Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
3 tCASIM 1998 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Avrupa Filmleri
Büyükelçi
fesâvcd
yttsağtyla
karşılcşt
DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu)
- Avrupa Komisyonu Türkiye
Tcmsılcısı Büyükelçi Karen Fogg,
açıhşı ıçm geidigi "4. Avrupa
Filmleri Festivali*mn Olağanüstü Hal
Valiliği tarafından yasaklandığını
öğrenince çok üzüldüğünü söyledi.
Türkiye'nin Avrupa
Parlamentosu'ndaki imajının pek iyi
olmadığına dikkat çeken Fogg,
u
l ürkiye kendini ayaklanndan
vunnadığı sürece, daha iyi olacak"
dedi.
Avrupa Komisyonu ve Kültür
Bakanlığı'nın mali desteği ile
organize edilen ve Ankara, Izmir,
Bursa'da gösterime konulduktan
sonra Diyarbakır'a getirilen 9 Avrupa
fılminin gösteriminin yasaklanması
şa$kınhğa yol açtı. Avrupa 4. Film
Festivali'nin açılış kokteylini
gerçekleştirmek ûzere DJyarbakır'a
gelen, Avrupa Komisyonu Türkiye
Temsilcisi Büyükelçi Karen Fogg da
yasak karşısında çok üzgün olduğunu
belirtti. Fogg. "Ben açıhşını yapmak
üzere geküğim kokteylde, Diyarbakır
insanlanyla bire bir görüşme şansı
bulacaküm. İptal edilmesi çok üzücü.
Neden iptal edildiğinin açıklanmasını
hâJâ bcklcmekteyim, ancak bu olayı
çok büyütmeyecegiın. Bu festrvalin
Diyarbakır organizasyonunu Ka-Mer
(Kadın Merkc/i) ile birfikte yaptık.
Ka-Mer ile calrçmalanmız devam
edccck. Aralık ayında Diyarrmkır'da
bir caz konseri için çahşmalannuz
başladı** dedi.
Türkiye'nin, Avrupa Komisyonu
tarafından hazırlanan son raporda 12
aday ülke arasında gösterildiğini
beJirten Büyükelçi Fogg, Avrupa
Birligi'nin 1999 yılı bütçesinde
Türkiye'ye 50 milyon EÇU tutannda
yardım yapılmasının önerildiğini
söyledi. Özellikle Insan Haklan
Derneği Genel Başkaru Akın
JJJMJa^m^urulma^ı^gjbi ojaylar
nedemyîe *rürkîye'ntn Avrupa
Parlamentosu'ndaki imajının pek iyi
olmadığına dikkat çeken Fogg,
"Avrupa Parlamentosu'nun karar
verme süreci ile ilgili spekülasjun
yapmak istenmorum, ancak AP
Türkiye ile ilişkilerini koparmak
istenûyor. Güneydoğu'da çok
olumsuz bir olay olmadıgı sûrece,
Türkiye kendisini ayağından
vurmadıgı sürece ilişkUerde bir sorun
yok. İlişkiler daha iyi olacak" diye
konuştu.
Ağaçlandırma
ÖncüyeşH
grup
GAP'ta
Istanbul Haber Servisi - GAP bölge-
sindeki ağaçlandırma ve erozoyonla
mücadele çalışmalanna katılan gönül-
lü 4 bin üniversite öğrencisi dün bölge-
deki çalışmalanna başladı.
Genelkurmay Başkanlığı, Orman Ba-
kanlığı ve pek çok kurum tarafından
desteklenen "Yeşil öncü kampanya-
sı"na. fstanbul Teknik Üniversitesi, Is-
tanbu] Üniversitesi, Boğaziçi Oniversi-
tesi, Mimar Sinan Oniversitesi ve Ga-
latasaray Üniversitesi'nden 4 bin öğ-
renci katıldı. Ögrencilerin ilk bölümü i-
ki gün önce karayoluyla bölgeye gider-
ken ikinci böJümü de THY'nin sağla-
dığı 12 uçakla önceki gün Gaziantep'e
gitti. Öğrenciler. buradan karayoluyla
GAP böigesine gececek. 15 gün sürey-
1e bölgede ağaçlandjrma çalışmalanna
katılacak olan GAP'm "yeşilöncüleri",
kampanya süresince bölgede yaklaşık4
bin ağaç dikecek. 20 Kasım'a kadar
bölgede çalışmalar yapacak olan 4 bin
öğrenciye Atatürk'ün ölüm yıldönümü
olan 10 Kasım tarihinde GAP bölge-
sinde bulunan 4 devlet hastanesinden
500 gönüflü öğrenci ile askerier de eş-
lik edecek.
Istanbul Üniversitesi'nden konuyla
ilgili yapılan açıklamada ise kampanya-
ya 9 doktor. 21 hemşire ve 1800 öğren-
ciyiekatıldıklan bildirildi. Açıklamada.
"ft bünyesûıde 16 fakütteden 1800 öğ-
rencisi ile çevre çıkartmasma katılan en
geniş öğrenci grubunu oluşturuyor. 15
günlük etkinlik çerçevesinde, GAP'ta
dünyanın en büyük kış kampı da kurul-
du. Kampanya süresince dikilecek 500
tin fıdan. 2 milyon meşe palamudu,
Samsatve Kahta topraklanna hayatve-
lîcek" diye belirtildi.
ITÜ de yazılı bir açıklama yaparak
CAP'da dünyanın en büyük öğrenci kış
lampına ev sahipliği yapacaklannı vur-
sıladı. Açıklamada. ağaç dikme çalış-
nalanna dün fTÜ Rektörö Prof. Dr.
«ülsiin Sağlamer'in de katıldığı kay-
YOK'ten sert önlemlerYönetici, Öğretim Elemanı ve Memurları Disiplin Yönetmeliği'nde yapılan değişikliğe göre boykot, işgal,
iş yavaşlatma ve grev eylemlerine katılan veya toplu olarak göreve gelmeyen öğretim üyeleri ve elemanlan
meslekten çıkanlacak. Cumhuriyet niteliklerine karşı eylem yapanlar kamu görevinden alınacak.
ANKARA (Cumhuri)et Bü-
rosu) - Öğretim üyeleri ve ele-
manlannın meslekten \e kamu
görevinden çikanlmalan kolay -
Iaştınldı. Yükseköğretim Ku-
rumlan Yönetıcı. Öğretim Ele-
manı \e Memurları Disiplin Yö-
netmeliği'nde yapılan değışıklı-
ğe göre boykot. ışgal, iş yavaşlat-
ma ve grev eylemlerine katılan
veya toplu olarak göreve gelme-
yen öğretim üyeleri ve eleman-
lan meslekten çıkarılacak.
Cumhuriyet niteliklenne kar-
şı eylem yapanlar kamu görevin-
den alınacak. Meslekten veya
kamu görevinden çıkanlanlar
akademık kariyerinı kullanama-
yacak.
Resmı Gazete'nin dünkü sayı-
sında yayımîanan yönetmelik
değişiklığıyle "İniversite Öğre-
tim Mesleğinden Çıkarma"nın
tanımı şu ifadelerle yapıldı:
" Devlet veya vakıf yükseköğ-
retinı kurunıunda öğretim ele-
manı \eva yardımcısı olarak aka-
demikbir kadroya birdahaalın-
mamak üzere ünhesfte öğretim
mesleğinden çıkarma. Kamu gö-
revinden çıkarma. Genel \e kat-
ma bütcfli idareler. il özel idare-
lerl belediveler. il özel idareleri
ile belediyelerin kurdukJan bir-
likier. döner serma>eli kuruluş-
lar. fonlar. kefalet sandıklan gibi
kamu kurum ve kuruluşlanna
memur olarak bir daha alınma-
mak üzere görevden çıkarma."
Yeni jönetmeliğe göre. mes-
lekten veya kamu görevinden çı-
karma cezası alan öğretim ele-
manlan akademık unvanlannı
YOK'e karşı deklarasyonSAMSUN (Cumhuriyet) - Samsun Akade-
mik Elemanlar Derneği "Akademi Samsun"
Yüksek Öğretim Kurumu'nun (YÖK) kurulu-
şunun 17'nci yılmda 10 maddeden oluşan bir
deklarasyon yayımladı. Dernek Başkanı Prof.
Dr. Süleyman Çelik, "İniversitekj
r devlerimizin
temel Ukelerine karşı kadrolar üreten merkez-
ler şekline mi dönüşmüşlerdirr
diye sordu.
Bir basın topiantısı düzenleyen Prof. Dr. Sü-
leyman Çelik, Samsun Akademik Elemanlar
Derneği olarak YÖK'le ilgili yanıt aradıklan
sorulan şöyle sıraladı:
- Ünhersiteler halkuıa ve devletine karşı her
besabını veren saydam kuruluşlar şekline dö-
nüşmüşkr midir?
- Universitelerde siyasal kadrolaşmalarönle-
nebilmiş midir? Yoksa bazı üniversiteler laik,
demokratik Cumhuriyetimize ve anayasamızm
giriş kısmında belirtilen devletimizin temel il-
kelerine karşı kadrolar üreten merkezler şekli-
ne mi dönüşmüşierdir?
- Öğretim elemanlan siyasal ve yönetsei ba-
kımdan huzurlu.sait akademik ka>gılann geçer-
li oMuğu, bilim üretimi ve liyakatin ön planda ru-
tukiuğu koşullarda mı çalışnıaktadırlar?
- Sayılan hızla artan üniversiteler, özellikle
bilimsel denetimlerinin nasıl yapılacağı belli
olmayan özel üniversiteler siyasal etkilerden
uzak, rasyonei bir merkezi planlama sonucun-
da mı kurulmaktadırlar?
hiçbir şekilde kullanamayacak-
lar.
Üniversite öğretim mesleğin-
den çıkarma cezası öngören ey-
lem ve haller şöyle:
# 2547 sayılı Yükseköfretım
Yasası veya diğer kanunlarda
yer alan hükümler uyannca ça-
lışmalanna v üksekögYetim ku-
rum \e üst kuruluşunun yetkili
organlannca ızin \ enlenler hariç
yükseköğretim kurumlanndan
başka yerde ücretli veya ücretsiz
resmi veya özel bir iş görmek, ek
göre\ almak veya serbest meslek
icra etmek.
# Ders. seminer, konferans,
laboraruvar, grafik çalışma. sı-
nav gıbi öğretim çalışmalannın
yapılmasına engel olma veya bu
amaçla yapılacak hareketlere her
ne şekilde olursa olsun katılmak.
# Bir başkasının bilimsel
escrinin veyaçalışmasının tünıü-
nü veya bir kısmını kavnak ola-
rak belirtmeden kendi eseri gibi
göstermek.
Kamu görevinden çıkanna
cezasını gerektıren evlemler de
şöyle:
# Cumhuriyetin niteliklerin-
den herhangı bırinı değiştirme-
ye veva ortadan kaldırmaya vö-
nelik e\lem yapmak. Ideolojik.
siyasi. vıkıcı. bölücü amaçlarla
eylemlerde bulunmak veya bu
eylemleri desteklemek suretiyle
kurumlann huzur. sükûn ve ça-
lışma düzenini bozmak. Boykot.
işgal. engelleme, işi yavaşlatma
ve grev gibi eylemlere katılmak
ya da bu amaçlarla toplu olarak
göreve gelmemek, bunlan tah-
rik ve teşvik etmek; yardımda
bulunmak.
# Yasaklanmış her türlü va-
yını veya siyasi veya ideolojik
amaçlı bildiri. atlş, pankart. bant
ve benzerlerini basmak. çoğalt-
mak, dağıtmak veya bunlan iş-
yerine veya işyerindeki eşya üze-
rine vazmak. resmetmek ve as-
mak, teşhır etmek veya sözlü
ıdeolojik propaganda yapmak.
# Izinsız veya kurumlannca
kabul edilebilir özrü olmaksızın
bir yıl içinde toplam olarak de-
vamlı statüde olanlar içın 20 gün
göreve gelmemek. kısmi statüde
olanlar için 80 saat devamsızlık
göstermek.
# Savaş. olağanüstü hal ve-
ya genel afetlere ilşkin konular-
da amirlerinin verdiği görev ve-
ya emirleri yerine getirmemek.
# Amirine.emnndekilere. iş
arkadaşlanna veya öğrencilere
fılli tecavüzde bulunmak.
# Kamu hizmeti veya öğre-
tim eiemanı sıfatı ile bağdaşma-
yacak nitelik ve derecede yüz kı-
zartıcı ve utanç verici hareket-
lerde bulunmak.
# Yetki almadan gizli belge-
lerı açıklamak.
# Siyasi ve ideolojik eylem-
lerden arananları görev mahal-
linde gizlemek.
# Yurtdışında devletın itiba-
nnı düşürecek veya görev haysi-
yetini zedeleyecek tutum ve dav-
ranışlarda bulunmak.
# 5816 sayılı Atatürk Aley-
hıne Işlenen Suçlar Hakkındaki
Yasa'ya aykın fiillen işlemek.
# Kanundışıkuruluşlaraüye
oimak, bu kuruluşlarda faaliyet
yapmak veya yardımda bulun-
mak.
# Yükseköğretim kurumla-
rınm çalışmalannı sekteye uğra-
tacak nıtelikte bir disiplin suçu-
na üniversite öğrencilerini veya
mensuplannı teşvik veya tahrik
etmek.
0 Lyuşturucumaddekullan-
mak.
0 Işyerinde veya bağh yer-
lerdearama. herhangibirkimse-
nin eşyasına el koyma. bilerek
postalannı açma ve benzeri ey-
lemleri düzenlemek, başkalannı
bu yolda kışkırtmak veya bu gi-
bi eylemlerde görev almak.
0 Tehditle bir kimseyi veya
grubu suç iayılan bir eylemi dü-
zenlemeye veya böyle bir eyle-
me katılmaya yahut yalan beyan-
da bulunmaya veya yalan delil
göstermeye veya suçu yüklen-
meye zorlamak veya zorlamaya
kışkırtmak.
Medyadaki
şiddete karşı
imza kampanyası
Kadıköy Belediyesi Saglık ve SosyaJ
Dayanışma \akfi (hLASDAV ), Kadıköy
Gönüllüleri, "MeoŞadaki şiddeti
kınıyoruz" başlıklı bir imza
kampanyası başlattı. KASDAV üyeleri
tarafından yapılan açıklamada,
medyada hâkim olan şiddetin
toplumun ruh sağlığını tehdit ettiği ve
insanlan şiddete yönelttiği
sanunularak "Amacımız. görsel ve
yazılı basım daha bilinçli yayın
yapmalan konusunda uyarmak ve bu
tutumlannı protesto etmektir" denildi.
Kadıköy Belediyesi ve KASDAV
Başkanı Stlami Öztürk ise öldürme ve
intihar olaylannın birçoğunun, bilinçli
veya bilinçsiz olarak medyadaki şiddet
görüntülerinden kay naklandıgım
belirterek ** Vledya bir araca betıziyor,
iyi kullanmazsanız kaza yaparsınız.
Bizler medyanın, reyting adına degiL
insanlık adına kullanılmasını
istiyoruz'" dedi. Şaşkınbakkal Bağdat
Caddesi üzerinde kuruian imza
masasının bir ay süreyle her gün
11.00-17.00 saatleri arasında açık
olacağı bildirildi.
HAFTAYA BAKIŞ
AHMET TANER KJŞLALI
Arafat Nire, Apo Nire?
Siyaset adamı olmak kolay da, devlet adamı olmak
kolay değil.
Sayın Mesut Yılmaz'da, bana olumlu gelen birçok
yan vardı.. Dürüst, tutarlılığa özen gösteren. ucuzcu-
luktan kaçınan, güven verici bir görünümü vardı.
Son başbakanlığı, onun bu olumlu görünümünü, her
geçen gün biraz daha zedeliyor.
ilk olumsuz belirtiler, "£>/z"in yerini "ben"in almış ol-
masıydı. Çok partili bir hükümetin başı olduğu halde,
"ben.. ben.." diye konuşmaktan çok hoşlanıyor gibiy-
di.
Derken dış gezilerde bazı gazetecilere yaranma eği-
limleri başladı. Yüksek tırajlı gazetelenn temsilcileri ile,
gece yanlan otel odasında, "işaretle anlatma" oyun-
ları oynamak pahalıya patladı.
Batı Çalışma Grubu nedenıyle, orduya meydan okur
havalanna girmesi de görüntüsünü çok zedeledi. Çün-
kü sonunda tükürdüğünü yalamak zorunda kaldı...
Geçen gün TV'de haberleri izliyordum.
Ceketinin önü açık.. Kanepeye kaykılmış.. Bir kolu
kanepenın arkalığının üzennde.. Gözlerden ırak, evde
bir dostu ile sohbet eder gıbi...
Kamera çevrilince görüldü ki, karşısında önemli bir
yabancı devlet temsilcisi oturuyor. Ciddi, edeplı.. Ken-
disi de, TV'lere demeç vermekte!..
• • •
Siyaset adamltgmdan devlet adamlığına geçmek ko-
lay değil.
Kimisı Atatürk-lnönü geleneğinin uzantısı. Devlet
adamı olmanın yüklediği sorumluluğu çok iyi duyum-
suyor.
Kimisi ise Özal'ın "rahle-i tednsi"nüen geçmış.
Şortla askeri bırlik denetlemeyi.. aklına eseni aklına
geldiğı anda söylemeyi.. bugün söylediğinin tersini ya-
nn savunmayı.. ve bazı gazetecilerle ıçli dışlı olmayı,
"popüler" olmanın ve gündemde kalmanın gereğı sa-
yıyor...
Son olarak -kendine yakın kalemlerden- öğrendik
ki.. Sayın Başbakan endişelı! Abdullah Öcalan'm bir
Yaser Arafat olmasını, olasıiıklardan bırisı olarak gö-
rüyor.
Bir yanda Arafat!..
Çok uzun yıllartiır, dünya kamuoyunda "terörist" ola-
rak görülmemiş. Hamas benzeri terörist gruplaria ara-
sı hep açık olmuş.
Bir ülkenin gizli servisinin himayesinde, yıllannı giz-
lenerek geçırmemış. Filistın halkının büyük çoğunluğu-
nun desteğine sahıp bulunduğunu kanıtlamış. Filıstin-
lilerin en ılımlı ve sağduyulu önden olarak tanınmış.
Davranışlanyla dünyada saygınlık kazanmış.
Ve de, hiçbir dış gücün "maşa "lığı görevini üstlen-
memiş.
Öte yanda Apo!..
Çağımızın en kanlı, en acımasız terör örgütünün ba-
şı. Ancak Suriye'nin çok etkin desteği sayesinde bu-
günlere gelebilmiş. Silahh gücü tükenme noktasında.
Hiçbir öngörusü gerçekleşmemiş. Tutarsız konuşma-
lan ve davranışlanyla, dengesız bir ruh halini gözler
önüne sermiş.
Ve en önemlisı de.. Güneydoğu'da artık, bir işareti
ile hiçbir toplumsal eylem yaptıramıyor
Arafat nire?.. Apo nire?..
Neteri benziyor ki, benzemeyen yanlarını sıralayalım!
• • •
Ne Rusya ne de Yunanıstan, Abdullah Öcalan'a sı-
ğınma hakkı verebilir. * *
Ama Türkiye, ırkçı-milltyetçi "ucuz'görüntülerinbe-
delini, daha uzun süre odeyeceğe benzer.
"Balkanlar'dan Çin Seddi'ne" edebiyatı.. Çeçen te-
röristleri hapisten kaçırmaya kadar varan aymazlıklar..
Aliyev'i bile darbe ile düşürme girişımleri...
Devlet, ülkücü çetelen önce sola karşı kullandı. Sol
bitince, ErmenilereveKürtlere karşı kullandı. Sonra çe-
teler devleti kullanmaya başladılar.
Rusya Duma'sının Apo'ya. neredeyse "oybirliği" ile
kucak açması bir rastlantı mıdır?..
Arafat ile Öcalan'm arasında bir ilışki yok.
Ama Demirel'den Özal'a, Çiller'den Yılmaz'a.. ve de
12 Eylül'ün resmi ideolojisı "Tün\-lslam sentezi"ne..
Türk sağının sadece bugünkü iç çıkmazlarla değil, dış
sorunlarla da çok yakın ilişkisi var!
DÜZELTME - "Kürtlerin Dili ve Zazalar" başlıklı ya-
zımda, M.ŞerifFırat'ınbirZaza olduğuyazılmıştı. Oğ-
lu Sayın Atilla Fırat bir mektup yollamış. Babasının ve
Hormek Aşireti'nın "Türk ve Alevı" olduğunu belirtip
düzeltilmesini diliyor. Isteğini yerine getiriyonjm.
EĞİTİMCİLER ÜMVERSÎTE SORLfVLARIM DEĞERLEfVDİRDİLER
'Öğretilen konulan, YÖK'ü
kullanan sermaye belirliyor'
İstanbul Haber Servisi -
Eğitim-Sen. 12 Eylül üriinü
olan \'ükseköğretim Disiplin
Yönetmeliğinin
demokratıkleştirilerek YÖKün
kaldırılmasını. bilim
adamlannın tüccarlık
yapmamasını. öğrencilere
zaman ayımıasını istedi.
Öğretim Elemanlan Sendikası
(ÖES) Genel Başkanı Prof. Dr.
İzzettin Önder. YÖKün
üniversiteyi sermayenin
kanalına sokma yönünde
hızmet verdığıni
belinerek öğretilen
konulan seımayenin
belirlediğini savundu.
Üniversite Öğretim
Üyeleri Derneği Başkanı
Prof. Dr Burhan
Şenatalarda YÖK'ün
Türkiye'nin
demoratikleşme sürecini
yavaşlartığını. öğretim
elemanlan ve
öğrencilere güvensizliği _
doğurduğunu kaydetti.
Eğitim-Sen İstanbul 2 Nolu
Şube Başkanı Alaattin Dinçer,
yükseköğretim kurumlarında
yaşanan sorunlann önemli bir
bölümünün. bu kurumlann
kapitalizmin vahşi sömürü
felsefesinin koşullarına
bağlanmasından
kaynaklandığını söyledi.
Yükseköğretimde parasal
amaçların bilimsel amaçlardan
daha ağır bastığını vurgulayan
Dinçer şu görüşleri kaydetti:
"Bu sömürü ticarvtini
sağlamayı amaçlayan ve giriş
sınav lannın sürckli
değiştirilmesiy le başlayan anti-
demokratik j önetmeliklerle
yürütülen işleyiş, 12 Eylül
yönetiminin emekten.
özgürlüklerden, eşitlikten ve
demokrasiden yana olan
toplum güçlerine karşı
sürdürdüğü baskı ve yok etme
politikası yükseköğretimde
VÖK elivie sürdürülmektedir."'
• Eğitim-Sen, YÖK'ün
kaldınlmasını isterken bilim
adamlannın tüccar gibi
kullanılrnasına karşı çıktı.
ÖES,YÖK'ün varlığının
sürmesinde öğretim üyelerinin de
sorumluluğu olduğunu kaydetti.
ÜÖÜD. YÖK'ün yapısı gereği
üniversitedeki özerkliği ortadan
kaldırdığına dikkat çekti.
Dinçer, YÖK'ün bir "cendene
ve cebernıt" kurum haline
dönüştüğünü kaydederek
üniversitelerde bugün ortaya
çıkan en önemli sorunun. bilim
insanlığı yerine tüccarlık
ruhunun geliştirilmesi
olduğunu söyledi. Dinçer,
üniversitelerin. demokrasi
kültüriinün kazanıldığı.
yerleştiği vegeliştiği kunımlar
olmasını; sendika. dernek ve
birliklerin önündeki engeilerin
kaldınlarak bunlann da
katılacağı üniversite
konseylerinin olusturulmasını.
özgür bir tartışma ortamı
yaratılmasını ve güvenlik
görevlilerinin üniversiteden
uzaklaştınlmasını istedi.
ÖES Genel Başkanı Prof. Dr.
tzzettin Önder ise YÖK'ün
varlığ?nın sürmesinde öğretim
üyelerinin de sorumluluğu
olduğunu belinerek "Önce
dönüp kendimize bakmalıyız.
— YÖK üyeleri hep
öğretim
elemanlanndan oluştu.
Çok solda görülen
öğretim üyeleri bile
YÖKün"
uygulamalanna karşı
çıkmadılar1
" dedi.
ÜÖÜD Başkanı Prof.
Dr. Burhan Şenatalar
ise yükseköğretim
sisteminde bir
eşgüdüm organına
—m
gereksinim olmasına
karşın bu organın
bileşimı ve yetkilerinin
YÖK'ten farklı olarak
merkeziyetçilikten uzaklaşması
gerektiğini vurguladı.
$enatalar. YÖK'ün yapısı
gereği üniversitelerin öğrenci
sayılannı. mezuniyet
koşullarını. öğretim kadrosunu.
okutacağı dersleri tamamen
kendisinin belirlemesini
engelledığinı. bunun da
özerkliği ortadan kaldırdığını
kavdetti.
oıoa da
Beraber olacağız.
Yıllardır Türkiye'de en geniş
kapsamlı "rent a car" hizmetini sunan
"Budgef, 2000'li yıllarda da
kaliteli hizmet anlayışı ve gelişen
araç filosuyla geleceğe giden
yolda sizlerle • ^ ^ •
r
l S K 3
beraber olacalc. • • • • • I H M
Amaçlar çeşitli, araçlar Buaget...
Budaet
Car Rental
İSTAMÜL TMSİM: (0212) 253 92 00 MOtKÖr: (02f6) 449 36 46 «TATURIC HAVAtlMAKI:iO212i 663 06 58 BURSA: (0224) 223 42 04 AOANA: (0322) 459 00 16
AMUIU: (0312) 417 59 52 ESEUBOSA HA¥ALİ«MHI: (03121 338 03 72 AKTALYA:(0242} 322 76 86 AMTALYA: (0242, M3 30 06 AMTALYA HAVAUMAM: (0242) 33030 79
İZKİT: (0262) 324 51 12 KOKYA: 10332) 321 72 72-73 KEMER: (0242) 814 28 09 AUBYA: (0242! 513 73 82 ALTİS GOLF OTEL: (0242J 725 42 42 SİOE: (0242) 753 14 86
İZlriR: 10232) 482 06 06 ÛR6ÛP: (0384! 341 K 41-42 A.MEHDERB HAVAUMAKI/0IŞ HATLAR: (0232) 274 22 03İC HATIAR: (0232) 274 17 95 KUŞAOAS1: «5256) 614 49 56
«HNHIM: (0252) 316 73 82 MARMARİS: (0252) 412 41 44 FETHİYÎ: (0252i 614 61 56 DENİZÜ: (0258) 264 54 43 GAZlAlfTö': (0342) 33512 30-31 TRAMOIt (0462) 32313 20