Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
7 OCAK 1998 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI
Merkez
Bankası
programı
• ANKARA(AA)-
Hazine Müsteşarlığı'nın
3 aytık borçlanma
programını açıklamasının
ardından. Merkez
Bankası da 1998 yılı para
programını açıklayacak.
Merkez Bankası'ndan
yapılan açıklamada.
Merkez Bankası Başkanı
Gazi Erçel"in 8 Ocak
Perşembe günü 1998 yıh
para politıkalan ve
uygulamalan konusunda
basın toplantısı yapacağı
bildirildi.
hhalat
Demipel'in
onayında
• ANKARA (AA)-
1998 yıh Ithalat
Rejimi'ne ilişkin
Bakanlar Kurulu Karan,
dün. Başbakanlık
tarafından.
Cumhurbaşkanı
Süleytnan Demirel"in
onayına sunuldu.
1 Ocak 1998"dengeçerli
olmak üzere hazırlanan
Ithalat Rejimi'nin. bu
hafta içinde Resmi
Gazete'de yayımlanarak
yürürlüğe girmesi
bekleniyor.
Otomotiv yan
sanayii atılımda
• İZMİR(AA)-Izmir
Ticaret Odası (İZTO)
Yönetim Kurulu Başkan
Vekili Ömer Kaplan,
otomotiv yan sanayiinin
atılım içinde olduğunu
belirterek, "Tekstiİde
marka olamadık. ama
otomotiv yan sanayiinde
pek çok markamız
dünyada tanınıyor" dedi.
Otomotiv yan sanayiinde
50*yi aşkın Türk
firmasının kendi
markasıyla ihracat
yaptığını kaydeden
Kaplan. 1997'de 194
ülkeye ihracat yapıldığını
ve 1 milyar döviz
b j l d i r d
K . •
Almanya'da
TüPkler
• BONN(AA)-
Işletmelerin yüzde
6'sının yabancılara ait
olduğu Almanya'da. 280
bin yabancı serbest
girişimcinin. 41 bin
500'ü Türklerden
oluşuyor. Türk
girişimciler, başta inşaat,
tekstil. seyahat ve
nakliyat sektörlerinde
olmak üzere toplam 160
bin kişilik istihdam
olanaği yaratıyor.
Kardemip'den
açıklama
• Ekonomi Senisi -
Kardemir Genel
Müdürlügü'nün yaptığı
açıklamada şirketin
kuruluşundan bugüne
kadar toplam 281 milyar
liralık hisse senedi devir
işlemini yaptığı bildirildi.
Kardemir Genel Müdür
Yardımcısı Mehmet
Bilgiç'in yaptığı yazılı
açıklamada. bazı basın
organlarında şirket
hakkında yayımlanan
haberlerin gerçeği
yansıtmadığını tekrarladı.
Tüketici
Şikâyetleri
• İSTANBUL(AA)-
İstanbul Ticaret Odası
(İTO) Tüketici
Şikâyetleri Bürosu'na
geçen yıl 350 tüketici
şikâyeti geldi. İTO
Başkanı Mehmet
Yıldınm yaptığı yazılı
açıklamada. söz konusu
şikâyetlerden 299"unda
tüketici lehine karar
verildiğini. 11 şikâyette
ise tüketicinin haksızlığı
kararına vanldığını
belirtti.
Hollanda'nın
peynir ihracatı
•AMSTERDAM (AA>-
Tanm ve hayvansal
ürünleri ihracatı, ulusal
gelirinde önemli pay
rutan Hollanda, yıllardır
ilk kez peynir ihracatında
yüzde 1.6'lıkbir
gerileme ile karşılaştı.
Peynir ihracatındaki
gerilemede. Hollanda "da
peynir üretiminin üçüncü
dünya ülkelerine göre
daha pahalı olması rol
oynuyor.
MGK'nin 'tavsiye' karan, faizsiz bankacılıkla klasik bankacılık kavgasını alevlendirdi
Faizsiz bankacıfak tarbşıhyor
GÜLCEM AKTAŞ
Bankalar ıle özel finans kurum-
lan (ÖFK) arasında tartışma konu-
su olan "faizsiz bankacıkk'" siste-
mı. Milli Güvenlik Kurulu'nun
(MGK)nun "tavsiye" kararlanyla
farklı birmtelikkazandı. MGK'nin
karan doğrultusunda faizsiz ban-
kacılık işlemlerinin klasik banka-
lara da yaptınlması hükümeti ha-
rekete geçırirken. ÖFK yöneticı-
lerinin kaygılan had safhada.
1983 yılında İslamı sermayeyi
Türkiye'ye çekmek üzere kurulma-
lanna izin verilen ve teşvik gören
faizsiz bankacılık sisteminin konu-
mu yeniden tartışılmaya açıldı.
111 şebeye sahip altı finans kuru-
munun son yıllarda topladıkları
mevduatın ciddi boyutlara ulaş-
ması bankacılar arasında yeni bir
tartışmanın da gündemini oluştur-
du.
Falzin diğer adı
Bankacılar. özel finans kurum-
lannın verdikleri "kârpaylan"nın
faizin diğer adı olduğunu. banka-
ların ÖFK'lerden net yüzde 6 faz-
lakarşılık ayırdıklannı belirtirken,
ÖFK yöneticileri ödedıklerı KDV
farkının bankaların blokaj oranla-
nnı aştığını ileri sürdüler.
Interbank Genel Müdürü Esat
Erkuş. özel finans kurumlan ile
Farklıhklar
# Bankalarda mevduat
dışı pasiflerde yüzde 14
oranında disponibilite
yükü varken, ÖFK'lerde
böyle bir yükümlülük yok.
# ÖFK'ler yalnızca cari
ve katılma hesaplan
üzerinden yüzde 15 ve
yüzde 6 oranında Merkez
Bankası nezdinde blokaj
ayınyor.
# Bankalann.
kullandırdıklan kredilere
tahakkuk ettirecekleri
faizkr üzerinden yüzde 6
ve yüzde 10 oranında
KKDF kesilirken.
ÖFK'lerde böyle bir
yükümlülük yok.
bankalar arasındaki bu tarz tartış-
malann uzun zamandır sürdüğü-
nü, Milli Güvenlik Kurulu'ndan
(MGK) çok Hazine'nin konuya
müdahale etmesi gerektiğini bildir-
dı.
Erkuş. ÖFK'lerle aralanndaki
esas tartışmanın sermayenin özel-
liğinden çok söz konusu kurumla-
nn haksız rekabet yaratacak birta-
kım yükümlülüklerden nıuaf tu-
tulmasından kaynaklandığını bil-
dırdı. Faisal Finans Genel Müdü-
rü Hikmet Cüler ise ödedikleri
KDV'nin KKDF'den (Kaynak Ku-
lanım Destekleme Fonu) yüksek ol-
duğunu, aynca munzam karşılığı-
nın aynısını ÖFK'lerin Merkez
Bankası nezdinde bloke ettikleri-
ni belirtti.
Kuveyt-Türk Evka Finans Ge-
nel Müdürü YusufNacar. ÖFK'le-
rin karamame çerçevesinde faali-
>et gösterdiğini, Hazine'nin
ÖFK'lerin çalışma esaslannı Ban-
kalar Kanunu'yla şekillendirmesi-
ni olumlu karşılarken. MGK'nin
bu konudaki yaptınmlannın lOObi-
nin üzerindeki müşterilerini tedir-
gin etmesini de istenmeyen bir
davranış olarak açıkladı.
Oyakbank Genel Müdür Yar-
dımcısı Metin Selçuk ise ÖFK'le-
rin çalışma yöntemlerinjn banka-
larla aynı olduğu için ÖFK'lerin
topladığı mevduata karşm dispo-
nibilite ve munzam karşıhğı ayır-
maktan muaf tutulmalannın hak-
sız rekabete neden olduğunu bil-
dirdi.
ÖFKlere imtiyaz
Esat Erkuş. bankacıların.
ÖFK'lere tanman ımtiyazlardan
başından beri rahatsız olduğunu
belirtti.
ÖFK'lerin bir şekilde mevduat
topladıklarını belirten Erkuş. ge-
rek KKDF gerekse BSMV'lenn
oransal farklılıklarının bankalann
maliyetlerini etkilediğini. dolayı-
sıyla tüm bankalara. aynı rekabet
şartlannın getirilmesini istedikle-
rini sözlerine ekledi. Nacar. topla-
dıklan mevduatın munzam karşı-
hğı olarak yüzde 6. cari karşılık ola-
rak ise yüzde 16'lık bir karşılık
ayırdıklarını. bankalar gibi faiz
karşıhğı çalışmadıkları için dis-
ponibilite karşıhğı ayirmadıklan-
nı dile getirdi.
Hikmet Güler, ÖFK'lere giden
paranın. sigorta garantisine alınma-
sının eşıtlik olmayacağını, faizden
kaçan ve kâr-zarara razı olan pa-
ra olduğunu ileri sürdü. Hikmet
Güler'in MGK'nin tepkisini ise
ÖFK'lerin işlevleri konusunda ye-
terli bilgisinin olmamasına ve eko-
nomiye olan katkısını bilmemesi-
ne bağladı.
Memura daha az vergı iadesi
NURSEL
KARSAVLRAN
De\ let memurlan, vergi-
den muaf gelirlerinin faz-
la olması nedeniyle aynı
miktarda maaş alan başka
bir çalışandan daha az ver-
gi iadesi alacak.
120 milyon lira net ma-
aş alan bir çalışan 2 milyar
165 milyon 966 bin liralık
belge toplarken aynı mik-
tarda maaş alan bir devlet
memuru ise 700 milyon li-
ra civannda belge toplaya-
cak.
Vergi iadesi için süre kı-
saldıkça. konuiTe4%ili so-
rular da artıyor. Dev îet me-
murlan aynı ücretle çalı-
şan diğer ücretlilerden da-
ha az vergi iadesi alacak-
lar.
Vergiden muaf gelirleri-
nin fazla olması nedeniy-
Oranlar nasıl hesaplanacak?
• 12 ayhk vergi matrahını toplayarak
"yıllık gelir vergisi matrahı" belirlenir.
• Bulunan yıllık gelir vergisi matrahı
yüzde 35 ile çarpılır. Elde edilecek
rakam yıllık vergi matrahından
indirilecek tutardır.
• Bu indirimi yapabilmek için
indirilecek rutann 3 katı belge
toplanmalıdır.
• Ayhk olarak kesilen gelir
vergilerinin 12 ayhk toplamı alınarak
kesilen gelir vergisi toplamı bulunur.
• Yıllık gelir vergi matrahından.
topladığınız belgenin 1 2'si düşülür.
Bulunan rakam "yeni vergi
matrahrdır.
• Yenı vergi matrahı. dilime giren
vergi oranı ile çarpılır ve yeni vergi
hesaplanır.
• Yıllık kesilen gelir vergisi
toplamından, hesaplanan
yeni vergi düşüldüğünde iade
edilecek vergi iadesi miktarı
bulunur.
le devlet memurlannın top-
' lavacaklanfeelgedeazola-
cak. 120 milyon lira net
maaş ile çalışan bir kişi top-
layacağı 2 milyar 165 mil-
yon 966 bin 652 liralık bel-
ge karşılığında. toplam 255
milyon 985 bin 63"? lira
vergi iadesi alacak. Aynı
miktarda maaş alan bir dev-
let memuru ise 700 milyon
lira civannda belge topla-
yacak.
Istanbul Serbest Muha-
sebeci Mali Müşavirlcr
Odası (İSMMMO) Başka-
nı Yahya Ankan. "Memur-
lann vergiden muaf gelir-
leri az olduğu için daha az
belge toplayacaklar. \e ka-
dar belgc toplayacaklannı
vergKe tabi matrahlan üze-
rinden hesaplayabilirler.
100 milyon lira ücret alan
özürlü bir kişi hiç vergi ia-
desi almayacak. çiinkii ver-
gi kesintileri yok" dedi.
Firmalar, bakanlığı suçluyor
Ilaç endüstrisi, yılı
zararla kapadı
Ekonomi Senisi - Türk
ilaç endüstrisi 1997'yi
11.8 trilyon lira zararla
kapattı. Ortalama zaran
yüzde 5.7 olan firmalar.
zamlan geciktirdiği
gerekçesiyle Sağlık
Bakanhğı'nı suçladı.
Ilaç Endüstrisi
İşverenler Sendikası
(IEİS) Genel
Sekreterliği'nden
"yapılan açıklajpajda, ilaç
endüstriskun toplam
satışlannın yüzde
89"unuoluşturan43
firmanın 1997 yılını
yüzde 5.7 oranında
zararla kapattığı
belirtildi.
Toplam net satışlan 205
trilyon lira olan 43
firmanın yılı 11.8 trilyon
lira zararla kapattıkları
kaydedilerek. "Bilindiği
gibi 1997 içinde
enflasvonun tüketici
fiyatlanyla yüzde 99.2
olmasına karşın, Uaçta
fıyat ayartaması
ortalama yüzde 79
olmuştur. Bu zarar.
Sağlık Bakanlığı
tarafından zamlann
daûna gecikerek
verilmesi ve fiyatlann
enflasvonun sürekli
gerisinde kalması sonucu
ortaya eıkmıştır"
denildi.
Üretüen her beş ekınekten biri çöpe gidiyor
tZMİR (AA) - Türkiye'de sudan sonra
en fazla tüketilen temel gıda maddesi ek-
meğin. sürekli fiyat artışına rağmen. yak-
laşık yüzde 20"si çöpe gidiyor.
Türkiye'de bir günde 250 gramdan 66
milyon ekmek üretilirken. bunun 12-13
milyonu "fazla üretim" nedeniyle hemev-
lerde hem de fınnlarda israf ediliyor. Ek-
mek, daha çok büyük kentlerde çöpe gi-
diyor.
Kişi başına ekmek tüketimi 500 gram
olmasına karşın, bu. bölgelere göre fark-
lılık gösterebiliyor. Günlük ekmek tüke-
timi. 100-900 gram arasında değişiyor.
Toplum tarafından her zam haberinde
"ekmek fiyatlannıarttırınakla"eleştirilen
fınncılann sayısı ise son yıllarda büyük ar-
tış gösterdi. Türkiye'de çeşitli yöntemler-
le ekmek üreten fınn sayısı 15 bini aştı.
ancak fınn sayısındaki bu artış. ekmek fı-
yatlannın artmasını engellemedi.
Ekmek, fiyat artışı ve hijyen olmayan
koşullarda üretimiyle sık sık gündeme ge-
lirken. uzmanlar ekmekte "köklü çözüm-
ler" ahnması gerektiğini savunuyorlar.
Kapasite artarsa fiyat düşecek
Yıllardır "değişik ekmek" üreten Ege
Üniversitesi Gıda Mühendisliği Hububat
işleme Mühendisliği Bilim Dalı'nın Baş-
Düşük gelirii vatandaş ucuz ekmek bulamazken üretimin yüzde 20'si israfediliyor.
kanı Prof. Dr. Sezgin Ünal, ekmekte tica-
ri kurallann geçerli olduğunu belirterek.
"Ekmek fiy atlan ya serbest bırakılmalı ya
da kontrol altına alınmalı; ancakTürkiye'de
ikisi de tam olarak uygulanmıyor" dedi.
Ünal. yerel yönetimlerın. yanlış politi-
kalar sonucu fınn açılmasını teşvik etti-
ğini öne sürdü.
Fırın sayısının artmasıyla rekabete da-
yah olarak fiyatın düşmesinin beklendi-
ğini belirten Ünal, "Bu, ekonomiye ters-
tir. Fiyatlann düşmesi için üretimin artnıa-
sı \e maliyetin düşmesi şarttır. Oysa fınn
savısının artmasıyla üretim düştü, mali-
yetler de yükseldi" dedi.
Ekmek üretiminin hijyenik koşullarda
gerçekleştirilmediğini dile getiren Ünal. bu
konudaetkilibirdenetimmekanizmasının
çalıştırılmasını. temiz üretim yapmayan,
kaçak işçi çalıştıran ve vergi ödemeyen fı-
nnlann mutlaka kapatılması gerektiğini
savundu.
Ekmekte hükümet politikası
Ekmek üretiminin denetlenmesinde ye-
rel yönetimlere büyük görev düşrüğünü
kaydeden Sezgin Ünal şövle devam etti-.
"Fınn açmak isteyen, hiçbir yükümlü-
lüğü yerine getirmeden açabilir. Fınnın ve
çalışanlann temizlik koşullarına uyup uy-
madığı kontrol edilmiyor. Belediyeler temel
gıda maddesi üretimi için üzerlerine düşen
göre\i yerine getirmiyor."
Satın alma gücünün düşmesiyle ekmek
tüketiminin arttığına işaret eden Sezgin
Ünal. "Istatistiklerde ekmek tüketimi dü-
şüyorgibi görülmesine rağmen, tüketim gi-
derekartıyor. Çünkü halk ucuz gıda mad-
delerine yöneüyor" dedi.
Ekmeğin 250 gram halınde üretilmesi-
ni de eleştiren Sezgin Ünal. en az 400 gra-
ma çıkanlmasının. hem besin değerini
yükselteceği hem de maliyeti düşüreceği
görüşünü savundu.
DİSK, 1998 yılmda 333 iş yerinde toplu iş sözleşmesi imzalamaya hazırlanıyor
Toplusözleşmelileribuyıl zorgünler bekliyor
FİLİZGÜMÜŞ
Devrimci İşçi Sendıkalan Kon-
federasyonu'na (Dl SK)bağlı 9 sen-
dika. 1998'de 333 iş yerinde toplu
iş sözleşmesine katılacak. Sendi-
kalar, reel ücretlerde yaşanan dü-
şüşün yukan çekilmesinin yamsı-
ra enflasyona ezilmevecek bir üc-
ret talebinde bulunacakken. me-
murlara yapılan zammın vüzde
30'dakalmasındanetkılenen işve-
renin. zorlu bir yıl yaşatacağı be-
lirtiliyor.
Yeni dönemde "küreselleşme"
çerçevesinde işverenin, "çalışılma-
yangünün parasınıödemenv yak-
laşımına karşı. > eni politikalar ge-
liştirihrken, iş güvencesınin
sağlanması için ve taşeronlaştır-
maya karşı toplu iş sözleşmelenn-
de önlemler ahnmasına çahşılaca-
gı vurgulanıyor.
• Yeni dönemde "küreselleşme" çerçevesinde işverenin. "çalışılmayan günün parasmı
ödemem" yaklaşımına karşı. yeni politikalar geliştiriliyor. İş güvencesinin sağlanması için
ve taşeronlaştırmaya karşı toplu iş sözleşmelerinde önlemler ahnmasına çalışılacak.
DtSKGenel Sekreter Yardımcı-
sı ve Yönetim Kurulu Üvesi Ah-
met .\sena'nın verdiği bılgiye gö-
re. \eni yılda DtSK'e bağlı sendi-
kalardan Birleşik Metal-lş 79 iş- ye-
rinde. Tektil-İş 28 işyerinde. Genel-
Iş 183 işyennde. La'stik-lş 30. Ole-
yıs 12 işyennde toplusözleşmele-
re katılacakken. Banksen. Basın
İş, Petkım İş. Tümka-İş sendıkala-
n da 11 işyerinde sözleşme imza-
lavacak. Ahmet Asena, toplusöz-
leşmelerin toplam 67 bin 928 ışçi-
yi ilgilendirdiğinı ifade etti.
Sözleşmelerin kaderi
Metal ışkolunda 1998 vıhnda
Türk-lş'e bağlı Metal-İş ve Hak-
Iş'e bağlı Öz Çelik-lş ile birlikte
DlSK'e bağlı Birleşik Metal tş'in
katılacağı grup toplu iş sözleşme-
sinin. kapsadığı 85 bin işçi dolayı-
sıyla diğer sözleşmelerin kadenni
belirleyeceği kavdediliyor.
Birleşik Metal-İş Sendikası Baş-
kanı Kamil Kunkır. toplusözleşme-
lerin tarafı olan Metal Sanayıcıle-
ri Sendikası'nın(MESS) bu dö-
nemde özellikle küreselleşmenin
veni yöntemlerinden "esnek üre-
tim" politıkasmı dayatma hazırlı-
ğı içinde olduğuna dikkat çekti.
Kımkır. işverenin bu politikay-
la. çalışma düzeninde ücretleri sa-
atlere ve günlere göre belirleve-
rek. resmı olarak hak edilen izm
günleri ücretlerini ödemek isteme-
diğini anlattı. Birleşik Metal-tş yet-
kilileri. bugünkü ücretlerinin. 1 Ey-
lül 1990 yılındaki ücretlerinin. 59'u
oranında kaldığmı belirtti. Sendi-
ka yetkilileri. "Bu da ücret teklifî-
mizin yüksek olacağuu gösteriyor.
Öncelikle kayıplann giderilmesL
daha sonra da işçiyi enflasvonun
altında ezdirmeyecek bir ücrettek-
lifinin ortaya çıkması gerekiyor"
diye konuştu. 1 Ev lül'den itibaren
yürürlüğe girecek olan MESS grup
sözleşmesi. 1996 yılındaki toplu-
sözleşme gereği 1 Mart 1998'deki
maaş artışı üzerinden yapılacak.
Genel-lş Sendikası Toplusöz-
leşme Dairesi (jzmanı Candan Er
ise 1998 yılında yapılacak toplu -
sözleşmelerin ağırlıklı olarak 1
Ocak'ta yürürlüğe gireceğini, diğer
bir kısmının da 1 Mart 1998'de
başlayacağını ifade etti. Bugün
400'ün üzennde beledıye ıle söz-
leşmelerinin sürdüğünü söv leyen
Er. yeni dönemde toplusözleşme
özellikle ışten atılmalar ve taşe-
ronlaşmaya karşı önlemlennin üc-
ret politikası kadar önem taşıyaca-
ğını belirtti.
Tekstıl-lş Sendikası Örgütlen-
me \ e Toplu Sözleşme Daıresi Baş-
kanı Hüseyin Kayabaşıda sendika-
lannın toplusözleşmelerinin esas
olarak 1 Eylül 1998'de yürürlüğe
gireceğini belirterek şunlan söyle-
di: "Biz Aralık 1997'de bitirdiği-
miz toplu iş sözteşmesinde, ücrette
29 ay da yüzdeyüz rakamını aşmış-
tık. Işveren. bi/im önümüze yüzde
30" u. birtakım krizk'ri koyabiliran-
cak biz işyerinin yapabileceği söz-
leşmeyi araştırarak onlann önüne
kovanz,"
BENCE
İZZETTİN ÖNDER
Uhjsallaştınlan İflas PoitOcası
Türkiye'de devletçiliğin ihdası ve KİT'lerin kurul-
ması çok önemti ve hazin bir tarihsel olguya karşı
ulusal refleks biçiminde geliştirilmiştir. Osmanirnın
son dönemlerinde yaşanan ekonomik Çöküş ve
borçlanma. imparatoriuk gelirlerinin birbölümü üze-
rinde yabancıların denetimini gündeme getirirken,
ülkenin candamarlan olan ekonomik kaynaklar üze-
rinde de Batılı emperyalistlerin hâkimiyetini pekiş-
tirmişti. Batılı emperyalistler ile içteki çıkarcı toprak
ağalannı mutlu kıian Izmir iktisat Kongresi'ni izleyen
süre içinde yaşanan, genç cumhuriyetin ekonomik
sömürgeleştirilmesi süreci 1929 Buhranı ile nokta-
lanınca. devletçilik ilke ve uygulaması ikinci kurtu-
luş hamlesi olarak uygulamaya koyuldu. Bu saye-
dedir ki ilk sanayileşme programlan hazırlandı, fa-
kir ve harpten yorgun düşmüş olan vatan toprakla-
rı üzerinde bir ayırım yapılmadan fabrikalar serpiş-
tirilmeye başlandı, ulaşım ağlan döşendi ve ciddi kal-
kınma hamleleri başlatıldı. Bu silkinişin asıl sımge-
si; bir ülkenin bağımsızhğının ve hayatiyetinin eko-
nomiye bağlı olduğunun ve bu konuda da temel gö-
revin devlete ait bulunduğunun vurgulanmış olma-
sıdır.
• • •
Aradan henüz yanm asır geçmemişti ki bir şans-
sız kuşak, 1950 zihniyeti ile zaten oldukça zayıfla-
tılmış olan bu ulusal bağımsızlık akımını yıkmayayel-
tendi. işte, özelleştirme ve devletin küçültülmesi
söylemi, çabası ve politikaları böylesine bir dönü-
şümün son kertedeki ifadesidir. Küreselleşen ser-
maye yapılanmasında, özelleştirme yaftası altında
ülkenin kaynaklarını yabancılara devretmek ise dö-
nüşümden de öte, ulusal kaynakların ve dolayısıy-
la bağımsızlığın dış güçlere terkinin bir ifadesidir. Bir
ülkeyi ayakta tutan bağlar din, dıl, ırk vb. gibi sos-
yolojik öğelerden de öte, ekonomik yarardır. Farklı
dine mensup olan. farklı dil konuşan bireyler. hiçbir
müşterek yönleri bulunmayan gelişmiş ülkelere akın
ediyorlarsa, bunun tek nedeni ekonomik çıkardır. Gü-
nümüzde özelleştirmeyi de aşan ve artık yabancı-
laştınmaya dönüşmüş olan uygulamanm kısa dönem-
li yararı yoğun dış borçları nafifletmek ise uzun dö-
nemli maliyeti de ülke kaynaklarının dış güçlerin eli-
ne geçmesidir.
Başkanlarzirvesindeözelleştirmeyehızverilerek,
bu yolla yaklaşık 10 milyar dolar gelir sağlanacağı
belirtilirken, dolaylı olarak, milli gelirimizin yansını aş-
mış olan dış borçlanmızın yaklaşık sekizde birine kar-
şılık olarak çok değerli ve stratejik önemi haız bu-
lunan ulusal kaynaklarımızın bir kısmının yabancı-
lara devredileceğı ifade edıliyordu. Bu ne biçim bir
siyasal kadro ki böyle bir bedeli ulusuna reva göre-
biliyor? Böyle bırdavranışı. kısadönemli politikacı-
nın oy-ençoklaması stratejisi ile açıklamak dahi ak-
la ve mantığa uymamaktadır!
• • •
Özelleştirme, Kıbrıs ya da eğitim sorunlan gibi bir
milli politika haline getirilmeye çalışılmaktadır. Özel-
leştirme bir milli politika haline getirilerek, iktidara
kim gelırse gelsin. belirlenmiş politikalardan dönül-
meden, hedefe adım adım yaklaşılması sağlanma-
ya çalışılmaktadır. Yine aynı politikalar çerçevesin-
de, özelleştirmeye karşı çıkışlann zayıflatılması ve
itirazedenlerin ayıklanması amaçlanmaktadır. Böy-
lece toplum psikolojik baskı altına alınarak sindiril-
mek istenmektedir.
Şimdi soruyorum: Eğer özelleştirme tüm toplu-
mun ve ulusal ekonominin çıkanna ise toplum üze-
rinde niçin böyle bir baskı uygulanmaya çalışılmak-
tadır? işin can alıcı noktası burasıdır: Özelleştirme,
yapılırken de yapıldıktan sonra da toplumun yara-
rına değildir. Özelleştirme yapılırken bize usulsüz-
lük diye yutturulan uygulamalar. işin iç yüzünu da-
ha başlangıçta ortaya koymaktadır. Özelleştirme, ser-
maye için yenı kâr alanları açmak amacına yönelik
olduğu için, daha başlangıçta sermayeye kaynak ak-
tanmı yapılmaktadır. Bu ış Latın Amerika ülkelerin-
de de böyle olmuştur. Özelleştirme yapıldıktan son-
ra ise emekçi haklarınm korunmasını beklemek bir
hayaldir. Zira, kâr ıle ücret çatışmalı iki öğedir. Biri
alan kazanırken, diğerinin çökertilmesi kaçınılmaz-
dır.
Zirvede ittifakı simgeleyen liderler, özelleştirme-
yi bir reform olarak topluma dayatırken. aynı anda
kamu sendikalarında grevsiz ve göstermelik birdü-
zenlemeyı de benzer şekilde bir reform diye toplu-
ma sunmaları hiç de tesadüf değildir. Boyle bir ge-
lışmenin işaret ettiği tek olgu; güçlenen iç ve dış ser-
maye ittifakının, giderek yoğun bir biçimde siyasal
erki de yanlarına alarak emekçilere ve topluma yö-
nelik baskıları arttırıyor olmalarıdır. Devletin böyle bir
asli görevi olabilir mı?
• • •
Sağduyulu iktisatçıların özelleştirmeye karşı çık-
malan, uygulamanm pozitif hukuka uygun olma-
masından kaynaklanmamakta, fakat işin özüne yö-
nelik itirazlardan ileri gelmektedir. Bu itirazlar. ülke-
nin bağımşızlığı ve emekçi haklan temelinde yapıl-
maktadır. Ömeğin, TEKEL'in sigara ünitesinin özel-
leştirilmesinde ve yabancılaştırılmasındatütün ekı-
cisinin ve bu alanda çalışanların nasıl bir çıkarı söz
konusudur ki Sayın Başbakan Yardımcısı bu konu-
da ikna olduğunu ileri sürebilmektedir? Aynı şekil-
de, elektriksantrallarının. kiralama gösterisi altında,
linyit yataklan ıle birlikte devredilmesınin kime ne ya-
rarı var? Tüm bu uygulamalann gerisinde. ağır borç-
luluğumuz karşısında öncelikle yabancı, ikinci de-
recede de yerli güçlü sermayenin emekçiler ve halk
karşısında güçlenmesi ve hâkim olması savaşı yat-
maktadır.
• • •
Bu durumda, 1998 yılı, özelleştirmenin getirece-
ği yabancılaştırma, hukuksuzlaştırma. sendikasız-
laştırma, yoksullaştırma ve kaçınılmaz olarak sos-
yal huzursuzluklar yılı olmaya aday görülmektedir.
Küçülerek güçlenen devlet. 1998 yılını bu alanlar-
daki asli görevini sürdürerek geçirecektir.
Zaın yağmuru sürüyor
Ekonomi Servisi -Antal-
ya'da bazı sera ürünleri ye-
ni yıla yanm milyonluk
fiyatlarla girdi. Yeni yılın
ilk haftasında Antalya
Toptancı Sebze Hali'nde
sera fasulyesi 530. biber ise
420 bin liradan ışlemaör-
dü.
Antalya ve yöredeki üre-
tim merkezlerinde doma-
tes. pathcan. salatalık ve
kabak gibi sera ürünleri.
yeni yıla yüzde 50 veya
daha yüksek fiyatlardan
girdiler.
Yöredeki toptancı seb-
ze hallennde 1997yıhnın
son günlerinde 100-150
bin lira arasında satılan
domates yeni yıla 225 bin
lira, 100 bin lira olan ka-
bak 230 bin lira, 180 bin
lira olan pathcan 300 bin
lira ve 80 bin lira olan sa-
latalık da yeni yılda 300
bin liradan alıcı buldu.
Yumurta 15 bin
Türkiye'nin önemli yu-
murta üretim merkezle-
rinden Kayseri ve Af-
yon'un Şuhut ilçesinde,
yumurta fiyatlan bu haf-
ta da artış gösterdi. Kay-
seri Tavukçuluk ve Yu-
murta Üreticıleri AŞ Ge-
nel Müdürü Ünal Yılmaz.
geçen hafta 14 bin 688 li-
radan 14 bin 958 liraya çı-
kan yumurta fiyatlannın.
bu hafta 162 lira daha ar-
tarak 15 bin 120 liraya çık-
tığını söyledi.