04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyetİmtivaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yönetmenı Orhan Erinç # Genel Yayın Koordınatörü Hikmet Çetinka>a • S'azıışlen Müdürlen: İbrahim Yddız - Dinç Tajanç • Sorumlu Müdur Fikret llkiz • Haber Merkezı Mudürii Hakan Kara #Görsel Yönetmen: Fikret Eser D15 Haberler Şinasi Dantşoğlu 9 Istıhbaraı Cengiz Yıldınm • Kultur Handan Şenköken • Spor Abdülkadir \ ücelman 9 Ekonomı Seda Oğuz • NlaLîleler^Sami Karaören • Düzehme AbduDah Yazıcı • Fotograf Erdoğan Köseoğlu •Bılgı-Bdge Edibe Buğra • Yuıt Haberlen Mehmet Faraç Ya\-ınKuruIu ç Orhan Erinç. Okta> Kurtboke. Hikmet Çetinkaya, Şükran Soner, Ergun BakL Diırç Tavanç. İbrahim \ ıldız. Orhan Bursalı. Mustafa Balba>. Hakan Kara. Ankara Temsıleısr Mustafa Balbay Atatürk BuK an No. 125.Kat4.Bakanlıklar-AnkaıaTel-4]95020Chat). Faks- 419502^ • İzmır Temsılcısi Serdar Kızık, H Zıya Blv 1352 S 2/3Tel 4411220. Faks 44191 \7% Adana Temsılcısı Ç«dn Yiğenoğlu. InonüCd 119 S. No: 1 Kat: 1. Tel: 363 12 11. Faks: 363 12 15 Muessese Müdum üstun Akmen # Koordınatör \hmel Korulsan • Muhasebe Bûlent \OKT#!dare Hüseyin Gûrer • Işletme. Onder Çelik • Biigı- lşlem Naü tnal t Bılgısa>ar Sıstem Mârinet Çiler#Sanş FaziletKuza MEDYA C: • Yonetım Kurulu Ba^kanı - Genel Vludur Gûlbin Erduran # K.oordmator Reha lşıtman # Oenel Mudur Yardımcısı Mine Akdağ Tel 514 0" 53 - 5139580-5138460-61.Faks 5138463 \awmla>an \e Basao: Yem Gun Haber \jansı, Basm \e Yajıncılık A Ş Turkocag" Cad 39 41 Cağaloğiu 34334 lst PK 246 tstanbul Tel (0 212ı 512 05 05 120 hatl Faks. 1(1 212. 5!3 85 95 8EYLÜL1997 Imsak: 5.01 Güneş: 6.30 Ögle: 13.09 tkindi: 16.43 Akşanr 19.34 Yatsı: 20.57 Hezarfen-97 Tatbikatı • KAYSERİ(AA)- Türkiye'de ılk kez gerçekleştırilecek "Hezarfen-97 Tatbikatı" bugün lCayseri'nin Erkilet beldesinde başlayacak. Hava Ku\\etleri Komutanlıgı'nın 3adetC-160.3adet(M30. bir adet CK-235 naklıye uçağı \e 1 UH-1H arama- kurtarma helikopten ıle katılacağı. Banş tçın Ortaklıkr <BİO)ruhuna u\ gun olarak gerçekleştirilecek tatbikata, Romanya aktıf, Avusturya. Fransa. Bulganstan. Hollanda ve Makedonya ise gözlemcı olarak katılacak. Hezarfen-97 Tatbikatı. 12 Eylül cuma günü sona erecek. Tupizmde imaj sorunu • ANKARA(AA)- Türkiye Otelcıler Birliği (TÜROB)BaşkanıAli Güreli. tunzmde imaj sorununu aşmak amacıyla "Dünyanm önde gelen gazete ve dergilennin turizm yazarlannı Türkiye'ye davet projesı" hazırladıklannı ve Dev let Bakanı Ca\ it Kavak'a sunduklannı bildırdi. Türkiye'nin tunzmde daraldığı noktanm imaj sorunu olduğunu belırten Güreli, "Dünya turizmcıleri, 54. hükümet dönemınde yaşadığı sorunlar nedenıyle Türkiye'nin radıkal lslam tehdidi altında olduğunu düşünüyorlar" dedı. KuaföPler festivali başladı • İstanbul Haber Servisi - Türkıye Berberler ve Kuaförler Federasyonu ve Pantene Pro-V işbirliği ıle düzenlenen 'İkinci Uluslararası Kuaförler Festi\ali". dün Lütfi Kırdar Kongre \e Sergi Sarayı'nda gerçekleştirildi. Türkiye, Bulganstan, Fransa, Ürdün. Mısır, Suriye. Filistin. tsviçre. Tunus ve Lübnan'ın da aralannda bulunduğu 15 ülkenin katıldığı yanşmaya, ttalyan ekip, Yugoslavya'da trafik kazası geçirmesi nedeniyle katılamadı. Kültüp değerleri yok oluyor • CHICAGO(AA)- Merkezı Amerika'da bulunan bir çevre hareketi olan "Dünya Anıtlannı Izleme Grubu", Ayasofya ile Kars'taki Ani harabeleri ve Kaş'taki Patara bölgesınin yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu öne sürdü. 55 ülkede bulunan ve tehlike sinyallen veren eser ve bölgelenn sayıldığı lıstede, ABD'den 5. Meksika'dan 7, Rusya'dan da 5 amt yer alıyor. Grubun, bu yıl adı geçen eserlenn kurtanlmasında kullanılabilecek 3 milyon • dolar bütçesi bulunduğu ve bunun seçilecek bazı anıtlann konmması için harcanacağı ifade edildi. Atık su sorunu • İZMİR(AA)-Sulardaki lağım. asitlı sular, petrol sızıntıları. hatta radyoaktif kirlilığin bazı bitkiler yardımıyla temizlenebıleceğı bildirildi. Bilım ve Teknik dergisinde yayımlanan "Atık su sorununa bitkiler çözüm getıriyor" başlıklı makalede. lağım akan yerleri ya da terk edilmiş madenden sızan öldürücü boyurta asitlı sulan temizlemek amacıyla bazı bıtkilerin yapay bataklıklara dikildiği belirtildi. Gürültü kulağı nasıl zedeler? Ses dalgalannın kulak salyangozundan geçmesıyle sesleri duyanz. Trtreşımler minık kıllann tektoryal zara hafrfçe dokunmasına yol açar. Böylece elektnksel uyarılar beyne ulaşır. Aşın ve devamlı gürültü bu nann kıllan bir daha duzelmeyecek şekılde zedeler. Yıpranmş Kıllar Gürültüden sağır oluyoruz Antalya'nm Bakırlıtepe bölgesinde TÜBİTAK Ulusal Gözlemevi açıldı Gözler gökyüzünde Çe\ iri Servisi - lşıtme kaybının yaşlan- ma olgusunun kaçınılmaz bir sonucu oldu- ğu kanısı artık geçerlı değıl. Bilım adam- lan son yapılan araştırmalann ışığında. işitme kaybının normal yaşamın akışı ıçin- de maruz kaldığımız aşın gürültü sonucu oluştuğunu \e alınacak bazı önlemlerle bu sürecin gecıktırilebileceğini ilen sürüyor. Haftalık \ews Week dergısinde yer alan habere göre işitme duyusunu olumsuz et- kileyen etmenlenn başında yaşhlık değil, aşın gürültü gelıyor. "İşitme kaybı vakala- nnın yüzde 75"i gürültüden kaynaklanı- yor" diye konuşan St. Louıs lşıtme Özür- lüler Enstıtüsü uzmanlarından YVUliam Clark,"Farkındaol- madan işitmeyetene- ğimizi zedeliyoruz. Yalnızca ABD'de 20 milyon kişi sağırbğa yol açabilecek dozda gürültüye maruz ka- hyor" diyor. Enstırü- nün konuya ılişkin raporunda. insanla- nn giderek daha genç yaşlarda sağırlaşma- ya başladıklanna dik- kat çekıliyor. Gürül- tü ikı şekilde kulağa zarar veriyor, Bomba veya silah patlama- sı gibi anı ve aşın gürültünün kulakta oluş- turduğu kalıcı zarara "akustiktravına'* adı veriliyor. Bu tıp gürültü kulağın ıç doku- lannda süreklı sağırlığa yol açan hasarlar meydana getiriyor. Gürültünün yarattığı bir diğer zarar da uzun zaman dıhmınde or- taya çıkıyor \e kulağı yavaş yavaş etkılı- yor. Ses titreşimlerini beyne iletmekle gö- revli iç kulaktakı 16 bin ınce kıl hücresı, zamanla işlev yapamaz hale gelıyor. Daha 85 desibelin üzerindeki sesler kalıcı hasar meydana getıriyor. îşitme kaybı ses yükseldikçe artı\'or. Ses kirlihğine yol açan etmenlerden bazılan şunlar: Kaynak Tatanca sesi Basmçlı matkap Rock konsen Darbeb matkap Çım bıçme ırak. Elektrikli sûpürge Sesdûztyi (Db) 140 130 120 100 90 80 Davınüsbilir sûre vok 3.8 dak. 7.5 dak. 2saat 8saat Soosuzadek da kötüsü zedelenen bu hücreler bir daha kendmı yenilemıyor \e eskı halıne gelmı- yor. Süreklı yüksek sese maruz kalan jet pilotlan veya rock müzık meraklılan için bu tehlike her zaman mevcut. Normal bir kulak için tehlike, ses düze- yi 85 desibelin (dB) üzerine çıktığı zaman başlıyor. Çamaşır makınesi veya elektrik- li süpürgenin (ikisi de 80 dB'nin altında ca- lışıyor) ürettiği gürültü bu nedenle kulak- ta hasar yaratmıyor. Ancak gürültü 85 dB 'yı aştığı anda tehlike çanlan çalmaya başlı- yor. Elektrikli matkabın sesi (100 dB) ıkı saatten sonra kulakta kalıcı hasara yol açar- ken rock konseri (yaklaşık 120 dB) 7.5 da- kikadan sonra zarar vermeye başlıyor. Gürültüye karşı ön- lem almak her zaman mümkün. Malıyeti birkaç yüzbin lirayı aşmayan kulak tıkaç- lan gürültüyü 20 dB ıle 30 dB arasında ke- sebiliyor. Gürültünün daya- nılmaz boyutlara çık- tığı anda bu tıkaçlar kulaklar ıçın cankur- taran vazıfesi görü- yor. Ideal kulak tıkacı köpük. silikon \ e bal- mumundan yapılıyor. Pamuk tıkaçlar ses dalgalannın iç kulağa ulaşmasını engelle- yemediğı için tercih edilmiyor. Tıkaçlan ne zaman takmak gerektiğı konusunda şuba- sit testten yararlanmak mümkün: Arala- nnda 1 metre mesafe olan ikı kışı konuşur- ken. bın sesıni duyurabılmek ıçın bağırı- yorsa tıkaç kullanma zamanı gelmiş demek- tır. Uzmanlar gürültülü bir günden sonra kulakları en az bir gün dinlendirmek gerektığini söylüyorlar. ANTALYA (Cumhu- riyet) - İnsanoğlunun gözünü gökyüzüne çe- v irmesi. yüzyıllar önce- sine dayanıyor. Eski uy- garlıkların kurdukları gözlemevleri ve teles- kop kullanmadan yap- tıklan gözlemlerin ka- yıtlan bilım adamlannı bugün bile hayrete düşü- ren nitelikte. GaBleoGa- lfleTnin ilk optik telesko- pu y apmasıy la gökyüzü araştırmalan teknolojiy- le buluşmuş. bugün uzay bilımi olarak çok ileri düzeyde teknolojiyle uzayınderinlikleri araş- tınlıyor. Türkıye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kuru- mu( TÜBİTAK) bünye- sinde kurulan Antal- ya'nın Toros Dağlan'nda Bakırlıtepe bölümünde- kı TÜBİTAK Ulusal Gözlemevi (TUG), Cumhurbaşkanı Süley- man Demirel ve Başba- kan Mesut Yümaz tara- fından açıldı. Iki lider de Türkiye'nin ilk kadın pi- lotu olan Sabiha Gökcen adının ve- nleceğı Uzay ve Havacıhk Bilim- leri Üniversitesi'nin kurulacağını da açılış töreninde açıkladılar. Uzun süreli çahşma Bakırhtepe'deki TÜBİTAK Ulu- sal Gözlemevi Müdürü Prof. Dr. Zeki Aslan. gözleme\i yeri seçi- minin 1983 yılında başladığını söyledı. Çeşitli üniversitelerden 7 araştırmacı, gözlemevi projesi- nın yürütücülüğünü üstlendı. Ve yer seçimi için zor ve uzun süre- cek bir çalışmaya başladılar. Prof. Aslan. gözlemevlerinin, atmosferin olumsuz etkilerini en aza indirmek için genellikle yük- sek tepelere kunılduklaruıı anım- satarak "Yer seçimindeki en önem- li etken. 'sıcaklık dönüşüm kat- manı" v-ada 'çevirici tabaka" ola- rak adlandınlan atmosfer taba- kasının bulunduğu yüksekliktir. Yapılan araştırmalarda Türkiye için sıcaklık dönüşüm katmanı- nın bulunduğu yükseklik 1500- 2000 metreler arası değişiyor. Ya- ni gözleme>inin kurulacağı yerin denizden yüksekliği 2 bin metre- den aşağjda olmamalıydı. Çünkü bu tabakadan sonra, atmosfer ol- dukça tcmizdir ve ha\a inceleşir. Tabii bu durumda da insan sağu- ğı için olumsuzluklar başlar" di- ye konuştu. Uzun yıllan kapsayan meteoro- loji verilerinin ve uydu görüntü- lerinin de taranmasıyla: bulutlu- luk. nem, sis ve rüzgâr hızı gibi atmosfer koşullan bakımından en uygun yer tespit edildi. Tüm üniversitelerden 55 bilim adamının aktif olarak katıldığı yer seçimi sonunda 1500 metrenin üzerinde olan 17 tepeden, Antal- ya'ya 50 kilometre uzaklıktakı 2 bin 550 metre yüksekliktekı Ba- kırlıtepe. gözlemevi yeri olarak seçıldi. Hollanda ve Rusya'dan teklif 1 Nisan 1995 tarihinde alınan kararla TUG kuruldu ve inşaat sürecı başladı. Yabancı araştırma- cılardan gelen belirlı gözlem za- manı karşilığında teleskoplannı kurma isteğinden ikısınin kabul edildiğini anlatan Prof. Dr. Zeki Aslan, "Birisi HoUanda Utrecht Lnhersitesi'nin \iizde 20 gözlem süresi karşıuğı teklif ettiği 40 san- timetre çaplı teleskop. Diğeri ise Rusyja Federasvonu Tataristan Ka- zan Üniversitesi'nin yüzde 60 göz- lem süresi karşılığında teklif etti- ği 150 santimetre çapındaki teles- kop. 4fl"hk teleskopun montajı Ey- lül 19%'da 150"lik teleskopun mon- tajı da Temmuz 1997'de tanıam- landı. Gözlemo imizde ileri dü- zeydeteknik donanım vardır. Elekt- rik ile ısıtüan bina>a, özel olarak tasarlanmış bir güneş enerjisi sis- temi de konuldu" dedı. Prof. Aslan. TUG'de yapılacak gözlemlerle nelenn incelenebile- ceğini şöyle anlattı: ".\stronomi ve astrofizik alan- larında. verilerin kısıtlı olması ne- deniyle bugüne kadar ele alına- mayan pek çok gözlemsel konu ele aunabilecek. Gözleme\inde, her çeşit gök cismi. güneş sisteminin ü\elcri. yıldızlar. \ ıldız kümeleri. yıldızlararası madde, bulutsuzluk ve gökadalar (galaksiler), optik dalga boNİarında fotometrik \e spektroskopik olarak gözlemlene- bilecek." TUG'de ilk gözlemin 17 18 Ocak 1997 gecesinde yapıldığını anımsatan Prof. Dr. Zeki Aslan. 9 saatten fazla süren gözlemin bi- limsel değerinin az olmasına kar- şın heyecan yarattığını söyledi. İlkkeşif Prof. Aslan. 150 santimetre çap- lı teleskopun montajının tamam- lanmasının ardından yapılan bir gözlemde ılk keşıfın yapıldığını bildırdi. Prof. Aslan. Şubat 1997'de gözlemi yapılan ve şimdiye kadar tek olduğu bilınen bir yıldızın as- lında bırbırini örten çıft yıldız ol- duğunun tespit edildiğini. BD+381005 olarak adlandınlan bu yıldızla ılgılı habenn de Ulusla- rarası Astronomi Birlıği'nin4475 sayılı Değişken Yıldızlar Bülteni tarafından da bilım dünyasına du- >xırulduğunu söyledi. TUG'de yapılacak çalışmalar sonucunda Türkiye'nin astronö- mi ve uzay araştırmalan alanında ileri ülkelerarasındaki yenni ala- cağını söyleyen Prof. Aslan. "Ba- kırlıtepo'deki bu gözlemevi dünya- daki gözlemevleri arasında i\ i ko- numdaolanlararasındadır" dıye konuştu. Çengelköy Kültür ve Dayanışma Derneği tarafından düzenlenen "3. Istanbul Bahk FestivalT dün sona erdi. Istanbul'un ekolojik dengesi- nin bozulduğuna ve artık denizlerimizde balık yetişmemesine dikkat çekmek amacıyla bu festivali düzenlediklerini belirten Çengelköylüler. herkesi bu konuya karşı duyarh olmaya çağırdılar. Yagmur grubunun rock müziği eşliğinde eğlenen gençler. bu sırada Çengelköy'de yemek yiyen işadamı Sakıp Sabancı'yı meydana çağırdı. Gençlerin yoğun sevgi gösterilerine dayanamayarak rahatsız olmasına karşın bir konuşma yapan Sabancı, "L ç tarafı denizkrie çev- rili Türkiye'de bahk >etişmemesi çok acı. Hepimiz doğanın korunması için çahşmahvTz" diye konuştu. Çengelköy İs- kele Meydanı'nda yapılan etkinlikler çerçevesinde müzik dinletileri, sokak tiyatrolan ve resün sergileri düzenlendi. Aynca ağaç dikme ve sokak köpeklerini aşüama kampanyalan gerçekleştirildi. (Fotoğraf: R\TİCE TUNCER) 1 HH Vf W\ Üııiversiteden toprak çalchlar e-posta : tan @ prizma.net. tr MANtSA (Cumhuriyet) - İzmır-Menemen karayolu ihalesıni alan Akyazı Şırke- ti'nın Manisa Celal Bayar Üni\ersitesiarazisinden 100 mılyarlık dolgu toprağı çal- dığı öne sürüldü. RektörProf. Tuna Taner ve ünı\ ersıte tek- nik hey etinin şırket araçlan- nı suçüstü yakalamasının ar- dından Manisa Valiliğı tara- fından şirket hakkında so- ruşturma başlatıldı. Celal Bayar Üniversite- si'nin kente 15 kilometre uzaklıktakı yeni kampus ala- nından Akyazı Şirketi araç- lannın toprak taşıdığını gö- ren yöre köylülerinin, önce- leri bu işin izinli yapıldığı düşüncesiyle engel olmadı- ğı, şirket görevlilerinin de "Karayollan buradan top- rak almamıza izin \erdi" di- yerek toprak taşımaya de- %am ettiği bildirildi. Durumun CBÜ Mühen- dıslik Fakültesi yetkililerine iletilmesi üzerine Prof. Dr. Tuna Taner, teknik heyet \ e avukatlardan oluşan ekıple yörede keşıf yaptırdı. Rektör- lüğün. durumu Manisa Cum- huriyet Savcılığf na ve Jan- darma Alay Komutanlığı'na bildirmesıne rağmen. Sa\cı Yardımcısı AliOğuz'un res- mi makamlann şikâyetinin valilık yoluylayapılması ge- rektiğini üniversite avııkatla- nna bildirerek işlem yapma- dığı öğrenıldi. Üniversitenm ihban, Za- fer Bayramı tatili nedeniyle üç gün gecikmeyle valilikte ele alındı. Bu süre içinde ara- ziyı enkaz haline getiren Ak- yazı Şirketi araçlannın olay yerinden kaçınldığı ıddia edi- liyor. SÖYLEŞİ A7TİLÂ İLHAN 'Ah Ustadım, Ah!... İktisad-ı Siyasi Bilseydiniz!..' Telefonda diyor ki; "-...Türkiye'de ıktidardaki par- ti hangisi olursaolsun. Bürokrasi+Burjuvazi'nin oluşturduğu 'oligarşi çekirdeğı' değişmez diyorsun, bu beni çileden çıkanyor; hele, son yaşadığımızolay- ları, Anadolu Burjuvazisi/Liman Burjuvazisi çe- lişkisine bağlaman. sana mahsus birfikir, başka kim- seden duymadım; uyduruyor musun nesin?" Kamuoyu, 'eğlencelikpolitikaya', 'yüzeyselmu- halefete' öylesıne şartlandınlmıştır ki, 'tabanı' ve 'temeH' kurcalayan yaklaşım, çoğumuzun 'zihin- sel konfonınu'bozar, bu da 'aydını' tedirgin eder; o bir iki lidere bağlı, onlann politikasına bağımlı, 'ko- yun seçmenliği'n yeğlediğinden, tersine giden f'ı- kirlere tepkisi olağan sayılmalı. Şu var ki Refah'ı ve onun potansiyel desteğini, münhasıran 'Şeriat/Tarikat' sanmak, hele hele partiyi kapatarak bu işin sona ereceğini düşünmek, hata-yı azimdir; zira Refah'ın arkasında, iktidar denklemini Bürokrasi+Anadolu Burjuvazisi şek- linde değiştirmek isteyen, küçümsenmesi zor bir ekonomik (sınıfsal) güç vardır; parti kapatılsa da, bu güç, Liman Burjuvazisi ile kozunu başka bir si- yasi örgüt çerçevesi içinde paylaşacaktır. Bu 'tespit', hanidir altını çızdiğim bir 'tespit'; üs- telik farkına varan tek kişi olmak iddiasını taşımı- yorum; nasıl taşıyabilirim ki, siyasi iktisatla alaka- dar her yurtsever aydın, aynı 'tespit'\ ya yapmıştır ya da yapacaktır: Dr. Erol Katırcıoğlu gibi. 'Öteki burjuvazi' var mıdır, yok mudur? 1 imdı sözü izninizle, onun tanıklığına bırakabi- * lir miyim? Bakalım, neler söylemiş: "...siste- fın tıkandığı doğrudur; aslında 1980'ler, için- de yaşadığımız süreçteki birçok yapısal fark- lılığın temelini attı: Türk ekonomisinde, 1980'li yıllarda, özel kesim anlamında, yeni bir ser- maye birikimi oldu: özellikle ithalât rejiminin de- ğişmesi, ihracat sisteminin getirilmesi, tanm destekleme politikalan; bir anlamda, Anado- lu'dan başlayarak yeni sermaye birikimine yol açtı. Küçük ve Orta Sanayi (KOBİ) bu dönem- de gelişti, fakat hiçbir zaman ekonominin mer- kezindeki büyük tekelcifirmalann,devletten el- de ettikleri imkânlan elde edemedi..." "...ekonomi'ye 'merkez' ve 'çevre' olarak, iki kategoride bakarsak, görülen manzara şudur; 'merkez'de KlT'ler ve Tekelci Sermaye, 'çev- re'de KOBl'lervar. 'Çevre' ile 'Merkez' arasın- da sermaye temini, kredi temjni bağlamında bir 'çelişki' ortaya çıkmaya başladı. Bu sebebie Ana- dolu'nun çeşitli yerlerinde sayıları 140 olarak ifade edilen SlAD'lar oluştu; devlet nezdinde lo- bi yapmak için TÜSİAD'dan TOBB'den bağım- sız, kendi derneklerini kurma ihtiyacını hisset- tiler." (Siyah/Beyaz, 25 Şubat 1996) Anadolu Burjuvazisi'nin, zamanla KOBİ düze- yinde kalmadığını gördük; ihlas, Kombassan, It- tifak, Ülker, vb. holdingler, -bazılan özgün tek- noloji bile deneyerek- iç ve dış piyasalara gir- diler; Anadolu'dakı SİAD'lar. dönüp dolaştı, MÜ- SİAD çerçevesi ıçine yeıieşti; çekilen Koalisyon'un arkasındaki örgüt de oydu. Onun başkanı Erol Ya- rar'ın, -yukardaki 'tespiti' doğrulayan- şu sözleri- ni, size bu köşede aktarmamış mıydım, Allah aş- kına: "...TÜSİAD liberal değildir, üyelerin çoğu ko- rumacıdır, tekelcidir; küçük kısmı tekelciliğe kar- şıdır; çoğu, 'aman gümrük duvarlan yüksek tutulsun, devletle iş yapayım, büyük rantlar sağlayayım' düşüncesini taşıyor; çünkü geç- mişte paralannı böyle kazandılar!" (Cumhuriyet, 21 Ekim 1996) Daha açık nasıl söylesın? Adam, Nasreddin Ho- ca gibi 'büyük kaşığı' istiyor, 'Bırak bıraz da biz öle- lim' diyor: Refah'ın yükselişinin ardındaki ıtici güç, bence budur. Asıl tartışılması gereken sorunlar... Acaba havanda su dövmeyi bırakıp, şu ciddi so- runları mı tartışmalıyız? A/ Laiklik iddiasında- ki (aslında Mason) Liman Burjuvazisi, üretimden çok rant ekonomisiyle semirmış, komprador, do- layısıyla kozmopolit bir burjuvazi midir? B/ Böy- le bir burjuvazi, zaten 'millilık' ıddiası taşıyamaya- cağına gore, ciddi sanayileşmeden çok, 'lisans sanayiciliğine', çokuluslu şirketlerin Türkiye'de- ki 'ajanlığına' soyunur mu, soyunmaz mı? C/ Ik- tıdar denklemınin öteki ayağı olduğu halde, 'ulu- sal' ve 'özgün' teknoloji yaratmayı, rahatça ge- ri planda bırakabilir mi, bırakmaz mı? D/ 'Özgün teknoiojiye' heves eden Anadolu Burjuvazisi, 'ümmetçi' vasıflarına rağmen, yayılmacı ecne- bi sermayeye karşı, 'milli burjuvazi' rolünü üst- lenebilir mi, üstlenemez mı? Üstlenebilırse. hal- kın ecnebiye (emperyalizme) gittikçe yoğunla- şan tepkisini arkasına alıp, Refah'a taşıyabilir mi, taşıyamaz mı? Nâzım'ın 'Kafatası'piyesinde, Pedro'nun Dok- tor Dalbanezo'ya ne dediğini hatırlıyor musunuz? Bence, hatırlamanın ve hatırlatmanın, tam sırası: "-...ah üstadım, ah, biraz iktisad-ı siyasi bilsey- diniz!.." (Kafatası, s. 24. Semih Lütfü Kıtabevi, 1932) YaaaL. http:// www. prizma.net. tr/ A İLHAN http://www.eda.tr/-bilgiyay/yazar/ailhan.htlm
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle