec-
lis'ten geçirmevc çauşaca-
ğız. Bunu yaptığımı/ za-
man, belediyeier hem daha
fazla imkâna. hem daha
fazla yetkilere sahip ola-
caklar ve daha i\i hizmet
\erecekler. Bu yasayla sa-
dece belediveler değiL a>nı
zamanda il özel idareleri
de güçlendirilecek" dıye
konuştu.
Yılmaz, Türkiye'nin
denizcilik alanında çok
büyük bir duragangücü ol-
masına karşın. denızler-
den yeterince gelir elde
edemedigini vurguladı.
Türkiye'nin 130-140 mil-
yon ton olan toplam liman
kapasitesini 10 yıl içinde
en az 2 katına çıkarması
gerektigini açıklayan Yıl-
maz, "De\let bütçesinin
yansından fazlası borca gi-
diyor. Yatınmlara aynlan
para bütçenin onda birin-
den daha az. Böyle bir büt-
çeyle aftyapı yaürunlan za-
manında tamamlanama-
vacağı için. her alanda ol-
duğu gibi denizcilik alanın-
da da devlet ve özel sektö-
rün işbirliği şart" dedi.
Çok partili bir azınlık hü-
kümeti olmalan nedeniyle
büyük zorluklar çektikle-
rini savıınan Yılmaz, TB-
MM'nin doğru dürüst ça-
lışmadığını. diğer
partilerin de kendileri-
ne destek vermediginı bil-
dirdi. Açılışını yaptıgı li-
manın Marmara Bölgesi.
Trakya ve Istanbul'a yarar
sağlayarak. Haydarpaşa
Limanı'nın da yükünü
azaltacagını vurgulayan
Yılmaz, ezan okunurken
kestigi konuşmasını şöyle
sürdiirdü:
"Özelleştirmelerin, va-
bancı sermavenin önünü
keserseni/. kime hizmet
edersiniz? Montreux Söz-
leşmesi'nden beri Türki-
ye'nin ihmal cttiği bir işi de
halledecek, Çanakkale ve
İstanbul Boğazlanndan
geçişin düzenlenmesi ve ra-
dar sistemiv le denetienme-
siyle ilgili olarak çahsma-
mızı seçimlerden önce ta-
mamlavacağız. Açtığımı/
ihale son asamasına geldi
ve I av içinde sonuçlana-
cak. 1999 vıh. 21. vüzvıla
girmeden önce Tûrkiye'ye
on yıllar kaybettiren se-
bepİerin ortadan kalkDğı.
Türkiye'nin önünün açü-
dığı bir yıl olacak."
Öte vandan Karadeniz
gezisi için dün Trabzon'a
giden Başbakan Mesut
Yılmaz, K.öy Hizmetle-
ri'nde çalışan mevsimlık
ışçılerinin gösterileriyle
karşılaştı. Havaalanınınçı-
kışındaa kemençe ve ho-
ron eşlıgınde otobüsün
önünü kesen işçiler adına
Trabzon Yol-Iş 2 Nolu Şu-
be Başkanı İsmet Raşit Er-
dem de Yılmaz'a çiçek
verdi. Yılmaz da, pazarte-
si sabahı işçilerin sorunla-
nnın çözümü için sendika-
cılarla Trabzon"da bir ara-
ya geleceğini açıkladı.
ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART
CHP'li Tanla, temiz toplumun en önemli talep olduğunu söyledi
'Çetdetleen çoküişldlipartiDYP'
İstanbul Haber Servisi -CHP Genel
Başkan Yardımcısı Bülent Tanla, ye-
raltı dünyası, bürokrat. siyasetçi çıkar
ortaklığının; bütün karmaşıklıgı ve
yan baglantılany la açıga çıkartılması-
nın: temiz toplum- temiz siyaset bek-
leyen toplumun temel talebi olduğu-
nu belirtti. Tanla, Susurluk'un. uzun
bir süreç içinde çok yoğun kirli ilişki-
lere sürüklenen biryapının. siyasal ve
toplumsal bir kirlenmenin adı oldu-
ğunu vurguladı. Tanla, olaylan "fasa
fiso" ve "kunı gürültü*' olarak değer-
lendiren anlayışın. bu olayın siyası ir-
tibatının üzerine gıtmediğini söyledi.
Bülent Tanla yaptıgı yazilı açıkla-
mada. Susurluk ve kaset skandalının
düğüm noktasının siyaset olduğunu
belirterek en son yapılan bir araştır-
maya göre kamuoyunun, çete ve maf-
ya mensuplanyla en çok ilişkisi oldu-
ğunu düşündüğü partiler sıralamasın-
da DYP'nin binnci sırada geldiğini
idia etti ve "Susurlukolayınınüçüncü
vıldönümünde geu'nen nokta asla ve-
terti değüdir" dedi
Susurluk'un, uzun bir süreç içinde
çok yoğun kirli ilişkilere sürüklenen
bir yapının, siyasal ve toplumsal bir
kirlenmenin adı olduğunu v urgulav an
Tanla, bu olaylardan dev let sistemini.
kamu yönetimini ve siyaseti anndır-
manın şart olduğuna dikkat çekti.
Olayın en hassas. düğümü çözecek
en kritik boyutun, yeraltı dünyasında
kendisini gösteren kanun dışıhklann
siyasal irtibat noktası olduğunu belir-
ten Tanla. "Bu örgütlenmelerin önem
kazanması, arkasına siyasetin geçme-
sr>le mümkün olabilmiştir" dedi.
Tanla: Susurluk olayuıın üçüncü vıldö-
nümünde gelinen nokta yeterli değil.
Çeteleşme olgusunun içinde kamu
otoritesinin yer almış olduğunun çok
açık bir biçimde görüldüğünü savu-
nan Tanla. olaylara "fasa fiso" ve
u
ku-
ru gürültü" diye bakan anlayışın. ola-
yın siyasi irtibatının üzerine gitmedi-
ğini iddia etti. Tanla şöyle devam etti:
"Susurluk gibi bir olayı yaşayan bir
toplum ve onun paıiamentosu olarak
milletveküi dokunuhna/Jığıv la ilgili bir
düzenlemeyi hâlâ sonuçlandırabilmiş
değiliz. Siyasetçi kendi işine geldiği za-
nıan veraltı dünyasını kullanmaya
kendisini izinli savdığı sürece bu konu-
nun kökünü kazunak. bunu ortadan
kaJdırmak çok güçtür. Bu mücadele-
deki siyaset kalesinin düşürülmesi.
Türkiye'de iktklardaki siv asetin değiş-
tirilmesini zonınlu kıunaktadır. Bunu
da ancak bir sosyal demokrat siyaset
başaracakör."
En son yapılan bir araştırmaya gö-
re çete-mafya sağ siyaset ilişkisinde
kamuoyunun. çete ve mafya mensup-
lan ile en çok ilişki içerisinde olduğu-
nu düşündüğü partiler sıralamasını
yüzde 27.5'le DYP. yüzde 19'la
ANAP. yüzde 16.4'Ie MHP sıralama-
da yer alıyor.
çığ gibi türbanlı öğrencinin geldiği
süreci durdurmalı. Sultanbevli'de
Atatürk heykelidikmekgüzel,ama
yermez: oradaki irtica yuvalannı
dağıtmak gerekir. Kecmettin Er-
bakan Başbakan iken karşısında
rakı içmek de yeterli değUdir. Sı-
vas'ta kısa koliuyia gezemeyen
genç kızlanmız var çünluL."
Türkiye'de liberalleri de eleşti-
ren Ergül. "Bizim jiberaller salt
ekonomi de liberaL İş demokrasi-
ye. laikliğe, irticayla mücadeleye
gelince sessiz kabyorlar. Ancak ar-
tık onlar bile laikliğin kendilerine
laam olduğunu anladı. Sakıp Sa-
bancı da anladı. Sabancı'da çalı-
şan işçi de anladı. Hatta sonunda
merkez sağı uyarmaya başla-
dılar" dedi. Sabri Ergül, ko-
nuşmasını "Türkiye'de artık
tam bir demokrasi mücade-
lesi verilmeye başlanmıştır.
Çünkü bunun önemi anlasıl-
mıştır. Lnutmayalım ki. ka-
ranlığın en yoğun olduğu an,
aydıniığın en yakın olduğu
zamandır" sözleriyle bitir-
di.
CHP tçel Milletvekıli Fik-
ri Sağlar ise partisinin Bah-
çeliev ler ilçe örgütü tarafın-
dan düzenlenen toplantıda
yaptıgı konuşmada. Türki-
ye'nin bugün yaşadığı so-
runlann kökenlerinin "Su-
surluk"ta yattığını söyledi.
Saglar, kaza yapan araçta
bulunan kanıtlann hukukdı-
şı bir faaliyeti ortaya çıkar-
dığını kaydettı. "Çeteleş-
me"nin, Türkiye'nin NA-
TOya üye olmasıyla başla-
dığmı vurgulayan Sağlar,
1993lerden sonra "Sovyet
tehdidine" karşı oluşturulan
organizasyonların yeraltı
ekonomisini denetlemek
için kullanıldıgını ifade etti.
Türkiye'nın 1983 sonrasın-
da ANAP ıktidanyla birlik-
te kara para ekonomisıyle ta-
nıştığını söyleyen Sağlar, bu
ekonomının de Susurluk
skandalıyla ortaya çıkan çe-
telen oluşturduğunu belırt-
ti. Sağlar. "Susurluk düze-
ni"nin sağ partilerin ıdeolo-
jisi olduğunu belirterek bu
"rihniyetin" yok edilmesi
gerektigini söyledi. Başba-
kan Mesut Yılmaz ile Yıldı-
run Akbulut'un aday olduğu
ANAP Kongresi'nde Ab-
duliah Çatlı'nın Yılmaz'ı
desteklediğini kaydeden
Sağlar. Yılmaz'ın da kong-
reyi kazanmasının ardından
Çatlı'ya teşekkür ettiğini
öne sürerek "Bugünkü hü-
kümet Çakıcı-Vığit kasetiyle
yakalanmıştır. Başbakan bu
ilişkiyi daha önceden bilme-
sine rağmen bir KİT'in ko-
nuşmanın taraflanndan bi-
rine peşkeş çekilmesi ne de-
mektir" dedi. Susurluk zih-
nıyetinin yok edilmesi ge-
rektigini vurgulayan Sağlar,
Türkiye'deki gelir dağılı-
mındaki bozukluğa da "Su-
surluk düzeninin" neden ol-
duğunu kaydetti.
Eskı Şişli Beledıye Baş-
kanı FatmaGirik'in dekatıl-
dığı toplantıda konuşan
CHP İstanbul ll Başkanı
Etem Cankurtaran ise yakın-
da CHP Genel Başkanı De-
niz Baykal'dan tüm CHP'li-
lere birer mekrup gönderile-
ceğini belirterek "Baykal.
mektubuyia sizleri seçimler
çahşmalanna katılmaya da-
vet edecek" dedi. CHP'nin
önümüzdeki seçimlerde ik-
tidar olmaması halinde Tür-
kiye'nin çok zor bir döneme
gireceğini, hatta "başkanlık
sjstemi"yle karşı karşıya ka-
lacagına işaret eden Cankur-
taran. ilk seçim kampanyası
olarak partilileri arabalanna
CHP'nin "6 ok" amblemlı
bayraklannı asmaya çağırdı.
IRMIKIAYDIN ENGİN aengin (a posta. cumhuriyet. com. tr
Başlık sizi yanıltmasın. Bu
bir 10 Kasım yazısı değil. En
azından doğrudan değil.
10 Kasım sabahı gazeteleri
açtığınızda, kocaman bir
Mustafa Kemal fotoğrafı göre-
cek; elinizdeki gazetenin meş-
rebine göre değişen başhklar
okuyacaksınız. Aynı gazetenin
büyük olasılıkla iç sayfaların-
da, belki tek sütunluk değer
biçilip kıyıya köşeye itilmiş bir
de haber okuyacaksınız. Içe-
riğini bugünden bilemeyece-
ğimiz bir haber. Bu köşenin
düzenli okuyucularına epey
aşina beş delikanlının adının
geçtiği bir haber: Mahmut
Yılmaz, Bülent Karakaş,
Özgür Tiifekçi, Aşkın Do-
ğan, Metin Murat Kalyoncu-
gil'den söz eden bir küçük ha-
ber. Hani bu köşede kendile-
rinden sık sık "Çankın hapis-
hanesinin haylazlan" ya da
"Gökyüzü Boyacılan" diye söz
edilen beş delikanlı...
Haber aşağı yukarı şöyle
başlayacak:
10 Kasım Sabahı...
"...Meclis'te pankart açtık
lan için Ankara DGM taraftn-
dan toplam 96 yıl hapse mah-
kûm edilen, karar Yargıtay'ca
bozulduğu için, davalan yeni-
den görülmekte olan Mahmut
Yılmaz, Bülent Karakaş, Öz-
gür Tüfekçi, Aşkın Doğan ve
Metin Murat Kalyoncugil'in
dün Ankara DGM'de yapılan
duruşmalannda..."
Sonrasını hep birlikte öğre-
neceğiz. DGM ya karannda ıs-
rar edecek, ya Yargrtay'ın boz-
ma gerekçesini hukuksal
özüyle değerlendirip, suçla-
maların bir polis düzmecesi,
kanıtların uydurma, teröre son
derece ciddi felsefi ve ideolo-
jik nedenlerle karşı olan bu
beş delikanlının terörist olduk-
larına ilişkin iddialann palavra
olduğunu saptayıp bir hukuk
ayıbını düzeltecek; ya da...
Işte bu "ya da" önemli.
Ya da iki buçuk yıla yakın
hapis yatan, gencecik yaşları-
nın en verimli yıllannı demir
panmaklıkların ardında geçi-
ren bu beş delikanlı için, du-
yarlı kamuoyunun "Madem
beraat edeceklerdi, koskoca
iki buçuk yıl boyunca boş ye-
re hapiste yatırmak niyeydi
peki?" demesini önlemek
üzere, karar değiştirilip ceza
toplam 96 yıldan, toplam 12.5
yıla (adam başına 2.5 yıl) indı-
rilecek. Böylece yattıkları ka-
dar ceza aldıkları için gençler
serbest kalacak ama...
Ama olan da hukuk'a, ada-
let'e olacak.
Adaletin simgesi terazi.
Suçla cezanın denkliğini anla-
tır. Adil karann, terazinin kefe-
lerinin tam dengesinde oldu-
ğu kabul edilir.
Yani adalet terazisinin bir
kefesinde "suç", öteki kefe-
sinde de "ceza" var. Suç ke-
fesi tıka basa dolup taşmış-
ken, ceza kefesine gösterme-
lik üç beş ağırlık konursa top-
lumsal vicdan yaralanır, ada-
let duygusu zedelenir.
Örneğin çete kuruptüyü bit-
memiş yetim hakkı yiyen, ka-
mu mülkünü yağmalayan,
rant vurgunu uğruna dağı taşı
arsaya çevirip kentleri boğan.
devleti savunuyorum kılrfı al-
tında kendi soysuz ideolojisi-
ne -ve bu arada kendi soysuz
çıkarlarına- hizmet edenler
birkaç haftalık tutukluluktan
sonra ellerini kollarını sallaya-
rak dolanıyorlarsa toplumsal
vicdan isyan eder.
Örneğin terazinin "suç kefe-
si"ne gülünç suçlar doldurul-
muşken, Manisa'da çocuk
yaştaki gençler işkence tez-
gâhından hapishane parmak-
lığının ardına gönderiliyor ve
orada aylarca, yıllarca tutulu-
yorlarsa toplumsal adalet
duygusu sakatlanır, toplum,
"yargı "yı sorgulamaya başlar.
Peki, terazinin "suç kefesi"
bomboşsa ne olur?
Tutup, "Tamam suç kefesi-
ne polisin doldurduklannın
hepsi asılsız. Kefe aslında
bomboş. Ama şu ya da bu ne-
denle bu çocuklan 2.5 yıl ha-
piste yatırdık. lyisimi terazinin
ceza kefesine iki buçuk yıllık
bir ağırlık koyup, teraziyiden-
geleyelim" dediniz mi, bakkal
terazisi ile adaletin terazisini
birbirine karıştırmış olursunuz.
O yüzden yarın Ankara
DGM'deki duruşma, Türki-
ye'nin bir sürü nedenle yıpran-
mış yargı erkinin sınavlanndan
biri olacak.
Bu sınavın sonucunu hepi-
miz 10 Kasım sabahı çıkan
gazetelerde okuyacağız.
Mustafa Kemal'i yitirişin
yıldönümünde sızlayan yürek-
ler, bu küçücük haberle daha
da mı kararacak; yoksa keder
gözyaşlarından umut ışıltıları
da mı yansıyacak?
Göreceğiz.
POIİTİKA GÜ1NLÜĞÜ
HtKMET ÇETİNKAYA
Alacakaranlığm Sesleri...
Sabah ışıklan sonsuz gözlerin açılmasını baş-
latır; bir aşk kalabalığı içinde gökkuşağı tuhaf bek-
lentileri getirir...
Saatler durmuştur, sevişmeler bitmiştir...
Soluk alıp veren kimdir; kimdir göz kulak kesil-
miş yüzleriyle karşımıza çıkanlar?
O gece Paris'e yağmur yağıyordu...
Rüzgâra anlatılan öpüşler Efrain Huarte'nin aşk
ateşine koşuyor gibiydi...
Arıılar bir iğne batışıydı dudaklarında; bir elma-
nın ince kabuğundaydı yaşamın masallan
Oysa dünyamızı kaplıyordu aşkın duyarlığı; ka-
natları kesilmiş can çekişen bir kuş gibiydi tut-
kunun çekirdeği...
Hüzünlüydük, umutsuzduk...
Çocuklann yaşlılığı bilmediği bir gecede yaşıyor-
duk uzattığımız o uykusuzluğu...
Bekleyen mınltılara benziyorduk...
Belki soluksuzduk, kördük...
Güçlü bir kayıtsızlığı vardı aşkın; o uysal, o kan-
lı, o korkunç duruluğun...
Grand Plaza'daydık bir gün sonra...
Yine yağmur yağıyordu ve biz sınlsıklamdık....
Bir genç kızın masmavi gözlerinde gri akşam-
ları kovalıyorduk...
Kadın birgül' uzatmıştı kırmızının tam ortasın-
dan...
Gelecek intiharları yok eden duruluğun içinden
alacakaranlığm kuru bir umutsuzluğunu yudum-
luyorduk...
Saat kaçtı bilmiyorduk!..
Hüzün bizi sarıp sarmalamıştı...
Yalnızlık doğmuştu bir eğreftiotunun sıcağın-
da...
Düşünceliydik...
Sevdalıydık...
Bir kadının sesini duyuyorduk:
"Sen beni hem mutlu eden hem de hüzün ve-
ren tekerkeksin!.."
Efrain, açmamış çiçeklere söylüyordu aşkını;
ay'ı gözetlemeyen çocuklara...
Geceydi ve yapayalnızdık...
Paris'te bir akşamüstü yağmur yağıyordu;
Brüksel'de genç kızlar san fısıltılarında gecenin
şarkılar söylüyordu...
• • •
Yağmur yağıyor...
Serseri martıları kovuyor deniz rüzgârı...
Biraz Pablo Neruda esiyor sonbahar, biraz acı...
Uzak bir aşkın rengindeydi gözleri...
Eskiden coşkunuzdan bir gökkuşağı yapılırdı
güzel yavuklular...
Vitezslav Nezval'ın küçük çocuğu başını kal-
dırır yastıktan gecenin içinde solan peygamber çi-
çekleri için...
Bir kadın ağlar!..
Gece yaş döker!..
Grand Plaza'daki o esmer kadın!..
Bir piyano ezgisi, bir ses çınlaması...
Bir kapı çarpar, bir duvar saati...
Sen varsın feda edilmiş, beklediğim sen gece-
de...
Sen varsın elbet ey güzel ve ağzı sıkı bayan ca-
sus!..
Ve enginlerin titreyen yüreciği...
Ve göğün ve yıldızlann kokulan; 2000 yıl önce
ötmüş horozun sesi; tavus çığlığı alevler ve öpüş-
ler içinde...
Soluk bir aydınlıkta uğursuzca sıkılmış eller, gı-
cırdayan dingiller, küçük dilini yutmuş yollar üstün-
de...
Elbet sen varsın gecede...
Tanımadığım sen!..
Ve ne tuhaf tanıdığım hem de...
Sen ki düşlerimde oluyorsun Guillevic'ın. Andr-
'e Fr'enaud'un güneşleriyle buluşurken...
Sen ki ele geçirilmiyorsun gerçekte de düşte
de...
Yıldızlar var. karanlık devinimi denizin, ırmak-
lar, ormanlar, kentler, otlar, milyonca, milyonlarca
kişinin akciğeri gecede...
Yedi harikası dünyanın gecede...
Sen varsın gecede...
Yalnız gecede mi, gündüzde de...
• • •
Aşkın sessizliği neyin habercisidir?
Nedir ölümün adı anlatır mtsın?
Bir akşamüstü yağmuru, boş yere bir hüzün...
Çalgıcılar gökyüzünü selamlıyor...
Bir aşka vuran güneş kolayca batmıyor...
Yanıyor bin kollu şamdanı tutuşuyor...
Oktay Rrfat, Özdemir Asaf, Allen Ginsberg...
Bir avuç kuru üzüm...
Biraz tuz, biraz güneş...
Hersevdalı kadının beklediği...
Bir sestir uzaklardan duyulan:
"Kör bir kuyunun kapağını açıp
bütün güvercinleri salıverince
soyunuyor mevsim birdenbire,
trenler yalınayak geçiyor
kızlar ellerini unutmuş görünüyohar
tutmayı ve tutunmayı düşünüyorlar yeniden,
bir saksı oturtuyortar boşluğuna
güzle masa arasında kalan gecenin
sen lambayı yakaryakmaz
tanımadığım biri çıkıyor kapıdan
sen gelince sözgelimi
camdan bakınca ya da oturunca
vapuriar çarşafgibi mavi ve düz
kucağımda bir ikindi meltemi
seni seviyorum."
hikmetcetinkayaı/f cumhuriyet.com.tr
Faks numaramız: 0212/ 513 90 98
Ilhan Erdost anıldı
A.NKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - Yayıncı İl-
han Erdost, Mamak As-
keri Cezaevi'nde dövü-
lerek öldürülüşünün 18.
yıldönümünde mezan
başında anıldı. Ilhan Er-
dost için ilk tören Cebe-
ci Asri Mezarlıöı'ndaya-
pıldı.
Törene, vazar-yayıncı
Muzaffer Ilhan Erdost.
yazar Vecihi Timuroğlu,
eski Malatya Milletveki-
li Mustafa Yılmaz, Duy-
guBerk. CHP Parti Mec-
lisi üyesi ve Eğit-Der Ge-
nel Başkanı Mustafa Ga-
zalcı, Prof. Dr. Mustafa
Altıntaş. şair Metin De-
mirtaş. eski tnsan Hak-
lan Derneği Genel Baş-
kanı Nevzat Helvacı ile
Erdost'undostlan \eya-
kınları katıldı.
Erdost'un gömütü ba-
şında yapılan konuşma-
larda, Türkiye'nin de-
mokratikleşmesi ve öz-
gürleşmesi gerektiği vur-
gulanırken Erdost ve
Metin Demirtaş'ın oku-
duklan şiirler duygulu
anlaryaşattı.