15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
25 OCAK 1998 PAZAR CUMHURİYET SAYFA KULTUR 13 îki usta yönetmen Woody Allen ve Martin Scorsese sinema ve Hollywood üzerine konuştu 6 Fflm, uhısal bir hazmedir'Kiiltür Servisi - tki usta yönetmen yüz yüze... 62 yaşındaki VVbody Allen ve 55 yaşındaki Martin Scorsese. Bir yandan ikisi de stüdyo sisteminin bir parçasi ve ikisi de Hollyvvood'dan para kazanıyor; diğer yandan ikisini de bağımsız sinema- nın önemlı sanatçılan arasına koymak mümkün. Scorsese'ın Dalai Lama'nın yaşamını anlatan son filmı 'Kundun' ve Alien'ın yazıp yönettıği 'Deconstnıcting Harry'. Amerikan sinemasının en cesur örneklennden. Bircumartesi öğleden sonrasında bu i- kı usta yönetmen. Scorsese "ın Manhattan Park Avenue'daki ofısınde buluştular. Bu buluşmayı Nevv York Times ızledi. ALLEN - Birlikte 'New York Stories'i çektik. SCORSESE-Daha sonra da tesadüfen birkaç kez karşılastık. ALLEN - Yıllar önce Broadway"deki bir videocuda karşılaştığımızı anımsıyo- rum. SCORSESE - Hoş bir sürpriz olmuş- tu. Kasanın önünde duruyor ve JackBen- ny ile Fred AUen'm oynadığı 'It's in the Bag' isimli filmi soruyordum. ALLEN - Evet hatırlıyorum. Neden o fîlmi anyordun? SCORSESE-O filmi seviyorum. Fred Allen ve Jack Benny hoşuma gidiyor. ALLEN- Ama pek başanlı bir fîlm de- ğildi o; yanılıyor muyum? SCORSESE - Evet, değıldi. ALLEN-Benny ve AUen'm büyüleyi- ci oldugunu kabul ediyorum tabii. SCORSESE- Sen Bunuelın bir filmi- ni anyordun. Sanınm 'Şiddetin Çocukla- n'ydı... ALLEN - Evet, olabilır. İnancı aylarca korumak çok zoT SCORSESE - Yenı bir film çektiğim dönemlerde çoğu boş zamanımı eski fılmleri izleyerek geçiriyorum. ALLEN - Çok iyi bir filmle karşılaş- mak cesaretini kırmıyor mu? SCORSESE - Hayir. cesaretimı kırmı- yor ama yapmaya çalıştığım şeyi yenı- den gözden geçirmeye itiyorbeni. Bazen zor oluyor tabii; hele de yönetmen genç birıyse 'Zaman mı değişti? Ben ne yapı- yorum?' diye düşünmeye başlıyorum. ALLEN - Aynı şeyleri Ingmar Berg- man'dan da duymuştum. Film çektıği dö- nemlerde herhangi iyi bir filmi izleme cesareti bulamadığını, inancını yitirmek- ten korktuğunu söylemişti. Onu çok iyi anlıyorum. Yeni bir film üzerinde çalışır- ken ihtiyacın olan o inancı 10-12 ay bo- X# en şimdi kendimi sinemaya ilk başladığım zamanlara oranla çok daha iyi hissediyorum. Aynca eskiden hoşuma giden film ve yönetmenJer hâlâ hoşuma gidiyor. Yeni zevlder geliştirmek çok güç. i filmleri izlediğim zaman kendimi iyiden iyiye başka bir yüzyıla ait hissediyorum. Bugünün gençleri 21. yüzyıh oluşturuyorlar, bense 20. yüzyıldanım. Yapılabilecek hiçbir şey yok. yunca muhafaza etmen çok zor. SCORSESE - Bazen, daha önce çekti- ği kendi iyi fılmlerini izlemek de iyi gel- miyor insana. ALLEN - Çok eski filmler beni öfke- lendirmiyor. Onlar zaten çocukluğumu- za ait oluyorlar. Ben daha çok çağdaşla- nmın işleriyle karşılaştınyorum yaptık- lanmı. SCORSESE - 'GoodfeJlas'ı çeviriyor- dum, filmı yarılamıştım. Çok yorgun- dum. Bir pazar günü gidip Rus yönetmen Dziga Vertov'un bir fılmini aldım. Daha önce hiç Vertov filmi izlememiştim. Er- tesi sabah sete dönmek istemiyordum. Üstelik eski de bir filmdi. Yenileri izle- diğim zaman kendimi iyiden iyiye başka bir yüzyıla ait hissediyorum. Bugünün gençleri 21. yüzyıh oluşturuyorlar, ben- se 20. yüzyıldanım. Yapılabilecek hiçbir şey yok. ALLEN - Ben şimdi kendimi sinema- ya ilk başladığım zamanlara oranla çok daha iyi hissediyorum. Aynca eskiden hoşuma giden film ve yönetmenler hâlâ hoşuma gidiyor. Yeni zevkler geliştirmek çok güç. SCORSESE - Şu an Amerikan sine- ması iyi bir dönem geçiriyor gibi geliyor bana. Spike Lcc, David Lynch, Coen kar- deşler... Altınanhâlâçalışıyor. Son 10yı- lın tüm bağımsız sinema ömekleri bu yö- netmenJerden çıktı. De Niro ile çalışmak şansımdı SCORSESE - '\Voodstock' üzerine ça- lışmak içın Hollyvvood'a gitmiştim. Son- ra Los Angeles'a gectim. Sonunda Roger Corman'la ilk filmimi yapmayı başar- dım. Ardından 'Mean Streets' geldi. Ben hep Hollywood'un dışında kalacağımı düşünüyordum ama o beni bırakmadı. 70'li yıllardı, George Lucas, Steven Spi- elberg, John Milius gibi isimler çok po- pülerdi. Francis FordCoppola her anlarn- da bir 'Baba'ydı. Tabii bir de Bnan Jte^ Palma vardı. Bana çok yardımcı oldu, herkesle tanıştırdı. Ama ben yıne de 'Bir Geeetik Kral'ı çektikten sonra Nevv York'a döndüm, 1981 ya da 82 yılıydı. ALLEN- Los Angeles'da fazla kalma- dın. SCORSESE -Oraya ait olmadığım ko- nusunda ısrar ediyorlardı. Ne zaman bir partıyegitsem,mutIaka'Nekadarkataıa- yı düşüniiyorsun' diye soran biri çıkıyor- du. Onlara 'Ben buradayaşıyonım' ceva- bını vermelıvdım ama karşılığında bü- yük ihtimaJle 'Hayır.olamaz'gıbı birtep- ki gösterirlerdı. ALLEN - Film yapacak para buldugun içın şanslısın. Bu başlı başına bir iştir, çünkü hele de kendi ıstediğin filmi yapa- caksan. Başkasının parasını kullanırken film üzerindekı sanatsal ve kişısel kont- rolünü koruman çok güçtür. SCORSESE - Şanslıydım. 701ı yıllar- dakı bu şansımın nedeniyse büyük ölçü- de De Niro'ylaçalışıjnar oimargdı. £>lnı. südyolan De Niro'yu tutuyordu. özellik- le de onunla ve Harvey KeiteJ'le çektiği- miz 'Mean Streets'ten sonra iyice ikna olmuşlardı. Zaten bu arada 80'lere geldik ve ben her şeye baştan başlamaya karar verdım. ALLEN - Ne oldu da bu karan verdin? SCORSESE-Her şey değişmişti. 70'li yıllann sonu, Amerikan sinemasının son altın çağıydı. Bir yandan yönetmenin elinde tuttuğu güç sona erdi. Diğer yan- dan da 10 milyon dolara mal olan bir film, yani 'ET' 700 milyonluk hasılat yaptı. Musluk açılmıştı artık ve hoş bir firtına- yı da beraberinde getirdi. Yeniden başla- mak zorundaydım. Bundan daha uygun bir zaman olamazdı ve New York'a dön- meye karar verdim. Gençler sinema tarihini bihniyor ALLEN - InsanJar bana komik yönet- menler hakkında soru sorduklan zaman onlara Ernst Lubitsch'ın en iyisi oldugu- nu söylemek isriyonım ama onu tanıyan çok fazla ınsan yok. Geçenlerde birkaç üniversite öğrencisiyle konuşuyordum. Çok iyi bir okulun pınl pınl gençleriydi ama büyük yönetmenlerden hiçbirini ta- nımıyorlardı. Truffaut'nun, Fellini'nin filmlerini görmemişlerdi. Üniversiteler, öğrencıleri Mark Twain, Flaubert ve Mehille okumaya teşvik ediyorlar sade- ce, film ızlemeye değil. SCORSESE - Film ulusal bir hazine- dir. ALLEN - Bizim büyüdüğümüz yıllar- da herhangi bir gece John Ford'un ya da Fellini'nin bir filmini izlemeye gitmek mümkündü. Oysa Fellini bugün yaşasay- dı son filmi için dağıtım şirketi bile bu- lamazdı. SCORSESE - Evet. Harvey Vfefostein de filmi dağıtmak istediğini, Film Fo- rum'un filmi oynatabileceğini ama Fel- linicilerin buna karşı çıktığını söyledi. Çok ciddı bir sorun bu. ALLEN - Birçok sinema ögrencisi si- nemayı ihmal ediyor. Büyük ıhtımalle derslere boğulup, sinemayla sıradan bir izleyiciden fazla ilgilenemiyorlar. Kafa- lan bir sürü terimle dolu ama... SCORSESE - Sinema tanhini bilmi- yorlar. ALLEN - Eski filmlerin hiçbınni gör- memişler. Oysa kı bu ınsanlarsenın film- lerini ya da benim filmlerimi begeniyor- larsa, bu demektir ki Truffaut'nunkileri de beğenebilirler ama ne yazık ki bu film- Jeri görme şanslan yok. ( _u Düşgücünesınırsız uçuşlaraçağn...Kültür Servisi - Fotoğraf sanatçısı Reha Akçakayanın üçüncü kişisel fotoğraf sergisi ABD'nin Maine eyaletindekı "Creative Photographk Art Center of Maine"de (Yaratıcı Fotoğraf Sanatı Merkezi) açıldı. Yirmi adet siyah-beyaz çalışmanın yer aldığı "Yalnızuk" başlıklı sergı 13 Marf a dek izlenebilecek. Sergi ve sanatçı, Yaratıcı Fotoğraf Sanatı Merkezi'nin internet sayfalannda da tanıtılıyor. Akçakaya'nın sergisinden dış basında övgüyle söz ediliyor. örneğin "Maine Sunday Telegram" gazetesi yazan Philip Isaacson bu haftaki köşesini Akçakaya'ya ayırmış: "Sanatçının Amerika ve tskoçya fotograflan, buralann bilinmedik bir yüzünfi sunuyor bize. Kızılötesi filmden yapılmış baskılarsa geceyle gündüzü, ayla güneşi değiş tokuş ediyoriar sanki. Sergideki fotograflan n çoğu Türkiye'de cekilmis. Akçakaya bu fotoğraflaria, ülkesinin çok farklı yerlerinden göriintüler sunuyor bize. Bir yanda deginnenier, sahipsiz ovalardaki ağaçlar, Müslüman mezarlıklan, türlerinin son ömekleri olan ahşap evler, büyük duvaıiaria çevrili sokaklar ve diğer yanda da ülkenin uygartakia bürüntesen yüzüyie karşJaşıyorsunuz. Sergi,'Yalnızlık' başhğını tası.vor. Akçakav'a bu isimle baglantılı olarak kendikrini diğer varfaklardan izole eden imgeleri kuUanmış fotoğraflannda. Eğer sübje bir ağaçsa uçsuz bucakstz bir alanda, bir bisikJet hurdasrysa taıianın ortasında, bir değirmense kiinatta varolaıt tek tepenin üzerinde yer abyor. Eğer bir dflkkan >1triniyse sübje, terk edilmiş bir sehirde bulunuyor bu dükkân. Klasik bir fotoğraf anlayısının ve bir ustanın objektifınden çıkmış kareier bunlar. Akçakaya'nın görüntüleri, hayal gücünü sınırsız uçuşlara çağırryor. Her iyi fotoğrafçı bu denU zoriayıcı olamaz.". Reha Akçakaya fotoğraf çalışmalanna 1983 yılında başlamış. Ulusal ve uluslararası karma sergilere katılan, yanşmalarda ödüller alan ve fotoğraflan çeşitli yerlerde yayımlanan Akçakaya'nın, kızılötesi teknikle yorumladığı siyah-beyaz fotoğraflanndan oluşan "Görünmez Işıkla Yokuluk" adlı bir yapıtı da bulunuyor. Altıyıl önce ölen Fmncis Bacon, yaşamını konu alan birfilmve sergiyleyeniden gündemde Tuvale yansıyan insan çığlığı• Kültür Servisi - O artık bir efsane... Ölümünün üzenn- den altı yıl geçen ünlü lngiliz ressam Francis Bacon, çafı- jnızın en ilginç sanatçılanndan biriydi. lngiliz sanat orta- mı. sanat tarihine adını yazdıran bu ünlü sanatçısını şubat ayında çeşitli etkinliklerle anıyor. Önce bahara dek süre- cek kapsamlı bir sergiyle sanatçının insan bedenini irdele- yen resimleri yeniden izleyiciye sunulacak. ardından yö- neünenliğini John Maybury'nin üstlendiği, uzun zaman- dır beklenen "Aşk Şeytandır- Francis Bacon'ın Bir FDrtre- si tçin Çauşmaiar" adlı film gösterime girecek. Kimilerince çağdaş bir dâhi olarak nitelendirilen Fran- cis Bacon'ın yaşamöyküsü, bir romanı andınyor: Gençlik yıllannı amaçsızca, boşluk içinde geçiren Bacon, 19 yaşm- dayken baskıcı babasmdan kaçarak Berlin'e, ardından da Paris'e gitti. Londra'ya döndükten sonra, astımlı olduğu için askere ahnmaktan kurtuldu ve günlerini kumar oyna- yarak geçırdı. Bu arada hâlâ sadık dadısı bakıyordu ona... 1930'lu yıllarda yoğun bir biçimde resim yapmaya başla- yan Francis Bacon. bir ara iç mimariyle de ilgilendı. Der- ken 1945 yılında, sanki Yahudi soykınmı haberlerinden öf- keyle beslenerek gerçekleştirdiği "Çarrmhın Alanda Du- ran Cç Figür ÇahşmasT resimleriyle bir bomba gibi pat- ladı sanat ortammda. Yaşammın geri kalan bölümü, sert ve rahatsız edici sanatsal vizyonunun peşinde, içki, kumar ve şiddet dolu eşcinsel ilişkiler arasında. Soho'nun barlann- da hâlâ konuşulan delice günierle geçti. Bugün yirmınci yüzyılın önde gelen sanatçılanndan bı- n olarak nitelendinlen ve "Turner'dan beri tngiltere'nin ve- tistirdiği en büyük ressam' şeklinde anılan Francis Ba- con'ı. yaşamını konu alan filmde Ingılizlerin deneyimli oyuncusu Derek Jacobi canlandıracak. Film, Francis Ba- con'ın I971 yılında ölen sevgilisı George Dyer ile ılişkisi üzerine temelleniyor. Dyer, Bacon"ın Pans'teki Pompidou Merkezfnde gerçekleştınlen retrospektıfınin açılış günün- de intihar etmış ve bu olay, en mutlu gününde bu korkunç acıyı yaşayan ünlü ressamı derinden etkılemişti. Sanatıyla 'insan çığhğını' ifade edebılmeyi amaçladığı- nı belirten Francis Bacon"ın resimleri, çağdaş insanın kay- gılannı ortaya koyuyor. Lord Gowrie'ye göre 'alkol ve tü- tün kokusu sinmiş. aştn beslenmiş. kapalı mekânlara kilit- lenmiş ortalama kendi erkeğini' bu denlı başanyla yansı- tabilen bir başka ressam yoktu çağımızda. Hollyvvood yö- netmenlerinden Jonathan Demme. "Kuzulann SesszfiğT fılmini çekerken, Francis Bacon"ın çızımlerinden yararlan- mıştı. İlk "Batman" fılminde. Jack Nichobon'ın canlan- dırdığı Joker bir müzedeki tüm resimlen parçalıyor, Fran- cis Bacon'mkine ise dokunmuyordu... Fransız şair Michel Leiris. Bacon'ın, "kalıcı bir cennetten >oksun. önünü doğ- ru dürüstgöremezoimuş günümüz insarunın haüni gerçekçi birbiçim- de yansrtabildiğinr öne sürüyor. Kısacası. bir Bacon resminin yaşamın kendisine dair ipuçlan taşıdığına inanıyor pek çok kımse. Bacon'ın resimleri belki de \V1Iiiam Burroughs'un "çıplak yemek" de- diği gerçeği aktanyor - insanın çatalının ucundaki yaşama dair korkunç gerçekle- ri... Resmin, "insanın sinirsisteminin tu- vafeyansunas" oldugunu söyleyen Ba- con, ınsan çığlığmı ıfade etme arayı- şından yaşamı boyunca vazgeçmedi. Malzemesi hep tuval ve boya oldu. etrafında olup bitenlere de kapıla- h kapalıydı. Tutucu bir ressam sa- yıljyordu ve kendi kuşağmdan ln- giliz ressamlar Frank Auerbach, Leon Kossoff ve Lucian Freud ile birlikte anılıyordu. Ingilizler.onu baştacı ettıler; Amerikan sanatı için Jackson Pollock ne ifade ediyorsa, ln- giliz sanatı içinde de Francis Bacon'ın işteöy- le bir konumu var bugün... T * P 1 ^JtJBLL Anthony Hopkins 70. yaşını kutladı • Anthony Hopkins 70 yaşmda! Ünlü aktör 70. doğum gününü Londra'da verdiği yemekte sinemacı dostlanyla birlikte kutladı. • Stanley Donen. bu yılki 'Yaşam Boyu Başan Oscan'nın sahibi oldu. 'Singin in the Rain' ve 'Yedi Kardeşe Yedi Gelin' filmlenyle ünlenen 73 yaşındaki yönetmen, ödülünü mart ayında Los Angeles'ta düzenlenecek olan törende alacak. • Zsa zsa Gabor dokuzuncu kez boşandı. Gabor, eski kocası Prens Frederic von Anhalt ile 11 yıldır evliydi. • Cllnt Eastwood ve Mkhael Douglas 'Cesars Yaşam Boyu Başan' ödülüne değer bulundular. Iki sanatçıya ödülleri Paris'te verilecek. • Ollver Stone un son filmi 'UTurn' yakında ülkemizde gösterime girecek. Sean Penn, Nick Nolte ve JenniferLopez'in başrollerini üstlendikleri film, bir ensest öyküsünü anlatıyor. Stone ise yeni filminin hazırlıklanna başladı bile. Film, 1968 yılında Memphis'te öldürülen Nobel Banş Ödülü sahibi Martin Luther King üzerine kurulu. • Asla Argento, Giovanni Veronesi'nin 'Viola Bacia Tutri' adlı filminde annesi Daria Nicolodi'yle birlikte oynuyor. Anne ve kızı. Phyllida Lax ve kızı Emma Thompson'dan bile daha çok birbirlerine benziyorlar. • Julla Roberts ve Hugh Grant nisan ayında Londra'da "The Notring Hill Film' adlı fîlmin çekimlerine baslayacaklar. Senaryosunu Richard Curtis'in yazdığı filmi Roger Michell yönetecek. • Ellzabeth Hurley \e Hugh Grant 'Mickey Blue Eyes' isimli filme birlikte imza atıyorlar. Hurley "in yapımcılığını, Grant'ın başrolünü üstlendiği film, Nevv York mafyasında yaşanan romantik bir öyküyü konu alıyor. • Ron Maxwell "Joan of Arc The Virgin Warrior' adlı yeni filminin çekimlerine mayıs ayında Fransa'da başlıyor. Filmin başrol oyuncusunun ismi henüz gizli tutuluyor. Bu arada film, Luc Besson'un 'Joan of Arc' adh çalışmasıyla aynı günlerde gösterime girecek. • Henrl MatlSSC'in Roma'da bir müzede sergilenmekte olan resimlerinden üçünün zedelenmiş olduğu aniaşıldı. Müze müdürü, resimlere, sergiyi ziyarete gelen okul gruplan tarafindan zarar verilmiş olabileceğini açıkladı. • ciorgio Strehler m adı kurucusu olduğu Piccolo Tiyatrosu'na verildi. Aralık ayının25'inde 76 yaşmda ölen Strehler Piccolo Tiyatrosu'nu yaklaşık elli yıl önce kurmuştu. Tiyatronun sezon açılışında da Strehler'in ölmeden önce üzerinde çalışmaya başladığı ve sonra meslektaşlan tarafindan tamamlanan Mozart'ın 'Cosi fan Tutte' adlı yapıtı sahnelenecek. • Madonna son on beş yıldır Ingiltere'deki ilk canlı televızyon konsenni bir piyango çekılişi sırasında verecek. Ünlü şarkıcının 'Frozen' adlı son single'ını da seslendireceği programa katılan sanatçılann listede büyük ilgi gördüğû gözleniyor. I Kültür Servisi - tstanbul Büyükşehır Belediyesi Şehir Tiyatrolan Harbiye Cep Tiyatrosu'nda iki yeni oyun sergilenmeye başladı. Ali Göçer'in yazıp, Mustafa Arslan'm yönettiği 'Bir Gece Bekçisi Daha' adlı oyunda rolleri Haldun Boysan. Mustafa Arslan, Rıdvan Çelebi, Burteçin Zoga ve Hümay Güldağ paylaşıyorlar. Yeni dünya düzeni içinde kalıp sıkışmış, de|erlerini yitirmiş bir insanın ele alındığı oyunda. toplumdan kaçıp sığınan I. Adam'ın iç dünyası olan II. Adam dışanya çıkıp, karanlığın bekçisi olanlara karşı çoğalmayı savunurken, 'Sandık Odası'nda da dışanda özgür oldugunu sanıp, kısırdöngü içinde kalmış kadm ve erkeğin boşa giden devinimleri iki ayn kalıp içinde iç içe geçen bir oyunla anlatılıyor. Diğer oyunun adı ise 'Vasati Dört Kişı'. Mine Artu'nun yazıp, Hülya Karakaş'ın yönettiği oyunda rolleri Gülen Kıpçak, Süeda Can, Esin Umulu Karabağ ve Hülya Karakaş paylaşıyorlar. Sadece gelenek ve kurallara uyarak yok oluşlannı izleyen üç insanın hayatına dördüncü bir şahıs giriyor. Kurallara aldırmayan, çizginin dışında yaşayan bu kadın, diğer üçünün hayallerine ulaşmalannı sağlar. Her iki oyun da Harbiye Cep Tiyatrosu'nda salı günleri saat 15.00 ve 20.30"da, perşembe ve cuma günleri de saat I5.00'te ızlenebilir. BnSAVda bugün• Kültür Servisi - BEKSAV'da bugün saat 16.00'da '60.Sanat Yılında Zihni AnadoP başlıklı söyleşi gerçekleştirilecek. Balaban, Demirtaş Ceyhun, Cengiz Gündoğdu, Güngör Gencay, I. Kemal Karadayı, Ömer Nida, Anıl Meriçelli, Yılmaz Elmas, Mustafa Köz, Zuhal Tekkanat, Berrin Taş, Mehrizat, Hüseyin Topçugil, Bedrettin Aykın, Tekin Gönenç, Gülsen Tiıncer ve Ismet Alıcı'nın katılacagı etkinliği Suna Aras sunacak. BUGUN • KADIKÖY BELEDrYESİ KÜLTÜR VE SANAT MERKEZt'nde saat 20.00'de 'Grup Resitalden Seçmeler' başlıklı konser izlenebilir. • YAPI SANATEVİ'nde saat 14.00'te 'Medya ve Kapitalizm' başlıklı panel yer alıyor. • AYŞE NtL HALK KÜTÜPHANESf nde saat 15.00'te Fotoğraf ve Sinema Emekçileri'nin (FOSEM) hazırladığı 'Demir Kapılar da Yanar' başlıklı dia gösterisi, saat 16.00'da Yiğit Tuncay'ın hazırlayıp sunduğu 'Günümüz Tiyatrosuna Genel Bakış' konulu söyleşi izlenebilir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle