Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 9 EKİM 1998 CUVW
OLAYLAR VE GORUŞLER
Hep O Özlem: Yargı Bağımsızlığı
FERİDUN TOKALP
• • lkemizde yargı bağımsız-
U
lığı yıllardan beri tartış-
ma konusu yapılmakta.
ancak soruna çözüm ge-
tırilememektedir. Yargı
bağımsızlığının hâkim ve
savcılann özlük ışlen hakkında Hâkim-
ler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HS YK)
tarafından \erilen kararlara karşı yargı
yerine başvurma (dava açma) haklan-
nın varlığıyla sağlanabileceğine ınan-
maktayız (1).
14 Mayıs 1981 tarihli 2461 sa> 111
HSYK Kanunu'nun 12. \e daha sonra
yürürlüğe giren 7 Kasım 1982 tarihli
2709 sayılı TC Anayasasf nın 159. mad-
deleri kurallan uyannca hâkim ve sav-
cılann, özlük ışlenne ılişkın karar ver-
me yetkisi Hâkimler ve Savcılar Yük-
sek Kurulu'na ait olup kurul kararlan-
na karşı yargı mercilerıne başvurma-
dava açma haklan bulunmamaktadır.
Oysa anayasanın 2 maddesınde. Türki-
ye Cumhunyeti 'nin insan haklanna say-
gılı, başlangıçta belirtilen temel ilkele-
re dayanan bir hukuk devleti olduğu ku-
ralına yer verilmış. 36. maddesinde ise
Bölge Idare Mahkemesi Başkanı
herkesin yargı mercileri önünde davacı
olarak iddia hakkına sahip bulunduğu
hükme bağlanmıştır. 125. maddesinde
de "idarenin her riirlii işlem ve eylemJe-
rine yargıyolu açıkür" denılmektedir. Bu-
rada bir ayraç (parantez) açarak 2. mad-
de kuralında ifade edilen "hukuk dev-
leti" tanımını anımsatmakta yarar gör-
mekteyiz: "Hukukdevieti, insan hakla-
nna saygı gösteren ve bu haklan konı-
yucu adil bir hukuk diizeni kuran. bu-
nu devam ettirmeye kendisini yükümlü
sayan. bütiin eylem ve işlemleri yargı de-
netimine bağlı bulunan devlet demektir"
(An. Mah. 29.11.1966 günlü 44 sayılı
karan). Kişilerin iddia ve savunma hak-
lannın varlığı uluslararası sözfeşmeler-
de de önemJe vurgulanmaktadır.
Nitekim 10 Mart 1954 tarihli 6366
sayılı yasa ile onaylanarak yürürlüğe
konulan "tnsan Haklannı ve Ana Hür-
riyetleri Konımaya Dair Sözteşme"nin
6. maddesinde, her şahsa bağımsız ve
yansız bir mahkemede kendinı savun-
ma hakkı tanınmıştır. Anayasanın 90.
maddesinde de usulüne göre yürürlüğe
konulmuş milletlerarası antlaşmalann
kanun hükmünde olduğu kuralı yer al-
mıştır. Anılan kurallann birlikte incelen-
mesinden; öncelikle anayasanın hâkim
ve savcılann özlük işleriyle ilgili HSYK
tarafından verilen kararlara karşı yargı
merciine başvurma haklannı sımrlayan
159. maddesi, hükmünün bizatihı 2,36,
90 ve 125'inci maddeleri kurallanyla
çeliştiği, hiçbir duraksamaya yer ver-
meyecek biçimde anlaşılmaktadır. Çe-
lişkinin giderihnesinin, ancak 159. mad-
de kuralının değiştirilmesiyle olabilece-
ği kuşkusuzdur.
Öteyandan 1961 Anayasası'nın 137.
ve 144. maddeleri kurallan ile adli yar-
gı hâkim ve savcılanna, özlük işleri hak-
kında HâkimJer Yüksek Kurulu ile Sav-
cılar Yüksek Kurulu tarafından verilen
kararlara karşı tanınan dava açma hak-
kının sonradan 20 Eylül 1971 günlü
1488 sayılı yasa ile geri alınması üzeri-
ne açılan dava sonunda Anayasa Mah-
kemesi, anılan yasanın "insan haklan-
na, hukukdevieti ve eşittik ilketerine'" ay-
kın olduğu gerekçesiyle iptaJıne hükmet-
miştir.
Yüksek Mahkeme aynı karannda Yük-
sek HâkimJer Kurulu'nun idari bir or-
gan kararlannın da idari karar olduğu-
nu. böylece kuruluşun yüksek dereceli
hâkimlerden oluşmasının, kararlannın
yargı denetimi dışında bırakılmasını ge-
rektirmeyeceğini açıkça vurgulamıştır
(27. 1.1977 günlü 4 sayılı karar R.G.
21.4.1977,15916). Şu duruma göre ad-
li ve idari yargı hâkim ve savcılan on al-
tı yıldan beri "insan haklanna, hukuk
devleti ve eşitlik Ukelerine" aykınlığı
Yüksek Mahkeme karanyla saptanmış
benzeri kurallar nedeniyle özlük işleri-
ne yönelik HSYK'ce verilen kararlara
karşı dava açma hakkından yoksundur-
lar.
Hâkim ve savcılann haklannda HSYK
tarafından verilen kimi kararlann nede-
nini (gerekçesini) öğrenmek istemele-
rinin bazen üzücü ve düşündürücü du-
rumlaroluşturması, bu yoksuniuğun ay-
n bir görünümüdür (Yargıtay 4. C.D.
17.4.1990/1 karan Ankara B.f. Mah.
14.3.1995/1242 karan). Bu bağlamda
yargı yerine başvurma dava açma yet-
kisinin varhğmın hâkim ve savcılara
sağlayacağı kişısel yarann, özellikle
naklen atanmalan ya da yükseltilme-
meleri yolunda yüksek kurulca verilen
kararlann nedenlerini, gerekçelerini, öğ-
renmelerine ve buna göre kendilerini
savunabilmelerine yönelik olduğunu be-
lirtmek isteriz.
Sorunun çözümünün ancak anayasa-
nın 159. maddesi kuralının değiştirile-
rek adli ve idari yargı hâkim ve savcı-
lannın tüm özlük işlerinin, Yargıtay ve
Danıştay genel kurullannca adli ve ida-
ri yargıda görevli birinci sınıf hâkim ve
savcılardan yeterli sayıda seçilecek üye-
lerden oluşacak kurullar tarafından, lağ-
vedilen Yüksek Hâkimler Kurulu'nun
çalışma usul ve esaslanna göre yürütül-
mesinin, kurullann üyelerinin, kurul
üyeliği görevine giren konulan yeterin-
ce inceleme olanağına ve zamanına sa-
hip olmalan bakımından, asli görevle-
riyle ilişkilerinin fiilen kesılmesinin ve
kurul üyeliği görevleri süresince başka
hiçbir iş ve görev almamalannın, nıha-
yet kurullann kararlanna karşı yargı
mercilerine başvurulabileceğinin hük-
me bağlanmasıyla. Adalet Bakanığı'n-
ca başlatılan "hukuk reformu" çerçe-
vesinde 1 Ekim'de başlayan yasamadö-
neminde gerçekleştirilebileceği umut
ve inancındayız.
(1) "Yargılavanlara da Yargı Yolu
Açümalı "F.T. Cumhuriyet 18.11.1993
Banş ve Türkiye Cumhuriyeti Denklemi
RAHMİ K U M A Ş Bırleşmiş Milleüer Türk Derneği Başkanı
B
u sayfada 23 Temmuz 1998 günü çıkan LN'ye ginşte izlediği onurlu dış sıyaset, UN'ye gi-
yazımın sonunda, Türkıye'nin UN (Uni-
ted Natıons), NATO (North Atlantıc Tre-
aty Organızation) ve EU (European Uni-
on) ile ılişkilenni ıkincı yazıda ırdele-
yeceğimı vazmıştım. Şimdı bu değerlendirmeyi su-
nuyorum.
LN (League of Natıons). Hatay sorununu 29 Ma-
yıs 1937'de Hatay"a bağımsızlık vererek çözmüştü.
O sıralar sorunu bu kuruma Fransa getirmış, ama bız
karşı çıkmıştık sorunun burada çözülme önerisine.
Çünkü Habeşıstan'ı koruyamayan Uluslar Kunımu
(LN); Almanya, Italya ve Japonya'nın örgütten çe-
kilmeleriyle sarsılmıştı. Bu ülkeler, saldırganlıklan
içın engel tanımamışlardı. Sonunda da fkinci Dün-
ya Savaşı çıkmıştı.
Savaşın bitımınde yenen devletler yeni bir ulusla-
rarası örgüt kurmayı düşündüler. Doğal olarak LN
deneyinden yararlanılarak yola çıkıldı. Ancak bu ör-
güte üve olabılmek ıçin Almanya, ttalya ve Japon-
ya'dan oluşan faşıst cepheye savaş açılmış olması
koşul olarak ileri sürüldü. Türkiye, bunun üzerine,
çok zor koşullarda sürdürdüğü yansızlık siyasetıni bı-
rakıp Almanya'ya biçimsel olarak savaş açtı. Böy-
lece Türkiye United Nations (UN) admdaki yeni
uluslararası kuruluşa üye olabildi. Üstelık kurucu
olarak da üye oldu. Gerçı bazılan Türkıye'nın tek par-
tili yaşamdan çok partıli yaşama geçışını Bırleşmiş
Milletler'e kurucu olmak ıçın venlmış bir ödün ola-
rak görürler. Ama gerçek böyle olamaz. Çünkü Fas.
Suudı Arabistan gibi dev letler de kurucu oldular bu
yeni örgüte; buralarda parti bile yoktu.
Zengin ülkelerin yoksul ülkelere ekonomik ve top-
lumsal alanlarda karşılıksız olarak yardım etme dü-
şüncesi başlangıçta çok çekicı gelmıştı. Bu yönde Ata-
türk'ün de önemli özdeyişleri olmuştu. Atatürk'ün
rişte de izlendi. Yalnız Atatürk ve Inönü dönemle-
rinde uluslararası banşa katkı için yeni Türkiye'nin
bürün haklannı komyacak biçiaıde güçlii olması is-
tenmiş ve bu uğurda gerekli özveriden kaçınılmamış-
tır. îkinci Dünya Savaşı yıllannda bütçe gelinnin
yüzde 60 dolayında ulusal savunmaya aynlmasının
başka açıklaması olamaz. Gerçi 1937 yılında Dışiş-
len Bakanı T.R. Aras'ın LN'de genel kurul başkan-
lığı yapması gibı örneklere UN yaşamımızda bugü-
ne dek rastlanmamıştır. Ne olursa olsun Türkiye'nin
UN'ye girişte izlediği politika açıkça onur verici ol-
muştur. Ama 1950-1960 arasında burada izlenen po-
litika için bu olumluluk ne yazık ki görülmemiştir.
Türkiye'nin UN'den sonra girdiği uluslararası ku-
ruluş NATO'dur. Gerçekte Batı'ya karşı Kurtuluş Sa-
vaşı veren Türkiye, Doğu'ya dönük politikayı ken-
dine temel ilke seçmedi. Açıkçası savaştığı, yendiği
devletlerle bir arada olmaktan kaçınmadı. Ama bu-
gün ne görüyoruz? Türkiye'nin birlikte olmaktan
kaçınmadığı AB devletleri, bızimle birlikte olmak-
tan kaçınmaktadırlar.
Oysa Batı, Türkiye'yi 1949'da Yunanistan'la bir-
likte AvrupaKonseyi'nealdı. Daha sonra NATO'nun
güneydoğusunun güvenliği için Türkiye ve Yuna-
nistan'a NATO üyeliği verilmesini kabul etri 1951 'de,
Ottavva'daki NATO Konseyi tolantısında. 18 Şubat
1952 'de Türkiye ve Yunanistan yasama kurumlan bu
durumu aynı anda onayladılar. Gerçi NATO'ya gir-
mek için Kore'ye asker göndermemiz dolaylı olarak
istendi ve bu da elde edildi Batılılarca. Ama yine de
Türkiye ve Yunanistan'a Batı aynı saygı ile davran-
dı; iki ülkeyi aynı anda içine aldı. Bugün öyle mi?
NATO ile başlayan Avrupa devletleri dayanışma-
sı (Doğu Avrupa dışında) iîk önce 1951 yılında Pa-
ris'te imzalanan Avrupa Kömür ve Çelik Birügi ile
ileri bir boyut kazandı. Daha sonra Ortak Pazar, ar-
dından Avrupa Ekonomik Toplnluğu gibi adlarla ge-
nişleyen birlik sonunda Avrupa Birligrnde karar kı-
lar. Bu süreçte biz. Avrupa'nın yaşadığı ekonomik
ve siyasal bütünleşmenin dışında kalamazdık. Çün-
kü onlar çağdaş uygarlığm görüntüleriydi. Bu neden-
le 1959'da üyeliğe alınmak için başvurduk. 1963 yı-
lında Ortak Pazar'la yaptığımız anlaşmaya göre aday
üye olduk. 35 yıl sonra 1963'ten ilerde değiliz. Ni-
çin? Oysa biz Ikinci Dünya Savaşf ndan sonra Av-
rupa'da başlayan siyasal v e ekonomik bütünleşme sü-
recinin dışında kalmamaya çalıştık. Balkanlar, Kaf-
kasya, Ortadoğu üçgeninde bir geçit yeri konumun-
da olan, Asya-Avrupa köprüsü işlevi de gören Tür-
kiye ile birlikte başvuran Yunanistan 1981 'de AB'nin
üyeliğine alındı. Şimdi ise Türkiye Yunanıstan'ın
"hayır" demesi durumunda AB'ye giremeyecektir.
Oysa aynı yıl yani 1981 yılında Türkiye "Hayır" de-
seydi Yunanistan NATO'ya gıremezdi. "Gaflet ve
dalâletve hatta hjyanet" içinde bulunan o günkü dev-
let yöneticilerini tarihten önce bugün yargılayabil-
me başansını gösteremedik.
Ünlü faşist devletler, Isyanya ve Portekiz, 1970 son-
rasında demokrasiye geçtiklerinden bu birliğin üye-
si de oldular. Bizse yalvararak Gümriik Birliği'ne gi-
rebildik. Bunu da başan diye gösterdık. Gerçekte bi-
zi GB'ye sokanlarda "gaflet,dalâletvehrjanet" ıçin-
de bulundular. Çünkü Türkiye'nin Gümriik Birli-
ği'ne girmesi Türk ekonomisine zarar verdiği gibı.
AB'ye gırmemızi de sağiayamadı.
Türkiye'nin AB'ye üye devletlenn ortalamaölçü-
lerini rutruramadığı durumlar var. Ama bu ölçülen
tutturamayanlan bu birlığe alıyorlar. Bızi ise 1963
Antlaşması'na aykın olduğu halde aday ülke bile
saymıyorlar. Ülkemizin ekonomik ve toplumsal du-
rumunun yetersizliğı, demokrasisinin güçsüzlüğü
gerekçe olsa insan üzülmeyecek... Gerçek neden ül-
kemizin Hıristiyan olmayışı, Müslüman oluşu. Bu-
nu değıştiremeyiz. Eski AB Komisyonu Başkanı Jac-
ques Delors "Avrupa Topluluğu bir Hıristiyan kulii-
büdür" dememış miydı yıllarca önce. Hollanda Dı-
şişleri Bakanı Hans van Mierdo "Türkiye hakkında
açık konuşalım. Biz, büyük bir Müslüman ülkeyi Av-
rupa Biriiği"ne almak istfvornıuj uz?" dıv e sözler kul-
lanmıştır Avrupa Parlamentosu'nda 1997 Şubatf nda
yaptığı konuşmada. Oysa Türkiye Uluslar Kuru-
mu'na oybirlığiyle kabul edildığinde Genel Kurul Baş-
kanı M. Hymans "Avrupa'nın müntehasını teşkil
eden Türkiye, medeniyetin bir ifadesidir" diyordu
(19 Temmuz 1932 Cumhunyet s. 6).
Görülüyor ki AB bize dönük politikasında tutarlı
değildir. Nasıl tutarlı olsun ki... Bizimle a\Tiı yıl baş-
vuru yapan Yunanistan'ı 17 yıl önce birlife alıyor,
üstelik Güney Kıbns'ı da almaya hazırlanıyor. Slo-
vakya gibi gen bir ülkeyi de içine katmaya çalışıyor.
Türkiye Avrupa'nın asken düzlemınde bulunacak, GB
ile ekonomik boyunduruğuna girecek, ama Avnı-
pa'da özgür dolaşım hakkı Türklere geçmesin diye
AB'ye aday ülke bile sayılmayacak. Işte çağdaş Av-
rupa!
Ama Kıbns'tan silahlı kuvvetlerimizi çekelım,
oradaki Türkleri Rumlann anlayışma bırakalım; bi-
raz daha ileri gidip güneydoğumuza özerklik vere-
lim, o zaman Avrupa bunu demokrasi ve insanlan di-
ye yorumlayıp bizi üye kabul edecek! Hele bir de Er-
meni soykınm suçlamasını kabul eder, onlara toprak
da verirsek değme Avrupa'nın, daha doğrusu emper-
yalizmin keyfine!
Demek kı Avrupa'nın demokrasi ve insan hakla-
n anlayışı ülkemizi parçalamayla eşanlamlıdır. Ulus-
çuluk diye diye Osmanlı Imparatorluğu'nu yıkan
Avrupa şunu bilsin kı. demokrasi ve insan haklannı
en ileri düzeyde gerçekleştirmek "Banşın dâhi ya-
ptcısı" Atatürk Cumhuriyetfnin temel ülküsüdür.
Avrupa istiyor diye biz bu kavTamlan savunmujo-
ruz.
PENCERE
Etnih Savaş
ve Anadolu
nırınıIncredible Surround teknolojisini de yaratan Philips, en yeni
keşfi G-Sound teknolojisi ile daha güçlü ve mükemmel bir
ses kalitesine ulaştı. Şimdi, sevdiğiniz müzikleri bir kez de
G-Sound ile dinlemeye hazır olun. Sadece Philips'te bulunan
özel amplifikatör ve hoparlörler sayesinde, bugüne kadar
hiç duymadığınız sesleri duyacaksınız. Hemen bir
Philips Bayii'ne gelin, peşin fıyatına 4 taksit fırsatını kaçırmayın.
••
Eskiden Anadolu'da Müslümanla Hıristiyan ka-
pı komşuydu. Çoğu yerde Müslüman evi -kaç göç
yüzünden- avluya bakardı; Hıristiyan evi sokağa
açılırdı. Türk, Rum ve Ermenıler kuşaklar boyu or-
tak kentlerde birlikte yaşadılar; etnik savaş çıkın-
ca birbirlerinin boğazına sarıldılar.
Ermeniler Birinci Dünya Savaşı'nda Doğu Ana-
dolu'yu istila eden Rus ordusuna destek verdiler;
Rumlar Batı Anadolu'yu işgal eden Yunan ordu-
suyla bütünleşince Türklerle bir arada yaşamak ola-
nakları ortadan kalktı; Anadolu'nun doğusundan
da batısından da dışlandılar.
Yazık oldu.
•
Etnik savaş, savaşların en acımasızı...
Balkanlar'dan Kafkasya'ya, Ortadoğu'dan Kıb-
ns'a dek koskoca bir coğrafyaya benek benek
serpilmiş çeşitlı renklerden halklar ve soylar, dış-
tan içten gelen körüklemelerle birbırlerine giriyor-
lar; kan döküldükçe canavar kesiliyorlar; hiçbiri-
nin kan içidlikte ötekinden farkı kalmıyor; konu kom-
şu, çoluk çocuk, yaşlı genç demeden kırım baş-
lıyor; Arnavut, Sırp, Ermeni, Hırvat, Türk, Rum,
Boşnak, vb.'nin yaşadıkları güzelim topraklarce-
henneme dönüşüyor; insanlar insanlıktan çıkıyor.
Etnik savaş, cephede askerın askerle savaş-
masından ayrı bir tür...
Anadolu'nun güneydoğusunda 1980'li yıllann or-
tasında başlayan terör eylemlerini bir etnik sava-
şa dönüştürmek için PKK yıllarca çabaladı...
Başaramadı.
Kapı komşu Kürt ile Türkü birbirine düşmanlaş-
tırmak kolay değil; olanaksız gibi... Gönüllü ya da
zorakı göç süreçleri Anadolu'nun doğusuyla ba-
tısını harman etti; Türkiye etnik savaş kundakla-
masının tuzağına düşmedi.
Ve düşmeyecek...
•
Peki, neolacak?..
İnsan olanlar, ne yapıyorlar?..
Beyazzencinin, erkek kadının, patron işçinin, Türk
Kürdün, Sünni Alevinin hakkını korumak zorunda-
dır. Kişinin yalnız kendisinin değil, başkasının da
hakkını savunması, ınsanlığının birinci koşuludur...
Anadolu'da yaşayan Türklerle Kürtlerin, arala-
rında hiçbir ayrılık bırakmayacak insan haklan po-
tasında kaynaşmaları uygarlığımızın güncel tanı-
mı olacaktır. Kadın haklannı korumak ve savun-
mak için nasıl kadın olmak gerekmiyorsa, Kürtle-
rin haklannı korumak için de Kürt olmak gerekmez;
zencinin haklannı yalnız karaderili mi sorun yapı-
yor?.. Çağdaş dünyada ezilenler yalnız değil...
Ne diyor halk ozanı:
"Küçük çöp büyükten hakkın alacak...
Peki, bu iş yazıldığı ya da söylendiği kadar ko-
lay mı?..
Hayır.
Kürt sorununa sahip çıkan kişi, sorunun çözü-
mü yolunda silahlı yönteme de karşı çıkmalı...
PKK'nin ıçtiği kan hiçbir ışe yaramıyor; Anado-
lu'da etnik savaş ginşimi tutmuyor; halkın sağdu-
yusu banşı yeğliyor. Sa\ıaşçt yöntemler, yalnız Tür-
kiye'deki değil, Ortadoğu'da dört ülkeye serpilmiş
tüm Kürtleri çoluk çocuğuyla perişan edecektir;
çünkü her devletin bu konuda bir başka hesabı
vardır.
PKK'nin Türkiye'de silaha sanlıp Avrupa'da dip-
lomasiye yönelmesi, terör örgütünün Sevr'i hort-
latmak amacı peşinde ol-
duğunu vurguluyor. PKK
Anadolu'da Kürtlerle
^ Türklerin kardeşlik ve ba-
^ rış içinde sorunlannı çöz-
mesıne yardımcı olmu-
yor; Kürt davasını balta-
lıyor.
Türk ya da Kürt, Ana-
dolu insanının sorunları-
nı çözmek için silaha ge-
rek yok, sağduyu ve ak-
la gerek var; kardeşlik ve
sevgiye gerek var.
G-SOUND ceknolojisi
• 3000 W PMPO, ekstra 2 surround hoparlör
• 2 x I30 W, 20 W, 20 W RMS scereo
• Incredible Surround
• 3 CD Degiîcincı
• Dıjital ses kontrolu (Optimal, Jazz, Rock,Techno, Kişiscl)
• 3 adımlı Dınamik bas kuvvedendirme (Beat, Punch, Blast)
• Karaoke
1 CD CHANGER
TEKNOLOJÎSÎ
<7ff!THfflffT?IIffl>( o8oo 211 40 36 X osoo 41 1 i x oaoo 211 41
!a
Hu)it'm k« Jtmin
13)
Süper sınıf G-amplifikatbr
Amplifikatöre dahil Gyros açma kapama mekanizması
G-Cone hoparlbr sürücü
G-Bass çıkışı
Ferro-G sıvısı ile soğutulmuş tiz hoparlörler
PHİLİPS
İLAN
T.C.
BÜYÜKÇEKMECE
.\SLİYE HUKUK
HÂKİMLİĞİ'NDEN
Esas: 1998/537
Karar: 1998,942
Davacı lsmail Kayış
Kaçar vekıli tarafından
davalı Mehpare Kaçar
(Çiçek) aleyhine açı-
lan terk nedenı ile bo-
şanma davasının yapı-
lan duruşması sonun-
da:
Mahkememızden
venlen karar gereğin-
ce; bulurtmayan davalı
Mehpare Kaçar (Çi-
çek) yönünden ilanen
teblıgat yapılmasına
karar venlmış olmak-
la, Büyükçekmece As-
liye Hukuk Mahkeme-
si''nın 17.9.1998 tanh,
1998/537 esas,
1998'942 karar sayıG
ılamı ile: tzmir, Gazi-
emir. Sakarya Mah. c:
170-12, s: 25, k:
679'da nüfusa kayıtlı
Alı ve Ayşe'den olma,
10.3.1935 doğumlu ls-
mail Kayış Kaçar ile
Cemal ve Kıymet'ten
olma. 2.12.1936 do-
ğumlu Mehpare Ka-
çar' ın boşanmalanna
karar venlmış olup; iş
bu karann gazetede
neşn tarihınden ıtıba-
ren 7 gün geçtikten
sonra davalı Mehpare
Kaçar (Çiçek)'e teblığ
edılerek 15 günlük ya-
sal süresinin başlaya-
cağı hususu ilanen teb-
lığ olunur.
Basın: 47417