25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
I7*CASIM1998SALI CUMHURİYET SAYFA 17 SuçüstüAnkara Emniyet MtJdürlüğü Küçükleri Koruma Şube MCJdürlüğü dedektifleri, Cumhurbaşkanlığı Kcıpası at yanşlan sırasında 18 yaşından kiiçük çocuklann kumar oynayacağı ihbarını aldılar. Ihbarı değerlendiren dedektifler, pç çocukyaştaki -J L H.Y'ninyanş öncesi 5 milyon liralık bahis oynadığını saptadılar ve çocuğu kumar oynamaya babası Mesut Y.'nin özendirdiğini belirlediler. H.Y.'nin oynadığı bahisle 17 milyon 500 bin lira kazanması üzerine dedektifler, babası Mesut Y.'nin otomobiline kadar gelen Türkiye Jokey Kulübü yetkililerinden kumar parasını teslim alan H.Y.'yi suçüstü yakaladılar. Baba Mesut Y.'nin çok üst düzeyde görev yaptığını ve zaman zaman "Benim yakınım da olsa yakalayın" şeklinde rfadeler kullandığını belirten Ankara Emniyet Müdüriüğü yetkilileri çocuk H.Y.'nin ise ilk rfadesinde, "Bana cici dedem Turgut, bir koyup üç almayı öğretmişti" dediğini açıkladılar. Etektronik posta: someposta.cumhuriyetcom.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Avnıpa Biriiği'nin parası Euro piyasalan sarsacakmış... "Bizim piyasaya Euro vız gelir. Asia tıns aider!" A yrılıkçı ve ırkçı terör örgütü PKK'nin lideri Abdullah Öcalan'ın İtalya'da yakalanma- sı, milli ve manevi duyguları fena halde ka- ' barttı; mehter takımlan meydanlara çıka- rak marşlar çalmaya başladı; ülkücü tosuncuklar bıraksalar Roma kapılarına dayanacaklardı... Uluslararası uyuşturucu kaçakçılığının medarı if- tiharı.ve Susurluk'un ülkücü kahramanlarından Ya- şar Öz, tutuklu bulunduğu Metris Cezaevi'nde yi- ne kendisı gibi tutuklu olan bir Italyan vatandaşını rehin aldıktan sonra cep telefonuyla televizyonların canlı yayınlarına katılarak "Avrupa, Avrupa, duy se- sımizi" dedi. Hükümet, Öcalan'ın Türkiye'ye iadesindeki en büyük engel idam cezasını kaldırmak için nemen ya- sa değişikliği yapmak üzere kolları sıvadı. Ancak mehter takımının çaldığı müzik Avrupa'da beğeni ile karşılanmadı ve bir ritim bozukluğu oldu- ğu anlaşıldı. Uyuşturucu kaçakçılığı sanığının cep Tren telefonu da Avrupa'nın kapsama alanına giremedi. Iç hukuk kurallarını bugüne dek Avrupa Insan Hak- lan Sözleşmesi 'ne göre düzenlememekte büyük ka- rarlılık gösteren Türkiye'nin, gırtlağına kadar kana bulanmış bir teröristin iadesini sağlamak için idam cezasını kaldırma girişimi tabii ki samimi bulunma- dı, bilakis "sizde işkence var" gibi yeni engeller or- taya sürüldü. Bu arada komünizmin yıkıldığı Moskova'dan ka- pitalist ABD'nin zoruyla çıktığı anlaşılan Öcalan'ın, Roma'ya Italya'daki komünistlerin daveti ile geldi- ği ve cezaevinde değil konukevinde tutulduğu yo- lundaki iddialar ağırlık kazandı. Italya'daki bol sol partili koalisyon hükümetinin bü- tün bu gelişmeler karşısında sessiz kalması ve hat- ta Avrupa ülkelerinin de sessizliği yeğlemesi ve en önemlisi Almanya'nın "aradığı" PKK liderinin iade- sini henüz istememesi "oyun"un boyutlarının tah- minlerin üzerınde olduğunu gösterdi. Kırmızı bültenle aranan PKK'nin Avrupa'daki söz- cüsü Kani Yılmaz'ın İtalya'da yaptığı temaslar, aran- makta olan birçok PKK'linin Roma'da ve Avrupa'nın başka kentlerinde elini kolunu sallayarak boy gös- termesi ve İtalya'da hükümet ortaklarınca Öcalan'a siyasi sığınma hakkı verilmesi yolundaki girişımler, Türkiye'nin insan haklannda ve demokraside ve çağdaşlıkta "mehter takımı" gibi iki ileri bir geri gi- derek bir yere varamayacağının somut işaretleri ol- du. Irak'ta ve Kuzey Irak'ta kendı hesabını yapan ABD'nin eline bakmanın çare olmadığı; Batılı olma- nın gereklerini yerine getirmenin kaçınılmazlığı, yok- satrenin kaçmaktaolduğu; yakında Avrupa Konse- yi'nden de çıkartılmanın söz konusu olabileceği bil- mem anlaşılabildi mi! SESSÎZ SEDASIZ (!) NURİKURTCEBE .* - 100 yaşına gfrecekti; artık ölümsüz Kafalardaki sanğa 1914 yılında kar- şı çıkmıştı. 1915'te Edirne'de Mustafa Ke- mal'le tanışmasını anlatırken "Eğer ben O'nu kendi kişiliğim içinde duy- masaydım ve bütün yaşamım onun et- kisiyle yol almasaydı, bugün karşınız- daki insan olamazdım" derdi. 192û'de "çeteci" olmuş, Batı Trak- ya'da telgraf tellerini keserek düşma- nın haberleşmesini önlemişti. Bağımsızlık yolunda canını ortaya koymuş, Kurtuluş Savaşı gazisiydi. Cumhuriyet yolunda daha büyük görevler üstlenmişti. 1923'te Aydın'da, Balıkesir'de, Iz- mir'de ilköğretim müfettişiydi. Dini tedrisatla çalışanları meslekten çıkar- dığı için gururlu ve fakat "Ben eğitim ustası değilim, eğitim işçisiyim' diyecek denli mütevazıydı. İlköğretim Genel Müdürü Is- mail Hakkı Tonguç'un şube mü- dürüydü. Arkadaşlannın "Koca Şef'iydi. "Ben soyumla sopumla anılacak bir ad sahibi değilim. Babamın köyünü kendime soyadı aldım" derdi. Yazardı, "Köyün Gücü"nü yazmış- tı. Üç evi vardı, Köy Enstitüleri ve Çağ- daş Eğitim Vakfı'na vermişti. Emekli öğretmen Ferit Oğuz Bayır Izmir'de Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nin kardiyoloji servisine kaldırıldığında 100 yaşına girmesine 56 gün vardı. Hastane odasındaki birkaç saat için- de ölümsüzlüğe vardı. PALAS PANDIRAS MûTıt BozacıBizden ne köy olur ne kasaba... Ama önümüz seçim, bir de bakmışsın il olmuşuz! OKUR MEKTUPLARI İletişim: Zeynep Eşiyok Faks: 0.212. 513 85 95 » Türkocağı Cad. $9/41 Cağaloğlu 34334 tstanbul Türk Telekom9 dan açıklama "Okur MektupJarı" köşesınde 3 Aralık'ta yayımîanan Istanbul'dan Biilent Ö/türk'ün "KabJolu TV" başlıklı yazısına Türk Telekom Basın Müşavirliğınden bir açıklama geldı: Kablolu TV hizmeti verilen Ankara. fstanbul, lzmir, Adana, Gaziantep, Bursa, Kayseri. Konya ve Antalya illerimizde hizmeti yaygınlaştırmak, kana! sayisını arttınnak ve mevcut sistemi yeni teknolojilere adapte etmek amacıyla Gelır Paylaşımı esasına dayalı TV ve Radyo Dağitım Sistemleri lnteraktif Hizmetler Proje Uygulamalan başlatılmıştır. Söz konusu proje uygulamalan kapsamında Istanbul tli de yer almakta olup, hizmetin ihtiyaçlara, gelişmelere ve fizıbılıte çalışmalarına bağlı olarak Kadıköy semtine de uzatılabilmesı mümkün olabilecektir. Bilgilerinize arz ederiz. Türk Telekom Basın Müşavirliği FP'nin yapması gereken Mustafa Kemal ve arkadaş- lannın kurduğu Cumhuriyet bir- çok ülkelerdekinden farklı bir cumhuriyettir. Kuruluşunun 75. yılını böyle güzel, büyük bir coşku ile kutlamak gurur \ eri- yor. 0ç kuşak da Cumhuriyetın değerini bilmelidir. Bilinçli ol- BirAtatürk Kızı: Ülkü öğretmen Kendisini Güneydoğu'nun Idil'inde tanıdım. ÇYDD'nin öncölüğûnde yapılan 2. Idil Festivali'ne birlikte gittiğimiz 35 kişiJik grup içindeydi. O dingin, mütevazı duruşu. aydınhk yüzü. saçlannda öğrencilerine aktardığı bilgi ve eğitim yıilannın ak izleri... Bir yı! önce öğretmenlikten emekli olmuş bu güzel insan, şimdi Idil'de... Festival için gittiğimiz o korkulan Güneydogu'nun çok şeyden mahrum ilçesinde, Ingilizce öğretim ve eğitim verecek gücü yettiğince. Bu yıl bölgeye atanan öğretmenlerin ancak yüzde 4O'ı göreve başlamış, biîinen nedenlerle. O, bu duruma meydan okumak, genç öğretmenlere örnek olmak. oradaki gençlere el uzatmak adtna gönüllü öğretmenlik yapma karan ile gelmişti îdil'e. Biz festival sonrası evlerimize dönerken, onu bİraz buruk ama saygı ve sevgiyle tdil'de bıraktık. Özverisi bizim gönlümüzü ısıttığı gibi Jdilli çocukJan da ısıtacak. Inanıyorum ki; artık tdil'de görevi sona ermiş olan Kaymakam Hüseyin Parlak, nasıl idilJi çocuklann gönüllerinde taht kurmuşsa, onu tanıdıktan sonra nasıl Idilli ;ocuklann her biri kaymakam jlmak istiyorlarsa; Ülkü iğretmenin aydınhğını yaşadıktan ionra da Idilli çocuklar birer Olkü İğretmen olmak isteyecekler. Üoıran Serhan / Bakjrköy-İstanbuJ ma mecburiyetındedir. Ben ilk ku^aktanım. Bırey olarak. bir yurttaş olarak hâlâ coşkulu ve duyguluyum. Çünkü Cumhuriyetin çok zor şartlaraltında kurulduğunu bi- liyorum. Hepimiz biliyoruz. Bilme- yenler varsa onlar da okuyup, araştınp öğ- renmelidır. "Cumhuriyet fazi- lete da\anan bir ida- redir. Cumhuriyet fa- zilerrir." Mustafa Kemal Atatürk Atatürk'ün bu sözü- nün Fazilet Partisi ta- rafından "'Cumhuri- jet faziJettir"' kısnıının alınarak ekranlarda gösterilmesi. Cumhu- riyetin ilk kuşağı ola- rak beni çok üzdü. Çok zaman güzel sözlerdençalıntılarya- pıiıyor. üzücüdür. Büyük önderimizin bu sözünün tamamınm yazılması ve altına 'Mustafa Kemal Ata- türk' isminin konma- sı şarttır. Yıllar sonra bilege- çerli değerli sözlerin- den birinin bölünerek kullanılması kanımca yanlıştır. Buna dayalı olmamız yurttaşlık gö- revimizdir. Ata'mızın o güzel sözünün Cumhuriye- tin kuruluşunun 75. yı- lında da tekrar tekrar yazılmasının, okunma- sının, hatırlanmasının çok gerekli olduğuna inanıyorum. Tamamının yazılma- sını, altına da 'Musta- fa Kemal Atatürk' is- mınin konulmasını Fa- zilet Partisi'nden rica edivorum. F. Fikret Arsianerer HAYTANLAR tsmiL GÜLGEÇ ÇİZGÎLIK KÂMtL MASARACI * • ' - • - • • • - ' HARBİ SEMİH POROY TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 17 Kasım ^SP^, /VW mSLAĞINA REKOR FİYÂT.. 1388'PE BU6ÜU, ÜMLÜ y/IZAe F/&4MZ ZOA44Wfi//> A/r £i.rAZHJ 3OO SAYFA, COıV- , sorneey's Müztyepe ttuetjLt/fu r*ı&4~ RSKO/Ç B/g &X4ri/l S^rrLM/fTi: 2. M'/£- 123 8/Ai POLAgf 8a 7-Aeit/e D£Ğ/U, ' E Ü £/t£, SÖZ KONUSU SAYFALAPfM ÜÇTE . KAPKA'NIN ELYAZIU GOMAH SAYHUA&fNf JOS£F K., SUÇSUZtC/Ğc/HU Bi/S rPAM/i BorUM İLAN T.C. BURDUR İZALE-İ ŞUYU SATIŞ MExMURLUĞU'NDAN DosyaNo: 1998/15 Burdur merkez Konak Mahallesi, Gökaşan Sokağfnda kain. cilt no 5, sayfa 454, pafta 3, ada 332, parsel 1 numarasında kayıtlı taşınmaz Burdur Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 1998'407,492 sayıh karan ile satılacaktır. Satışa konu Burdur Merkez Konak Mahallesi, Gökaşan Sokağı, parsel 1 numarasında kayıtlı, 86.72 m2 miktannda alt kat- ta iki dükkân, üst katta ev olarak kullanılan, arka tarafta odunluk ve kömürlügü olan, yığma, duvarlan kerpiç sıvalı, tahmi- ni 1945-1946 yıllannda yapılmış, kiremit örtülü, elektrik ve suyu mevcut, şehir merkezinde, imar durumuna göre nizamı bitişik, çıkmaz yol ile beraber işlem görmeden ruhsat görülemez şerhli, taşınmazm muhammen kıymeti: 1.500.000.000.- li- ra, • 1. Taşınmazın 1. satışı 8.1.1999 giinü saat 14.00-14.10 arasında Burdur Belediye Müzayede Salonu'nda açık arttırma ile yapılacak bu arttırma değerinin yüzde 75'ini bulmadığı takdirde ikinci arttırma 18.1.1999 günü aynı yer ve saatte yüzde 40'ını geçtiği takdirde yapılacaktır. 2. Satış peşin para ile yapılır ancak isteyen alıcıya 20 günü geçmemek üzere mehil verilebilir, satışa iştirak edenlerin yüz- de 20 teminat yatırması. KDV ihale, damga resmi, alıcıya, tellaliye satıcıya aittir. 3. Satış bedeli verilen müddette ödenmezse tlK'nin 133. maddesi gereğince ihale feshedilir. tki ihale arasındaki farktan ve yüzde 50 faizden alıcı ve kefilleri mesuldür. 4. Ihaleye iştirak edenlerin şartnameyi gönnüş, münderecatım kabul etmiş sayılacaktu-. Başkaca bilgi almak isteyenlerin memurluğumuza müracaat etmeleri ilan olunur. 26.10.1998 Basın: 53065 GÖRÜŞ MURTAZA DEMİR Jmam Bildiğini Okur! Bir önceki (10 Ekim '98) aynı başl/klı yazımda, MGK'nin 30 Eylül '98 tarihli toplantısında Dıyanet'e önerdiğiyaklaşık 17.000 imam kadrosuna dikkat çek- miş; bunun, şeriatçılara, (Sn. llhan Selçuk'un deyi- miyte, mürtecilere) verilen ardıarkası gelmeyen taviz- lerden bin olduğunu; laik imam olmadığını; böyle bir beklentinin eşyanın karakterine aykın olduğunu irde^ leyerek, sonuçta imamın bildiğiniokuyacağını.. bildi- ğinin de şeriat olduğunu söylemiş, çözüm önerileri- mi bu yazıma bırakmıştım. Her şeyden önce söyle- meliyim ki, ben de geleceğimizi tehdit eden birinci olgunun gericilik olduğuna kesin inananlardanım. Gericiliğin çıplak (takıyyesız) yüzünü görmek için, herkesin Iran'ı, Cezayir'i, Pakistan'ı, Afganistan'ı ve Madımak Katliarnı'nı yaşaması gerekmemeli. Aklı olan ve kuşkusuz onu kullanan herkesin, çevremiz- deki ülkelere bakarak siyasal islamın bu ülkeleri ne nale getirdiğine, bu güzelım ülkelenn, Kaddafi gibi deliler ile Saddam, Esad, Taliban gibi insan kasap- lannın insafına kaldığını görmesi; ibret ve kuşkusuz önlem alması gerekir. Mürteci, dünyanın her yerinde mürtecidır. Gericilik yanşının sonu sefalet ve iç boğazlaşma; galibi de her zaman olduğu gibi baş- ta Birleşik Amerika olmak üzere, emperyalizmdır. Sekız Yıllık Temel Eğrtım, özel camılerın Dıyanet'e devri vb. gibi tedbirlere karşın, koşar adım mesafe almayı sürdüren gericiliğin ivmesi, böylesine palya- tif, ciddiyetsız ve birbirinden kopuk önlemlerle dur- durulacak gibi değildir. öyleyse ne yapmalı?.. Her şeyden önce kafamızı kumdan çıkarmalı, ger- çekleri görmeliyiz. Sn. Başbakan, türban sorununa hoşgörü istiyor. Türban savaşçılan'nın türbanla ye- tinmeyeceklerini, esas amacın üniversitelerden son- ra ülke yönetimi olduğunu bilmiyor mu? Biliyor ama, gericilere şirin görünmek istiyor: Eski ve en tehlikeli siyasi alışkanlık o/an, partiyarannı ülkeyaranna ter- cih etme yanlışını seçiyor. Demokratik olmayan ve istenmeyen sonuçjar üre- ten militarist yöntemlerin yanlışlığı görüldüğüne gö- re, tek ve doğru yöntem, laikliğin, evrensel boyut- lanyla uygulanmasıdır. Çünkü laıkliğı ne anlayabil- dik ne de gerçek anlamıyla anlatabildik. Sadece /a- fını ederek. ıçını boşalttık. Laik devfet, çocuklanna yasa zoruyla din dersi okutur mu? Bir mezhebe, (Oryanet'e) altı bakanlığın bütçesine eşit büyük- lükte bütçe ayırabilir mi? Normal lise sayısından fazla imam okulu, ilköğretim okulundan fazla ca- mi açar mı? Öğretmenden fazla îmam istihdam eder mi? Batılı ülkelere öykünerek anayasamızı la- iklik, özgürlük, sosyal hukuk devletı gibi cümlelerle süslediler ama, 1950'lerden sonra bu ilkeleri yok far- zetmekle kalmayıp, şeriatçının örgütlenmesi için yüz- binlerce mekân ve kadro tahsıs ettiler. Soyup soğa- na çevirdikleri bu fukara devletin egıtime, işçiye, dok- tora, öğretmene, hâkime veremedıği trilyonlarca pa- rasını Diyanet'e verdıler. Dev\etolanaklanyla, (Atatürk'ün Partisi'ni yönetmekle övünenlerden tutun, liberalle- re değin hepsının ortak katkılanyla) yüzterce imam oku- lu açtılar: Şeriat ordularına göz yumdular. Kısacası 'din'le oynadılar: Onun, siyaseten kulla- nıldığında ne denli tehlikeü bir araç olabileceğini kav- rayamadılar. Şeriatçı hang'ı tavizi istediyse verdiler. Dev- let olanaklarını peşkeş çektiler!.. Sonuçta bugünün şeriatçısı, devleti ve bürokrasiyi eline geçirmiş; eko- nomiközerklığını kazanmış, siyasal partisinı kurmuş, iktidar istiyor. Süngünün ucunu görünce bir anda de- ğişiyor, ehlileşiyor. ama vazgeçmiyor; bekliyor. "1920'nin rövanşını afacağtz!" "Kanlı mı otsun, kansız mı!" diyor. Adam sankı restoranda pirzola si- parışı veriyor!.. 1920'lerin şartlarında devlet, mürte- ci kalıntılanna göre bilinçli ve ne yaptığını bilen ko- numdaydı. Bugün öyle değıl... Diyanet'in yüzde 9O'ı, imam okulları, MEB kadrosunun aşağı yukan yansı, laik diye avunduğumuz birçok devlet okulunun, yüz- lerce özel lisenin, dershanenin ve Fethullah okullan- nın potansiyeli arkalannda... Şimdi 6 milyon örgütlü güçleri var. lslamcı parti 1960'ların sonunda kuruldu ve otuz yılda bu güce ulaştı. 28 Şubat uyanışına kar- şın, devletin onlaratemin ettiği bataklığı besleyen ka- na)\arda hasar yoktur. Şeriatçı partı lehıne sürdürü- len mürteci üretimi daha bir kararlılıkla devam edi- yor. Işte devlet yönetiminin baktığı halde görmek is- temediğı dehşet verici gerçek bu... Tam sekız yıldan bu yana: Zorunlu din derslerinin kaldınlmasını, Diyanet'in devlet bünyesinden çıkartılmasını, bir master plan çerçevesinde gereksinim fazlası olan imam oku- lu ve Kuran Kurslarmın kapatılmasını, devlet bü- rokrasisine egemen olan ırkçı-gerici yüksek bü- rokratlann temizlenmesi gereğıni yazıp çizıyorum. Hem siyasal Islamın altyapısı olan bu kurumları dev- letten finanse edip hem de siyasal Islama karşı çıkı- yor görüntüsü inandırıcılıktan uzaktır. Amaç, tavşa- na kaç, tazıya tut nıyetiyse, yazıktır bu ülkeye... Oy- le değil de.. doğru çözüm arayışı ise.. o halde tek re- feransınız, yurt sevdası, demokrasi ve çağdaş eği- tim olmalıdır. Bunun yanında mürteci üretimine en- gel olacak radikal - ıvedı onlemlerı de göze almak gerekir. Bu hastalığın başka reçetesi yoktur. Sorunun bir de atbaşı giden ekonomık boyutu var. B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN SOLOANSAĞA: 1/ Aynntılı de- nız hantası. 2/ Anadolu'da, özellikle Doğu Karadeniz dağ- lannın yüksek kesımlerinde yaygın geçici kırsal yerleş- me... Sam- 6 sun'unbirılçe- j sı.3/Etilezzet- h bir bahk... 8 Mert, kalender g ve babacan kimse. 4/ Sıfınn aln ay- lıktan bir yaşına kadar olan yavrusu... Yiyecek bulamayan, yoksul kitn- se. 5/ Bir ilimızin mer- 3 kezı.ö/Adlansıfatyap- . makta kullanılan birya- pım eki... Bir renk... "Sana ibret gerek ise ' Gel göresin —'lerr' (Yunus Emre). 7/ £v- rende ya da düşüncede yeralan...Bırgöstenne sıfatı. 8/Çözgü ya da atkının kumaş yüzeyı üzennde ken- diiıginden bir desen oluşturdugu her tûr kumaş... llkel bir silah. 9/ Eskıden kökboya bitkısının köklennden, bu- gün ise bıreşım yoluyıa elde edılen kırmızı boyarmad- de. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Kaza ya da başka birolayı karadakilere bildirmek ıçın gemilerden denize saluıan içı mekruplu şışe... Bir nota. 2/ Asya'da bir ırmak.. Altı mukavva ile beslenmış, üs- tü sırmalı işleme. 3/ Gemilerde mızana dırefinın gen- sindekı yelken... Isysnkâr. 4/ Yolsuzca ya da zorla elde edılen mal. 5/ Yararlanılan uygun koşul... Sodyumun sımgesı. 6/Birnota.. Ender, seyrek... Kötülük, fenalık. II Her yanı suyla çcyrili kara parçası... Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın bir şiır kitabı. 8/ Porrreleriyle tanınmış XVI. yûzyıl Osmanl, minyatürcüsü... Bir sayı. 91 Ken- di köşesine çekilip eıliye sütlüye kanşmayan.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle