16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20 KAS1M 1998 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER SHÇEK Genel Müdürü Ilik, çocuk haklannın kâğıt üzerinde bırakılmasmdan yakındı Bugün Çoeuk Haldarı Güııü HUTLU SERELİ ANKARA - Bugün Dünya Çocuk Haklan jünü. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun 'Dunya Çocuk Haklan BevannamesTni ka- >ul ettiği 20 Kasım günü 1989'dan beri kutlan- nasma karşın özellikle Türkiye gibi sosyo- •konomik sorunlann yanı sıra terörle de ugra- an ülkelerde kâğıt üzerindeki haklar sokağa 'ansımıyor. Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esir- ;eme Kurumu (SHÇEK) Genel Müdürü Bü- ent tük, terörnedeniyle kırda çözülen nüfusun 'yoksuL, eğftûn düzeyi düşük ve urraıtsuz oia- •âk" büyük kentlere yığildığını, bu sorunu çöz- nenin "politikada öncefikü hedef otması ge- çktiğmi" vurguladı. Tek tek kurumlann ilgilenmesiyle çözümle- lemeyen sorunlar için "toplumsal seferberfik" ;agnsındabulunanBü!entl!ik, Cumhuriyrt'ın Dünya Çocuk Haklan Günü ile ılgilı sorulan- u yanıtladı. - Türkiye'de çocuklarm genel dunımuna »akögımız zaman ortaya çıkan tablo nedir? ÎLIK - Ülke nüfusunun neredeyse yüzde t2'si 0-18 yaşlan arasında. Bu grubun önemlı )ir bölümü, çok çocuk sahibi olan alt toplum- al ekonomik grubundaki ailelerden oluşuyor. )olayısıyla eğitim ve gelirdüzeyi düşük ve gi- ierek olumsuz anlamda uca savrulan bir tab- o. Buna birde Türkiyede terörle ve başka fak- örlerle de bağlantılı kentlere göç olgusunu da :klediğiniz zaman, Türkiye'de çocuk sorunu- lun önemlı sorun alanlanndan biri olduğunun ;örülmesı gerekir. Türkiye'de bazı çevrelerin bilinçli olarak kö- ükledikleri çok çocukyapma, "Türldyeşu ka- lar insanı daha bester" mantığı, aslında başta :ocuklar olmak üzere aileye ve ulusa bir an- amda kötülük etmek demek. Çünkü her çocu- jun çok temel ihtiyaçlan var. Ben pek çok ih- iyacın yanında, en başta oyun ihfiyacından söz :tmek istiyorum. Gerçekten çocukluklannı ya- ama olanağını yeterince bulamayan çok ço- :uğumuz var. Kız çocuklan daha dezavantajlı rürkiye'de. Çocuklannı okutma olanağı varsa ule önce erkek çocuklannı okutuyor. Kız ço- :uklan okul sürecinden uzak kalıyor ve çok er- :en yaşta evlendirilen kız çocuklan var hâlâ. 3u noktada SHÇEK'in toplum merkezlen >nem taşıyor. Sayılan 21'e ulaştı. Açılışa ha- :ır 10 merkez daha var. Buralarda çocuklann ;ocuk olarak gelişmelerine katkıda bulunacak :alışmalar yürütülüyor. Eğer bugün bu çalış- nalar yapılamazsa, bugün bunun ödemediği- niz bedelini yann daha ağır biçımde ödeyece- jiz. S osyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürü Bülent Ilik, terör nedeniyle kırda çözülen nüfusun "yoksul, eğitim düzeyi düşük ve umutsuz olarak" büyük kentlere yığıldığını, bu sorunu çözmenin "politikada öncelikli hedef olması gerektiğini" vurguladı. - Bu sorunlann içinde çocuklann karşılaşû- ğı şiddetin pa> ı nedir? -Çocuğun aıle içinden kopması süreci için- de özellikle sokak çocuklan üzerinde yaptığı- mız araştırmalarda, çocuklann öykülerinde şiddet var. Türkiye'de ne yazık ki hemen he- men berkunımda aileden başlayarak çocuklar, dozu, uygulanış biçimi farkJılaşmakla bırlikte şiddet olgusuyla karşı karşıya kalabiliyor. 'Şiddet şîddeti getiriyor' Çocuğa yönelık şiddet, çocuğun hem aile- den uzaklaşması hem de şıddeti ayakta kala- bilme ve yaşama biçimi olarak algılaması so- nucunu getiriyor. Bunun aile içindeki ve top- lumun diger kesimlerindeki yansunasına da bakmak gerekiyor. Şiddet şiddeti öğretiyor. Orada bir zincirleme süreç var. Sokağa çıkan çocuklar içinde mutlaka ve mutlaka şiddet öy- küsüne rastlıyoruz. - 1989'da imzalaıun Çocuk Haklan Sözleş- mesi'ne Türkiye de taraf. Bu konuda neler ya- pdıyor, neler eksik kalıyor? - Bu konuda pek çok çevrede mekanik bir kavrayış var. Bunlar yazılı, biz bunlann tarafi- yız, ama burada kritik olan nokta, bunlan uy- gulamaya dönüştürmek, yaşama geçirebilmek. Bunu yaparken de büyük politika bütünü için- de görmek gerek. Siz nüfus arfışını kontrol edemiyorsanız, ülke nüfusunuzun nere<fcyse yansı çocuk kapsamına giriyorsa, bunun eği- timi, sağlığı, beslenmesi, konutu, belirli birsü- reç içinde iş ve meslek sahibi olmaya yönlen- dirilmesi, duygusa! gelişimi, psikolojik gelişi- mi konulannda güçlüklerle karşı karşıyasınız demektir. Bunu bir de ülkedeki gelır bölüşü- münün artı ve eksi anlamda uca savrulduğu bir tablo ıçine oturtursanız, çocuk haklan ve söz- leşmenin uygulanması açısından işimizin çok kolay olmadığını kabul etmek zorundayız. 8 yıllık eğitimi çok önemli bir kazanım ola- rak görüyorum. lstatistiki veriler 8 yıllık eği- timin çok önemli olduğunu gösteriyor. Bizim doğrudan ilgilendiğimiz korunmaya muhtaç çocuklar, sokak çocuklan açısından, 8 yıllık eğitimini tamamlamış, 15 yaşına gelmiş bir çocuk, kendi geleceğini planlamada ve kendi başına karar vermede biraz daha iyi noktada olacaktır, ister kız ister erkek çocuk olsun. - Yalnızca kurumsal çözümler üretmeye ça- hşmakyeterü mi? Sorunutemetöenönleyid ba- zı önlemler alnıak gerekmiyor nıu? 'Aile bağı güçlendirilmeli' - Kurumsallaşma bazında önemli bir geliş- me var, ama bu yetmiyor. Siz sokaklarda ço- cuklann yaşamasına neden olan etmenleri en alt düzeye indirmezseniz. sokaktaki çocukla- ra çözüm bulmaya çalışırsanız, bunun çok ger- çekçi olmadığını kabul etmek zorundasmız. Aile ve okul bağını güçlendirmek gerek. Aile- yi ekonomik ve sosyal olarak güçlendirecek- siniz. Bu da tek başına bir kurumun yapabile- cefi ya da bir kurum şunu eksik yapıyor diye kendimizi rahatlatabileceğimizbirişdeğil. Si- vil inisiyatifler de Türkiye'de bu konuda duyar- lılar, kamuoyu oluşturmada etkinler, ama pra- riğin içinde ne kadar vanz. onu da cıddi sorgu- lamak gerekir. Çok ciddi anlamda çocukla il- gili bir toplumsal duyarlılığa, hatta seferberli- ğe ihtiyaç var. Çünkü bugün aile içinde ya da ailenin yetmediği zaman sosyal devlet sorum- luluğu içinde toplumsal koruma mekanizma- lan ile koruyamadığımız her çocuk, yann hem kendi açısından hem de toplum açısından çok daha büyük sorun olarak karşınıza çıkıyor. Bu konuda alınacak pek çok tedbir var. - Bunu aşmak için neler yapdmasmı öneri- yorsunuz? - Sorun ağırlaşmadan koruyucu, önleyici hizmetleri geliştirmek gerekli. Aynca, Türki- ye terörü pek çok yönleriyle konuştu. Bunun bir önemli sonucu da kırda ve küçük kentler- de çözülen nüfusun, kontrolsüz ve olanaklan son derece az biçimde büyük kentlerde yığıl- masıdır. Bu; yoksul, eğitim düzeyi düşük, ge- lecege ilişkin umutlan yeterli düzeyde olma- yan birgrupla karşı karşıya gelmemiz sonucu- nu doğurdu. Onun için bu konuya da özel dik- kat etmekgerekiyor. Büyük kentlerde karşılaş- tığımız tablo, bu durumda olan çocuklann bü- yük kısmınm küçük yerlerden, göç sonucu ge- len çocuklar olduğunu gösteriyor. Bu noktaya gelmemesi önemli. Çünkü bu noktaya geldik- ten sonra geri döndürülebilmesi olasılığı son derece düşük. Bu çocuklar, pek çok açıdan agır ihmal ve istismann içindeler. Ama onlarda ya- şamak için tüm bunlann tersi anlamda taraf olabiliyorlar. Bu noktaya gelmemesini sağla- mak, politika açısından öncelikli hedefolmalı. HAFTAYA BAKIŞ AHMET TANER KIŞLALI Türkler ve Kürtler... Yenisey Anıtları, Orhun Yazıtla- n'ndan daha eskidir. Ve Yenisey'deki "Elegeş" anıt taşında, o yörenin ve dönemin Türkçesiyle şöyle yazar: "Men Kürt el-kanı AJp-Urungu..." Yani, "Ben Kürthanı AJp-Urungu..." Bu, Kürt sözcüğünün bugünkü bi- çimiyle kullanıldığı ilk yazılı örnektir. Orhun Anıtlan'nda ise, bugünün Ana- dolu Türkçesinde bulunmayan, ama bugünün Anadolu Kürtçesinde bulu- nan tam 532 sözcük vardır. Üstelik Oğuz Han'ın 24 torunun- dan birisinin adı da Kürt'tür. Araştırmanın sahibi ise, AJman Prof. De Groot'tur. ••• Birçok bilim adamı, Kürtlerin aslın- da Türklerin bir boyu olduğunu öne sürüyor. Macar araştırmacılar, Macaris- tan'da yaşamış Türk-Kürt boylanna örnek olarak 18 köy saptamışlar. Dikkati çeken bir nokta da, Kürt sözcüğünün anlam taşıdığı tek dilin Türkçe oluşu. Kaşgarlı Mahmud'un ünlü "Divan- ıLügat-ıt Türk"ünde, Kürt "kutsalka- yın ağacı" anlamına geliyor. Kazak Türkçesinde ise, Kürt demek "karyı- ğını" demek. ••• Kürt araştırmacılann bazılan, Eyyu- bi devletinin Kürt olduğunu yazıyorlar. Oysa Selahaddin Eyyubi'nin kar- deşleri arasında Turan, Tuğtekin, Böri isimli olanlan var. Eşlerinden bi- ri ise Umar Bey kızı Emine. Dönemin şairferinden Ibn Senaül- mülk, Halep'in Selahaddin Eyyubi ta- rafından alınmasından sonra şöyle yazıyor: "Ârap milleti, Türklerin devletiyle yüceldi. Haçlı davası Eyyüb'ün oğlu tarafından perişan edildi." ••• Hep söylenir. Türklerle Kürtler Anadolu'da bin yıl- dır biriikte yaşıyorlar. Başka coğrafya- lardaki beraberlikleri ise çok daha es- kilere gidiyor. Uzun süren birlikteliğin yarattığı kül- tür ortaklığı, yadsınamayacak kadar somut kanıtlarla dolu. Türklere özgü 24'lü toplumsal-yö- netsel düzene Kürt boylannda da rastlanıyor. 12 hayvan temelli Türk takvimi Kürtlefde de var. "Atalar Kül- tü, Yersu Kültü, Ateş Kültü" iki kesi- min de ortak inançlan. Atasözlerinden manilere, tekerle- melere, bilmecelere, düğün ve yas tö- renlerine, çeşitli oyunlara, birçok ge- leneğe kadar.. benzerlikler, hatta ay- nılıklar, sayılamayacak kadar çok. Nevruz da iki kesimin ortak bayra- mı. Türk cumhuriyetlerinde rastlanan "kırmızı, sarı, yeşil" renk tutkusu, Kürtler arasında da çok yaygın... Hat- ta PKK bayrağında bile var. ••• A. Tayyar Önder'in geniş kapsam- lı araştırmasında, yukarıda bazı ör- nekleri yer alan bilgiler çok aynntılı bir biçimde ele alınıyor. Ama bu konudaki araştırmaların en ilginçlennden birisi Ziya Gökalp'e ait. Birçok Anadolu Türk'ünde olduğu gibi.. Ziya Gökalp'in kökeninde de, Türklük ile Kürtlük kanşmış. Kendisi- nin Diyarbakır ve çevresinde yaptığı, üç ay süren araştırma, bu karışımın toplumsal boyutlannı ortaya koyuyor. Kürtleşen Türkmen boylan.. Örne- ğin, Türk olduklarını Kürtçe söyleyen Türkanlılar.. Kırsal kesimde Kürtleşen Türkter.. Kentlerde Türkleşen Kürtler... 1993 yılında KONDA'nın Istan- bul'da yaptığı ankette, ana ve baba- sı Kürt olanlann oranı yüzde 7.44'tü. Ve "Kendinizi ne hissediyorsunuz" di- ye sorulduğunda yüzde 4'ü "Türk" yanıtını vermişti... - :- ••• ' - - Işte, çok anlamlı bazı somut bilgi- ler! Işte "Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir" di- yen Atatürk'ün tanımı! Ve işte, kurulduğundan bu yana, yurttaşlarının "kökenlerine bakılmak- sızın" her göreve gelebildikleri, her işi yapabildikleri Türkiye Cumhuriyeti! Türkiye'nin "Ortadoğu'nun Isviçre- si" olmasını engellemeyi amaç «din- miş olan bazı Avrupa ülkelerinin "tür- lü-çeşitli" oyunlannın sergilendiği bir dönemde... tüm bunlann bir kez da- ha anımsanmasında yarar olduğunu düşündüm. Mugla Tabip Odası Başkanı Savran sokaklardan kurtanlmalı'5ZCANÖZGÜR MUĞLA - Muğla Tabip Ddası Başkanı Dr. Yağmur îavnın, son günlerde günde- ne gelen sokak çocuklan so- •ununun tartışılmaktan öteye litmediğini belirterek bu ko- ıuda ciddi önlemler alınma- Edebiyat kitabında şeriat övgüsü YUSUFZtYAAY Çumhuriyet'in ya- yımladığı Ulusal Kurtu- hış Savaşı ve Atatûrk devrimlerini anlatan ki- taplan okullarda yasak- layan Talim-Terbiye Ku- ndu, şeriatı öven Türk Dili ve Edebiyatı 2 adlı lise ders kitabını öğren- cilere öneriyor. Kitap, halen liselerde ders kita- bı olarak okutuluyor. Ta- lim ve Terbiye Kuru- lu'ndaki Türk-îslanj sentezci kadrolaşmanm ders kitaplanndaki yan- sımalan sürüyor. Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu'nun 12 Mayıs 1994 tarih ve 420 sayılı karanyla ders kitabı olarak lise ögren- cilerine tavsiye edilen "TürkDiHveEdebçalı V adlı ders kitabında, şeriatı öven, Atatûrk ile Oğnz Kağan arasında benzerlik kurmaya çab- şan ifadeler bulunuyor. Ders Kitaplan AŞ tara- findan yayımlanan ve DnAB Torun, Dr. ffim- metBiray. MuratÖzbay ve Musa Çiflci tarafin- dan yazıian kitabın 80. sayfasında, "Tasavvufla yaygın bir benzetmeyie bir derviş, dört kath bir binanın son katmda Al- lah'ı bulur. Bu binanın Uk kaü şeriatnr. Buka- ptdan gjren derviş. Udn- clkata.yani tarikat kapı- smavanr" ıfadesiyie şe- riat ve tarikat övülüyor. masmı eleştirdi. Savran, bu konuda sivil toplum örgütle- rine de görev düştüğünü anımsatarak devletten nüfu- sun kontrol altınaalınması ve çocuğuna sahip çüonayan ai- lelere yaptınm getirilmesini istedi. Tinerci çocuklarla günde- me gelen sorunun 10-15 gün medyada tartışıldıktan sonra, birkaç sokak araştırması da yapılmasına karşın bunlann hiçbirinin sorunun kökenine inip kalıcı çözümler bulmaya yönelik olmadığını vurgula- yan SavTan, konunun unutul- duğuna dikkat çekti. Savran, "Sorunlann çokluğu nede- niyle, padak veren her yeni o- lay ülke gündemini hızia de- ğtştirmekte, bu nedenle so- runlar da genellikle çözüm- süzkalmaktadır" dedi. Soru- nun akılcı bir yaklaşım ve sü- rekli toplum desteğiyle yenı- den yaşanmayacak biçimde çözümlenebileceğine deği- nen Savran, şunlan kaydettı: "Halen sokakta bulunajı çocuklar tek tek saptanarak aüeleri arastınlnıau, buluna- bilen aileler ıslah ediimeİL bu da yapdamıyorsa çocuklar ahnarâk de\ k't-toplum tara- findan sahiplenifanelidir. Ge- leceğin potansiyel suçiusu bu çocuklar, tedavi v« rehabili- tasyon çalışmalan ile toplu- ma kazandmlmalıdu-. Çocu- ğunu sokağa salıveren ya da sokakta çalışmaya zorlayan aileler için yasal yapûnmlar ortaya konulmaljdır. Aileler, devlet tarafından, bakabüe- cekleri sayıda çocuğa sahip olma \e sahip olduklan ço- cuklann da bakunını üstkn- me sorumluluğunu göstcr- meyezorlanmahdır. Bazüan- nın sorumsuzca edindiği çok sayıda çocuk. ileride karşuıu- zasokak terörü ve anarşi,eği- tim, iş, alryapı, konut yeşil kart, işsizlik yardımı ve diğer sosyalyardun talepleriile gel- mekte, toplumun tümünü olumsuz oûrak etküetnekte- dir. Bu gerçekten >T)la çıka- rak her sorumlu vatandaşm konuya sahip çıkması ve so- runun çözümüne yönelik her rürlü öneriyi desteklemesi sağianabilir. Bu gerçeğin top- luma anlaülması >e destek sağlanması için srvil toplum örgürJerine görev düşüyorf BÖYLE RAHAT ÖDEMEDİNİZ. Philips, en yeni teknolojiye sahip ürünlerini peşin fiyatına 7 taksitle sunuyor. Hemen bir Philips Bayii'ne gidin, bugüne kadar duymadığınız sesler rahatça evinize gelsin. PHİLİPS o.«c 111 40 İTK oıoo 111 41 11 X »»» 111 41 ı a ) «»„,. ph*psxom.tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle