29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 9 EYLUL 1997 SALI 10 KULTUR SAHNEDEN AYŞEGÜL YÜKSEL Yenitiyatrodönemi başlarken1997-98 tiyatro dönemine iki bek- lenmedik ola>la giriyoruz. De\let Tı- >atrolan sanatçısı .\lev Sezer'ı bır haf- ta önce yitirdik. Geçen dönemin orta- smda. Izmıt Şehir Tiyatrolan "nın ku- rulduğu muştusuvla kıvanan tıyatro dünyası yenı dönem başlamak üzerey- ken. ıçinde tıyatro salonlannın da yer alacağı yeni yapının Bayındır Hol- dıng'e satıldığı habenv le sarsılıyor. Ye- ni dönemin tartışma gündemınde ıse ti- yatrolann 1997-98 etkinlikleri ile Ata- türk oyunlan \ar. O bir "ses" değildi Kendi kuşağımdan ınsanların ardın- dan >azmak özel bır acı veriyor. Tüm vaşamlar. bu ülkede sanatın gelışimi- ne omuz \ ermış tüm sanatçılar çok de- ğerlı kuşkusuz. Yıne de bizden sonra yaşav acağına inandıgımız sanat insan- lannı -henüzyan yoldayken-yitırdığı- mızde onanlmaz bir eksiklık duygusu içınde bocahyoruz. Erkan Yücel, Mu- amnıer Çıpa, Yavuzer Çetinkaya, Ya- man Okay, Aziz Çalışlar. Tolga Aşkıner, tanıdığım. az tanıdığım. hıç tanımadı- ğım kuşaktaşım başka tıyatro sanatçı- lan. şimdı de Alev Sezer... Görüntülü medva Sezer'in ansızın geliveren ölümünüduyururken. sanat- çıvı Bruce VVillis'ın ya da "DaUas" dı- zisinin Bobby'sınin "4 ses"> ı olarak sun- du 65 milyon izleyicı>e. Doğru, pek çok >abancı sınema yıldızı Türkiye'de popüler olmalarını Alev Sezer'in "ses"ıne borçludur. Tiyatro sanatçısı- nın ancak televızyona çıkarsa halka malolabıleceğı. "tiyatrosu kösteklen- miş" Türkıyemızde oyuncunun sesi başkalannın ününe ün katar. gorüntü- sü ve oyunculuğu reklam edilen malın satılmasına yarar. Dizılerde rol alan bir • Alev Sezer ne bir ses ne de bir görüntüydü. O bir tiyatro sanatçısıydı. Sesiyle görüntüsüyle en çok kendisine, oynadığı rollere yakışırdı. O bir "jön'dü, hep 'jön* kaldı. Bir başrol oyuncusuydu. Ben Alev Sezer'i parlak bir tıyatro oyuncusu, tüm varlığını yarattığı sahne olayına adamış bir tiyatro yönetmeni olarak, kimı sahneleri gözümün önünden yıllar sonra bile gitmeyen tiyatro oyunlanndaki yetkin yorumlarıyla anımsayacağım. •!so/ \crı\ıırum". \k-\ Stvcr. lyk \tnersu u 1 nuın ^enkaıfın üsrün yorumlanvla DT'nin 'unutulmazyapımlar"ı arasındaydı. oyuncu. ekran başına tiyatrodakı başa- nsından dolay ı izley icı çekmek yenne. dizidekı başansından dolayı oynadığı tivatronun salonlannı doldurur. Değer- lendirmelerimiz hep tersten yapılır, ın- sana v e nitelıklerıne bakışımız çarpık- tır. çarpıtılmıştır. Uluslararası onlarca ödüle değer bulunmuş bir bilim adamı- nın ölümü. söz gelimi, "'Ülkemizin en yakışıklı fizikçisini yitirdik" biçiminde duyurulursa hiç şaşmayız. Alev Sezer ne bir ses ne de bir gö- rüntüydü. O bir tiyatro sanatçısıydı. Sesiyle, görüntüsüyle en çok kendisi- ne, oynadığı rollere yakışırdı. O bir "jön"dü, hep "jön" kaldı. Bir başrol oyuncusuydu. Shakespeare'ın "'Ro- meo ve Jül\et"inin Romeo'su olarak parladı sahne yaşamında. "7 0"h yıllar- da ünlü Amenkalı romancı Herman MeMIIe'ın *Yasalar\eİnsanlar"("Bü- fy the Kid") v apıtının sahne uyarlama- sında Billy'vi canlandınrken. "trajik" oy unculuğun doruklannda gezinmışti. Birkaç yıl sonra ıse Arbuzov'un ünlü "Söz Veriyorum" oyunu Alev Sezer'i. Işık Yenersu ve Engin Şenkan'la bir araya getirecek, her üç sanatçının üs- rün yorumu> la. Ejder Akışık'ın sahne- lediği bu ovun Devlet Tiyatrolan'nın "unutulma/ yapımlar"ı arasına gıre- cekti. Ya "Amadeus?" Aynı başhğı ta- şıyan çok Oscar'lı ünlü Holly\vood fil- mının piyasayı sardığı bir dönemde, Yücel Erten'in sahnelediği bu Peter Shaffer oyunu adaşı filmle yüreklice yanşmış, tıpkı "Söz Veriyorum'* yapı- mında olduğu gibı dönemin tüm tiyat- ro ödüllerini toplamıştı. Alev Sezer, oyunun Mozart'ıydı; Tanrı vergisi oyuncu kişi albenisini. yeteneği, gör- düğü eğitim ve edindiği bırikımle bu- luşturarak birinci sınıf birtiyatroculuk örneğı sunmuştu. Bruce Willıs ve "Bobb>", Alev'e se- sini onlara ödünç verdiğı ıçın teşekkür etsinler. Dızi yapımcıları da tiyatroda- kı rollenne hiç benzemeven sıradan ki- şilikleri oynamayı üstlendığı için... Ben Alev Sezer'i, parlak bır tıyatro oyun- cusu, tüm varlığını yarattığı sahne ola- yına adamış bir tiyatro yönetmeni ola- rak, kımi sahneleri gözümün önünden yıllar sonra bile gitmeyen tiyatro oyun- lanndaki yetkin yorumlanyla anımsa- yacağım. Ülke nüfusunun en az onda birinin "tiyatro seyircisr kımlığıne ka- vuştuğu günlere ulaştığımızda. uma- nm bir tiyatro sanatçısının ölümü med- ya tarafından doğru özellıkleri vur- gulanarak duyurulacak... Tiyatrocularla alay mı ediliyor? "Tiyatro seyircisi" yetiştirme- nın bir yolu, olabıldiğince çok ti- vatro açmak. tiyatro salonlannı çoğaltmak. nıtelikli tiyatro yapa- cak sanatçılan yetiştirmektir. tz- mit Şehir Tiyatrosu'nun açılışı bu yönde atılmış önemli bir adımdı. Son yıllann en çalışkan tiyatro yö- netmeni Işıl Kasapoğlu, kurumun sanat danışmanı olarak kollan sı- \adı, aylar boyu çalıştı. çabaladı. Yapılmakta olan belediye başkan- lığı sarayının içinde yer alan ıkı tı- yatro salonunun teknik damşman- lığını ünlü sanatçı Duygu Sağıroğ- lu üstlendı. Jünler kuruldu; döne- mi "Hamlet" oyunuyla açacak olan tiyatronun sanatçı kadrosunu oluşturmak içm sınavlar yapıldı; oyunun çalışmalanna başlandı. Dahası Ahmet Levendoğlu, Şakir Giirzumar gibi tanınmış yönet- menlere. oyun sahnelemelen ıçin önen götürüldü. Bırbaşka deyişle, tiyatromuzun dört büyük ismi ve tiyatroculuk uğraşına yeni girmiş bir dolu genç sanatçı. başka projelennı ertele- yerek. yaşam düzenlerini değış- tırmeyi göze alarak, işlerini güç- lennı. olası gırişimlerini bir yana bırakarak Izmıt Şehir Tiyatro- su'nun yaşama geçınlmesı yolun- da güçbırliğı yaptılar. Yaz sonunda ıse Başkanlık Sa- rayı'nın hastane olarak kullanıl- mak üzere Ba> ındır Holding'e sa- tıldığı öğrenıldı. Onca özveri. on- ca emek. onca düzenleme boşa gitti... Beledıve başkanlığı zaman içinde duruma bır çözüm bulacak \e Izmit Şehır Tivatrosu'nun et- kınlıklerine başlayabılmesi için olanak sağlayacaktır kuşkusuz. Ancak çözüm aranıyor olması ül- kemizdekı "tiyatroyu savsakla- ma* eğiliminı bağışlatmaz. Gelışmiş bır ülkede vaşasak, olayın içinde yer alan her bir sa- natçının. zamanı boşa harcandığı. çalışma programı bozulduğu. emeği sömürüldüğü. moral çö- küntüve uğratıldığı gerekçesıyle da\a açıp mılyonlarca dolarlık manevi tazminat alması söz ko- nusu olurdu. Bizım sanatçılanmız ıse kuru bır "kusurabakmavırTla geçıştirilmiş olmalılar. Sanatçı de- difin nedır ki! Bruce WiHis'in se- si. bilmem ne reklamırun bilmem ne u aMa"sı... Oyunun nîteliğini yorum belirler Yeni döneme ılışkin oyunlann açıklanışının ardından. Devlet Ti- yatrolan "nın Erzurum. \'an, Sı\as ve Konya'da tiyatro açma çalışma- lannın hızlandığı bıldınldi. Se\in- dırici bırgelişme. Böylece 70"i aşkın ılirnizden 12'si yerleşik bir tiyatroya sahip olacak. (Soru: 74 yılda ancak 12 ıl bır tiyatroya kavuşursa. her ilimı- ze bir tıyatro ne zaman düşecek? Yanıt: Her ilde bir De\ let Tivatro- su kurulmaz. Tiyatro eğitimine devletçe çağdaş yatırımlaryapılır- sa, tiyatronun konumu bir çerçeve yasayla belırlenirse, ozel girışım desteklenırse. kısa sürede tüm ılle- rimiz tiyatroya ka\ıışur.) Ülkemiz- de tiyatronun nıcel ve nıtel gelışı- mı uzun \ ıllardır tartışma konusu- dur. Resim ortada, ne nıcel geliş- meden \azgeçilebilir ne de niteli- ğı yükseltme görüşünden. Bu ne- denle tiyatromuzun gelişimı kap- lumbağa hızıyla gerçekleşmekte- dır \e bu gelişımın vavaşlığından politikacılanmız hiç mi hiç rahat- sız olmamışlardır. Onlar telev ızv o- na çıkmayı. tele\ ızyon seyretmeyi severler. Yenı oyunlara bakıyorum. Mü- zıkaller, çoğunlukla eski yerlı oyunlara yaslanan. bir dolu >eni vabancı oşunu da içeren uzun bir lıste. De\ let Tıyatrolan'nın yapım sayısı geçen \ ıldan süren o>oınlar- la birlıkte 6O'ı aşıyor. Demek ki bu yıl da özel \e tam ödeneklı tıyat- rolarca kotanlacak vaklaşık 100 yapım var Türkıye'nın gündemin- de. Çogu Istanbul'un. önemlice bir bölthrıû de ,\nkara'nın payına dü- şüyor. Oyunlann sahnede yorumlanış bıçımıni göımeden "repertuvar" eleştırmekten yıllar önce vazgeç- tım. Heraçıdanumutbağladığmız, dahası sahnelenmesini önerdığiniz bır oy un, \ orumlanışı nedeniy le ki- mı zaman seçiliş anıacına bile ters düşebılıyor. Bu nedenle şimdilik tek dıleğım. nıtelikli yorumlar iz- lememız. Yazarlan suçlarken iki kez düşünmehyiz artık Olağanüs- tü olmayan metinlerden bile an- lamlı. vurucu yapımlar oluşturu- labıliyor. Son >ıllarda yeniden su- nulan ünlü verli oyunlardan çoğu- nun daha önceki yapımların düze- yine ulaşamamasının sorumlusu kuşkusuz yazarlanmız değil Atatürk oyunları Üstünde en titizhkle du- rulması gereken yapımların başında Atarürk'le ilgilı olanlar gelıyor. Atatürk \e Kurtuluş Sa\aşı'na ılişkin ovunlara asın duyarlı oldu- ğumuz bır süreç ıçındeyiz. Dev let Tiyatrolan'nın Ergin Orbe\'in sahne düzenıyle sunduğu. Nâzını'ın "Kmiçı \lilli>e"'si ile Nezihe Araz'm yazıp Şalar Gürzuıoar'ın sahnelediği. DilerTürker'in tek başına yonımladığı "Ku- \m Milliye Kadınlan'nı. tı- yatro duyarlığının ötesine geçen. bağışlanırbirtoplum- sal duygusallıkla izley ip al- kışladık. Bu yıl gündemde dört benzer o\un \ar. Söy- lev'ın okunuşunun 70. yılı nedeniy le. Müşfik Kenter tek kışılik bır gösteri hazırlı- > or Ergin Orbey de Sö\ le\' ı Dev let Tiyatrolan için oyun- laştırma çabası içinde. Can Dûndar'm u San Zej- bek" belgeselinı Nezihe .\raz o\unlaştırdı: Ti\atro Bakış için Hakan Altıner sahneliyor. Recep Bilginer'ın o\un olarak kaleme aldığı "Âtatürk" yapıtı da Istanbul Devlet Tiyatrosu'nun dağa- nna alınmış durumda. Yüz- yılımıza damgasını vurmuş, ülkemizi aydınlığa çıkarmış bu güçlü kışilığin düşüncele- nni ve yaşantılannı tiyatro- da değerlendmrken. yaratıcı olarak da izley ıci olarak da son derece özenli. nıtelikli bir yaklaşım sergilemek zo- rundavız. Bu ov r unlan oluş- tururken ve ızlerken aklımız duvgularımıza egemen ol- malı... Çağdaş sanattaki yeni eğilimleri yansıtacak 5. Uluslararası İstanbul Bienali 4 Ekim'de başlayacak Bieııal için geri sayım başladı• Bu yıl Ispanyol küratör Rosa Martinez'in yönetmenliğinde "Yaşam, Güzellik, Çeviriler / Aktanmlar ve Diğer Güçlükler Üstüne"' başlığıyla düzenlenen etkinliğe 45 ülkeden 87 sanatçı katılıyor. Bienalde performanslann yanı sıra panel ve söyleşiler de izlenebilecek. Kültür Servisi - 4 Ekim-9 Kasım ta- nhleri arasında gerçekleştirilecek olan 5. Uluslararası İstanbul Bienali için geri sayım başladı. Bu yıl İspanyol kü- ratör Rosa Martinez'in yönetmenli- ğinde. "Yaşam, Güzellik, Çeviriler / Aktanmlar \e Diğer Güçlükler Üstü- ne" başlığıyla düzenlenen etkinliğe 45 ülkeden 87 sanatçı katılıyor. Ana me- kân olarak belirlenen Darphane-ı Amıre'nin yanı sıra Yerebatan Sarnı- cı. Aya İnnı Müzesi. Kadın Eserleri Kütüphanesi. Sirkeci ve Haydarpaşa tren istasyonlan ile Atatürk Havalıma- nı'nm da çeşıtli sanatçılann yapıtlan- na mekân oluşturacağı bienalde; re- sim. heykel. afiş. fotoğraf, enstalas- yon. \ideo enstalasyonu ve perfor- mans gibi çok çeşitli sanatsal üretim- ler izlenebilecek. Farklı bakış açıları İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı'nın çeşitli hükümet ve kuruluşlann deste- ğiyle düzenlediği Uluslararası îstan- bul Bienali. dünya sanatçılarını bır araya getırerek külrürel bır buluşma ortamı oluştururken çağdaş sanattaki yeni eğılımlen gözler önüne seriyor. Bu yıl beşıncısi düzenlenen bıenale katılan sanatçılar. "Yaşam, Güzellik. Çeviriler / Aktanmlar ve Diğer Güç- lükler Üstüne" düşünürken yaşam ile sanatı bırbinnden ayıran sınırlan ırde- leyerek "güzerkavramıyla ılintilı ye- ni anlam arayışlanna gırerek ve ıletı- şım güçlüklerı üzennde durarak çağ- daş estetik düşünce ve yaratıcıhk so- runlanna farklı bakış açılan getirecek- ler. 1988-1992 yıllan arasında Barcelo- na Bienah'nin sanat yönetmenlığini üstlenen, geçen yıl Rorterdam'da dü- zenlenen ve yoğun ilgı gören Avrupa Bienali Manifesta l'ın küratör ekıbı içinde yer alan İspanyol sanat tanhçi- si ve küratör Rosa Martınez. farklı kül- türleri banndıran, geleneksel ile çağ- daşı bir potada eriten ve Doğu-Batı arasında metaforik bir kapı olarak al- gılanagelen İstanbul kentını bır ay sü- resınce başlı başına bir sanat yapıtına dönüştürmeyı tasarlıyor 5. Uluslara- rası İstanbul Bıenali'ne katılacak sa- natçılann çoğu. mekâna özgü (site - specıfıc)yapıtlarüreteceğıgibi.buya- pıtların büyük bir bölümü de bienalin ana sergi alanlannın dışında, İstanbul- lunun günlük yaşam alanı içindeki kent gıriş kapılarında. meydanlarda. yollarda. sokaklarda. afiş panolannda ızleyicı ile buluşacak. Türk sanatçılar Sanatın geleneksel sınırlannı sorgu- layan. alışılagelmiş ıfade bıçımlenne yeni arayışlarla yanıt veren sanatçılar aracılığıyla farklı sanatsal yaklaşımla- n ortaya koymayı amaçlayan 5. Ulus- lararası İstanbul Bienali'nde. çağdaş sanat ortamının bazı usta isimleri ve diğer uluslararası bienallerde yıldızı parlayan genç sanatçıların yanı sıra, daha önce geniş boyutlu etkinliklere katılmamış sanatçılar da yer alıyor. Bu çerçevede. genç kuşaklara esın ka\Tia- ğı olmayı sürdüren Louise Bourgeois, birbırınden ılgınç performanslanyla adından söz ettiren Oleg Kulik ve Cai Guo Qiang. Felbc Gonzales-Torres, Or- lan. Jana Sterbak, Carsten Höller gibı ısımlerin yanı sıra çağdaş sanat orta- mının parlayan genç yıldızlan Pipilot- ti Rist, Sam Tavlor-VVood, Tracey Emin. Soo-Ja Kim, Dorothy Cross, Li- zaMay Post ve nicelen, Istanbul'da ya- pıtlarını sergıleyecek. Sanatçı seçimlerinde belli kuşakla- ra. dısiplınlere ve ulusal temsile önce- lik tanımayan İstanbul Bienali'nde. Şükran Moral ve Şükran Aziz gibı uluslararası ortamda tanınan Türk sa- natçılann yanında Ebru Ozseçen, Bü- lent Şangar, Halil Altındere gibi genç- lenn v apıtları da yer alacak. 5. Uluslararası İstanbul Bienali çer- çevesinde, sanatçılann gerçekleştıre- ceği çeşitli performanslann yanı sıra sanat tarıhçilerı ve eleştirmenlerin katılımıyla düzenlenecek panel ve söyleşiler de izlenebilecek. YAZI ODASI SELİM İLERİ Bir Yaşam Biçimi "Genç kız önlüğünü mutfaktakı yerine astı. Çor- ba kâsesini alarak odaya geldı. Baba gazeteye dalmıştı. Annenin elınde oğlanlardan birinin ço- rabı vardı. Büyük oğlan harita yapıyordu, küçük henüz sokaktan donmüştü. Kedı odanın bırköşe- sindeki sepetın içinde uyuyordu." Kedı yoktu: küçük oğlan da. Annem babam, ab- lam, ben, dört kişiydı. Kadıköyü'ndeki evde, son- ra Cihangır'dekınde, kira evleri. "Nilüfer'in dumanı tüten çorba kâsesi ile ıçeri- ye gırişi hepsıni harekete getirdi. Baba gazetesi- nı katladı. gözlüğünü mahfazasına yeheştirip eli- ni yıkamak üzere dışanya çıktı. Anne dıkiş sepe- tini topladı. Oğlanlar ayağa kalktılar. Kedi gerindı, uzun uzun esnedı ve küçük pembe dilini çıkarıp yalandı. Az sonra aile, yemek masasının etrafın- da toplanmış oldu." Böyle yemek masasının çevresınde, yıllar ve yıl- lar boyu her öğle, her akşam toplanışlarımız geli- yor aklıma. Mutfaktan çorbayı ablam mı getirirdi? Galiba annem; daha çok annem... Yemeğe oturmadan önce el yıkamak zorunlu- luktu. Şımdi babamın sesıni de duyuyorum; "El- lerıni lyıceyıkadın mı?" diye soruyor. Ellerimi her zaman yanm yamalak yıkıyorum, ama "lyiceyıka- dım..." diyorum. Annemin bir dıkiş kutusu var. Söküklerdikilecek- ken, çoraplar çorap yumurtasına geçırılıp yama- nacakken, bu dikiş kutusu ılle ortaya çıkar, anne- min yanı başında durur. Kedi yok ama; keşke olsaydı... Kedileri ne ka- dar çok severdım... "Anne, gözlen derin birimanla dopdolu, herza- manki duasını içınden tekrartayarak çorbasını da- ğıtmaya başladı. 'Allahım, bize ihsan ettiğin bu nimetler için sa- na şükürler olsun!' Kadın dudakları hafıf hafıf kı- pırdayarak bunları içınden söylerken sofrada otu- ranların yüzlehne bakıyor, onlara gülümsüyordu." Anneciğim de gülümserdi. Bazan gülümsemez- dı. Bazan günlerin hayhuyu, orta halli ailenin mad- di sorunları, şuraya şu kadar ödenmesi gerekli bir para, bizim okul taksıtlerimiz, ışte bir şey, anne- min gülümsemesini o öğle vakti. o akşam vakti için durdururdu. Dualar kalpten geçerdi. "Yemeğe başlamadan önce Allah'a şükretmek gerekır. Bu yediklerimizi yıyemeyenler var..." "Kocası tabağına ekmek doğruyor, pek iştahlı olan küçük oğlu çorbasını kaşıklamak ıçin sabır- sızlanıyordu. Büyük, o ağırbaşlı hali ile babasının yemeğe başlamasını beklıyor, kızı kediye ekmek hazırlıyordu. Bayan Zehra son olarak bir kepçe çorba da kedınin sahanına koydu ve yemeğe baş- landı. " Çorbaya ekmek doğranırdı. Bazan da kıtır ek- mek yapılırdı: Bayat ekmek küçük küçük doğra- nır, tavada yağda pembeleştirılir. İştahlı olan ben- dim; ergenlik çağına gâldiğımde. Kepçe mutfak- ta, duvarda asılı dururdu. Annem o zamanlar 'Ba- yan' Süheylâ mıydı; Süheylâ Hanım'j romanlardâ yaşamışlar. ^ Alıntılar Mükerr^m Kâmil Su'nun BirAvtiç HS» tıra romanından. 1947; tam elli yıl öncesinden. "Bu oda, ailenin toplandığı, yemek yediği, otur- duğu, konuşup dertleştiği biryerdi. Komşulan da buraya alırlardı. Büyükçe, dört köşe, oldukça yük- sek tavanlı, basit eşyalarla döşenmiş; fakat temız, insanın ruhuna ılık bir yuva havası veren samimi bir köşe idi." Duvarda takvim asılıymış; bizde de asılı durur- du. Soba varmış; Cihangir'deki evimiz artık kalo- riferliydi. Basit eşya onlara "güzel" görünürmüş; ah o basit eşya. özlüyorum! 1 Ocak günü şişman şişman duran takvim, yıl sonuna yaklaştıkça tek tek koptukça yaprakları, incelir incelır... Meğer nice zamanlar geçiyor, bir yaşama biçimi sona eriyormuş. Meğer ailelerın "yuva havası veren samimi köşe"\er\n\ git git yok- sulluk örtecek; orta hallı aıle kaybolacak, zengın- le yoksulun uçurumuna gelinecekmiş. Baba gazetedeki "/iaı/ad/s/er"den söz açıyor- muş. Çocuklar "mektep "ten konuşuyorlarmış. Pencere önündefesleğen. küpeçiçeği, karanfil v^. sardunya... Sonra babaya kahve pişecekmiş... Maziden çıkıp geldi eski bir romanın ilk sayfası. Niye maziye sığınmak ıstediğimi anlatırcasına. Takvimde lz Bırakan: "Size açabılmeliydim içimı I Geceler yalnız size I Ve yüzüm kızarmadan I Çocukluğumun küçük aşklarını I Anlatabılmeliydım I Geceleryalnız size.' Rüştü Onur, "Itiraf". 1941. Samsun'da kültür merkezi • SAMSL'N (AA) - Yapımına > aklaşık 10 vıl önce başlanan ve tamamlandığında Atatürk Kültür Merkezı'nden sonra Türkiye'nin en büyük kültür sarayı olma özellığini taşıyacak "Samsun Kültür Sarayı" inşaatının tamamlanması için 650 milyara ihtıyaç olduğu bildirildi. Il Kültür Müdürü Ali Osman Baş. kültür sarayı inşaatının süımesı için . 1997 yılı bütçesinden 40 milyar lıra ödenek aynldığını belırterek "Hukukı engellenn ortadan kalkmasıyla birlikte inşaata yeniden başlandı. 1996 yılı bütçesinden kalan 30 milvar ve 1997 yılında öngörülen 40 miKar lira ödenek ile birlikte toplam 70 milyar liramız var. Ancak, inşaatın tamamlanması ıçin 650 milyar lira gerekh" dedi. Ah Osman Baş, kültür sarayının tamamlanmasıy la birlikte Samsun'un adeta kültür merkezi olacağını da belirtti. 16 bin 900 metrekare kullanım alanı olan ve faaliyete geçtığinde > aklaşık 2 bin kışıye çalışma olanağı sağlayacak kültür sarayında 600 kişilık kütüphane. iki ayn toplantı salonu. bıri büyük diğeri küçük gösteri ve bale salonlan bölümleri yer alıyor. TRT'den Türk Sanat Müziği Seçme Eserlen kitabı • .\NK.\RA (AA) - TRT Müzık Dairesi ' Başkanlığı. 17 makamda >azılmış > aklaşık 350 sözlü ve enstrümantal eserin notalanvla birlikte ver aldığı "Türk Sanat Müzığı Seçme Eserler-1" kitabını satışa sundu. TRT Müzik Dairesi Başkanlığı Türk Sanat Müzığı Müdürü Özgen Gürbüz. yaptığı açıklamada 515 sayfadan oluşan kitapta. Türk müzığındeki fazla ağır ve klasik tarzda olmayan. halkın çeşitli dönemlerde çok beğendiğı eserlere yer verdıklerinı belirtti. Geçen hafta satışa sunulan kitap. yaklaşık 150 bestecinin, yüzde doksan beşi 20. yüzyılda bestelenen eserlerinden oluşuyor. Toplu alımlarda yüzde 10 ve 15 dolaylannda ındırim yapılan kıtap, 1 milyon 800 bin lira.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle