Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
8 EYLÜL 1997 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 11
Aydın Teker'in genç Türk dansçılanyla son çalışması: 'Sıkı- ş(tır)mak'
Dansta yeni bir <lil ohısıımu
NANCYATAKAN
Eğer bir koreograf. dansm gelenek-
sel veya denenmiş birtakjm formlan-
nın dışa vurulmasını reddederse. o za-
man yeni bir dil arayışı içine girmek
zorundadır. Koreograf, dansçı ve eğit-
men Aydm Teker, genç Türk dansçıla-
nyla birlikte dansta bu süreci başlatmış
bir sanatçıdır. Çalışmalan gerçek ya-
şamla sanat arasındaki sınırlan oldu-
ğu kadar, çeşitli sanat disiplinleri ara-
sındaki smırlan dabulanıklaştırmıştır.
tnsanlann yavaş yavaş bazı sözcükle-
ri kullanma alışkafılığını yitirmesi ve
başka sözcükleri benimsemeye başla-
masıyla her dil. hatta dans dili bile de-
ğişim gösterir.
Aydın Teker"in, Türkiye Ekonomik
ve Toplumsal Tarih Vakfi ile Türk Net
tarafindan destekJenen ve Disıplinlera-
rası Genç Sanatçılar Derneği'nin
(DAGS) organizasyonuyla tarihi
Darphane'de gerçekleştirdıği en son
çalışması işte böyle bir çalışmadır. Bu
çalışması bir dilin ölümü ıle yeni bir di-
lin doğuşunu belli belirsiz dengede tut-
maktadır. Böyle bir süreci izlemek. du-
yumsamak. deneyimlemek ve yaşa-
mak da katılmak kadar heyecan veri-
cidir. Bekçi. müze yönetıcisi, elektrik-
çi. marangoz da dahil olmak üzere pro-
jeyle ilgili herkes, dansçılar kadar, Ay-
dın'ın çabalannın önemini. ivediliğini
ve haklılığını kavTamakta ve projenin
gerçekleşmesi için bir araya gelerek
çözümler aramakta, önerilerde bulun-
maktadır. Böylece gösterinin şekillen-
me süreci içinde yaşananlar. sonuç ka-
dar önem kazanmaktadır. Onun coşku-
suna kendini kaptıranlar için mantık
dışı olan, mantıklı; olanaksız olan, ola-
naklı hale geliyor. Izleyiciler bu yeni-
likçi sürecin sonucunu, 11. 12. 13 ve
14 Eylül tarihlerinde, önceden telefon-
la yer ayırtarak tarihi Darphane'de iz-
leme olanağı bulacaklardır. (Tel: 212
5132035 522 0202/513 5082)
Geçen hafta böyle bir çalışma orta-
mında yaşananlan ben de paylaştım. O
gün dansçının bedeninden akması ge-
reken ve cenin sıvısı izlenimi vermesi
istenen bir sıvmın bulunmasına yar-
dımcı oldum. Herkes bir şey öneriyor-
A.ydın Teker bu son
çalışmasında yeni yollarla
tekrar tekrar tanımlayarak,
içgüdülerini kullanarak, yeni
biçimler deneyerek ve
dansçılanyla etkileşime
girerek, çağdaş dans diline bir
seçenek aramaktadır. Yere
özel her işi mekânın
kısıtlamalan ve olanaklanyla
biçimlenir. Oran, perspektif ve
bedenin mekânla ilişkisi
önem kazanır.
2. Performans
Günleri başlıyor
Kültür Servisi - 11-14 Eylül tarihleri arasında tarihi
Darphane"de Disiplinlerarası Genç Sanatçılar Derneği
(DAGS) tarafindan '2. Performans Günleri'
düzenlenecek.
'2. Performans Günleri', plastik sanatlar, tiyatro,
modem dans, grafik, fotoğraf, müzik. edebiyat ve
sinema gibi farklı sanat dallanndan yaklaşık 30 sanatçı
ve grubu ile gerçekleştirilecek. Dört gün boyunca
sürecek olan '2. Performans Günleri'', Açık Radyo'nun
katkılanyla düzenlenecek.
24-28 Arahk 1997'de Atarürk Kültür Merkezi'nde
birincisi yapılan ve büyük bir izleyici kitlesine ulaşan
'Performans Günleri', sanat tarihinde performans sanatı
adına yeni bir bellek oluşturma kaygısı ile DAGS
tarafindan gerçekleştirilmişti.
Bu yıl çağnlı sanatçı sistemiyle düzenlenen etkinliğe,
Tank Günersel, O. Cem Çetin. İsmet Doğan. Yaşar N.
Eyüboğlu, Alper MaraL Ferdi Vrutan. Ergün Arda,
Cem Bilge, Aydın Teker, Taner Ceylan, EBf Kalpak,
Vahit Tunajıisel tnal, Uğur Köse, Öykü Potuoğlu,
Zeynep Günsür, XXL ve Zazou katılacaklar. Etkinlik
çerçevesinde. 13 Eylül cumartesi günü saat 14.00"te,
Ayşın Candan. Ozgür Uçkan, Hüseyin Alptekin, Arhan
Kayar, Öykü Potuoğlu ve Zeynep Günsür'ün katılacağı
'Performans Sanaü" ve 14 Eylül pazar günü saat
14.00 te Aykut KöksaL Emre Zeytinoğlu ve Nilüfer
Ergûı'm katılacağı 'Sanatta Disiplinlerarasüık' adlı iki
panel de düzenlenecek.
du, birisi arapsabunuyla jelatin alma-
ya giderken. birisi telefonla duvar kâ-
ğıdı zamkının vücuda sürüldüğünde
kanserojen etkiler bırakıp bırakmaya-
cağmı öğrenmeye çalışıyordu. Bütün
bu koşuşturma arasında Aydın'ın sesi
duyuldu "Sıvının dansçılanma bir za-
ran olmayacağından emin olmalıyız".
Olay acil ama çözüm insancıl olmalı.
Acaba arapsabunu çok kaygan olur ve
dansçının düşmesine ya da gözlerini
tahriş etmesine neden olur mu? Aydın,
insan bedeninin bütün boyutlanna say-
gı ve sevgi duyuyor. "Dansçılanm her
şeyi yapabilir ama bedenlerine zarar
vermeyecek biçimde." Dansçılann mi-
nimal hareketleri üzerinde konsantre
olmak, izleyici tarafindan daha önce
fark edilemeyen hareketlenn algılana-
bilmesini sağlar. Herhareket sanki bir
büvüteç altındaymışçasına ortaya çı-
kar.
Evet. Aydın bu son çalışmasında
yeni yollarla tekrar tekrar tanımlaya-
rak. içgüdülerini kullanarak, yeni bı-
çimler deneyerek ve dansçılanyla et-
kileşime girerek. çağdaş dans diline
bir seçenek aramaktadır. Yere özel her
işi mekânın kısıtlamalan ve olanakla-
nyla biçimlenir. Oran. perspektif \e
Deüenın mekânla ilişkisi önem kazanır.
Bir dansçıyı nasıl seçtiğini sorduğum
zaman bana şöyle dedı: "Bu dansçıyı
seçtim, çünkü saç ve ten rengi duvann
rengine kanşıyor."
Gösteri artık yaşamdan aynlmış bir
sahnede yer almıyor. Rüzgânn sesi,
dansçının nefesi. izleyicilerden gelen
bir öksürük gıbi doğal sesler ve köşe-
deki örüm'cek ağı. bırperde üsrüne dü-
^şen \aprak gölgesı gıbı dokunulma-
mış bir çevreye özgü doğal öğeler ya
da küçük biryere doluşan kalabalıktan
yükselen ten kokulan işe müdahale et-
mek verine. işi tamamlıyor. Aydın Te-
ker, ortaya attıgı düşüncelerinin besle-
nerek ve gelişerek yaşamasını sağlar;
dansçılannın, bu düşünceleri, kendi-
lerine göre görselleştirmesine yardım-
cı olur. Onun için yanlış. doğru yok-
tur, yalnızca bir anın ya da hareketin o
iş için işleyip işlememesi söz konusu-
dur.
Aydın'ın dansçılarla ilişkisi gele-
neksel olmadığı gibi, izleyici kitlesin-
den beklentileri de geleneksel değildir.
Izleyiciler. edilgen bir biçimde sahne-
lenen olayı seyretmek yerine bir me-
kân içinde dansçılarla birlikte dolaşa-
rak, bir deneyimi paylaşırlar.
Talay*m emirleri yasaya aykırıdır
AHMET SAY
ANKARA - Yeni hükümette Kültür
Bakanı olarak tstemihan Talay yer alınca
herkes gibi ben de sev indim. Talay' ı des-
tekleyen yazılar yazdım. Sevincimiz iki
temel nedene dayanıyordu: Gerici uygu-
lamalanyla kültür yaşamımızı kâbusa dö-
nüştüren eski bakandan kurtulmuş ol-
mak; kültür işlerine yakın ve yatkın ol-
ması gereken DSP'li bir bakaiun kişili-
ğinde güven ve umut tazelemek.
Kültür Bakanlığı. ülkemizin müzik ya-
şamında "lokomotif" konumunda bulu-
nan "Devlet Opera ve Batesi" ile "Devlet
Senfoni OrkestralarTnı bünyesinde ba-
nndınr. Türkive'de müzik etkınlılderini
ağırlıklı olarak temsil eden bu dev kuru-
luşlar, kendi "özelyasalarTnın güvence-
si altındadır; "kuruluş yasalan"nın ka-
zandırdığı güvenceler sayesinde. yapılan-
ması ve işleyişiyle "özerk"tir. Opera-ba-
le ile senfoni orkestralanmıza "müdaha-
le" etmek için yasalan çiğnemeyi göze al-
mak gerekir. Son kurulan 55. hükürnete
kadar "Türk-lslam sentezi" görüşünde
olan ya da sadece "Islamcı" olan bakan-
lar. özerk müzik kurumlanmıza müda-
hale etmeyi denemişler, ama karşılann-
• Opera-bale ile senfoni orkestralanmıza "müdahale" etmek için yasalan çiğnemeyi göze almak
gerekir. 55. hükümete kadar "Türk-Islam sentezi" görüşünde olan bakanlar, özerk müzik
kurumlanmıza müdahale etmeyi denemişler, ama karşılannda yasalan ve yargı organlannı bularak
avuçlannı yalamışlardır. Şimdiyse Istemihan Talay, müzik kurumlarımızın özerkliğini hiçe
saymakta, "yasa tanımaz" uygulamalarla yıkıcılığa yönelik"müdahale"lerde bulunmaktadır.
da yasalan ve yargı organlannı bularak
avuçlannı yalamışlardır. Eğer opera ve
bale kuruluşlarımız ıle senfoni orkestra-
lanmız, yasa güvencesiyle donatılmayıp
da şu ya da bu görüşteki politikacılann
uygulamalanyla yönetilseydi, yineliyo-
rum. gardırop görevlisi orkestraya "şef";
kamyonetle patates ve soğan satanlar
operaya "bariton" olarak atanırdı. Müez-
zın Ebüziddın Efendi de "solist tenor"
yapılırdı.
Şimdiyse tstemihan Talay, müzik ku-
rumlanmızın özerkliğini hiçe saymakta,
"yasa tanımaz" uygulamalarla yıkıcılığa
yönelik"müdahale"lerde bulunmaktadır.
Verdiği emirler. yaptığı ışlemler. şimdi-
ye kadar "görülmemiş." müdahaleleri ör-
neklemektedır. Bu bir "itham", "isnat"
değildir. "gerçek"tir. Ben ne yazdığımı
biliyorum; bir müzik yazan olarak "mü-
zik kamuoyu"nu temsil etme sorumluiu-
ğunun bilincindeyim; gerçekleri sergiler-
ken argümanlannı (tanıtlannı) göstermek
zorunluluğunu duyuvorum; yazdığım
gerçeklerin hesabını vermeye hazırım ve
"belgeler"e dayanınm:
Kültür Bakanı. lstanbul Devlet Senfo-
ni Orkestrası'na gönderilen 18 Ağustos
1997 tarihli yazıyla orkestra "şef yardım-
cısı" kadrosuna vekâleten görev lendirme
yapmıştır. Bakanın böyle bir "görevlen-
dirme" yetkisi yoktur. 6940 sa> ılı orkest-
ralar yasasına aykındır: Orkesrralann
"özerkliği"ni perçinleyen bu yasanın 8.
maddesine göre. bir müzıkçınin "orkest-
ra şefyardıması'' olabilmesi. genel sanat
yönetmeni ve orkestra şefinin önensini
gerektirir. Tepeden inme bir yazıyla ve
yasayı çiğneyerek orkestralarda şef yar-
dımcısı görevlendirme gibi bir uygula-
ma geçerlı olsaydı düşünürdük: Gardırop
görevlisi ile Ebüziddin Efendi'nın ne ek-
siği var? Kaldı ki "şef yardımcısı" olmak
isteyen müzikçı, bu göreve getirilmek
için yargı yolunu denemiş, ancak yargı
organlan bu ısteği reddetmiştir. Son yar-
gı karan. Danıştav 'ın kısa süre önce ver-
diği ret karan olmasına karşın. Bakanlık,
bundan üç gün sonra "görevlendirme"
yazısı göndermiştir. Yasalan ve yargı ka-
rarlannı hiçe sa>an daha açık bir örnek
gösteri lemez.
İstemihan Talay. 28 Ağustos 1997'de
gönderdiği bir yazıyla lstanbul Devlet
Senfoni Orkestrası Müdürü Türkmen
Güner'i "göriilen lüzum üzerine"' gerek-
çesıv le görevden almıştır. Bakan'm böy-
le bir yetkisi yoktur. Orkestranm beş ki-
şilik yönetim kurulu ve onun başkanı
olan "orkestra müdürü", yasaya göre
"orkestra genel kurulu" tarafından seçi-
lir. Türkmen Güner v e arkadaşlan bu gö-
reve "seçinTle gelmişlerdir. Talay. seçim-
le geleni "emir"le görev inden almakta-
dır. yasav ı çiğnemektedir: dahası, orkest-
ranın yönetsel yapılanmasım yok etmek-
43. Altın Portakal Film Festivali'ne 14 film başvurdu
Altuı Portakal adayları beOi oldu
Kültür Serhisi - Altm Portakal Kültür ve Sanat Vak-
fı tarafindan düzenlenen "34. AHın Portakal Film Fes-
tivafi" 1-5 ekim tarihleri arasında gerçekleştirilecek. Bu
yıl 120 sanatçının davet edildiği festivalde. Türk sine-
masına katkıda bulunanJara onur ödülleri verilecek.
Onur Ödülü Müjde Ar, Türkan Şoray. Ydmaz Duru,
Nejat Saydam'a verilecek. 3 ekimde "Onur Gecesi"
başiığı altında düzenlenecek gecede, sanatçılann "fil-
mografik yasam öyidileri" beyazperde-
den izleyicilere sunulacak.
Son bir yıl içinde çekimi gerçeklesen
ve hiçbir ulusal yanşmaya katılmamış
filmlerin katılabileceği yanşma bölü-
İnünde. filmleri desteklemek amacıyla
8n üri yer almayacak. Festival kapsa-
bıında aynca. bu yıl üçüncüsü gerçekleş-
İirilecek olan Altın Portakal Uluslarara-
sı Kısa Film Video Festivali de yer ala-
fcak
<t .Mtın Portakal Kültür ve Sanat Vak-
İfi'nn festivalden sorumlu genel müdür yardımctsı
İGoksel KumsaL önceki gün yaptığı açıklamada. "Bu
yıl düzenlenecek olan festival için şu ana kadar dokuz
ffln başvunıda bulundu. Ancak önümüzdeki birkaç
giic içinde yeni müracaatlann da olmasıru b€kli>oruz.
Baa fîller laboratuvar çalışmalannı tamamlayamad)-
ğı îdn son başvuru tarihini bekliyor" dedı.
lestivalin yanşma dışı filmler kategorisinde; Nejat
Sa>dam'ın "Köçek" ve "Bahçevan",Ydmaz Dunı'nun
"İBceCumaB" ve "Bin YıIhkGöç" adlı filmleri ve Ya-
vuuTurgul'un "Eşkıya''adlı filmiyeralacak. 34. An-
talja Altın Portakal Film Festivali'nin bu yılki bakış
• 1-5 Ekim
tarihleri arasında
gerçekleşecek
34. Altin Portakal
Film Festivali'nin
bu yılki bakış
açısıru göç olgusu
oluşturuyor.
açısını ise "Göç Olgusu" oluşturuyor. "Göç Olgusu"
hem sosyolojik hem de sinema dili ile ele alınacak ve
göç gerçeğinin yansımalannın sinemaya etkisi irdele-
necek.
Festivalin bu yılki uluslararası konuğu ünlü yönet-
men Andrei Konçakjvski Konçalovski'nin bir bölümü
Antalya'da çekilen son filmi "Odesaw
mn galası ve Tür-
kiye prömiyeri festival kapsamında gerçekleştirilecek.
Aynca yönetmenin "Maria's Lover"
isimli filmi de sinemaseverlerle buluşa-
cak.
"A Man for a young VV'oman" ve
~How the Wor Begon my Island" isimli
filmlerise "Dünya Sinemalanndan Seç-
kiler" başiığı altında gösterilecek.
34. Antalya Altın Portakal Film Fes-
tivali'nin diğer bakış açısı da "Türk Si-
nema Seyircisi''. Türk sineması bitti de-
nildiği dönemde seyirci rekorlan kıran
"Eştaya"nın öyküsü ve "Türk Sinema
Seyirdsi INeredeydi" konulu panel gerçekleştirilecek.
"Yazuk süıemalarr
ın da bu yılki festivalde yine ya-
şatılması amaçlanıyor. Şehrin üç noktasında kurulacak
perdelerle izleyici geçmişe yolculuk yapacak ve geç-
mişten günümüze uzanan birçizgide Altın Portakal ka-
zanan filmler seyirciyle yeniden buluşacak.
34. Antalya Altın Portakal Film Festivali'ne başvu-
ruda bulunan 14 film ise şöyle: "Yanlış Saksının Çi-
çeği" (FkkMotan), "Masumiyet" (Zeld Demirkubuz),
"Ekmek" (Faik Ahmet Akıncı). "Hamam" (Ferzan
Özpetek). "Mektup"(AliÖzgentürk), '-Usta Beni Öl-
dürsene'ıBanş Pirhasan). "Kuşatma Altında
'Nihavent Mucize'
Aşk"(Ersin Pertan), "Çökertcıe"(Tunca Yönder).
"Köpekler Adası" (HalitRefîğ). "Dünya KadınlaGü-
zeldir" (Yıhnaz Duru), "Kasaba" (Nuri Bilge Ceylan),
"İnsan Kurdu" (Fatih Arslan). "Solgun Bir Sangül"
(Canan Evcünen Içöz). "Nihavend Mucize'" (AtıfYd-
maz).
tedir, kurumun işleyişini engellemekte,
"özerk"liğini ortadan kaldırmaktadır. Ta-
lay'ın uygulamalan. gelmiş geçmiş bütün
Kültür Bakanlarının yeltendiği yasaya
aykın işlemlerin toplamına bedeldir.
Temmuz ayında dört senfoni orkestra-
mıza Talay imzasıyla gönderilen bir ya-
zıda, orkestra programlanna ve solistle-
rin değerlendirilmesine açıktan "müda-
hale" edilmekte. "konserprogramlannı-
zm hazırianışı sırasında Bakanlığımız
kadrosunda bulunan devlet ve solist sanat-
çılaruıa en az iki konser verdirilmesi ve
programlann buna göre düzenlenmesi"
buyurulmaktadır. Bu Bakan, ne müziğin
"m"sını ne de "program"ın "p"sini bil-
mektedir. Bakanlığa bağlı görev yapan
ve hepsi de çok değerli sanatçılanmız
olan devlet sanatçılan ile solistlerimizin
toplam sayısı 35'tir. Bu 35 virtüözümü-
ze "ikişer konser" verdirilmesi halinde 70
konser haftası dolacaktır: oysa orkestra-
lann konser sezonu 30 hafta dolaymda-
dır. Böylece yıllar geçip duracak ve "ilaç
için" bir tane bile yabancı solist dinlene-
meyecektir.
"Orkestra solisti" konumundaki de-
ğerli sanatçılanmızın durumu da müz-
min bir sorundur ve müsebbibi Kültür
Bakanlığı'dır. Çünkü orkestralanmızda
"solist" diye bir kadro yoktur ve "solist"
olarak maaş almalan söz konusu değildir.
Bu sorunun kökten çözümü. önce "so-
list" kımlığini ve görevlerini yönetme-
likte belirlemek, sonra da Maliye Bakan-
lığı'ndan yeterince kadro almaktır. Ne
yapalım, kültür politikalanmız hep bu
doğrulruda süregelmiştir. Söz konusu
"polis kadrosu" olunca on binlerce kad-
ro verilmiş, dünya çapındaki sanatçılan-
mızdan "solist" kadrosu esirgenmiştir. ts-
temihan Talay da bu politikanın sürdürü-
cüsüdür.
Müziğin "m"sinden habersiz M. iste-
mihan Talay, tüm orkestralanmıza gön-
derdiği ve "dikkat edilerek uygulanma-
sını" istediği 27 Ağustos tarihli yazısın-
da. orkestralanmızın yıllık programlann-
da "hiçbir dernek. kurum veya kuru-
luş"la işbirliği yapılamayacağını buyur-
muştur. Bu Bakan, senfoni orkestralannı
düpedüz batırmak mı istemektedir? İste-
mihan Bey ne istemektedir? Programın
"p"sini bilmeden, "Bakanlık izni alına-
rak onaylanan programlar dışmda der-
nek. kurum. kuruluş ve vakıflarla birlik-
te ortaklaşa konser yapabilecekkri husu-
su"nu. "dikkat edilerek, önemle rica" et-
mektedir. Orkestralanmızın programlan,
"Bakanlık izni"yle mi belirlenecektir?
Destek kuruluşlar, sponsorlar dışlanırsa
konser sezonu hangi olanaklarla gerçek-
leştirilecek, geliştirilecektir? Bunun adı
yoksa Türkiye'mizin konser yaşamını
sallayıp sallayıp duvara çarpmak mıdır?
Bütün bunlan Refahlı bakan yapma-
mıştır. Evet, "tstemihan Tala> gerçeği"
budur. Ama durun, Talay'ın daha çok ma-
rifetı var. onlan da yazacağım, bağlan-
tılannı da göstereceğim. Gerçeğe iliş-
kin ne varsa tek tek belirteceğim.
BU AŞAMADA
ŞUKRAN KURDAKUL
Yarın 9 Eylül
78 yıl önce 14 Mayıs 1919 gecesini yaşayan Iz-
miriilerden biri olarak düşünelim kendimizi.
Direnç hareketinin öncüsü 'Redd-i llhak Cemiye-
f/'nin çağnsına uyarak bağımsızlık mitingine katıla-
bilecek cesaretimiz var mı?
Padişah-Halife, Şeyhülislamı, sadrazamı, öteki
devletlileri seferber etmiş. Beyinleri yıkamaya çalı-
şıyor.
Işgal anlaşma gereğidir.
XIX. yüzyıl boyunca 'yan sömürge' olmaya boyun
eğen mantığın son perdedeki buyruğu bu.
Işgal anlaşma gereğidir.
Cesaretiniz var mı bu kuşatılmışlığa karşın örgüt-
lenme bilincinizi yaşama geçirmeye?
Ve Ödemişve Aydın, Denizli ve Bıgadiç, Burhani-
ye, Ayvalık savunma hatlannda göğsünüzü siper et-
me gücünüz var mı?
15 Mayıs sonrası 9 Eylül demektir.
John Berger, XIX. yüzyıla damgasını basan dev-
rimci hareketlere değinirken öncü güçlerin 'insanı,
olmaya zorlandığı durumdan çıkararak ne olabile-
cekse o olmasını gerçekleştirecek duruma' getirdi-
ğini yazar.
Kuvayı Milliye, 'ne olabilecekse o olmayı' gerçek-
leştiren bir kuşağın öncü gücüydü.
Kaynağında insanın özgür olma istenci.
Emperyalizmin de işbirlikçilerinin de dar günlerde
bile ulaşamadığı gizilgücü var insanoğlunun.
Düşünmek.. Yaşadıklarını algılayarak kendı duru-
munu ve davranışını saptamak.
Düşünme yeteneği söylemini belirfer, söylem ey-
lemini.
Ne Padişah-Halife buyruğu yetebilir önlemeye, ne
Şeyhülislamın idam fervası. Ne işgalci Ingilizin altını
söker, ne de süngü.
Balıkesir, Alaşehir, Erzurum, Sıvas kongrelerine
varlığınızı armağan edebildiniz mi?
Inönü'lerde, Sakarya'larda direnebildiniz mi em-
peryalizmin silahlanna...
Yannı 9 Eylül demektir.
• • •
Öteden beri emperyalizm denince bize düşman
kesilen karşıtlanmız, özellikle 1950'den sonra, 9 Ey-
lül'ü yaratan Kurtuluş Savaşı felsefesini silmek iste-
diler yakın tarihimizden.
Savaşın 'emperyalizme ve kapitalizme karşı' ve-
rildiğini unutturmaya çalışarak.
Yeniden emperyal güçlerin dümen suyuna girerek.
Karşı karşıya kaldığımız sorunlan çözebilme gü-
cündeki iç dinamiğin önünü keserek.
Tabandakilerle yukardakiler arasında sürüp giden
çatışkı temeldekı bu çelişkinin ürünüdür.
Onlar "MilliMücadele"yı. Osmanlı sarayını ve ken-
di sınıflarını kurtarma hareketi olarak görüyorlar.
Biz, Anadolu ihtilalinin utkusu olarak görüyonjz.
Onlar için 9 Eylül son.
Bizim için, ulusal demokratik devrim sürecinin ilk
aşaması.
"Bir Kitap Bir Dünya"
karikatür yarışması
• Kültür Servisi-3-12 ekım.tanhleri arasuıda
lstanbul Yeşılköy Dünya Ticaret Merkezi'nde
düzenlenecek olan kitap fuan kapsamında
Karikatürcüler Demeği. CNR Fuarcılık işbirliği ile
"Bir Kitap Bir Dünya" konulu bir karikatür
yanşması düzenliyor. Yayıncılık dünyasını
ilgilendiren her türlü konunun işlenebileceği
yanşmaya son katılma tarihi 1 ekim. Yanşmaya
katılacak eserlerin. 30x40 cm'deıı büyük olmaması
gerekiyor. Yanşma seçici kurulu ise Atıl Ant.
Oğuz Gürel. Metin Peker. Canol Kocagöz.
Erdoğan Başol ve Sema Ündeğer'den oluşuyor.
Yanşma sonuçlan 3 ekimde kitap fuannda
açıklanacak. Yanşmaya katılacak karikatürlerin;
Karikatürcüler Derneği "Bir Kitap. Bir Dünya"
karikatür yanşması Yerebatan Sarnıcı Çıkışı.
Sultanahmet lstanbul adresine gönderilmesi
gerekiyor.
CRR Opera ve Senfoni
Orkestrası sınav açıyor
• Kültür Senisi - 1997-1998 konser sezonunda
sahnelenecek eserler için soprano. alto. mezzo
soprano, tenor. bariton. bas ses renklerinde şan
sınavı açılacak. 20-21 eylül tarihlennde
gerçekleştirilecek sınav için başvurular CRR
Genel Sanat Yönetmenliğine şahsen yapılacak.
Akatiar Kültür Merkezi'nde
yeni sezon
• Kültür Servisi - Haziran 1997 tarihinde inşaatı
tamamlanan ve 15 ekimde faaliyetlerine
başlayacak oian Beşiktaş Belediyesi Akatiar
Kültür Merkezi'nde. 1997-98 sezonu için
hedeflenen geniş kapsamh kültür ve tiyatro
etkinlikleri için bir danışma kurulu oluşturuldu.
Kültür Merkezi'nin genel sanat yönetmenliğine
atanan Hakan Altıner'in başkanlığında.
TİYAP Başkanı. TODER Başkanı. Devlet
Konservatuvan Tiyatro Bölümü'nden
bir öğretim üyesi.lstanbul Devlet Opera ve
Balesi'nden bir sanatçı ve Beşiktaş Belediyesi
adına başkan danışmanmdan oluşan Danışma
Kurulu. dönem repertuvannı saptayacak.
Tam donanımlı 280 kişilik bir salona sahip olan
Akatiar Kültür Merkezı haftanın yedi günü kültür
ve sanat etkinliklerine açık olacak.
Atölye çahşmalanyla üst düzeyde bir oyunculuk
okulu oluşacak. "Oyuncu Stüdyosu" adını alacak
olan okul 20-40 yaş arası herkese açık olacak,
başvuru ve seçmeler ise ekim ayında
gerçekleştirilecek.
Leyla Gencer Şan Yanşması
sonuçlandı
• Kültür Servisi- 2. Yapı Kredi Uluslararası
Leyla Gencer Şan Yanşması'nın finali Cemal
Reşit Rey'de yapıldı. Yanşmada fmale kalan
isimler arasından, Norveç'ten soprano Hege
Gustava Tjonn birincilik, ttalya'dan soprano Paola
Cıgna ikincilik. Yugoslavya'dan bariton Nikola
Mijailoviç \e Gürcistan'dan Lasha Nikabadze
üçüncülük ödüllerini alırken; ülkemizden
basbariton Güneş Gürle ve tenor Şakir Şenol
Talınlı mansiyon ödüllerine layık görüldüler.
Yanşmada birinci>e ödülünü Leyla Gencer.
ikinciye Aydın Gün, üçüncülere ise ödüllerini
diğer jüri üyeleri verdi. Cem Mansur
yönetimindeki Bilkent Senfoni Orkestrası
eşliğinde ödül alan sanatçılar, bugün Cemal Reşit
Rey Konser Salonu'nda orkestra eşliğinde bir gala
konseri verecekler.