Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
EKİM1998CUMA CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
istanbul DCM
Hanefi
Avcı
tanıklık
yaptı
İstanbul Haber Servisi -
Eski Emnıyet Genel Miidûr-
lügü lstıhbarat Dairesi Baş-
kanvekili Hanefî Avcı, PKK
itirafçısı Abdurrahman Ka-
yıkçı'nm yargılandığı dava-
da tanık olarak ifade verdi.
tstanbul l No'luDGM'de-
ki davaya TCY'nin 168 2.
maddesi uyannca 22.5 yıla
kadar ağır hapis cezasıyla
yargılanan tutuksuz sanık
Abdurrahman Kayıkçı katıl-
dı. Duruşmada tanık olarak
dinlenen Avcı şöyle konuş-
tu: " Sanık, PKK örgütünön
en önenıli adamlanndan bi-
riydi. 3 arkadaşıyla biriikte
örgütten avrılıp Vejin örgü-
tünü kurdu. Abdurrahman
bu örgütün sorumlusu\du."
Örgütün diğer adamı Meh-
met Şener'in PKK tarafın-
dan Suriye'de öldürüldüğü-
nü söyleyen Avcı, kendisi-
nin o dönemde tstanbul'da
görevli olduğunu vurguladı.
Bir operasyon sırasında sa-
nığı yakaladıklarını belirten
Avcı, Kayıkçı'nm daha son-
ra her konuda kendilerine
yardırncı olduğunu dile ge-
tirdi. Örgütün faaliyetleri ve
kamplanyla ilgili olarak Ka-
yıkçı'nın kendilerine aynn-
tıh bilgi verdığinı kaydeden
Avcı, "Bunlann yanı sıra
Kayıkçı, dosyalara yansıma-
yan birçok konuda bize bilgi
verdi. Benim şahsi görüşüm,
Kayıkçı bu konuda verebüe-
ceğj her tûriü bilg$\i bize ver-
dL" Bu olaylardan sonra P-
KK'nin Abdurrahman Ka-
yıkçı'ya yönelik bir operas-
yon hazırlığı yaptığı istihba-
ratını aldıklannı anlatan Av-
cı, kendilerinin de onu uyar-
dığını ve sürekli yerdeğiştir-
mesini sağladıklannı belirt-
ti. Sanığın askerlık yaptığı
dönemde de yetkılilere bilgi
vprdjğini açıklayan Avcı, o-
hu» ^eıdi^i bügilerden son-
rjj ^KK'nın hiçbir ciddi fa-
âliyet yapamadı|ını öne sür-
dü. Mahkeme heyeti, eksik-
lerin giderilmesi amacıyla
duruşmayı erteledi.
Cindoruk
'Suriye'ye
tanınan
süre uzun'
İstanbul Haber Servisi -
Demokrat Türkiye Partisi
(DTP) Genel Başkanı Hüsa-
mettin Cindoruk. Suriye'nin
çıkarlannın, banş için Türki-
ye ile anlaşmayolunda oldu-
ğunu belirtti. ISO Yönetim
Kurulu Başkanı Hüsamettin
Kavi de "savaşın biç künse-
nin istemediği. düşünemedi-
ği bir gerçek olduğunu" be-
lirterek ortada 15 yıldır ya-
şanan çok ciddi maliyete
Türkiyenin katlanmak iste-~
mediğini söyledi.
Tûrkiye Genç Işadamlan
Derneği'nin (TÜGİAD)
Ceylan Otel'de düzenlediği
"Liderier Zirve Toplanb-
a'na katılan Cindoruk, bir
gazetecinin "Abdullah Öca-
lan bu krizden sonra
Şam'dan kaçnuş olabilir mi"
sorusu üzerine, "Bu konuda
hiçbir bilgim yok. Ama olsa
Şam bunu acıklar" dedi. Hü-
kümetin Suriye'ye tanıdığı
45 günlük süreyi uzun bul-
duğunu kaydeden Cindoruk,
"Bu mesetenin siyah beyazı
daha erken çıkabilir. Diplo-
matikmüzakereler. arabulu-
culann bevanlan ile çıkabilir.
Diplomauk yolla çözülebilir "
dedi. Suriye'nin bugün en
güçsüz döneminı yaşadığını
öne süren Cindoruk, "San-
nuyorum bir yanhş yapsın.
Banşgdebilir. Bugüne kadar
banş için uğraş verdik, çok
da sabır gösterdik" diye ko-
nuştu. Cindoruk, Libya lide-
n Muammer Kaddafi'nin
Suriye kriziyle ilgili çıkışını
ise "hezeyan" olarak değer-
laıdırdi.
İSO ile TÜBÎTAK arasın-
dı imzalanan işbirliği proto-
kolü için düzenlenen tören-
<tn sonra gazetecilerin so-
nlannı yanıtlayan Hüsamet-
tn Kavi, Italya Parlamento-
sı'nda sözde sürgünde Kürt
prlamentosunun toplanma-
snın, Türk-ltalyan ilişkile-
rne verdiği ve vereceği za-
nrlan Italyanlara vurgula-
nak amacıyla ISO'nun
grişimlerde bulunacağını da
syledi.
Başbakan Mesut Yılmaz, 4 doğalgaz kombine çevrim santralmm yapım sözleşmesini imzaladı
ELektrik üretiıııiııe büytik \atuıııı• Başbakan Yılmaz, Türkiye'nin sanayileşmiş ülkelerin seviyesine varması
için 800 milyar dolarhk altyapı yatınmına gereksinim olduğunu belirtti.
Yılmaz, bu yatınmlan devletin tek başma gerçekleştiremeyeceğini söyledi.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Yılda 38
milyar kilovatsaat elektrik üretimi ile enerji sı-
kıntısvnı hafıfletecek olan 4 yeni doğalgaz kom-
bine çevrim santralının yapım sözleşmesi An-
kara'da imzalandı. Başbakan Mesut Yılmaz,
Türkiye'yı Fransa'mn seviyesine çekebilmek
için en az 800 milyar dolarlık yanrıma gerek-
sinim bulunduğunu belirterek "Altyapı açığı-
nın kapatdabilmesi için, devletin imkânlan ya-
nında özelsektörün imkânlannı. vabancı serma-
yenin imkânlannı da harekete geçirmek zorun-
dayız" dedi. Başbakan Yılmaz, Devlet Konuke-
vi'ndeki törende yaptığı konuşmada, gelişmiş
ülkelerle altyapı farkının ortadan kaldınlması
konusuna değinirken Fransa'yı öraek gösterdı.
Fransa'mn gerek nüfus, gerek coğrafi açıdan
Türkiye ile karşılaştınlabilir bir ülke olduğunu
kaydeden Başbakan, şunlan söyledi:
"Türldye'yi bu ülke ile karşüaşürdığıınızda
gördüğümiiz. Fransa'da fert başına elektrik tü-
ketimi 8 bin kilovatsaat, Türkiye'de ise 1500 ki-
lovatsaat Sadece elektrik enerjisinde değü, oto-
yol Fransa'da 10 bin kflometre. bizde 1600 kilo-
metreye daha yeni ulaşıldı."
Dığer ülkeler dıkkate alındığmda, gelişmiş
ülkelerle Türkiye arasında çeşitli alanlarda 5-6
kat fark olduğunu kaydeden Yılmaz, sözlerini
şöyle sürdürdü:
"Bu farta kapatabümek, mesda bir Fransa se-
viyesine ulasabilmek için; enerji alanında, U-
manlarda, otoyollarda, telekomünikasyonda,
Türldyeolarak harcamamızgereken yaünm tu-
tan 800 milyar dolar. O ülkeler seviyesine ula-
şabilmek, yani hedefunize ulasabilmek için bu
miktarda bir yannma mecburuz. Ama de\ lerin
ünkânlanyla, bu yannnun gerçekleştirüemeye-
ceğiortada.Attyapı açığmm kapaulabilmesi için,
devletin imkânlan yanında özel sektörün im-
kânlannı, yabancı sermayenin imkânlannı da
harekete geçirmek zorundayız."
Yapım sözleşmelerine göre. yap-işlet mode-
liyle gerçekJeştirilecek santrallardan, Gebze do-
ğalgaz çevrim santralı 1540 megavat, Izmir Ab-
ağa santrab 1520 megavat, Adapazan santralı
770 megavat, Ankara santralı ise 700 megavat
kurulu güce sahip olacak. Gebze, tzmir, Ada-
pazan doğalgazçevrimi santrallanmn inşası ve
işletimi Intergen-Enka konsorsiyumu, Ankara
doğalgaz santralı da National Power-Bayındır
konsorsiyumunca gerçekleştirilecek. Yeni 4
enerji santralının toplam maliyeti, yaklaşık 3.5
milyar dolan bulacak.
Yılda 38 milyar kilovatsaat elektrik üretme-
si beklenen 4 doğalgaz çevrim santralının ya-
pımının bir yılı kredi görüşmeleri ve üç yılı da
inşa olmak üzere 4 yû içinde bitirilmesi öngö-
rülüyor
Yıldırım. Suriye'ye fazla su veriliyor
'Yapüan anlaşmalan
Şam yöneümiçiğniyor'
EMtNEKAPLAIS
ANKARA- GAP'tan sorumlu
Devlet Bakanı Salih Yıldınm,
1982 yılında yapılan anlaşmaya
göre saniyede 500 metreküp ön-
görülmesine karşın Suriye'ye sa-
niyede 973 metreküp su verildi-
ğini belirterek Fırat Nehri'nin
debisinin azaldığı dönemlerde,
Türkiye'nin kendi su rezervleri-
ni kullandığını vurguladı. Suri-
ye'nin Türkıye'ye minnet duy-
ması gerekirken Asi Nehri'ni
kullanarak zarar vermeye çalıştı-
ğını anlatan Yıldınm. "Bu ülke-
nin istekleri kabul edilemez" di-
ye konuştu.
Suriye'nin PKK'ye desteğini
çekmemesiyle
başlayan buna-
lım, yıllardır bu
ülkeyle yaşanan
su sorununu ye-
niden gündeme
getirdi. Cumhu-
riyet' in sorulannı
yanıtlayan Devlet
Bakanı Yıldınm,
1982 yılında ya-
pılan anlaşma
uyannca Suri-
ye'ye 500 metre-
küp su verilmesi-
nin öngörüldüğü-
nü, ancak Türki-
ye'nin verdiği miktann 973 met-
reküpe çıktığına dikkat çekti.
Fırat'ın debisinin bazı dönem-
lerde azaldığma ve 380 metrekü-
pe kadar düşdüğüne işaret eden
Yıldınm, "Bu durumda açık,
kendi su rezervlerimizden karşı-
lanıyor. Aksi takdirde Suriye bu
suyu bulamaz, ihtiyacını gider-
nıek için herhangi bir yol yordam
kullanamaz. Bu konuda onlann
yapması gereken işlevleri sıkmö-
lan ve vükümlülükleri biz taşıyo-
ruz. Onlann CAP'tan ötürü Tûr-
kiye'yeminnetveşükran duyma-
ları gereldyor" diye konuştu.
Suriye'nin Asi Nehri ile ilgili
politikalannı da değerlendiren
Yıldınm, şu görüsleri dile getir-
di: "Asi'de aşağı havza konumun-
• GAP'tan sorumlu
Devlet Bakanı Salih
Yıldınm, Suriye ile
gerginliğin 'su' boyutunu
değerlendirdi. Saniyede
500 metreküp yerine 973
metreküp su verildiğini,
Şam hükümerinin
Tûrkiye "ye minnet duyması
gerekirken zarar verdığini
belirten Yıldınm, •
bölgedeki su sorununun
aşıLması için objektif ve
akılcı öneriler getirdiklerini
vurguladı.
daki ülkeTürkiye. Fu-atta da Su-
riye aşağı havza ülkesi konumun-
da. Biz Funt ile ilgili konuda on-
lara sıkıntı yaratmayacak her
türlü tedbiri almamıza karşın,
Asi" nin suyunun yüzde 98'hıi
kuflanarak Türkiye'ye vapabile-
cekleri en büyük zaran vermeye
çahşıyorlar. Ama, biz buna karşın
'Biz Fırat'ı kullanırız' savında
biç bulunmadık. Yöneticilerin,
hatah tutumlan yüzünden Suri-
ye halkııu cezalandırmav ı akhmı-
zın köşesinden geçirmedik. Ama
onlann en büyük çelişkisi, tutar-
sızhklan açısmdan bu önemli bir
örnektir."
Suriye'nin sulama teknikleri
açısından telcnolojisinin zayıf ol-
duğunu, yeraltı
su seviyesindeki
yüksekliğin yan-
lış sulama teknik-
leriyle birleşme-
siyle toprağın ve-
rimliliğinin düş-
rüğünü söyledi.
Yıldınm, "Bunu
dengeleme açısın-
dan onlara en bü-
yük katkı
GAP'ör" dedi.
Yıldınm, böl-
gedeki su soru-
nun aşılması için
objektif ve akılcı
öneriler getirdiklerini vurgulaya-
rak Suriye'nin "ortakteknikko-
mite'' toplantılanna bile katılma-
dığına dikkat çekti.
Suyun hakkaniyet ölçüsünde
kullanılabilmesi için daha önce
çeşitli öneriler getirildiğini kayd-
eden Yıldınm, Suriye'nin bu
platformlara katılmaktan
kaçındığını anlattı. Suriye'nin
suyun bölüşülmesini istediğini
kaydeden Yıldınm, "Tûrki-
ye'nin su üzerinde hakkının ol-
madıgını iddia ediyorlar. Su üze-
rinde yapüacak her türlü tasar-
rufla ilgili kendilerinden müsa-
ade ahnmasını istiyorlar. Tabii bu
bizim devlet hukukumuza ters,
kabullenmemiz mümkün değU"
diye konuştu.
Avrupalı öğrencilerin istanbul turu
Avrupa Oğrencileri G«nel Forumu
(AEGEE-İstanbul) mekri, Sokrates
Eğhim Progranu kapsamında dün
İstanbul'un tarihi ve ruristik yeıierini
gezdiler. Hollanda ve Yugoslavya'dan
gelen 21 öğrenci, AEGEE-İstanbul
üyelerinin düzenlediği etkinlikler
kapsamında atöhe çalışmalan ve
söyleşilere katilacak. ,\EGEE-
Istanbul üyelerinin etkinlikleri, 13
Ekim'e dek sürecek. Amaçlanm,
"Avrupa Ölçülerinde çağdaşkğa
inanan oğrencileri ortak bir çaü
altuıda toplavan bir düşünce ve eylem
platformu olmak" olarak belirieyen
AEGEE-İstanbul üyesi öğrenciler,
1992 yıhnda faaliyete gectikkrini,
130'a yakın üyeleri bulunduğunu, bu
sayıvı arttrmak istediklerini
söyİedüer. 1985'te Paris'te kurulan
AEGEE, 200 şubesinde toplam 20 bin
üyeye sahip. 1995 vıhnda başlatılan
Sokrates Eğhim Progranu.
Avrupa'nin en büyük akademik
işbirliği ve öğrenci değişim progranu
olarak deferlendiriliyor.
Uluslararası Frankfurt Fuarı
Yaymcûara vekitaba
yapüan baskılar knandı
METtNGÜR
FRANKFURT - 18 Eylül
1949 'da ilk kez açılan uluslarara-
sı Frankfurt Kitap Fuan, 105 ül-
keden kanlan yayınevleriyle dün-
ya kültürünü, yayın yaşamım yi-
ne Frankfurt'ta bulusturdu. 7
Ekim'de açılan ve 12 Ekim'e ka-
dar devam edecek Uluslararası
Frankfurt Kitap Fuan, Alman-
ya'nın eksiksiz organizesiyle çe-
şitli dillerde kültürel etkinlikler
tüm yoğunluğuyla sürüyor. Ya-
zarlann okuma toplantılan, pa-
neller, insan haklan üzerine tar-
tışmalar ilgiyle izleniyor, çeşitli
ülkelerde basma, yayınevlerine
yapılan baskı kınanıyor. Dünya
Yayıncılar Birli-
ği yöneticileri
yaptıklan konuş-
nıalarda dünya-
nın neresinde
olursaolsun kita-
ba yönelen bas-
kıya karşı müca-
dele edeceklerini
vurguluyorlar,
sansür tanıma-
dıklannı açıklı-
yorlar.
Dünya Yayın-
cılar Birliği tara-
findan yayıncı
AyseNurZarakolu'na verilen İn-
san Haklan Ödülü töreni sırasın-
da Türkiye kınandı. Pasaport so-
runu zamanında çözülemeyen
AyşeNur Zarakolu, ödül törenin-
de bulunamayınca tepkilere ne-
den oldu. Alman Kitapçılar Bir-
liği Başkanı Gerhard Kurtze,
ödül töreni açış konuşmasında,
"Salman Rüşdü olayınagösterdi-
ğimiz tepkide başanh olmuştuk,
ama bayan Zarakolu'na pasaport
verilmesi içüı Ahnan dev leti tara-
fından girişimde bulunduk. Ama
bir netiee alamadık, protesto et-
tik. Türkiye'den gelen açıklama-
da bir dava nedeniyk mümkün
ounadığı belirtiliyor. Biz ulusla-
rarası destek gördük. Türkiye
baskı sonucu Zarakolu'na pasa-
• Dünya kültürünü
buluşturan Frankfurt
Kitap Fuan'nda Dünya
Yaymcılar Birliği
yöneticileri nerede
olursa olsun kitaba
yönelik baskılara ve
sansüre karşı mücadele
edeceklerini açıklıyorlar.
Dünya Yaymcüar Birliği,
yayıncı Ayşe Nur
Zarakolu'na Türkiye'nin
pasaport vermemesini
protesto etti.
port verdi, sevindik. Törene yeti-
şemeyeceği içm onsuz yapacagız.
Bir hafta konuğumuz olacak" de-
di. Ödül töreninde Ayşe Nur Za-
rakolu'nu eşi Ragıp Zarakolu ve
oğlu Sinan temsil etti.
Ayşe Nur Zarakolu'nun ödülü
oğlu Sinan'a verildi. Sinan böy-
le bir ödülü annesinin yerine al-
dığı için teşekkür etti ve onur
duyduğunu söyledi. Yüzlerce ga^
zetecinin ve davetlinin izlediği
ödül töreninde Ayşe Nur Zarako-
lu'nun yazıh konuşmasını oğlu
Sinan okudu. Ayşe Nur Zarako-
lu, kendısi için büyük önem taşı-
yan ödülü almakla çok mutlu ol-
duğumu, 20 yıldır taviz verme-1
den, resmi otoriteler karşısındâ
ezilmeden ilkeli
biryayıncılıksür-
dürdüklerini be-
lirten konuşma-
sında, "Bu ödü-
lün bana verüme-
sindeki en önemli
etkenin, tüm bas-
kı ve yasaklara,
hapis ve para ce-
zalanna rağmen,
Türkiye'de ya-
vimlama, düşün-
ceyi ve kimlikkri
ifade etme özgür-
lüğü adına sür-
dürdüğümüz mücadele otduğu
bitincindeyim" dedi.
Fuara katılan ülkeler arasında
2434 yayıneviyle Almanya başı
çekiyor. Ingiltere 919, Fransa
306, Japonya 308, ABD 828. Or-
tadogu'dan Suriye 2, Suudi Ara-
bistan 5, Israil 10, Kazakistan 1,
Rusya 62, Libya 1, Türkiye 17
yayıneviyle katılıyor. Bu veriler
resmi açıklamalar. Türkiye'den
yayınevlerinin dünyanın bu ünlü
fuanna ilgi göstermedikleri dik-
kati çekiyor, izleyicilerin eleştiri-
lerine neden oluyor. 75 yayıne-
vinden aldığı birer ikişer kitaplar-
la katılan Kültür Bakanlığı'nın
standı ve hazuiıklan çok yetersiz.
İlk gün basma bir katalog dahi
veremediler.
IMF-Dünya Bankası, maliye bakanlan, merkez bankalan guvernörleri küresel bunalım için ortak bir tutum alamadı
Ejnperyalizm krizuıe çözüm bulamıyor
ERGİNYILDIZOĞLU
LONDRA - IMF-Dünya Bankası, çeşitli
ülkelerin maliye bakanlan ve merkez banka-
lan guvernörleri yılhk toplantısı, Ctinton'un
"son 50 vıun enciddikrizi'' sözleriyle açılmış-
tı. Toplantıda, IMF Direktörü Camdessus da
"Krizdeki ülkelerden değfl, krizdeki bir sis-
temden bahsediyoruz" dedi.
.Ajıcak The VVall Street Joumal'a verdiği
demeçte, "dünya-sistemik bir krizle karşı
karşıya okluğumuzu" söy-
leyen dünyamn en büyük
yatınm bankalanndan Leh-
man Brothers'ın global
ekonomi şefi John Lle-
weUyıı da "lideıierin hiçbi-
rinin sistemli düşünmediği-
ni, düşünce sistematiğinin
bu işe uygun olmadıguu"
söylüyor.
"20 yıldır sürekli bu top-
lanûlara kabkhğuıı, ama hiç
bu kadar sinirttve kötümser
bir toplanö görmediğini"
belirten Morgan Stanley'in
başekonomisti StephanRo-
cah, Global Economic Fo-
Washington toplantısırun bu şekilde bit-
mesinin arkasmdâ sanınm esas olarak üç ne-
den var. Birincisi, toplantıya katılanlar, ama
özellikle IMF, hâlâ neo-liberal doktrinin et-
kisinde. îkincisi, toplantıya katılanlann ara-
sında biri IMF-Dünya Bankası, diğeri ABD-
Avrupa-Asya olmak üzere iki düzlemde
önemli görüş aynlıklan var. Üçüncüsü, gün-
demde politika olarak ortak faiz indiriminden
ve bazı yardım paketleri projelerinden başka
bir tedbir yok
Halbuki, krizin kökleri çok daha derinler-
de, üretim yapılannda yatıyor, parasal tedbir-
lerle çözülecek gibi değil.
IMF Başkanı Camdessus, açış konuşma-
sında eski reçetesinde ısrar etti: Eğer tek tek
ülkeler fıyat ve bütçe istikrannı, emek ve mal
piyasalannda reformlan amaçlayan politika-
lan uygularlarsa kriz atlatılabilirdi. "Dünya-
nın yoksullan bizi bekkmez" diyerek
IMF'den belirgin bir şekilde aynlan Dünya
Bankası ise "Mali çöznmlerin yanı sıra sıra-
dan insanlan da kapsayamazsanız, kahcı bir
çözüm üretemezseniz" diyordu. Dünya Tica-
ret Örgürü Genel Müdürü Ruggioro'nın kor-
kusu ise bambaşka: Ruggioro'ya göre kriz
daha uzun bir süre devam ederse, ülkeler ko-
rumacı tedbirler almak zorunda kalırlar ve
"küresel çalkanönın kurbanı serbest ticaret
olur."
Dünya ekonomisinin üç merkezinde ise
farklı eğjlimler vardı. ABD esas olarak ortak
bir faiz indiriminden yana. Japonya ve Asya
rum'da "Çıkardığım üç so-
nuç beni çarpü'' diye yazı-
yor: 1- Ortak politika oluş-
turmak yok, 2- Küresel li-
derlik boşluğu var, 3- Yeni
post-Bretton Woods tipi bir
küresel mali altyapı oluştur-
mak için bir istek yok. Ger-
çekten de toplantıda ne be-
lirgin bir ortak anlayış ne de
tatmin edici, küresel eşgü-
düme olanak sağlayacak bir
tutum oluşabildı.
Buna karşılık bir seri
önemli görüş aynlığı su yü-
züneçıktı.
it'HukukFakühesi'nde
düzenlenen panelde kunşan
K.\DER Başkanı Sirin
TekeM, Medeni Karom'un
anayasa kadar önemli
olduğunu vurguladı, Teketi,
(Foto
ancak gerekenin
madığuıı sövtedi.
:
:SAADETUSLU)
'MedeıüKanun \iaçağa uygun değişiklikyapılmah'
ülkeleri düşük faizlerin pek işlerine yarama-
yacağuu düşünerek sanayi ve tüketimi can-
landıracak yardım paketlerinden ve sermaye
hareketlerinin denetlenmesinden yanalar. Av-
rupa merkez bankalan ise faiz indirimini, bu
aşamada kendi bölgelerinin dinamiklerine
uygun bulmuyorlar. Buna karşılık IMF üze-
rinde, ABD'nin yanı sıra Avrupa'nın da de-
netiminin artmasını istiyorlar. Bu noktada
"küresel lidertik boşluğu" tabii ki önemli bir
sorun olarak gündeme geliyor.
Diğer taraftan, dünya
ekonomisindeki krizin te-
melinde üç önemli sorun
yanyor. Birincisi, bir talep
yetersizliği ile karşı karşıya
olan fazla üretken kapasite
sorunu; ikincisi çalışacak
ve karrunı doyuracak bir iş
bulmakta zorlanan, ama sa-
yılan hızla artan emekçile-
rin emek kapasıtesi fazlası
var; üçüncüsü ise yatınla-
cak yer bulunamayan, battft
borçlarda gömülü bir kredi
hacmi, nakit sermaye fazla,-
sı var. Bu sorunlann hiçbi-
ri ortak bir faiz indirimi ile
tstanbul Haber Servisi - Medeni Ka-
nun'un kabul edildiği günlerde gerçek bir
devrim niteliğinde olduğu anımsatılarak
yasada çagın koşullanna uygun düzenle-
meler ve değişiklikler yapıhnası gerekti-
ği belirtildi.
Cumhuriyetin 75. yıh etkinlikleri çer-
çevesinde îstanbul Cniversitesi (ÎÜ) Hu-
kuk Fakültesi'nce düzenlenen "Kadın
Haklan v« MedeniKanun" konulupanel-
de konuşan Kadın Adaylan Destekleme
ve Eğitme Demeği (KADER)Başkanı Şi-
rin TekeK, Medeni Kanun'un insanın in-
sanla ilişkilerini düzenleyen bir yasa ola-
rak anayasa kadar önemli olduğunu söy-
ledi. Medeni Kanun'un çıkftğı dönemde
gerçek bir devrim oîduğunuanımsatan Te-
keli, "'Aile Hukuku'nda evin reisi erkek
oiduğu için kadınlar pek çok haklannı >i-
tirdiler. TBMM'de gerekli değişiknkierin
yapdmasıiçin lOObinimzatopkndıaına
gerekenler yapdmadı" diye konuştu. ts-
tanbul Barosu Başkanı ve ÎÜ Hukuk Fa-
kültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. YücelSav-
man da cumhuriyetin kuruluşunda özel-
likle kadın haklan açısmdan Medeni Ka-
nun'un büyük bir işle\ üstlendiğini vur-
guladı. Saymaıı "Kaphalist sistemde ka-
dının önündeki tüm yollann kapalı oldu-
ğunu söykjemey ii. Kadın bdki tamamen
özgürolamazamaönü açıkür" dedi. Say-
man, Türk hukukunda kadmın toplumsal
kimliğinin aileye göre tanımlandığını be-
lirterek "Kadın haklan savunuturken bi-
k kadmsözcüğü değil,hanunsözcttğü kıd-
bnılıyor. Kadın. aiteye bağh olarak kimn-
ğini kaybetmeve başüyor* diye konuştu.
Eski Devlet Bakanı Aysel Baykal da siya-
setin hukuktan ve bilimden koptuğunu sa-
vundu. Medeni Kanun'un, cumhuriyetin
özü olan hukuk devriminin temeli oldu-
ğunu vurgulayan Baykal. "Bugün kurtul-
mak istediğimiz bazı hükümler, o yılarda
kadmian korumak için Medeni Kanun'a
konulmuştu" dedi. Kadmlann, kendi in-
san haklannı savaşarak aldıklannı ve bu
mücadelenin henüz tamamlanmadığuu
ifade eden Baykal, kadının özerkbirey ol-
masını toplumsal rol kalıpîannm ve gele-
neksel değer yargılarmın önlediğini kay-
detti.
ÎÜ Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Prof.
Dr. Ühan Llusan ise Medeni Kanun saye-
sinde insanların yurtîaş bilincine kavuş-
tuklanrjı söyledi. Kurulu düzenin, kadının
aile içinde kalarak öngörülen görevlerini
yapmasını istediğini belirten Uhısan, "İn-
san haklan ve kadın haklan, 2. Dünya Sa-
vaşısonrasmdagûnceUeşmişveiçhukuk-
lara indh-genebümiştir" diye konuştu.
çözülecek gibi değil. îşte
belki de bu yüzden The
New York Times'ın, aduuH
açıklanmasuu istemeyen
bir hükumet yetkisine atıf-
la aktardığı gibi "kimsenin,
nevapdacağı konusunda bir
fıkriyok."
Bu arada IMF-Dünya
Bankası zirvesinde bir ara-
ya gelen liderlerin başka bir
ekonomik zirve toplantısı
olasılığı üzerinde durduklar
n, ama bunda dahi bir kara-
ra varamadıklan bildirili-
yor.