18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
15 EKİM 1998 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER 40 hâkim ve savcı hakkında 'tarikat bağlantılan' olduğu gerekçesiyle soruşturma başlatıldı Yargıda büyük soruşturma• Başbakanlık Takip Kurulu'na türban eylemiyle FP'niıı organik bağına iîişkin bir şikâyet dosyası sunuldu. Ankara Belediye Meclisi bağımsız üyesi Muzaffer Saraç, Ankara'daki tüm türbanlı eylemlerin karargâhı olan bir yurdu belediyeye bağlı BELPA şirketinin işlettiğini belirtti. ANKARA (Cumhurryet Bürosu) - Adalet Bakanlığı, adli ve idari yargıda 40 hâkim ve savcı hakkında soruşturma baş- lattı. Başbakanlık bünyesinde oluşturu- lan Başbakanlık Uygulamayı Takip ve Koordinasyon Kurulu, adli ve idari yar- gıda görev yapan 40 hâkim ve savcı hak- kında hazırladığı raporu Adalet Bakanlı- ğı'na iletti. Kurulun raporunda, 40 hâkim ve sav- cının, "tarikatiarla bağlanolanıun oldu- ğu, tarikat örgütlcnmesinde rol oynadık- lan. kadın eli sıkmadıklan. haremiik-se- lamlık u> guladıklan" iddıalannda bulu- nuldu. Bu rapor üzerine Adalet Bakanlığı Tef- tiş Kurulu Başkanlığı geçen günlerde ha- rekete geçerek, öncelikle Edime, Malat- ya, Konya, Karabük, Erzurum, Elazığ. Kars ve Ağn illerine müfettiş gönderdi. Bu illerin dışındaki i! veya ilçede gö- rev yapan ve soruşturma çerçevesinde adı geçen diğer hâkim ve savcılar için de Adalet Bakanlığı Ceza tşleri Genel Mü- dürlüğü. ilk aşamada sicil dosyalan üze- rinden inceleme başlattı. Bu hâkim ve savcılar hakkında gerekli görülürse mü- fettiş gönderilerek soruşturma yapılacak. Hem müfettışlerin hem de Ceza lşleri Ge- Denizkurdu, iki bürokratın yetkisini durdurdu ANK.\RA(CumburiwtBfin«sn)-Ada- let Bakanı Hasan Denizkurdu, bakanlık içi kadro operasyonu başlattı. Denizkur- du, eski bakan MehmetAğardöneminden bu yana cezaevlerinde MHP'li kadrolaş- mayı sağlayan Ceza ve Tevkifevleri Ge- nel Müdürlüğü'nde görevli bürokratlar Sadık Yakut ile Osnıan Uhıduz'iin yetki- lerini durdurdu. Genel müdûrlükte daire başkanı olan Yakut, cezaevlerindeki personelin atama ve tayin, aynı yerde tetkik yargıcı olarak çahsan Uludüz de hükümlü ve rutuklula- rm sevk ve nakil işlerinden sorumhjydu. Uhıdüz, 1995 genel seçimlerinde Kayse- ri'den MHP milletvekili adayı olmuş, an- cak partinin barajı asamaması nedeniyle milletvekili seçilememişti. Adalet Bakanlığı çevrelerinden alınan bilgiye göre, 1992'e kadar bakanlıkta tet- kik yargıcı olarak çalışan Uludüz. yoğun politik çalışmalan yüzünden SeyfıOktay döneminde Bursa Orhangazi Cumhuriyet Savcılığı'na tayin edıldi. Mehmet Ağar'ın bakan olmasıylabırlıkte yetkili olarak Ce- za ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü'nde görevlendirilen Uludüz. ŞevketKazan ta- rafindan hükümlü ve tutuklulann sevk ve tayin işlerinden sorumlu daire başkanı ya- pıldı. Uludüz, daire başkanlığı sırasında iddiayagöre ülkücü çek-senetmafya lide- ri Kürşat Ydmaz'ın Burdur cezaevine nakledümesinde etkili oldu. Uludüz, 1996 yılında Kazan dönemin- de hazırianan yaklaşık 1300 kişilik yargıç ve savcı kararnamesiyle Istanbul Cumhu- riyet Savcılığı'na atandı. Sadık Yakut da aynı kararnameyle Ankara Cumhuriyet Savcılığı'na tayin edildi. Ancak, daha son- ra Kazan, Uludüz ve Yakut'u gönderme- yip bakanlıkîa yetkili olarak çalıştırmaya başkdı. Alınan bilgiye göre Denizkurdu, ani bir kararla Uludüz ve Yakut'un yetkiterini el- lerinden alarak cumhuriyet savcılığı gö- revterine dönmelerini istedi. Uludüz ve Yakut'un, bakanlıktakalmak için geçici bir süreyle rapor alıp yoğun kulis faaliyetleri yürüttükleri öğrenildi. Denizkurdu'nun önümüzdeki günlerde poütıze olmuş bazı bürokratlan da degış- tireceği ileri sürûldü. nel Müdürlüğü'nün bu savcı ve hâkımler hakkındaki soruşturmasının halen devam ettiği bildirildi. Müfettiş raporlannda söz konusu hâ- kim ve savcılar hakkındaki iddialann ger- çek olduğu anlaşılırsa, Adalet Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı, "meslekten ih- raç" veya "disiplin cezası" verilmesi şek- lindeki taleplenni Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'na götürebilecek. FP'lı Melih Gökçek'in yönetimindeki Ankara Büyükşehir Belediyesi'ne bağlı Ankara Eglence Dinlenme ve SporTesis- leri tşletmecüiği AŞ'nin de (BELPA) ya- salara aykın biçimde kız öğrenci yurdu iş- lettiği ortaya çıktı. Büyükşehir Belediye Meclisi bağımsız üyesi Muzaffer Saraç, Ankara'daki tüm türbanlı eylemlerin ka- rargâhı olduğu iddiasıyla yurdun araştı- nlması için Başbakanlık Takip Kurulu'na başvurdu. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Teftiş Ku- rulu'nca hazırianan inceleme raporuna göre, mülkiyeti Ankara Büyükşehir Be- lediyesi'ne ait Çaldıran Sokak 18 numa- rada bulunan yurt binası 12 Kasım 1996 tarihinde BELPA'ya kiraya verildi. Halen BELPA tarafindan işletilen yurt için be- lediye ile BELPA arasmda 20 Aralık 1996 tarihinde düzenlenen kira sözleşmesini mal sahibi olarak Ankara Büyükşehir Be- lediye Başkanlığı adma Genel Sekreter Vekili NihatŞahin imzaladı. Ancak söz- leşmede yurt bmasının ıhaleyle verildi ği- nın ilen sürülmesine karşın müfettişlenn raporunda 2886 sayılı Devlet thale Yasa- sı'na uygun herhangi bir ihale yapılma- dığı belirtildi. Raporda öğrenci yurdu iş- letmesinin, BELPA şirketinin amaç ve konusuyla bağdaşmadığı da kaydedildi. Muzaffer Saraç, dün Başbakanlık Ta- kip Kurulu'na sunduğu dilekçede, 11 Ekim Pazar günü ülke çapında "İnanca saygı ve düşünce özgürlüğü için d efe" adı altında yapılan iıticai eylemin Ankara'da- ki uygulamasında başrol oyuncusunun MeHh Gökçek olduğunu savundu. 1996 Kasım ayından bu yana Ankara'da yapı- lan tüm türban eylemlerinin Melih Gök- çek tarafindan organize edildiğini belir- ten Saraç, kanıt olarak BELPA tarafin- dan işletilen kız öğrenci yurdunu göster- di. Yurtta kalan 220 kız öğrenciden 200'ünün türbanlı olduğunu bildiren Sa- raç, pazar günü yapılan irticai eylemler- de ögrencilerin FP araçlanyla eylem ye- rine taşmdığını anımsattı. Müfettişlerin raporunda aynca BELPA'nın Milli Genç- lik Vakfi Neşriyat Ticaret ve Sanayi AŞ tarafindan yayımlanan Kıvılcım dergisi- ne 29 Mayıs 1996'da 11 miryon 500 bin, 31 Temmuz 1995'te de 13 miryon 43 bin 478 liralık reklam verdiği belirtildi. An- kara DGMBaşsavcılığTncabaşlatılanin- celemenin de, Fazilet Partisi'nin yan ku- ruluşu olan Milli Gençlik Vakfi hakkın- da daha önce başlatılan soruşturma kap- samında yürütüldüğü bildirildi. Soysal, SEKA için konuştu 'Tüm sendikalar bu eyleme destek vermeli' ALİAYAROĞLU ZONGULDAK-Zongul- dak bağımsız milletvekili MümtazSoysal, özelleştirme girişımcilerini Kurtuluş Sa- va$ı'ndakivi}gal kuvvetlen- ne benzeterek "Cumhuri- yet'in 75. yılında, Cumhuri- yet döneminde kurulan ka- mu mauannın peşkeş çekü- mesini engelleyecegiz" dedı. Özelleştirme Yüksek Ku- rulu'nca (ÖYK) kapatılma- sma karar verilen tzmit SE- KA Fabrikası'nda işçiler ta- rafindan başlatılan eyleme Çaycuma SEKA işçilerinın desteği sürüyor. Önceki gün Çaycuma'ya gelen Mümtaz Soysal. eylemdeki işçilerin eş ve çocuklan tarafindan fabnka girişinde "SEKA bi- zimdir. kapaülamaz", "SE- KA'ya uzanan eUer kuiisın". u Bacalartütecek.MesutYıl- maz gideeek" sloganlan ile karşılandı. Soysal burada yaptığı konuşmada. SEKA işçilerinin başlatmış olduğu eylemlerin Türkiye için bir dönüm noktası olduğunu be- lirtti. Başkanı olduğu Kj- GEM'in SEKA'larla ilgili rapor hazırladığını anımsa- tan Soysal, sözlerini şöyle sürdürdü: "SEKA'lann hur- daya dönüştüğü iddialan baştan sona yalan. Birim yap- tığunız tespirJere göre fabri- kalar bilerek hurdavadönüş- türüldü. SEKA'lardaki tek- nolojilerin yenilenmesi için gereken para buiunmaz nite- Milliyet'te karışıklık İstanbul Haber Ser\isi - vlilliyet gazetesi yönetici ve ^azarlan, dün yaptıklan oplantıda gazetenin yeni jatronaj yapısı içinde ayak- aduramayacağı, kendileri- ıin de bu yapı içinde çalış- nak istemediklen konusun- la görüş birliğine vardılar. Milliyet'in yeni patronu •Csrkmaz Yiğit. gazetenin :sii sahibi Aydın Doğan'm >casında gerçekleştirilen oDİantıdan, koordinatörü (f"jşar Eroğlu'nu telefonla ınyarak haberdar oldu. Bu îdişmeler üzerine Kork- ruz Yiğit'in "gazeteyi Ay- ln Doğan'a devretmeye t«k olduğunu belirttiğT ><renildi. Bu sırada Aydın iğan, Yaşar Eroğlu ile vlliyet Genel Yayın Yö- ıtmeni Derya Sazak'ı te- <bnla arayarak gelişmeler ıkkında bilgi aldı. Do- m"ın, hafta sonuna kadar jrkmaz Yiğit ile görüşe- ı gazeteyi geri alma ko- ısunu değerlendireceği lirriliyor. likte para değiL tzmit SEKA 26 mihon dolar para ile kur- tanlabilir. Bu para >ok deni- liyor. İki ay önce SEKA'nın sahibi olduğu 20 trityon de- ğerindeki fidanlık araziyi Ford fabrikasına vearek eV dençıkardılar. Bunun75rril- \onluk kısmını satsanız fab- rikavı yenilersiniz. Bunlar kamunun matanı peşkeş çek- meyi kafalanna km muşlar.*" Soysal, TBMM ; dekı tüm siyası partilerin özelleştir- meci olduğunu vurgulayarak sözlerini şöyle sürdürdü: "Artık dünyada özelleştirme rüzgân esmi>or. SEKA dire- nişi kırüırsa. Türldye'de ozel- leştirme de>-am edecek. Özel- leştirmeye karşı olanlar vç tüm sendikalar bu e>leme destek vermelidir. Hüküme- tin özelleştirme poütikasının çökertilmesi gerekiyor. Ben bunlan tüm işyerlerini geze- rek anlatacağım. Bu birdire- niştir. Tek başıma da kalsam, doğru bildiğimi söylemeye de\am edectğim. Artık özel- leştirmenin karşısında olan- lar yainız değil. Her zaman- kinden daha güçlü. Bugün özelkşurmecikrin söyledik- lerini 1919'da ışgal ku\\et- leri' söylüyordu.Dahasonra Türk ulusunun ne olduğunu onlara gösterdik. Cumhuri- yet'in 75. yıhnda, Cumhuri- yet döneminde kurulan ka- mu maUannın peşkeş çekil- mesini engelleyeceğiz. Bu te- sisleri sonuna kadar konıya- cağız." Semah Kühür ve Araşörma Vakfi Başkanı Lütfü KaktL, dün tstanbul Adliyesi önûnde basın açıklaması yapü. Kutatıa 5 mit\wiıktauMtuttdcMisı tstanbul Haber Servisi- Alevi örgütleri, Nusayriliğin sapık Alevi anlayışı olduğunu iddia eden FP Genel Baş- kam Recai Kutan hakkında 5 milyar liralık manevi taz- minat davası açtı. FP'nin kapatılmasını isteyen davacı Aleviler, Recai Kutan'ın, parti başkanlığından ve mil- letvekilliğinden istifa etmesini istediler. Semah Kültür ve Araştırma Vakfi Başkanı Lütfu KaleK, dün istanbul Adliyesi önünde yaptığı basın açıklamasında, "sapık Alevi" iftirasında bulunan FP Genel Başkanı Recai Ku- tan'ı mahkemeye verdiklerini söyledi. Basın açıklamasına Karacaahmet Sultan Demeği, Şahkulu Sultan Vakfi, Hacı Bektaş Veli Anadolu Kül- tür Vakfi, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği, Gazi Ceme- vi, Kartal Cemevi Vakfi, Hacı Bektaş Veli Kültür Der- neği ve Seyyit Mustafa Derneği temsilcileri de katıldı. Recai Kutan aleyhine açılan davada Lürfü Kaleli'nin avukatlığmı üstlenen Ismail Hakkı Gülhan, RP'li Şev- ket Kazan'ın da geçmişte Alevilere yönelik hakareti ol- duğunu belirterek "Kendi düşünceleri dışındakilere ya- şama hakkı tanunayan tavırlannı bir kez daha gördük" dedi. Gülhan, manevi tazminat davasmın ardından ceza da- vası da açacaklannı söyledi. Savcılann FP'nin kapatılması için soruşturma açma- sı gerektiğini vurgulayan Gülhan, diğer Alevi örgüt tem- silcileriyle birlikte, Kutan'ın parti başkanlığından ve milletvekilliğinden istifasını istediler. istanbul Asliye Hukuk Mahkemesi'ne sunulan dava dilekçesinde, Recai Kutan'ın, 6 Ekim 1998 tarihinde FP grubunda yaptığı konuşmada, Alevi ınsanlannın hepsi- ni, sapık aşağılanmış bir mezhebin mensuplan gibi gös- terdiğı iddıa edildi. Alevilerin şahsiyet haklanna ağır bir tecavüzde bulu- nulduğu savunulan dilekçede. "Açıkçagörülrnektedirki, davan, konuşmasında bilerek kullandığı ifadeler ik Ale- vi vatandaşlanmızı büm esinde banndıran davacrya ağır bir hakarette bulunmuşrur" denildı. Üç sayfahk şikâyet dilekçesinde şu değerlendirme yapıldı: "Anayasada kişinin üıana güven alünaalındığı- na, Idşi de istediği biçimde inanç ve düşünce özgüriüğü- ne sahip bulunduğuna, düşünce inancına başkalannın saygı ve hürmet göstennesi gerektiğine göre, benimsedi- ği dini ilke ve kuraüar o kişinin şeref ve haysiyetinin bir bölümünü teşkil eder. Kişi, mensubu olduğu bu inancın- dan dolayı da toplum içinde buna göre saygı ve hürmet görür. Bu değer hükümleri şahsuı kişilik hakiannın,özel- likk şeref ve haysrvetinin aynlnıaz bir bölümünü teşkil edeıf MTA incelemesi Polisin kaçak sondajı kapatılacak LEVENTGENCELLİ BURSA - Bursa'nın doğal sıcak su kaynaklanndan en önemlisini tahrip eden ve şifa- u sulann günlerce Bursa so- kaklannda boşa akmasına ve yüzyıllardır kullanılan iki önemli kaynağın kurumasına yol açan Emniyet Genel Mü- dürlüğü'nün kaçak sondajının kapatılması kararlaştınldı. Başbakan MesutYdmaz'ın ta- limatıyla gelişi öne alınan je- oloji mühendisı Erdoğan CH- mez'in, MTA adına yaptığı ilk incelemede, patlatılan kayna- ğuı yakımnda yeni bir sondaj yapılması ve bu yolla kaçak sondajuı debisinin düşürüle- rek kapatmanın gerçekleştiril- mesi planlandı. Kaynağın ya- kımnda yer araştırması çalış- malan 1-2 hafta sürecek. Otelciler adma Güney Mar- mara Turistik Otelciler Birliği Başkanı Işık l ğurtugu'nun da izlediği çalışma sonrasında, kaçak sondajm kapatılabilme- si için çözümler üretildigi öğ- renildi. Bulunan ilk çözüme göre, sondaja yakm bölgede, MTA denetiminde kontrollü sondaj yapılacak ve kaçak son- dajın debisi düşürülmeye çalı- şılacak. Kontrollü sondaj ba- sanlı olursa rehabilitasyon merkezindeki kaçak sondaj kapatılacak ve sıcak suyun bo- şa akması önlenmeye çahşıla- cak. Otelciler ve kaplıca işletici- leri, bulunan ara çözümün de geçici olduğunu, bu çalışmala- nn Emniyet Genel Müdürlü- ğü'nün yaptığı büyük yanlışı örtmeye yönelik olduğunu sa- vunuyorlar. Otelciler, "Vakıf- bahçeveZeyni Nine kaynakla- n >ine kuru kalacak. Öperas- yon Başbakan Yıunaz'ın, 'Bu sondajı kapatın' taümatinıve- rine getirme ve bizlerin ağzma birparmakbalçalmaknr"dı- ye konuşuyorlar. 6 Ekim 1998 Salı günü pat- latılan ana damardan su boşa akarken Çekirge'deki çevre katliamına yönelik yerel yöne- ticilerin bildiklerini aktarama- dıklan ve polis baskınından çekindikleri de öne sürülüyor. Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Ertfcm Saker'in, "Bi- Zİni SOrumlUİUk alanımıyıia degfl" diyerekkenaraçekildi- ği; Bursa DSl ve Vakıflar Böl- ge Müdürlüğü yetkililerinin de görev alanlannda olduğu hal- de suç duyurusunda bulunma- dıklan aktanlıyor. CHP Parti _Meclisi üyesi avukat Şenay Özaray, dün dü- zenlediği basın toplantısında, sondajı ve inşaatı eleştirerek sorumlular hakkında gereği- nin yapılmasını istedi. Bursa Akademik Odalar Birliği'nin de kaçak sondajla ilgili incele- me başlattığı, Bursahlar adma sorumlular hakkında dava aç- maya hazırlandığı öğrenildi. ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ Gücün Sınırı. Denetimi ve Sokağın Gücü Söz, sanıyorum Thomas Hobbes'e aitti. 8. Hen- ri'nin abartılı talepleri karşısında kımi danışmanları "Olmazefendim", "Yapamayız, yapamazsınızefen- dim" gibisinden itirazlar ileri sürerken Hobbes, "A- man dikkat edin" diye uyanyordu kralın danışman- lannı, "Canı ne isterseyapar ve kimse ona engel ola- maz Siz böyle davrandıkça, gücünün sınırı olma- dığını anlayacak, aman dikkat..." Ama uyanlan hiçbir yarar getirmedi ve 8. Henri, abartılmış bir dizi talebryle birlikte Ingiltere'yi Kato- lik Kilisesi'nden kopartarak Ingiliz Ulusal Komite- si'ni kurdu ve tüm haşmetiyle (!) başına geçti. Bu sü- rece rtiraz eden diğer kimi görevliler gibi bu arada dürüst bir insan olan Thomas Hobbes'in de kafası gitti... 8. Henri hiç kuşkusuz gelişmekte olan ya da or- taya çıkmakta olan Ingiltere burjuvazisinin adına ha- reket ediyordu ve yetkisinin kökenini papalıktan ayır- dığı için göreceli olarak "ilerici" bir hareket içindey- di. Ve bu süreç, Ingiltere'de demokrasinın, Krta Av- rupası'na oranla daha önce ortaya çıkmasının ne- denlerinden biri olacaktır. Fakat bu, bambaşka bir konudur. ••• Siyasal ve toplumsal güç; hem tanımlanması hem de sınınnın belirienmesi çok güç bir olgudur. Hatta kimi zaman 8. Henri ömeginde olduğu gibi gücün sahibi olan kişi, elindeki gücün sınırtan hakkında fi- kir sahibi olmayabilir. Ancak atmak istediği her adı- mı attıkça, önüne hiçbir engel çıkmadığını ya da çt- kamadığını gördükçe, gücünün sınırlannı ya da sı- nırsızlıklannı anlar. Ancak herkes 8. Henri gibi talihli olmaz. Kimi za- man da elindeki gücü olduğundan fazla ve hatta sı- nırsız sananlar, kafalannı "taşın sertine" vuruverir- ler. Işte o zaman müthiş bir pişmanlık duygusuna ka- pılıriar, ama artık çok geç olur. Gerçekten insanlann ellerindeki gücün sınınfiı saptayabilmeleri, son derece önemlidir. Bu konu, satt devlet yönetimine değgin konularda değil, top- lumsal yaşamın tüm aşamalannda insanlar ve hat- ta toplumlar açısından son derece önemli bir sap- tamadır. • • • Tarihte ve günümüzde örneğı pek görülmediği için şaşırtıcı bir iddia olacak, ama toplumsal yasam içinde; en büyük, hatta sınırsız güç, "toplumun gCh cü"dür, yani sokağın gücüdür. Tarihin hangi evresinde olsun ve ne tür bir yöne- tim altında bulunuriarsa bulunsunlar, sokağın gücü, en büyük güçtür. Fakat bu güç, orgütlü olmadığı için ve neredeyse örgütlenmesi olcnak dışı bulunduğu için önemi ve değeri pek anlaşılmaz. Fakat özellikle son birkaç yüzyılda sokağın kısmerı örgütlenerek sesini duyrduğunu da gözlüyoruz. Ve kimi yöneticilerin de bu sınırsız gücü görerek, bu gü- cü örgütlediklerini ve iktidariannı perçinlediklerini görebiliyoruz. özellikle 20. yüzyılın kimi diktatörleri, ellerindetuttuklan devlet gücüne ve devlet gücünün uzarttılannı ellerinde tutan arkadaşlanna pek güven- medikleri için sokağı ellerının altında bulndurmak ve gerekirse bu gücü kullanmak ıstemişlerdır. Ancak bu tür örneklere karşın, sokağın gücünün bilincinde ve ayırdında olanlar fazla değildir. • • • Tüm bunlan kaleme almamın nedeni, geçenlerde başı boş dört çocuğun işledikleri korkunç cinayet ve bu cinayet sonrasında ortaya çıkan gelişmeler oldu. Kimileri bu çocuklan (haklı duygusal nedenlerle) linç etmeye çabalarken kimileri de (gene haklı duygusal nedenlerle), neredeyse acınacak fotoğraflarçizdiler. Bu tartışmaya katılmak gibisinden bir nıyetim as- la yok, Benim değinmek istediğim bambaşka bir konu var. Biryasa devletinde (hukuk devleti demiyorum), in- sanlann yasalara uymalannın temel nedeni; yasala- nn yaptınmlanndan korkmalan değil, "yasalara uy- makgerektiği" konusundaki düşünceleri ya da bel- ki bir başka deyişle, "yasalara duyduklan saygı"d\r. Eğer insanlardakı bu düşünce değişir ya da saygı kaybolursa, kolluk kuvvetleriyle düzenin sağlanma- sı ve yasalann egemen kılınması mümkün olmaz. Bugün Istanbul'da hangi kavşakta ve trafik ışığın- da arabanızı durdurursanız, hemen arabanızın etra- fını birkaç çocuk çeviriyor. Çoğunun ellerinde kirii bir bez parçası, sözde arabanızın camını silmek ve bah- şiş almak istiyoriar. Çoğu uyuşturucu alışkanlığının başlangıcında olan bu çocuklar, hiçbir yasa tanımı- yorlar. Aynı şey, banliyö trenlerindeki çetelerde, sokak- lan parselleyip park parası toplamak isteyen "bıç- kınlarda" vs. görülüyor. Kaldı ki toplumumuzdaki tüm ekonomik faaliyetler, mesleki mafyalann eline geçmiş durumda. Meyve ve sebze halinden tutun, hamallar kâhyalığına kadar, ihalelerden tutun, güm- rük kapılanna vs. kadar... "Tinerci çocuklann" toplanması için o güzel kızı- mızın katledilmesi mi gerekliydi? Ya diğer "başı bo- zuklara" sıra ne zaman gelecek? "Yasalan ihlal etmekle bir şey olmuyor" düşür> cesi egemen olursa, her köşe başına bir tank dilç- seniz fayda etmez. : Çok dikkatli olmak gerekiyor... h a f t a l ı k s ı y a s e t b ı l ı m k ü l t u r v e s a n a t d e r g ı s ı 17 Ekim'den itibaren her hafta yazılarıyla Cemal Hekimoğlu İlker Maga Metin Çulhaoğlu Nadir Koraltan soL'da tüm gazete bayilerinde
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle