Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 14 OCAK 1998 ÇARŞAMBA
HABERLER
Tutuklulann insani isteklerine ilişkin yasakçı inada son verilmiyor, huzursuzluk dışanya da yansıyor
Cezaevinde gerginlik bitirflmiyorYiırt Haberleri Servisi - Erzurum Özel
ve E Tipi cezaevlerinde 170 siyasi tutuk-
lu ve hükümlünün sürdürdüğü açlık gre-
vi 55. gününe giverken 13 eylemcinmdu-
nımu giderek kötüleşiyor. Mersin'de tutuk-
lu ailelerinin protesto eyleminde 100 kişi
gözaltına alındı. Eylemde muhabırimiz
Nazmi Akdağile yerel bir televizyonun ka-
meramanı polislertarafmdan yumruklan-
dı. HADEP Genel Başkanı Murat Bozlak,
hükûmetin, cezaevlennde açlık grevinde-
ki mahkûmlann taleplerimn karşılanma-
ması konusunda aldığı karan gözden ge-
çirmesıni ıstedi.
Arkadaştmız Recep Kapucu'nun bil-
dirdiğine göre, Adalet Bakanhğı'nın ba-
zı uygulamalannı protesto içın 54 gün ön-
ce Erzurum'daki cezaevlerinde dönüşüm-
lü olarak süresiz açlık grevine başlayan 170
tutuklu ^ e hükümlüden 13"ünün durumu
ciddiyetini koruyor. Eylemlernedeniyle tu-
tuklu ve hükümlü yakınlannın akınına uğ-
rayan Erzurum cezae\ leri önünde yoğun
güvenlik önlemlen ahndı. Bu arada tu-
tuklu yakınlan ile kitle örgütlennin tem-
silcilerinin kaldığı otellere tehdıt telefon-
lannın gelmesi üzerine bazı kitle örgütle-
nnin yöneticıleri önlem alınması için Er-
zurum Valiliği'ne başvurdular.
MHP Erzurum tl Başkanı Cezmi Polat
düzenlediği basın toplantısında. Erzu-
rum'da tutuklu yakınlannın kaldığı otele
tehdıt telefonlan geldiğine ilişkin haber-
ieri "provokasyon" olarak niteledı.
Açlık grevinı sona erdirmek için 16
gündûr Erzurum'da bulunan İHD. ÖDP,
HADEP. SES. TTB, ÇHD. TOHAV \ e Dı-
yarbakır Demokrası Platformu'nun giri-
şimleri üzerine hükümlü ve tutuklular.
"Moklaruı birleştirilmesi. iase bedelleri-
nin ödenmesi. haftada bir gün mahkûm
temsilcilerinin özel görüşme yapması" is-
teğinden vazgeçtiler. Hükümlüler sportif
faaliyetlere ızın verılmemesi nedeniyle
eylemlerini sürdüriiyorlar.
Erzurum Cezaevı Savcısı Numan Eroğ-
DSFden
Hazine'ye
itiraz
Adalet Bakanı eylemlerdeki kaygı verici gelişmeyi değerlendirdi
Sungurlu uzlaşmamada direniyor
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Adalet Bakanı Ottan Sungurlu,
cezaevlerinde ölüm sınınna yaklaşan
açlık grevlerinde tehlikeli bir durum
olmadıgıru savunurken, cezaevi
yönetıcilennı "Bakanlar Kuruiu
karanna uymalan" konusunda
uyardı. Kütahya Cezaevi'ndeki
mahkûmlann çini çalışmalarından
oluşan "Cezaevinde Açan Çiçekler"
başbklı serginin açılışında
gazetecilerin sorulannı yanıtlayan
Adalet Bakanı Oltan Sungurlu,
Erzurum E Tipi ve Özel Tip
cezaevlerinde yapılan açlık grevleri
lu, tutuklu ve hükümlülerin. açhk grevini
sona erdirmek için sportif faaliyetlere izin
venlmesini istedıklerine işaret ederek, bu
iznin verilmesinin söz konusu olmadığı-
nı bildırdi. Terörle Mücadele Kanunu'nda
u
Hükümlü ve tutuklularbir araya gelemez
ve göruştürülemez" ifadesinin yer aldığı-
nı anımsatan Eroğlu. şunlan söyledi:
"Cezaevindeki hükümlü ve tutuklular,
bunu delmek için çaba sarf ediyor. Bura-
daki amacın sportif faaliyetler olmadığma
dikkat etmck gerekiyor. Terörie Mücade-
le Yasası'na göre, futboL, basketboL, sat-
ranç gibi sportif faaliyetierin yapümasına
izin vermemiz mümkün değü."
HADEP Genel Başkanı Murat Bozlak,
Erzurum Cumhuriyet Başsavcısı Hakk»
Köylü'yü makamında ziyaret eti. Bozlak,
adliye çıkışında gazetecilere yaptığı açık-
lamada, açlık grevinin sona erdirilmesin-
den umutlu olduğunu söyledi. HADEP
Erzurum ıl binasına giden Bozlak, 1996
yılında cezaevlenndeki açlık grevlerinde
nedeniyle hiçbir mahkûmun ölmesine
göz yummayacaklannı söyledi. Açlık
grevi yapan mahkûm ve hükümlülerin
istemlerinin kabul edilemez olduğunu
söyleyen Sungurlu, "Bakanlar
Kurulu, hükümlü ve tutuklularui
taleplerinin arnk karşdanamaz bir
noktaya geküğinL bu itibarta kesin
olarak bunlann karşdanamayacağmı
açıkiamış bulunmaktadır" dedi.
'TehUkeyok'
Açlık grevi yapan mahkûmlann
doktor denetiminde olduklarını ve
tehlikeli bir durumlan olmadıgıru ileri
12 kişinin öldüğünü, yeni ölümlerin ya-
şanmasını istemediklerini belirterek şun-
lan söyledi:
"Hükûmetin taviz vermeme şeklindeki
açıklaması yerindedeğiklir. Hükümet ba-
zı olaylann toplıunda yaratuğı rahatsızlı-
ğı düşünmekzorundadır. Gerginliği orta-
dan kakhracak yaklaşımlar içinde bulun-
malıdır. Bu açıklama, hükümet tarafin-
danvenidendeğertendirilmelidir.r
Alman
Yeşiller Partisi milletvekillerinden Heidi
Lidmann da eylemin sona erdinlmesi için
Erzurum'da girişimlerde bulunuyor.
Gözaltılar
Mersın'de cezaevlenndeki açlık grevi-
nin sona erdinlmesi için hazırladıklan di-
lekçeyi ANAP yöneticilerine vermek is-
teyen tutuklu yakınlan ile demokratik kit-
le örgütü temsilcileri "Tabutluklara hayır",
"Sokağa, eyleme" yazıh pankart açarken
"Zindanlar boşalsın,tutsaklara özgürtük*
diye sloganlar attılar. Emniyet Müdür Yar-
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - DSP
Genel Sekreteri Zeld Sezer. "tutumlu
bir parti"" olduklannı belirterek,
Hazine'den bu yıl alacaklan 594 milyar
734 milyon 504 bin liralık yardımı
fazla buldu. DSP Genel Merkezi'nde
düzenlediği basın toplantısında Sezer.
55. hükûmetin cumhuriyet döneminin
en kapsamlı \e radıkal eğitım
reformunu gerçekleştırdiğini söyledi.
Sezer, şunlan söyledi: "Bu hükümet
döneminde Türkrye'de ilk kez işsiziik
sigortası yasa tasansı hazırlanmış. Bağ-
Kur üyesi çiftçilerin sağlık sigortası
kapsamına alınması çauşmalan
yapılmıştır. Güneydoğu ve Doğu
Anadolu'daki yurttaşlannuzuı
sorunlannı çözmek üzere gerekli
önlemler alınmışbr."
süren Sungurlu, "Bundan
sonra istediklerinin verflmesi halinde,
bizim göreviiterimizin
içcri girmesi, hapsedflmesi
gerekmcktedir. Çünkü arnk kanunlan
ihlal söz konusudur" diye konuştu.
Mahkûm yakınlannın eylem
hazırlığında olduğunun anımsatılması
üzerine Sungurlu, yapılacak
eylemlerin açhk grevlerinin
uzamasına yol açabilecegini kaydetti
Adalet Bakanı Sungurlu,
mahkûmlann cezaevlerindeki devlet
otoritesini ortadan kaldırmayı
hedeflediklerini söyledi.
dımcısı Ümit Baübay. topluluğu uyara-
rak dağılmalannı istedi ve aksi takdirde gö-
zaltına almacaklannı söyledi. Dağılması-
na fırsat bırakılmayan kalabalık, çevik
kuvvet tarafından çevrilerek otobüslere
bindirildi. Gözaltına alınan 100 kişi ara-
sında KESK Dönem Sözcüsü Hüseyin
Aral, Eğitim-Sen Mersin Şube Başkanı
Alaattin Erdoğan, HADEP ve İHD yöne-
ticileri ile açlık grevini desteklemek ama-
cıyla HADEP il binasında üçer günlük
açlık grevi yapan aileler de bulunuyor.
Gözaltılan görüntelemek isteyen yerel
tGRT kameramam Abdullah Bicerbir ko-
miser yardımcısı tarafindan yumruklandı.
Bu olaya engel ohnak isteyen gazetemiz
muhabiri ve Mersin Gazeteciler Cemiye-
ti Yönetim Kuruiu üyesi Nazmi Akdağ
da güvenlik şubesinde bir polisin saldın-
sma uğradı. Akdağ'a hakaret ederek bo-
ğazını sıkan polis, Emniyet Basm Büro-
su Amiri Yusuf Güzelin araya girmesi
Demirel
Sezer'le
goruştü
RFyleilgfli
kapatma davası
sürerken
Cumhurbaşkaru
Süleyman Demirel
dün öğk saatlerinde
Anayasa
Mahkemesi'nin yeni
başkanı Ahmet
Necdet Sezer'i
Çankaya Köşkü'nde
kabul ettL Demirel,
Mahkeme Başkanı
Sezer'iyeni
görevinden dolayı
kutJadı ve başaniar
dikdi. Görüşme
daha sonra basına
kapah devam ettL
(Fotoğraf: AA)
üzerine sakinleştirilebildi.
Mersin GazetecilerCemiyeti Başkanı AB
Adalıoğlu, olaydan sonra İçel Emniyet
Müdûrü Tuncay Yılmaz'ı arayarak gaze-
tecilere yapılan saldınyı kınadı.
Adana tnönü Parkı'nda dûn 12.30'da
bir araya gelen tHD, HADEP, EMEP. Ba-
nş Partisi, ÖDP, DBP, SÎP, KESK. Genel-
Iş, MKM, Atılım, Emekli-Sen, Halkevi
yöneticileri ve üyeleri, "İnsanlık onuru
işkenceyiyenecek" diye slogan attılar. Ge-
niş güvenlık önlemlen alınan parkta tHD
yöneticisi Süleyman Kıhnç demokratik
kitle örgütleri adına şu açıklamayı yaptr.
"Adalet BakanlığTmn tutuklu ve hü-
kümlülerintalepieri karsjsındaki duyarsız-
lığıvekayıtsızhğı. hükûmetinölümiere da-
vetiye çıkartan tavnnı açıkça ortaya koy-
maktadır. Hükûmetin ve Adalet Bakanb-
ğı'nın bu kavgayı kazanma şansı hiç ol-
mayacaknr. Kazanan insanhk onuru ola-
cakür." Demokratık kitle örgütlen yöne-
tici ve üyeleri daha sonra HADEP il bina-
sına giderek açhk grev indeki tutuklu ve hü-
kümlü yakınlanna destek verdiler. Erzu-
rum'da siyasi tutuklu ve hükümlülerin sür-
dürdüğü süresiz açlık grevi eylemine tz-
mir'deki tutuklu ve hükümlü yakınlan aç-
lık greviyle destek veriyor.
Bandırma Cezaevi'nde tutuklu bulu-
nan şeriatçı İBDA-C terör örgütü üyeleri
de cezaevi koşullannın düzeltilmesi ve
Erzurum, Nazilli, Tokat ve diğer cezaev-
lerindeki açlık grevlerine destek için sü-
resiz dönüşümlü açlık grevine başladık-
lannı bildirdiler.
Çağdaş. Hukukçular Demeği (ÇHD) ts-
tanbul Şube Başkanı Murat Çelik de ce-
zaevlerinde yaşanan sorunlar ve insan hak-
lan ihlallennin süreklilik kazanarak "ge-
nel potitika" haline dönüştüğünü söyledi.
Eylemcilenn taleplennın insani ve huku-
ki olduğunu kaydeden Çelik, bu taleple-
rin kabul edilmemesinden doğacak so-
nuçlann sorumlulannı asla affetmeyecek-
lerini söyledi. ÇHD'ye üye bir grup avu-
kat, daha sonra imzaladıklan dilekçeyı
Adalet Bakanı Oltan Sungurlu'ya gön-
derdiler.
Oturma eyleroJeri
Öte yandan 30 kışilik birgrup Türk-lş'in
Taksim tnönü Caddesi üzerindeki Birinci
Bölge Temsilcilıği'ne gelerek oturma
eylemi yaptı. Güvenlik kuvvetleri eyleme
müdahale etmezken tutuklu yakınlan,
Türk-lş Genel Sekreteri ŞemsiDenizerin
taleplerinı Başbakan'a ve Adalet Bakanı'na
ileteceğıni belırten bir mesaj göndermesi
üzerine eyleme son verdi.
45 kişilik bir grup da DtSK'in Merter
Ahmet Kutsı Tecer Ceddesi üzerindeki
genel merkezine gelerek dün akşam saat
16.30 sıralarmda oturma eylemi başlattı.
DtSK Genel Başkanı Rıdvan Budak ile de
görüşen grup. kendilenni destekler nitelikte
bir basın açıklaması yapılmasını istedi.
Bu taleplenne olumlu yanıt alamayınca
binayı boşaltmama karan alan grup, açlık
grevine başlayacaklannı belırtti. 45 kişilik
grup Budak'm gırişimlerine karşın eylemini
sürdürüyor. Kamu Emekçileri Sendikalan
tstanbul Şubeleri Platformu tarafından
yapılan yazıh açıklamada da "Erzurum
cezaevinde, demokratik kamuoyunu
yaralayacak ölümler olmadan, tutuklu ve
hükümlülerin insani taleplerinin kabul
edilerek açlık grevlerinin sonlandınlmasıru
istivoruz" denildi.
Başbakanlık, 'Bilgi Edinme Hakkı ve Bilgi Koruma Yasa Tasansı' taslağını hazırladı
Yurltaşa bügi edirnne özgürlüğü• Devlet sırn ve sır kavramlan
yeniden belirlenecek.
• Yurttaşlar, sır kapsamında
olmayan tüm bilgilere
ulaşabilecek.
• Yargı ve Meclis'e ıstenilen
bilgileri vermeyenler
cezalandınlacak.
• Bilgi verilmesi konusunda
çıkan anlaşmazlıklann çözümü
için kamu hakemi
oluşturulacak.
EMİNE KAPLAN
ANKARA-Başbakanlık. "Gü-
ruşığında N önetim Projesi'" kapsa-
mında ''Bilgi Edinme Hakkı >e Bil-
giKoruma
1
' yasa tasansı taslağı ha-
zırladı. Taslağa göre. "Devtet sır-
n ve sır" kavramı yeniden tanım-
lanırken, insan haklanna aykın,
anayasada tanımlanan temel hakve
özgürlükleri yok etmeyı amaçlayan
eylemler sır olamayacak. Yargı ve
Meclis komısyonlanna bilgi veT-
meyenlerin cezalandınlmasının
öngörüldüğü taslakta. yurttaşlann
sır kapsamında olmayan her türlü
bilgıye ulaşabilmesi, bu konuda
çıkacak anlaşmazlıklann çözümü
içın kamu hakemlerinin oluşturul-
ması hükme bağlandı.
Başbakanlık tarafından hazırla-
nan "Bilgi Edinme Hakkı ve Bilgi
KorumaYasaTasansftaslagı, Ba-
sın Konseyi ve ilgüı kuruluşlann
görüşünün alınmasının ardından
son biçimini alacak. Taslakta, 13
konu "devlet sım vesır" kapsamı-
na alımrken, İnsan Haklan EvTen-
sel Beyannemesı'nde yeralan hak
ve özgürlüklere aykın, anayasada
tanımlanan hak ve özgürlükleri kı-
sıtlamayı ya da yok etmeyi amaç-
layan eylemlerinin sır ve devlet
sım olamayacağı, bu eylemler içın
devlet sım ıddiasında bulunula-
mayacağı vurgulandı. Taslakta, sır
kapsamındaki bazı konular şöyle:
"Devietin dc\ amlılığının tehlikeve
tehdit ahma gireceğu diğer ülke-
lerleolan m ifişkflerin bozulması ve
riske gireceği açıkca beüi olan bîl-
gLbdge. dokümanve her türlü ka-
yıt Yarguun açıklanması \<oiunda
bir karan olmadıkca; yargı ma-
kamlannuı halen sonışturma ve
araşürma aşamasında otan dava
ve bu tür işlerine ait bUgüer, halen
devam eden polis ve diğer kolluk
kuvvetleri ile istihbarat birimleri-
nin soruşturma ve araşormalan-
na iHşkin bilgiler.özel hayatın vebb-
bi dosyalann giztiliğine ilişkin b0-
gfler. milli para ve kambiyo piya-
salanna ilişkin belge ve bilgiler,
açıklanması dunımunda bir kişi
için yaşamsal tehlike yaratabilecek
her türlü bilgi, yine açıklanması
dunımundasuçakanşmış kişilerin
adalettenkaçmasınanedenolacak
bügileıf
Taslakta, yurttaşlann "devtetar-
n ve sır" kapsamı dışında ve özel
yasalarla sır olduğu belirtilmemiş
olan her türlü bilgi ve belgeye ula-
şabilmesi öngörülürken, yurttaş-
lann bilgi almasını engelleyenle-
nn TCK'nin hükümleri uyannca
cezalandınlması hükme bağlandı.
Taslakta aynca, yargı, Meclis ya da
Meclis komisyonlannın istediği
bilgilenn hiçbirkişi, kurum ve ma-
kam tarafından reddedilemeyece-
ği ve saklanamayacağı vıırgulanır-
ken. aksı takdirde suç işleneceği-
ne dikkat çekildi.
fŞlFIR NOKTASIIORAL ÇALIŞLAR
Susurluk Raporu, süper müfettiş
Kutlu Savaş tarafından Başbakan'a
sunuldu. Raporun önemli bölümleri
dünkü gazetelerde yeraldı. Kutlu Sa-
vaş'ın ortaya çıkardığı ve belgelere
dayanarak yazdığı rapordan basına
yansıyan bölümlertam anlamıyla kor-
ku verici. Devlet, sanki çete gibi ça-
lışmış. Hoşunagitmeyen işadamlan-
nı, aranan başka kişilere öldürrmüş.
Adam öldürmüş canilere, pasaport
verip, yurtdışında suikast düzenle-
mek amacıyla örgütlenmelere girişmiş.
"Yeş;7" kod adlı Mahmırt Yıldınm,
MİT tarafından kullanıhyor, onun ha-
raç toplayacağı bir düzen sağlanıyor.
Bazı devlet görevlileri Azerbaycan'da
Haydar Aliyev aleyhine bir darbeye
katılıyorlar. Buna benzerdaha birçok
kanunsuz eylemin devletle, devlet gö-
revlileriyle ilişkisi saptanıyor.
Kutlu Savaş'ın raporunun basına
yansıyan bölümlerindeki bilgiler biz-
ler için yeni değil. Bunlar üzerine Su-
surluk kazasından sonra epeyce söz
edildi. Belki basına yansımayan baş-
ka yeni ve önemli bilgiler de vardır. Sa-
Devlet mi Çete mi?
vaş'ın raporunun önemli yanı, üst dü-
zey bir devlet görevlisinin başbaka-
nın emriyle bilgiler, belgelertoplama-
sı ve bunu resmi bir rapor olarak sun-
ması.
Hükümet, artık resmi ve iyi araştı-
nlarak yazıldığı söylenen bir rapora sa-
hip. Ortaya atılanlar artık iddia olmak-
tan çıkıp, bir rapora dökülmüş du-
rumda. Bunca kanunsuz ve vahşi ey-
leme bakıp bazı sorulara cevap ara-
mak zorundayız. Örneğin Kürt işa-
damlarının öldürülmesi, bazı devlet
görevlilerinin kendi başlanna kararlaş-
tırıp uyguladıkları cinayetler mi? "Ye-
ş//"in gözünü kırpmadan adam öldür-
mesi, haraç toplaması birkaç kendi-
ni bilmez devlet görevlisinin kişisel
karan mı? Azerbaycan'daki darbe gi-
rişimi, iki üç ülkücünün bir iki devlet
görevlisini kafaya almasıyla mı yapıl-
mak istendi?
Benim kafamdaki temel sorular
bunlar. Asıl bunlara cevap anyorum.
Bu rapor sonrası şunu tartışmalıyız.
Bunca cinayet, yargısız infaz, faili
meçhul cinayet, uyuşturucu kaçakçı-
lığı, kara para vurgunu şimdiye kadar
söylendigi gibi "Bir kıstm devlet gö-
revlisinin şahsi eylemi" miydi? Yok-
sa devletin en üst kademelerinde
planlanıp uygulanmaya konmuş işler
miydi?
Bu sorunun ne önemi var diye so-
rabilirsiniz? Çok önemi olduğu inan-
cındayım. Eğer bunlar bir devlet po-
litikası ve devlet tercihi olarak yapıl-
dıysa, o zaman bunlara kimin neden
karar verdiğini öğrenmemiz gerekir.
Sonra bunlara karar veren kurumla-
rın bu siyasetleri neden tercih ettiği-
ni anlatmasını isteriz. Daha da önem-
lisi, devletin bu siyasetlerden vazgeç-
mesi için temel yaklaşımlann netleş-
tirilip ortaya konması ve degiştiril-
mesi için yeni bir seferbertik yapılma-
sını öneririz.
Kutlu Savaş'ın raporu çok önemli.
Ancak bu rapor, devlet politikalannın
sorgulanması ve masaya yatınlma-
sıyla sonuçlanırsa kalıcı izler bıraka-
bilir. "Yeşil" kimin adamı? Neden hâ-
lâyakalanamıyor? Onu kim koruyor?
Devlet içinde şimdiye kadar kim ko-
rudu? Bu soruların üzerine gidilirse,
devletin temel tercihleri nedeniyle bu
adamın ön plana çıktığı daha iyi an-
laşılır.
Devletin tercihlerini ele almak ne-
den önemli? Çünkü bu devlet veya bu
devlete yön veren felsefe, 45-50 yıl-
dır Türkiye'nin iliklerine işleyecek bir
yapılanmaya yol açtı. Bu yapılanma,
sağı, şovenizmi, dinciliği kendisine
temel edindi. Ülkücüler, bir devlet gö-
revlisi gibi olarak kabul gördüler. Sol-
cuların ve muhaliflerin kim üzerine
yürüdüyse ona yükselme yollan açıl-
dı.
Tayinlerde, siyasetçilerin ön plana
çıkmasında, sol düşmanlığı, ırkçılık
esas ölçü alındı. 1942-43 yıllannda
uygulanan ırkçı VarlıkVergisi konusun-
da bir araştırma yapıyordum. Azınlık
işadamlarını silmeyi amaçlayan bu
girişimin arkasında tanıdık bir politi-
kacı çıktı: Ferft Melen. Melen, Varlık
Vergisi uygulamasının başaktörlerin-
den birisi olarak elinden geleni yap-
tığını övünerekanlatıyordu. "Böylece
sermayeyi Türkleştirdik" diyordu. Yıl
1942, o günden sonra Melen'in yıldı-
zı hiç sönmedi. Hele 12 Mart gibi bas-
kı dönemlerinde iyice parladı. İsmet
Paşa'nın yanında politika yaptı, dar-
be dönemlerinde ise başbakanlıktan
Maliye Bakanlığı'na kadar en üst dü-
zeyde görevlere getirildi.
Susurluk'a bakın aynı tercihleri gö-
rürsünüz. Kim ne kadar demokrasi
düşmanıysa, sol düşmanıysa devle-
tin himayesini görmüş. Yükselmiş. Bu
nedenle, Susurluk raporu, bir iki dev-
let görevlisinin işi mi yoksa devletin
temel tercihleri mi açısından ciddi ola-
rak incelemeli ve karara bağlanmalı.
Tabii bundan sonra devletin bu tercih-
leri devam edecek mi? Onu da gör-
mek istiyoruz.
GLOBALpOLİTİKfcLTÜR
ERGİN YILDIZOĞLU
Paradigmanın Sonu
Küreselteşme süreci yokuş aşağı giden, frenteri pat-
lamış bir kamyona benziyor. Önce Meksika'ya çarp-
tı, şiddetle sarsıldı amadevrilmedi. SonraAsya Kap-
lanlan'na çarptı, dengesini kaybetti. Şimdi, küresel-
leşme yavaş çekilmiş filmleri andıran bir şekilde dev-
riliyor. Yolunun üstünde ise Çin ekonomisi var. Hiç
şüpheniz olmasın, bu kamyon Çin'e çarptığı anda
fılm birden baş döndürücü bir hız kazanacak.
Peki direksiyonda "Fren-patlama"ya karşı tedbir
alıp kamyonu yolun kenarına çekmeyi ya da engel-
lerin etrafından dolaşmayı deneyecek kimse yok
mu? Var, ancak bu şoförün, ne tecrübesi ne de bil-
gisi bu tür koşullara uygun.
George Soros a bakarsak, "Uluslararası mali s/s-
tem birparçalanma yaşıyor. Dünya çapında bir def-
lasyonun eşiğindeyiz" (Fınancial Times, 31/12/97).
Bence bu bile oldukça iyimser bir yaklaşım. Dünya
ekonomisi bu seneyavaşlamayabaşlıyor. Deflasyon
bir yavaşlamayla birteştiği anda, önce bir borsa kri-
zi, arkasından bir depresyon gelmesinin olasılığı çok
yüksek.
Kamyon Kaplanlar'açarptığında, dünya ekonomi-
sindeegemen olan "kamyonyönetme" paradigma-
sı, "ekonomik etkinliğin düzenlenmesinin, kaynak-
lann dağıtılmasının piyasa güçlerine bırakılması, dev-
letbrin depiyasanın ayaklanna dolaşmaktan vazgeç-
mesiydi". Bu yaklaşımın birsonucu olarak, IMF, ABD
devlet yönetimi ve hazinesiyte yakın işbirliği içinde,
piyasanın işleyişinin önündeki engellerin kaldınlma-
sına uygun politikalan geliştirmişti. Her mali ekono-
mik krizde, "7982 borç krizı "nden bu yana, IMF hep
aynı reçeteyle kapıya dayandı. "Kredi ve destek is-
tiyorsanız, mallann ve sermayenin dolaşımını de-
netleyen mekanizmalan sökünüz, piyasa güçleriniser-
best bırakınız. Piyasa güçlerinden vergi alıp verim-
siz sosyal harcamalara yatırarak bütçe açığı yarat-
ma alışkanlığından vazgeçiniz. Malisermaye ve dö-
viz kazanan sektörler dışındaki tüm diğer sektöhe-
re devlet desteğini kaldınnız." Bu uygulamalar, kü-
reselleşme sürecini hızlandırdı ve belli bir yönde,
ABD egemenliği altında biçimlendirdi.
Asya krizi başladıktan sonra görüldü ki, Har-
vard'dan Prof. J. Sachs'ın datesprt ettiği gibi, IMF
politikalannda bir mantıksızlık var. IMF, kapasite faz-
lası ve deflasyon sıkıntısı çeken ülkelere, ekonomi-
lehni daraltıcı reçeteler öneriyor, ateşe benzin dö-
küyor. Kısa zamanda kuşkular büyüdü ve eskiden
solculann, sosyalistlerin "komplo teohsimerakı'nm
bir sonucu olarak görülen yaklaşımlar, 'establishment"
yazarlannın kalemlerinden dökülmeye başladı.
International Herald Tribune ve Los Angeles
Tımes yorumcusu William PfafTa göre, "Asya'nın
ekonomik krizi, bir Amerikan usulü küreselieşme
modelinin krizi"yd\. Zurich KempererAraştırma dan
David Hale'ye göre, "Geçmiş deney piyasanın tek
basına bırakıldığında risk hesaplannda sürekli yan-
lış hesap yaptığını ve kaynaklan yanlış dağıttığını
açık seçik gösteriyordu". "Şimdi yabancı bankala-
nn kaynaklannı birdenbire G.Kore'den çekmeleri, uzun
dönemde siyasi sonuçlar doğuracak bir güvensiz-
lik ve kızgınlık yaratmıştır." Dünün dogmatik mone-
taristi Financial Times, şimdı adeta "çaktırmadan"
Keynesgil oluyor ve Japonya devletine "kamu forf-
larını kullanarak bankaları desteklemesinı ve mg''
politikalaha ekonomiyi genişletmesini öneriyordu".
CNN'de Riz Khan'ın O&A (Soru ve Cevap) program-
lanna çıkan bir Dünya Bankası Genel Müdür Yar-
dımcısı, "Asya krizi özel sektörün disiplinsizliğin-
den kaynaklanmıştır. Yoksa devletlehn maliye poli-
tikalan sağlıklı ve ekonomileri disiplinliydi" diyordu.
Bu koşullarda IMF kendini savunmaktazorlanıyor,
en yakınlan, örneğin, VVashington Uluslararası
Ekonomi Enstitüsü Yönetim Kuruiu Başkanı ve Be-
yaz Saray Danışmanı C. Fred Bergsten, "Ben hâ-
lâ IMF'nin ana stratejisinin doğnı olduğunu düşü-
nüyorum. Ama bu strateji bugüne kadaretkili olma-
dı" diyerek ağzını geveliyordu.
Şimdi durum şu: Dünya ekonomisi ciddi bir eko-
nomik ve siyasi felaketin eşiğinde. Krize karşı poli-
tikalann küresel düzeyde düzenlenmesi ve ulusal
düzeyde de iç kaynaklara ağııiık veren yeni büyüme
modellerinin bulunması gerekiyor. Ne ki, ne halen ege-
men olan Paradigma bu iki soruya cevap verecek
ne de ABD yeni altematif polrtikalar dizisi geliştire-
cek liderliği sağlayacak durumda.
Yatınm Bankası Morgan Stanley'den analist Joe
Ouinlan, "Küreselieşme sürecinden hiç kimse Ame-
rika Birieşik Devletleri ve Amerikan şirketleri kadar
faydalanmadt" diyor ve ekliyor "Dev ABD şirketle-
ri, boyutlarına uygun bir küresel hareket alanı kaza-
nırken, ABD hem ekonomisindeki düşük tasanvfta-
nn yarattığı eksikliği giderdi hem de mali piyasala-
nna, gerekli olan likiditeyi sağladı." Ancak dünyanın
diğer devletlen özellikle azgelişmiş ülkeleri, hatta Ja-
ponya bu süreçten kendilerinin zararlı çıktığını fark
etmeye başladılar. Japonya 6 senedir kronik bir re-
sesyon yaşıyor, azgelişmiş ülkeler ise sermaye ha-
reketlerinin elinde serseme dönmüş durumdalar;
krizler birbirini izliyor. Dolayısıyla ABD'ye, IMF para-
digmasınatepkiler giderek artıyor. Dünya sisteminin
(ekonomi+politika) tüm "fay-kınklan" bir hegemon-
ya boşluğu içinde ekonomik krizin derinleşmesiyle,
çatırdamaya başlıyor. Hep biriikte adeta bir korku fil-
mi seyrediyoruz. Sonunun nasıl biteceğinı ise şim-
dilik bilen yok.
AİHM yargıcı Feyyaz Cölcükiü
4
Hükümetlerle
hiç görüşmedim'
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - Avrupa tn-
san Haklan Mahkeme-
si'nde(AlHM)22yıldan
beri yargıçlık yapan Prof.
Dr. Feyyaz Göİcüklû, şim-
diye kadar Türkiye'den
hıçbir yetkilinin "mah-
kûmiyet kararlanmn na-
sıl önleneceğj" konusunda
kendisiyle görüş alış ve-
rişinde bulunmadığını
söyledi.
Gölcüklü. "Yargıçlann
tarafsızhğmı etkilemeye-
lim diye görüşmüyor ola-
bilirler" dedi.
AlHM Yargıcı Prof.
Dr. Feyyaz Gölcüklü, in-
san hak ve özgürlükleri-
nin geniş bir yelpazede
değerlendirildiğini belir-
terek. insan haklan ihlal-
lerinin işkence ile sınırlı
tutulamayacağmı söyle-
di. Avrupa İnsan Haklan
Sözleşmesi ve ek proto-
kollerinin bazı temel hak
ve özgürlükleri güvence
altına aldığını belirten
Gölcüklü. "Busözleşmevç
ek protokollerindeyer al-
may^n haklan bu sistem
içindekorumak mümknn
değildir. Sayılan haklar,
havat hakkı. işkenceve kö-
tü muamele\~asagu angar-
ya vasağı. sahıs hürriyeti,
tutukluluk, gözalü gibi,
adil yargılama, geçmise
yürüyen ceza hükümlü
kanun koyma yasağı gbi
maddeler sıralanıyor. Ek
protokoller de veni haklar
ilaveetmiştir" diye konuş-
tu.