23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyetİmtivaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yönetmeni: Orhan Erinç 0 Genel Yayın K.oordinatörü. Hikmet Çetinka> a • S'aznşlen Müdürlen İbrahim Yıldız - Dinç Ta\anç • Sorumlu Müdür Fikret llkiz 9 Haber Merkezı Müdüai: HakanKara#Göree!Yönetmen FikrrtEser Dış Haberler Şinasi Danışoglu 9 lstihhar.il Cengiz Yıldırım 9 Fkonomı Mehmet Saraç • Kültür Handan Şenköken 0 Spor vbdülkadir > ücelman • Makaleler Sami Karaören • Duzeltme Abdullah Yaaa 9 Fotograf Erdoğan Köseoğlu 9Bılgı-Belge Edibe Buğra 9 Yurt Hdberlen Mehmet Faraç Yayın Kurulu: tBıan Sdfuk (Başkan). Orhan Erinç, Okta> Kurtböke. Hikmet Çetinkava. Şükran Soner, ErgunBalcLDinçTa>anç. tbrahim V. ıldız, Orhan Bursalı, Mustafa Balba>. Hakan Kara. AnkaraTemsilcisi: Mustafa Balbay Atatürk Bulvan No: 125, Kat:4, Bakanlıklar-AnkaraTcl: 4195020(7hat), Faks: 419502^ • lzmır Temsılcısı: Serdar Kızık. H. Zıya B!v 1352 S.2 3TeI 4411220. Faks:4419117*Adana Temsılcisi: Çetin Yigenoglıı, Inönü Cd. 119 S. No. 1 KaJ: 1. Tel. 363 12 11. Faks: 363 12 15 Müessese Mudüriı Üstün Akmen 0 Koordınatör Ahmet Komlsan # Muhasebe Bülent \ ener01dan; HSseyin Gürer • Ulemıe Öndcr Çelik • Bılgı- tşlem Nail İnal # Bılgısavar SıMem Mıirûvrt Çiler • Satış Fazilet Kuza MEDYA C: • Yönetim Kurulu Başkanı - Genel Mudur Gülbin Erduran 0 Koordınator Reha Işıtman # (ienel \1udur Yartiımcısı SevdaÇoban Tel 514 07 53 • 5139580-5138460-61.Faks 5138463 YayımU>aıı ve Basan: \ enı üün Haber Ajansı. Basm \e Yayıncıhk A Ş TıAocağı Cad 39 41 Cağaloğlu 34334 lsl PK 246 IslanbuJ f el (0 212) 512 05 05 (20 hat) Faks (0 212)513 85 95 19OCAK1998 İmsak: 5.47 Güneş: 7.18 Öğle: 12.22 Ikındı: 14.49 Akşam: 17.11 Yatsı: 18.37 Türkiye'nin çığ bilançosu • ERZURUM(AA)- Gazi Üniversitesi tnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. ibrahim Gürer. çığdan ölümlerin son yıllarda artış gösterdiğini belirterek "Türkiye'de yılda ortalama 22 kişi çığ altında yaşamını yitiriyor" dedi. Türkiye'de çığa en çok maruz kalan ilin Bingöl olduğunu belirten Gürer. çığdan ölümlerin yüzde 70'inin Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi"nde yaşandığını bildirdi. Gediz çevresine SİT konuması • MANİSA (AA) - Manisa Valisi Muzaffer Ecemiş. yoğun kirlilik görülen Gediz Nehri çevresinin StT alanı kapsamına ahnması için çalışma başlatıldığmı açıkladı. Çevrede bulunan birçok deri işletmesine antma tesisi kurmalan için süre tanındığını kaydeden Ecemiş. kendi olanaklannın antma tesisi kurmaya yetmeyeceğini belirten Salihli ve Turgutlu belediyelerine uzun vadeli kredi ve devlet yardımı sağlanması için çalışma başlatıldığinı bildirdi. Bölgenin SlT alanı kapsamına ahnması için gerekli yerlere başvuruda bulunacaklannı ifade eden Ecemiş, "Bu konuda ilgili daire müdürlerine gerekli talimatlar verildi. Çalışmalar bitince SÎT alanı olan yerleri açıklayacağız" dedi. Büyülü heykeller diyarı • GAZİANTEP(AA)- Gaziantep'in tslahiye ilçesinde bulunan. dünyanın bilinen ilk ve tek açıkhava heykel atölyesi olan Yesemek, dünya kültür rurizmine kazandınlacak. 3 bin 500 yıl önce kurulan ve turizm çevrelerince "büyülü heykeller diyan", yörede ise "heykel tarlası" olarak tanımlanıyor, 1890yılında Zincirli'de kazı yapan arkeolog Felix von Luschan"ın ortaya çıkardığı Yesemek"te, bazalt kayasından yapılmış 300'ün üzerinde sfenks, aslan. dağ tannsı. kanşık yaratık. savaş sahnesi içeren ortostad yontu bulunuyor. Ünlüler üniversitesi • ANKARA (ANKA) - Berna Yılmaz"ın onursal başkanlığını yaptığı Bizim Lösemililer Vakfı'nın Haliç adıyla bir üniversite kurmasına ilişkin yasa Resmi Gazetede yayımlandı. Kuruculan arasında ise Genelkurmay Başkanı Ismail Hakkı Karadayı. Deniz Kuvvetleri eski Komutanı Güven Erkaya. Şişli Belediyesi eski Başkanı Gülay Aslıtürk gibi isimlerin yer aldığı Haliç Üniversitesi bünyesinde Fen. Edebıyat. Tıp. Mühendislık. tşletme fakülteleri. Hemşirelik, Su Ürünleri, Beden Eğitimi ve Spor yüksekokullan, Sağlık Bilimleri Enstirüsü ve Konservatuvar kurulacak. Hepatit B öldürüyop • ANKARA (ANKA)- Uzmanlar Hepatit B hastalığının gerek yaygınlığı gerekse karaciğer, siroz gibi ölümcül hastalıklara yol açması nedeniyle AIDS'ten daha öldürücü olduğunu belirtiyorlar. Araştırmalara göre Hepatit B'den 1 günde ölenlerin sayısı AIDS'ten 1 yılda ölenlerin sayısından daha fazla. Hepatit B'nin karaciğer yetmezliği, siroz. karaciğer kanseri gibi ölümcül hastalıklara yol açması nedeniyle tedavisinin mümkün olmadığını vurgulayan uzmanlar. dünyada her yıl 2 milyondan fazla kişinin bu hastalıktan öldüğüne dikkat , çekiyorlar. TÜBİTAK, Türkiye'de iletişim araçlannın kullanımının yaygm olmadığını saptadı 'Teknolojiyi laıflanamıyoruz' • Türkiye'nin iletişim envanterini çıkaran TÜBİTAK, yalnızca 1 milyon 179 bin 601 kişinin bilgisiyar kullandığını, bilgisayar okur-yazarlığının oldukça düşük olduğunu belirledi. İşyerlerinin yüzde 11.3'ünde bilgisayar bulunuyor. • Araştırmaya göre yıllık telefon gelirinin yüzde 42'si Marmara Bölgesi'nden elde ediliyor. Evlerin yüzde 81.8'inde telefon bulunuyor. Yurtdışı iletim teknolojisinin yüzde 68'inde kablo, yüzde 24'ünde uydu kullanıhyor. EBRL TOKTAR ANKARA - TÜBİTAK. Türkiye'nın bugüne kadar gözardı edilen "iletişim envanterinT araştırarak bir ilke imza at- tı. Türkiyede iletişim araçlannın kulla- nımının yaygın ve eşit olmadığını sapta- yan TÜBİTAK. halkın teknoloji kullan- ma becerisinin ise düşük olduğunu be- lirledi. Türkiye'de yalnızca 1 milyon 179 bin 601 kişinin bilgisiyar kullandığını ortaya çıkaran TÜBİTAK. ülkenin bilgi birikimlerinin çok büyük bölümünün elektronık ortama alınmadığı için kulla- nıma sunulmadığı sonucuna vardı. Ülkenin -telekomünikasyon. biJgisa- yar-yazüım kapasitesini" belirleyen araş- tırmada. halkın iletişim hizmetlerine "aç" olduğu saptandı. Kamu kurum ve kuru- luşlannda enformasyon teknolojisinin yeterince izlenemediğini de ortaya çıka- ran araştırmada. bilgisayar okur- yazar- lığinın oldukça düşük olduğu belirlendi. .Araştırmada. bilgisayarlann işyerlerinde sadece "idari işlemlerin" yapılması ama- cıylakullanıldığı saptandı. Teknoiojinin en çok kullanıldığı alanlann mühendis- lik sanayıi ve araştırma-geliştirme (AR- GE) etkinlikleri olduğu \ urgulanan araş- tırmada. şu saptamalara yer verildi: "Türkhe, 1980'lerin başından itiba- ren eğitim alanında bügisa>ançeşitli anıaç- larla kullanmak üzere bir çabaya ginniş- tir. Okullann bilgisavarlaşma oranı dü- şük düze> dedir. Türki\e'de sağlık sektö- ründe bugüne kadar hastanelerin ya da kunımlaruı kendi ihti>açlarını karşıla- ması gözününe aiınarak birtakım dona- nun ve yazılımlar alınmıştır. Ancak sağ- lık hizmeti ağındaki yavgınlaşma düzeyi yeteri kadar gelişmemiştir. Yapılan de- ğeıiendirmelerde ortaya çıkan en büyük problemlerden bir tanesi, kamu kurum- İannın ellerindeki me\ cut bilginin büvük bir kısmını hâlâ elekrronikortama gjrme- miş olmasıdır." İletişim araçlannın yaygınlığı açısın- dan kırsal ve kentsel kesimler arasında büyük uçurum olduğuna işaret edilen araştırmada. bunun ülkenin izlediği ge- nel ekonomik politikadan kaynaklandı- ğı belirtildi. Araştırmada, "Kentnüfusun- daki iletişim kullanımı da yaygın ve eşit değildir" saptamasında bulunuldu. İletişim envanteri Araştırmaya göre ülkenin iletişim en- \anteri şöyle: •Yıllık telefon gelirinin yüzde 42 si Marmara Bölgesi'nden elde ediliyor. • Telefon abonelerinin yüzde 26'sı iş- yeri. yüzde 74'ü ev. • Santral abone kapasitesinin yüzde 76'sı şehir santrallan, yüzde 24'ü kırsal santrallar tarafından veriliyor. • E\lerin vüzde 81.8'inde telefon bu- lunuyor. Bunlann da 5.8'inde telesekre- ter var. • Yurtdışı iletim teknolojisinin yüzde 68'inde kablo. yüzde 24'ünde uydu kul- lanılıyor. • 1 milyon 179 bin kişi bilgisayar kul- lanıyor. • Evlerinde bilgisayan olanlar \iizde 6.5. Bunlann yüzde 1.2'si İnternet'ebağ- h. • İşyerlerinin yüzde 11.3'ünde bilgis- yar bulunuyor. Bunlann yüzde 1.9"u In- ternet'e bağlı. • Türkiyede ses \e müzik kayıtlan üretici yapımevi sayısı 1756. • Sayısal veri bankası sayısı özel sek- törde 1002. • Türkiye'de radyo istasyonlanrun yüz- de 88i yerel. yüzde 9'u bölgesel \e yüz- de 3'ü ulusal düzeyde yayın yapıyor. • 16 ulusal telev izyon kanalı yılda yak- laşık 140 bin saat yayın yapıyor. y^ n Ukbahar-yaz 'Ç' n >aptıklan çalışmalan pod> umlara yansıtmaya başladılar. Fransa'da düzenlenen defilelerde Thicm Mugler ve Dominique Sirop kreasyonlannı sundular. Modacılann şifon ve tülden hazırladıklan kıyafetlerini giymek bu yıl da cesaret iste>eceğe benziyor. (Fotoğraflar: Rcutcrs) Gökova'da çamlar kuruyor MUĞLA - Gökova Termık Santra- lı'nın etki alanında bulunan Datça Ya- nmadası'nda çam ormanlannda me> - dana gelen kurumanın nedeninın sant- ral olmadığı sa\aınuldu. Çamlann ku- runıa nedenı "sıklık bakunı yapılma- mış olması" gösterilirken çe\reciler. "Göko\a Körfezi'ndeki çamlar neden kuruyor" diye sordular. Datça Yanmadası"nda çam ağaçla- nnda kuruma başlaması üzenne. Muğ- la Orman Bölge Müdürlügü tarafindan bölgede araştırma yapıldı. Orman Ba- kanlığı tzmır Orman Toprak Labora- tu\ar Müdürlügü ve Ege Üni\ersitesi Ziraat Fakültesi'nın teknik yardımla- n ile gerçekleştirilen araştırmasında. çam ağaçlannm sıklık bakımlarının yapılmaması sonucu kuruduğu açık- landı. Muğla Orman Bölge Müdürü Ca- vitTığ. konu> Ia ilgili yaptığı açıklama- da. söz konusu kurumanın 20 hektar- lıkbıralandaaörüldüöünüdoörulava- rak." 1970'li yıllarda yapılması gereken sıklık bakımı uygulamasının yapılma- mış olması ve > ine a> nı tarihlerde kök- k'rin eberişsiz toprak tabakasına gir- miş olmasınadan kaynaklanabileceği anlaşıldı" dedi. Sınırsız Çevre Yolculan Sözcüsü SaynurGelendost. "Geçmişte \atağan Termik Sanrralı'nın etki alanındaki çanıiarda kurumaya başladığında böy- le demişlerdi. Ama sonra orada toplu kesimlere gittiler" dedi. iskenderun Santrallara karşı ortak mücadele karan AKIN BODL R e-posta : tan Cg prizma.net. tr İSKENDERIN-Demok- ratik kitle kuruluşian \ e çev- recilerden oluşan 18 örgüt. Doğu Akdenız Bölgesi'nde kurulması planlanan termik ve nükJeer santrallara karşı bir platform oluşturup mücade- le etme karan aldı. Alınan karan basın toplantısıyla du- >uran platform \ önetımi. böl- geye kurulmak istenen sant- rallann Türkive'nin de imza koyduğu birçok uluslararası sözleşmelere aykırı olduğu- na dikkat çekti. Doğu Akdenız Çevrecile- ri(DAÇE). İskenderun Çev- re Koruma Derneği. Isdemir ÇevTe Koruma Derneği. CHP. tP. EMEP. ÖDP. Eğıtim- Sen.Makine Mühendisleri Odası. Haber- Sen. Hatay Ec- zacı Odası. Genel-İş, Maden- Sen, Hatav Diş Hekimleri Odası. Tüm Emekli Sen şu- be örgütlerinden oluşan plat- form, santrallara karşı yapı- lacak mücadelenin ilk eta- bında halkı biigilendirme yo- luna gidileceğini. ardından etkili eylemlerin başlatılaca- ğını açıkladı. İskenderun Çevre Koru- ma Derneği Başkanı Şem- settin Eser. Enerji Bakanlı- ğı "nın sadece enerji nakil hat- larındaki kayıpları dünya standartlarına indirgemesi için gereken tedbirleri alma- sıyla davatılan 10-12 santral ihtiyacınm direkt olarak or- tadan kaldınlacağına da dik- kat çekti. DAÇE Ortak Sek- reteri Oktay Demirkan ise Doğa Akdeniz Bölgesi'ne kurulacak termik ve nükleer santrallann Türkive Çumhu- riyeti'nin de imza koyduğu uluslararası anlaşmalara av - kırı olduğunu v urguladı. De- mirkan. ''.Akdeniz Bölgesi,ya- pılan uluslararası anlaşma- lar ile korunma\a alınmıştır. Akdeniz Eylem Planı ve Etar- selona anlaşnıaları bunlar- dan sadece ikisidir." Milli Eğitim Bakanlığı Oğrenci izleme dosyaları oluşturulacak ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-Milli Eğitim Bakan- lığı. 8 yıllık temel eğitim son- rasmda "etkili rehberiikfıiz- meüeriilköğretim başan no- tu. akademik vetenek sınavı ve şube öğrermenler kurulu kararlannr dikkate alarak yönlendirme yapılacağını açıklarken rehberlik hızmet- îerinin etkınleştirilmesi için hareketegeçti. 1998 yılı Hiz- met İçi Eğitim Plam'nı belir- leyen bakanlık. hizmet içi eğitim etkinliklerine önem- li bir işlev yükledi. Buna gö- re rehberlik v e araştırma mer- kezi ögrermenlenne "Gnıp zekâ testlerini tanıtım ve kul- lanım" \e "okul rehberlik hizmetteri" seminerleri veri- lecek. Milli Eeitim Bakanlıeı. Hiroşima Barış Ödülü sahiplerine verildi GÜRHAN UÇKAN STOCKHOLM-İsveçtebulunan Hiro- şima V'akfi tarafından verilen yaklaşık 1 milyon kron (26 milyar lira) tutanndakı "Hiroşima Dostluk ve Banş Ödülü". ikı araştınnacıyla bir şair arasında bölüşrürül- dü. Ödül. 1995 yılında \xa Nesin'e venl- mişti Katalonyalı Cizv it rahıbi Xavier Ai- bo ile Bolivyalı Felh Layme PairunıanL Ant sıradağlannı paylaşan ülkelerdeki halk- lann kullandıklan bölgesel dillerle ilgili araştırmalanndan ötürü, Kuzey Amerikalı şair Carolyn Forchede El Salvador'daki iç savaş sırasında insan haklan konusundaki büyük uğraşından dolayı bu ödüle layık gö- rüldü. Rahip Albo ile Layme Pairumani. Bo- livya, Peru ve Ekvator'daki yerli halklann kullandıklan dilleri antşürmış. Katalancay- la olan bağını ortaya çıkarmış ve küçük dil- lerin ortak özelliklerini belgelemişti. Çok yoksul bir ülke olmasına rağmen Boiiv - ya'nın ögretim sisteminde büyük reform- lar yapmış olması ve iki araştırmacıyı des- teklemesi, araştırmaların başanyla sürme- smi sağlamıştı. Bolivya'dakı öğrenim refor- mu. doğan çocuklann derhal Ispanyolcaya zorlanmasını ve böylelikle kendi anadılle- nnden kopmalannı önlemeyi amaçlıyor. Amerikalı şair Çarolyn Forche. dün v a- pılan ödül törenmden sonra Stockholm Kul- rürevi'nde El Salvador'dakı iç savaş ve in- san haklan ihlali üzerine bir konuşma va- parak şiirlenni okudu. Ödülü veren Hiroşima Vakfı. 1902-1988 yılları arasında vaşayan Editha Morris'ın vasiyeti üzenneoluşturuldu. İsveç'tedoğan v e Amerikalı yazar IraMorris'le ev lendik- ten sonra Paris'te yaşamaya başlavan Edit- ha Morris. kısa öykülerijle tanındı. Yaza- rın en önemli yapıtını "Hiroşima Çiçekle- rToIuşturdu. Editha Morris'in ölümünden sonkurulan Hiroşima Vakfı. 1989'dan beri her yıl "uluslar, topluluklar ve halklar ara- sında banşı güçlendirici ve gerilimi azaltıcı çalışmalaryapan" kışilere v e kuruluşlara \ e- nlıyor. Bu ödül. 1995 yılında Azız Nesin ile Tunuslu profesör Muhammed Talbi'ye de verilmişti. hazırladığı "rehberlik prog- ram taslağınr tanıtmak üze- re bir dızi seminer düzenle- me karan aldı. Öğrencilerin en sağlıklı şekildeyönlendi- rilmesi için "öğrenci izleme dosyalarım" oluşturmayı planlavan bakanlık. rehber öğretmenlen de bu konuda eğitecek. 5 tnlyon 164 milyar 393 milvon lira maliyetli projey- le tüm öğretmenleri hizmet içi eğitimden geçirmeyi amaçlayan Milli Eğitim Ba- kanlığı. 455 kurs v e seminer düzenleyecek. Ankara mer- kez ilçelennde görevli öğ- retmenler. "Windows 95, W»rd ve Excel" kurslanndan geçirilecek. Bu vıl progra- ma konan "bire>sel \e toplu eddnlikler" dersini değerlen- diımek üzere düzenlenen se- miner de ilköğretim 1. 2 ve 3. sınıf öğrencılenne anlatı- lacak. Sosval bılgileröğret- menlerine "vatandaşlık ve insan haklan eğitimi prog- ramı değerlendirmesemine- ri". imam-hatıp lisesi mes- lek dersi öğretmenlerine "dB- ni nıusiki ögretim nıetotlan semineri". yabancı ülkede görevli öğretmenler ıçın "Türk kültürü ve milli eğitim sistemini tanıum" semineri düzenlenecek. Bakanlık. öğretmen baş- vurularında optik okuyucu sıstemine geçıvor. Turhan Tayan"ın bakanlığı dönemın- de "siyasal amaçlarla kulla- nılabilir" gerekçesiyle red- dedilen optık okuyucu siste- mının Bakan Hikmet Uluğ- bay tarafından kabul edil- mesiyle öğretmen başvuru sonuçlarına bir günde ulaşı- lacak. Yüksekösretim Kurulu (YÖK) ile Milli Eğitim Ba- kanlığı'nca protokole bağ- lanacak diğer bir çalışmay- la da öğretmen adaylannca vapılan staj uygulaması be- lirli standartlara bağlanacak. SÖYLEŞİ ATTİLÂ İLHAN Gorbaçof'un 'Gerekçesi'... oğuk Savaş' yetiştirmesi aydın kişinin, -sağ- sı solcusu farketmez- basit idrâki şudur: ABD, 'liberal' bir güçtür. SSCB ise 'sosyalist' bir güç; bu iki güç, kedi köpek gibi birbirine düşman oldu- ğuna göre, 'liberallik' ile 'sosyalistlik' birbiriyle asla bağdaşamaz, çünkü 'karşıttır'; o halde, 'Yoldaş' Gorbaçof saçmalıyor, 'liberalizm', demokrasi ya da hümanizm gibi, 'sosyalist' bir 'değer' sayılamaz; za- ten o, bu türden paradokslarıyla, SSCB'ni batırma- dı mı, filân festekiz! Acaba iş bu kadar basit mi? Dikkat edilirse, ne gö- rülüyor: 'Yoldaş' Gorbaçof, 'sosya//sf değerier ara- sında, 'demokrasi'y'\ saymış, 'hümanizm'] saymış, 'liberalizm'\ onlara eklemiş; iyi de, dibini biraz kanş- tınrsanız, liberallik gibi, demokratlık ve hümanistli- ğin de, dünyaya 'Aydınlanma Çağı'mn getirdiği de- ğerier olduğunu görmez misiniz? Başka türlü söy- lersek, Rasyonalizm (akılcılık) 'Aydınlanma'yı oluşturmuştur; onun 'çocuğu' Pozitivizm'dir, Li- beralizm ile Sosyalizm de, 'düşman kardeşler'i! Hem canım, kim hatırlamaz: Labour Party'den ön- ce (Işçi Partisi) Ingiltere'de, Muhafazakârlar (Tory'ler) karşısındaki 'Solcular' 'liberaller'di (Vigg'ler); mark- sist ekonominin üzerine kurulduğu temel kavram- lardan pek çoğu, daha önce liberal ekonominin (Adam Smith, Ricardo vs) kullandığı ve tarif ettiği kavramlardır; o halde, 'liberallik' ile 'Sosyalistlik', bir yerde, birbirınin tersi ve yüzü: bir manada, 'karşıtı'! Şimdi bunu sinek pislemedik biryere yazınız! Karşıtların birliği yasası... Yanm yüzyılı aşkın yazı hayatımda, diyalektik mantığın nasıl işlediğini doğru dürüst anlatabi- len, ya beş 'solcu' aydına rastladım, ya on; neresin- den baksanız, iki elin parmaklarını geçmez: bizde 'sosyalistlik' bir çeşit 'Tanzimat Alafrangalığı' sayıldığından, 'ecnebi' uygulamaların 'bülbüllü- ğünü' yapmak 'marksistlik' zannedilmiş; kimse metodla ve işleyişle etraflıca ilgilenmemiştir; 7/- beralliğin', aslında 'sosyalistliğin' içindeki değerler- den biri olduğuna karşı, yükselen itirazlara, o yüz- den, şaşmamak lâzım! Halbuki.. diyalektif mantığın, en çarpıcı ifadesi, yanılmıyorsam şöyledir: A, A ise, B, A'nın 'karşıt' ise, A, B'yi 'içerir': evet, aynen böyle! Gece. A ise, gündüz B ise, bunlann ikisi birbirini 'içerir': gün ağar- dığı anda, gerçekte, gece olmaya başlamıştır; ha- yatla ölüm, birbirinin kesinlikle karşrtıdır ama, ikisi bir- birini içerir, çünkü doğduğumuz andan itibaren ufak ufak ölmek sürecine girmişizdir, vs... Sosyalizm ile liberalizm de öyle; ikisi birbirinin 'karşıtı'dır, ama iki- si birbirini 'içerir'. Biliyorum, şimdi, nasıl ama? diye- ceksiniz; hadi bir izah deneyelim. Ulusal Demokratik Devrim, ('Hukuki Özgürlük, Hukuki Eşitlik, Hukuki Kardeşlik), liberal burjuva dev- rimidir; demokrasi ve laiklik, bir manada hukuk dev- leti onunla gelir; feodal/ümmet döneminin hem alt hem üst yapısı. onunla tasfiye olur; ama, yeni yapı- lanma içinde, liberal ticaret ve sanayi burjuvazisi, iş- çi sınıfını yeni bir itici güce dönüştüreceğinden, Ulu- sal Demokratik Devrim, gerçekleştiği andan baş- layarak, 'karşıtını'yâni Sosyalist devrimi 'içerir'; yâ- ni neyi. 'Ekonomik özgürlüğü, ekonomik eşitliği ve ekonomik kardeşliği'! Sosyalist devrim, ulusal ve liberal burjuva demok- rasisi içinden yükselecektir: burası birgerçek, orta- ya çıkacak düzen de. klâsik gelişme şemasına gö- re, ister istemez, önceki devrimin müktesabatını (ka- zanımlarını) içinde taşıyacaktır; daha açık söyler- sek. sosyalist toplum düzeni içinde, önceki dev- rimin getirdiği toplumsal kazanç mevcuttur, sü- rer gider; yeni düzenin getirdiği yeni kazançlar, yâni ekonomik eşitlik, ekonomik özgürlük, eko- nomik kardeşlik vs; daha önceki devrimin getir- diği hukuki özgürlük, hukuki eşitlik, hukuki kar- deşlik üstüne yükselir. Hal böyle olunca, sosya- list değerier arasında, -hele hukuki düzeyde kesin- likle- liberalliğin bulunmasına şaşmalı mı? Bu ada lâyık gerçek bir sosyalizmde, bireyler sadece ekonomik düzeyde özgür, eşit ve kardeş olma- yacaklardır, hukuki düzeyde de olacaklardır; di- yalektiğin, karşıtların birliği yasası, bunu böyle yazar. Sovyetler Birliği neden 'çürüdü?' orbaçof da, o yüzden gözünü kırpmadan söy- ler, çünkü o, klâsik şemayı ızlemeyen sosya- list iddialı bir toplumun. ne çetin bir dikta ve tota- literlik düzeni olduğunu, bizzat yaşamış bir halkın çocuğudur: Sovyet devrimi, ideolojik düzeyde, Fransız Devrimi'nin ve Komün'ün 'devamı' ol- mak iddiasındaydı ama; onların topluma getir- diği kazançlan, uygulamada şiddetle reddetmiş- ti. Duruma, hele Ovsif Visaryanoviç Stalin ege- men olduktan sonra, Sovyetler Birliği'nde, Ay- dınlanma Çağı'mn insanlığa kazandırdığı huku- ki özgürlük, eşitlik ve kardeşlik 'külliyen' red- dedildiği gibi; insan haklan ve benzeri kavram- lar, toptan çöpe atılmıştır; ekonomik düzeyde sağlanabilecek özgürlük, eşitlik ve kardeşliğin yeterli olacağı iddia ediliyor; aslında, hukuki özgürlük ve hukuk devleti ortadan kaldırıldığı için, düzen sosyalist olamadığı gibi, içinden çü- rüyordu. Şimdi anlaşılıyor mu, Gorbaçof'un neden 'Glas- nost/ Açıklık ve 'Perestroika/Yeniden Yapılan- ma' programlarına başvurduğu? Neden, ufak ufak. o katı ve mengeneye kıstınlmış yaşayan Sovyet Top- lumunu, daha özgür ve hukuka dayanan bir haya- ta götürmek istediği? Zira, hukuki düzeyde eşit- lik, özgürlük ve kardeşlik (onun deyimiyle, 'li- beralizm, demokrasi ve hümanizm') olmadı mı, ekonomik düzeydeki özgürlük, eşitlik ve kar- deşlik sağlanamaz! O kadar ümitle başlayan Sovyet Devrimi'nin, dönüp dolaşıp, Nomenkla- tura Oligarşisi'ne ve Parti Aristokrasisi'ne ge- lip dayanması, bu acı gerçeği hepimizin gözüne soktu. Sokmamış zâhir, baksanıza neler saçmalıyorlar! http:// www. prizma.net tr/ A İLHAN http://www.eda.tr/-bilgiyay/yazar/ailhan.htlm
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle