Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 15 EKİM 1998 PERŞEMB
12 KULTUR
Etem Tem 'in 1910-1937 arasında çektiğifotoğraflar Borusan Sanat Galerisi'nde
• Atatürk'ün özel fotoğrafçısı Etem Tem'in çektiği, "Kemal
Atatürk / Değişim ve Uluslaşma Süreci" adlı kitapta yer alan
fotoğraflar 17-31 Ekim tarihleri arasında sergilenecek.
Kültür Servisi - Borusan Sanat Galerisi. Cum-
huriyet'in 75. yılı kutlamalanna Atatürk'ün çok öze!
fotoğraflanndan oluşan değerli bir koleksiyonu
sergileyerek katkıda bulunuyor. Atatürk'ün özel
fotoğrafçısı Etem Tem'in 1910-1937 yıllan arasın-
da çektiği fotoğraflar, aynı zamanda Ertuğ&Ko-
cabıyıktarafından ltalya'da gerçekleştirilen 'Kemal
Atatürk/Değişim ve l luslaşma Süreci' adlı kıtabın
da içenğini oluşturuyor. Türk fotoğrafçılığında
önemli bır yer rutan Etem Tem'in söz konusu ft>
toğraflan. Yıhnaz Dinç'ın özel arşivinde titizlikle
korunan cam negatiflerden elde edildi. Sergiyı
oluşturan 70 fotoğraf Atatürk'ü savaş alanlann-
dan Meclis'e dek çeşitli mekânlarda göriintülüyor.
Atatürk'ün Türk ulusuna verdıği 'çağdaşhk' me-
sajının göstergeleri niteliğindeki fotoğraflar, Tür-
kiye'nin değişimi ve uluslaşma sürecine tanıklık
ediyor. 17-31 Ekim tarihleri arasında Borusan Sa-
nat Galerisi'nde yer alacak olan sergiye kaynaklık
eden kitap, Atatürk'ün anısına adanmış seçkin bir
ınceleme. Kitabın yayın koordinatörlüğünü Ah-
met Ertuğ, yayın danışmanlığını ise Prof. Dr. Za-
ferTopraküstlendi. Yayımladığı uluslararası sanat
kıtaplan ile tanınan Ertuğ&Kocabıvık Yayınla-
n'nın, Cumhuriyet'in 75. yıldönümü dolayısıyla ha-
zırladığı 'Kemal Atarürk/Değişinı ve l luslaşma
Süreci' kitabı, Etem Tem'in fotoğraflannın yanı
sıra iki önemli tarihçiyi ve yazılannı bir araya ge-
tiriyor. Atatürk'ün devrimlerini ve bir devlet ada-
mı olarak dünya politikasındaki yerini konu alan
bu yaalar, Türktarih araştırmalanna damgasını vur-
muş iki ünlü bilim adamının elinden çıktı. 1998 yı-
Iında verilen 'Atatürk Uuslararası BanşÖdülü'nün
sahibi, Ortadoğu tarih uzmanı Prof. Dr. Bernard
Lewis ile Osmanlı tarihi uzmanı Prof. Haül tnal-
cık kitapta. Cumhuriyet Türkiyesi'nin hangi evre-
lerden geçerek ne tür bir düşünsel birikim üzerine
kurgulandığını inceliyorlar. Her iki yazar da Tür-
kiye'nin Cumhuriyet projesiyle Batı'ya yönelişi-
ni farklı açılımlarla ele alıyorlar.
44
Atatürk'ün gerçek büyüklüğü askeri barekâtta
yetinmesini bılmesi, ancak silahla ka/anılanlann
tek başına yeterii olmadığııu, askeri zaferin ardın-
dan pek farklı başka bir görevin kaldığını kavrama-
suıdavatar'* dıven Prof Bernard Lewıs, Atatürk'ün
pek çok reformcudan farklı yönlerine işaret ediyor:
-Kemal Atatürk, salt bir modernleşme görüşünün
değersiziiğini ve Türkiye günümüzde rutunacaksa,
toplumun ve kültürün bütün yapısında temeMen de-
ğişikliklerin zonınlu oMuğunu iyi bilivordu. Tarih-
lerinin en karanhk anında Kemalist Devrim, Türk
halkına yeni bir hayatve umut getirdi. Türk insanı-
na enerjisini ve kendine güvenini iade etti ve ona sa-
dece bağunsızük yolunu değil, daha nadir ve daha
değerli bir şey olan özgürlük yolunu açtL."
Prof. Halil Inalcık ise 'Atatürk ve Atatürkçü-
lük'başlıklı yazısında Atatürkçülüğü, "yüzefliyıl-
lık bir tarihi gelişimin son ve radikal ifadesi" ola-
rak yorumluyor. "Atatürk, Aydınlık Çağı'nın po-
zhhist felsefcsine bağbdır. O, pozitif bilim düşün-
cesinin Türk insanının sosyal üişkilerinde, toplum
ve kâinat anlayışında kılavuz olmasuu, gelenekle-
rin yerini aklın almasmı özlüyordu" diyen Inalcık,
yazısının 'Atatürkçülüğün Sosyoktjik Anattri' baş-
lik.Ii bölümünde ise Eisenstadt'ın yanı sıra Türk
sosyal ve siyaset bılimcileri Şerif Mardin ve Me-
tin Heper'in Atatürkçülük üzenne analizlerini yo-
rumluyor.
Aya İrini'de konser veren Şefika Kutluer, Hollanda ve Amerika turnesinden sonra Ankara'da
4
Tonıımun kendine has rengi var'
ESRA ALtÇAVUŞOĞLU
Devlet sanatçısı Şefika Kutluer pazar-
tesi gecesi Yapı Kredi Festivali kapsa-
mında Aya İrini'de pıyanist Maribeth Go-
weneşliğinde bir konser verdi. ABD, tn-
giltere. Isviçre, ltalya, Almanya, Avus-
turya, Fransa. Hollanda, lspanya, Isra-
il, Singapur, Rusya, Ukrayna, Beyaz
Rusya, Litvanya, KKTC, Çin ve Japon-
ya'da turnelere çıkan Şefika Kutluer,
dünyanın önde gelen konser salonla-
nnda Zubin Mehta, Charies Mackerras
gibi şefler ve ünlü topluluklarla birlik-
teçalıştı.
Geçen günlerde tspanya Sarayı'nda
kral ve kraliçenin huzurunda bir kon-
ser \ eren sanatçının CD'leri Sonny Clas-
sicialtarafındanyayımlanıyor. 1981 yı-
lında katıldığı Valetri Primavera Musi-
caie'de üstün yorumu nedeniyle ödüllen-
dirilen sanatçı 1985 yılında Viyana'da
gerçekleştirilen DobÛnger Uluslarara-
sı Flüt Yanşmasında üçüncü olduktan
sonra 1986 yılında aynı yanşmada bi-
rinci oldu. Kutluer 1995'te Türkiye
Cumhurbaşkanlıği Kültür Sanat Büyük
Ödülü'ne değer görüldü.
Resitalde, F. Poulenc, E. Zeki Ün, RA.
Genin, C. Reinecke, G. Faure ve E Bor-
ne'nin yapıtlannı yorumlayan Şefika
Kutluer ile Aya trini'deki konser önce-
sinde görüştük.
- Enstrüman olarak flütü seçmenizin
nedeni nevdi?
ŞEFİKA KUTLUER -
Benim dönemimde kon-
servatuvardakı yönetmeli-
ğe göre piyanoyla başla-
nırdı öğrenime. Piyano ay-
nı zamanda benim ikinci
enstrümanım, diplomam
var piyanodan. Flüt çal-
mak için çene, dudak ve
diş yapısının uygun olma-
sı gerekiyor. Bu üç özellı-
ği bir arada bulmak çok
güç. Ama bende bu üç özel-
lik uygundu. Konservatu-
vardaki jüri, yeteneğime
göre flüt çalmam için yön-
lendirdi beni. Flüt sevgisi
ise çalmaya başladıktan
sonra oluştu.
-Çalışmalannızı nasıl bir
teknik üzerinde oluştu ru-
yorsunuz?
Elbette bellı bir teknik
var; Alman. Fransıztekni-
ğigibi... Öncelikle var olan
bütün bu teknikkri öğren-
mek zorundasınız. Bunlan öğrendik-
ten sonra zayıf yönlerinize göre kendi
tekniğinizi oluşturursunuz. Her sanat-
çı kendi yeteneklerine göre birtakım tek-
nikier geliştirmek zorunda. Benim de
kendi üslubuma göre uyguladığım bir-
takım çalışmalar var.
- Bir dönem eğftmenHk vaptığınızı bi-
Hyoruz. Bunu devam ettirmeyi düşünü-
T
A. ürkiye'de
ney kültürünün
içinde
yaşıyoruz.
Aynca nefesli
enstrümanlar
eski çağlardan
bu yana dinsel
seremonilerde
kullanıhyor.
Bizim bu
kültürde
yetişmemizin
de başanmızda
büyük çapta
etkisi var.
mi birtikten sonra düşü-
nebılırim.
- Oğreniminize Tür-
kiye'de başladınız, yurt-
dışında devam erriniz.
!ki eğitim sistemini kar-
şılaştırabilir misiniz?
Bunu gururla söylü-
yorum; Ankara Devlet
Konservatuvan'nda Sa-
ki Şanl'ın öğrencisi ol-
dum. Başanlı bir öğ-
renci olduğum için sı-
nıf atlayarak mezun
edildim. Ankara'daki
öğrenimimden sonra.
önce Viyana'ya. ardm-
dan Roma'da St. Ceci-
lia Akademisi'nde eği-
timimi sürdürdüm. Vi-
yana'da Mozart Özel
Ödülü'nün sahibi ve
dünyaca ünlü müzis-
yenleri yetiştiren Prof.
VVerner Trip'in öğren-
yor musunuz?
Şu anda konserler nedeniyle vaktim
olmuyor. Eğitmenliğe başladığınız tak-
dirde öğrenciyi sonuna kadar çalıştırma-
nız. onu bırakmamanız gerekiyor. Eğit-
menlik. büyük sorumluluk isteyen bir
görev. Konserlerle birlikte yürütebil-
mek çok güç. Bütün bu nedenlerden
dolayı eğitmenlıği ancak solistlik döne-
cisi oldum. Karşılaştır-
maya gelince; hocalanmın tümü aldı-
ğımız teknik ve öğrenimin dünya stan-
dartlannda olduğunu söyledi.
- Repertuvannızı olu^ururken önce-
likle nelere dikkat ediyorsunuz?
Flüt için genelhkle barok repertuvar
çok önemli. KJasık, romantik ve çağdaş
eserlere yer vermeye çalışıyorum ama
son derece atonal olan eserlere pek faz-
Ressam Günseli Kato, cumartesi günü Aya îrini'de bir performans sunacak
Yeryüzü sanatlannda İstanbul 'un son bin yılı
Kültür Servisi - Ressam Günseli Ka-
to. 17 Ekim günü Aya Irini "de TC Kül-
-tür Bakanlığfnın katkılanyla resim.
dans, heykei ve müzik sanatlannın iç
içe geçtiğı bir performans sunacak.
İstanbul. Doğu-Batı smınnın üretil-
dıği. bu sınırlara her yüzyılda son bi-
çimini veren. çağ kapılannın açıldığı,
bu kapılan kent olgusunun geçmişi
içinde tarihsel zaman, kültürel zengin-
lik olarak banndıran yeryüzünün en
i canlı noktası. Çağlann kalbi. \eryüzün-
deki zaman kavTamının sarmal bir bi-
.çimde yaşandığı, yazıldığı, tüketildi-
ği bir girdap.
Günseli Kato'nun 17 Ekim günü
Aya irini'de gerçekleştireceği sanatsal
performansm tematik kapsamı Istan-
bul'un son bin yılını içine alıyor. Üçün-
cü bin yılın eşiğinde îstanbul a yeni bir
t sanatsal yorum katacak olan bu perfor-
mans, Kato'nun sanat ve yaşam serü-
veninin gerçek katmanlanndan yola
çıkıyor.
J 17 yıl Japonya'da yaşayan Kato'nun
fsanat anlayışı Japon ve Türk kültürle-
rine. yaşam penceresinin gerisinden, iki
köklü kültürü yüz yüze getirerek yeni
yorumlara ulaşma üzerinde yoğunla-
şıyor.
Yurduna dönüş, yurdunu sanatçı gö-
zü ve belleğiyle yeniden keşfetme ve
vıırdunu sanatın diliyle yorumlama an-
lamını taşıyan bu performansında Ka-
to, sanatlararası ıîişkilerin. duyumla-
nn evTenselliği: yeryüzünde dolaşan,
kanşan ve oturan kirnliklerin sanatsal
dışa vurumu, geçmiş, tanh ve zaman
kavramlarının sanat diliyle bir kentin
çağdaş portresinde yeniden okunma-
sı. sergi'gösteri kavTamlan arasındaki
temel aynmlann aynı anda ortaya ko-
nularak yitirilmesi, izleyicinin perfor-
mansa sanatın bir parçası olarak katıl-
ması. sanatlararası ilişkilerin yeniden
yorumlanması yoluyla sanat mekânı sı-
nırlannın genişletilmesi temalan ve
yorumlanndan yola çıkıyor.
45 dakika sûrecek
Performans; müzik, resim, heykei
ve dans sanatlannın aynı sanatsal me-
kânda, aynı sanatçının diliyle, ortak
bir tema için yorumlanmasıyla ger-
çekleşiyor. Performans sırasında yan-
sıtılan müzik, orijinal Bizans ve Osman-
lı müziklerinin yanı sıra geçen yıl
ABD'de yılın müzisyeni secilen Kanîu-
ran lnce'nin bu müziklen yeniden yo-
rumladığı özgün calışmalanndan olu-
şuyor. Bu müzıklerin dışında Kato;
kös, davul ve gong gibi çeşitli vurma-
lı sazlan çalarak performansritmineki-
şisel bir yorum getiriyor.
Aya Inni'nin sahne dışında kalan
mekânı çepeçevre ışıklandınlarak yer-
leştirilmiş 10 heykei, Istanbul'un son
bin vılının karakteristik devirlerini yan-
sıtırken ikinci bin yılın başlangıcını
temsil eden 11. heykei ise modacı Is-
se> Miyake'nin özel olarak hazırladı-
ğı kıyafeti, beyaz saçlan ve vücuduna
yaptığı resimlerle Kato'nun kendisi
olacak.
8 metre boyunda bir tuvalin yerleş-
tirildiği sahneye yürüyerek çıkan Ka-
to. sahnenın ortasına geldığınde soyu-
nacak ve yeni kıyafetini giyecek. Ayak-
lannı v e vücudunu boyadıktan sonra
kâsesini ve fırçasını alarak izleyicile-
rin arasına inecek. tzleyicilerden bir-
kaçıru boyamasmın ardından da izleyi-
cilerden birinin kendisıni boyamasını
sağlayacak sanatçı. daha sonra Osman-
lı-Bizans müzikleri ve Kamran tn-
ce'nin özgün eserleri eşliğinde, içlerin-
de Japon pıgmentlerinin ve altın, gü-
müş varaklann bulunduğu büyük por-
selen kâseleri ve Japon firçalannı kul-
lanarak dev tuvale, son bin yılın lstan-
bulu'nu resimleyecek. Sanatçının per-
formans sırasındakı dansı, vurmalı çal-
gı yorumlan ve resim tekniğinde şa-
şırtıcı uçlara varan doğaçlama tarzı 45
dakika sürecek ve bir daha da tekrar-
lanmayacak.
İkinci bin yılın başlangıcuıı 11. he> kel Kato temsil edecek.
Ia yer vermiyorum repertuvanmda. Çün-
kü isteyerek çalmıyorum. Sevdiğim,
daha iyi yorumlayabildiğim yapıtlann
çoğu klasık, romantik ve barok dönem-
den. Bunun yanı sıra bir sanatçı olarak
bütün çağlardan yorumlamam gereken
eserler var. Sanatçının seçim yapması
yanlış ama kendisini daha çok eğilim-
li hissettıği besteciler olabilir. Bu açı-
dan seçim yapabilırim ama genelde her
tür çağdan eseri yorumlamak durumun-
dayım.
Îspanyol-Ttiric ortak CD ~
- Aya İrini'deki konserinize phanoda
Maribeth Govven eşlik etti. Govven ile
daha önce çaiıştuuz mı?
Govven ile yıllar önce Amerika kon-
serlerim sırasında çalıştık. Daha sonra
da devam etti müzikal birlikteliğimiz. İs-
tanbul Festivali'nde de birlikte çahş-
mıştık. Kendisiyle çalışmaktan çok mut-
Iuyum. Müzikal açıdan son derece uyum-
lu bir beraberliğimiz v ar. Maribeth Go-
vven çok iyi bir piyanist, aynı zamanda
solist olarak da çalışıyor.
- Müidk elestirmenleri, sian yakaladı-
ğuuz tonun kimse tarafindan >akalana-
madıgını söylüyor...
Eserleri yorumlarken kendime has ol-
masını savunuyorum. Tonumun da ken-
dine has bir rengi var. Böyle olması ge-
rekiyor zaten. Bunun için eleştirmenle-
rin çok dikkatini çekiyor. Bugüne kadar
dinlemedikleri bir ses rengi ve yoru-
mum var. Bu da hem yoru-
mumu hem de ses rengimi
tekdüzelikten kurtanyor.
-Nefesli enstrümanlann
bizim kültürümuzdeönem-
li bir yeri var_.
Türkiye'de ney kültürü-
nün içinde yaşıyoruz. Ay-
nca nefesli enstrümanlar
eski çağlardan bu yana din-
sel seremonilerde kullanı-
hyor. Bizim bu kültürde ye-
tişmemizin de başanmızda
büyük çapta etkisi var.
-Öniimüzdekigünleriçin
projeleriniz var mı?
18 Ekım'de Hollanda"da
vereceğim konser. Hollan-
da'nın Klasik Müzik Rad-
yosu'nda canh olarak yayım-
lanacak. 21 Ekim'de New
York Cameige Hall'de ger-
çekleşecek konserin ardın-
dan Chicago'da Symphony
Hall'de çalmak üzere Ame-
rika turnesine devam edece-
ğim. Daha sonra 28 Ekım'de
ve 24 Kasım'da Ankara'da
konserlerim olacak.
- CD çahşmalannız de-
vam edecek mi?
CD projeleri devam edi-
yor. Kalıcı olması bakımın-
dan CD kayıtlanna konser-
lerden daha çok önem ve-
riyorum. Önümüzdeki se-
zon yine yabancı bir or-
kestra ile CD çalışmamız
olacak. Bu çalışmanın Is-
panyol-Türk ortak çalışma-
sı olması planlanıyor.
IŞILDAK VE YELPAZI
ATİLLA BİRKİYE
Sekizinci Renk
"Itır saksısında artan koku,
denizlerde uğultular
ve işte dolgun bulutlan ve akıllı toprağıyla son
bahar..."
Nâzım, dizeleriyle, Piraye'ye yazdığı birşiirin
de böyle betimler sonbaharı.
Eylül bitti; hâlâ gelmedin. Eylül ve geceler sen
sizdi; yalnızca kapımızı çalan yalnızlık ve sonba
har...
5 Ekim gecesi de gözlerimiz kapılarda, gözleri
miz merdivenlerde, gözlerimiz sokaklardaydı; yü
reğimizdekiyse, bir sönmeye yüz tutmuş bir umu
dun telaşı...
5 Ekim deyip geçme; hem dolunaydı, hem d<
Ekim'in ilk pazartesisi. 5 Ekim, göğsümüze taktı
ğımız sonbaharın bir nişanesiydi: kimbilir belki de
bir doğum günüydü: dolunayın doğduğu gün.
Kimbilir belki de, gökkuşağının sekizinci rengiy
di...
Yolunu gözledik o sonbahar gecesi. Yazık ka-
çırdın; çünkü şarkıların, lacivert gökyüzüne doğrı
yükseldiği bir geceydi; dolunayın pırıl pırıl parladı-
ğı bir geceydi. Dostluğun egemen olduğu bir ge-
ce. Dostluk derken "hamaset" yaptığımı sanma
topluca bir şeyden tat almanın altını çizmek be-
nimkisi...
Izin ver küçük bir öykü anlatayım sana; yaşan-
mış bir öykü. Bilmem anımsar mısın, aylar önce
biryazı yazmıştım bu köşede; Nazım'ın büyük aş-
kına, Piraye'ye yazdığı mektuplara dair.
Bilmem yazılarımı okur musun?
Nazım'ın bir sonbahar gecesinde, yazdığı bir şi-
irden söz etmiştim: yazımı okuduysan, anımsamar
için o dizeler aşağıda:
"Bu geç vakit
bu sonbahar gecesinde
kelimelerinle doluyum;
zaman gibi madde gibi ebedî.
göz gibi çıplak,
el gibi ağır
ve yıldızlar gibi pınl pınl
keümeler."
Bu yazı belki de "sezgisel bir duyumsamaydı.'
Kim bilebilir, yaşamın sırlannı?
Yıllar yıllar önce, inan bana on yıldan çok fazla
Ankara'da bir otel odasında; topluca şarkılanr
söylendiği birgünde, bu şiir, kendiliğinden, yürek
ten bestelenmiş ve söylenmiş.
Yalnızca, eski bir kasetin içinde kalmış ve özen
le saklanmış.
öykünün sonuna gelince; sana sözünü ettiğin
yazı, okuyup okumadığını bilemediğim yazı ya
yımlandığında, böylece benim de haberim oldı
"geçmişteki" o şarkıdan.
Büyük bir rastlantı değil mi?
O kaydı dinlemek, bu sonbahar günlerinde, son
bahar da eskisi gibi değil ya, ne büyük mutluluk
Üstelik bir kopyası da, tek bir kopyası var bildiğin
kadanyla, bende...
Evet, Hümeyra söylemiş, Serdar çalmış ve <
günün tanıkları da dinlemişleıt Nâzım'ın Piraye içiı
yazdığı dizelerini:
"Kelimelerin geldiler bana,
yüreğinden, kafandan, etindendiler.
Kelimelerin getirdiler seni,
onlar: ana
onlar: kadın
ve yoldaş olan...
Mahzundular, acıydılar, sevinçli, umutlu, kahra
mandılar,
kelimelerin insandılar...
Bilmem kelimelerim ulaştı mı sana...
Ama, o sonbahar gecesi, şarkılann hiç susma
dığı o 5 Ekim gecesi, belki de gökkuşağının sekı
zinci renginin yeryüzünden görünebileceği tek ge
ce, sabaha kadar sürdü şarkılar...
Sabah, yıllar önce olduğu gibi: yani, birlikte t£
alındığı zamanın biran'ında, Serdar çalıyor Hümey.
ra söylüyordu.
Bu kadar dost, bu kadar tek başına olunamaz
dı. Nazım'ın aşk yüklü dizeleri, açık pencerede
sessiz maviliğe, sekizinci renk olarak sözülüyoı
du.
Istanbul'da o sabah, yeni bir sonbahar aydınlî
nıyordu...
Işık ve gölgenin dansı
• Kültür Servisi - Boğaziçi Cniversitesi Güzel Sanatk
Bölümü'nde onaltı yıldan bu yana heykei ve seramik
dersleri veren öğretım görevlisi, heykeltıraş Nilgün
Bilge'nin heykei sergisi Maçka Destek Reasürans San
Galerisi'nde sergileniyor. Modern heykei anlayışıyla
yorumladığı fıgüratif heykellerini 6 Kasım'a kadar
sergileyecek Bilge, tarih öncesi çağlara dayanan pişmi
toprak tekniği ile yapnğı insan fıgürlerinde ve torslard
hareket ve sevgiyi tüm plastik-estetik değerleriyle
yorumluyor. Sergideki eserlerini, fıgürün ve hareketin
ışık ve gölgeyle dansı olarak değerlendiren Bilge,
1976'dan beri pişmiş toprak tekniğini kullanıyor.
Şanlıurfa kültür ve sanat haftası
• ŞANLIURFA (A.\) - Şanlıurfa Kültür, Eğitim, Sana
ve Araştırma Vakfı (ŞURKAV) tarafindan bu yıl
8'incisi gerçekleştirilecek olan '"Uluslararası Kültür v
Sanat Haftası" bugün başlıyor. "Dostluk ve Kardeşlik
yürüyüşü ile başlayacak Kültür ve Sanat Haftası 3 gür
sürecek. Azerbaycan ve Dağıstan'dan sanatçılar ile ha
oyunlan ekiplerinin de katılacağı hafta kapsamında,
Kahramanmaraş. Kilıs ve Mardin halk oyunlan ekiple
de gösteriler sunacak. Turgut Özakman'ın "Ah Şu
Gençler" adlı tiyatro oyununun sahneleneceği etkinlil'
çerçevesinde çeşitli sergiler düzenlenecek, yöresel el
yanşması yapılacak, TRT sanatçılan Nilgün Işgüden'
Nurullah Akçayır'ın yanı sıra Ayna Grubu da bir kons
verecek.
Çocuklar için tiyatro
• Kültür Servisi - Geçen sezon "Mavişler Şenlikte"
adlı müzıkli çocuk oyunuyla perdelerini açan Tiyatro
Alkış, bu sezonu "Iyilik Ağacı" adlı oyunla açıyor.
Başlangıç olarak Kadıköy'de oynanacak oyun, ekim ı
boyunca her cumartesi-pazar saat 11.30'da Kadıköy
Halk Eğitim Merkezı'nde küçük seyircileriyle
buluşacak. Bırol Engeler'm yazıp yönettiği oyunun
müzik ve koreografisi Oktay Şenol'a, dekor ve
kostümü ise Pınar Ergönenç'e ait. Bencillik, yalancıl
haksızlık gibi olumsuz kavramlan, hem güldüren, he
düşündüren bir işleyişle çocuklara göstermeyi
hedefleyen oyunda Birol Engeler, Hilmi Erdem, Okt
Şenol, Burcu Saraçoğlu, Okay Şenol ve Tarkan Yılm
rol alıyorlar.