25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 8 KASIM 1998 PAZAP 12 KULTUR Yekta Kara ve Ali Taygun, 'Cumhuriyetimizin Lirik Tarih Gösterisi'nin perde arkasını anlattı 6 Bir mucize gerçeldeştirildi'HA.NDAN ŞENKÖKEN 29 Ekim'de Taksım Meydanrnda on bınlerce kişi, inanılmaz coşkuyla Lirik Tarih Gösterisi ile gerçekten tarihi bir ge- ce yaşadı. Iki saat sonra da ekran başın- daki mılyonlarca izleyicı bu muhteşem gösterinin tamamını. mükemmel bir çe- kımle izleme olanağı buldu. Önce Habi- tat H'nın açılışmda. son olarak da Expo '98 Dünya Fuan bağlamında 30 Agustos'ta Türki) e'yi temsılen sunulan bu sanat ya- pıtı da geniş kitlelere ulaştı. Istanbul Devlet Opera ve Balesi Mü- dürü ve Genel Sanat Yönetmenı Yekta Ka- ra \e tstanbul Belediyesı Şehir Tiyatro- Ian Yönetmeni Ali Taygun ile yapım \e yönetmenlığini üstlendiklerı 'Cumhuri- yetimizin Lirik Tarih Gösterisi'nin perde arkasını konuşiuk. Taksim Meydanı gibı bir ortamda böylesi görkemli bir göste- riyi nasıl gerçekleştırmiş, sahneyı nasıl oluştıırmuş, ne gibi zorluklar yaşamış- lardı? Bu gösterinin ötekılerden farkı, her şe- yın sıfırdan yaratılmasıydı. Ne Habitat'ın açılışmda olduğu gibi Açıkhava Tiyatro- su'nun sahnesi söz konusuydu ne de Ex- po "98"de Lızbon'daki fuaralanındaki gı- bı hazır bir sahne... 'Herşey yeniden yapıldT Taksım Meydanı'nın ortasına 'Türki- ye'nin en büyiik sahnesi'' kurulmuştu. Özel olarak ınşa edılen, 26 metre cephe- si ve 20 metre derinliği olan bu de\ sah- nenin üstüne de 6x8 metre boyutlannda büyük bir ekran yerleştirilmiş, iki saatlik gösteri rüm meydana yansıtılmıştı. Ton- larca demir kulelerden oluşan bu gör- kemli sahne, sadece 21 günde, üstelik do- ğayla sürekli boğuşma içinde ve Tak- sim'in en yoğun trafığinde gerçekleştinl- miştı. 29 Ekım öğle saatlerine dek sûren tra- fik karmaşasının yanı sıra yağmur ve fır- tına da çalışmaları çok etkilemişti. Hem mekân hem de ha\a koşullan açısından inanılmaz zorluklar yaşanmış, yapılan her şey yeni baştan yaratılmıştı. Bir gün öncesıne dek durmaksızın ya- ğan yağmur ve fırtına yüzün- den sahnenın üstüne gerilen 8 metre yüksekliktekı 450 met- rekarelık branda paramparça olmuştu. Sabaha dek yeniden dıkılıp takılmıştı. Brandanın parçalanmasıyla sahnedekı suntalarşişince hepsı söküle- rek yeniden yapılıp. çakıldı. Dolayısıyla podyumlar, ku- rulan orkestra düzeni, enstrü- maniar, ıskemleler. elektro- nik aletler taşınıp tekrar yer- leştırildi. Son üç gün teknik ekibin hiç uvumadan çalışmayı tamam- ladıklarını belirten Ali Tay- gun. her oyunun başlamasın- dan beş dakıka öncesine ka- dar hazırlıklann sürdügünü. ancak perde olduğu için seyir- cinin görmediğini anımsatı- yor. Ses ve ışık düzeninin ku- rulduğu, naklen yayın araç- lannın konuşlandınlacagı ye- nn de sahnenin tam karşısın- da olması gerektiğmi vurgu- luyor. Taksim Meydanı'nın böyle bir gösteri için çok el- venşlı olmadığına da değine- rek. fazla ağaç olduğunu, met- ro ınşaatı dolayısıyla kapatıl- mış alanın küçültüleceğine dair söz verilmesine karşın bunun yapılmadığını, havu- zun fıskiyesinin bile durdu- rulmadığinı. seyırcinin ıslan- dığı gibi. görüşünün de en- gellendiğini söylüyor. Ali Taygun. televızyon için ışık yaptıklannı, NihatOzcan yönetımındekı ekibin, altı ka- merayla çift sistemli. ikili re- jı gerçekleştırerek böyle bir gösteride çok güzel ve başa- nlı bir çekim yaptıklannı an- latıyor. Sahneyi göremeyen kitlenin. göstenyi barkodan izlemesıni sağlamak için mey- danı eösteri süresince karart- 'T A. a kâruğın, i>i niyetin dorukta olduğu 10. yıl ile tamamlryoruz gösterimizi." aksim'in Var olan ile değişen iç içe tıklannı da eklıyor. Türkıye'nın olanak- lanyla yapılabılecek. ıkı büyük fırmanın katılımıyİa gerçekleşen en yüksek volta- jın. 80 kilovvatt kullanıldığını belirten Ali Taygun. çok dar olanaklarla çalıştıkları- na da dikkat çekıvor: "Bu sahnenin ma- liveti.üstdüm birtele>iz>ondizisininbir bölümünün malivetidir. O kadar az büt- çe>le çalıştık. İlk başta projede mevdan. Avrupa'dan getirilecek bü> ük bir ekranın sahneye konmasu me>danm iki \erinde6\8 boyutlannda. av nca 4-5 küçük ekran yer- leştirilmesi planlanmıştı. Fakat bütçe el- vCTmeyince bunlardan va/geçmekzorun- da kakük. Gösteri için dev let doğrudan bir şe> \ermedi. sponsorlardan aldığımı/ bi- raz paravla bu kadannı vapabildik." Orkestra şefı Serdar ^aJçının yönet- tiğı göstende. bu kez Istanbul Dev let Ope- ra ve Balesi Orkestra \e Korosu. Istanbul Tarihi Müzık Topluluğu. Ajda Pekkan, Ib- rahim Tatlıses, Av han Baran, Sertab Ere- ner, Arif Sağ. Belkıs Akkale, Esma Baş- buğ, Zihni Gökta>. Istanbul Dev let Ope- ra ve Balesi balesanatçıları. BalıkAvhan ve grubu. Grup Pulathane'nın halk ov un- culan yer aldı Habıtat. Expo ve Cumhunyet ıçın su- nulan bu sanat olayı. konsept olarak ay- nı olmakla bırlıkte ıçerikte tarklılıklar gösterıvordu. Mikikle bugünün Türk insanı Ali Tavgun. tarıhın çeşıtlı elealınış bı- çımleri olduğunu vurgulayarak. 'Cum- hurhet'fılmınde Zh'aOztan'ın'görselta- rih'. Tarih Vakfi'nın 'sözlü tarih'. kendı- lerinın de tarihi müzikle anlatarak 'lirik tarih' vaptıklannı belirtiyor. "Gösterimiz, adından da anlaşılabildi- ği gibi bir lirik tarih gösterisidir. Sesler âleminden imajlarla dünü bugiine bağ- lar. Müzik aracılığıv la bugünün Türk in- sanını anlatır. Onun dünvasında farklı, ama aynı zamanda bir arada >aşayan me- lodileri k* içe geçirip sıralayarak kimliği- ne ışık tutmava çalışır. Bu kinıliğin içinde Ajda da \ardır, mehtcr de; Beethoven'ın ortasına Türkiye'nin en büyük sahnesini kurduk. Yoğun trafik ve doğa koşullanyla sürekli boğuştuk. Sahnede 325, gerisinde 175 kişinin özverisiyle mucize gerçekleştirdik.' dokuzuncu senfonisi de vardır, Ibrahım Tatlıses de. Itrı'nin Salat-L mmiyesi de vardır Lüküs Havat da.- Bunlann hepsi biziz. Nasıl kolumuz \ar dive bacağımi7i. burnumuz var dive kulağımızı kesip ata- mazsak bunlann hiçbirinden de vazgeçe- meyiz. Olsa olsa vasaklarıy. Onun da bev- hudeolduğu tecrübevlesabittir. Kendimi- n bilmek isnyoru/- kimini sevmesekde bi- a oluşturan unsurlan kabul etmekzorun- davız. Kaldı ki. bir tarih anlatımı krono- lojikolmasa da herdönemielealmaklayü- kümlüdür. Biy çok ilkel bir sıralamav la Or- taçağ Carnıina, Türkler geldiler Anado- lu'ya mehter, Adıvaman halk ov unu, Av- rupabirkargaşaiçindeydi Düşler',Türk- ler Müslümandılar selam vb_ Böyle baş- ia>ıp kurtuhışu,Cumhurheti anlatan dans- lardan geçip,Gülnihai'dedoğaitonlardan polifonikarmonUeretaşıdığımu Mozart'ın Türk Marşı'nı aslına. mehtere gönderdi- ğimb bir volu izleverek 75. yıla ve bütün insanlan birlcşmcve çağıran doku/uncu senfoniyegeüyoru/ ve > urtseverliğin, feda- Alı Tavgun. Cumhunvetdevnmını mü- zık alanında en ıvi. Salat-Ümmiye'yi, Gülnıhal'ı,Türk Marşı'nı. Yunus"uelealış tarzıv la anlattıklan kanısında. Öteden be- ri var olan ile değişen. ıç içe bu eserler- le. Özelliklebu gösteride mehterin olma- sınayönelıkeleştıriyıdeyanıtlıvor: "Ama bugünü yaratan o. Cumhuriyeti yaratan o». Önce olanı göstermei«ek, değişenin ne oiduğunu nasıl anlatırız? Kısacası dini ta- rihi >ok sayarak bir \erden bir yere gidi- leme>eceğini anlamış olmalı insanlardi- ve düşünüvorum. Vobazlık.yalnız dindar olduğunu iddia eden rivakar bir kesime has değil, her düşüncenin yobazı olabili- yor ne vazık ki... Onlara rağmen Cumhu- rhet'in 75.>ılında biz sanatımı/la. müzi- ğimizle nifakın her türlüsüne karşı fark- lılığa tahammüllü bütünlüğü savunanlar- danız. " 500 kı^ının inanılmaz özvertsiyle bir' mucize' gerçekleştırıldığıni vurguluvor Yekta Kara "Sıfır noktasından bir sahne >ar edilivor. her şe> i yalnız kendi olanak- lanmı/Ja elemanlanmız. gücümüz veöz- verimide varattığımız birolay. Sahnede gö- rülen sadece 325 kişiydi. ama onun geri- sinde 175 kişilik muazzam bir sahne ge- risi ekibi vardı; demircisinden kaynakçı- sına. brandacısından idari personeline. orkestra dü/enlevicisinden sahne amiri- ne kadar... Bütün sanatçılara müteşekki- riz. göriinmeyen kahramanlara şükran borçluvuz. Bir kreşendo var Lirik Tarih Gösterisi açısından. Habitat'ta Açıkhava Tiyatrosu'nda binlerle sıııırlıvdı. TRT ka- nali) la vay uı vapılmıştı. ama 6 kamerav- la a> nntılı çekim değildL E\po'da yurtdt- şı coşkusu, hevecanı vardı, 8 bin kişi izle- mişti Şimdi doruğa ulaşıJdı. Taksim'de on binler, tek'vizyonda milyonlar izledi. Eşzamanlı olarak hem televizyona >öne- lik. hem canlı olay ı zinde tutarak böv le bir şeyin kntanlması çok hoş. Biz çok mutlu- vuz. V'aptığımız iş bu kadar geniş kitleler- ce vankı buldu." 'Tek isteğidans etmekti, Upolîtikayla ügttenmezdi' f*9f KültürSenisi-Rudotf.Nurejevm Fransa'ya sığınmasıv la ılgılı venı bel- gelerortayaçıktı. DianeSoh^ay'ınka- leme aldığı 'Nure>ev: His life' adlı >e- nı bir kıtapta Nureyev 'in sanılanın aksıne Fransa'dan koruma ıstemediği, yalnız- cakaçmakıçın Ki- rov Balesi ve Sov- yet ajanları ara- Rudolf Nure>e\ 'in Fransa'ya sığınmasıyla ilgili veni belgeler ortava çıkta. sındaki ilişkilerini kullandığı söylenıyor. Yüzyılın en ıyi baletı sayılan RudolfNureyev. özgür yaşamın ılk adımlarını 1961 yı- lında. BourgetHava- alanı "nda Fransız po- lısıne sığınarak atmış- tı 1993 yılında uzun süre mücadele ettıgı AIDS'eyenilerekyi- ne Fransa'da yaşama veda eden Nureyev, Kirov BaleToplulu- ğu'nun çıktıgı AvTupaturnesı sı- rasında fılmlere taşçıkartacaknı- teliktekı bir se- naryoy la Fransa ya sığınmn, önce Fran- sa daha sonra Ingıl- tereveAmenkacla sanat yaşam ını sür- dürmüştü. b Son günlerde Nureyev'le ilgili olarak or- tayaçıkanlangızlı KGBdosyalarındakıbil- giler konuşuluyor. Bu bilgilere göre sığın- ma talebınde bulunmayan Nureyev. kaçmak için Kirov Balesi sanat yönetmenleri ve üst düzey Sovyet ajanlarla olan ilışkilenni kul- landı. Aynca bu bilgilere göre Kirov 'un saııat yö- netmenleri ve Paris'tekı Sovyet Elçılığı. KGB'nınNureyev'ınRusya'yagengönde- rılmesiyle ilgili ıki talebini reddettiğinde Nurevev, henüz sığınma talcbinde bulun- mamıştı. Solvvay. kitabındayeralanbil- gilen şu anda halka kapalı olan JhfiW_ Sovyet arşivinden elde et- ^ ^ ^ | J 5 mış Nureyev'ın kaçışının önceden planlandığına ına- nılsa da Solvvay'ın sanatçıya yakın olan 200 kışiyle yaptıgı sö>leşıde Nurevev'ın Avru- pa turnesı sonunda Rusya'ya gerı dönmek ıstedıği ortava çıkıvor KGB. Nurevev'in turneyıvarımbırakarakRusyayadönmesi- nı talepettığınde Kirov Balesi ve Sovyet El- çıliği. buna ızın vermemıştı. Turnekapsamında Londra'ya uçmak üze- re bekleven Nureyev 'e Rusya'ya dönmesı ge- rektiğı söylendiğinde çok üzülen sanatçı ay- nı zamanda ölümle de tehdıt edilmış. Nu- reyev, arkadaşlanna \e kendısıne göçmen vızesı vererek Fransa'va sığınmasını sağla- v an Fransız sınır polısi Gregory Alexinskv "ye durumu anlatma ımkânı bulmuştu. Solvvav. Sovyet hükümetinin Nurevev "i polıtık ve bırey sel özgürlük kahramanı yap- tığını behrterek Nurevev'in tek ısteğinın dans etmek olduğunu ve polıtıkayla ılgılen- medığını söylüvor. Solvvav. Nureyev"ın va- şamının sonuna dek aıle özlemı çektiğını belırterek "Yaşamı çok renkli ve lüks içinde gibi göriinse de özgürlüğünün bedeli. anne- sini ölümüne dek görememesi oldu. KGB so- nuna kadar onu cezalandırdı" divor. Afife'nin dramı sahnede KültürSenisi-Türkıye'nın ılk kadın tı> atro oy uncusu Afi- fe JaJe'nin hayatı 2 perdelık modem bir yapıt olarak sahne- lenivor Halk Sıgorta'nın va- pımcılıgını üstlendığı ve Dev- let Opera ve Balesi Genel Mü- dürlüğü Modern Dans Toplu- luğu tarafından sergilenecek olan yapıt Aralık ayında sa- natseverlerle buluşacak. Halk Sıgorta tarafından Cumhunyetın 75. y ılma. Türk balesının 50. yılına ve Halk Sıgorta'nın 55. v ılına bir arma- ğan olarak hazırlanan Afıfe, tıyatro sahnelennden parlayan bir jıldızın sıra dışı vaşamını danssahnelerinetaşıyacak. İs- tanbul Atatürk Kültür Merke- zi'nde 8 Aralık'ta Dünya Prömiyeri ve 9 Aralık'ta bıletlı göstenmı yapılacak olan Afife'nin koreografisı Beyhan Murphy tarafından hazırlanıyor. Prodüksıyonun müzıkleri iseTurgay Erdener'eaıt. İstan- bul'daki ıki gösterinin şeflığını de Ren- gim Gökmen listlenecek. Afıfe Jale'nin > aşamının dört dönem halınde anlatılaca- ğı >apıtta Meriç Sümen de konuk sanatçı olarak Afıfe'vı canlandıracak. FUARDA YENİ YAYINLAR... FUARDA YENİ YAYINLAR... FUARDA YENİ YAYINLAR... FUARDA YENİ YAYINLAR.. Kültür Senisi - Cumhu- riyet Kitap Kulübü bu yıl fuarda okurlannın karşısı- na Cumhuriyet Kitapları dizisinden dokuz yenı ya- yinla çıkıyor. İlhan Selçuk'un Enel Hakkın Hakkı adlı yapı tındaotuz altı yıllık bırza- man dilımınde Cumhuri- yetin Pencere köşesinde yayımladığı, Alev i-Bekta- şi toplumunun çığlığına terLun'.an olan yazıian biraraya geliyor. MhaseÜk- nur'un katkısıyla yayına hazırlanan kitapta Man- sur'un. Nesimi'nin, Pir Sultanın ve Hatavi'nin. kısacası Enel-Hakk deyip de dar'a çekilenlerin hak- kı sorgulanıyor. Hikmet Çetinkaya'nın 'Türkiye'nin Şe>1an Üçge- ni' başlıklı yapıtında 1997 yılı içinde laık, demok- ratik cumhuriyete saldıran şeriatçı çetelere karşı ka- leme aldığı yazılan yer alıyor. Kitapta bir araya ge- len yazılar, maskeleri düşüren. tezgâhlanan oyunla- n bozan bir gazetecinin soluk aldırmadan sürdürdü- ğü uğraşın doyurucu ürünleri niteliğini taşıyor. 18. yüzyılda değişik alanlardaki yapıtlanyla ta- nınan, bilim tarihine ve evrensel ansiklopedilere geçmiş önemli bir bilgin olan Boğdan Prensı ve Voyvodası Dimitri Kantemir'in "Osmanlı İmpara- torİuğu'nun Yükseiiş ve Çöküş Tarihi" başlıklı ya- pıtı bu kez Cumhunyet Kitap Kulübü standlannda ulaşıvorokura. Kantemır, Doğu ıncelemelen de vap- tı, kendi buluşu 'Ebced' notasıyla klasik Türk mu- sikisinin bırçok parçasını ölümsüzleştirdı. Latınce olarak yazdığı Osmanlı tarihi. İngilizce. Fransızca. İtalyanca. Almanca ve Romenceye çevnldı. Avru- pa bilımı çevrelennden büyük ılgi gördü. Yapıtın de- ğeri. vazann ciltlerin sonuna ekledıği açıklamalar- la artarken kıtapiar Osmanlı tanhiyle ilgili pek çok önemli noktayı bılımsel yönden ortava koyuyor. Türkçeye Romencesınden çevrilen Osmanlı Impa- ratorluğu'nun Yükseiiş ve Çöküş Tanhı ılk kez 1979 yılında Kültür Bakanlığı'ncayayımlanmıştı. 12 Ey- lül dönemınde Bakanlık kendi kıtabını satıştan kal- dırarak büyük tepkılere yol açmıştı. Aynı çev ıri 'Cum- huriyet KitaplarT dızısın- densansürsüz olarak venı- den okura sunulııyor. 'Aydınlanmanın Kadın- lan' adlı >apıt. geçmışı ve bugünü gelecek kuşaklara taşımaışlev ını taşıvor. >ec- la.\rat'ın yayına hazırladı- ğı kıtabın ıçerığını Cum- huriyetin kadın haklan dev- nmınden yararlanan, dev- rimin gücüv le devTİmin coş- kusunu yaşamay ı sürdüren siyaset bilimcı. tarıhçi. hu- kukçu. doktor. mühendıs. sendikacı. gazeteci. ıktısat- çı, felsefeci, dilbilimcı. folk- lor araştırmacısı. coğrafya- cı. edebiyatçı. tiyatro sa- natçısı gibi değişik uzman- lık alanlanndan yirmi beş kadının kaleme aldıklan makaleler oluşturuvor Cstün.Akmen'BirGünlükDost' adlı kitabında sa- natsal bir şölene dönüştürülen gezılennden kalan duygu. düşünce ve yorumlannı aktanyor Yazar de- ğişik nedenlerle çıktığı gezilerde 'öteki ben'ini ya- kalayış serüvenıni paylaşıyorokurlanyla. Alevılik. Bektaşilik tanhıne ışık tutan bir başka vapıt da Prof. Dr. Madame İrene VfelikofTun kale- mınde ulaşıyor okura Türkolojı dünyasının tanın- mış adlarından Melıkoff 'Hacı Bektaş Efsaneden Gerçeğe" adlı kitapta on üçüncü yüzyıldan başlaya- rak Türkıye'de halk ınanışının tanhı. Aiev ılik, Bek- taşilik adian ile tanınan ınanışın oluşumu, bir halk ermışı olan Hacı Bektaş'a bağlı bu ıki belırgın ko- lun inanç v e edimleri, edebıyatlan, çagımızdaki ev - rımlen ve yönelımleri ıncelıvor. Feridun Andaç'ın 'Söz Lçlan Yazı Burçlan' adlı yapıtı: düşün, yazm ve kültür iktımımızı renklendi- ren, buna yapıtlanyla biçim verıp. kımlıklenyle de- rın bir ız bırakan sanatçılar üzerine yazdığı deneme- lerdenoluşuyor. Andaç'ın denemelenNurullahAtaç, \edat Günyol. Abidin Dino. Bedri Rahmi Evuboğlu. Ariz Nesin, Salâh Birsel. Orhan Asena, Oktay .\kbal. Yaşar kemal, Memet Fuat Fethi NacL Fakir Bay kurt, AdaJet Ağaoğlu, Mehmet H. Doğan. Onat Kutlar. V ıl- maz Güney v e Fiisun Akatü'yı buluşturuyor Muzaffer Buyrukçu ıse 'L'cu Güllü Kundura" ad- lı vapıtında 'Kavga' ve 'DarSokaklardakiDuman' kitaplanyla edebıyata kazandırdığı Balkanlı göç- men ailesinin yeni bir olayına ışık tutuyor. Türkan Savlan ıse 'Cumhuriyet'in BireyiOI- mak" adlı yapıtıyla bulu- şuyor okurlarla Saylan Türkiye Cumhunyeti'nin 75. yılı nedeniyle kaleme aldığı kitabında politika- dan özel yaşantımıza, ay- dınlanma sürecındekı ka- dından kadın haklarına. eğitımden gençlığe toplu- mun pek çok sorununa deöinivor. KÖŞEBENT ENİS BATUR Sefa Kaplan Her şeyı ertelıyor Türkiye. Büyük, acil sorunlannı çözmeyi ertelemekte sakınca görmeyen bir ülke Tar- kan'ın askerliğınl niye ileri bırtarihe atmasın? Levent Kırca'nın Deniz Baykal'la sahnede buluşarak açlık grevini ertelediğıni duyurduğu gece, artık bu konu- da ne söylense boş aşamasına gelindiği andı benim açımdan, kilitlendim kaldım. Gözümün önünden hız- la yüzler aktı, Ragıp Duran'dan geçtim. geldim Se- fa Kaplan'ın yüzünde dondum: Düşündüklerini ıfa- de ettiklen için hapse atılan, sürgüne gönderilen ya- zarlannın önünde ses çıkarmayı erteleyenlerşimdi ne- den koro kurmuşlardı? Bu sorunun açıkyanıtını korodakılenn vermesi bek- lenir. Kendi payıma ben, bu aşamada Sefa Kaplan'ın, Aktüel'de çıkmış iki yazısı nedeniyle yaklaşık 7 yıla mahkûm oluşunu, bu nedenle sürgüne çıkışını anım- satmak ıstıyorum. Üstelik kendi görüşlerinden dola- yı değil, piyasada ve kutuphanelerde herkesin kolay- cana ulaşabileceği metinleri yazılarına aktardığı için cezalandırıldı Kaplan. Söz konusu görüşlere katılmı- yorum aynca, sorunum başka burada: Neden, su- sarak, bu ceza paylaşıldı diyorum. Sefa Kaplan'ın mesleği. varoluş biçimi değildi ga- zetecilik, hayat çarklarını döndürmek ıçın yaptığı ış- ti bu: Şiirieriyle döndüremezdi o çarkı, edebıyata tut- kusunun bir yaran olamazdı yaşama pratığınde: Ço- ğumuz gibi ikıye böldü hayatını. Demek bu bedel yetmıyormuş. Benim kuşağımın en sancılı temsilcilerinden biri Se- fa Kaplan. Şairliğini toplumsal bir hüviyet kartı çıkar- mak için kullanmadı hiç, duyariığıyla kelimeler arası- na tehlıkeli bir trapez durumu gerdı, üstelik ıpin altı- na file yerieştirmeyi de kabullenmedi. 1985'te kesiş- ti yollanmız. Sürgüne çıkışına dek, her yıl üç-dört kez bir araya gelir, trapez denklemlerini tokuştururduk. Farklı değer yargılarına sahibiz onunla; farklı ina- nışlara, farklı kültür anlayışına, sıyası açılara. Dostlu- ğumuzun alışılmadık boyutu, bu farklılıkları önemse- mememizden doğdu, gelişti: Onlara bakıp gerilebi- lirdık, bizı yakınlaştıran kesitler üzerinde ilişkimizi de- rinleştirmeyı başardık. Söylediğım kadar kolay ol- madı: Sivri yanlarımızı birbirimize batırarak uzaklaş- mamız işten değildi. Sefa'nın şiiri, kitaplanna ve aldığı Necatigil ödülü- ne karşın, gereğınce görülmemıştır. Bıraz da göste- rişten kaçınan biri olmasına bağlanabilir bu. Yakın- dan bakılmadığı için, geleneksel formlara bağlılığıy- la sınırlı yorumlara hapsedildi şiiri. Sürgüne gıdeli be- ri yazdıklannı dikkatle okudum, onları günışığına çı- kardığında hakkındaki değerlendirmelenn yetersizli- ği ortaya çıkacaktır. Sefa Kaplan, buradayken de bir tur surgünün, bir iç surgünün içinden geçıyordu takvımın ortasından. Koyu, kopkoyu bir adam. Büyük bir buhranın kom- şusu. Yüzünü karartan melankolısı onu bir ucu açık- ta kalmış elektnk kablosuna dönüştürüverir. Şimdi uzak- tan geçiyor kurduğu yüksek gerilim hattı. Ne kadar sürecek bu sürgün koşulu? Sefa Kap- lan'a hak veriyorum: 7 yıl hapiste kalamaz, çatlardı. Orada neleryapıyordur? Istanbul'unu, dostlannı, kav- galannı, denize karşı kuracağı rakı masasını düşünür- ken. düşlerken trapez çıtasını olmadık bir hizaya çı- karmasından korkanm. Hey erteteyeoter: Haberiniz var mı, olur mu? Olsa neı Yetmiş yayıncı TÜYAP yönetimini protesto etti Kültür Servisi - Türkiye Yayıncılar Bıriiğı 2. Baş- kanı Çetin Tüzüner, AFA Yaymlan'nın 17. TÜYAP Istanbul Kitap Fuan'naalın- mamasıyla ilgili olarak TÜ- YAP'! kmavan bıraçıkla- ma yaptı. Açıklamada şu sözlere yer veriliyor "TÜYAP Tüm Fuarcıhk AŞ tarafin- dandüzenlenen 17. İstanbul Kitap Fuan'nda Yönetim Kurulu Başkanımız Atıl Ant'ın yönettiği AFA Ya- vınlan bu yıl alınmamıştır. .\FA Yavınlaru İstanbul Kitap Fuan'na. dü/enü ola- rak kablnnşür. TL \AP Fu- arcılık Şirketi ile AFA Ya- vınlan arasında hiçbir an- laşmazlıksöz konusu değil- dir." Türkıve Yayıncılar Bırlıği'ninşahsındayayın- cılaragözdağı venlmek ıs- tendığını belirten Tüzüner. bunu çağdışı tüccar zıhni- yetı olarak tanımladı: "TL'- \ AP v önetimi. Türkive Ya- \incıİar Biıiiği ile olan an- laşmazlığını demokratik olarak kamuoyu önünde tarnşarakva da hukuki>ol- lardan çözemediği içinçağ- dışı bir tüccar /jhnivetivle davranmaktadır. AFA Sa- yınları'nı İstanbul Kitap Fuan'na almavarak >-a>> nevinin haklannı açıkçaçiğ- nemiştir. Fuarcılık şirketi, vavmcılann en doğal hak- kı olan kendi fuarlannda söz sahibi olunmasu Türk vavıncılanna v akışır bir fu- ardüzenlenmesi, gerçekbir kitap fuan oluşturulması taleplerini çözüme ulaşnr- makverineçağdışı yöntem- leri uygulamava kmmak- tadır. TL VAP vönetimi bu tür davranışlarla bir vere vanlmayacağını bilmeÛdir. Hiçbir ahlaki taviıia bağ- daşmavan bu karan alan TUYAP>önetimini kınıvo- ruz." Ayrıca 70 yayınevi de TÜYAP'ın tavnnı "keyfi bir uygulama"olarak nite- lendırerek protesto ettı. Stand No:85-86 (Alt kat) Tüyap Sergi Salonu Tepebası-lstanbul
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle