Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4 »CASIM 1998 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Son yıllarda özelleştirmeyle ilgili 30'a yakın karar hükümetlerce uygulanmadı
Yasalar yok sayıldı:ELALYILMAZ
tZMİR-Türk Ticaret Bankası'nın (T-
~B) satışında yaşanan ve "Korkmaz Yi-
jt'in kaseti"yle ortaya saçılan "mafya-
iyaset" bağlantılannın diğer özelleşîir-
ne girişımlerinde daha yoğun yaşandığı-
ıa dikkat çekıldi. Kamu Tşletmeciliğini
kliştirme Merkezi Vakfı (KİGEM) Ge-
lel Sekreteri Mehmet Yüksel Barkurt
992 yılında DYP-SHP koalisyonunu ku-
an Süleyman Demirel ve Erdal tnönü hü-
.ümeti döneminde "dtş itibann^edeten-
nemesi" gerekçesiyle yargının siyasi bas-
.ı altma alındığını anımsatarak, "Sümer-
»ank. Etibank, Kümaş ve Havaş gibi ö/cl-
eştirme gûişimlerinin TTB'nin sanşında
ırtaya çıkan skandaldan farkı yoktur.
iunlann dosyalan açıldığuıda bu tüm çıp-
aklığıyla görükcektir" dedi.
Barkurt, DYP-SHP koalisyonu döne-
oinde Demirel- Inönü ikilisinin ÇİTO-
JAN ve USAŞ'ın satışına yargının "ha-
ır" demesi sonrasinda bir prensip kara-
JVÎGEM Genel Sekreteri Barkurt, Türkiye'deki yargının askıya alınmasıyla
özelleştirme uygulamalannın ulusal bağımsızlığı tehdit eder boyutlara ulaştığını
belirterek, bunun önüne geçilebilmesi için son SEKA örneğindeki kararlıhğın
sergilenmesi gerektiğini vurguladı.
n aldıklannı vurgulayarak şöyle konuştu;
"Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı
Güneş Taner de 1998 yılı içinde basına
yansıyan bir demecinde, yargı kararlan-
nın ve hukuk devletinin askjya alınması-
na yönelik açıklamaiarda bulunmuştur.
Sayın Taner bir sö> leşisinde, özelleştirme
uygulamalarına vönelik vargının verdiği
sa>ısız iptal ve vürütmcyi durdurma ka-
rarlannın kendilerinizordurumda tnrak-
üğını açığa vurarak, 'Danıştay Türki-
ye'nın kaderini elinde tutuyor' sözteriyle
yargının tümüyle devre dışı bırakılacağı
bir düzeni öztediğini ortaya koymuştur."
Barkurt, özelİeştırmelere karşı K.1-
GEM'ın açtığr 30'un üzerindekı davanın
idare aleyhine sonuçlandığını, ancak yar-
gı kararlannın hiçbirinin uygulanmadığı-
nı da anımsatarak şunlan söyledi:
"1980'den sonra yüzlerce özefleştirme ğ-
rişiminde bulunuldu. Bunlardan izlenebi-
len 112'sinin çoğu hakkında >argı tarann-
dan 'iptal \e yürütmeyı durdurma' karar-
lan \erildi. Ancak hiçbiri uvgulanmadı.
Bütçeye gelir sağlama dışmda hiçbir ama-
cı olmayan özeUeştirmeierle dış borç faiz
ve ana parasının ödeneceği konusunda
IJVIF'ye sözler verildi, anlaşmalar yapıidı.
Örneğin, IMF'yle imzalanan Yakın tzle-
meAnlaşması'yla 1998yılıitiban\laözel-
lestirmeden elde edilecek gelirlerin 5 mil-
yar dolara kadar olanının 2 milyar dola-
n>la dış borç ana para ve faiz ödemesi ya-
pılacağı taahhüt edildi. Bu rakamın
I999'da 3 müyar düzeyine çıkardacağı da
aynı anlaşmayla kabuüenildi. IMF'ye su-
nulan ve Hazine MüsteşarüğVnca 26.
6.1998'de yayımlanan 'Ekonomık Polıtı-
kalar Bildtrgesi°ndeenflasyonla mücade-
ledeözelleştirmeniıı anahtar role sahip ol-
duğunun altı çirilmiştir. Diğer yandan,
ÖİB'mn21.8.1998'<fcyayımladıği Türkı-
ye'de Özelleştirme' raporunda, 1986-
1987 vıllannda gerçekleştirilen özeUeştir-
melerden 4.S mil\ar dolar kay nak sağlan-
dığı \c bunun 4.6 milyar doiannın kulla-
nıldıgı belirtilmiştir. Bu kullanımda iseye-
ni bir yatınm söz konusu olmadığı gibi hiç-
bir istihdam arüşı da sağlanmamıştır. So-
nuç olarak, özelleştirme uygulamalannın
sürmesi için yargı üzerindeki siyasi baskı-
nın şiddetini arthrarak yoğurüaşöğj gö-
rülmektedir."
KJGEM Genel Sekreteri Barkurt, Tür-
kiye'deki yargının askıya alınmasıyla özel-
leştirme uygulamalannın ulusal bağunsız-
lığı tehdit eder boyutlara ulaştığını belir-
terek, bunun önüne geçilebilmesi için son
SEKA ömeğindeki kararlıhğın sergilen-
mesi gerektiğıni vurguladı. Barkurt, "SE-
KA'da hukuku arkasuıa alan işçinin ka-
rarhbğı vesürekli eylem inadıyia bu girişim-
den vazgeçilmiştir. Bu mücadelertimözel-
leştirmealanlanndapratiğe geçjrUmelidir''
dedi. Türkiye'de özelleştirme ginşim \e
uygulamalannın başlatıldığı 1980'liyıl-
ların başından bu yana gerçekleştirilen sa-
tışlardan 112 tanesi dava konusu oldu.
Bunlar hakkında yargının verdigi karar-
lardan hiçbiri uygulanmadı. Olkemizde 15
yıldır tartışılagelen uygulamalarla ulusal
bağımsızlığın tehdit altına girdiğine dikkat
çekilirken yem. süt ve çimento sektörlerin-
deki özelleştirmeler tamamlandı. Devlet
bu alanlardan tümüyle çekildi.
200türbanh
öğretmen
%örevden
ılındı
BARIŞ POSTER
(stanbul Milii Egitim
Müdürü Ömer Balıbey,
Istanbul'da 200
dolayında türbanlı
öğretmen hakkında
soruşturma
başlatıldığını, bu
öğretmenlerin yüzde
80'inin türbanlannı
çıkardıklannı,
soruşturma sürerken
türban takmakta ısrarlı
olanlann da ilçe
kaymakamhkJannca
açığa alındıklannı
söyledi. Balıbey, 20
stajyer öğretmenin de
türban taktıklan
gerekçesiyle görevine
6Dn-verildiğini belirtti.
Istanbul'da bazı
ılçelerdekı okullarda
öğretmenlerin
yönetmeliklere aykın
olarak derslere
•rörbanla' girrnesini
değerlendiren Ömer
Balıbey, "Türbanla
derse girmekte ısrar
eden kişiler hakkında
uyarma, kınama, maaş
kesimi, kademe
ileriemesinde durdurma
gibi cezalardan sonra,
suçun yinelenmcsi
durumunda son
aşamada meslekten men
cezası verüebüiyor"
dedi.
Balıbey, okullarda
sözleşmeli olarak ders
vermek isteyen
ögretmenierle ilgili
olarak Milli Eğitim
Bakanlığı'nın bir
çalışması olduğunu, bu
konuda Maliye
Bakanlığı'ndan görûş
alındığını söyledi.
Istanbul'da halen
yaklaşık 6 bin kişilik
öğretmen açığı
olduğunu vurgulayan
Balıbey, bu açığı
kapatmak ve
DğTetmenlerin niteliğini
vükseltmek için
;alışmalann sürdüğünü
caydetti. Şu an
tstanbul'da gönüllü
)larak. hiçbir ücret
stemeden ders veren
200'ün üzerinde gönüllü
iğretmen olduğunu
ıntmsatan Balıbey, bu
)ğretmenlerin daha çok
ıkademisyenler,
nühendisler ve yabancı
lil bilgisi olan ev
laumlanndan
ıluştuğunu söyledi.
ialıbey şöyle devam
tti
Hiçbir ücret talep
tneden, gönüllü olarak
jehnbu
ğıetmenlerimiz
ercllikle İngitizce,
ıhlap tarihi, tarih,
'Ugsayar gibi derslere
ûnorlar. Bu kişiler,
alşmak istedikleri
ögede, önce açığı olan
l<üun müdürüne
"siracaat ederek,
i(loma ve gerekli
•e»eleri gösteriyorlar.
atları uygun olan ve
ftol müdürünün de
•ıyınıalan
^etmenler, ilgili ilçe
amakaınııun da
•nınun ahnması /
Tumunda göreve
^üyorlar."
KESK'ebağhHaber-SenveTürk-tş'e o J « | l l " 11 * i * * 1 rin iptal edihnesiniistedL Son skandallar-
bagiıHaber-IşSendikasıüyelerivePet- oCIlCllKâUirClâll O Z 6 1 1 6 Ş l i r m 6 p r O t 6 S l O l â T l la özelleştirmelerin ardmdaki sermaye-
rol-İş, "işyerindekiözeDeştirmeveta- mafya-siyaset üçgeninin açığa çıkögmı
şeronlaşma
r
uygulamalarınıdünkitleselgösteriyleişbıra- çükiüğünü, eğitim. sağlık gibi devktinü<:retsiz\çrmesige- kaydeden Faydah, Türkiye'de özelleştirme kanah ile kara
karak protesto ettiler. Türk Telekom Başmüdürlük bina- reken temel hizmetlerin parah hale getirildiğini söyledL para aklandığını söyledi. Favdak özelleştirnıeler ve enerji
sıönündeaçıklama yapan Haber-SenGenel Başkanı tsma- Öte yandan Enerji Yapı Ybt-Sen Genel Başkanı Cengiz ihalelerindemedyapatronlarınayapılaneşitdağıQmnı''te-
ilÇuıar,çahşanlariçinbütçedenaynlanpayıngiderekkü- Faydah dün yapüğı yazıh açıklamada, tüm özeDeştirmeie- sadürolupounadıgınısordu.(Fotograf: UĞL'RDEMİR)
BURDUR BELEDtYE BAŞKANI DA AYNI KAZADA YAŞAMINI YİTİRDÎ
Gülçin Dci'yî kaybettik\urt Habeıieri Servisi - Burdur Be-
lediye Başkanı Armağan İlci, gazete-
mizin Burdur muhabirliğini yapan kar-
deşi Gülin llci'yle birlikte Afyon'un
Dinar ilçesi yakınında geçirdikleri tra-
fık kazasında yaşamlannı yitirdiler.
Kazada llci'nin şoförü AhmetOguzda
öldü.
Devlet Bakanı Metin Gürdere'yi
Antalya Havalimanı'nda karşılayan ve
Burdur'un Bucak ilçesine kadar baka-
na eşlik eden Armağan Ilci, daha son-
ra tzmir'e gitmek üzere konvoydan ay-
nldı. Muhabirimız Gülçin flci'nin de
içinde bulunduğu, Ahmet Oğuz'un kul-
landığı 15 DL 001 plakalı makamoto-
mobili, Dinar'a 5 kilometre kala, sürii-
cüsünun kimJıği henuz belirlenemeyen
03 FF 077 plakalı kamyonla çarpıştı.
Kazada, Burdur Belediye Başkanı Ar-
mağan İlci ile şoforü Ahmet Oğnz öl-
dü. Kazada ağıryaralanan arkadaşımız
Gülçin İlci şuuru kapalı halde Isparta
Devlet Hastanesi'ne kaldınldı. tlci, bu-
rada yapılan müdahalelere karşın saat
14.00 sıralannda yaşamını yitirdi.
Kazada genç yaşta yaşamını yitiren
Armağan tlci, ilci dönemdir CHP'den
Burdur Belediye Başkanı olarak görev
llci'nin 13 Kasım tarihli son gündemi
• Devlet Bakanı Metin Gürdere,
Hacı Ömer Külliye Yaptırma Derne-
ği'nceyaptmlan Bucak Hacı ömer
KüMyesi'nin açılış töreni için Bur-
dur'a geiiyor. Camiler, sosyaltesis-
ler ve kütüphaneden oluşan külliye-
nin açıltşı, Burdur'un Bucak ilçe-
sinde cuma namazından sonra ger-
çekleştirilecek.
• Burdur 'da temel eğitim başarı-
su
Burdur Milli Eğitim Müdürü A rif
Yücedağ, 27 bin 600 öğrencinin
1255 derslikte öğrenim gördüğü
Burdur'da Syıllık zorunlu, kesinti-
siz temel eğitimde önemli başan
sağlandığını kaydettL Yücedağ,yurt
genelinde var olan ilköğretimde
okullaşmada ters orantutm Burdur
ilinde daha küçük boyutlarda ya-
şandığına dikkat çektL
• Burdur Belediyesi öncülüğün-
debaşlatılan Burdur Yerel Gündem
21 Çakşmaları kapsamında çalış-
ma gruplan oluşturuldu. Gruplar,
başkan ve kent konseyi temsil-
cilerini seçecekleri ilk toplanttlanm
yapıyorlar.
yapıyordu. 1948 yılında Burdur'da
dünyaya gelen İlci, Ankara Hukuk Fa-
kültesi'ni bitirdi. 1973'te CHP Genç-
likKollan'nagirdi. 1980'de CHP'nin
il sekreterlıği görevine getirildi.
1985'te Burdur Barosu Başkanlığf na
seçildi. İlci, evli ve iki çocuk babasıy-
dı.
Genç yaşta kaybettiğimiz arkadaşı-
mız Gülçin tlci ise 10 yılı aşkın süre-
dir gazetemizin Burdur temsilciliğini
'Atatürk ilkeleri eğitimle korunur'
İstanbul Haber Servisi - Atatürk' ün Tür-
kiye'yi Ortaçağ'dan modern çağa geçirdi-
ği vurguianarak
u
Bugünküsıkınülanmtnn
enönemli nedeni Atatürk'ün gösterdiği yot-
da gjtmememizdir" denildi.
Mavi Haliç Lions Kulübü'nce Atatürk'ü
Anma Haftası kapsammda "Atatürk Üke-
lerini Korumak veÇumhuriyetimizi Yaşat-
mak" konulu birtoplantı düzenlendi. Ord.
Prof. Dr. Reşat Kaynar. Atatürk'ün Cum-
huriyet'i ve Cumhuriyet'in ilkelerini koru-
mak için üç yol gösterdiğini belirterek
"Bunlar. okur-yazarügı artırmak, teknik
eteman yetiştirmek ve halka Cumhuriyet'i
anlatnıakü" dedi. Millet Mektepleri. Köy
Enstitüleri, Halkevleri gibi kurumlann ka-
patılmaması gerektiğini savunan Kaynar,
"Biz teknik eleman yerine imam yetiştir-
dik. İ stelik aydın imam yerine şeriatçı i-
mam yetiştirdik" diye konuştu. Milli Eği-
tim Bakan Danışmanı Refet Angın da,
Cumhuriyet'i ve Cumhuriyet'in nitelikle-
rini korumanın ve yaşatmanın temel yolu-
nun eğitim olduğunu v urgulayarak. Ata-
türk'ü ancak anlayarak ve anlatarak yücel-
tebileceğimizi ifade etti.
başanyla yürütüyordu. Geçen yıl evle-
nen lici, ağabeyi Armağan tlci'nin ba-
sın danışmanlığının yanı sıra Anadolu
Ajansı için çalışıyordu. Burdur ve çev-
resinin sorunlanna duyarlılığı ile tanı-
nan İlci, kentteki çok sayıda çevre ör-
gütünde etkin çalışmalar yürütüyor,
çevre konulanndaki konferanslara ko-
nuşmacı olarak katılıyordu. İlci, Ispar-
ta ve Burdur'da yayımlanan bazı şeri-
atçı gazeteler ile Burdur'daki bazı yet-
kililenn de hedefiydi. llci'nin
özellikle türbanla ilgili haberle-
ri Burdur'daki yetkilileri rahatsız
etmişti. Gazetemizin en başanlı
muhabirleri arasında sayılan tl-
ci. son haberinde Isparta Süley-
man Demirel Üniversitesi'ndeki
şeriatçı ve ırkçı kadrolaşmaya
değinmişti. İlci bu haberi yaz-
madan önce, aynı olayla ilgili
daha önce yazdıklan nedeniyle
cumhuriyet savcılığına ifade
vermişti.
Gülçin tlçi, önceki akşam ga-
zetemize geçtiği son gündemin-
de üç haber yazacağını iletmiş-
ti. llci'nin gündeminde Burdur
Milli Eğitim Müdürlüğü'nün 8
yıllık temel eğitimle ilgili başa-
nsı, Burdur Belediyesi öncülü-
ğünde başlatılan Yerel Gündem
21 çalışmaları ve Bakan Metin
Gürdere'nin Hacı Ömer Külli-
yesi'ni açacağma ilişkin haber-
leri yer aiıyordu.. İlci, külliye-
nin açılışım izlemek üzere ağa-
beyi Armağan İlci ile yola çık-
mıştı. İlci kardeşler ve şoförleri
Ahmet Oğuz'un ölümü Bur-
dur'u yasa boğdu. Göreve gider-
ken yaşamını yitiren Gülçin İl-
ci, ağabeyi Armağan tlci ve şo-
för Oğuz'un cenazeleri bugün
Burdur'da yapılacak törenin ar-
dından toprağa \erilecek.
Paulo Coelho
İstanbuVdan ayrûdı
"Simy acı", onu dümada en çokokunan çağdaş
yazaıiardan biri yaptı._ "Brida, Valkürİer. Pi-
edra Irmağuun KJ>ısındaOturdum, Ağladım"
vesonyapıti "Beşinci Dağ^ isegünümuzdeonu
Gabriel Garcia Y1arquez"in arkasından en çok
okunan Latin Amerikalı yazarlardan biri ko-
numuna getirdL TÜYAP17. İstanbul Khap Fu-
an'nda gösterilen se\gi ise kendisini bir hayü
şasırtd. Okurianna "Kalbimin sesini dinlevın"
diye seslenen yazar Paulo Coelho bu kez Sof-
va'daki okurianna "merhaba" demek için ön-
cekigece sessiz sedaşız İstanbul'dan aynldMFo-
toğraf: AYKLT KÜÇL KKAYA)
ARAYIŞ
TOKTAMIŞ ATEŞ
Çeteler, Çeteler...
Ihaleye fesat karıştırmak amacıyla çete oluştur-
mak suçuyla sorgulanan Korkmaz Yîğit'in, gözal-
tına alınmazdan önce kasete aldırdığı ıddialarının
ne gibi gelişmelere yol açabileceğini kestıremiyo-
rum. Zaten işin doğrusu, bu gibi konularda yazı
yazmaktan da müthiş ürküyorum. Zira benim du-
rumumdaki yazarlar, yazılannı bir gün önceden
teslim etmek durumunda. Yani ben cumartesı gü-
nü yayımlanan yazımı, cuma sabahı vermek duru-
mundayım. Ve hızla değişen siyasal gündemımiz-
de öyle değişimler oluyor ki; bir gün önce kaleme
alınan bir yazıdaki beklentiler bir gün sonra tüm
"kıymet-i harbiyesi'ni yitiriyor.
Ama Türkiye'nin gündemini böyle sarsan bir ko-
nuda, sessiz ka/mayı da içime sindiremiyorum.
Aynca okurlarımın, 'Toktamış Hoca bu konuda
ne düşünüyor?" diye merak ettiklenne eminim. Ve
bu nedenle, yanılma riskini de göze alarak, bu ko-
nudaki görüşlenmi siz değerli okurlarımla paylaş-
mak istiyoaım.
Doğrusunu isterseniz, Başbakanımız Sayın Me-
sut Yılmaz dahil olmak üzere, Türkıye'deki "sağ
ve merkez sağ" siyasetçilerden çok önemli bir bö-
lümünün Türkiye'deki "ülkücü mafya"\ıe "çeteler-
le" şu, ya da bu biçimde ilgili olduklannı düşünü-
yorum. Zira bunlar genellikle aynı "ocaktan" gel-
medirterveyaşamlarının bir noktasında, yollan ke-
sişmiştir.
Fakat gene doğrusunu isterseniz, boğazına ka-
dar batmış durumdaki bir Korkmaz Yiğit'in, hiçbir
nesnel kanıt getirmeden yaptığı suçlamaların, salt
doğruian içerdiğini de düşünmüyorum. Bu işın ar-
dında ne gibi komplolar olabileceğini tahmin et-
meme karşın, bunlan dile getirmenin spekülasyon
olacağını düşünürüm. Fakat şu kadanndan emi-
nim ki; "Ben battım, onlar da batsın" gibisinden
bir anlayış ve intikam arzusu, bu konuşmanın te-
mei nedenini oluşturmaktadır.
Korkmaz Yiğit'in bantını izledikten sonra edin-
diğim izlenim, "AJaattin Çakıcı beni tehdit ettiği
için korktum ve ona yanaştım. Fakat Türkbank
ihalesinde onun adını kullanarak kımseyı tehdit
etmedim, zira en üst düzeyden destek sağlamış-
tım" oldu. Hükümet ortağı partilerin ve muhalefe-
tin, bu söylenenlere şaşırmasına da çok şaşırdım.
Acaba bunu bilmıyortar mıydı?
Çeteler ve mafya her yeri sarmış durumda. Ve
bunun temel nedeni de, "göz yumulması" ve si-
yasaJ destek sağlanması.
Türk siyasal yaşamındaki liderlerin hemen tümü,
Hazine arazisi üstüne yapılan gecekondulara ta-
pu dağıtmış ve seçimler öncesinde, tapu sözü ver-
miştir. Arazi mafyası ya da gecekondu mafyası
olarak isimlendinlen bu mafyanın sağladığı rant,
Korkmaz Yiğit'in tokatladıklanndan çok daha faz-
ladır...
Ihale Yasası'nda birkaç ufak değişiklikle ortadan
kaldınlabilecekolan "ihalemafyasının", devlet ta-
ahhütlerinden sağladığı rant da Korkmaz Yiğit'in
çaldıklannın çok üzerindedir. Kaldı ki; yukarıda sö-
zünü ettiğim iki tür mafyanın, yani arazi ve rrtüte-
ahhit mafyalarının besledıği silahlı adanVar, başka
alanlarda kullanılan çetelerin de çekirdeğini oluş-
turmaktadır.
Büyük kentlerimizin sebze ve meyve hallerı de
çetelerin denetimindedir, pazarcı esnafın ilişkılerı-
ni ve satış yapma olanaklannı denetleyenler de
çetelerdir.
Geçenlerde; Karaköy ve Karaköy Altgeçiti çev-
resinde işportacılık yapan bazı arkadaşlar gele-
rek, durumlannı anlatan bir dilekçe verdiler. Sık sık
karakola çağrıldıklannı ve ağır davranışlara hedef
olduklannı iddia ettiler. Eğer "sırtı kalın" bir mafya
babası gelerek, "Ben sizikorurum"dese, hemen
güdümüne girecekler. Böyle yönetim olur mu? Bu
adamlar, ben kendimi bildim bileli oralarda ekmek
paralannı çıkartırlar, ailelerine bakarlar, çocukları-
nı okuturiar. Aralarmdan çocuğunu mühendıs çı-
kartan, doktor çıkartan var. Eğer bir kanunsuzluk
söz konusu ise bunca yıl akılları neredeydi? Yetki-
lileri bu konuda sağduyuya davet etmek istiyo-
rum.
Mafya ve çeteler her yeri sarmış. Çek ve senet
mafyası gibi dallanmış budaklanmış mafyaları bir
yana bırakın, arabanızı bir sokağa park etmek ıs-
tediğintz zaman da "mini mafyalara" muhatap olu-
yorsunuz.
Peki 75. yıldönümünü kutladığımız Atatürk Cum-
huriyeti, nasıl bu noktalara geldi ve bu açmazdan
nasıl kurtulacağız?
Devleti; halka hizmet için değil, kendi çıkarlan-
na hizmet etmek ve bir anlamda devleti soymak
için ele geçiren "sağcı siyasetçiler", zirvelerde çe-
teler oluşturunca, bu çeteler kademe kademe alt-
lara doğru yayıldı.
Atalanmız, "Balık baştan kokar" demişler. Biz-
de de öyle oldu. O halde yapılması gereken şey,
zirvelerdeki kokuşmayı engellemek ve zirvedeki
temizliği kademe kademe aşağılara doğru taşı-
mak.
Bu iş pek kolay değil, ama başka yolu da yok...
8. Yerel Cazetecilik Meslek içi Egitim semineri yapıldı
6
Yerel Basın merkeziıı çekîrdeğidir'
HATtCE BtÇER
S1VAS - Türkiye Gazeteciler Ce-
miyeti ile Konrad Adenauver Vak-
fı 'nca ortaklaşa düzenlenen "8. Ye-
rel Gazeteeilik. Televizyvncuhık ve
Radyoculukta Meslek İçi Eğitim Se-
mineri'' Sıvas'ta yapıldı. Türkiye
Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nail
Güreli, yerel basının merkezm çe-
kirdeğı olduğunu \e iletişim işlevi-
ni yenne getırdiğıni söyledi.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti
Başkanı Nail Güreli. Konrad Ade-
nauver Vakfi ile 52 seminer düzen-
lediklerini ve bu seminerlere yakla-
şık 550 gazetecinin katıJdığını dile
getirdi. Türkiye'de yerel gazetecili-
ğin önemınin. tarihsel gelişimine
bakıldığında anlaşılacağını kayde-
den Güreli, "Agızİarda'bir söz var
arbk. Verel ve ulusal basın, ben bu-
nu kabul etnüyonım. Yerel basın da
ulusal basındır. Bu yiizden bir >an-
taşhğl düzeltmekistiyorum. Yerel ba-
sın birimkri merkez birimlerin çe-
kirdeğidir. Basın iletişim işlevini ye-
rine getirir. Yaygın basının tekeldol-
masınu çoksesh'likle bağdaşmavan
panzehir olarak kabuJ edi.vorum"
• Sıvas Gazeteciler
Cemiyeti Başkanı Aydın
Deliİctaş da yerel basın
çahşanlannın "gazeteciliğin
onuru ayaklar altına
alınmasın, yok olmasm diye
üç-beş kuruşa çalışarak
ayakta kalmaya
çalıştıklannı" anlattı.
dedi. Türkiye'de demokraside sıkın-
tı olduğunu belirten Güreli, demok-
rasideki sıkıntmın, demokrasinin
önkoşulu olan basmı da etkilendiği-
ne dikkat çekti.
8. Yerel Gazeteeilik, Televizyon-
culuk ve Radyoculukta Meslek tçi
Eğitim Semineri'nde Cumhuriyet
Ünıversitesi Rektörü Prof. Dr. Ferit
Koçoğlu'da, yaygın basınm Sıvas'a
daha fazla ilgi göstermesini isteye-
rek, 1993'te yaşanan olaylann ken-
ti olumsuz etkilediğinı, bu etkinin
yalnız basın yoluyla kalkabıleceği-
ni belirtti. Koçoğlu, "Düşmanımız
cehalettir. Savasımız da cehalede ol-
mahdır" dedi.
Sıvas Gazetecıler Cemiyeti Baş-
kanı Aydın Deiiktaş da yerel basın
çahşanlannın "gazeteciliğin onuru
ayaklar altına alınmasın. >ok olma-
sm diye üç-beş kuruşa çalışarak
ayakta kalmaya çalışnklannT an-
lanı.
Seminerie Konrad Adenauver
Vakfi Türkiye Temsilcısı Dr. Schön-
bohm, Dünya gazetesi sahibı Nezih
Demirkent, Bayburt Gazeteciler
Cemiyeti Başkanı Sadık Yavuz. Eri-
angen Üniversıtesi Öğretim Üyesi
Araştırmacı Dr. Horst l nbehaun.
Rize Gazeteciler Cemiyeti Bakanı
Faik Bakoğlu. gazeteci-) azar Yard.
Doç. Dr. Ahmet Turan Alkan. Ne\-
şehjr Gazeteciler Cemiyeti Başka-
nı Muammer Başer. TGC Yönetim
Kurulu üyesi Zeynep Atikkan. ga-
zetemiz hukuk müşavin Fikret İl-
kiz, thlas Haber Ajansından Fevzi
Kahraman. .Anadolu Ajansı'ndan
Tuncay Yıldırun konuşmacı olarak
katıldı. Ikı gün süren semmerde *A-
jans Haberciliği'', "SrvasÖrneğinde
Anadolu Basınının Tarihsel Gtlişi-
mi", "Şehirierin Ruhu \e Mahalli
Gazeteİer", "Yerel Basının Karşılaş-
hğı Sorunlara Çözüm Önerileri",
"Yerel Basına Genel Baloş", -Med-
ya ve Kişilik Haklan" tartışıldı.