Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 8KASIM1998PAZAR
10 HABERLER
1983 yılında yitirdiğimiz düşün adamı Doğan Avcıoğlu 'nıın düşünceleri, saptamaları, Türkiye 'nin düzenine o günlerden açıklık getiriyor
Avcıoğlu sanki bugünü anlatiyor
DERLEYEN: IŞIK KANSU
Bundan 15 yıl önce. Kasım 1983'te yitirdiğimiz
Doğan Avcıoğlu, Türkiye"nin Düzeni adlı kitabında,
ıktisaden azgelişmiş ülkelerdekı ulusa! gelirin aşın
dengesiz dağılımi ile ilgıli şu saptamayı yapar:
"Milli gelirden yüzde 40"a \akın bir hisse alan kiiçiik
zümre, bunun nispeten ufak bir parçasını vatınmda
kuUanır, geri kalan kısmını ise aşın bir lüks
tüketiminde israf eder. Yatınma aynlan gelirde de,
lüks apartman, villa, sayfive e\i yapımı gibi.
tükerime dönük gösteriş vatınmlan önemli bir yer tutar. Varlıklı kimselerin,
tasarruflanndan küçümsenemeyecek bir kısmını dışanya kaçırmalan da sık sık
görülen hallerdendir. Hatta bu tasamıflann bir kısmı büyiik yabancı ülkelere
yatınm olarak gitmektedir...
Sonuç olarak, azgelişmiş ülkelerde, adeta bu memleketlerin gerilikleriyle orantılı
olarak, aşın lüks bir yaşayışla mutlak sefalet yanyana görülür \e yüzeyde bir
müşahede ile bu memleketler ekonomik kalkınma bakımından çıkmazda
intibaını veririer." Doğan Avcıoğlu. sankı bugünü anlatiyor!
Avcıoğlu. bir öğretmen çocuğu olarak 1926'da Bursa'da doğdu. Fransa'da siyasal
bılımler ve ekonomi öğrenımı gördü. 1955'te SBF bünyesindeki Ortadoğu
Amme Idaresi Enstitüsü'nde araştırma asistanlığı yaptı. bu süreçte Akis ve Kim
dergilerine yazılar yazdı. CHP'nın araştırma bürosunda çalıştı ve partınin yayın
organı Ulus'ta da yazılan yayımlandı.
27 Mayıs'tan sonra oluşturulan Kurucu Meclis'e İsmet lnönü'nün
kontenjanından girdi. 1961 Anayasasf nın hazırlanmasına katkıda bulundu.
Sosyalıst Kültür Derneği'nin kunıluşunda yer aldı.
1961 de Mümtaz Soysal ve Cemal Reşit Eyuboğlu ile birlikte Türk siyasal
yaşamında derin etkıler yaratan Yön dergisini çıkardı.
1963-65 yıllan arasında Türk-lş Araştırma Merkezi Müdürlüğü, 1968-69
arasında da CHP Yüksek Danışma Kurulu üyeliğı yaptı.
1969 yılında Devrim gazetesini yayımladı. 12 Mart sonrası tutuklandı, yargılandı
ve beraat etti.Avcıoğlu'nun yapıtları arasında "Türkiye'nin Düzeni". "31
Mart'ta Vabancı Parmağı". "Devrim Üzerine", "MUÜ Kurtuluş Tarihi".
"Türklerin Tarihi" ver alır.
Değer: Gerçek
ayduılannıa
savaşçısı
Kendisini bir "Yön okulu
öğrencisi" olarak tanımlayan
hukukçu Emin Değer, Doğan
Avcıoğlu'nun topluma
kazandırdtğı değerleri ve
ilkeleri şöyle yorumladı:
Doğan Avcıoğlu,
bana göre bu topluma
verdikleri ölçüsünde hakkı
teslim edılmerniş bir
aydınlanma savaşımcısıdır.
Doğan Avcıoğlu adı, bende
hemen. anti emperyalist
düşünce ve tavrı çağnştınr.
Yön okulu geltr usuma.
Yön, 1961 sonrasının düşünce
ve eylemlerinde, dengeli bir
devinim motoru olmuştur.
Kendi adıma diyebilirim ki,
YÖN'ün tıryakisi olduktan
sonra dünyayı daha iyi
görmeye başladım.
Daha iyi derken, daha bilinçli,
daha gerçekçi demek
istiyorum.
Yön bildirgesi, Türkiye'de
benım bıldigım kadarıyla
kendi alanındaki bir ilktir.
O bildırge, bir anlamda
1960'lara ve o dönemin
Doğan Avcıoğlu'nun
çalışmalanndan öğrenmiştir.
Türkiye'nin Düzeni bu konuda
bir başyapıttır.
Doğan Avcıoğlu ve Yön, 1961
Anayasası'nın da takipçisiydi.
Bu anayasanın uygulanrriası
için tüm gücüyle savaşım
vermiştir. Türk
sendikactlığının ABD
ekseninde gelişmeyeceğini
gündeme getiren
Yön'dür.
Ve bir anlamda, eylemsel
olarak değil. ama kuramsal
olarak 68 kuşağının düşünce
öğretmeni Yön dergisidir.
Yön'ün yayın yaşamı sona
erdikten sonra Avcıoğlu,
Türkiye tçin Devrim gazetesini
çıkardı. Daha çok bir eylem
gazetesiydı sanınm.
Bana göre, 9 Mart hareketi
olarak dondurulan: özünde
1961 Anayasası'nın
uygulanmamasına ve
ABD empevyalizmıne karşı
Kemalist bir özde gelişen,
sonradan içine CIA'nın
ajanları sokularak saptınlan
Kendi adıma, dünyaya
bakışım ve bilinçlenmemde
Yön'ün, başta Doğan
Avcıoglu olmak üzere Yön
ailesinin eğitici, öğretici ve
bilinçlendirici etkisini her
zaman ananm.
Doğan Avcıoğlıfnun
yazılannın ötesinde
Türkiye'nin düzeni adlı
yapıtı, dahnda bir ilk oldu
ve silahlı kuvvetlerde bile
kimi komutanlann başucu
kitabıydı.
düşünce dünyasına damgasını
vurmuştur. O bildirgede ımzası
bulunanlar, Yön yoluyla
bizlere yenı ufuklar açtılar.
Yön, Muammer Aksoy'un
başını çektiğı petrol davasını
kamuoyuna mal etmiştir.
Öyle ki, petrol davasına,
Kemalist bilinçle sahip çıkmış
ve ulusal bir direnç
kazandınlmıştır. Muammer
Aksoy ve thsan
Topaloğlu'nun, bu davanın
toplumca omuzlanmasında,
ulusal davaya
dönüştürülmesinde Yön'ün
etkisi unutulamaz.
Bunun gibi. Johnson
mektubu, Kıbns davası,
Türkiye-ABD ilişkileri, silahlı
kuvvetlerde ikili anlaşmalara
karşı gelişen tavır, ABD'nin
Türkiye üzerindeki
emperyalist uygulamalan gibi
yaşamsal konulan Yön'den
öğrendik.
Kendimi Yön okulu öğrencisi
sayarım.
Bu bağlamda Yön, 1960'larda
etkin bir okul oldu. Kendi
adıma, dünyaya bakışım ve
bilinçlenmemde Yön'ün, başta
Doğan Avcıoğlu olmak üzere
Yön ailesinin eğitici, öğretici
ve bilinçlendirici etkisini her
zaman ananm.
Doğan Avcıoğlu'nun
yazılannın ötesinde
Türkiye'nin Düzeni adh yapıtı,
dahnda bir ilk oldu ve silahlı
kuvvetlerde bile kimi
komutanlann başucu
kitabıydı.
Örneğin Faruk Gürler.
karargâhtakı subaylara "Bu
kitabı mutlaka okumalısınız"
demiştir.
Türk halkı. ABD
emperyalizminin içimizdeki
yerini belgeli olarak
hareket, Yön'ün düşünce
dünyasında yetişmiş ve
Devrim gazetesiyle de
olgunlaşmıştır.
Doğan Avcıoğlu deyince
usuma hemen L'ğur Mumcu
gelir. Uğur Mumcu.
Avcıoğlu'nu sevgi ve saygıyla
anardı. Uğur'u ben de ilk
olarak Yön'de tanıdım.
Yön'den sonra Uğur. Türkiye
tçin Devrim'in sürekli
yazarı oldu.
Sosyalizmin. Türkiye için
uygulanabilirlıği konusunda da
Yön, ayn bir düşünce ekolü
olmuştur.
Sanınm Ilhan Selçuk'u da ilk
kez Yön'de tanıdım. Mümtaz
Soysal. İlhami Soysal,
Muammer Aksoy ve
ayn ayrı kendi dahnda bırer
değer olan öteki yazarlar.
kısaca Avcıoğlu'nun
çevresindeki düşünce kulübü.
1960'lann ışık insanlarıydılar.
Avcıoğlu ile 1970 yılında
ortak dostumuz olan
Konya Milletvekili Fakih
Özfakih'in evinde tanıştım.
Avcıoğlu. Özfakih kendisine
benim Milli Savunma
Bakanlığı Hukuk Müşaviri
olarak ikili anlaşmalarla
ilgili düşüncelerimı ve
1969 tarihli Savunma ve
lşbirliği Anlaşması'na
karşı düşüncelerimi
içeren raporumu
okuduğunda tanımak ıstemiş.
Silahlı kuvvetlerde böyle bir
görüşün sergilenmesınden
duyduğu sevinçten söz etti.
Uzun uzun ulusal sorunlan
konuştuk.
Bugün, düşünce yapımın
biçimlenmesinin ve
bilinçlenmemın mımarı olan
Avcıoğlu'nu sevgi ve saygıyla
anıyorum.
İpîP-
Soysal: Haklıhğı
30yılsonra
ortaya çıktı
Doğan Avcıoğlu ile olan dostluğu 1960
öncesıne dayanan, Yön hareketine Avcıoğlu
ile birlikte can verenlerden bağımsız
Zonguldak Milletvekili Prof. Dr. Mümtaz
SoysaL Avcıoğlu ve Yön dergisine ilişkin
sorulanmızı yanıtladı:
- Doğan Avcıoğlu ve strin de yer aldığuuz bir
çok aydın ile bütünleşen Yön dergisi ve Yön
hareketinûı işlevi nejdi?
- Yönsüzlük duygusu çekilen bir
Türkiye'de, Yön dergisini ve onun
kuruculanndan Doğan Avcıoğlu'nu
hatırlamamak mümkün değil.
Avcıoğlu, Yön dergisine ve "Yön Hareketi"
diyebiîeceğimiz çıkışa girişirken, bunun bu
kadar yıl sonra hâlâ bir anlam
taşıyabileceğini, hatta bir işlev
taşıyabileceğini belki düşünmüş değıldi.
1960 sonrasının Türkiyesi'nde, bir askeri
hareketin nereye varacağı. Türkiye'yi
nereye götüreceği çok kesin bir biçimde
bilinmezken, bugünkü kadar büyük bir
şaşkınlık sözkonusu değilken, bu şaşkmlığa
bir son vermek, Türkiye'ye bir yön çizmek
gereğini anlayanlardandı.
Olaylan çok iyi tahlil etmek, doğru tanıya
anayasa ile yola çıkılmıştı. Ama, Türkiye'ye
egemen olan siyasal güçlerin, DP'nin henüz
etkisini kaybetmediği, yapılan seçim
sonrasında AP'nin bir büyük güç olduğu,
cumhuriyet karşıtı kuvvetlerin pekâlâ ağır
basmakta olduklan anlaşılınca. bir
yönsüzlük ortamma yeniden girilmekte
olduğu görülmekteydi. Onun için biz
inandıklanmızı bir gidilmesi gereken bir yön
olarak topluma sunmak ıstegini
duyuyorduk zaten.
- Yön'dc Doğan \vcıoğlu ile görüş aynhğı
icine girdiğiniz biliniyor.
- Arkadaşlığımız ve dostluğumuz hep canh
kaldı. Ama, bir noktadan itibaren Yön'e
katkıda bulunmamaya başladım. Gidilecek
yollar bakımından biraz görüş aynlığına ;
düşmüştük. Avcıoğlu, hızlı ve aceleci idi. *
Ben ise - belki de kusurum o - çok yavaş
hareket eden, doğru yapmaya sürekli özen
gösteren bir tutum içindeydim.
Avcıoğlu, kestirmeci gitmek niyetindeydi.
Ben ise, düşüncelerimizi çok büyük
kitlelere anlatamadan, onian bu yola ~
çekemcden girişilecek olan herhangi bir
hareketin sonuçta ters tepebileceğini.
varmak ve ondan sonra da çqk£abukxare.jt
, j,L
Tjirkiye'yi yanlışyollara götürebileceğini—i_l
?
" " ûretrhek bakımından dikkati çekmekteyai.- ' düşünüyordum. O bâkımdan aramızda bir
O zamanlar genç bir kuşaktık ve hep görüş aynlığı belirdi.
birlikte Türkiye'nin, cumhuriyetin kuruluş Ama bu görüş aynlığı. ikimizin de 12 Mart
ilkelerine uygun bir yola girebilmesi için döneminde acı çekmemize. hapislere
bizce doğru
olan yönü
topluma
aktarma
çabası
içindeydik.
Avcıoğlu,
müthiş zekâsı,
korkunç
çahşkanlığı ve
yorulmak
bilmeyen
azmiyle Yön
gibi bir
haftahğı
başarmakla
kalmadı,
düşünceleri ile
çok geniş bir
kesimi
etkiledi.
Denebilir ki
Türkiye'nin;
• Denebilir ki
Türkiye'nin;
dünyada
oynanmakta olan
olaylara doğru bir
anlam
verebilmesi,
sosyal devletin
sadece bir acıma
ve şefkat sorunu
olmadığını
anlaması,
sanayileşmenin
ve ekonomik
kalkmmanın sosyal devlet anlayışı ile
yakından ilgili olduğunu görmesi, Yön'ün ve
özellikle Avcıoğlu'nun çabalan sonucu
olmuştur.
dünyada
oynanmakta olan olaylara doğru bir anlam
verebilmesi, sosyat devletin sadece bir
acıma ve,şefkat sorunu olmadığını anlaması,
sanayileşmenin ve ekonomik kalkınmanın
sosyal devlet anlayışı ile yakından ilgili
olduğunu görmesi, Yön'ün ve özellikle
Avcıoğlu'nun çabalan sonucu olmuştur.
"Türkiye'nin Düzeni'" adlı kitabı, o zamana
kadar birbirine bağlanmamış olaylan
anlamlı bir zincir halinde okuyucuya
sunmuş. farkına vanlmayan gidişin
kökenlerini ve geleceğini açıkça ortaya
koymuştur. Birkaç kuşağı birden etkileyen
bu analiz, bugün hâlâ doğru sonuçlara
vardınlamamış durumdadır.
Tam tersine, bir ara giderilmiş gibi gözüken
yönsüzlük, küreselleşme denen olayın
Türkiye'yi de etki altına alması yüzünden
yeniden ve belki çok daha güçlü olarak
hissedilmektedir. Bugün belki 1960'lann
başmda olduğundan daha çok yön
duygusunu yeniden kazanmak ihtiyacını
duymaktadır Türkiye.
Ama ne yazık ki. Avcıoğlu aramızda değil.
Teselli bulunacak nokta, o düşüncenin hâlâ
ayakta olması ve Türkiye'nin eninde
sonunda doğru yönü mutlaka bulacağına
ilişkin inanç birliğimizin var olmasıdır.
Genç kuşaklann aynı çalışkanhkia. aynı
sezgiyle bu ülkenin muhtaç olduklan yönü
bulacaklanndan ve çok yakmda bugünkü
belirsizliğin sona ereceğinden eminim.
- Derghe neden ve nasü Yön adı
konulmuştu?
- Rahmetli Cemal Reşit Eyuboğlu ile
birlikte bu dergiyi çıkarmaya karar
verdiğimiz zaman derginin adı konusunda
bir hayli tereddüt geçirdık. Benim önerim
olan "Yön" Doğan'ın da çok hoşuna giden
bir isim oldu. Hem kısahğı ve çarpıcıhğı
bakımından iyi bir öneri olarak kabul gördü.
Türkiye'nin 1961 seçimleriyle birlikte bir
şaşkınlık havasına girmekte olduğu
hissediliyordu. Bir askeri hareket
yaşanmıştı. onun arkasından oldukça, pek
mükemmel olmasa bile oldukça iyi bir
gıtmemıze
engel olmadı.
O biraz
aceleciliği
dolayısıyla, ben
de belki
düşünceleri
kitlelere
yaymak, gazete
okuyuculan,
öğrenciler, yeni
kuşaklar
yoluyla o
düşünceye daha
uygun insanJar
yetiştirmek
çabam
dolayısıyla
Türkiye'yi
yanlış yöne
götürmek
isteyenler
tarafından
• ^ — — — ^ — — — — tehlikeli ^
bulunduk. Ama, mücadele de\am ediyor.
Keşke Doğan yaşıyor olsa, bugünleri birlikte
tahlil edebilsek ve doğru yolu yine birlikte
tartışarak bulabılsek.
- Avcıoğlu ile dostiuğunuzun kökeni nereye
dayanıyor?
- Avcıoğlu, Siyasal Bilgiler Fakültesi
bünyesindeki Türkiye ve Ortadoğu Amme
İdaresı Enstitüsü'nde araştırma asistanıydı.
Ben de, askerlik öncesi kısa bir süre orada
asistanlık yaptım. O sırada görüşlerimizin
birbirine yakın olduğunu farkettik.
Metin Toker'in çıkardığı Akis dergisinde
birlikte çalıştık. 1960 ihtilali sonrası
oluşturulan kurucu meclisin bir kanadını
oluşturan temsilciler meclisine. İsmet
tnönü'nün önerisiyle CHP listesinden
bağımsız kişiler olarak girdik. Muammer
Aksoy, Bahri Savcı, Münci Kapani gibi
dostlarla 1961 Anayasası'nın belirli bir
nitelik taşımasmı sağlamaya çalıştık.
- Doğan Avcıoğlu. gerek MiUi Kurtuluş
Tarihi'nde, gerekse Türkhe'nin Dü/eni'nde
ve diğer çahşmalannda bir rota furrurmuştu.
Sizce bugünkü koşullarda bu rotanm
doğruluğu, haklıhğı sürüvor mu?
- Haklıhk hâlâ sürüyor. Hakiılık, belki 12
Mart'ta o kadar açıkça gözükmüyordu.
Çünkü, Türk Silahlı fCuvvetleri herkesi
şaşırtacak bir tepkiyle Türkiye'nin ilerici
güçlerini zayıflatmıştı.
12 Eylül'de de aynı şey yaşandı.
Ama şimdi toplumun bir çok kesimi gibi,
cumhuriyetin ordusu da doğru yönün
nerede olduğunu anlamış.
görmüşe benziyor.
Bu bâkımdan hakiılık. yaklaşık 30 yıl sonra
çok daha iyi bir biçimde ortaya çıkmış
oluyor. Cumhuriyetçiliğin aslında sadece
laftan ibaret kalmayan ekonomik
ve sosyal boyutlannı vurgulama gereği daha
iyi anlaşılıyor. O zamanlar pek söz konusu
olmayan özelleştirme gibi. küreselleşme
gibi kavramlar, sanki bu kadar yıl önce
bugünü görmüşçesine haklıhğı açıkça
ortaya çıkanyor.
Gürkan: Solun
evrensel
flkelerine baghydı
TBMM Başkan Vekılı Uluç Gürkan,
Yazıişleri Müdürlüğü'nü üstlendiği
ve Doğan Avcıoğlu'nun önderliğinde
çıkan "Devrim" gazetesı sürecini
anlattı:
- Devrim gazetesinde Doğan
Avcıoğlu'nun bir anlamda öğrencisi
olarak gazeteciliğe başladınız.
Devrim'in çıkanlma amacı neydi?
- Doğan Avcıoğlu, "Türkiye'nin
Düzeni" adlı kıtabını vazıp
okuyucuya sunduktan sonra
"Devrim" gazetesini çıkarmaya
başladı. Avcıoğlu.
Türkiye'nin Düzeni kitabını yazıp
okuyucuya Devrim gazetesi. bir
anlamda Yön dergisının oluşturduğu
birikimi harekete geçırmek ve
Türkiye'nin Düzenfnde ortaya
koyduğu programı uygulamak
hedefine dönük olarak yayın
yaşamına başlamıştı.
Yön'den farklıydı Devrim bu
anlamda. Devrim. daha çok
Türkıye'nın toplumsal
dinamiklerini harekete geçirip bir
iktidar arayışını gündeme getirmeyi
amaçlamıştı. Uğur Mumcu, Hasan
Cemal ve ben bir anlamda
gazeteciliğe başladık. Üniversiteyi
12 Mart muhtırası öncesinde
Devrim gazetesine gidip gelmekte
olan Nihat Erim Başbakan olarak
görevlendirıleceğini öğrenir
öğrenmez Doğan Avcıoğlu'nu aradı.
Sanınm muhtıra venldikten sonra
ikinci veya üçüncü gündü.
Avcıoğlu'na nasıl yardımcı
olabileceğını, destek
verebıleceğıni sordu.
12 Mart ve muhalefet
Hiç unutmam, Avcıoğlu, ağzındaki
sigarayı çıkarmadan "Devrimci
muhalefet yaparak" tarzında bir
yanıt verdi. Devrim gazetesini de
bıraktı.
Devrim gazetesine mali destek
sağlayan Cemal Reşit Eyuboğlu ile
birlikte Uğur Mumcu,
Hasan Cemal ve ben;
Erol Toy ve rahmetli
İlhami Soysal'ın yoğun katkısıyla
Avcıoğlu'nun yokluğunda üç sayı
daha çıkardık, ama Avcıoğlu haklı
çıktı ve 79. sayıda Devrim gazetesi
kapatıldı.
- Avcıoğlu'nu ve onun açtığı ufuğu
bugün nasıl tanımlıyorsunuz?
- Geriye dönüp baktığımda.
• Avcıoğlu, ödünsüz bir
solcuydu. Solun evrensel
ilkelerine bağlılığı, bilincin son
ışığı beyninde sönünceye kadar
sürdü. Ama, solun evrensel
ilkelerine öncelikle kendi halkı
için, Türk ulusu için bağlıydı.
Bu ilkeleri bazı "dönek
Marksistler" ya da
Avcıoğlu'nun deyişiyle "sol
tutucular" gibi kendi halkına,
ulusa karşı kullanmayı hiç
düşünmedi.
yenı bir bitirmış üç gençtik. Zaten
Avcıoğlu. Yön ve Türkiye'nin
Düzeni hareketi ile gençliği
derinden etkilemişti.
Bunun çarpıcı örneği. Avcıoğlu ile
beni, rahmetli DenizGezmiş'in
tanıştırmış olmasıdır.
Denız, kendisini "Marksist
Kemalist" olarak tanımlardı. Bana
da, "Sen sol Kemalistsin" derdi.
Deniz'ın bir sözü hep
kulaklanmda çınlar:
Marksist Kemalistler
"Biz Marksist Kemalistler, sol
Kemalist olarak Doğan Avcıoğlu'nu
çok severiz."
Bir gün Denız beni Devrim gazetesi
için tutulmuş bulunan büroya
götürdü. Gazete henüz çıkmıyordu,
büroda Doğan Avcıoğlu ile
Hasan Cemal vardı. Avcıoğlu'na
birlikte çalışmak istediğimi
söyledim.
Kabul ettı ve bana ilk aşamada,
sonra yanda bıraktığı "Türkiye-
Amerika askeri ilişkileri"
çalışmasının ön hazırlıklan için
Milli Kütüphane'de çalışmamı
önerdi. Daha sonra Devrim
gazetesinde Yazıişleri Müdürlüğü
yaptım. Tek sayılarda ben. çift
sayılarda da
Hasan Cemal bu sorumluluğu
yürütüvordu.
- Doğan A\ cıoğlu 12 Mart'tan hemen
sonra De\ rim gazetesinden
ayrılmıştı. Gerekçesi neydi?
-Devrim, 1 Ekim 1969"dan 12 Mart
muhtırası sonrasına dek 79 sayı
çıktı. Avcıoğlu. 76. sayıda. 12 Mart
muhtırası verılır verılmez Devrim
gazetesinden ayrıldı.
12 Mart müdahalesinin çeşitli
çevrelerce çok coşkuyla
karşılanmasına karşın,
Avcıoğlu'nun gözünde bu darbenin
teşhisi net ve çok açıktı. Gerici bir
olayın ortaya çıktığını hemen daha
muhtırayı dinler dınlemez vurguladı.
yönümüzü bulmak için hepimizin
fazlasıyla bocaladığını görüyorum.
Ama, Doğan Avcıoğlu'nun
belirledığı yön kesindi ve
değişmezdi: "Kemalist Türkiye."
Doğan Av cıoğlu, Kemalizmi "bir
ulusal kurtuluş devrimidir" diye
tanımlıyordu.
Çok partili demokrasi denemesinin
ise "bu devrime ihanet dönemine"
dönüştüğünü vurguluyordu.
Öncelikli hedefi,
"yanda bıraktınlan ve volundan
saptınlan" ulusal kurtuluş
devrimimizi
tamamlamaktı. "Atatürk'ün
başlattığı bu ulusal kurtuluş devrimi
bütün sonuçlarrv la
gerçekleştirilmeden ülkemizde başka
hiçbir şey yapılamaz" görüşündeydi.
Peki bu dev rim nasıl
gerçekleşecekti?
Ulusal kurtuluş devrimi bütün
sonuçlarıyla nasıl tamamlanacaktı?
Avcıoğlu'nun yanıtı şöyleydi:
"Bir ulusal kurtuluş devriminin
amacı, yalnızca siyasal bağımsızbğı
gerçekleştirmek değildir. Tam
bağımsızhğa ulaşabilmek için,
sömürge düzeninin ülkedeki bütün
dayanaklannın tasfiyesi ve sağlam
bir sanayi temeünin kurulması
zorunludur.
Günümüz şartlannda ve özellikle
Türkiye'de bir ulusal kurtuluş
devrimi, kapitalist çevrede
gerçekleştirilemez. Kapitalizm. dışa
bağımhlık. geri bir tarım, gecekondu
sanayi ve artan toplumsal
huzursuzluk demektir."
Avcıoğlu, ödünsüz bir solcuydu.
Solun evrensel ilkelerine bağlılığı,
bilincin son ışığı beyninde
sönünceye kadar sürdü.
Ama. solun evrensel ilkelerine
öncelikle kendi halkı için,
Türk ulusu için bağlıydı.
Bu ilkeleri bazı "dönek
Marksistler" ya da Avcıoğlu'nun
deyişiyle "sol tutucular" gibi kendi
halkına, ulusa karşı kullanmayı hiç
düşünmedi.