Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
9 EKİM 1998 CUMA CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
35. Antalya Altın Portakal Ulusal Film Yanşması'nm ardmdan notlar: t
Alüıı Portakaflar yeııi kuşağın
'Akdeniz'in incisi' Antalya'yla
özdeşleşmiş. geleneksel, 35 yılhk,
en eski ve köklü ulusal film fes-
tivalini, sinemamızın bazı yönet-
men, yapımcı, dışalımcı, dağıtım-
cı ve oyunculannın yanı sıra bu yıl
biz d e (çok sayıdaki smema yaza-
n da) izledik cümbür cemaat, 1-
5 ekim arasında. Her yıl bin bırzor-
lukla çevrilebildiğini ve üstelik
kolayca salon bulabilip seyirci
karşısına çıkmakta da çok zorluk
çektigini artık sağır sultanın bile
duyduğu Türk fılmlerinin bir kez
daha vitrine çıkanldığı Antalya
AJtın Portakal Film Festıvali bu yıl
biraz olayb başladı. Coşkulu, renk-
li birpanayıratmosferinı yansıtan
açılış yürüyüşüyle başlayan festi-
val sinemamızın eskileriyle yeni-
lerini buluşturdu bu yıl.
Çağdaş bir altyapıya kavuşan,
bize özgü organizasyon bozuk-
luklannın da zamanla giderilece-
ğine inandığımız Antalya'da ge-
leneksel ulusal yanşmamn dışın-
da bu yıl Uluslararası Akdeniz
Filmleri yanşması, Ken Loach ret-
rospektifi, uluslararası özel gös-
terimler ve kısa film yanşması vb.
gıbi yan bölümler vardı.
Sonuçlara dair kendi aramızda
tahminlerde bulunup 'Pürtakal-
Toto' oynayan biz sinema yazar-
lannı bütünüyle şaşırtan ödülleri
cesurca vererek yeni sinemacıla-
nn yolunu açan jüri, 'ilk fihn'le-
rin çoğunluğunu oluşturduğu An-
talya 98'ı bütünüyle genç sine-
maya koltuk çıkan bir festival ola-
rak anılanmıza yerleştirdi sonuç-
ta. Sinema yazarlannm gönlün-
den geçirdiği, ama kesinlikle ger-
çekleşeceğini ummadıklan sonuç-
lanyla şimdiden festival tarihine
geçti, Hüha Koçyiğit'in başkan-
lıgındaki Altın Portakal jürisi.
Yeşim Ustaoğhı'nun ve Reis Çe-
Bk'in yeni fılmlerinı CGüneşeYol-
culuk' v e 'Hoşçakal Yann') son an-
da geri çektikleri 35. Altın Porta-
kal Ulusal Film Yanşması'na, ni-
cedir gösterilen 'Ağır Roman',
'Kanşık Pizza' ve 'Ava' gibi, doğ-
rusu bir kez daha seyretmeyi gö-
ze alamadığımız filmleri es ge-
;erek, JüMde Övür-Necef Uğurlu
kilisinin imzasını taşıyan 'Elski
FotöğWn'âr'la' başladik. ^
ESKİ FOTOĞRAFLAR
Küçük taşra kentlerinin çadır
iyatrosundan farksız, salaş pav-
/onlannda göbek sallayan. yöre-
ieki zengın ağalara da pazarla-
ıan, artık yolun sonuna gelmek-
eki hasta, zavallı, geçkince bir
iansözle (Bennu Yıldınmlar).
jnun ayak işlerine bakan ve ko-
-umalığını yapan, yoksul bir ga-
ibanın (Ahmet Uğurlu) hikâyesi-
ıi anlatan 'EskiFotoğraflar'ın bir
>aşka özelliği de, bütün karakter-
erin, değişik makyaj ve kılüdar al-
ında, Uğurlu - Yıldınmlar ikilisi
arafindan canlandınlmasıydı.
DinçerSümer'in ünlüoyunun-
lan Ahmet Uğurlu eliyle uyar-
anmış bir senaryodan çekilmiş
ilm, birtakım geriye-ileriye dö-
tüşlere ve kimi cuk oturmuş ge-
işlere dayanarak anlatılmıştı.Bi-
inen duyarlıkları yineleyen, iç
nekânlann ağır bastığı, elı yüzü
lüzgün, ancak fazla tiyatromsu
açmış bir 'ilk film' olarak rahat-
a izlenen 'Eski Fotoğraflar'ın ye-
i bir şeyler söyleyen, çokça da
nemsenecek bir film olmadıgı
aapaçıkortadaydı. Sevtap'ı pav-
ona götürüp getiren, Almanya'ya
idebilmenin hayallerindeki ga-
ban Seyyit'i her zamanki usta-
ğıyla canlandıran Uğurlu'nun
anı sıra Yıldınmlar da dikkati
îkti. Tiyatro kokan havasma kar-
n, birlıkte ortak bır televizyon
eçmişleri bulunan Necef Uğur-
ı-Jülide Övür yönetmen ikilisi
iına yanm bir başan sayılabilir-
ABUK VE ACISIZ
Bu yıl Antalya'ya damgasını
jran yeni sinemacılann 'Alaman-
' kanadından gelen. yoğun sine-
ıa duygusu taşıyan. çarpıcı ve
jgün bir 'ilk film' niteliğindeki
Curz und Schmerztos-Çabuk ve
cısz', son anda dahil edildiği
stıvalde yanşma dışı gösterildi
; epeyce ses getirdi. Teknik dü-
^yiyle bir Alman filmi standart-
nıdaki 'Çabuk veAasız' Ham-
ırf-Altona yöresindeki, çok ya-
n arkadaş olan, Türk, Sırp ve
junnlıdan oluşan bir gençlik çe-
si Jstüne gelişen bir başka 'ilk
•n'denemesiydi festivalde. Ha-
stm çıkmış, arük suçu, serseri-
|i Jirakarak bir baltaya sap ol-
ann, düzgün, namuslu bir ge-
z&. kurmanın arayışı ıçindekj
sbail (Mehmct Kurtuluş), ge-
•\a? sahibi bir gangsterin emri-
• gripparasını başkasma kaptır-
feou gangster tarafından öldü-
]a ve Alman sevgilisı Alice'in
jrail'e tutulmasını hazmede-
ren Sırp Bobby ve Cebrail'in
irdeşi Ceyda (tdfl Üner) ta-
•fıdan terk edilmenin acısını
Alün Pbrtakal'ı kazanan 'Yara'da Nur Sürer'le oynayan Yelda Ka>makçı Reynaud en iyi kadın oyuncu ödüiünü alırken 'Gemide'nin Erkan Can'ı da en iyi aktör seçüdL
• 'îlk film'lerin ve genç kuşaktan yeni yönetmenlerin festivali olarak sinema
tarihimize geçecek 35. Antalya Altın Portakal Ulusal Film Yanşması'nda Serdar
Akar, Turgut Yasalar, Kudret Sabancı ve 'Alamancı' Fatih Akın, Yılmaz Arslan gibi
umut ve gelecek vaat edilen, taze sinemacılan keşfedip tanıdık 1-5 Ekim arasında. SUNGU ÇAPAN
içine gömen. Hz. Isa kılıldı Yunan-
lı Kosta'nın giderek bozulan dost-
luğunu aktaran 'Çabukve Acısız',
Fatih Akın adındaki, on yıl önce-
ki Tevfik Başer'in de yetiştiği
Hamburg'dan çıkma. gelecegi par-
lak bir başka Alamancı yönetme-
ni müjdeliyordu.
Sevgilisiyle yattığı arkadaşı
Bobby'nin, su testisi su yolunda
kınlır misali, vahşice öldürülme-
sinden vicdan azabı duyarak kur-
ruluşu dine sanlmakta ve Türkı-
ye'ye dönmekte bulan Cebrail'in,
Bobby'nin öcünü almaya çahşır-
ken öldürûlen arkadaşı Kosta'nın
katilini vurup Istanbul bileti al-
masıyla sona eren hikâyesini nak-
leden 'Çabuk ve Aasız', son dö-
nemde 'LaHaine-Protesto','Tra-
inspotting" gibi gençlik sorununa
el atan bazı çagdaş esaslı fihnle-
rin etkilerini yansıtan. aşın doz-
da şiddet ıçeren, kahramanlannı
derinlemesine işleyemeyen, bü-
tününde genel bir yüzeyselliğin
egemen olduğu, sürükJeyıci, di-
namik ve samimi bir ilk film'di.
Almanya'nın zencileri olan, kay-
betmeye mahkûm ve suça bulaş-
ması kaçınılmaz. göçmen çocuğu
üç arkadaşın trajik öyküsünü 'ka-
ra film' tadında anlatan bu film-
deki üç arkadaşı oynayan üç oyun-
cu geçen ay sona eren Locarno
Festivali'nde en iyi aktör ödülü-
nü ortaklaşa kazanmışlardı.
LEOPARIN KUYRUĞU
Kent genllacılığından kırsal ke-
sime yönelen devrimci gençlerin,
1970'lerin başında, 12 Mart dö-
nemindeki eylemlerinden ve ya-
kın tarihimizin kimi tabulanndan
hareket ederek kurmacayla ger-
çekJeri harmanlayıp kaynaştırdı-
ğı 'Leopann Kuynığu' da, yönet-
men Turgut Yasalar'ın ilk film'iy-
di. Çocuk gibi saf, idealist, siya-
sal ögrencisi 5 gencin, vaktiyle
(DenizGezmiş,YusufArslan, Hii-
seyin Inan üçlüsünü çagnştınrca-
sına) idama mahkûm edilmiş ar-
kadaşlannı kurtannak için Ame-
rikalı, zencı biraskeri (LamikBia-
ke) kaçınp dağa kaldırdıklan ve
kırsal kesimin labırentlerinde çır-
pına çırpına tükendikleri 'Leopa-
nn Kuyruğu', yer yer ilgiyle iz-
lenen politik bir drama dönüşüyor-
du. Yönetmenin adını bir Afrika
atasözünden (Leopann kuyruğu-
nu tutma. tutarsan da bırakma!)
esinlenerek koyduğu ve silahlı ey-
leme karşı bir mesaja bağladığı
bu "ilk film' denemesi, naif yapı-
sına, başıboş bırakılmış, karto-
numsu oyunculuğuna ve ilk film'e
özgü zaaflanna karşın. belirgin
görsel düzeyi, nesnel, zaman za-
man ironik yaklaşımı, gerilimli
bir atmosfer sağlayan anlatımı, Y.
Deniz Güven'in görüntüleri ve
CengizOnural'm müzik çalışma-
sıyla akılda kalıyordu. Kimi anek-
dotlan hikâyesine ustaca yediren
Yasalar, sigara sekansı ya da son-
daki çıkmaz sokak sahnesi gibi
bölümlerde bayağı etkileyici ola-
biliyordu 'Leopann Kuynığu'nda.
Yapacağı yeni filmleri merakla
bekleteceğe benzeyen Yasalar'a
en iyi senaryoödülü çıktıjüriden.
Oysa alabildiğine özenti ve itici
'Kanşık Pizza'nın yerine, bu yıl
yakınlarda kaybettiğimiz dene-
kul Vural'ı Devrim Has, grubun
ortalıgı hep yatıştınp ıkna edıci ko-
nuşan, sakin lideri Rıfat'ı Hakan
Pişkin ve arabayı süren, uyanık
Ömer'i de ÜmitÇırak'm oynadı-
ğı 'Leopar
5
, bizi çeyrek yüzyıl ön-
cesinin hüzünlü karanlığına gö-
türdü bir buçuk saatliğine.
KAÇIKLIK DİPLOMASI
Ayşe Nil'in feminist söylemli
otobiyografik kitabından uyarla-
SONUCLAR... SONUCLAR..
'Gemide'nin yönetmeni ve senaristi Serdar Akar.
• Osman Seden ödülü: Karışık Pizza. Umur Turagay
• TRT özel ödülü: Eski Fotoğraflar / J. Övür, N. Uğurlu
• En iyi laboratuvar ödülü: Kartsık Pizza / Sinefekt
• En iyi kurgu ödülü: Gemide / Nevzat Dişiaçık ve Kanşık
Pi^za / Bülent Özdemir
• En iyi müzik ödülü: Uğur Dikmen / Eski Fotoğraflar
• En iyi sanat yönetmeni: Mustafa Ziya Ülkenciler; Ağır
Roman
• En iyi görüntü yönetmeni: Ertunç Şenkay / Kaçıkhk
Diploması
• En iyi senaryo ödülü: Turjgut Yasalar' Leopann Kuyrugu
• En iyi yardımcı kadın: Sevda Ferdağ. Ağır Roman
• En iyi yardımcı erkek: Mustafa Uğurlu •' Ağır Roman
• En iyi kadın oyuncu: Yelda Kaymakçı Reynaud / Yara
• En iyi erkek oyuncu: Erkan Can / Gemide
• En iyi yönetmen: Serdar Akar / Gemide
• Behlül Dal ödülü: Kanşık Pizza
• Avnı Dolunay ödülü: Kaçıkhk Diploması
• En iyi ikinci film: Gemide
• En iyi film: Yara / Yılmaz Arslan
yimli yönetmenimizin anısına ko-
nulan Osman Seden ödülü ya da
jüri özel ödülü de uygun düşerdi
'Leopar'a bizce.
Mahir'le arkadaşlannı çağnş-
tıran Siyasal'lı 5 gençten kazayla
arkadaş kurşununa kurban giden,
ODTÜ'den uzaklaştınlmış, ltal-
ya'da sürtüp Akademi'de ressam
olmak, Polonya'da sinema eğitimi
almak istemiş Ateş'i Tardu Flor-
dun, çocukluk arkadaşını vurun-
ca 'leopann kuyruğunu ruttuğu-
mı' fark ederek tüm dengesini yi-
tiren Serdar'ı Yetkin Diküıcüer.
iyi tngilizce bilen. mantıklı. ma-
nan 'KaçıkükDipk>ması'. çocuk-
luğundan itibaren ailesinin, ya-
kınlannın, toplumun baskısıyla
aşama aşama kafayı yiyen, Ata-
türkçülük tutkunu, manik depre-
sif birkadının portresini çiziyor-
du. Deneyimli yönetmen Tunç
Başaran'ın çizgisinde 'farkh bir
sıçrama' sayılacak film, delilikle
kanşık, kasvetli bir çeşit 'Kaduun
Adı Yok' çeşitlemesı gibi geldi bi-
ze. Doğrusu bu fılme hiç de uy-
gun düşmeyecek Türkân Şorav'ın
yerine manik depresif Nur'u can-
landıran Ayda Aksel'in başanlı
performansıyla sürüklediği 'Ka-
çıkhk Diploması', önceden favo-
ri gösterilen, özenle çekilmiş, ama
zor ve itici bir Fılmdi özetle. Ta-
bii delilik konusunda, Samuei Ful-
ler'in 'Şok Koridoru' ya da Milos
Forman'ın 'GugukKuşu' gibi baş-
yapıtlann yanında esamesi okun-
mayacak cinsten filmin görüntü ve
müzikleri. söz etmeye değer nite-
likteydi. Nitekimödüllerden mon-
taj (Nevzat Dişiaçık) ve en iyi gö-
rüntü (Ertunç Şenkay) Altın Por-
takallan bu filme gittı, her ne ka-
dar Ayda Aksel'in en iyi kadın
oyuncu ödüiündeki hakkı yense
de...
YARA
tki farklı kültür arasında kala-
kalmışvepşıkplojıksorunlaç ne-
Seniyle carîil babasınca Turki-
ye'ye getirilip Niğde'deki amca-
sıyla yengesine (Halil Ergün, Fü-
sun Demirel) teslim edilmiş 17
yaşındaki Hülya'nın (Yelda Kay-
makçı Reynaud) öyküsünü bölüm
bölüm karşımıza getiren 'Yara'da,
20 yıl kadar önce sağlık nedenle-
riyle gittiği Almanya'da kalmış, bir
başka 'Afcunana' yönetmenin, Y*-
mazArsianın ikinci fılmiydi. Ve-
nedık Festivalinin yan bölümle-
rinde gösterildikten sonra Antal-
ya'ya son anda yetiştirilen 'Ya-
ra'da. yemek yemeyip habire si-
gara ıçen ve Almanya'ya dönmek
amacıyla amcaevinden kaçıp yol-
lara düşen Hürya'ya sokak çocuk-
lan yardım ediyordu. ancak polis
yakalayıp geçici olarak bir tımar-
haneye kapatıyordu sorunlu genç
kızı. Beklediği yakınlığı başka bir
kocaya varmış, Niğde'deki öz an-
nesinden (Ozay Fecht) de bula-
mayan Hülya. hapishaneden fark-
sız tımarhanede delibozuk bir ka-
dınla (Nur Sürer) dostluk kunıyor
ve Almanya'dan çıkagelen arka-
daşı Neriman (Miranda Kondiç)
ve annesinin onayı sayesinde fe-
ci koşullardaki akıl hastanesinden
kurtulup Almanya'ya dönüyordu
fınalde. Yönetmen Arslan'ın, bun-
dan böyle Hülya'nın kendi ayak-
lan üstünde durup duramayacağı
konusunu yoruma açık bıraktığı fi-
naline kadar, başrolde herkesi avu-
cuna alıveren Yelda Kaymakçı'nuı
etkileyici, içten \e doğal oyunu-
nu ağzı açık seyredekalıyordu se-
yirci 'Yara'da. Türkiye'yı tınıar-
hane gibi gösterdiği' gıbisinden
eblehçe eleştirilere kesinlikle ka-
tılmadığımız 'Yara'. 3^t yıl kadar
önce San Sebastian'da en iyi film
seçilen ilk filmi 'Yollar'la dikka-
ti çeken, Türk kökenli Alman si-
nemacılannın parlak yönetmeni
Yılmaz Arslan'ın egzotik bakışı-
nı yansıtıyordu. Almanya'daki
üçüncü kuşaktan Hülya'nın öy-
küsünden kesitler veren 'Yara'.
usta ışı çevre-mekân kullanımın-
dan görsel düzeyine kadar altya-
pısı sağlam, 1980'lerin sonunda-
ki 'Uçurtmayı Vurmasınlar',
'Umuda Yolcunık' gibi toplumsal
içeriklı fılmlerin çizgisinde sey-
reden. dokunakh. insancıl birfılm-
di. En önemli kozu da, unutulmaz
bir Hülya'yı canlandıran Yelda
Kaymakçfydı.
LALELİDE BİR AZİ2E
Günümüz Istanbulu'nun suç-
fuhuş âlemı Laleli'de iş tutan ve
paralannı donuna sıkıştırmaktan
özel bir zevk alan pezevenk Aziz
(Güven Kıraç) ve iki adamı (İştar
Gökseven,CengizKüçükayvsz), 1
milyar TL karşıhğında bakire bir
fahişe (Ella Manea) isteyen hatı-
'Leopar'ın Kuynığu'nda Devrim Has ve Lanıik Blake
(solda), 'Çabuk ve Acısız'ın Locarno'da en iyi aktör
seçilen üç kahramanı (üstte), 'Kaçıkhk Diploması'\la en
iyi kadın oyuncu dalında herkesin, hakkının yendiğine
inandığı Ayda Aksel (sağda).
panşiniyennegetırmeküzerekol-
lan sıvayıp sanşın bir Roman Na-
taşasını diktirerek yola düşerler.
Ancak yolda ansızın beliren 4 ki-
şiye. aldıklan avansı ve kızı kap-
tıracaklardır...
Herkesin delikanlı takıldığı, yo-
ğun bir maço muhabbetin ayyu-
ka çıktığı, çamura bulaşmadan ha-
yatta kalabilmenin çok zor oldu-
ğu rezil bir çevrede geçen, üste-
lik bol argolu-sövgülü 'Azize',
dünya sinema literatürüne geçecek
bir şekilde, hem 'Gemide'yle bir-
birlerini tamamlayan hem de ba-
ğımsız olarak seyredilebilecek
cinsten ve günün geçerakçe mo-
dası, Quentin Tarantino etkileri-
ni basbayağı özümsemiş, okullu,
genç yönetmenlerin elinden çık-
ma, 'Yeni Sinemacüar' yapımı,
farklı ve gerçekçi bir pohsiye-ma-
ceradenemesiydi Antah/a'da. 1966
doğumlu, Dokuz Eylül Oniversi-
tesi Sinema TV Bölümü mezunu
KudretSabana'nın yönettiği 'La-
ieU'de Bir Azize'nin Antalya'dan
ödülsüz dönmesi, jürinin peze-
venk bir kahramandan hazzerme-
yişinden kaynaklandı herhalde.
CEMİDE
'Azize'yle aynı ekibin eseri olan
ve iç içe bağlantılı bir gerilim-ta-
kip entrikasına dayanan, ustaca
tasarlanıp kurulmuş 'Gemide',
'Azize'de bıraktığı yerden devam
ediyoröyküye. Kendi küçük dün-
yalannda, küçük bir kum tekne-
sinde, sabah akşam esrar dumanı-
na boğulmuş bir halde yaşayan
tdris kaptanla (Erkan Can), Ka-
mil (Haldun Boysan), Boksör (Na-
d Taşdöğen) ve Ali'den (Yıkiray
Şahinler) bütünlenen. 4 farklı, ye-
ni kahramanı önümüze sürerek...
'Azize'de dayak yıyip soyularak
kaptanınparalannı kaptırmış Bok-
sör'ün çıkagelişi üstüne, hemen ka-
raya intikam seferine çıkan kap-
tanla adamlan, hem paralara ka-
vuşmuş olarak hem de Boksör'ün
kapıp sutladığı çok güzel, bakire
(!) bir fahişeyle (EllaManea) bir-
likte dönerler gemiye. Ve...
MSÜ Sinema TV mezunuolup
piyasada Erden Kıral, Mustafa
Alüoklar gibi yönetmenlere asis-
tanlık ettikten sonra yazıp yönet-
tiği ilk uzun filmi 'Gemide'yle
şimdiden özel hayranlar edinen
SerdarAkar'ın yine Yeni Sinema-
cılık yapımı 'Gemhk'si, neredey-
se bütünüyle kapalı ıç mekânlar-
da geçrnesıne karşın son derece iş-
lek, akıcı ve sanki 40 yılhk bir yö-
netmenin elinden çıkmış, taptaze
bir 'yeni soiuk'.
Antalya '98, en azından Ser-
dar Akar, KudretSabancu Turgut
Yasalarve 'Alamana' Fatih Akın,
Yılmaz Arslan gibi yeni yönet-
menleri sinemamıza kazandırma-
sıyla anılacak herhalde.
KEDİ GÖZÜ
VECDİ SAYAR
Tanıtım Keşmekeşi
Sözcüğün anlamını bilmeyenler için sözlükteki kar-
şılığını aktaralım önce: "Keşmekeş: Çekişme, kavga,
mücadele, kararsızlık..."
Biliyorum, gene olumsuz bir sözcükle başladı lafa,
diyeceksiniz. Ama, ne yapayım, bu tanımlama benim
değil ki...
Emekli Büyükelçi Kaya Toperi kullandı bu sözcü-
ğü, Türkiye'nin tanıtım politikasını tanımlarken.
NTVde geçen hafta yayımlanan "Türkiye'nin Dtş Ta-
nıtım Politikası" konulu tartışmaya katılan konuşma-
cılann hepsi de, üç aşağı beş yukan bu tanımda bir-
leşiyordu. Tanıtm alanında nasıl bir keşmekeş ya-
şandığını, tüm soaımlular bir ağızdan ifade etmiş ol-
dularböylelikle. (Ben, 'dış tanıtım'yerine 'tanıtım'de-
mekte yetineceğim. 'İç Tanıtm'ın ne olduğunu pek kav-
rayabilmiş değilim de... Herhalde, 'lcraatın Içinden'
tarzı programlar ve "En bûyük Türitiye" mesajlan bu
tanıma giriyordur)...
Kuşkusuz, her biri bu alanda sorumlu mevkilerde
bulunan konuşmacılann karamsarlığına katılmamak
elde değil, ama acaba sorunun kökenlerine inebilme-
yi başarabiliyor muyuz? En azından, bundan sonra-
sı için doğru karaıiar verilmesjni sağlayacak doğru teş-
/7/s'lerde buluşabiliyor muyuz?
Panelin konuşmacıları arasında devtetin ilgili birim-
lerinde yöneticilikyapanlar olduğu gibi, özel sektörterrt-
silcileri de yer alıyordu: Dışişlerı Bakanlığı Dış Tanrt-
ma Dairesi Başkanı Uğurtan Akıncı, Tunzm Bakan-
lığı Tanıtım Genel Müdur Vekili Mustafa Siyahhan,
Başbakanhk Basın Yayın ve Enformasyon Genel Mü-
dürü Aydın Sezgin, şu sıra bir danışmanlık şirketinin
başında olan emekli Büyükelçi Kaya Toperi, işada-
mı (ve yanılmıyorsam, bir süre önce kurulan Dış Ta-
nıtm Danışma Kunjlu'nun da üyesi) Üzeyir Garih, Ce-
najans- Grey Reklam Şirketi'nin sahibi ve yeni kuru-
lan TASİAD (Tanıtm Sektörü Eğitim veAraştırma Der-
neği) Yönetm Kurulu Başkanı Nail Keçili ve gazete-
ci Andrew Finkel.
Konuşmacılann söylediklerine geçmeden önce, ak-
lımatakılan bir soruyu sormadan edemeyeceğim, Dı-
şişleri, Turizm ve Basın Yayın var da, Kültür Bakanlı-
ğı niye yok katılımcılar arasında. Konuşmacılan bü-
yük bir titizlikle seçen Nuri Çolakoğlu'nun bu nok-
tayı atlayacağını sanmıyorum. Yoksa Kültür Bakanlı-
ğı, tanıtım konusunu ilgi alanı içinde görmüyor mu?
Zaten, konuşmacılar arasında da kültüre değinen
yalnızca Toperi, Sezgin ve Akıncı oldu. O da birfcaç
sözcükle... Ve gene hep birlikte gördük ki, "tanıtımın
sistematik ve bilimsel olmadıgı", "pazar araştırmala-
nnınyetersiziiği", "eşgüdüm"diye birkavramın bizim
devlete hâlâ sızamamış olması gibi konularda herkes
ittrfak halinde...
Panelde konuşan özel sektör temsilcilerinin ortaya
koyduğu ve geçen hafta toplanan 'Tanıtım Şûrası'nm
da benimsediğı çözüm önerisi, bu işin özerk bir ku--
aımca üstlenilmesi gerektiği. Kuşkusuz, Bakanlıklar
arası eşgüdüm komitelerinden çok daha sağlıklı bir
çözüm olur bu. Ama, mesele bu kadaria bitmiyor.
Tanıtımı neyle yapacağınız önemli. Bu noktada, sa-
natn roJünün, mevcut uygulamalan eleştiren özel sek-
tör yöneticilerince d© yeterince kavranabilmiş oldu-
ö
Çünkü, birtanesi bile "Türkiye'nin tanıtımını en iyi
yapan sanatçılanmızdır. Ağırfığı bu yöne vermeHyiz"
demedi. Yalnızca Andrevv Finkel, hangi otorite olursa
olsun, bir 'ofonfe'nin belirleyeceği politikanın sonuç
alıcı olamayacağını, asıl tanıtımı "vatandaşlar"\n ya-
pacağını söyledi. Ve en önemli gerçeğe parmak bas-
tı: "Imajgerçeğin yansımasıdır. Gerçekleri düzeltmek
lazım..."
Galiba övünerek dünyaya açabileceğimiz tek ger-
çeğimiz de sanatımız. Belki, bir gün sanatçılanmız-
dan da yararlanmayı akıl eder büyüklerimiz...
Son bir not Antalya Film Festivali'nde ödül kaza-
nan iki genç yönetmeni, Yılmaz Arslan ve Serdar
Akar*ı yürekten kutluyorum. "Şûra"larda Bakanlık
mensuplan tartşadursun, onlar Türkiye'nin tanrtmı-
nı en iyi biçimde yapıyor. Venedik'te Yılmaz Arslan'ı
alkışladık, şimdi sıra Akar'da. "Gemide"ye şanslı bir
yolculuk diliyorum tüm kediler adına...
75. yılda Türk kadm
ressamlarm sergisi
• Kühür Servisi - Cumhuriyetin kuruluşunun 75.
yılında Atatürk'ün çağdaş Türk kadırunın toplumdaki
yerini bulma savaşı, Estet Sanat Galerisi'nde Devlet
Güzel Sanatlar Akademisi mezunu beş kadın sanatçının
acacağı sergiyle vurgulanacak. Müfide Aksoy, Nilüfer
Çile, Gülden Kut, Zeynep Selimoğlu Torun ve Demet
Yersel'in eserlerinden oluşan resim-heykel sergisi, 15
Ekim Perşembe günü Estet Sanat Galerisi'nde açılacak.
Sergi 7 Kasım'a dek izlenebilir. (225 46 77)
Minik Picasso'lar tuval başına
• Kültür Servisi - Pfizer'in, çocuklara "doktor
sevgısini kazandırma ve küçük yaşlarda yaşanan doktor
korkusunu silme" amacıyla düzenlediği, 2. Minik
Picasso Resim Yanşması sürüyor. Sergi, 12 yaş ve aln
çocuklann yeteneklerini ortaya çıkarmayı amaçlıyor.
Yanşmaya, muayeneye gittikleri doktorlan tarafından
verilen kâğıtlara istedikleri sayıda resim yapan ve
resimlerin altındaki "Doktorolsaydım..." cümlesini
tamamlayan minik ressamlar katılabiliyor. Yanşmaya
katılmak için kendi istediği boyayla yaptığı resimleri 15
Ekim'e kadar doktoruna teslim eden her çocuğa 'Zito,
Pico ve Momo Piknikte' adlı öykü kitabı, çıkartma ve
teşekkür sertifıkası verilecek. 15 Aralık'ta açıklanacak
yanşma sonuçlanna göre dereceye giren on iki çocuğun
resimleri çeşitli hastanelerde sergilenecek.
BUGUN
• AKSANATta saat 12.00'de Can Kozhı'nun katıldığı
'Davul Atöl)'esi' başlıklı seminer ve saat 18.30'da
Swuıg'in 'The Best of the Big Bands Vbl. 1' caz konseri
yerahyor. (252 35J0)
• BORUSAN KÜLTÜR VE SANAT MERKEZİ'nde
saat 13.3O*da Fehmi Akgün'ün 'Tango'nun Öyküsfl'
adlı video belgeseli, saat 17.30'da Daniel Barenboün'in
'Dosnanmla Tango' başlıklı video belgeseli izlenebilir.
(292 06 55)
• 8. AKBANK CAZ FESThALİ Aksanat'ta saat
16.00'daOka>Temiz'inkatıldığı semıner,saat 12.30'da
Chanie Parker'ın müzikleri, saat 18.30'da da Airto
Moreiro ve Flora Purim konserleri videodan izlenebilir.
UÇ KUSAK CUMHURİYET SERGİSİ ETKİNLİKLERİ
BUGÜN
• Tarihi Darphane Binalan'nda süren etkinlikler
kapsamında saat 11.00'de yaratıcı drama ve belgesel
gösterimi, saat 14.00'te 'Yaraöcı Drama' ve saat
21.00'de Izmit Şehir Tiyatrolan'nın sahnelediği
'Mutfak Kazalan' adlı oyun yer alıyor.