25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 20 KASIM 1998 C 14 KULTUR 39. ULUSLARARASI SELANİK FİLM FESTİVALİ Altuı Iskender'e 12 film adayASLISELÇLK SELANİK-39. Lluslararası Se- lanik Film Festıvalı 13 Kasım Cu- ma günü başladı. Festivalin Ulus- lararasi Yanşma böliimünde yan- şacak olan 12 film kesinleşti: Çek Cumhuriyeti'nden PetrZdenka'nm DüğmecileçMacanstan'dan György Feher'in Tutku, Iran'dan Samira MakhmalbaTın Eima. Japonya'dan YoichiraTakahashi'nın Ağustos'ta Bauklar, ABD'den Darren Aro- nofsky'nin Pi,Almanya'danFatih Akuı'ın Kua \e Acısız, Fransa'dan Bruno Podahdes'ın Beni Sadece Tann Görüyor. Kore ve Tacıkis- tan'dan Min Bough Hun ve Jams- hed Ismanov 'un An Sineği, Ka- nada'dan Don Mc Kellar'm Dün Gece,Yunanistan'dan Efhimios Hat- zis'm Alacakaranlık SahiUeri, Yu- nanistan'dan Kostas Yiannaris'ın Şehrin Bitiminde ve Kore'den Kwang Mo Lee'nın Kentimde İlk- bahar. Büyük ödiiller, Altm Isken- der (40.000 dolar) ve Gümüs tsken- der (25.000 dolar) 22 Kasım gece- si sahiplerinı bulacak. LTuslarara- sı yanşma jiirisi. Yugoslav yönet- men Goran Paskaijevic başkanlığın- da. Türkiye'den film yönetmeni DmişZaim, Yunanistan'dan görün- tü yönetmeni Giorgos Arvanitis, Almanya'dan film yönetmeni Jut- ta Bruckner,Çekoslovakya'dan film yönetmeni JaromilJires. ABD'den festival yöneticisı Tom Luddy ve Fransa'dan yapımcı \ e film yönet- meni EricHeymann'dan oluşuyor. Bu sene toplu gösterimleri yapı- lan yönetmenler de var Ingiliz Ken Loacfa ve Fransız Jean Daniel Fol- fct Yunan Filmleri Panoraması Bö- lümü'nde ise 19 film gösteriliyor Usta yönetmen Theo Angelopo- uios'un 1998CannesA!tınPaImı- ye ödüllü filmi "Sonsuziuk ve Bir GÜD", Nikos Koundouros'un "Fo- toğrafçılar''. Türkıve'de "Taş Yü- lar" filmı göstenlen PantelisVbul- garis'in "Uzıuı BirYbT filmleri bu bölümde yer alan yapıtlardan ba- zılan... Festivale ayrı bir karakter Asya'ya ve Balkanlar'a Bakış bölümlennde yer alan filmler ise çok özgün örnekler: Balkanlar'a Bakış böliimünde Türkiye'den Nu- riBügeCey1an"ın -Kasaba"sı, Yu- goslav Srdjan Dragojevic'in "Ha- sariar". Romanyadan LudenPîn- tiBe'nın "SonDurakCennefi, Ar- navutluk'tan Vladinıir Prifti'nin "Sako'nun Düğünü", Hırvatis- tan'dan Vlnko Bresnan'ın "Savaş Adamda Nasıl Başladı "sı, Bos- na'dan François Lunerın "Beklen- • Almanya'dan Fatih Akın'ın 'Kısa ve Acısız'mın da yer aldığı 12 filmin kesinleştiği Uluslararası Yanşma bölümünün jürisi, Goran Paskaljevic başkanlığmda Derviş Zaim, Giorgos Arvanitis, Jutta Bruckner, Jaromil Jires, Tom Luddy ve Eric Heymann'dan oluşuyor. Ken Loach ve Jean Daniel Pollet'nin toplu gösterimlerinin yapıldığı festivalde, Yunan Filmleri Panoraması'nda 19 film gösterilecek. Asya'ya ve Balkanlar'a Bakış bölümünde ise çok özgün örnekJer var. meyen Yürüyüş"ü gösteriliyor... Uluslararası Selanik Film Festi- vali dünyadaki pek çok festival ara- sında yerini almış bulunmaktadır. 1960'ta bir Yunan sinema haftası olarak doğmasından 1970'ekadar festival. büyük bir seyirci kitlesi toplarraştır. Festival yöneticisi Mîc- heJ Demopoulos bu konuda anıla- nna baş,vuruyor: "O zamanlar si- nema en anlamlj egience şektiydi. Her yıl tonlarca sinema üriinü pi- yasaya sürülürdü ve > üzlerce sine- ma saJonu vanü. Bu şekilde de fes- tival kendi içinde son derece başa- nhydi." Geçen yillar süresince fes- tivale bir uluslararası bölüm ekle- me çabalan çok az bir başan sağ- layabildi. 1970'lerin başmdan 1980'lerin sonlannakadar Yunanis- tan'daki evlere önce televizyonun, ardından video-kaset oynatıcılan- nın girmesi hem festivale hem de sinemaya olan ilgiyi önemli ölçü- de azalttı. f 991 'de bekJenen potan- siyeline ulaşmayan, çok masraflı bir girişım olduğu öne süriilerek fes- tivalin organizatörlerı, Demopo- ulos'tan, festivali nasıl daha an- lamlı yapabilecekleri konusunda önerilergetirmesinı istediler. Ken- disinden festival olgusunu değiştir- mesini istediler, o da kabul etti. Demopoulos, 199 l'de iyi tanınan, başanlı bir film eleştirmeni ve ERT- Yunan Ulusal Yayıncılık Şirketi ve halen de festivalin birinci sponso- ru olan kuruluşun yabancı prog- ramlanndan sorumlu olan yöneti- cisi. Başlangıcından itibaren o fes- tivalin uluslararası bölümünün ye- ni birinci veya ikinci filmlerden oluşan yeni yönetmenlerin bir ya- nşması olarak düşündü. Demopo- ulos. "Ben bireok festtval gördüm ve bunlardan birçoğunu tanıvo- rum. Bu festivafe ayn bir karakter vermek gerekiyordu'" diye düşun- celerini belirtiyor. Böylece 1992'de Uluslararası Selanik Film Festiva- li, 12 ülkeden 15 filmin katıldığı Uluslararası Yanşma Bölümü ve Yeni Ufuklar programı ileyaklaşık 50 film iie yapıldı... M Ne» Horizons" (Yeni Ufuklar) bölümünün yaratıcısı ve program yöneticisi DimhTi EipkJes, Yunan- lı seyirciye dünyanın her tarafından bağımsız fılmleri sunacak özel bir program tasarlamıştır. Yeni Ufuk- lar bölümü, başlangicında olduğu gibi bu yıl da orijinallikleri, gele- neksel yaklaşımlara karşıt olma- lan, alışılmışın dışında olmalan \e sadece kâr amacıyla yapılmış ol- maya da karşı olmalan ile tanım- lanan filmleri sunmak üzere tasar- lanan bir gösteri olarak gelişti. AJhşkanhklar değişti Eıpıdes'e göre amaç sinemaya. başka türlü ulaşılamayan fılmlere kamuoyunun ilgisini çekmek ve sinema seyircisine çok güçlü ve son derece kişisel nitelikte olan filmJeri izleme imkânı vermekti. Bu filmler hiçbir zaman büyük para- larla desteklenen filmler olmaya- cak, fakat kişisel vurgulan son de- rece güçlü olan filmler olacaktı. "Yeni Ufuklar" bölümünün bu yılki ana programı çerçevesinde Evlathk OğuL KirtL Georgica, Ge- cejartsı. I^eila. Rosie. Kaç Lola Kaç, Sükût. Su/k VVashington ve Ikinai gibı özgün örnekler; Yeni Fransız Sineması bölümünde Sabhk, St- kınh, Kücük Kızlar. karanlık, Me- leklerin Oüşsel Ya^anu; Amerıkan Bağımsızlan'nda ise Yaşam Kita- bu Buffalo 66, İlk Ask, Claire Do- lan, Sııe adlı filmler gösteriliyor... Yine bu bölümde yer alan 3x3, 3 yönetmenin 3 'er filmi programı, Yunanistan 'da daha önce hiç tanın- mayan yönetmenlerin fiimlerine doğrudan ilgi sağlıyor. Bu yılki 3x3'te Ispanyol Vfcntura POBS, h- veçli VlarcelGisler ve FransızFran- ÇOİSOHHI'U tanıma imkânı buluyo- ruz. Yunanistan'm en büyük üniver- sitesinin Selanik'te yerleşik olma- sı, şehrin genç insanlarla dolu ol- masına yol açıyor. Uluslararası fes- tivalin ilk üç yılında festival dü- zenleyicileri bu ögrencilerin bir Macar, bir Tayvan filminin göste- rilmesine pek fazla ügi gösterme- diklerini fark ettiler. Seyijciler ya Yunan filmlerini veya Hollywo- od'un gösterişli yapımlannı izli- yorlardı. Fakat bugün bu ahşkan- lıklar tamamen kınlmış durumda- dır. 1997 yılındaki bilet satışlan bir önceki yıün 36.000'ine göre 48.000 gibi bir sayıya ulaşnuştır. Selanik- liler, yavaş yavaş bu festivaJde ye- ni bir şey öğreneceklerini ve deği- şik bir şey göreceklerine inanma- ya başladılar. Ve görecekleri şey- lerin bazen yabancı veya karmaşık veya izlenmesi güç olacağını, fa- kat tamamen yeni bir dünya aça- cağını veya daha önce hiç bilme- dikJeri bir dünyaya pencere açaca- ğını fark etmişlerdir. Ulusal Panorama bölümü Daha geniş bir seyirci kitlesine ulaşma çabasının parçalanndan bir tanesi de festivalin belirli bölüm- lerinin Kuzey Yunanistan bölge- sinde gezgin hale getirilmesidir. Bu amaçla festival bugünedek Ale- xandrapolis, Florina, Kastoria, Kil- kis ve Edessa'ya kadar gitmiştir. Yönetici Mkhel Demopoulos, "Bu yerfcrtk sinemaya ve filmlere olan ilgiyi canlandırmak îçin bu- nun iyi bir ml ofduğunu dü$üo- dûk" diyor. Yunanistan'ın bu göz- den ırak yerlerindeki sinema se- yircileri, genç. gelişmekte olan ye- tenekleri görme imkânına festival sayesinde kavusmaktadırlar. Bu yıl gösteriler Olympion Si- nema Kompleksi'nin yanı sıra 8 ekranlı Multipleks Plateia Assos Ster Odeon'da yapılıyor. Bu yeni Multipleks Olympion'un hemen yanında yer alıyor ve festivalin di- ğer gösterileri için bir toplu göste- ri merkezi olarak bizmet veriyor. Bu yılki festival programında dikkate ahnması gereken en önem- li değişikJik, ulusal yanşmamn ye- rine bir Ulusal Panorama bölümü- nün konulması. Panoramada su- nulacak Yunan filmleri ulusal si- nema ödüllerine aday sayılacaklar. Ödüller, festivalin uluslararası ka- panış gecesi 22 Kasım'dan bir gün sonra açıklanacak." Yunanistan'da sinemaya stcaklıkla koUannj acan, kucaklay an birortam yaratmaça- bası önemli bir mesafe J^ydetouş- tir" diyor yönetici Demopoulos. "BuçabanmhâlâbaştonndayTZ-Fa- kat çalışıyoruz ve bir şeyler olu- joc-" diye ilave ediyor. Uluslararası Yansma'nın sonuç- lan 22 Kasım Pazar gecesi Olym- pion Sinema Merkezi'nde yapıla- cak olan ödûl töreninde açıklana- cak. Geçmişmmanınpeşinde TRT tarafından hazırlanan 'Eskici 'nin 5. bölümü, Cumhuriyetin ilk güzellerini ekrana taşıyacak RAHAR TANRISEVER ANKARA- Cumhuriyetin ilk güzelleri... Yaşamlan ve bazi- lannın trajik sonlan! Altm iğ- ne, gümüş sırma. bal peteği: Terzilik sanatının evrimi. ilk de- fileler... TRT Ankara Televizyo- nu Belgesel Programlar Mü- dürlüğü'nce hazırlanan "Esld- ci" adlı belgesel. tarihin tozlu sayfalan arasında kaybolmuş pek çok rengi günışığına çıka- nyor. Dünden bugüne taş plak yıl- dızlan, güzellik kraliçeleri, ka- dın berberleri. mankenler, dans profesörleri. sinema fenerleri, otomobiller, deniz hamamlan ve diğerleri ekrandan izleyiciy- le buluşuyor Yapım ve yönetmenliğinı Ta- ha Fe>izü"ntn üstlendiği "Esld- ei" adlı belgesel sürüyor. Sanat yönetmenliğinı Murat Ateş'in yaptığı belgeselın metinlerini Gökhan Akçura yazdı. Füsun Fevidi senaryolaştırdı. Programm mü- zik damşmanlığmı Medet Acar ile bir- likte yapan MehmetGürelujenerik mü- ziğinj de hazırladı. Belgeselin sihirli dünyasına götüren Eskici 'yi Devlet Ti- yatrosu sanatçısı Mefamer Ataycanlan- dınrken programda. Enise İnak, Ayşe- gül Özbey, Ayşe Genç ve Sait Khusha- imi rol alıyor Tanzimatla başlayan ve Türkiye Cum- huriyeti'nin kurulmasıyla birlikte top- lumsal bır ülkü halıne gelen çağdaşlaş- ma sürecınin önemli kilometre taşlan- nı aktarmayı amaçlayan belgeselde di- daktik bırdil yenne, sinema dılı, drama- tik bir yaklaşım seçilmesi dikkat çeki- yor. Her bölümde konunun uzmanlan- na danışman olarak yer verilirken ta- nıklann görüşlen de izleyiciye sunulu- yor. Yönetmen ve yapımcı Taha Feyizli. belgeselin ön hazırlıklan, metin çahş- malan, çekimleri ve kurgusunun 2 yıla yakın birsürede gerçekleştirildiğini bil- dirdi. Feyizli. ''Belgeselde yer alan ko- nulann çoğu ilk kezTRT aracılıgıyia ka- Üumhurîyet nuoyuna sunuluyor. Cumhuriyetin ŞUD- diye kadar bilinen, vurgulanan tarafla- nndan ziyade çokaz bilinen yanlannıgös- termek istedik. SKil, sosyal tarihi anlat- mak, önemli kilometre taşlannı \urgu- lamayı amaçladık" diye konuştu. Belgeselin "TescilH Güzeffik" başlı- ğını taşıyan 5. bölümü bugün saat 22.50'deTRT 1 'de yayımlanacak. Prog- ram, Atatürk'ün emriyle 1929'da Cum- huriyet gazetesi tarafından düzenlenen ilk güzellik yanşmasının birincisi Feri- ha Tevfik'in yaşamı ve trajik sonundan. Atatürk'ün "Ece" soyadını verdiği ilk dünya güzeli Keriman Halis'e kadar uzanan bir yelpazeyi sunuyor. "Esldci'1 nin diğer bölümleri ve ko- nulan şöyle: Alnn İğne, Gümüş Sırma, Bal Peteği: Terzilik sanatının evrimini konu alan programda İstanbul'un eski ünlü terzi- İeri, Cumhuriyetle birlikte Türk terzile- rinin yetişmesi, ilk defileler, mankenler, konfeksiyon ve terziler döneminin so- nu işleniyor. Siyah Buklen' Kız: Eczacıhk tarihi, • 'Eskici', taşplaktan güzellik kraliçesine, danstan îstanbul hamamlanna kadar uzanan bir tarih sayfasını gözler önüne seriyor. var olan koleksiyonlar, ıtriyat ve parfürn tarihi ile bunlann şişelerine ilişkin ko- leksiyonlar sunuluyor. Fenerleri Yakmak (2 Bölüm): Îstan- bul : un sinema salonlan ve işletmecili- ği, halen ayakta olan salonlann kısa ta- rihi, sinema fenerleri ve yazlık sinema- lar anlatılıyor. Fruchtermann Diye Bir Adam: Tür- kiye 'nin ilk ve en önemli kartpostal ya- yıncısı Max Fruchtermann'ı konu alan bölüm. bugünün kartpostal koleksiyon- culannın konuya yaklaşımını da yansı- tıyor. O,Sahibinin SesineSes Verdi: tlk plak şirketleri. ilk plaklar, taş plak yıldızlan ve taş plak ile gramofon koleksiyoncu- luğu işleniyor. Bu Hamamın Kurnası Yok: Îstan- bul'da Deniz Hamamlan "nda başlaya- rak plajlann tarihini anlatan bölümde Atatürk'ün deniz sevgisi ve Florya De- niz Köşkü'ne de yer veriliyor. İlk Armağandı O: Eski kitaplar eks- pertizlik, sahaflık ve müzayede yöneti- ciligi tanıtılıyor. P sanat Kültür Antika Derglsl'nin Cttz sayısında 'At'ın sanattaki yansımalanKültür Servisi - P Sanat Kültür An- tika Dergisi'nin Güz'98 sayısı, insa- noğlunun en eski ve en sadık dostla- nndan 'At'ın sanattaki yansımalanna aynlıyor. İlk kez neolitik çağda evcil- leştirUen at, tarih boyunca insanlara sağ- ladığı yararlann yanı sıra, düşlerimi- ze, söylencelerimize. sanat ve edebi- yat yapıtlanmıza yerleşmiş; uygarlı- ğımızm aynlmaz bir parçası olmuş. P'nin bu sayısında at ve sanat, Çin'den Osmanh'ya, Bizans'tan Venedik'e, Ingiltere'den Fransa'ya tüm aynntıla- nyla ele alınıyor. Öyküleri, gezi kitaplanyla tanıdı- ğıınız Orhan Duru, bu kez P Dergisi sayfalannda at konusunu ele alıyor. Duru, 'EfsanedenGerçeğeAt'başlık- lı yazısında atlann Greklerin ve Türk- lerin mitologyasıyla, Selçuklu ve Os- manlı toplumlanyla yakınJıklan anla- tılıyor. Kisa bir süre önce Pekin'de, Hong Kong'da ve New York'ta düzenlenen sergiler, tarih boyunca Çin'de üretilen atla ilgili sanat objeleri, heykelcikler, koşum takımlan ve resimlerin kayna- ğmı oluşturuyor. Günümüzde çanta, el- drven, ayakkabı ve giysileriyle tanınan, ama köİceni 1837'de Paris'te açılan at koşumlan ve aksesuvan atölyesine dayanan Hennes'in sanat koleksiyo- nundan 'XV. Louis'nin At Sırtında PDrtresi'ne, bu tablodan esinJenilerek Hermes atölyelerinde üretilmiş çiz- me, eldiven, göğüs zırhı eşlik ediyor. Zeynep İnankur, "Konstantinopo- EstenVtoedOc'eSan MarcoAflan" baş- lıkJı yazısında Venedik'te San Marco Kilisesi Müzesi'nde sergilenen dört bronzatın, antik çağdan Konstantino- polis'e, oradan Venedik'e uzanan öy- küsiinü anJatıyor. Dclacroh'nın. Chas- seriau'nun, Fromentin'in tuvallerine yansıyan Arap atlarının yorumunu ise Semra Gennaner, "Oryantalist Re- simlerde Arap Atlan Fantazyalar" başlıklı yazısıyla aktanyor okuyucu- lara. Baslı başına bir sanat nesnesi nite- liği taşıyan at alm zırhları, bu alanın uzmanı TüUn Çoruhlu'nun OsmanJı dönemi at kültürüne de ışık tutan ya- zısında yer alıyor. Çoruhlu'nun yazı- sına Askeri Müze Koleksiyo- nu'ndan yapıtlar eşlik ediyor. 18. ve 19. yüzyıi tngiliz res- minin vazgeçilmez bir parçası olan atresimleri,konunun tngil- tere'deki uzmanlanndan Graham Buddtarafından aktanlıyorokur- lara. FeridEdgü'nün "Degas'nuı Yanş Adannı tzlerken" başlıklı yazısında, bir süredir çeşitli kent- leri dolaşan 'Degas At Yanşla- n'nda adlı serginin yapıtlannı in- celeme olanağı buluyoruz. Top- kapı Sarayı Müzesi'nden Deniz Esemenli, Osmanlı sarayı at kül- türünü incelerken Topkapı Sara- yı koleksiyonundaki değerli at ta- kımlan çok uzun bir zamandır ilk kez gün ışığına çıkıyor. Çağ- daş Türk resminin ustalanndan Orhan Pekcr'in 'Mahzun AÖar'ı, Peker'in resmini yakından bilen Turgay Gönenç'in kaleminden XV. Louis'nin at aründa portresi, 1723-1725. dile geliyorlar. YAZI ODASI SELtM İLERİ Kitap Fuarı'nin Ardınıta Istanbul'da Kitap Fuan her yıl sonbaharda yük yankılarla açılıyor. TÜYAP'ın bir başansı b Yayınevleri, fuar öncesi son üç ayı bütün bir bedel kitap haarlıklanyla geçiriyor. Yeni kitapla arada, bol bol yayımlanıyor. Fuara iki kez, iki cumartesi gittim bu yıl. Insan nı, hele ikinci cumartesi, benı gerçekten şaşırttı kadar çok kitap tutkunu varmış bu kentte! Hem yalnız bu kentte mi? Başka kentlerden len okurlar, kitabevi temsilcileri, görüşmeler, irr laşmalar; öyle bir görüntü ki: Krtaba adamakıllı d kün bir ülkede yaşandığı sanısı uyanıyor. Her sanı yedeğinde kuşku barındınr: Kitap veriiğimiz de sanınm böylesi bir kuşku banndırn Bunca okur bütün yıl nereye kayboluyor? Ya Fuar'dan edindikleri kitaplan bütün bir yıla mı I lüştürüp okuyorlar? Hangi kitaplar daha çok ilgi çekti? Okurun profilini yakalamak olası mı? Kimlerdi asıl "alıa". Ufuksuz gözlemlerimden yola çıkarsam, gerç okur, gerçek kitapsever kitap ederleri karşısında c raksayan, huzursuzluk duyan, şu ve bu kitabı arada degil de içlerinden yalnız birini seçmek ı runda kalan, olanaklan dar, orta halli kesimdi. G rüyordunuz onlan: Kitaplan okşarcasına gözd geçiriyorlardı, sevgiyle, hasretle. Uzun uzadıya ı çüp biçiyoriardı. Ziya Osman Saba'nın dizeleri geçiyordu ki bimden: "Gün görmemiş insanlar I Konuşanlar, birhüzü le sesinde, Isusanlar, susanlar..." Sonra, cep telefonlanyla yürüyüp geçenler; t cep telefonlannın başkalannca ille fark edilme gerekiyor. Sonra günün modası satış kitaplannı imzala mak için kuyruğa girenler: Hallerinde, o kitabı okı okumaz, Türkiye'nin sorununu çözmüş bir eda v£ Sonra, yağmurfu cumartesiyi sıcacık mekâna bir aşağı bir yukan dolaşarak eğlentiye dönüşti renler. Sonra "Üst katta iyi kitabevleri, boş ver aşağı ir meyi" diyen, diyebilen tırnak içi kitapseverîer. Bunlar da öteki görünümlerdi. Orta halli kesimin okurlan ya öğretmen, ya öÇ renci velisi, asker, hukukçu, işte benzeri uğraş alar lanndan kişiler. Yıllann kitap okuruyum, uzakta ayırt ediyorum onlan, gülümseyişlerindeki hüzür den, bakışlarındaki ince içe kapanıştan. İşte, diyoı sunuz, işte!.. Fuar'ın açılışı bir siyaset arenası olmuş, işittiğirr öörendiğim kadanyla. İlk cumartesi Sayın Erdal Inönü geziyordu. N koruma, ne görevli, ne tantana, ne alkış. O her ZJ manki alçakgönüllülüğü, güleryüzü, güven veren dı yarlı tutumuyla, dikkatiyle. İkinci cumartesi bir hanımefendi geldi, yanınd yaşlı bir bey, yaşlı bir hanımefendi. "SizPilge Güı soy'un arkadaşısınız değil mi" diye sordu. O zama tanıdım Sayın NilüferGürsoy'u. CeJâi Bayar'ın k zının ardında ne koruma, ne görevli, ne tantana, n gürültü patırtı. Sade giysili bir hanımefendi. Ister istemez Ismet Inönü, Celâl Bayar, yıllar, ye kın tarih, değişen Türkiye beliriyor. Ister istemez biı takım kıyaslamalaryapıyorsuhuz. Ister istemez 6 dal Inönü'yü ve Nilüfer Gürsoy'un bugünün kişile riyle, bugünün bütün birsiyaset ortamıyfa ölçüp b çiyorsunuz. Elbette burukluk duyuyorsunuz, hem de yainı burukluk. İki cumartesi bu yüzden eve biraz, yok, bir ha> li düşünceli döndüm. "Cumhuriyet terbiyesi"nin n olduğunu bir kez daha algılayarak. Şanslı insanlarmışız diyorum, o terbiyenin son dc neminde yetişmişiz. Bizde iyi kötü bir şeyler ka mış. Sayın Gürsoy'un ve Sayın Inönü'nün fuar resirr leri belleğimden herfıalde hiç silinmeyecek. Takvimdeh Bırakan: "Atatürk, askeri zaferierin ve siyasal başanlan olduğu denli, sanatsal inceliklerin de adamıdır. B toplumuyönlendirmede, çağdaşlaştırmada sana tın ve kültürün işlevini çok iyi bilmektedir." Atill Dorsay, Sinema ve Çağımız, Remzi Kitabevi, 199* Necl Kâzım Akses'i anma konseri • tZMİR (AA) - Izmir Devlet Senfoni Orkestrası (İZDSO), Ünlü besteci Necil Kâzım Akses'in 90. doğum yılı anısına bu akşam Ege Üniversitesi AKM Salonu'nda bir konser düzenliyor. Cumartesi günü tekrarlanacak olan konserde W.A.Mozart'ın Saraydan Kız Kaçırma Operası Uvertürü, Flüt ve Arp için Do Majör Konçertosu ile Necil Kâzım Akses'in Ballad ve Bir Divanda Gazel adlı eserleri seslendirilecek. Şef Rengim Gökmen'in yöneteceği orkestraya, arp sanatçısı Çağatay Akyol ile flüt sanatçısı Songül Özdemir Seidel solist olarak eşlik edecek. 1908 yıhnd. Istanbul'da doğan Akses, îstanbul Devlet Konservaruvan'ndan sonra Viyana ve Prag konservatuvarlannda eğitim gördü. Ankara Devlet Konservatuvan Müdürlügu, Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü ve Ankara Devlet Operası Müdürlüp görevlerinde bulundu. Türk halk ve sanat müziklerini Batı tekniği üe birleştiren sanatçı, 'Türk Beşleri' olarak bilinen grubun da üyesiydi. K Ü L T Ü R İ Ç İ Z Î B K A M İ L M A S A R A C \ r
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle