Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 9 EYLUL 1997 SALI
10 KULTUR
SAHNEDEN AYŞEGÜL YÜKSEL
Yenitiyatrodönemi başlarken1997-98 tiyatro dönemine iki bek-
lenmedik ola>la giriyoruz. De\let Tı-
>atrolan sanatçısı .\lev Sezer'ı bır haf-
ta önce yitirdik. Geçen dönemin orta-
smda. Izmıt Şehir Tiyatrolan "nın ku-
rulduğu muştusuvla kıvanan tıyatro
dünyası yenı dönem başlamak üzerey-
ken. ıçinde tıyatro salonlannın da yer
alacağı yeni yapının Bayındır Hol-
dıng'e satıldığı habenv le sarsılıyor. Ye-
ni dönemin tartışma gündemınde ıse ti-
yatrolann 1997-98 etkinlikleri ile Ata-
türk oyunlan \ar.
O bir "ses" değildi
Kendi kuşağımdan ınsanların ardın-
dan >azmak özel bır acı veriyor. Tüm
vaşamlar. bu ülkede sanatın gelışimi-
ne omuz \ ermış tüm sanatçılar çok de-
ğerlı kuşkusuz. Yıne de bizden sonra
yaşav acağına inandıgımız sanat insan-
lannı -henüzyan yoldayken-yitırdığı-
mızde onanlmaz bir eksiklık duygusu
içınde bocahyoruz. Erkan Yücel, Mu-
amnıer Çıpa, Yavuzer Çetinkaya, Ya-
man Okay, Aziz Çalışlar. Tolga Aşkıner,
tanıdığım. az tanıdığım. hıç tanımadı-
ğım kuşaktaşım başka tıyatro sanatçı-
lan. şimdı de Alev Sezer...
Görüntülü medva Sezer'in ansızın
geliveren ölümünüduyururken. sanat-
çıvı Bruce VVillis'ın ya da "DaUas" dı-
zisinin Bobby'sınin "4
ses">
ı olarak sun-
du 65 milyon izleyicı>e. Doğru, pek
çok >abancı sınema yıldızı Türkiye'de
popüler olmalarını Alev Sezer'in
"ses"ıne borçludur. Tiyatro sanatçısı-
nın ancak televızyona çıkarsa halka
malolabıleceğı. "tiyatrosu kösteklen-
miş" Türkıyemızde oyuncunun sesi
başkalannın ününe ün katar. gorüntü-
sü ve oyunculuğu reklam edilen malın
satılmasına yarar. Dizılerde rol alan bir
• Alev Sezer ne bir ses ne de bir görüntüydü. O bir tiyatro sanatçısıydı. Sesiyle görüntüsüyle en
çok kendisine, oynadığı rollere yakışırdı. O bir "jön'dü, hep 'jön* kaldı. Bir başrol oyuncusuydu.
Ben Alev Sezer'i parlak bir tıyatro oyuncusu, tüm varlığını yarattığı sahne olayına adamış bir
tiyatro yönetmeni olarak, kimı sahneleri gözümün önünden yıllar sonra bile gitmeyen tiyatro
oyunlanndaki yetkin yorumlarıyla anımsayacağım.
•!so/ \crı\ıırum". \k-\ Stvcr. lyk \tnersu u 1 nuın ^enkaıfın üsrün yorumlanvla DT'nin 'unutulmazyapımlar"ı arasındaydı.
oyuncu. ekran başına tiyatrodakı başa-
nsından dolay ı izley icı çekmek yenne.
dizidekı başansından dolayı oynadığı
tivatronun salonlannı doldurur. Değer-
lendirmelerimiz hep tersten yapılır, ın-
sana v e nitelıklerıne bakışımız çarpık-
tır. çarpıtılmıştır. Uluslararası onlarca
ödüle değer bulunmuş bir bilim adamı-
nın ölümü. söz gelimi, "'Ülkemizin en
yakışıklı fizikçisini yitirdik" biçiminde
duyurulursa hiç şaşmayız.
Alev Sezer ne bir ses ne de bir gö-
rüntüydü. O bir tiyatro sanatçısıydı.
Sesiyle, görüntüsüyle en çok kendisi-
ne, oynadığı rollere yakışırdı. O bir
"jön"dü, hep "jön" kaldı. Bir başrol
oyuncusuydu. Shakespeare'ın "'Ro-
meo ve Jül\et"inin Romeo'su olarak
parladı sahne yaşamında. "7
0"h yıllar-
da ünlü Amenkalı romancı Herman
MeMIIe'ın *Yasalar\eİnsanlar"("Bü-
fy the Kid") v apıtının sahne uyarlama-
sında Billy'vi canlandınrken. "trajik"
oy unculuğun doruklannda gezinmışti.
Birkaç yıl sonra ıse Arbuzov'un ünlü
"Söz Veriyorum" oyunu Alev Sezer'i.
Işık Yenersu ve Engin Şenkan'la bir
araya getirecek, her üç sanatçının üs-
rün yorumu> la. Ejder Akışık'ın sahne-
lediği bu ovun Devlet Tiyatrolan'nın
"unutulma/ yapımlar"ı arasına gıre-
cekti. Ya "Amadeus?" Aynı başhğı ta-
şıyan çok Oscar'lı ünlü Holly\vood fil-
mının piyasayı sardığı bir dönemde,
Yücel Erten'in sahnelediği bu Peter
Shaffer oyunu adaşı filmle yüreklice
yanşmış, tıpkı "Söz Veriyorum'* yapı-
mında olduğu gibı dönemin tüm tiyat-
ro ödüllerini toplamıştı. Alev Sezer,
oyunun Mozart'ıydı; Tanrı vergisi
oyuncu kişi albenisini. yeteneği, gör-
düğü eğitim ve edindiği bırikımle bu-
luşturarak birinci sınıf birtiyatroculuk
örneğı sunmuştu.
Bruce Willıs ve "Bobb>", Alev'e se-
sini onlara ödünç verdiğı ıçın teşekkür
etsinler. Dızi yapımcıları da tiyatroda-
kı rollenne hiç benzemeven sıradan ki-
şilikleri oynamayı üstlendığı için... Ben
Alev Sezer'i, parlak bır tıyatro oyun-
cusu, tüm varlığını yarattığı sahne ola-
yına adamış bir tiyatro yönetmeni ola-
rak, kımi sahneleri gözümün önünden
yıllar sonra bile gitmeyen tiyatro oyun-
lanndaki yetkin yorumlanyla anımsa-
yacağım. Ülke nüfusunun en az onda
birinin "tiyatro seyircisr kımlığıne ka-
vuştuğu günlere ulaştığımızda. uma-
nm bir tiyatro sanatçısının ölümü med-
ya tarafından doğru özellıkleri vur-
gulanarak duyurulacak...
Tiyatrocularla alay mı ediliyor?
"Tiyatro seyircisi" yetiştirme-
nın bir yolu, olabıldiğince çok ti-
vatro açmak. tiyatro salonlannı
çoğaltmak. nıtelikli tiyatro yapa-
cak sanatçılan yetiştirmektir. tz-
mit Şehir Tiyatrosu'nun açılışı bu
yönde atılmış önemli bir adımdı.
Son yıllann en çalışkan tiyatro yö-
netmeni Işıl Kasapoğlu, kurumun
sanat danışmanı olarak kollan sı-
\adı, aylar boyu çalıştı. çabaladı.
Yapılmakta olan belediye başkan-
lığı sarayının içinde yer alan ıkı tı-
yatro salonunun teknik damşman-
lığını ünlü sanatçı Duygu Sağıroğ-
lu üstlendı. Jünler kuruldu; döne-
mi "Hamlet" oyunuyla açacak
olan tiyatronun sanatçı kadrosunu
oluşturmak içm sınavlar yapıldı;
oyunun çalışmalanna başlandı.
Dahası Ahmet Levendoğlu, Şakir
Giirzumar gibi tanınmış yönet-
menlere. oyun sahnelemelen ıçin
önen götürüldü.
Bırbaşka deyişle, tiyatromuzun
dört büyük ismi ve tiyatroculuk
uğraşına yeni girmiş bir dolu genç
sanatçı. başka projelennı ertele-
yerek. yaşam düzenlerini değış-
tırmeyi göze alarak, işlerini güç-
lennı. olası gırişimlerini bir yana
bırakarak Izmıt Şehir Tiyatro-
su'nun yaşama geçınlmesı yolun-
da güçbırliğı yaptılar.
Yaz sonunda ıse Başkanlık Sa-
rayı'nın hastane olarak kullanıl-
mak üzere Ba> ındır Holding'e sa-
tıldığı öğrenıldı. Onca özveri. on-
ca emek. onca düzenleme boşa
gitti... Beledıve başkanlığı zaman
içinde duruma bır çözüm bulacak
\e Izmit Şehır Tivatrosu'nun et-
kınlıklerine başlayabılmesi için
olanak sağlayacaktır kuşkusuz.
Ancak çözüm aranıyor olması ül-
kemizdekı "tiyatroyu savsakla-
ma* eğiliminı bağışlatmaz.
Gelışmiş bır ülkede vaşasak,
olayın içinde yer alan her bir sa-
natçının. zamanı boşa harcandığı.
çalışma programı bozulduğu.
emeği sömürüldüğü. moral çö-
küntüve uğratıldığı gerekçesıyle
da\a açıp mılyonlarca dolarlık
manevi tazminat alması söz ko-
nusu olurdu. Bizım sanatçılanmız
ıse kuru bır "kusurabakmavırTla
geçıştirilmiş olmalılar. Sanatçı de-
difin nedır ki! Bruce WiHis'in se-
si. bilmem ne reklamırun bilmem
ne
u
aMa"sı...
Oyunun nîteliğini yorum belirler
Yeni döneme ılışkin oyunlann
açıklanışının ardından. Devlet Ti-
yatrolan "nın Erzurum. \'an, Sı\as
ve Konya'da tiyatro açma çalışma-
lannın hızlandığı bıldınldi. Se\in-
dırici bırgelişme.
Böylece 70"i aşkın ılirnizden
12'si yerleşik bir tiyatroya sahip
olacak. (Soru: 74 yılda ancak 12 ıl
bır tiyatroya kavuşursa. her ilimı-
ze bir tıyatro ne zaman düşecek?
Yanıt: Her ilde bir De\ let Tivatro-
su kurulmaz. Tiyatro eğitimine
devletçe çağdaş yatırımlaryapılır-
sa, tiyatronun konumu bir çerçeve
yasayla belırlenirse, ozel girışım
desteklenırse. kısa sürede tüm ılle-
rimiz tiyatroya ka\ıışur.) Ülkemiz-
de tiyatronun nıcel ve nıtel gelışı-
mı uzun \ ıllardır tartışma konusu-
dur. Resim ortada, ne nıcel geliş-
meden \azgeçilebilir ne de niteli-
ğı yükseltme görüşünden. Bu ne-
denle tiyatromuzun gelişimı kap-
lumbağa hızıyla gerçekleşmekte-
dır \e bu gelişımın vavaşlığından
politikacılanmız hiç mi hiç rahat-
sız olmamışlardır. Onlar telev ızv o-
na çıkmayı. tele\ ızyon seyretmeyi
severler.
Yenı oyunlara bakıyorum. Mü-
zıkaller, çoğunlukla eski yerlı
oyunlara yaslanan. bir dolu >eni
vabancı oşunu da içeren uzun bir
lıste. De\ let Tıyatrolan'nın yapım
sayısı geçen \ ıldan süren o>oınlar-
la birlıkte 6O'ı aşıyor. Demek ki bu
yıl da özel \e tam ödeneklı tıyat-
rolarca kotanlacak vaklaşık 100
yapım var Türkıye'nın gündemin-
de. Çogu Istanbul'un. önemlice bir
bölthrıû de ,\nkara'nın payına dü-
şüyor.
Oyunlann sahnede yorumlanış
bıçımıni göımeden "repertuvar"
eleştırmekten yıllar önce vazgeç-
tım. Heraçıdanumutbağladığmız,
dahası sahnelenmesini önerdığiniz
bır oy un, \ orumlanışı nedeniy le ki-
mı zaman seçiliş anıacına bile ters
düşebılıyor. Bu nedenle şimdilik
tek dıleğım. nıtelikli yorumlar iz-
lememız. Yazarlan suçlarken iki
kez düşünmehyiz artık Olağanüs-
tü olmayan metinlerden bile an-
lamlı. vurucu yapımlar oluşturu-
labıliyor. Son >ıllarda yeniden su-
nulan ünlü verli oyunlardan çoğu-
nun daha önceki yapımların düze-
yine ulaşamamasının sorumlusu
kuşkusuz yazarlanmız değil
Atatürk oyunları
Üstünde en titizhkle du-
rulması gereken yapımların
başında Atarürk'le ilgilı
olanlar gelıyor. Atatürk \e
Kurtuluş Sa\aşı'na ılişkin
ovunlara asın duyarlı oldu-
ğumuz bır süreç ıçındeyiz.
Dev let Tiyatrolan'nın Ergin
Orbe\'in sahne düzenıyle
sunduğu. Nâzını'ın "Kmiçı
\lilli>e"'si ile Nezihe Araz'm
yazıp Şalar Gürzuıoar'ın
sahnelediği. DilerTürker'in
tek başına yonımladığı "Ku-
\m Milliye Kadınlan'nı. tı-
yatro duyarlığının ötesine
geçen. bağışlanırbirtoplum-
sal duygusallıkla izley ip al-
kışladık. Bu yıl gündemde
dört benzer o\un \ar. Söy-
lev'ın okunuşunun 70. yılı
nedeniy le. Müşfik Kenter
tek kışılik bır gösteri hazırlı-
> or Ergin Orbey de Sö\ le\' ı
Dev let Tiyatrolan için oyun-
laştırma çabası içinde.
Can Dûndar'm
u
San Zej-
bek" belgeselinı Nezihe
.\raz o\unlaştırdı: Ti\atro
Bakış için Hakan Altıner
sahneliyor. Recep Bilginer'ın
o\un olarak kaleme aldığı
"Âtatürk" yapıtı da Istanbul
Devlet Tiyatrosu'nun dağa-
nna alınmış durumda. Yüz-
yılımıza damgasını vurmuş,
ülkemizi aydınlığa çıkarmış
bu güçlü kışilığin düşüncele-
nni ve yaşantılannı tiyatro-
da değerlendmrken. yaratıcı
olarak da izley ıci olarak da
son derece özenli. nıtelikli
bir yaklaşım sergilemek zo-
rundavız. Bu ov
r
unlan oluş-
tururken ve ızlerken aklımız
duvgularımıza egemen ol-
malı...
Çağdaş sanattaki yeni eğilimleri yansıtacak 5. Uluslararası İstanbul Bienali 4 Ekim'de başlayacak
Bieııal için geri sayım başladı• Bu yıl Ispanyol küratör
Rosa Martinez'in
yönetmenliğinde "Yaşam,
Güzellik, Çeviriler /
Aktanmlar ve Diğer Güçlükler
Üstüne"' başlığıyla düzenlenen
etkinliğe 45 ülkeden 87
sanatçı katılıyor. Bienalde
performanslann yanı sıra
panel ve söyleşiler de
izlenebilecek.
Kültür Servisi - 4 Ekim-9 Kasım ta-
nhleri arasında gerçekleştirilecek olan
5. Uluslararası İstanbul Bienali için
geri sayım başladı. Bu yıl İspanyol kü-
ratör Rosa Martinez'in yönetmenli-
ğinde. "Yaşam, Güzellik, Çeviriler /
Aktanmlar \e Diğer Güçlükler Üstü-
ne" başlığıyla düzenlenen etkinliğe 45
ülkeden 87 sanatçı katılıyor. Ana me-
kân olarak belirlenen Darphane-ı
Amıre'nin yanı sıra Yerebatan Sarnı-
cı. Aya İnnı Müzesi. Kadın Eserleri
Kütüphanesi. Sirkeci ve Haydarpaşa
tren istasyonlan ile Atatürk Havalıma-
nı'nm da çeşıtli sanatçılann yapıtlan-
na mekân oluşturacağı bienalde; re-
sim. heykel. afiş. fotoğraf, enstalas-
yon. \ideo enstalasyonu ve perfor-
mans gibi çok çeşitli sanatsal üretim-
ler izlenebilecek.
Farklı bakış açıları
İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı'nın
çeşitli hükümet ve kuruluşlann deste-
ğiyle düzenlediği Uluslararası îstan-
bul Bienali. dünya sanatçılarını bır
araya getırerek külrürel bır buluşma
ortamı oluştururken çağdaş sanattaki
yeni eğılımlen gözler önüne seriyor.
Bu yıl beşıncısi düzenlenen bıenale
katılan sanatçılar. "Yaşam, Güzellik.
Çeviriler / Aktanmlar ve Diğer Güç-
lükler Üstüne" düşünürken yaşam ile
sanatı bırbinnden ayıran sınırlan ırde-
leyerek "güzerkavramıyla ılintilı ye-
ni anlam arayışlanna gırerek ve ıletı-
şım güçlüklerı üzennde durarak çağ-
daş estetik düşünce ve yaratıcıhk so-
runlanna farklı bakış açılan getirecek-
ler.
1988-1992 yıllan arasında Barcelo-
na Bienah'nin sanat yönetmenlığini
üstlenen, geçen yıl Rorterdam'da dü-
zenlenen ve yoğun ilgı gören Avrupa
Bienali Manifesta l'ın küratör ekıbı
içinde yer alan İspanyol sanat tanhçi-
si ve küratör Rosa Martınez. farklı kül-
türleri banndıran, geleneksel ile çağ-
daşı bir potada eriten ve Doğu-Batı
arasında metaforik bir kapı olarak al-
gılanagelen İstanbul kentını bır ay sü-
resınce başlı başına bir sanat yapıtına
dönüştürmeyı tasarlıyor 5. Uluslara-
rası İstanbul Bıenali'ne katılacak sa-
natçılann çoğu. mekâna özgü (site -
specıfıc)yapıtlarüreteceğıgibi.buya-
pıtların büyük bir bölümü de bienalin
ana sergi alanlannın dışında, İstanbul-
lunun günlük yaşam alanı içindeki
kent gıriş kapılarında. meydanlarda.
yollarda. sokaklarda. afiş panolannda
ızleyicı ile buluşacak.
Türk sanatçılar
Sanatın geleneksel sınırlannı sorgu-
layan. alışılagelmiş ıfade bıçımlenne
yeni arayışlarla yanıt veren sanatçılar
aracılığıyla farklı sanatsal yaklaşımla-
n ortaya koymayı amaçlayan 5. Ulus-
lararası İstanbul Bienali'nde. çağdaş
sanat ortamının bazı usta isimleri ve
diğer uluslararası bienallerde yıldızı
parlayan genç sanatçıların yanı sıra,
daha önce geniş boyutlu etkinliklere
katılmamış sanatçılar da yer alıyor. Bu
çerçevede. genç kuşaklara esın ka\Tia-
ğı olmayı sürdüren Louise Bourgeois,
birbırınden ılgınç performanslanyla
adından söz ettiren Oleg Kulik ve Cai
Guo Qiang. Felbc Gonzales-Torres, Or-
lan. Jana Sterbak, Carsten Höller gibı
ısımlerin yanı sıra çağdaş sanat orta-
mının parlayan genç yıldızlan Pipilot-
ti Rist, Sam Tavlor-VVood, Tracey
Emin. Soo-Ja Kim, Dorothy Cross, Li-
zaMay Post ve nicelen, Istanbul'da ya-
pıtlarını sergıleyecek.
Sanatçı seçimlerinde belli kuşakla-
ra. dısiplınlere ve ulusal temsile önce-
lik tanımayan İstanbul Bienali'nde.
Şükran Moral ve Şükran Aziz gibı
uluslararası ortamda tanınan Türk sa-
natçılann yanında Ebru Ozseçen, Bü-
lent Şangar, Halil Altındere gibi genç-
lenn v apıtları da yer alacak.
5. Uluslararası İstanbul Bienali çer-
çevesinde, sanatçılann gerçekleştıre-
ceği çeşitli performanslann yanı sıra
sanat tarıhçilerı ve eleştirmenlerin
katılımıyla düzenlenecek panel ve
söyleşiler de izlenebilecek.
YAZI ODASI
SELİM İLERİ
Bir Yaşam Biçimi
"Genç kız önlüğünü mutfaktakı yerine astı. Çor-
ba kâsesini alarak odaya geldı. Baba gazeteye
dalmıştı. Annenin elınde oğlanlardan birinin ço-
rabı vardı. Büyük oğlan harita yapıyordu, küçük
henüz sokaktan donmüştü. Kedı odanın bırköşe-
sindeki sepetın içinde uyuyordu."
Kedı yoktu: küçük oğlan da. Annem babam, ab-
lam, ben, dört kişiydı. Kadıköyü'ndeki evde, son-
ra Cihangır'dekınde, kira evleri.
"Nilüfer'in dumanı tüten çorba kâsesi ile ıçeri-
ye gırişi hepsıni harekete getirdi. Baba gazetesi-
nı katladı. gözlüğünü mahfazasına yeheştirip eli-
ni yıkamak üzere dışanya çıktı. Anne dıkiş sepe-
tini topladı. Oğlanlar ayağa kalktılar. Kedi gerindı,
uzun uzun esnedı ve küçük pembe dilini çıkarıp
yalandı. Az sonra aile, yemek masasının etrafın-
da toplanmış oldu."
Böyle yemek masasının çevresınde, yıllar ve yıl-
lar boyu her öğle, her akşam toplanışlarımız geli-
yor aklıma. Mutfaktan çorbayı ablam mı getirirdi?
Galiba annem; daha çok annem...
Yemeğe oturmadan önce el yıkamak zorunlu-
luktu. Şımdi babamın sesıni de duyuyorum; "El-
lerıni lyıceyıkadın mı?" diye soruyor. Ellerimi her
zaman yanm yamalak yıkıyorum, ama "lyiceyıka-
dım..." diyorum.
Annemin bir dıkiş kutusu var. Söküklerdikilecek-
ken, çoraplar çorap yumurtasına geçırılıp yama-
nacakken, bu dikiş kutusu ılle ortaya çıkar, anne-
min yanı başında durur.
Kedi yok ama; keşke olsaydı... Kedileri ne ka-
dar çok severdım...
"Anne, gözlen derin birimanla dopdolu, herza-
manki duasını içınden tekrartayarak çorbasını da-
ğıtmaya başladı.
'Allahım, bize ihsan ettiğin bu nimetler için sa-
na şükürler olsun!' Kadın dudakları hafıf hafıf kı-
pırdayarak bunları içınden söylerken sofrada otu-
ranların yüzlehne bakıyor, onlara gülümsüyordu."
Anneciğim de gülümserdi. Bazan gülümsemez-
dı. Bazan günlerin hayhuyu, orta halli ailenin mad-
di sorunları, şuraya şu kadar ödenmesi gerekli bir
para, bizim okul taksıtlerimiz, ışte bir şey, anne-
min gülümsemesini o öğle vakti. o akşam vakti için
durdururdu.
Dualar kalpten geçerdi. "Yemeğe başlamadan
önce Allah'a şükretmek gerekır. Bu yediklerimizi
yıyemeyenler var..."
"Kocası tabağına ekmek doğruyor, pek iştahlı
olan küçük oğlu çorbasını kaşıklamak ıçin sabır-
sızlanıyordu. Büyük, o ağırbaşlı hali ile babasının
yemeğe başlamasını beklıyor, kızı kediye ekmek
hazırlıyordu. Bayan Zehra son olarak bir kepçe
çorba da kedınin sahanına koydu ve yemeğe baş-
landı. "
Çorbaya ekmek doğranırdı. Bazan da kıtır ek-
mek yapılırdı: Bayat ekmek küçük küçük doğra-
nır, tavada yağda pembeleştirılir. İştahlı olan ben-
dim; ergenlik çağına gâldiğımde. Kepçe mutfak-
ta, duvarda asılı dururdu. Annem o zamanlar 'Ba-
yan' Süheylâ mıydı; Süheylâ Hanım'j
romanlardâ yaşamışlar. ^
Alıntılar Mükerr^m Kâmil Su'nun BirAvtiç HS»
tıra romanından. 1947; tam elli yıl öncesinden.
"Bu oda, ailenin toplandığı, yemek yediği, otur-
duğu, konuşup dertleştiği biryerdi. Komşulan da
buraya alırlardı. Büyükçe, dört köşe, oldukça yük-
sek tavanlı, basit eşyalarla döşenmiş; fakat temız,
insanın ruhuna ılık bir yuva havası veren samimi
bir köşe idi."
Duvarda takvim asılıymış; bizde de asılı durur-
du. Soba varmış; Cihangir'deki evimiz artık kalo-
riferliydi. Basit eşya onlara "güzel" görünürmüş;
ah o basit eşya. özlüyorum!
1 Ocak günü şişman şişman duran takvim, yıl
sonuna yaklaştıkça tek tek koptukça yaprakları,
incelir incelır... Meğer nice zamanlar geçiyor, bir
yaşama biçimi sona eriyormuş. Meğer ailelerın
"yuva havası veren samimi köşe"\er\n\ git git yok-
sulluk örtecek; orta hallı aıle kaybolacak, zengın-
le yoksulun uçurumuna gelinecekmiş.
Baba gazetedeki "/iaı/ad/s/er"den söz açıyor-
muş. Çocuklar "mektep "ten konuşuyorlarmış.
Pencere önündefesleğen. küpeçiçeği, karanfil v^.
sardunya...
Sonra babaya kahve pişecekmiş...
Maziden çıkıp geldi eski bir romanın ilk sayfası.
Niye maziye sığınmak ıstediğimi anlatırcasına.
Takvimde lz Bırakan:
"Size açabılmeliydim içimı I Geceler yalnız size
I Ve yüzüm kızarmadan I Çocukluğumun küçük
aşklarını I Anlatabılmeliydım I Geceleryalnız size.'
Rüştü Onur, "Itiraf". 1941.
Samsun'da kültür merkezi
• SAMSL'N (AA) - Yapımına > aklaşık 10 vıl önce
başlanan ve tamamlandığında Atatürk Kültür
Merkezı'nden sonra Türkiye'nin en büyük kültür
sarayı olma özellığini taşıyacak "Samsun Kültür
Sarayı" inşaatının tamamlanması için 650 milyara
ihtıyaç olduğu bildirildi. Il Kültür Müdürü Ali
Osman Baş. kültür sarayı inşaatının süımesı için .
1997 yılı bütçesinden 40 milyar lıra ödenek
aynldığını belırterek "Hukukı engellenn ortadan
kalkmasıyla birlikte inşaata yeniden başlandı. 1996
yılı bütçesinden kalan 30 milvar ve 1997 yılında
öngörülen 40 miKar lira ödenek ile birlikte toplam
70 milyar liramız var. Ancak, inşaatın
tamamlanması ıçin 650 milyar lira gerekh" dedi.
Ah Osman Baş, kültür sarayının tamamlanmasıy la
birlikte Samsun'un adeta kültür merkezi olacağını
da belirtti. 16 bin 900 metrekare kullanım alanı olan
ve faaliyete geçtığinde > aklaşık 2 bin kışıye çalışma
olanağı sağlayacak kültür sarayında 600 kişilık
kütüphane. iki ayn toplantı salonu. bıri büyük diğeri
küçük gösteri ve bale salonlan bölümleri yer alıyor.
TRT'den Türk Sanat Müziği
Seçme Eserlen kitabı
• .\NK.\RA (AA) - TRT Müzık Dairesi '
Başkanlığı. 17 makamda >azılmış > aklaşık 350
sözlü ve enstrümantal eserin notalanvla birlikte ver
aldığı "Türk Sanat Müzığı Seçme Eserler-1"
kitabını satışa sundu. TRT Müzik Dairesi
Başkanlığı Türk Sanat Müzığı Müdürü Özgen
Gürbüz. yaptığı açıklamada 515 sayfadan oluşan
kitapta. Türk müzığındeki fazla ağır ve klasik tarzda
olmayan. halkın çeşitli dönemlerde çok beğendiğı
eserlere yer verdıklerinı belirtti. Geçen hafta satışa
sunulan kitap. yaklaşık 150 bestecinin, yüzde
doksan beşi 20. yüzyılda bestelenen eserlerinden
oluşuyor. Toplu alımlarda yüzde 10 ve 15
dolaylannda ındırim yapılan kıtap,
1 milyon 800 bin lira.