Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
7KASIM1998SALI CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
ıfeni bir ilke karanyla, SİT ilanlannın 'önceden ve kesinleşmeden duyurulması' kuralı getirildi
SIT kararlanna
6
önlem paketT)KTAY EKİINCİ
Koruma KuruDan'nca son yıllarda alı-
an bazı SİT kararlannın Kültûr Bakanlı-
ı tarafından "durdurulmasT nedenıyle
iregelen tartışmalar, yine SlT'lerle ilgili
karar öncesi haorlık sürecine" aynntılı
urallar getıren 602 sayılı ilke karanyla
enı bır boyut kazandı.
Koruma Yüksek Kurulu'nun 14 Tem-
ıuz 1998 tanhlı toplantısında kabul edıl-
ığı duyurulan bu son ilke karanna göre,
İT ilan edilecek bölgeler ıçin ılk aşama
larak "öneri tespit(saptama) alanlan" be-
rlenecek. Bu "kesn obnayan" SlTönen-
:nne ait "tasJak" haritalar valiliklere ve
elediyelere ıletılecek ve ilgili tüm kamu
urumlanndan teknik elemanlann "tespit
ahşmalarma katümalan" istenecek. Yine
enüz önen durumundaki StT alanına gi-
;n kültür ve doğa değerleriyle mevcut di-
er yeni yapılaşma belgelenerek. ilgili yö-
:lerde "ilanT
" edilecek. Bu çalışmalann
im dokümanlan ve raporlan Koruma Ku-
jllan'na sunulduktan sonra yine ilgili di-
er kurumlann görüşleri de ırdelenerek
kesin SİT karan" almabılecek... 602 sa-
ilı ilke karan, bu yeni kurallann yanı sıra,
nen tespit alanlan valilik ve belediyelere
ildirilince bu bölgelerdekı altyapı hizmet-
leri dışında u
tüm imar uygulamalannın-
da durdurulmasını öngörüyor. Kûltür var-
lığı niteliğindeki bınalannrestorasyonudı-
şında tüm yeni yapılaşmaya da "izin veril-
memesT koşulunu getıriyor.
'Ömerfi-Darhk' örnegL. ~
Kültür Bakanhğı yönetımlerince sıyasi
ve bürokratik baskıyla durdurulan SİT ka-
rarlan arasında ılk önemlı örnek Ömerfi-
Darhk su havzası ve orman kuşağıyla ilgi-
li karardı. Istanbul II Numarab konıma
Kurulu'nun 1996 yılı Mart aymda aldığı
karar, daha önceki yıllarda özellikle İS-
Kl'nin isteğine ve buna bağlı olarak genel
müdürlükçe yapılan aynntılı tespit çalış-
malanna dayanmasına rağmen, dönemın
Kültür Bakanı Agah Oktay Güner ve Ko-
ruma Genel Müdürü Altan Akat'm kurul
müdürüne yaptıkian baskı sonucunda "da-
ğramı engeuenerek" durdurulmuştu. Oysa
bu SÎT karan. I995'te ilan edilen Sanyer-
Beykoz doğal SlT alanlannın "devamı"
konumundakı bölgelerin de korunmasını
öngörüyor, böylece lstanbul'un kuzeyin-
dekı "yeşil kuşak" denen orman ve doğal
yaşam alanlannı bır "bütünseUik" içinde ı-
mar baskısına karşı yasal güvenceye alma-
yı hedefliyordu. Yakın geçmişte duyarlı
çevrelerin tepkı gösterdikJeri diğer bir en-
gelleme olayı da "Kordonboyu SİT kara-
nnda" yaşandı. Izmir 1 Numaralı Koru-
ma Kurulu'nun, hem beledıyece yapılan
yasadışı deniz dolgusunun yarattığı alanı
bir "tarih ve kıyı parkT haline dönüştür-
mek, hem de yansı zaten SlT olan Kordon-
boyu'nun artik bir bütün olarak korunma-
sını saglamak amacıyla aldığı karar, yine
dağıtımı durdurularak bakanlıkça "işlev-
sz" kılındı. Ardından, aynı karann yeniden
alınmaması için de kurul üyeleri değiştiril-
ch_.
'Kûçûkçekmece' operasyonu
Bu uygulamalar içinde özellikle Kork-
maz Yîğit'e ait yeni yatınm alanlannı da
ıçerdıği için kamuoyunda büyük yankı
uyandıran son örnek ise Istanbul II Numa-
ralı Koruma Kurulu'nca 12.03.1998 tarih-
li kararla "kesinJeştirOen" Küçükçekmece-
Sazlıdere doğal SIT ilanının yine bakanlık
yönetımince'işlemekonııknadan'' engel-
lenmesi oldu. Gerçi, tıpkı Ömerli-Darlık
gibi tstanbul'un su havzalanyla birlikte ko-
runması gerekli tanm ve orman alanlannı
da içeren bu yöre için ilk SİT çalışmalan
1996'da başlamıştı. Ancak dönemin bakan-
lık yönetimlennce de benzer baskılar ya-
pıldğından SlT ılanı sonuçlanmamıştı. Son
olarak Koruma Kurulu yeniden ve artık
"kesiıı karar" şeklinde SlT alanını belırle-
yince, geleneksel "ayasi refleks* bir kez
daha harekete geçtı ve tüm bölge "koruma-
yıiçenneven'' imarmevzuatının elinde kal-
dı...
~Ve, 602 sayıh 'önlem'
Işte bütün bu örnekierie birlikte şimdi
devreye sokulan 602 sayılı ilke karan "bir
büriin olarak" ırdelendiğmde, SlT kararla-
nna karşı "ouunsuz" bakan ve hatta Koru-
ma Kurullan'nın yasal yetkılerine müdaha-
le edecek kadar da "tepkiseT bir politika
İ2İeyen siyasal otontenin aynı amaca para-
lel bir "önlem paketini* bu kez de Yüksek
Kurul onayıyla yürürlüğe soktuğu ızlenimi
daha bır ağır basıyor. Çünkü bu ilke kara-
n, ilgili tüm kurumlan "çahşmayaortaket-
mek" gibi temelde çok da yanlış görülme-
yecek bir anlayışı içeriyor olsa bile, bu or-
taklığm giderek "SIT karaıiarmı önceden
engeflemeye" dönük bir bürokratik tıkanık-
lığa ve hatta "direııişe" dönüşmesine de
açık bır "ortam" hazırlıyor. Dahası, yine
aynı SfT hazırlıklannda siyasal baskılann
da "öncedenörgûtJenerek". bakanlık kana-
lıyla Koruma Kurullan üzerinde bir dene-
tim ve durdurma sürecını yaratmalanna
"zamanlama oJanag?" bıle sağlıyor.
Aynca, henüz SlT karan kesinleşmeden.
yani sadece "öneri" aşamasmdayken imar
uygulamalannın durdurulması gibi "radi-
kal" bir görüntü veren koruma önlemi ise
"yasal dayanaktan yoksun" olduğu için,
602 sayılı ilke kararının "SfTflanlannızDr-
laşona" içeriğine kannaşık hukuk sorun-
lannı da eklemiş oluyor. Hele bir de söz ge-
limi "öneri SİT alanı" ile "kesinleşen SIT
alanı" arasında olası "farkhhklann" orta-
ya çıkması durumunda, bu farkın "nereden
kaynaklandığT yönündeki sorulann ilgili
Koruma Kurullan'nı ne denli -yıprataca-
ğV ise aynca düşünülmesi gereken bır du-
rum. Benzer şekılde "önceden ilan edilen"
öneri tespitlerdeki kültür \ e doğa varlıkla-
nnın tümünün sonrakı StT karan ekınde
yer almaması durumunda ise "bilimseloto-
ritenin sarsılacağını" şimdiden görmek zor
olmasagerek... Evet. Korumacılann gün-
deminde şimdı de böylesi bir ilke karan
var. Bu gibi "kaûJnncüık" öneren kararla-
nn. ilgili meslek odalanyla, üniversiteler-
le ve hatta doğrudan koruma kurulu üyele-
n ve teknik elemanlanyla önceden tartışı-
larak. "biBmselvedemokratik bir karar or-
tanunda neden almmadığı" ise aslmda en
temel soru olarak önemini ve önceliğini
koruyor... Sorunun muhatabı ise sadece
bakanlık değil, aynı zamanda Koruma
Yüksek Kurulu değil midir?..
Suç islediği gerekçesiyle sınır dışı edildi
MuhtisAriyAimanya
y
ya
dönmek istiyorstanbul Haber Senisi - Çok sayıda suç islediği
gerekçesiyle Almanya'dan sınır dışı edilerek
Türkıye'ye göndenlen 14 ya^ındaki Muhlis
An, "En kısa zamanda Almanya'ya geri
dönmek isti>wunT dedı. Sosyal Hizmetler ve
Çocuk Esırgeme Kurumu Istanbul ll Müdürü
Kahraman Eroğhı. Muhlis Arı'nın
Almanya'ya gen gönderilmesi için
girişimlerinin olduğunu. bu girişimlerden
sonuç alınamaması durumunda bakımevinde
kalabileceğini söyledi. Türk ve Alman gazete
ve televizyon muhabırlerinın yoğun ilgi
gösterdiği Muhlis An, kendisiyle ilgili
iddialann doğru olmadığını anlattı.
Akrabalannın sahıp çıkmaması üzerine
Kadıköy Belediyesi Umut Çocuklan Ilk Adım
Istasyonu Bakımevi'ne yerleştırilen Muhlis
An, iddia edildiği gibi 60'ın üzerinde suç
işlemedığini, işledığı suç sayısının 5'i
geçmediğini savundu. An, bu suçlann da
arkadaşlanyla yaptığı gençlık kavgalan ve
bisildet caüna gibi suçlar olduğunu belirterek
şöyle devam etti: "Ben normal bir hayat
\aşamak isfjyorum. Ha>aQ ciddiye alı>orum: ise
giden. calışan biri olmak isti)«rum. Kavga
etrigim. dövdüğüm çocuklann telefonlan var
bende. Onlan aradıio, özür diledim. Işlediğim
suçlardan dola>ı üzgünüm, pişmanlık
duyuyorum. Bana bir firsat verirlerse kendimi
ispaüamak istiyorum." Tekirdağ'a bağlı
Büyükyoncalı Köyü'deki akrabalanmn yanına
giden, ancak akrabalannın sahıp çıkmaması
üzerine bakımevine geri dönen MuhJis An,
Türk hükümetinden; Almanya'ya, "kendisinin
Almama'da doğup büyüdüğünü, Türkıye'ye
yabana olduğunu ve burada yaşayaıııayacağı"
mesajuıı vermesini istedi. Kendisinin
"abarüküğı gSbi bir dev olmadığını" vurgulayan
Muhiis An'yı, Alman kız arkadaşı Jasmin
Kommel yalnız bırakmayıp onunla Istanbul'a
geldi. An, " Şu anda tek isteğim stvgilirnle
rahat bir şekûde gezmek" diye konuştu.
'OIB k;d«lııılııuıir
CİGEM Başkanı Mümtaz Soysal, özelleştirmelerin
cara para aklama aracına dönüştüğünü söyledi
ANKARA (Cum-
luriyet Bürosu) - Ka-
IU Işletmeciîiğini Ge-
ştirme Merkezı V'ak-
ı (KİGEM) Başkanı,
ağımsız Zonguldak
-fillervekilı Mümtaz
•oysal, özelleştırme
apsamındaki tüm ku-
uluşlann Özelleştir-
ıe tdareşi Başkanlı-
ı'ndan (ÖtB) alınma-
ını istedi. Soysal, bu-
üne kadar yapılan
zelleştirmelerin. kara
ara aklama aracı ve
rsizlik aracı olduğunu
Dyledi.
KİGEM Başkanı
oysal, dün genel mer-
szde düzenlediği ba-
n toplantısıyla hükü-
letin özelleştirme ka-
ırianm \e yanlışlan-
ı değerlendırdi. Ozel-
ştirmenin doğru yoî
madığını söyledikle-
ııi anımsatan Soysal,
Ne istendi ne oldu
4 Özefleştirmeden geBr sağianamadı.
Türkrye'nin iç \ç dış borcu da azalmadı, art-
0. Çiinku özeflestirme, bir kajnak sağkma
yöntemi değfl. tam tersine özd kesime kay-
nak aktarma yöntemiydi
• Oretim artmadı, azaldı. Üç yıl üretim
şartıyla satılan 14 ORÛS işletmesiııden
13'ü, löSümerHoldingişletmesinden 13'ü,
11 EBK işletmesinden 9'u kapah.
4 tstihdam oknağı sağlanmadı. Bazı
KTnerişçiazdevredBdL
• Şeffaflık ilkesi yalnızca ihalelerin te-
levizyondan yayımlanmasindan ibaret kaidı.
• ÖzdlejtirmeldaresiBaşkanlığL Türki-
>ç'nin en büyük KTTi oldu. Kendisine bağ-
lı tüm kuruluşan feiç etti,
• Anayasaya aykınlık devam etti. Mah-
keme kararlan uygulanmadı.
4 Yargı baskı al&na alUMu. Bu dönemde,
Türk \argı sistemi üzerinde içten ve dıştan,
dola>İHİnla>sız baskı oiuşturuldu. Bugüne
kadar \apüanözeDeştirme;birkaraparaak-
iama aracı olmuş, üretimsizlik araa ofamş,
tşsizlik araa obnuştur.
ârkiye'nin bugünkü
ıruma gehnesinde özelleştirmelerin etkili ol-
ığunu belirtti. KlGEM'in özelleştirmelerle
îrkiye'nin kurtanlamayacağuıı savunduğunu
lydeden Soysal, "Çünkü, özeUeştirme, tanımı
gereği basta KTT'ler
olmaküzeredevlete ait
her şeyin özel kesime
devredilmesi demek-
tir"dedi.
Özelleştinne kapsa-
mmdaki tüm kuruluş-
lann ÖlB'den almma-
sını öneren Soysal,
"ÖtBlağvedilmeüdir.
Bu kuruluşlar tesisleri
hakkındakendi karar-
lannı kendileri verme-
lidir" diye konuştu.
Soysal, Başbakan
MesutYılmaz'ı eleşti-
nrken de şunlan söy-
ledi:
"Başbakan. bir
vandan üç alanda sa-
vaş verdiğini, bölücü
terör, çetelerve irticai
terör ile savaşüğını
söylemekte, diğer
yandan her üçüne de
maddi kavnak sağla-
yan ve üçünün de ak-
lanmasına neden
olan özelieştirmeyi
sürdürmektedir."
Soysal, Türkiye'de sol partilerin özelleştirme-
lere karşı çıkmadığmı, sağ partilerin dümen su-
yundan gittiklerini belirtti.
Mafya uzmanı
mrokratın isyanı
VİNGÖKTAŞ
ANKARA-Adalet Bakanhgı Adlı Sıcil ve Is-
istk Genel Müdürü Dr. Mustafa Tören Yü-
l, rnafya ve çetelerin kara para yöntemleri ko-
sunda iki yıl önce ortaya koyduğu araştırma-
karşuı önlem alınmamasını eleştirdi.
Yücel, "Türk Ceza Siyaseti Kriminolojisi''
lı kitabında Türkıye'dekı mafya ve çeteler ile
ra para aklama yöntemlenni oldukça bilim-
bırşekilde ortaya serdığıni şunlan söyledi:
ara. evrak ve elektronik kayıtiann dunyayı
la&abilmesi için günler değiL artık dakikalar
«rS. Suçlandıncı nitelikteki ka> ıtlarda kolaj-
la süinebilmektedir. Kara para aklanması fa-
bir çember niteliğindedir. Yurtdışına çıkan-
ı paralar başka bir biçimdeyurtiçinedöflmek-
»e bugünün organize suç örgütieri de banka
-nakyerine. tıpkı şimdi olduğu gibi banka sa-
Maunayi>eğjemektedirier. Organize suçhıluk,
ır vehukuk tanımayan bir düşmandır. Ilk he-
f ber ülkevi tetıdit etmekte olan kara paranuı
Lanması ile mücadeledir. Çünkü bu, organize
;lıiugun havat damandır."
'Santral ihaleleri
incelensin'
ÖZCANÖZGÜR
MUĞLA - Korkmaz Yiğit'in açıklamalan
ile Türkbank ihalesinde ortaya çıkan mafya-
siyasetçi-işadamı üişkileri nedeniyle gözleren
büyük özelleştinne operasyonunun yapıldığı
termik santrallara çevrildi.
Damştay, DGM'nin ifadesini aldığı Kâmu-
ran Çörtük'ün sahibi olduğu Bayındır Hol-
ding'in kazandığı Yatağan, Yeniköy ve Göko-
va termik santrallan ihalelerini inceliyor.
Tes-Iş Sendikası Yatağan Şube Başkanı Erol
Soğana. bütün santral ihalelerinin inceleme-
ye alınması gerektiğini savunurken eski Kİ-
GEM Genel Sekreteri Öker Ertuğrul da yine
Bayındır Holding'in kazandığı POAŞ ihalesi-
nin incelenmesinin de doğru olacağını söyle-
di. Dıaleleri Başbakanlığa bağlı Rekabet Ku-
rulu tarafmdan onaylanan, ancak işletme hak-
lannın devri için Danıştay 10. Dairesi'nden
hâlâ bir karar çıkmaması sonucu özelleştiril-
meleri tamamlanamayan termik santrallardan
Yatağan, Yeniköy ve Gökova termik santralla-
n ihaleleri mercek altına alındı.
An, akrabaJanrun sahip çıkmaması üzerine Umut Çocuklan İlk Adım tstasyonu Bakımevi'ne yerleştirikü
E Ş İ N C I Y I L ' A ff^İR M A O M IM
T Ü R K P L A S T İ K S A N A T L A R I S E R G İ S İ
Y A Ş A Y A N 3 K U Ş A K B İ R A R A D A , 1 6 0 S A N A T Ç I N I N K A T I L I M I Y L A
2 6 K A S I M - 1 0 A R A L I K 1 9 9 8 D O L M A B A H Ç E K Ü L T Ü R M E R K E Z I
B E Ş İ K T A Ş - İ S T A N B U L T E L E F O N : ( O 2 1 2 ) 2 5 8 5 5 4 4 ( 4 H A T )
B İ L İ M S A N A T G A L E R İ S f
İ L E T ( Ş I M T E L • ( O 2 1 6 ) 4 1 4 0 2 2 6 - 2 6
J)f RNANSBANK
Cumhurfyef
ARAYIŞ
TOKTAMIŞ ATEŞ
'Son'un Başlangıcı
Abdullah Öcalan'ın Surıye'den sonra, Rusya'ya
da sığınamayarak Italya'ya geçmesi ve orada bir tür
gözaltına alınması, bazılanmızda "Buiş bitti"gibisin-
den yanlış sonuçlara varılmasına neden oldu. Oysa
ki, "kazın ayağı" hıç öyle değil.
Öcalan'ın tasfiyesı, elbette "Kürdistan işçi Parti-
s/"ne (PKK) vurulan büyük bir darbedır ve hiç kuşku-
suz, "sonun başlangıcı''dır. Fakat bu süreç, zaten
Suriye'nin Öcalan'a sırt çevirmesiyle başlamıştı. Ve
şimdi, "merkeziyönetimden"yoksun kalan PKKha-
reketinin gücünü çok önemli ölçüde yitıreceği açık-
tır. Fakat, tümüyle sona ereceğini beklemek yanlıştır.
Şimdi PKK'yı bir "parçalanma süreci" beklemek-
tedirve ardından yeni birtakım isimler ortaya çıkacak
ve "PKK'nin mirasına" sahıp çıkmaya çabalayacak-
tır. Ve muhtemelen bunlardan bırkaçı, bu mırastan
önemli paylar kopartacaklardır. Ve bunlardan bır bo-
lümü kırsal kesimdeki direnışlenni sürdurmeye çaba-
larken, muhtemelen bir bölümü de kentlere yönele-
ceklerdir.
Bu hareketin tümüyle dağılacağını tahmin etmeme-
min üç nedeni var. Bunlardan bınncısı, PKK'nin yurt-
dışı desteğıdir. Avrupalı kimi aydınlar "PKK sempa-
tizanı" olmayı, aydın olmalarının bir göstergesı gibi
değerlendırmektedırler. Hoş, buna benzer bırtutumu,
bizim "süper zekâlı" aydınlarımızın bir kısmında da
görmüyor muyuz?
Dış destek, salt kimi aydınlann sempatisinden iba-
ret de değildır. Yurtdışındaki Kürt kökenli vatandaş-
lanmızdan toplanan bağışlar ve kaçakçılık gelirteri,
çok önemli bir meblağ tutmaktadır ve salt bu para-
ya el koyabilmek için çeşitli çabalar ortaya çıkacak-
tır.
Bu hareketin sürecegıni tahmin etmemın ıkıncı ne-
deni, bırıncı nedenden daha önemlıdır ve ABD'nın
dünyaya dayatmakta olduğu "Yeni Dunya Duzeni"
içindeki, "Yeni Demokrasi" anlayışıyla ılgılıdır.
Gerçekten; bu anlayış, "yerel ağırlıklı, yan doğnj-
dan ve ait kimliklerin ön plana çıkartıldığı" bir demok-
rasi önermektedir ki; bu ait kimliklerin en önde gele-
nı, hiç kuşkusuz "etnik" ve "dinsel-mezhepsel" kim-
liktir.
Eğer böyle bir demokrasi anlayışı egemen kılınmak
isteniyorsa, hiç kuşku yoktur ki, "Kürt kimliği" ön pla-
na çıkartılmak istenecektir. Ve bu çerçeve içinde, ka-
çınılmaz "çatışma" ve "sürfü£/neter"yaşanacaktır. Ve
Kürt hareketı, PKK'nin uygulamaları bıçıminde olma-
sa bile, bir başka biçimde karşımıza çıkacaktır.
Kaldı ki; Yeni Dünya Düzeni adı verılen aldatmaca
bir yana, ABD bu bölgede zaman zaman masaya
sürdüğü "KürtKartından", hiçbır biçimde vazgeçme-
yecektir. Eski senaryolarınm uygulanamaz olması ve
Guam'ataşınan binlerce "CIA Kürdünü"geri getire-
meyeceğını bılmesine karşın, yeni senaryolar üretme-
yeceğini beklemek büyük bır yanılgı olur. Hem pet-
rol ve hem de Israil'ın varlığı, ABD için Ortadoğu'yu,
"vazgeçilmez" kılmaktadır.
Bu hareketin tümüyle dağılacağını tahmin etmeme-
min üçüncü ve belkı de en önemli nedeni, memleke-
timizdeki siyasal, toplumsal ve ekonomik yapı ile il-
gılidır.
Gerçekten, PKK hareketı bence bir "Kürt hareke-
ti" olmaktan çok, bir "Güneydoğu" harekefa ıdi ve böi-
genin sosyo-ekonomık koşullanndan kaynaklanmak-
taydı. Bölgedekı gençlerın önemli bır bolumü ıçtn
"dağa çıkmak"Xan başka çare yoktu ve onlar da bu-
nu yapıyorlardı. Bugün, sadece Istanbul metropo-
lünde yaşayan Kürt kökenli vatandaşlarımızın sayısı.
Olağanüstü Hal Bölgesi'ndeki 14 vilayette yaşayan
Kürt kökenli vatandaşlanmızdan fazladır. Buna kar-
şın, PKK Istanbul'da taban bulamamıştı ve etkısı son
derece az olmuştu.
Fakat Güneydoğu bölgemizin ekonomik koşulla-
nnı düzeltemezsek ve oralarda yaşayan vatandaşla-
nmıza, "Sevinçte ve tasada bırlık" mesaıımızı inan-
dıncı bir biçimde veremezsek, tepki ve patlamalar ka-
çınılmaz olacaktır.
Burada HADEP'e çok önemli bir görevve büyük
bir sorumluluk düşmektedır. Abdullah Öcalan'ın
baskısını üzerierinden attıklanna göre (ya da atabile-
ceklerine göre), artık HADER PKK'nin ve Öcalan'ın
partisi değil, "Türkiye'ninpartisi" olma fırsatını yaka-
iamıştır. Bu fırsatı çok iyı kullanmalan mümkündür.
Sayın Murat Bozlak'ın bunu başarabilecek guçte ve
bu durumu değerlendırebılecek bır basirette olduğu-
nu umut ediyorum.
GAP, birkaç sene içinde o bölgedeki vatandaşlan-
mızın yüzlerini güldürebilecek bır potansıyele sahıp-
tir. Eğer oranın rantını birkaç kişiye peşkeş çekmez-
sek, buradan kaynaklanacak refah paylaşımının et-
kileri, Abdullah Öcalan'ın yakalanışının oiumlu et-
kilerinin çok daha üzerinde olacaktır.
RTUK şimdi de
4
reklamlar'a el ath
ANKARA (ÜBA)-Ekran
karartma cezalanyla tepkile-
ri üzerine çeken Radyo ve Te-
levizyon Üst Kurulu (RTÜK)
şimdi de televizyon yayınla-
nndaki reklam ıhlallerine el
attı. Yayın kuruluşlanna yazı
gönderen RTÜK. bundan
sonra reklam yayınlannın da
izleneceğini ve reklam ihlal-
lerinin devamı halinde gere-
ken yaptınmın uygulanaca-
ğını bildirdi.
RTÜK'ün, değişik zaman-
larda yaptığı reklam ihlalle-
rini kapsayan 253 izleme ra-
porunda belirlediği ihlaller
şunlar:
- 253 reklam ihlalinin
32'sinde 3984 sayılı yasanın
19. maddesinde yer alan
"reklamlann günlük yayın
süresinin jüzde 15'ini geçe-
meyeceği'' hükmüne aykın
olarak. süre j'üzde 20'yi aştı,
ürünlerin alımmı, satımmı,
kiralanmasmı veya bizmetle-
ri halka doğrudan sunan tür-
deki reklamlann yayını gün-
de bir saati aştı.
- 39'unda yasanın 20.
maddesinde yer alan "bflin-
çara ile algüanan reklamlara
izin verilme>ecektir'' hükmü-
ne aykın olarak bilinçaltı ile
algılanan tarzda reklam ya-
pıldı.
- 86'sında yasanın 21.
maddesinde yer alan "Rek-
lamlar program arasına yer-
leştirüir" hükmüne aykın
olarak, reklamlar, program-
lann bütünlüğünü bozacak
şekılde yerleştinldı, maç ya-
yınlannda sadece devre ara-
sında değil müsabaka sürer-
ken dereklamyayını yapıldı,
reklamlar arasında bulunma-
sı gereken 20 dakıkalık süre-
ye uyulmadı, süreleri 45 da-
kikadan fazla olan konulu
filmlere veya televizyon
filmlerine reklam yerleştın-
lirken kanunun öngördüğü
sürelere özen gösterilmedi.
- 8'inde, yasanın 22. mad-
desinde yer alan "Alkolvetü-
tün ürüoJeri reklamlarına
izin verilmez'" hükmüne ay-
kın olarak. alkol, tütün üriin-
Ieri ve reçete ile satışına izin
verilen ılaç ve tedavilerin
reklamı yapıldı.
- 29'unda yasanın 22.
maddesinde yer alan hüküm-
lere aykın olarak. mali destek
gören programlarda. destek
veren veya üçüncü bır kişiye
ait mal ve hizmetlere atıfta
bulunuldu, bunlann alınma-
sı. satılması \e kiralanması
teşvik edildi.
- 26'sının. yasanın 4. mad-
desinin "Yayuılarda adalet ve
tarafsızhğa. yasalara saygıb
olma esasma" ılışkın (ı) ben-
dı, "Özel amaç ve çıkariara
hizmeteden vchaksc re.
1
.
te yol açKi yaym yapıimar.:a-
sı esasma" ilişkin (k> bendi-
ne aykın nitelikte olduğu, di-
ğerlerinin ise reklam yayınla-
nyla ilgili esaslan düzenle-
yen yönetmelığın çeşitli hü-
kümlenne aykınlık gösterdı-
gi saptandı.