22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
25OCAK1998PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER ÇHD'den rttar tepkisi • ANKARA (Cıımhuriyet Biirosu) - Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Genel Başkanı Aydın Erdoğan. fstanbul Anakent : Belediye Başkanı Tayyip ' Erdoğan'ın verdıği iftar yemeğine katılan hukukçulara tepki gösterdi. Erdoğan. dün yaptığı ' açıklamada. Tayyip Erdoğan'ın önceki gün verdiği yemekte Anayasa Mahkemesı'nin RP hakkında verdiği kapatma karannı eleştirdiğini anımsatarak "Buyemeğe kaulanlan tespit ederek Hâkim ve Savcılar Yüksek Kurulu'na bildireceğiz" dedi. DSP'li Atfk'in evine moJotof • İstanbul Haber Senisi - DSP Pendık İlçe Örgütü Yönetim Kurulu üyesi Murat Atik'ın Pendik Altkaynarca MahaJlesi'ndeki evinin kapısına dün kjmliği belirsiz kişilerce molotofkokteyli atıldı. Molotofkokteylinin patlaması sonucu çıkan yangın maddi hasara yol açarken olayda ölen ya da yaralanan olmadı. Atik"in eşi 3 gün önce evlerine 5 saat süresince telefon açıldığmı, ancak telefon edenlerin konuşmadığını belirtti. Oral Çelik gözaltmda • ADANA (AA) - Abdi Ipekçi cinayetinin zanlılanndân Oral Çelik, KKTC'ye gitmek ısterken Adana Havaalanı'nda gözaltına almdı. Adana Cıımhuriyet Başsavcısı Ahmet Ceylani Tuğrul, Oral Çelik hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılıgı'nca verilen 'yakalama müzakeresi" bulunduğunu bildırdi. Kararla ilgili ' evraklann yann Ankara'dan , geleceği ve Çelik'in evrak geldikten sonra adliyeye sevk edileceği bildirildı. Rum kesimine üs tepkisi• ANK4RA (Cumhuriyet Biirosu) - Dışişleri Bakanlığı Ikıbns Rum keshnmde ~" > ^ tamamlanan Baf Askeri "Şava Üssü'ne tepki gosterirken KKTC Cumhurbaşkanı Rauf ' Denktaş da üsle ilgili her türlü önlemin alınacağını - söyledi. Dışişlen Bakanlığf ndan dün yapılan açıklamada, Kıbns Rum Yönetimfnin. Yunanıstan'a ' tahsis ettiği Baf Askeri Hava Cssü'nün inşaatmı tamamlayarak operasyonel duruma getirdiği anımsatıldı. Açıklamada, ' "Rum-Yunan ikilisinin 1 adada ve Doğu Akdeniz"de bari!) \ e istikran tehdit eden bütün faaliyetinı yakından 1 izlemekteyiz. Bu tehlikeli • gelişmeyi önemle BM Genel ;Sekreteri'nin \e Güvenlik -Konseyi Başkanı'nın dikkatine getirmekteviz" denildı. Çfflar Gümüşel oldu • ANKARA (Cumhuriyet Biirosu) - Basın şeref kartı -sahibi gazeteci Çınar .Gümüşel (57) dün sabah r-yaşamını yitirdi. Gazeteciliğe 1960yılmda •Vatan gazetesinde başlayan -Gümüşel. uzun yılar Yeni Tanın Gazetesi Yazı Işleri ıMüdürlüğü görevinde bulundu. Cumhurbaşkanhğı ve Başbakanlık Muhabırleri -Derneği Genel Koordinatörü olarak da görev yapan Gümüşel bır süre önce .emekli olmuştu. Gümüşel'in . cenazesi. bugün Kocatepe '»Tamisi'nde >apılacak dini '4örenin ardından Karşıyaka Mezarlığı'nda toprağa verilecek. Pompalı tüfeklep yasaklanıyor • ANKARA (ANKA)- Başbakan Mesut Yılmaz'ın bir süre önce •"RP'lüerin .pompalı tüfek aldığı" yönündeki iddiası üzerine Jcamuoyunda tartışma konusu olan pompalı .îüfekler yasaklanıyor. TBMM'ye sunulan bir yasa tasansıyla av tezkereleri .'ruhsat'a dönüştürülürken ^pompalı tüfeklerin ı,y asaklanması ve Bakanlar jKurulu'na toplatma yetkisi ^erilmesi öngörülüyor. Içişleri Bakanlığı'nca Ihazırlanan "av silahları" yasa tasarı Bakanlar Kurulu'nda kabul edilerek TBMM'ye sunuldu. Yasa tasansıyla. avcılann yivsiz tüfeklere verilen av tezkeresi yerine mülki amirliklerden "yivsiz tüfek ruhsatnamesi" alma zorunluluğu getiriliyor. DYP'nin Susurluk raporunu görüşme önerisini ANAP ve CHP soğuk karşıladı GizJi otıırum tartışması Ayvaz Cökdemir 'Beni paratoner seçtiler' LALE SARIİBRAHIMOĞLU ANKARA - Susurluk skandalındaki dış boyutun bir bölümünün açıklanma- sı, Ankara'nın dost olduğu ülkelerle de başını ağnttı. Azerbaycan'da 1995 yılın- da gerçekleştirilen başansız darbe girişiminde adı geçen DYP Kayseri Milletvekili Ayvaz Cökdemir. oJaya partisinin genel başkanı Tansu Çükr'in eski Müste- şan Ali Naci Tuncer'in adı- nın karıştığını ima ettı. Gökdemir, "Darbe ile en u- fak ilişkûn olduğunu göste- renin alnını öperim. Ama Ayvaz Gökdemir'in ilgisi yok diyecek kadar mert de değflier. Beni paratonerseç- tiler" dedi. Başbakanlık Teftiş Kuru- lu'nun hazırladığı raporun basına yansıyan böiümle- rinde halen netlik kazanma- yan olaylardan biri de Azer- baycan'da 1995 Mart ayın- da Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev'e düzenlenen başa- nsız suikast girişiminde kimlerin rol oynadığı ve olayın gerçek boyutlannın ne olduğu. Çiller'in başba- kanlığı döneminde De\let Bakanı olan Ayvaz Gökde- mir'in adı, rapordan bazı bölümlerin basına sızma- sıvla birlikte darbenin plan- layıcısı olarak yeniden gün- demegeldi. Gökdemir. Cumhuri- yet'in sorulannı yanıtlarken Başbakan Mesut Yümaz'a tepki gösterdi. Hükümetı. raporu tüm yönleriyle açık- lamaya çağıran Gökdemir. şöyle dedi: "Açıkla da ne olduğunu bilelim. seninle hesaplaşa- lım. Ayvaz Gökdemir (dar- be suçlamalan) bununia >ı- kılır zannediyorlar; gocu nur zannediyorlar." Gökdemir, "Eğer, bulaşan varsa. yani Devlet Bakanı Gökdemir ya da bir başka devlet bakaıu, yalnız basına kanşamaz. devletle kanştr kanşmrçsa. Özelolarak kabahat yapan- lann bir kısmı beni parato- ner seçtiler. Buraya yakışır diye birileri ismime kabahat atıp beni paratoner seçtiler" dedi. "Sizjn soracağınız sonı- lar var" şeklinde konuşan Gökdemir, aynntılannı bil- diği ancak açıklamak iste- mediği anlaşılan bilgiler ye- rine şu sorulan yöneltti: - Ferman Demirkol kim? Ben tanımiyorum. (Azer- baycan'daki darbeye adı ka- nştı). Bu kişiyi kim tayın et- miş'7 Kendisini sonradan Is- tanbul Hukuk Fakültesi'ne döndüğünde tanıdım. - Ferman Demirkol'u özel uçakla Bakû'den Tür- kiye'ye getiren kim? Benim özel uçağım mı var? Fer- man hangi uçakla gelmiş Türkiye'ye. kim göndermiş bu uçağı. onu alıp gelen kim? O uçağı Ayvaz Gök- demir mı kaldırmış'? Bunu Başbakanlık (eski) Müsteşarı Ali Naci Tun- cer'e sorun. ANKARA (Cumhuriyet Biiro- su) - Başbakan Mesut Ydmaz'ın. Başbakanlık Teftiş Kurulu Başka- nı Kutiu Savaş tarafından hazırla- nan Susurluk raporunun büv ük bö- lümünü "devlet sırn" kavramının arkasına sığınarak açıklamaması üzerine, Meclis'te "gizli oturum" tartışması başladı. Yılmaz'ın, ra- porun bazı bölümlerini basın top- îantısı yerine "söz verdiği'' gerek- çesiyle Kanal D'de açıklamasına tepkiler sürerken. DYP. "gizli otu- rum" yapılması çağnsında bulun- du. Yılmaz'ın tavnna sert tepki gösteren CHP. "Her şey kamuoyu- na açıklansuı" diyerek gizli oturum önerisine karşı çıkarken. ANAP Genel Başkan Yardımcısı Abdfil- kadir Baş,, DYP'nin girişiminin ya- rar sağlamayacağını söyledi. DYP Genel Başkan Yardımcısı Nahit Menteşe, raporun sadece Tansu Çiller'in başbakan olduğu dönemdeki olaylan kapsadığını. bu • Yılmaz'ın devlet sırn gerekçesiyle raporun bazı bölümlerini açıklamamas! arayışlara neden oldu. CHP, 'Her şey kamuoyuna açıklansın' tavrından ödün vermiyor. ANAP ise DYP'nin önerdiği gizli oturumun yarar sağlamayacağı görüşünde. nedenle de "siyasi amaçlT olduğu- nu belirterek. "Bu zaviyedenyazıl- mışbirromangjbi" dedi. Böyle bir metne rapor denilemeyeceğini sa- vunan Menteşe. 1993 öncesi döne- min niçin sorgulanmadığına dikkat çekerken. Başbakan'ın hâlâ olayı yargıya götürmediğini anımsattı. Susurluk raporunda adı geçen eski Devlet Bakanı ve DYP Kayse- ri Milletvekili Ayvaz Gökdemir ise Yılmaz'ın açıklama tarzmı da eleş- tırerek. "Bu raporun bu tarzda kul- lanılması benceahlaksızuktır'' diye konuştu. CHP Genel Sekreter Yar- dımcısı Eşref Erdem, DYP'nin "gizlioturum" önerisini doğru bul- madığını söyledi. Kamuoyundan gizlenecek bir şey olmaması gerek- tiğıni belirten Erdem. "Rapor. bii- tünüyle derhal kamuoyuna açık- lanmabdır. Susurluk. halktan giz- lenmemeiidir, bu talebimi/i her ze- minde dile getirmeye devam edece- ğiz" diye konuştu. ANAP'lı Baş ise, gizli oturumun pratik bir yara- n olmayacağı görüşünü savundu. Başbakan Yılmaz'ın, "hiç de ge- rekmediği halde" kamuoyuna say- gısı nedeniyle raporun bazı bölüm- lerini açıkladığını ileri süren Baş, " Gizli oturumun ne faydası ola- cak? Başbakanımız, raporda yer alan suçlamalarla ilgili gereğini ya- pacak. Olay yargıya intikal ettirile- cek. O nedenle gizli oturuma gerek yok" görüşünü sa\undu. Çiller'den karşı atak Öte yandan DYP, Başbakanlık Teftiş Kurulu'nun hazırladığı ve ik- tidarda oldukları 1993 sonrasına ilişkin bilgilerin açıklandığı Susur- luk Raporu'na karşı atağa geçti. D>'P Genel Başkanı Tansu Çiller. Başbakan Mesut Yılmaz'ın yum- ruklandığı Budapeşte'deki *çete bağlannsını' araştıımak üzere iki millervekiliningörevlendirileceği- ni söyledi. Çiller, gazetecilerle düzenlediği sobbet toplantısında, Yılmaz'ın Susurluk raporuyla 'reklam' yap- tığını kaydetti. Belge ve kanıt ol- madan hareket edilerek devietin iç- te ve dışta zaf iyete uğratıldığını sa- vunan Çiller, DTP lideri Hüsamet- tin Cindoruk'u kastederek hükü- met ortaklanndan birinin genel başkanına verilen raporla ilgili dev- let sırnndan söz edilemeyeceğini belirtti. Çiller. "Suç işliyorsunuz. Siz de\ let sunnı kime açiklayıp ki- me açıklayamayacağuuzı tayin ede- mezsiniz" dedi. ÇtZMEDEN YUKARI MUSA KART Parti kapatma kararlarının TBMM onayı için anayasa değişikliği peşinde RP'den by-pass planı• RP'li Kazan: Idam cezalannın TBMM'de onaylanması gerekiyor. Kapatma karan da partilerin idamı demek. O nedenle bu kararlann da Meclis'te onaylanması doğru olur. SEBAHAT KAR.AKOV UN ANKARA - Kapatılan RP Genel Başkanı Necmettin Erbakan'ın, Anayasa Mahkemesi'nin kapatma kararıyla ilgili olarak >aptığı "Ha- ta TBMM'de düzeltilmelidîr" yö- nündekı ısrarlı açıklamalannın ar- kasında yatan plan orta>a çıktı. RP'nin. parti kapatma kararlannın TBMM ona\ıyla yürürlüge gırme- sıne yönelik anayasa değişikliği ha- zırlığı içinde olduğu bildınldı. RP Gene! Başkan Yardımcısı Şevket Kazan. bu çalışmayı doğrula\arak "İdam cezalannın nasıl TBMM'de onaylanması gereknorsa. parti ka- patma kararlan da aynı şekilde Meclis'in onayıyla yüriirlüğe girme- lidir. Çünkü kapatma karan da par- tilerin idamı demek" dedi. Anayasa Mahkemesi karanna karşı çıkış arayan RP Genel Başka- nı Necmettin Erbakan \e kurmay- lannın anayasa değişikliği önerisi üzerindeçalıştıklan öğrenildi. RP'li hukukçular. "Anayasa Mahkemesi kararlannın TBMM'de onaylan- ması dunununda yürürlüğe girme- sini" sağlamaya yönelık çalışma başlattılar. RP Genel Başkan Yar- dımcısı Şevket Kazan, bu konuda biigi verirken idam cezalannın Yar- gitay onamasından sonra Meclis'in karanyla infaz edildiğine dikkat çe- kerek "Siyasi partiier için kapatma karan idamdemek. Onedenle Ana- yasa Mahkemesi'nin vereceği kapat- ma kararlannda da aynı prosedür izlenmeli. Eğer TBMM onaylarsa karar yürürlüğe girmeli. aksi tak- dirde karar düşmeli. Böyle bir dü- zenleme. TBMM'deki siyasi parti- lerin samimiyen'ni sınamak açısuı- dan da önem taşıyor. Bütün partiier kapaolmaya karşı oJduklannı sö>lü- yoriar. Samimi>seler gereldi ta\n gösteririer" dive konuştu. RP Ge- nel Başkanı Erbakan da dün yapılan il başkanlan ve il müfettişleri top- lantısında, bu plandan üstü kapalı şekilde söz etti. 'Haksız karar' Erbakan. kapatma kararını "hu- kuk cinayeti" olarak niteleyerek ya- pılan hatanın hem TBMM hem de Avrupa lnsan Hakları Mahkeme- si'nce (AtHM) düzeltilmesi gerek- tiğini savundu. TBMM'nin. "ana- yasanın keyfî şekilde uygulanması- na i/in vermeyeceğini açıklaması ge- rektiğini '' belirten Erbakan. "Bu karar haksız bir karardır. tashihi ge- rekir. Bunu yapmak da TBMM'nin göreMdir" dedi. Erbakan. Türki- ye'nın "15 yüda 18 parti kapatan bir ülke olarak partiier mezarlığına döndürüldügünü" öne sürerek AİHM'nin bu karann düzeltilmesi- ni isteyeceğını. benzer uygulamala- nn daha önce Hollanda ve Ingilte- re'de yaşandığını söyledi. Erbakan. AİHM'nin karanyla bu ülkelerin yaptıklan hatayı düzeltmeye yöne- lik yasa değişikliklerini gerçekleş- tirdiklerini kaydederek şunlan söy- ledi: "DiHyoruzkiTürldyebaşka ül- kclcrin itirazlanyla değfl. bizzat ken- disi bu hatalan düzeltsin. Türki- ye'nin siyasi partiier mezariığı olma- sıyla hiçbir yere vanlamaz. Ya du- zeltmeyeyönelik bir adım anhrya da aynı ideallerin yeni partisi kurulur. Bu davanın iki sonucı var. Birincisi camiamızın enerjisi. canlılığı görüJ- müştür, ikinci sonuç da en kısa sûre- de görülecek. O da Refah'ın iktida- ndır. Bu parth leolmazsa başka par- ti) le aynı ideaJ gerçekleştirilecektir.*' Erbakan, toplantı için RP Genel Merkezi'ne gelişi sırasında Ha- tay"dan gelen bir grup partili tarafın- dan sloganlarla karşılandı. IRMIKI AYDIN ENGİN Bu yazı 24 Ocak günü Anka- ra'da yazılıyor. Kızılay, sendika- laşma hakkını savunmak için yollara düşüp başkente varmış KESK üyesi emekçilerie kaynı- yor başkentin güngörmüş Ata- türk Bulvan'nda "özgürlük, hak, demokrası" sözcüklennin uçuş- tuğu sloganlar yankılanıyor. Ankara'nın kederli birsokağı- na, Uğur Mumcu'nun yok edil- diği sokağa kıtleler ağır ağır akı- yor. Birazdan karanfillertoprağa düşecek. Uğur Mumcu'nun düştüğü yere... Yurdun her köşesinde Mum- cu'yu anmak için ınsanlar sa- lonlarda, alanlarda toplanıyor. Törenin başlaması, toplantının açılması için bekleyenler arala- rında konuşuyorlar. Konu tek: Susurluk! Anlaşılan. uzunca bırsüre da- ha, yediğimiz içtiğimiz Susurluk olmaya devam edecek. Gazete- ci yorulsa okuyucu zorlayacak; okuyucu bıksa gazeteci ısrar edecek. Üstelik söz konusu, Susurluk gibi bir buzdağı olunca tartışma Kaynak Kurutulmazsa... düzlemi de süreklı ve çok hızlı değışiyor. Örneğm daha düne kadar. "Rapor açıklansın, açık- lanmasın. Şu kadarı açıklansın; yok bu kadarı açıklansın "\ tartı- şıyorduk. Bugün tartışma, "Eee, şimdi ne olacak"a kaydı. Yann nereye kayar kestiremeyiz. A- ma biz, bugün Susurluk'un "Tür-ki- yee, siğ-zin-lee guğ-rur duuğ-yu-yor!" yanını tartışsak (mı?). • • • Bülent Ecevit, raporla ilgili olarak partisinin Meclisgrubun- da konuştu ve "... en tehlikeli olgu da bazı sınırlı toplum ke- simlerinin cinayetlere, suçlara karışmış kişileribirerkahraman, vatan kurtaran aslan gibi alkış- lamalandır. Toplumun bir kesi- mi buna tepki gosterirken bır kesimınin bunları kahraman olarakgörmesimanevı değehe- ri tehdit edici niteliktedır" dedi. Bülent Ecevit, çelebi bir üs- lupla ve özenli Türkçesiyle bun- ları söylerken. Mehmet Ağar da Hürriyet'm Ankara Temsilcı- si Sedat Ergin'ı yanıtlıyordu. Ağar'ın onca ilgınç sözü arasın- dan bırini, ince bir meslek sez- gisiyle yakalayan Sedat Ergın, bunu yazısının başlığınaçıkardı: "Türkmilletibundan rahatsız ol- maz. "Ağar'ın bu cümleyle nok- talanan sözleri tam şöyle: "Bun- laryapılıredilir, ama belliçevre- lerde değeriendirilir. Bunlarres- mi ağızlann beyanat olarak ko- nuşacaklan konular değildır. Kaldı ki Türk milletinin bu tür ça- lışmalardan rahatsız olacakları- nı hiç zannetmiyorum." Buyrun! Işte iki saptama. Ecevit mi ya- nılıyor, Ağar mı? Eli kanlı katillere alkış tutanlar: uyuşturucuya, kirli karanhk ıliş- kilere, cinayete, cankırımlarına gırtlaklarına kadar batmış Gla- dio çeteleriyle gurur duydukla- rını haykıranlar, Ecevit'in dediği gibi "sınırlı toplum kesimleri" midır; yoksa Ağar'ın dediği gibi "Türk milleti bunlardan rahatsız filan olmamakta" mıdır? • • • Lafa, "Bütün Türk milleti adı- na..." diye başlayanlardan ol- dum bittim hoşlanmadım. Bir yaşlı teyze alt kattaki doktorla, karşı apartmandaki mühendısin kanlanna birer otomobil almala- nna bakıp, "/-/enkes/n ikiotomo- bili var" dediğinde de çok gül- müştüm; Çatiı'nın cenazesinde, "Kılıç gibi şavaştı, onurlu bir ömür sürdü. Hakka yürüdü..." diye ağrtlardüzen; Türkiye'nin onun- la gurur duyduğunu hançeresi- ni yırtarcasına ilan eden. Meh- met Ağar'ı her gittiği yerde DYP bayraklanna karışmış kurt baş- larıyla bağrına basan, Ağar'la da gurur duyduğunu haykırmaktan gerı durmayan; Sedat Bucak'ta bıle gurur duyacak nitelikler bu- labilen bir avuç "kalabalığa"; özel timcilerin tahlıye edildiği DGM duruşmasına Merce- des'lerie, BMVV'lerte gelen mey- menetsiz suratlı, şiddet çağrış- tıran bakışlı heriflere, pahalı bu- tiklerin zevkli giysilerine bürü- nüp birzevksizlik sımgesine dö- nüşme hüneri gösterebilmiş bo- yalı saçlı kanlara bakıp, "Bütün Türk milleti bizi destekliyor, ya- pıp ettiklerimizi benimsiyor, al- kışlıyor" demenin bir üst parag- raftaki teyzenın "herkesi" iki otomobılli sanmasından pek farkı yok. ••• Ama Ecevit'in işaret ettiği "sı- nırlı toplum kesimleri"n\ küçüm- semek de ağır bir yanılgı olur. Uğur Mumcu'yu aramızdan çe- kip alanlar o "sınırlı toplum ke- simleri" bataklığında yetişti. Su- surluk'ta kavramlaşan suç yu- mağının faılleri de, amirleri de ışte o "sınırlı toplum kesimleri" kaynağına yaslanıyorlar. Gladıo kadroları onlardan devşırildi. Susurluk hesaplaşması o kaynağa yönelmezse, yeni Su- surluk'lar niye kaçınılmaz olma- sın ki?.. POLTIİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Mevsimler... Gecenin içinden bir çığlık yankılanıyor. Umutsuz- luğumuz bir hüznün boşluğuna yuvarianıyor... Koca ve gizemli bir kentin derinliğinden fışkıran acılar tüm ülkenin topraklarına yayılıyor... Çekingen bir ıhlamur ağacı bahçede yıldızlan arı- yorsessizce... Yağmur dinmedi, daha da hızlandı... Balkona çıkıyorum. Yağmur yüzümü, saçlanmı ıs- latıyor... içeriye giriyorum, koltuğa oturuyorum... Içimde tarifsiz bir sıkıntı giderek büyüyor... isyancı bir coşku arıyorum. ama bulamıyorum... O umutsuz can sıkıntıları gecenin hışırtısı içinde, karanlığın sürgününe koşar adım ilerliyor... Çok eski bir müzik çalıyor şimdi... Gerard De Nerval'ın bir dizesini okuyorum bu arada... "We zaman o havayı dinleyecek olsam/ Ruhum gençleşiverir birden iki asır/ On Dördüncü Louis devridir. vakit akşam!/ Batan günle sararmış birya- maç uzanır..." Yerimden kalkıyorum... Gidip geliyorum salonun bir ucundan öbür ucu- na... Işıkları söndürüyorum... Bu kez çalışma odamâ s/ğınıyorum. Kitaplara do- kunuyorum... Bekir Coşkun'un 'Avukatımı Istiyorum' adlı yeni kitabı Ümit Yayınalık'tan çıkmış... Bir solukta okuyorum Bekir'in yeni kitabını... Içimdeki hüzün giderek büyüyor... Faili meçhuller, işkenceler, zindanlar, çeteler... Bekir, "Mevsimleri hep kaçırdım... Baharlarkaç- f/..."demiş... Kaçan mevsimlerin sayısı kaç Bekir Coşkun? O mevsimler bizterin umutlannı, sevinçlerini de alıp gö- türdü mü? Kitabı bitirdim... Sigaramı yaktım... Camları kızıla dönüştüren renkleri, umut verici mevsimleri aramaya koyuldum... • • • Istanbul gri biryalnızlığı kucaklıyordu dün sabah... O ahşap pembe konak ıslak gözlerle selamlıyor- du bahçede toplanan kalabalığı... Kadınlar, erkekler, çocuklar, gençler, orta yaşlılar, yaşlılar... Ellerinde bir sap kırmız/ karanfille giriyorlardı de- mir sürgülü kapıdan gazetenin bahçesine... Duvarlarda Uğur Mumcu'nun posterleri asılıydı... ibrahim Yıldız ile Fikret llkiz uykusuzdu.. Sordum: "Ne oldu?" İbrahim: "Fofo muhabiri arkadaşımız Uğur Demir önceki gece Beşiktaş'ta Uğur Mumcu etkinliklerini izliyor- du. Terörle Mücadele'denpolisleralıp götürmüşler. Uğur, 'Cumhuriyet muhabiriyim!' demesine ve kim- liğini göstermesine karşın yedi saat gözaltmda kal- dı..." Hiçşaşırmamıştım... Uğur'la konuştum sonra. Uğur, şöyle dedi: "Gö- zaltmdaykpn-bifpoliş beni sorgulayıp şunlan söyle- di: '..,'.- . .- - İkinci Uğur Mumcu oiayı mı olmak istiyorsun? Yoksa sen de mi anılarda yaşamak istiyorsun?.." Belki bu yüzden canım sıkılıyor. gecenin bir saatin- de dışarıya çıkıp yağmur altında koşmak istiyor- dum... Bir kahve pişirdim kendime... Gencecik insanlarımızı, çocuklarımızı, yargısız in- fazlara teslim ediyor, onlan Ankara'da, Manısa'da işkenceden geçirip zindanlara atıyorduk... Birden ışıklar söndü... Belleğimde Bekir Coşkun'un 'Avukatımı Istiyo- rum' kitabının izleri belirdi: "Heykeldört kol üzerinde otumyordu: Kapitalizm, emperyalizm, militarizm ve faşizm..." Heykel, eski YÖK Başkanı ihsan Doğramacı nın- dı. Bekir, bu yazısını üniversiteli gençliğe armağan et- mişti... Işıklar yeniden yandı... Vicente Huidobro'nun birşiiri odanın içinde yan- kılandı: "Yıldızlarkumru gibi seslenirken tepemizdel Göz- leriniaçmadan poyrazl Alev alevgömleğiyle yorgun ağaç-gözleriyle/ Kumrulann üstünde dörtnala gök gibiydi." • • • Gecenin içinde yankılanan çığlık, bir ölüm sanca- ğı çekilmiş dudaklarda kopan fırtınayı anımsatıyor- du... O koskoca kent bana hüznün ve umutsuzluğun resmini sunar gibiydi... Yağmur hâlâ yağıyordu... Sokak lambalannın donuk san ışıkları, maviyi unut- turan gökyüzünün karanlığında kayboluyordu... Gözlerimi yumdum... Balkonda yağmura isyan ederken Juana De Ibar- bourou'nun bir şiirini yüksek sesle okudum: "Dur, uyuma. Dinleyelim/ Yağmurun güzel ezgisi- riı.l Sessiz alnını göğsüme daya.llki çekiç gibi teni- mi dövenl Atışını duyayım şakaklannın,/ O ılık, se- vecen atışını, Dur, uyuma. Ikimizl Bir dünya olduk bu gece,/ Rüzgârdan veyağmurdan anndık/Bir odanın sıcak- lığında. Dur, uyuma. Ikimizl Derinlere inen bir köküz bel- ki,/ Belki yeni bir soy fışkıracak o kökten/ Ve bir filiz yeşerecek yarınlara." E. Posta: Hikmet.Cetinkaya (» raksnet.com Faks numaramız: 0212/ 513 90 98 TBMM Genel Kurul salonu Teslim gecikti ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu)-lnşaatıyla il- gili yolsuzluk ve usulsüz- lükler ortaya çıkan TB- MM'nin yeni genel kurul salonunun teslimini ge- ciktiren yüklenici Mesa- Nurol firması. günlük 10 bin dolar ceza ödeyecek. 14 Ocak'ta yapılması ge- reken teslimi geciktiren Mesa-Nurol adına bu ce- zayı. ihaleyi Meclis adına üstlenen Emlak Konut A.Ş.. TBMM Başkanh- ğı'na ödeyecek. Mesa-Nurol yetkililerı salonun "geçici teslimi- nin" 2 Şubat'ta yapılabi- leceğini bildirdiler. Buna göre Emlak Konut A.Ş.. Meclis'e toplam 18 gün- lük gecikme bedeli ola- rak. 180 bin dolar gecik- me ücretı ödeyecek. Salonun geçici teslimi- ni 14 Ocak'ta yapmak ıs- teyen Mesa-Nurolun bu istemini. "saloninşaabta- mamlanmadıgı" aerekçe- siyleTBMMTeknikİşler Daire Başkanlığı reddet- mişti. Mesa- Nurol yetki- lileri ise yüzde 5 eksıkle salonun geçici tesliminin yapılabileceğini ileri sü- rerken, bu kadarlık birek- siğin bile söz konusu ol- madığı görüşünü savun- dular.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle