Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURfYET 9 EKİM 1998 CUM/
HABERLER
'Atatürk ve Din'
paneli
• ANKARA
(Cumhııriyet Bürosu) -
Türkiye Diyanet Vakfı
Kadın Kollan.
cumhuriyetin
kuruluşunun 75. yılı
nedeniyle "Atatürk ve
Din" konulupanel
düzenledi. Atatürk ve din
konusundaki yanlış
anlaşılmalara son vermek
vekamuoyunu
bılgilendirmek amacıyla
düzenlenen panel, yann
saat 13.30'da Kocatepe
Canui Konferans
Salonu'nda başlayacak.
Açış konuşmasını
Diyanet tşleri Başkanı
Mehmet Nuri Yılmaz'ın
yapacagı paneli
Atatürkçü Düşünce
Derneği (ADD) Genel
Başkanı Yekta Güngör
Özden yönetecek. Panele
Konya Selçuk
Üniversitesi tlahiyat
Fakültesi öğretim üyesi
Yardımcı Doç. Dr.
Ahmet Gürtaş ile
gazeteci-yazar Nevval
Sevindi katılacakJar.
Genel kurul
salonu
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
TBMM Genel Kurul
salonunun yenilenmesi
sırasmda görevlerini
Ifötüye kullandıklan
gereİcçesiyle haklannda
birer yıldan 3 'er yıla dek
hapis cezası isterniyle
dava açılan 13 kişinin
yargılanmasına bugün
başlanıyor. TBMM
Çenel Kurulu'nda önceki
gün dokunulmazlığı
kaldınlan eski TBMM
Başkanı, ANAP Kütahya
Milletvekili Mustafa
Kalemli'nin fezlekesinin
de "gereğı yapılmak
üzere" Ankara
Cumhuriyet
BaşsavcılığVna
gönderileceği bıldirildi.
Promosyon
yasası
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
Sanayı ve Tıcaret Bakanı
Erez, dün Türkiye Odalar
ve Borsalar Birlıği'nin
(TOBB) vergiyle ilgili
toplantısında Zonguldak
Ticaret ve Sanayı
Odası Başkanı Fevzi
fCurtun'un promosyonla
ilgili eleştirilerini
yanıtladı. Anayasa
Mahkemesi'nin yerel bir
mahkemenin başvurusu
üzerine ikinci kez
promosyonla ilgili
yasanın anayasaya
uygunluğu yönünde
karar verdığini anımsatan
Erez, "Bu yayınlar
durdurulduğu zaman ne
olacak? Bu yasaya
rağmen promosyona
katılanlar, devlete
güvenmemenin cezasını
çekecektir" dedi.
Düzeltme
• Haber Merkezi -
Gazetemizin 8.10.1998
tarihli sayısında
yayımlanan Erol
Manisalı irazalı yazinm
son paragrafında yer alan
"Bizim Suriye
yönetimiyle. Suriye
halkıyla hiçbir
sorunumuz yok"
cümlesi, "Bizim
sorunumuz Suriye
yönetimiyle, Suriye
halkjyla hiçbir
sorunumuz yok''
şeklindedir. Düzeltir,
özür dileriz.
Sendikacılar ve milletvekilleri SEKA için Başbakan ve TBMM Başkanı ile görüştü
' Yılmaz kapatmada kararh9
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Izmiı
SEKA fabrikasının kapatılması kararının.
tepkiler üzerine geçici olarak durdurulma-
sını işçiler yeterli bulmadı. tşyerlerinı terket-
meme eylemi 8. gününü doldururken ışçi-
leri destekleyen bölge millervekilleri isyanı
Meclis'etaşıdı. Sendika temsilcileri ve böl-
ge milletvekilieriyle bazı CHP ve DYP yö-
neticileri, dün TBMM'de ortak basın toplan-
tısı yaparak kapatma kararının yok sayılma-
sını ve "ülke kavnakJannın taİan edilmesi,
vağmalanmasına dönen" özelleştırme uy-
guiamalanna son venlmesinı ıstediler. Sen-
dika temsilcilen ve milletvekillen daha son-
ra TBMM Başkanı HikmetÇetin ile Başba-
kan Mesut Yılmaz'ı ziyaret ettiler. Türk-îş
Genel Başkanı Bayranı Meral, Başbakan'la
görüşmesinden sonra yaptığı açıklamada,
Yılmaz'ın. tzmit'teki fabrikanın kapatıla-
cağını söylediğini bildirerek "Kapatmada
ısrarlı. Ekonomive yük olduğunu sövledi"
dedi. AralanndaMerarindebulunduğubtr
grup sendika temsilcısi, ıktidar ve muhale-
fet aynmı olmaksızın bir araya gelen bölge
millervekilleri ile CHP Grup Başkanvekili
Oya Araslı v e DYP Grup Başkam ekıli Tur-
han GüveD'in de aralannda bulunduğu çok
sayıda milletvekili. dün TBMM'de ortak ba-
sın toplantısı düzenledi.
CHP Kocaeh Milletvekılı Bekir Yurda-
gül, Özelleştirme Yüksek Kurulu'nun aldı-
ğı kapatma kararının kabul edilemeyeceği-
ni, işçilerin istihdam sorunu çözülünceye
kadar ahnan durdurma kararının ise sorunu
çözmek anlamını taşımadıgını söyledi.
Selüloz-lş Sendikası Başkanı DavutBoz-
kan, SEKA Genel Müdürlüğü'nun Bolu'ya
taşınması ve Izmit fabrikasının kapatılması
kararının işçiyi "diri diri gömmek" anlamı-
nı taşıdığını söyledi. Bozkan, SEKA Koca-
eli müessesesinin kesinlikle iddia edilidiği
gibi ekonomık ömriinü tamamlamadığını
sözlenne ekledı. Türk-iş Genel Başkanı Me-
ral ise SEKA işçisini sonuna kadar destek-
leyeceklerini belirtirken özelleştirme uygu-
lamalarını eleştirdi. Meral, Yozgat'ı, Çankı-
n'yı görmeden bu ülkenın değerlerine be-
del biçilmeye çahşan kişilerin elmde Özel-
leştirme Yüksek Kurulu'nun sorunlan çö-
zen değil, sorun yaratan bir kurum haline
dönüştüğünü söyledi. Bugüne kadar özel-
leştirme uygulamalanndan elde edilen ge-
lirin 110 trilyon, harcamalann ise 108 tril-
yon olduğunu kaydeden Meral, "Yani sıfira
sıflr elde var sıflr" dedi.
Iktidann büyük ortağı ANAP Kocaeli
Milletvekili Hayrettin Uzun da bu işe siya-
sı olarak değıl, çıkar kavgası olarak bakmak
gerektiğmi behrterek SEKA'nın arazileri-
nin CHP'li Belediye Başkanlığı'na verilme-
si konusunda uzlaşma olduğuna dıkkat çek-
ti. Uzun, "Cumhuri>eti savunanlan, değer-
lerine de sahip çıkmaya çağuiyonım" dedi.
CHP Grup Başkanvekili Oya Araslı da,
suçlu aramaya gerek olmadığını belirterek
"OzeUeştinneyi poütika yapan bir ahniyet
iktidarda ve uygûiamalar ortada. Bu hiikü-
metesormakgerekir "Satacak bir şey kalma-
yınca ne yapacaksınız' diye" dedi.
Sendika temsilcilen ve bölge milletvekil-
leri daha sonra TBMM Başkanı Çetin'i ve
Başbakan Mesut Yılmaz'ı ziyaret ettiler.
Meral, Başbakan'la görüşmesinden son-
ra yaptığı açıklamada, Yılmaz'ın, tzmit'te-
ki fabrikanın kapatılacağını söylediğini bil-
direrek " Kapatmadaısrarü. Ekonomive yük
olduğunu söyledi" dedi. Meral, kendileri
için çalışanlann karannın geçerli olduğunu
belirterek 15 Ekim günü Türk-lş'e bağlı
sendıkalann şube başkan ve yöneticilerinin
Ankara'da toplanarak konuyu değerlendi-
receklennı söyledi. Meral, "Gerekirsearka-
daşlar yürüyecek, biz de önlerinde yürüye-
ceğiz" dedi.
Kapatılma karanna karşı süren Izmit SEKA'daki eyleme, enerji ve maden işçileri destek verdi
Işçilerîn direnişi yayıhyorKOCAELİ / MLĞLA (Cum-
huriyet) - Özelleştirme Yüksek
Kurûlu'nca (ÖYK), SEKA'nın
Izmit Müessesesi'nin kapatılma-
sı kacanna karşı başlatılan işye-
rini terk etmeme eylemlerine
enerji ve maden işçileri de des-
tek vermeye başladı. Bu destek
çerçevesinde yann Dalaman'da
miting yapılacak.
Siyasi partiler, sivil toplum ör-
gütleri tarafmdan her gün destek
ziyareti yapılan ve üç vardiya
olarak üretime devam eden Iz-
mit Müessesesi'ndeki işçilerin
eylemi 8. gününü doldurdu. işçi-
ler, iş çıkışı fabrika kapısındaki
eylemlerine devam ediyorlar. Sa-
at 16.00'da paydos eden işçiler,
akşam yemeğıne kadar eyleme
SEKA Izmit
fabrikasının
kapatılması
karanna
direnen
işçflerin
dcstekçileri
her gün
çoğalıyor.
Fabrikadan
çıkmama
eylemine en
büyük destek
işçi
ailelerinden
geliyor. Bu
isyanda
kundaktaki
bebekler bile
babalannın
hakh
davasında
onlann
yanındalar.
(Fotoğraf:
HATICE
TUNCER)
katılıyor, akşam yemeğinden
sonra da yemekhanedeki televiz-
yondan SEKA ile ilgili haberle-
ri dinliyorlar.
Yemekhanedeki masalarda
uyuyarak sabahlayan işçiler, ye-
niden ışlerinin başına dönüyor-
lar. 16.00-24.00 vardiyası işçile-
rinden bazılan, gece yansından
sonra evine gidip ertesi gün öğ-
leyin eyleme geliyor ve işbaşına
kadar eylemi destekliyor. 24.00-
08.00 vardiyası işçileri ise pay-
dostan sonra akşama kadar eyle-
mi destekJiyor. Havalann sıcak
olması yüzünden ışçilenn büyük
çoğunluğu yemekhane yanında-
ki ağaçlann altında sohbet ede-
rek sabahlıyor.
2 Ekim'den bu yana işçilerin
en büyük destekçileri ise eşleri
ve çocuklan oluyor. Kapı önün-
deki sandalyelerde oturan işçile-
rin eş ve çocuklan, sabah saatle-
rinde işyerine geliyor, işçilerle
birlikte slogan atıyor, destek için
gelenleri dinliyoıiar.
Muğla muhabirimiz Özcan
Ozgür'ün haberine göre, Izmit
SEKA Müessesesi'nin kapatıl-
ması ile ilgili karann askıya alın-
masına karşın Dalaman SE-
KA'da da işçilerinin işyerlerini
terk etmeme eylemi sürüyor. Da-
laman adeta bir büyük genel gre-
vin provasını yapıyor. Dala-
man'ın bu havaya girmesinde
1988 yılında yaşanan 4 ay 10 gün
süren grev deneyimi yanında,
termik santral barikatlannda bi-
lenen termik işçilerinin uzattığı
el de etkili oluyor.
1988 grevini yaşayan işçiler-
den Neşri Taşkın, "O zaman
özelleştirmenüı Ö'sü bile yoktu.
Düşük toplusözleşmeye karşı
greve girdik. Bütün Dalaman
halkı,esnafi bizimle bii tünleşti ve
4 ay 10 gün sonunda biz değil, iş-
veren testim oldu. Şimdi kavga
ücret artışıdegiL Dalamanın ek-
meğüü yediği fabrikaya sahip çt-
kılması kavgası. Bu kavgayı da
kazanacağa" diye konuştu.
Direniş ruhunu bütün Türki-
ye'ye yayabilmeleri halinde ka-
zanacaklannı vurgulayan Selü-
loz-tş Dalaman Şube Başkanı
Haluk Alkaç da "*Tek başına ne
Dalaman'ın ne Yatağan'uı ne de
tzmit'ûı kazanması münıkün de-
ğil. Tek tek özelleştirmeye karşı
topyekûn direnişegeçmekzorun-
dayız" diye konuştu.
Tes-îş Sendikası Yatağan Şu-
be Başkanı Erol Soğancı da "So-
run sadeceişçiierin sorunu da de-
ğil. Yeni SevT, kapitülasyon da-
yarmasına karşı çıkan, halen ül-
kenin bağımsızlığını savunan
herkesin sorunu" diye konuştu.
Yatağan'la yan yana gelince
daha güçlü olduklannı belirten
Selüloz-lş Dalaman Şube Baş-
kanı Haluk Alkaç. "10 Ekim Cu-
martesi günü Dalaman'da büyük
bir mitingyaparaktopyekûn cep-
henin ilk adınuıu atarak genel di-
reniş çağrısında bulunacağız"
dedi.
300'e ulastı
TOFAŞ'ta
işçi kıyımı
sürüyor
BffiBAKIMA
'Satışaçıkarüan cumhuriyetidecdidir'
ALPARSLAN BERKTAY
1936'da kurulan Izmit Kâğıt Fabrikası'nda
Teknik Birinci Müdür Mehmet Ali Kâğıtçı.
1937-40 yıllan arasında da babam Ali
Namık Berktay ikinci idari müdür idi. Daha
sonra selüloz ve ikinci kâğıt fabrikalan
kuruldu. Fabrikanın iskelesine hemen her
gün Norveç, Isveç, Finlandiya ve Yunan
şilepleri kereste getirirlerdi. Yüklerini bir an
önce boşaltmalan için fabrikanın nakliye
şefi Emin Ötkeren bir an bile oradan
uzaklaşmazdı. Kaptanlar aynlacaklannda
yöneticilere kokteyl verirdi. Kaptarun biri
neredeyse gece günduz çalışırken gördüğü
nakliye şefîne, ikizi olduğunu sanarak öbür
kardeşini sordu. Birinci müdür Kâğıtçı.
"Kardeşi yok. Gece de gündüz de
gördüğünüz odur" dedi. Bu şef. fabrikaya
kereste sağlamak için Trabzon dağlanna
çıkar, dinamitle kayalan oynatarak
akarsulardan keresteleri denize ulaştınrdı.
Fabrika bünyesinde Kâğıtspor Kulübü
kuruldu. Benim de sporcusu olduğum kulüp,
bölge içi düzenlenen yelken. kürek \e tenis
yanşmalanna katılıyordu. Kürekte Istanbul
1. liglerine katılıyor ve en iyi dereceleri
alıyorduk. Kürekçiler fabrikanın işçileriydi.
Paydostan sonra kayüdıaneye gelip
antrenman yaparlardı. Karşı kıyılara gidiyor,
hafta sonlan da Gölcük, Değirmendere ve
Hereke'ye uzanıyorduk. Bu sportif
faaliyetler fabrika çalışmalannda aksama
şöyle dursun, tersine bir uyum ve verimlilik
sağlıyordu. Bir beraberlik havası vardı. '4
tek' teknesine Berktay adını verdiler. Bu
sporcu fabrika işçilerinin ve insanlann,
aylıklanndan başka maddi bir beklentileri
yoktu. Hepsi bir milli mücadelenin hızıyla
geliyordu. O fabrikanın temelinde
cumhuriyet ideali ve cumhuriyetin aydınlığı
vardı... "Şimdi saöşa çıkanlan odurL"
Altmış yıl sonra o fabrikaya sahip çıkan
işçilerin direnişini okuyunca, -ki bir
zamanlar bunlann kökü dışanda deniyordu-
ister istemez gözlerimiz yaşanyor, "Türkiye
sahipsiz değflmiş" diyorsunuz. Ve "Hangisi
ulusal. hangisi değil; satanlar nu sahip
çıkanlar nu?" diye düşünüyorsunuz...
Imkânım olsaydı, o işçilere gidip bir
merhaba demek isterdim 60 yıl sonra...
LEVTNTGENCELLİ
BURSA-Türk Metal'in MESS
ile yaptığı anlaşmayı protesto ede-
rek sendikadan istifa eden metal
işkolundaki işçilere işveren baskı-
sı, toplu işten çıkarmalara dönüş-
tü. DtSK'e bağh Birleşik Metal
Sendikası Bursa Şube Başkanı
Selçuk Göktas, TOFAŞ'ta işten çı-
kanlanlann 300'e ulaştığını, işve-
renin elinde 900 kişilik liste bu-
lunduğunu açıkladı. Oyak Rena-
ult'da da Türk Metal'in isteği üze-
rine, bugün 1 günlük ücreth izin
uygulaması yapılacak. DtSK'in
Bursa'daki uygulamalarla ilgili
başvurduğu Fransa'daki CGT Sen-
dikası, işten atılmalann durdurul-
masını istedi.
Değişik fabrikalarda işten çıka-
nlan işçilerle birlikte basın toplan-
tısı düzenleyen Selçuk Göktaş, iş-
verenle Türk Metal'i karanlık iliş-
kileriçindeolmakla suçladı. Gök-
taş, "Gücünü karanhk iüşkiler ve
kaba kuvTetten alan sendikal an-
lavışlarla birleşmemesi gerekenler,
işçilerintercihlerinin sonuçlanma-
sını objektif rurum icinde bekletne-
si gerekenler, kendilerini taraf ola-
rak konumlandırdılar" dedi.
Fransa'daki CGT Sendikası Ge-
nel Sekreteri Gilles Havez. Rena-
ult Yönetim Kurulu Başkanı Lo-
uois Schweitzer'ye çektiği telgraf-
ta, Türkiye'dekı Renault fabrika-
sındakı işçilerin temel özgürlük-
lerinin saldınyla karşı karşıya kal-
dığını belirtti.
YAZI IORHAN BtRGtT
Istartbul caddelerinın duvarlanndaki bil-
boardlar ve lETTnın otobüs duraklannı da
süsieyen afişlerle, hemşehriler pazar gü-
nü yapılacak olan 20. Avrasya Marato-
nu'na katılmaya çağrılıyor. Yeşil-beyaz
eşofmanıyla olabıldığınce öne çıkartılmış
olan Büyükşehir Belediye Başkanı, arka-
sında yüzleri belırsız gençlerle 42 kılomet-
re 195 metrelık maratonu birincilikle biti-
ren atletı sımgelıyor.
Yırmi bir yıldır ekim ayının ılk haftasında
yapılagelen Avrasya Maratonu'nun, bu yıl
Tayyip Erdoğan'ın dört aylık cezası ve üç
yıl sıyaset yapma yasağı alarak Belediye
Başkanlığı'ndan düşürülme dönemıne
rastlaması, olaya siyasi bir boyut getırdı.
Polıtikacının, her fırsatta poütika yap-
ması elbette doğal.
Doğal olmayan, kendi tanrtımını yapar-
ken, kamunun araçlarına ve parasına el
atmasıdır. Erdoğan, birinci görevini öyle-
sine ihtirasla ve başarı ile yapıyor ki, pazar
günü Boğaz Köprüsü'nün Anadolu yaka-
sından başlayarak, Dolmabahçe önünde
tamamlanacak olan geleneksel koşuya
katılacak olan onbınlerce hemşehrisini sa-
nal da olsa ardına takarken, onları sadece
isimsızleştırmeye değil, görüntülennı de
silmeye kalkıştığının farkına bile varmıyor.
Üstelık bu işlerı Büyükşehir Belediye-
si'nın kasasından ve onun olanaklanndan
yararlanarak yapıyor.
Narsizm Bir Hastalıktır...
O koşuya katılmak için kimi Istanbul dı-
şından, kımi kentin uzak yörelerinden cep-
lerinden harçlıklannı vererek gelecek olan-
ları ardına takıp belediye olanaklan ile ca-
ka satıyor.
Insan ister istemez düşünüyor.
Bu bilboardların hazırlanması, basılma-
sı ve kâğıtlan için kullanılan para Tayyip Er-
doğan'ın kesesinden mi, Büyükşehirin ka-
sasından mı çıkıyor kı, başkanın narsistlı-
ğı. Yani kendısını böylesine beğenmışliğı
için böylesine bir harcamaya hemşenlerin
zorakı katkısı sağlanıyor...
Erdoğan, ıstediği kadar pazar günkü ko-
şu ile politik amaçlarının aynı parkurda bu-
luşmayacağını söylesin. Onca minibüsü
renklendiren sloganlı posterleri ile Tayyip
Bey, bir şeyieri çağnştırmak ıstemıyor mu?
Yoksa o posterler de belediye bilboardla-
rını ve İETT duraklannı kapatan afişlerle
aynı karargâhta mı hazırlandı? Kamu kay-
naklarından seçmenlerine tebrık kartı gön-
deren bakanı suçlayabilıyoruz ama, aynı
kaynaklara dolaylı yollardan başvuranlan
bırer kahraman olarak mı uğurlayacağız.
• • •
Pazar günü, Avrasya maratonu parku-
runa sadece Tayyip Bey'ın ve politik
amaçlartaşımayan sporseverlerımizin de-
ğil; "tûrban yasakçılannı protesto etmek
için el ele verecekmilyonlarca insanın" da
çağnldığını öğenmek için radikal dinci ga-
zetelerın günlerden beri yaptıkları yayına
ve birinci sayfalarına koyduklan "güzer-
gâh" planlarına bakmak yetıyor. Bizde Is-
tanbul Belediye Başkanı'nın, Siirt konuş-
masını ve türban takamayan ünıversitelı
kızlanmızın durumunu bir özgürlük soru-
nu olarak gündemin ilk sıralannda tutmak
ıçin yırtınanlar, olayı "Birşiirokudu başına
bunlar geldi" diye "Avnıpa Insan Haklan
Mahkemesi"ne götürmeye kalkarken, ön-
ceki gün Hürnyet gazetesı'nın Strasbourg
Muhabıri Zeynel Lüle, Fransız aşın sağı-
nın lıderi Le Peen'in dokunulmazlığının Av-
rupa Parlamentosu'nda hem de 20'ye kar-
şı 420 oy ile kalktığını görmediler.
Le Peen, Almanya'da Münih kentınde
yaptığı konuşmada Nazi toplama kampla-
rını "2. Dûnya Savaşı'nın biraynntısı" ola-
rak nitelediği ıçın Münih Savcısı'nın ko-
vuşturması ile karşı karşıya kalıyor.
Ama, bu Fransız politıkacı Türkiye'nın
yeterli ınsan haklanna sahip olmadığı ilen
sürülerek kapıları bize kapatılan Avrupa
Birliğı'nın Parlamentosu'nda milletvekili ol-
duğu için, birlik üyesi Almanya'nın bir mah-
kemesı önünde yargılanabılmesi, parla-
mentonun iznine bağlı.
Le Peen, parlamentoda yaptığı savun-
mada anlatım özgürlüğünün kısıtlanama-
yacağını söylüyor. Ama, ancak 20 yandaş
mılletvekilini yanında bulabılıyor.
Haberi veren meslektaşım, Münih Sav-
cısı'nın Fransız politıkacı için ya beş yıl ağır
hapis ya da yüklü bir tazmınat talebınde
bulunabileceğini yazdıktan sonra, Le Pe-
en'in ülkesındeki bir kadın adaya karşı fi-
zıkı şıddet kullandığı için de ıki yıl politika-
dan men cezasının Yargıtay aşamasında
olduğunu da eklıyor.
Tayyip Erdoğan için günlerdir özgürlük
söylemlerı düzenlerin dikkatine başka ıki
haben daha sunmak çok mu fazla olacak
bilmiyorum.
Ikısı de dün aynı gazetenin, aynı sayfa-
sında yayımlandı.
Fransa'nın güneyindekı bir kenttekı ko-
lejin öğrencisi ikı Kuzey Afrikalı genç kızın
türbanla okula gelmekte ısrar etmelerı ne-
deniyle okulun öğretmenlen, ders boyko-
tu yaparak yönetimi harekete geçirmişler.
Okul mudürü, kızların velilerini ikna ede-
mezse Dısıplın Kurulu karan ile öğrencıle-
rin kayıtları sıiinmek zorunda kalınacak.
İkinci haber Izmir'den.
Bizim türbanı siyasi amaçların örtüsü
gıbi kullanmakta ısrar eden, herkesin dile-
diği gibi yaşaması, konuşması, hareket et-
mesi gerektiğini söyleyerek "özgürlük
şampiyonluğu"r\a soyunanlanmızı hiç de
beklemedikleri zamanda tekzip eden bir
ağır yaralama eylemiyle ilgili.
Ege Üniversitesi kampusunda türban
karşıtı dergi satan bir grup, sakallı bir er-
kek ile yanındaki türbanlı kadının saldınsı-
na uğramış ve gençlerden birısı bıçakla
ağır yaralanmış.
•••
Rahmeth Ismet Inönü, bir akşam üstü
sohbetinde bana polıtikanın da bir mara-
ton koşusu olduğunu söyleyerek, "Koşu-
ya başladığın tempoyu, 42 kilometre sür-
dür&ceğiniunutmadan adım atmalısın. Sa-
kın ola ki 100 metre koşmaya kalkmamalı-
s;n"demışti.
Siyaset yıllanmda bu dersi hiç akiımdan
çıkartmadım.
Pazar günü maratonu için Istanbul so-
kaklarına astırttığı belediye gıderli afişler-
de kendisini birinci olarak gösteren Bele-
diye Başkanı, umarım bu dersten kendi
payına düşen hisseyı alsın.
Faks:0212-6770762
E- Maihobirgrt' cumhuriyet com
SERVER TANİLLİ
Murullah Ataç'ı Hatırlamak...
Nurullah Ataç, doğumunun 100. yılında anılı-
yor. Basında güzel yazılar okuyoruz hakkında.
Rastlantının dagüzelliği: Onun yüzüncü yılı Cum-
huriyet'imizin de doğuşunun 75. yılı ile çakıştı.
Cumhuriyet Devrimi'ne gönülden inanmış yazar-
lar arasındaydı: Onun kültürünü, onun edebiyatı-
nı, onun dilini daha yeni ve ileri mevzilere götür-
mek için düşündü, yazdı, tartıştı. Aramızdan ayrı-
lışının üzerinden de bir kırk yıl geçmiştir: Kalemi-
nin oynadığı rolü bütün boyutlanyla görebileceği-
miz bir zaman açısı var elimizde.
Ataç'ın, etkisini olanca ağırlığıyla duyurduğu ku-
şak, diyebilirim ki en başta benim kuşağım, yani
Otuzlular olmuştur. Lisede, 40'h yılların sonlan,
edebiyat derslerimiz Yahya Kemal'le biterdi; onun
yanına da Hececiler'i sığıştırırlardı. Oysa dışarda,
Türk şiirinde devrim yapmış Nâzım Hikmet'in ar-
kasından, 1940 kuşağı ile Garipçiler yeni bir ede-
biyat yaratıyorlardı. Nâzım Hikmet hapiste olduğu
için kitaplarını el altından okurduk. Ataç, 40 Kuşa-
ğı'ndan pek söz etmese de, Garip akımının, özel-
likle Orhan Veli'nin önemini durur durur belirtirdi.
Yani gözümüzü açardı.
Yeni edebiyatı onun kaleminden duyup ögren-
dik. öldüğü tarih olan 1957'ye kadar, bu uyancı-
lık görevini sürdürmüş durmuştur gençler üstün-
de.
Doğrusunu söylemeliyim: Eski edebiyatımızın,
özellikle Divan şiirinin güzelliklerini de ondan ög-
rendik. Fuzulî, Bâki, Nedim, Şeyh Galip, Neşa-
ti ve Nailî, Divan edebiyatımızın bu devlerini bize
asıl sevdiren, lisedeki edebiyat kitaplarımız değil,
asıl Ataç'ın kalemi oldu. "Duruk" bir toplumun şi-
iri olduğunu söyler; ama onlardaki biçim ve deyiş
güzelliği, giderek sanat önünde şapkasını çıkarır-
dı.
Çok iyi hatırlıyorum: Abdülbaki Gölpınarlı'nın
Divan Edebiyatı Beyanındadır adlı bir kitabı yayım-
lanmış ve bir bomba etkisi yapmıştı. Divan şiirini
pek özel bir açıdan ele alıp şairlerini hırpalayan bu
esere karşı, Ataç'ın, "Ayıp derfersenin bu ettiği-
ne Abdülbaki" diye başlayan ünlü yazısını nasıl da
heyecanla okumuştuk!
öte yandan, üzerimizde bir başka etkisi, Fran-
sız yazariannı tanıtırken olmuştur. Andr'e Gide'in
önemini ondan öğrendik. Bu, uydumcu olmayan
(non-conformiste), yerleşik değerlere olanca şid-
detiyle vuran büyük yazarın etkisini uzun yıllar ta-
şıdık. Sonra, Fransız edebiyatından, onunla bera-
ber Yunan - Latin edebiyatından yaptığı -o örnek-
çeviriler: Stendhal'dan, Balzac'tan, Laclos'tan,
Alain-Fournîer'den, Lukianos'tan ve daha baş-
kalarından...
Kendisi de uydumcu değildi: Yeni Türk aydını-
nın Batılı aydınlar gibi özgür düşünceli, kuşkucu,
çoğunluğun alışkanlıklarından sıyrılmış, bağımsız
bir aydın olmasını savunuyordu. Unlü Prospero ile
Caliban'möa, Prospero böyle bir kişiliğin simge-
sidir. Caliban ise çoğunluğu, tutuculuğu, gelenek-
çiliği, yerleşmiş değer yargılanna bağlılığı temsil
eder, giderek her türlü yeniliğe kapalıdır. "Seçkin-
ci" bk aydın anlayışını savunmuş da olsa, en gü-
ze) eserierinden biridir bu kitap.
Sonra, bir eleştiri görevini de yüklediği o essiz
denemeleri...
Gençliğimiz, buakılcı, kuşkucu, bireyci, laik dü-
şünceli yazann yazılarıyla yoğruldu. Onu tanımış
olmayı, yaşamımın en büyük kazançlarından biri
sayanm. Ataç olmasaydı, şu gelip vardığım nok-
tada olamazdım; ya da pek gecikerek olurdu bu.
Böylesi bir itirafı içtenlikle yapacak yığınla aydın
vardır ülkemizde.
Onu mutlaka okumalarını her zaman önermi-
şimdir gençlere.
Hatırlatmayın lütfen, unutur muyum hiç? Belki
en büyük ve en kalıcı etkisi üzerimizde, dil konu-
sunda oldu. Özleştirmeci idi. Korkunç bir anndır-
maya girişmişti dilimizde. Elbette o attı diye keli-
meler çekip gitmiyordu. Söylemek istediği, bir di-
lin zenginleşmesinin aslında kendi kaynaklarına
dayanarak gerçekleşeceğiydi: Bir dil bilinci aşıla-
mak istiyordu; dili kullanmakta titizük istiyordu.
Kendisinin alabildiğine hünerle uyguladığı "konu-
şur gibi yazmak"tan devrik cümleyi yazı diline ka-
zandırmaya kadar, hep bu kaygı ağır basmıştır on-
da.
Yazıda ve dilde olan bitenle ilgili olarak yaptığı
açıklamanın da üstünde durulmalıdır. Söz Arasın-
da adlı kitabının bir yerinde şöyle der: "Bizde ya-
zı devrimi, dil devrimi olmamıştır; devrim yazısını
aramış bulmuş, devrim dilini aramış bulmuştur."
Doğrudur Ataç'ın söylediği. O yazı da, o dil de
Türkiye'de eğjtimin iki büyük tamamlayıcısıdır;
akılcı, giderek demokratik bir eğitim adına, heriki-
sine de sahip çıkmalıyız!
Türkiye'de "CumhuriyetAydınlanması" derken,
fikir ve edebiyatta karşımıza çıkan ilk önemli kişi,
Nurullah Ataç'tır kuşkusuz. Değeri, yıllar geçtikçe
daha çok anlaşılacaktır...
Çayeli Bakır
İşletmesi'nde grev
• Ardeşen Silah Fabrikası'nda da
(ASILSAK) grev karan almdı.
ÖMERŞAN
RtZE-Çayeh Bakır İş-
letmeleri (ÇBt) i]e Ma-
den-lş Sendikisı arasında
6 aydır süren bp]u
jş $ÖZ
.
leşmesi görüşmelerinden
sonuç alınamaymca 276
işçi greve başiadı. Arde-
şen Silah Fabnkası'nda da
(ASİLSAN) grev karan
alındı.
ÇBl'deki g-ev- uygula-
ması nedeniyle dün sabah
saatlerinde iş}erinde top-
lanan maden işçileri
amaçlarımn îjvereni zor
durumda bıraunak değil,
aç kalmamak ıçjn müca-
dele etmek oliuğunu be-
lirttiler.
Maden-Iş Sendikası
Genel Başkan HasanHü-
seyin Ka>abaa da yasalar
çerçevesinde ;onuna ka-
dar direnecekerini söyle-
di. 31 Mayıs'a Sona eren
toplu iş sözleimesı nede-
niyle başlatılan görüşme-
lerden yaklaşık 6 aydır bir
sonuç alınamadığını anla-
tan Kayabaşı, 1 Tem-
muz'dan itibaren geçerli
olacak yeni toplu iş söz-
leşmesi için 6 aylık dilim-
ler halinde zam istedikle-
rini söyledi. Kayabaşı bu
isteklerine karşılık işvere-
nin kendilerine ilk 6 ay
için yüzde 45, diğer dilim-
ler için de enflasyon ora-
nında zam vermeyi teklif
ettiğini belirterek şunlan
söyledi:
"Bizim istediğimize
karşı getirilen teklif kabul
editemez niteliktedir. Da-
ha önceki anlaşraalarda
sendika ve işçiler olarak
beklenenden daha fazla
özveridebulundukAncak
gününıü/ koşullan bizleri
bu özveridenyoksnn bıra-
kıyor. Bu durumda işvere-
nimizin özveride bulun-
ması gerekmektedir.'7