Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 14OCAK1998ÇARŞAH
12 KULTUR
Haldun Dortnen, Türk tiyatrosunda yazar sorunundan ve salon yetersizliğinden yakınıyor
NURDAIS CİHANŞÜMUL
Dormen Tiyatrosu 1997-98 tiyatro se-
zonunda 'Olacak Şey Değil' isirnli oyun-
Ia seyirci karşısına çıkıyor. Mk hael Co-
oney'in yazdığı, Haldun Dormen ın çe-
virdiği ve yönettiği oyunda Suat Sun-
gur, Kerem Atabeyoğlu, Güneş Berbe-
roğlu, Hakan Ökten. Neslihan Yeldan,
Metin Arslan. Ayşe Çakar, Leyla Üner.
Sefa Zengin, Ayça Bingöl ve Ali Altuğ rol
alıyor. Osman Şengezer'in dekortasan-
mını üstlendiği oyunun kostüm tasanmı
ise Güler Yiğit'e ait. lnsanlann birbiri-
ne yalanlar söylediği ve bu yalanlan kur-
tarmak için daha fazla çamura battıkla-
n. sonunda da bir şekilde kurtulduklan
bu tempolu oyun, perşembe ve cuma
günleri saat 21.15'te, cumartesı 18.00 ve
21.15 saatlerinde, pazar günleri de saat
15.00'te izlenebilir. Oyunun çevirmeni
ve yönetmeni Haldun Dormen le oyun
ve tiyatro üzerine bir söyleşi gerçekleş-
tırdik
'Tann MisafirTnden vâ^jgçtik^
- Oyunun sahnelenmesine nasıl karar
verildi?
Aslında KemalUzun'labirlikte'Tan-
n Misafıri' isımlı bir oyun yazmıştık.
Bazı güncel tiplerden esinlenerek yazı-
lan bu oyunun okuma provalanna başla-
dıgımızda buz gibi bir hava esti. Ben de
herkesle alay etmekten hoşlanmıyorum
ve oyunun hafif bir mizah havası içinde
olması gerekiyordu. Eğer altı çizilip alay
edilseydı hem zevksizlik olacaktı, hem
de o ınsanlaraterbiyesızlikolacaktı. Ben
de bundan hoşlanmıyorum. Onun için
hemen o gün, üzerinde iki ay boyunca
çalıştığımız bu oyunu kaldırdık. Yerine
yeni bir oyun koymamız gerekliydi. Be-
nim elimde de bu oyun vardı.
Mkhat'l Cooney, yıllardır oyunlannı
oynadığımız ve genç seyırcimizin de il-
giyle izlediği oyun yazan Raj'Cooney'in
oğlu. Aynı babası gibi bir oyun yazmış.
Ray Cooney'in oyunlanna biraz ara ver-
mek isledim ama birdenbire sıkışınca
Michael Cooney'in oyununa, denize dü-
şen yılana sanlırcasına sarıldık ve he-
men oyunun provalanna başladık. Ama
üç hafta geç kaldık, oyunun üç hafta ön-
ce başlaması gerekliydi.
- Oyuncular nasıl seçildi?
Oyunculan da düşünmek ve her oyun-
cuya uygun bir rol bulmak, hiçbir oyun-
cuyu rolsüz bırakmamak zorundaydım.
Yalnızca Ayşe Hanıma rol yoktu. Bunun
içinde oyunun sonunda Ayşe Hanım'a da
X/ormen Tiyatrosu'nun yeni oyunu 'Olacak Şey Değil'in çevirmeni ve yönetmeni Haldun
Dormen, Türk tiyatrosunda yeterli derecede iyi yazann olmadığından ve salon yetersizliğinden
yakınıyor: "Yeterli oyun yazanmız olmadığı gibi salonumuz da yok. Müzikal yapmak iyi hoş da
nerede sahnelenecek bu müzikaller? Önce bu halledilmeli. Lütfi Kırdar gibi birkaç salonumuz
daha olsa... Benim kafamdaki müzikaller henüz daha yapılmadı. Egemen Bostancı'nın
dönemindeki müzikallerin yapılmadığını düşünüyorum ama yine de böyle bir ilginin olması hoş."
bir rol verdik.
- Oyunda eklemelerya da kısaltmalar
yapünız mı?
Hayır, yalnızca Ayşe Hanım'ın rolü-
nü ekledım. 'Bu FOmi Görmüştüm,
isimli oyuna bence oyunu sağlamlaştıran
üç sahne yazdım ve bir de karakter ek-
ledim, çünkü gerekli olduğunu düşünü-
yordum. Ama bu oyunda gerekli değil-
di, bu yüzden de hiçbir ekleme yapma-
dım.
- Bugünkü koşullar
içinde Türk tiyatrosu
hakkında ne düşünü-
yorsunuz?
Türk tiyatrosu hak-
kında çok laf ediliyor,
Aslında bütün dünya-
da tiyatro hakkında
çok laf ediliyor. Tiyat-
ro geçti ya da bitti de-
niliyor. Ama ben 45
yıldır tiyatronun için-
deyim ve 45 yıldır da
bu laflar ediliyor. Emi-
nim ki benden önceki
45 yılda da bu laflar
edilmişti ve bundan
sonra da edilecek. Ti-
yatro her zaman perdesini açıp kapar.
Bence Türk tiyatrosunun çok büyük iki
sorunu var. Bunlardan bir tanesi yeterli
derecede iyi yazanmız yok. Türk tiyat-
rosundan bahsetmek için oyun yazan-
nın olması gerekir. 60'larda birçok ya-
zanmız vardı, şimdi çok az. Murathan
Mungan, Memet Baydur, Tuncer Cüce-
noğtu'nun dışında pek yazar yok gibi.
Yavaş yavaş bir şeyler çıkacak ümit edi-
Dormen Tjyatrosu Michael Cooney'in 'Olacak Şey Değu"
yorum. 1960'lan düşünün, Turgut
Özakman. Haldun Taner, Gûngör Dil-
men, Recep Bilginer, Orhan Asena gibi
birçok oyun yazan vardı ve bu yazarlar
durmadan eserüretiyorlardı. Şimdi böy-
le değil. Türk tiyatrosunda bir yelpaze
var. Orneğin Yıldız Kenter Maria Cal-
las'ı oyunuyor, Genco Erkal Simyacryı
oynuyor, biz bulvar tiyatrosu tarzında
oynuyoruz. Şehir Tiyatrolan ise eski yer-
li oyunlara dönmek zo-
runda kalıyor ve arada bir
klasiklere el atıyor ama
yeterli değil. Her şeye
rağmen tiyatronun duru-
mu nitelik, oyunculuk,
yönetmenlik ve sanatsal
açıdan oldukça iyi.
Oyunculanmız, yönet-
menlerimiz de çok iyi.
Yavaş ve emin adımlarla
her şeye rağmen ilerli-
yorlar. Bana göre tiyatro-
nun karşı karşıya olduğu
ikinci büyük sorun da sa-
lon yetersizliği. Yeterli
oyun yazanmız olmadığı
gibi salonumuz da yok.
i sahneliyor. Müzikal yapmak iyi hoş
da nerede sahnelenecek bu müzikaller?
Bana göre önce bu halledilmeli. Bin ki-
şilik, bin beş yüz kişilik, konser verile-
bilecek, müzikallerin sahnelenebileceği
Lütfi Kırdar gibi birkaç salonumuz da-
ha olsa...
- Seyiranin ügisini nasıl buluyorsunuz?
Ben seyircinin ilgisinden şikâyetçi de-
ğilim. Herkesin kendine göre seyircisi
var. Insanlar görmek istediği oyunlan
görebiliyorlar.
- Birçok kurutn sanata daha fazla
önem vermeye başladı vetiyatrooyunla-
ruu da destekliyor. Sizin sponsorlara ba-
kış açınız nedir?
Sponsorlar sayesinde bazı şeyleri da-
ha rahat yapabiliyoruz. Eskiden kendi
yağımızla kavTulmaya çalışıyorduk.
Devlet yardımı oluyordu. Yeterli değil-
di ama hiç yoktan iyiydi. Örneğin bizim
sponsorumuz Doguş Holding. 8 yıllık
eğitim karmaşasının olduğu bu dönem-
de bu tür şeyler çok gerekli, çünkü kül-
tür gelişmeden hiçbir şey gelişemez.
- Dormen Tiyatrosu bir okul niteliğİD-
de, bugûne dek tiyatronuzda birçok
önemti isim yetişti—
Yalnızca yönetmen ve oyuncu değil
aynı zamanda da oyun yazan yetiştirme-
ye çalışıyorum. Yenilerinin de yetişece-
ğine inanıyorum. Yıldız Hanım da çok
iyi bir öğretmen, bence herkesin böyle
yapması gerekli. Türkiye'nin 8 yıllık
eğitim tartışmalanna girdiği dönemde
bizim de katkımız bu yönde olmalı diye
düşünüyorum.
Müzikal ve Afife Balesi
- Son dönemde müzikallere olan ilgj
arttL Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Benim kafamdaki müzikaller henüz
daha yapılmadı. Egemen Bostancı'nın
dönemindeki müzikallerin yapılmadığı-
nı düşünüyorum ama yine de böyle bir
ilginin olması hoş.
- Bundan sonra gerçekleştirmevi dü-
şündüğünüz projeieriniz neler?
Kendi tiyatromuzdaki çalışmalanmın
yanı sıra Halk Sigorta için bir müzikal
çalışması var. 1999'da perdesini açacak
olan bu müzikal, 1900'lerde geçen bir
Türk hikâyesini konu alacak. Tam ola-
rak nasıl olacağını henüz bilmiyorum a-
ma içinde komik unsurlar olan dramatik
bir hikâye olacak. Yine Halk Sigorta için
bir de Afife Balesi yapıyoruz. Balenin
50. yılında bir Türk balesi, Afife Balesi
yapalım dedik. Balenin konusunu ben
yazdım ve 1998'in sonunda sahnelene-
cek.
İ
PearlJam
korsanlara
yenik düştü
CUMHUR CANBAZOGLU
Pearl Jam grubu, Vleld adını
verdiği beşinci albümünü Av-
rupa ve Türkıye'de 2 Şubat'ta,
bir gün sonra da ABD'de ya-
yımlamaya hazırlanıyor. Al-
bümden alınan ilk sıngle. Gi-
ven To Fly şu anda radyolarda
çalmakta. Parça, CD ve kaset
halinde bügünlerde satışa su-
nulacak.
Albümün yayımının yasal
programı böyle, ancak 13 par-
çalık Yield'in tamamının New
York'taki bir radyo tarafından
çalınması, hatta albümünün
hayranlanna duyurulur.
Pearl Jam'in albümüyle bir-
likte 1998'de dev projeler bir-
biri ardına hayata geçmeyi bek-
liyor. Örneğin davulcusu Bill
Berry'nin aynlmasından son-
ra hanl hanl iyi bir davulcu ara-
yan R.E.M. yeni albümünün
gecikeceğini, ancak en geç
sonbaharda çıkacağını açıkJar-
ken martta Istanbul'a gelecek
Led Zeppelin'den Jimmy Page
ile Robert Plant'in No Quar-
ter albümünün ikincisi üzerin-
de çalıştığı biliniyor.
Müzik dünyasını heyecan-
landıran diğer gelişme de Nir-
vana konusunda;
müzik dergilerinde
KurtCobain'in ıntı-
hanndan sonra ök-
süz kalan Dave
Grohl ve Krist No-
voselfc'in grubun hiç
yayımlanmamı ş par-
çalan üzerinde çalış-
tıklan, bunlan 1998
içinde yayımlayaca-
ğı yazılı. Ancak ge-
çen yıl Novoselic'in
ellerinde hiçbir şey
kalmadığını belirtti-
ği söyleşiyi iyi
anımsıyoruz. Baka-
lım sürpriz gelişme-
nın arkasından neler
çıkacak...
Van Halen da, Ba-
lence'dan 3 yıl son-
ra, 24 Şubat'ta yine
sıkı bir hart rock ça-Nirvana yeni albüm yayımlayabilecek mi
lışması çıkarmaya
CD'lerinin tezgâh altından sa- hazırlanırken geçen mayısta
tılmaya başlanması, işin içine
internet ve korsanlığı sokmuş
durumda. Son haberlere göre
on üç parça (Brain of J, Faith-
ful, No Way, Given to Fly, Wish
List, Pilate, Do The Evolution,
MFC, Low Light, In Hiding,
Push Me Pull Me, All Those
Yesterday ve 1 dakikalık, adı
konmamış bölüm) internetten
rahatlıkla dinlenebiliyor, hatta
hart disklere kayıt edildikten
sonra CD'ye de basılıyormuş.
Albümü yayımlayacak Epk
/Sony Music'in hiç hoşuna git-
meyen bu gelişme Pearl Jam
ölen Jeff Buckley'nin ünlü gi-
tarcı Tom Veıiene ile 1998'de
yayımlamak üzere hazırladığı
parçalann da bir albümde top-
lanacağı söyleniyor.
Son haber de Oasis'in düş-
man kardeşleri Gallagher'lar-
dan. 1998'de Gallagherkardeş-
ler, Lennon'la birlikte çalma
hayallerini gerçekleştirecekJer-
miş gibi gözüküyor. Tabii bu
Lennon, oğul Julian Lennon
olacak ve söylentiye göre üçlü,
6 aylık bir hazırlıktan sonra
müzikseverlerin önüne çıka-
cak.
Tabulan yıkan yazar Lewis Carroll, tam 100 yıl önce ölmüştü
Mizah anlayışını
Küitür Servisi- Beyaz bir tavşanı ızleye-
rek birdelikten dünyanın derinliklerine doğ-
ru dalan Alice'in küçüklerden çok büyükle-
ri güldüren maceralannı okurla buluşturan
Lewis Carroll öleli tam yüz yıl oldu. Yüz yıl-
dır çocuklar için yazmıyor Carroll, ama yaz-
dıkian büyüklerin kafasını kanştırmayı sür-
dürüyor. Gerçek adı Charies Lutwidge Dodg-
son olan yazar. büyük bir öngörüyle takma
isimle yayımlamıştı tarnşmalı kıtabını. Ger-
çek kimliğinin açıklanmasının ardında da
ölümüne az zaman kala 'Alice Harikalar Di-
yannda'nın yazan olduğunu inkâr etmeye
başlamıştı.
Babası Ingiltere'deki Cheshire'da din gö-
revlisi olan Charies 11 çocuklu bir ailenin en
büyük oğluydu. Oxford Üniversitesi'ndeki
Christ Church'de matematik öğrenimi gör-
dü. 1855'te de aynı ku-
rumda matematik öğret-
menliğine başladı. Hiç
evlenmeyen Dodgson ya-
şamının büyük bir bölü-
münü Christ Church'deki
odasında matematik öğ-
reterek. matematik kitap-
lan yazarak geçirdi. Ma-
tematik dışındaki bir baş-
ka merakı da portre fo-
toğraflan çekmekti.
Ancak ilk bu fotoğraf-
lar nedeniyle başı derde
girmeye başladı yazann.
Dodgson'un Alice Lid-
dell adlı öyküleranlattığı
(daha sonra öykülerini
anlattığı) küçük kıza olan
ilgisi ve küçük kızlann
çıplak fotoğraflannı çek-
me merakı, yazann ço-
cuksevici olduğu yönün-
deki yonımlan destekli-
yordu.
Son günlerde ise çok
daha değişik suçlamalar
yöneltiliyor ünlü yazara.
BBCl'in yazar için dü-
zenlediği özel bir prog-
ramda Ralpb Steadman
Dodgson'un uyuşturucu ya da afyon kullan-
dığını söylerken Jonathan MiDe şaka yoluy-
la da olsa yazann âdet gören kadınlardan
korktuğunu bu nedenle ufak kızlara ilgi duy-
duğunu, aynı zamanda da eşcinsel olduğunu
belirtti. Bu eğlence programı elbette yazan ta-
nımak için uygun birkaynak değil ancak ya-
zar hakkında çıkan söylentilerin boyutunu en
iyi şekilde yansıttığı da inkâr edilemez.
Alice Harikalar Diyannda'daki Mart Kedi-
si, Düşes ve Çılgın Şapkacı gibi kahraman-
lann. aralannda Danvin, Disraeti ve Ruskin
gibi isimlerin de bulunduğu Viktorya döne-
mi ünlülerini anlattığı da kitapla ilgili birbaş-
ka yorum. Yazann son günlerinde inkâr etme-
sine karşın hiç kimsenin şüphe etmeyi bile ak-
lına getirmediği konu ise Lewis Carroll ve
Dodgson'un aynı kişi olduğu. Evet bütün ka-
nıtlar Alis Harikalar Diyannda, Tılsımlı Ay-
na, Snark'ın Avı gibi yapıtlann matematik
öğretmeni Dodgson'un kaleminden çıktığını
gösteriyor. Bu yapıtlann en önemli özellik-
leri çocuk edebıyatı anlayışının yanı sıra bü-
yüklenn mizah anlayışını da tamamen değiş-
tirmiş olmalan. Humpty Dumpty'nin söz-
cüklerin biz ne ıstersek o anlama geleceği
yönündekı ısran Dodgson'un okura yeni bir
dünya göriişü ya da felsefe sunduğu yönün-
deki kanıtlardan bin yalnızca.
Alice Harikalar Diyannda üzerinde çahşan
bir başka isim de 1960 yılında bir kitap ya-
yımlayarak ünlü çocuk klasiğinin tamamen
matematik üzerine kurulduğunu kanıtlamayı
amaçlayan Martin Gardner idi. Gardner'in
yapıtı Alice Harikalar Diyannda'daki şakala-
nn aslında matematik oyunlanna dayandığı-
nı göstermesi açısından oldukça yararlı bir
kaynak. Ancak 'Lewis Carrofl' yaklaşımlan-
nı matematiğe indirgemek de büyük haksız-
lık olur dıye düşünüyoruz.
10 yaşındaki Alice'in serüvenleri
İlk komik şiirleri 1856 yılında Londra der-
gılerinde yayımlanan Dodgson çocukJan çok
severdı. Küçük arkadaşlan arasında Christ
Church'ün baş rahibi Dr. LiddeD'in üç kızı da
bulunuyordu. 4 Temmuz 1862'de Lorina,AK-
ceve Mthadlanndaki bu üç kız Dodgson'la
Oxford yakınlanndaki bir ırmakta kayıkla ge-
zerken yazar onlara Alice adında bir kızın se-
rüvenlerini anlatmaya başladı. O zamanlar
on yaşında olan Alice Liddell eve döndükle-
rinde Dodgson'dan Alice'in serüvenlerini
kendisi için yazmasmı istedi. Bu dileği Dodg-
son'un el yazısıyla kaleme alınmış, resimler-
le bezenmiş bir Noel armağanı olarak yerine
getirildi. Yapıtm o zamanlardaki adı ise
Alis'in Yerahjndaki Serüvenleri ıdi.
Saldırılardan çok rahatsız olmuştu
Dodgson'un yapıtı Alice'i mutlu etmek
için yazmaya başladığı doğru, ancak ortaya
çıkan yapıt bir çocuğu mutlu etmekten çok
daha derin bir düşüncenin ürünü. Bugünler-
de ise 'AKce Harikalar Diyannda'nın felsefi
yoğunluğunun kitapta Viktoryalılann din an-
layışının tartışılmasından kaynaklandığı sa-
vunuluyor. Dodgson yapıtmı bilimsel verile-
rin, özellikle de Dar-
win'in Evrim Teori-
si'nin dini bilgilerle çe-
lişmeye başladığı bir dö-
nemde yazmıştı. 1859
yılında açıklanan Evrim
Teorisi'nden altı yıl son-
ra yayımlanan kitapta
Alice, Hıristiyanlık bil-
gilerinin yanlış olduğu-
nun anlaşılması üzerine
yepyeni bir âlemin ku-
rallannı tanımaya çalışı-
yor.
Dodgson'ın görünüş-
te Hıristiyan kalmasına
karşın çok sayıda 19.
yüzyıl aydmı gibi din
konusunda ciddi şüphe-
ler taşıdığı yönünde pek
çok kanıt var. Oxford'da
öğretim görevlisi olarak
çalışmaya başlayan
Dodgson'a kısa süre
sonra ruhani rütbe veril-
mesi kararlaştınlmış,
ancak kutsal emirlerin
sadece ilk bölümünü ye-
rine getiren yazar, pa-
pazlığa atanmak isteme-
mişti. Bu bağlamda Ali-
ce'in serüvenlerinin de çocuk kitabı kisvesi
altında din konusunda şüpheler duyan ente-
lektüellerin ihtiyacıru karşılamak üzere kale-
me ahndığı sa\Tjnuluyor. Bu konudakı en bü-
yük kanıt da çocuklann çoğunluğunun bu ki-
tabı ilk okuduklannda hiç hoşlanmamalan,
hatta korkmalan. Dodgson, yapıtının ardın-
dan ortaya çıkan tartışmalardan ve kendisine
yöneltilen saldınlardan epeyce rahatsız oldu-
ğundan din konusundaki açıklamalannda ol-
dukça temkinli davranıyordu. Ölümünün
100. yıldönümünde ise 20. yüzyılın düşünsel
ortamına yol açan, bu yüzyılın kaygılannı
çok önceden sezip kaleme alan Dodgson'ın
tabulan yıkan zekâ ve rruzahıyla hatırlanma-
sı gerektiğine inanıyoruz.
üz yıldır çocuklar
için yazmıyor Levvis
Carroll, ama yazdıklan
büyüklerin kafasını
kanştırmayı
sürdürüyor. Gerçek adı
Charies Lutwidge
Dodgson olan yazar,
ölümüne az zaman kala
'Alice Harikalar
Diyannda'nm yazan
olduğunu inkâr etmişti.
DEFNE GOLGESL
TURGAY FtŞEKÇİ
Aklın Aydınlığı
Yıllar sonra yeniden felsefenin önemine ilı&in
ayrımsamalar gözleniyor. Askeri okullarda îtık
"düşünmeyi öğrenme" öğretiliyormuş, ortaö:re-
nimde de felsefe dersleri geri getirilecekmiş.
Batı'nın aydınlanması, felsefecilerin, yani d-lşü-
nen, soru soran insanların ortaya çıkmasıyla raş-
ladı. "Yaratıcı aklın" yüzyıllar süren sorularıylcbin
yıllık inanç egemen toplum düzenleri sarsılara«bi-
limin ve aklın önü açıldı.
Bizde 1923'te başlayan akıl toplumuna ÇEÇİŞ
süreci daha otuz yıl geçmeden durdu ve geriye
döndü.
Günümüzün altmış milyonu aşkın toplumı 3.6
yıllık ortalama eğitim düzeniyle kültürel bir sirün-
gen durumunda. Aklını kuljanıp ayaklan üzernde
durabilme yeteneği yok. Ülkemizi "düzeltmeye"
çalışan siyasetçilerin de bu kültürel ortamın brey-
leri oldukları düşünülürse, nasıl bir çıkmaz içnde
olduğumuz daha da belirginleşir.
Böylesi bir toplumsal çöküş içinde ne yapıabi-
lir? Herkesin elinden ne geliyorsa.
Genç kuşaklar içinde öğrenme, dünyayı tanıma
isteğiyle dolu, okullarında bulamadıklan aydnlığı
arayış içinde olanlar var. Onlara ne önermeli''
Işte Server Tanilli'nin Yaratıcı Aklın Sentezi aöy-
lesi bir kitap. Aklı, aklın aydınlığını kullanarak oku-
yanlara yaşama sanatını öğretmeye, göstemeye
çalışan bir yapıt.
Felsefenin anlamıyla başlıyor söze.
Felsefe uğraşını, "Doğa, toplum ve insan, gide-
rek evren üstüne sistemli, bütünlüğüne bir görû-
şe varma" çabası olaraktanımlıyor. Çünkü "özgür
akıl, her şeyi araştırmak, tanımak ve açıklamak is-
ter."
Bu çabaya girişirken ortaya atılan ilk soru, "In-
san nedir?" Insanın evren ve doğa içindeki yeri,
insanı insan yapan olgular; emek, dil ve kültür in-
celeniyor.
İkinci bölüm, yine insana özgü bir olgu olan dü-
şünceyi irdeliyor. Düşüncelerin kaynağı; algı, bel-
lek, imgelem, bilinç, akıl ve mantık kavramlannı ay-
n ayrı ele alıp inceliyor.
Üçüncü bölüm, düşüncenin gerçekliğe dönüş-
tüğü alanlan konu edinmiş: Bilim, teknik ve sanat.
Dördüncü bölüm, yaşama anlam veren kavram-
lara ayrılmış. Din, ahlak, özgüriük, mutluluk, aşk,
çevre gibi günlük hayatımızı kuşatan, dahası be-
lirleyen kavramlar inceleniyor.
"Geçmişten Geleceğe" başlığını taşıyan beşin-
ci bölüm, tarin, politika, hukuk, savaş ve barış,
ütopya konularını tartışıyor.
"Kendi Olmak" başlığını taşıyan son bölümde
ise kimlik sorunu ve bir insan yaratma sanatı ola-
rak eğitim inceleniyor.
Gördüğünüz gibi her bölüm, insanlığın varolu-
şundan bu yana sürekli sorguladığı temel konula-
n işliyor. Her bölüm açıklayıcı bilgilerden sonra, da-
ha çok bilgi için başvuru kaynakları ve konuya iliş-
kin güncel okuma parçalarıyla sürüyor. Bölüm
sonlarında ise konuya ilişkin sorularla okurlann
düşüncelerini sınama olanağı sağlanıyor. "BirDü-
şünce, Bir Tartışma" başlığı altında ise ünlü bir sqz
anılarak bunun üstünde tartışılması isteniyor.
Yaratıcı Aklın Sentezi, bütün bu özellikleriyle tam
bir ders kitabı. Ancak "ders kitabı" sözünün çağ-
nştırdığı bütün soğukluklardan da uzakta. Öylesi-
ne ki ortaöğrenim öğrencilerinden yetişkin insan-
lara dek her kuşaktan insanımıza aydınlanma dü-
şüncesinin yollarını açacak, düşüncelerini bağ-
nazlıktan, önyargılardan uzaklaştırarak özgür ak-
la kavuşturacak bir yapıt.
Doğrusu, Yaratıcı Aklın Sentezi, ülkemizdeders
kitaplan hazırlayacak eğitimciler için de örnek ol-
ması gereken bir çalışma. Herkese söyleyeceği
çok şeyi olan bir kitap.
İFSAK19. Utusal Kısa Fılm Yarışması
• Kültür Servisi - İFSAK. Istanbul Fotoğraf ve
Sinema Amatörleri Derneği'nin düzenlediği İFSAK
19. Ulusal Kısa Film Yanşması'na toplam 50 film
katıldı. Hilmi Etikan. Hüseyin Kuzu ve Ikram
Taştan'dan oluşan ön seçici kurulun yaptığı
değerlendirme sonucunda ön elemeyi geçen filmler
belirlendi. Alper Baraner'in Mustafa Reşat',
Ayşegül Özmen'ın 'Alazma', Cemil Ağacıkoğlu'nun
'Kapak', Çiğdem Sezgin'ın 'Tokadı Haketmedim',
Ebru Hacıoğlu Tokgöz'ün "Mobius", Ethem
Özgüven'in 'Mo'. Güldane Yiğit Ayaoku'nun 'Ten
Yükü', Hüseyin Karabey'in "Dialog", llkay
Nişancı'nın 'Yürek Sürgünü", Ismail Sancak-M.
Hakan Demiralay'ın 'Altının S'si', Kenan Kılıç'ın
'Das Tuch', Lalehan Öcal'ın "Düşkünler Baladı',
Miraz Bezar'ın "Fern (Uzak)", Oktay Yalın'ın 'Oda',
Orhan Erkal-Ali Taner Baltacı'nın 'Şeyhlerin
Keden", Osman Tahsin Erol'un "Sayısız Varoluş',
Ömür Atay'ın 'Necropolis', Rıza Kıraç'ın 'Son
Bakışta Aşk', T. Taylan Sezginer'in 'A. Personal
Alphabet'. Tijen Pal'ın 'Değişim', Ulaş Zeybek'in
'Kurbanlar' adlı filmleri ön elemeyi geçti. On
elemeyi geçen filmlerin son değerlendirmesi
yönetmen Engin Ayça tarafından yapılacak. Son
değerlendirme sonucu dereceye giren filmler, 23 -
28 Mart tarihleri arasında düzenlenecek olan 10.
Uluslararası İstanbul Kısa Film Festivali Günleri'nde
ülkemizi temsil edecek.
K Ü L T Ü R İ Ç İ Z İ K
K A M İ L M A S A R A C I