18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
19 EKİM 1998 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Türkiye Cumhuriyeti'nin en büyük projesinde hedeflere ulaşılması bütçe ödeneklerine bağlı 6 GAP lıayal olmasınTÜREYKÖSE ANKARA - TIME dergisinin 1994 yılında dünyanın en büyük 9 projesi ara- sında 8. sırada gösterdiği, modern dün- yarun 7 harikası arasında anılan ve Tür- kiye Cumhuriyeti'nin en büyük projesi olan Güneydoğu Anadolu Projesi'nin (GAP) 2010 yılında tamamlanabilmesi için ödeneklerin arttınlması ve yeni kaynaklar yaratılması gerekiyor. GAP Idaresi Başkanı Olcay Unver, "mevcut ödeneklerle GAP'm 2010 yılında bitîril- mesinin mümkün olmadiğuıı" söyler- ken, GAP'tan sorumlu Devlet Bakanı Salih Yıldınm, "Belirlenen hedeflere ulaşdabilmesi için yılda 1.8 milyar dolar gerekiyor. Bu para bulunacak, GAP'ta- ki gecikme için kinıse mazeret bulamaz" dedi. "Bölgenin tannıa dayalı ihracat üssü haline getirilmesi, Türkiye'nin toplam su potanshdinin yüzde 28'inin denetim altına alınmasu 1.7 mihon hektarın üze- rinde arazinin sulanması ve 7 bin 476 megavatın üzerinde kurulu kapasiteyle yılda 27 milyar kilovatsaatlik elektrik enerjisi ürerilmesL." C/üneydoğu Anadolu Projesi'nin 2010 yılında tamamlanabilmesi için ödeneklerin arttınlması ve yeni kaynaklar yaratılması gerekiyor. GAP Idaresi Başkanı Olcay Unver, "mevcut ödeneklerle GAP'ın 2010 yılında bitirilmesinin mümkün olmadığını" söyledi. GAP'tan sorumlu Devlet Bakanı Salih Yıldınm ise "Belirlenen hedeflere ulaşılabilmesi için yılda 1.8 milyar dolar gerekiyor. Bu para bulunacak; GAP'taki gecikme için kimse mazeret bulamaz" dedi. Bunlar GAP'la ulaşılması bekJenen hedeflerden bazılan. Yukan Mezopo- tamya'ya yeniden medeniyet getirece- gi vurgulanan bu projenin tamamlan- masıyla bölgede gelir düzeyinin 5 kat arttınlması, 2005 yılında 9 milyonu aşa- cak bölge nüfusunun 3.5 milyonuna iş olanağı yaratılması da hedeflenen amaçlar arasında yer alıyor. GAP'ta öngörülen enerji tesislerinin şu anda yaklaşık yüzde 60'ı gerçekleş- ti. Sulamada ise hedefin ancak yüzde 10'unaulaşılabildi. GAP'ın tamarnlan- ması için daha önce 2005 yılı öngörü- lüyordu. Ancak Milli Güvenlik Kuru- lu'ndan çıkan tavsiye karannın ardın- dan Bakanlar Kurulu'nun aldığı karar- la projenin 2010 yılında tamamlanma- sı hedefi konuldu. Hükümet GAP'ın bitirilmesi için 2010 yılını hedef olarak koyarken, mev- cut bütçe koşullannda bunun olanaklı olmadığına dikkat çekildi. GAP Idare- si Başkanı Dr. Olcay Onver, "Mevcut ödeneklerle GAP'ın 2010'da bitirilmesi mümkün değiL HükümetGAP ödenek- lerinin önemü ölçüde arttınlmasını ka- rarlastırdı. Projenin bitmesi için ihn'yaç duyduğumuz 19milyardolarhıtannda- ki kamu fınansmanının önümüzdeki 12 yıilık dağüunına dönük plan-program çalışması içindeyiz. Bunun kaynağının yalmz iç kaynaklaria değil, uluslararası krediler, yap-işlet-devret modellerinin yayguılaştınlmasıw bir noktada serma- ye piyasasından sağlanacak ek finans- maıüa karşılanması düşünülüyor" de- di. GAP Idaresi Bölge Müdürü Erkan Alemdaroğlu da. Şanlıurfa'da gazeteci- lere verdiği brifing sırasmda sorulan yanıtlarken, öngörülen yatınmlann *re- alize edilemediğini" vurguladı. Alem- daroğlu, "Bu, genelbütçeyleUgili bir du- rum. Genel bütçedeki zaafryet, GAP'ı daetkiliyor" dedi. Sulamada hedeflerin yüzde 10 oranında gerçekleştigine dik- kat çeken Alemdaroğlu, bu aşamada yurttaşlann devreye sokulabileceğini söyledi. Alemdaroğlu, "Yap-işlet-dev- ret modeli sulamada kullanılabilir. GAP fonu kurulabilir. Bunlar ohnazsa GAP 2010'da da bitmez" dıye konuştu. Devlet Bakanı Salih Yıldınm, GAP'ta hedeflere ulaşılabilmesi için yılda 1.8 milyar dolar kaynak gerekti- ğını,u Türkiye'ninbuparayıbulmakzo- runda olduğunu" söyledi. Olanaklann zorlandığını vurgulayan Yıldınm, "GAP fonu kurulması projemizvar. Dıs kaynaklar devreye sokulmaİL Gecikme için kimse mazeret bulamaz" dedi. GAP'ın fînansman durumu Toplam maliyeti 32 milyar dolar olan GAP için 1997 yılı sonuna dek 12.6 milyar dolar harcama yapıldı. GAP kap- samındaki çeşitli projeler için 2.1 mil- yar dolar dış kredi sağlandı. Buna ek olarak, yap-işlet-devret modeli ile ya- pımı süren Birecik barajı için 1.5 mil- yar dolar eşdeğeri ve Karkamış Barajı için de 192 milyon dolar eşdeğeri GAP'a dış fînansman katkısı olarak sağlandı. GAP'a sağlanan dış finansman desteği- nin dökümü dolar olarak şöyle: ABD Eximbank: 111 milyon Isviçre Ticari: 467 milyon lsviçre-Alman ticari: 782 milyon Avrupa Yatınm Bankası: 104 milyon Dünya Bankası: 120 milyon Avrupa Konseyi Sosyal Kalkınma Fonu: 183 milyon Italyan hükümet kredisi: 85 milyon Fransız hükümet kredisi: 33 milyon Alman hükümet kredisi: 15 milyon Avusturya hükümet kredisi: 200 milyon. İşçi seçim itiistiyor, işveren karşı çıkıyor TÜPk-İŞ: Meclis çalışmıyor ve tıkanmışsa bir an önce seçime gidilmelidir. DİSK: Bu siyaset anlayışından ve parlamentodan kurtulmak için mümkünse yann seçim japılmalıdır. Hak-I$: Türkiye'yi uzun süre kaosta tutmak yerine, halka başvurmak en doğru tavır. TİSK: Aralık seçimlerini de nisan seçimlerini de tasvip etmiyoruz, seçimler 2000 yılında yapılmalıdır. ANKARA (AA) - İşçi nı söyledi. TİSK Genel Başkanı Re-sendikalan konfederasyon- lan seçimlerin daha önce kararlaştınldığı gibi Nisan 1999'da yapılması yenne, bu yihn aralık ayında ya- pılmasının ülke açısından daha yararlı olacağını be- lirtirken Türkiye İşveren Sendikalan Konfederasyo- nu (TİSK) ise seçimlerin normal süresi olan 2000 yı- lında yapılması gerektiğini savundu. Seçimlerin araJık ayında yapılmasına ilişkin Türk-tş Genel Başkanı Bayram Merat Meclis'in uzun sü- redir çalışmadığmı ve tı- kandığını savunarak "Mec- lis çalışmıyor, tıkanmışsa ve yasa çıkaramıyorsa. bir an önce seçime gjdilmelidir" dedi. Meral, seçim ve sıya- si parti yasalannda değişik- lik yapılmadan gerçekleş- tirilecek seçimlerin, yeni bir erken genel seçimi gün- deme getireceğini ve aynı sıkıntılann tekrar yaşana- cağıru anlatarak seçim ya- salannda mutlaka değişik- lik yapılması gerektiğini söyledi. DİSK Genel Başkanı Rıdvan Budak ise mevcut siyasi yapı ve parlamento le ülke sorunlannı çözme- ıin mümkün olmadığını >avunarak "Türkiye'nin lundan bir an önce kurtul- nası gerekir. Bu sijaset an- ayışından ve pariamento- lan kurtulmak için müm- ûinseyann seçim yapılma- ıdır" diye konuştu. Başba- .an ve bakanlann sürekli ılarak gensoru ile karşı .arşıya kalmalannın, hü- ümetin etkisini ve kamu- yu nezdındeki ınarurlığı- ı giderek azalttığını öne üren Budak. 1995 seçim- ;n sonucu ortaya çıkan arçalanmış parlamento- un ülkeyi yönetemeyece- inı belirttı. Budak, seçim- :rin geciktirilmeden yapıl- ıasının kaçınılmaz olmak- ı bırlikte, mevcut yasalar- ı yapılacak seçimlerden e Türkiye'nin sorunlannı jzecek bir sonucun alına- ığına inanmadığını vur- uladı. Seçimlerin uzun bir tak- ım dönemine yayılması- n hem ekonomik hem de >syal alanda sıkıntılar ya- tacağını anlatan Hak-lş enel Başkanı Salim Uslu, örkiye'nın yaşadığı sıkın- ardân loırtulması için ye- bir parlamentoya ihtiyaç ılunduğunu kaydetti. Us- , seçim tartışmalannın irkiye'yi uzun süre kaos inde bulunduracağını be- terek Türkiye'nin bu ka- tan kurtulması için hal- n hakemliğine başvurma- n en doğru tavır olacağı- fik Bavdur ise konfederas- yon olarak seçimlerin ne nisan ne de aralık ayında yapıfrnasmı tasvip ettrtderi- ni kaydederek seçimlerin normal süresi olan 2000 yı- lında yapılması gerektiğini belirtti. Baydur, CHP'nın söz verip de parlamentoda oy vermediği yasalar nede- niyle hem kendi bindiği da- lı kestiğini hem de hükü- metin altını oyduğunu sa- vunarak bu durumun CHP'ye oy kaybettireceği- ni ileri sürdü. ANAP, DYP ve DTP'nin bir araya gelmediği sürece. sol kesımden de sağ kesım- den de oylann FP'ye gide- ceğini savunan TlSK Baş- kanı Baydur, "Bunun ileri- de hangi sıkınüları yarata- cağı bdlidir" dedi. " Cumhuriyetin 75.yılındasanatamerhaba Kültür Bakanı İstemihan Tala>, önceki akşam Atatürk KüJtûr Mer- kezj'nde sanatçılara "Cumhurhetimizin 75. Yılı Sanata Merhaba" kokteyli verdi. Sinema, tiyatro, müzik, edebhat, plastik sanatlar dün- yasuun ünlü isimlerinin bir arava geldtği kokteylde konuşan Tala\. 1998 yüının sanat ve kültür yaşamı için önemü etkinüklerle dolu geç- tiğini sö}1edi Cumhuriyetin 75. yılında sanatçılanmızm Türkiye'de ve yurtdışmda ülkemizi en iyi şekilde temsil ettiklerini befarten TaJay "Cumhuriyetimizin 75. yüdönümü büyük bir şöiene dönüşmüş ve sa- natçüannuzın çabalanyla en üst düzeve ulaşmıştır. Sanaün birleştiri- ci, bütünkştirid ve yaraöcı özelliği, aynı zamanda ulusal biruğüniz için de bir gerekliliktir" dedi İstemihan Talay, Atatürk'ün kurduğu laik ve demokratik cumhuriyetin kendi sanat kuşaklannı yetişrJrdiğini ve sa- natçılann sorumluluklaruu herkesisanaünetrafında bûieştirerekger- çekleştirdiklerini ifade etti. "Cumhuriyetimizin 75. Yılı Sanata Mer- haba" kokteyhne Devlet Bakanı Hasan Gemki, Türkhe Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nail GünHu Esin .\fşar. Tanju Gürsu, tzzet Gfinay, CüneytArkın ve Ajda Pekkan'm da aralannda bulunduğu sinema, ti- yatro, müzik ve edebiyat dünyasından çok sayida sanatçı kaaldı. SEKA'daki işçi eylemi 18. günündeHaber Merkezi - Özelleştirme Yüksek Kurulu'nca, işçilerin istihdam sorunu çö- zümlendikten sonra kapatılmasına karar verilen SEKA Izmit Müessesesi'nde, 18 gündür işyerini terk etmeme eylemi yapan işçiler, önceki gece bir arkadaşlannın dü- ğününe e\ sahipliği yaptılar. Susurluk skandalının ikinci yılında gemici fenerle- ri ile 'adaletarayan'Özgürlük ve Dayanış- ma Partisi Balıkesir örgütü ise bu kez SE- KA işçileri için eylem yaptı. Önceki ak- şam saat 19.00 sıralannda Kurtdereli Ver- gi Dairesi önünde toplanan ÖDP'liler, SE- KA işçisi için adalet isterken, "SEKAhal- kındır saülamaz". "SEKA kapaülamaz" sloganlan attı. Balıkesir muhabirimiz Coşkun Ya- man'ın bildirdiğine göre, ÖDP ll Başka- nı Niyazi Akdeniz, eylemde yaptığı ko- nuşmada, SEKA'nin saülmasının sadece çalışanlann değil, esnafından pazarcısına, köylüsünden kentlisine kadar tüm halkın sorunu olduğunu vurguladı. Akdeniz, şun- lan söyledi: "Ülkemizde 75 yıldır kâgıt ihtivacını karşılayan SEKA'nnı özelleştirUmesi yurt- taslanmızın aklına "SEKA'yı kıme hibe edıyorlar' sorusunu getirrvor. Meclis par- tilerinin hepsi kamu kuruluşlannı kendi yandaşlanna hibe ediyorlar. Ama bu ku- rumlann gerçek sahipleri işsizliğe, yoksul- luğa terk edih>or. Bu kurumlann kapaül- ması, sanlması sadece bu kurumlarda ça- hşanlann sorunu değUdir. SEKA kapaöür- sa Balıkesir'deki issizkr ordusu daha da büyür, zaten siftah yapamavan esnaf ifla- sa sürüklenir. Herkes SEKA'nuı kapanl- masuıa karşı büyük bir mücadele vçren SEKA işçisinin yanuıda yerini ahnaudır." SEKA lzmit Müessesesı ise önceki gün mutlu bir olay yaşadı. AA'nın haberine göre, fabrikada 16 yıldır buhar bakım us- tası olarak çalışan ve önceki gün Nehabat Dinçay (24) ile hayatını birleştiren Kemal Akyel (32) salondaki düğün törenine git- meden önce, fabrikada direnişte olan ar- kadaşlannı ziyaret etti. "SEKA kapatüa- maz" yazılı pankart taşıyan çift, işçilerle birlikte, "Yılgınhk yok, direniş var" ve U SEKA halkmdu-, kapaülamaz" diye slo- ganatrı. Damat Akyel, kapatma karanna sonu- na kadar direneceklerini belirterek, "Bu fabrikavı, kapatma karannı alanlar kur- madL Bu fabrika. halktan toplanan vergi- lerfe kuruldu. Fabrikayi bu hale biz değil, kapatma karannı verenler getirdi. SE- KA'nm kapatdmasma izin vermeyeceğiz n dedi. Direnişteki işçilere moral vermek amacıyla tutulan davul zurna ekibinin eş- liğinde, çalışma arkadaşlanyla birlikte oy- nayan çift daha sonra alkışlar arasında, düğün töreninın yapılacağı salona ugur- landı. ErdalAtabek khaplannı imzpkuh Gazetemiz yazan Erdal Atabek, önceki gün Taksim Cumhuriyet Kitap Kulübü'nde kitaplannı imzaladL Yaklaşık Ûd saat boyunca okurlan\ la söyleşen Atabek, Türkiye'nin sorunlannı mizahi biçimde yorumladı. Türkhe'de İngilizcenin. marka isimlerinden günlük konuşma düine, tamanuyla yerleştiğini belirten Erdal Atabek, "Ingflizcenin resmi dil olmasım öneriyorum" dedi Ellinin üzerinde okurun kabldığı söyleşinin ardından Atabek kitaplannı imzaladı. tNLANMA EMRE KONGAR İsviçre'ye Gidebilseydim Ne Anlatacaktım Her şey Ruhat Mengi'nin 13 Ekim 1998 Salı günkü bir telefonu ile başladı. Mengi, son "Türban gösterisi" konusunda soh- bet etmek için aramıştı. Laf arasında, "Şu anda herhalde bavulunuzu fi- lan topluyorsunuzdur, ben sizi fazla tutmayayım" gibi bir söz etti. Ben de "Anlamadım" dedim, "Ne bavulu?". "Isviçre'de bir toplantıda konuşuyormuşsunuz; konuşmacılar arasında adınızı görünce, 'Acaba ben de gidip şu toplantıyı dinlesem mi?' dedim kendi kendime" diye yanıt verdi Ruhat Mengi. Neyse, öğrendim ki, kısa adı EATA, açık adı, "European Association of Turkish Acade- mics" (Avrupa Türk Akademisyenler Birliği) adlı bir kuruluşun Isviçre'nin Lozan kentinde 16-17 Ekim tarihlerinde düzenlediği "1923'ten 2023'e Türkiye Cumhuriyeti" isimli bir toplantıda ko- nuşmacı imişim. Yani "konuşmacı" olarak adımın ilan edildiği toplantı Isviçre'de ve ben bunu Istanbul'da, top- lantıdan sadece üç gün önce, ancak bir rastlantı sonucu öğreniyorum. Derken aynı gün faksımdan bir davetiye tasla- ğı çıktı: Eksik olmasınlar, toplantıyı düzenleyenler, beni açış oturumunda, çok önemli bir konuda ko- nuşturmaya karar vermişler. Hoş geldin konuşmalanndan sonra TBMM Baş- kanı Hikmet Çetin, açılışı yapıyor, ondan sonra da ben, "Türkiye Cumhuriyeti'nin 75 Sene Için- deki Muhasebesi" isimli bir konuşma yapıyorum. Aynca adımın yanında bir de asteriks var ve aşagıdaki notta, asteriksli adların henüz kesinleş- memiş olduğu söyleniyor. Ben bu faksı alınca müthiş telaşlandım. Çok az süre olmasına karşın, "Beni çok önem- semişlerve çokmühim biryere koymuşlar" diye- rek, üç ayn yurtiçi toplantımı iptal ederek yola çık- mayı düşündüm ve derhal, fakslanan belgenin al- tındaki uluslararası telefon numaralannı aramaya başladım. Hiçbirinden yanıt a/amadım. Zaten bu fakstan kısa bir süre önce, neden ara- dığını söylemeyen ama, telesekreterime EATA'dan olduğu notunu bırakan birinin verdiği numarayı da aramış ve yine yanıt alamamıştım. Derken, sevgili Ruhat Mengi ile yeniden konuş- tuk ve bana kendisine gelen resmi davetiyeyi faks- ladı. Bu davetiyede de (onayım hiçbir biçimde alın- mamış, bırakın onayımın alınmasını, bana haber bile verilmemiş olduğu halde) bu kez, kesin prog- rama göre, toplantının ikinci günü bir panelist ola- rak gözüküyordum. Neyse sözü fazla uzatmayayım, toplantıyı dü- zenleyenlere ulaşmak için gösterdiğim umutsuz çaba sonuç vermedi ve ben yine eski programı- ma döndüm. Şimdi gelelim, İsviçre'ye gidebilseydim ve ba- na önerilen ilk konuş/nayı yapabilseydim ne der- dim, nasıl bir "muhasebe" yapardım? " 1C * • • • ••• Konuşmamın ana çizgileri şunlar olurdu: 1) Imparatoriuktan Cumhuriyete geçiş. Musta- fa Kemal Atatürk ile Anadolu halkının birlikte gerçekleştirdikleri, tarihe aykırı bir olaydır. 2) Çünkü Birinci Dünya Savaşı, "aydınlanma" ve "sanayileşme" devrimlerini kaçırmış, bu ne- denle de güçsüz düşmüş Osmanlı Imparatorlu- ğu'nu, bütün öteki çağ gerisi kalmış imparatorluk- lar gibi tasfiye etmişti. 3) Zaten "sanayi aşamasına" geçemediği için yok olan bir imparatorluk, bir de bu yok olma sü- reci içinde sürekli savaş kaybettiği için, ne insan gücü kalmıştı, ne silah, ne de cephane. 4) Burada iki beklenmedik olay birden gerçek- leşti. Birinci olarak, Anadolu halkı, Birinci Dünya Sa- vaşı'nı kazanan devletleri ve ayrıca, batıdan sal- dıran Yunanlılar ile doğudan saldıran Ermenileri ve her yerdeki padişah yanlısı isyancıları yendi. İkinci olarak, bu zafer sonunda, içi boş olarak kurduğu ve hiçbir biçimde ekonomik, siyasal, top- lumsal ve kültürel altyapısı olmayan bir ulus-dev- leti 75 yılda uygar dünyanın bir parçası haline ge- tirerek bir beklenmedik olayı daha gerçekleştirdi. 5) Bu çerçevede doğal olan, tarihin normal akı- şına uygun olan sonuç Sevr Antlaşması'dır. Lo- zan, "Kurtuluş Savaşı mucizesinin", tarihin akışı- nı tersine çeviren bir sonucudur. Türkiye'nin bugün Batı dünyası ile her konuda aşık atabilecek bir düzeye gelmiş olması da ikin- ci bir tarihsel başandır. 6) Bugün, endüstriye dayalı "ulus-devlet" he- define doğru yol alırken, "ekonomik büyûme", "toplumsal kalkınma", "insan hakları", "hukuk devleti", "demokrasi" konulannda "tarikat ve çe- te devleti bağlamında" bazı sorunlar yaşamak- tayız. Fakat bu sorunlar, 21. yüzyılda, "bilgi top- lumu" modeli çerçevesinde mutlaka aşılacaktır. 7) Sevr'e karşı Lozan'ı; sömürge bir Konya Dev- leti'ne karşı bağımsız birTürkiye Cumhuriyeti Dev- leti'ni yaratmış olan bu halk, bunun sonunu da getirecektir. Başkent sokaklannda çalışan çocuklar raporu 'Sokaklar en acımasız ve en tehlikeli işyeri' EVtNGÖKTAŞ ANK4RA - Sokağın, sokak çocuklan için "en acımasız ve tehlikeli bir işyeri" ol- duğu vurgulandı. tçinde bulunduklan ko- şulîar nedeniyle zaman zaman işledikleri suçlaryüzünden toplumdabüyük tepki top- layan sokak çocuklannın, çeşitli gruplara aynldığı, suça en yatkınlannın ise genelde 15 yaş üstünde bulunan "§okakçeteleri''nin olduğu bildirildi. Sokak çeteleri içinde yer alan çocuklann hemen hemen tümünün po- liste suç dosyalannın bulunduğu belirtildi. Ankara sokaklannda çalışan çocuklarla ilgili hazırlanan bir raporda. yetişkinler ara- sında pek çok kişinin bu çocuklan "tehü- keli küçük canfler" olarak gördügü kayde- dildi. Ankara Büyükşehir Belediyesi 1LO- IPEC Ankara Sokaklannda Çalışan Ço- cuklar Projesi Yöneticisi Ahmet Ozyanık, başkenttekı sokak çocuklan ile ilgili hazır-J ladığı raporda, bu çocuklann 5 ayn grup-! tan oluştuğunu bildirdi. Ahmet Ûzyanık,* raporunda, Ankara'da pek yaygın olmasa* da. küçük fahişelerin, kaybolmuş çocukla-' nn, terk edilmiş çocuklann da soİcaklarda* bulundu|unu anımsattı. ". ODTÜ Sosyoloji Bölümü Öğretim Üye-Î si Doç. Dr. YusufZivaÖzcan. Emniyet Ge-; nel Müdürlüğü Küçüklen Koruma Şube-; si'nin bu çocuklara bakış açısını ve statü-* sünü değıştırmesini önererek bu tür şube-" lerin atama ve tayinlerde "sürgün yeri" ola- î rak görülmemesini istedi. Mımar Sinan" Üniversitesı Sosyoloji Bölüm Başkanı • Prof. Dr. Esin Küntay da, "PoHs ve Çocuk Dişkfleri'' konusunda hazırladığı bir rapor- da, polisınbuçocuklan sadece sokaklardan toplayıp aılelerine teslim ettiğini, soruna' temelden çözüm getirmediğini ileri sürdü.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle