03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
7EYLÜL1997PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER Hükümetin IMF'yle görüşmedeki kozu: Çalışanlara enflasyonun altında zam verilmesi Işçiye eşel-mobil aldatmacası BANU SALMAN ANKARA - Enflasyon düzeyinde zam öngören eşel-mobıl sısteminin kaldınlma- sı ıçın pazariık gücünü arttırmaya çalışan 55. hükümet. bu yolla Uluslararası Para Fo- nu'na (IMF) işçı ücretlerimn düşük arttı- nlacağı mesajı \ermek istiyor. Hükümet, IMF'yle görüşmesı öncesınde enflasyo- nun altında zam \ermek ıçın pazariık ma- sasma otururken: Türk-lş aylık eşel-mobı- li kaldırtarak ücret artışında yükselme sağ- lama\a çalışıyor Hükümet yetkihlennin. 508 binı aşkın kamu işçisını ilgilendıren eşel-mobıl sıs- teminin bu toplusözleşme dönemınde kal- dınlmayacağına ılışkın açıklamalanna kar- şm Ekonomik \e Sosval Konse\ 'de oluş- turulan alt komısyonun malıyet hesabı üze- rindekı çalışmalan sürdürüyor olması çe- lişki yarattı. Komısvon üyelerinın. yann de\ - let bakanlan Burhan Kara ve Işın Çelebi ıle bır araya gelmelen beklenıyor. Eşel-mobıl sıstemınden vazgeçılmesı durumunda oluşacak ek yük konusunda hükümetin ve Türk-İş'ın yaptığı malıyet he- saplan bırbınni tutmazken. taraflann pa- zariık güçlenm arttırmaya çalıştıklan yo- nımlan yapıldı. Hükümetin. IMF'yle ya- pılacak görüşme nedenıyle aylık enflasyon oranında artış biçimınde uvgulanan eşel- mobil sistemıni kaldırarak işçilere düşük ücret \ermeyi planladığı belirtıldi. Hükü- metin IMF've sunulacak istıkrarpaketınin temelinı bu plana oturtmaya hazırlandığı öğrenildi. Hükümet yetkilileri. eşel-mobıl siste- minın kaldınlmasınm toplusözleşme dü- zenıne müdahale anlamına geleceğini be- lirtırken: Türk-İş Genel Başkanı Bayram MeraL "Hiçbir şey olmaz. Eşel-mobil ko- nularak toplusözleşmeye müdahale edikii. Var olan müdahaleyi kaldınriar" dedi. Türk-lş. hükümetin farklı enflasyon de- ğerlenne göre değil, bugünkü değer ana- lizıne göre maliyet hesaplaması yapılma- sı gerektığiru sa\ıınuyor. 55. hükümete ku- ruluş aşamasında destek \eren Türk-Iş'in. eşel-mobil sısteminin kaldınlmaması du- rumunda örgüt ıçinde zor durumda kala- cağı da belirtildi. Türk-İş'ın. aylık enflasyon oranında üc- ret artışınm kaldınlarak yerine 6 aylık enf- lasvon oranında artışın getirilmesi duru- munda. aylık eşel-mobil ststemi uygula- maya konulan ışçıler ıçin de genye dönük olarak ödeme yapılması gerekiyor. Hükü- met ıse 6 aylık enflasyon oranında artışın protokolün imzalanacağı tarihten ıtibaren geçerli olmasını ıstemışti. REFAHYOL hü- kümeti, Türk-lş'in henüz kabul etmediği eşel-mobil sisteminı önce Hak-lş'e \e ken- dılerine > akın olan Türk-lş'e bağlı Demir- yol-lş ıle Şeker-Iş'e ımzalatırken; 55. hü- kümetin de aylık eşel-mobilin kaldınlma- sı için çahşmalann yürütüldüğü bir dönem- de Hak-lş'e bağlı Öz Gıda-lş'le Atatürk Orman Çıftliğı'nde çalışanlar adına eşel- mobil öngören bir sözleşme imzalaması dıkkat çekti. Eşel-mobılın yanlış yapılan- dınldığını söy leyen Öz Gıda-lş Genel Sek- reten Agâh Kafkas, Türk-İş'm tersme "'eşd- mobilin enflasyonist sistemde sendikacılığı ortadan kaldıran değil. işçiyi koruyan bir düzenleme olduğunu" savundu. EĞİTİM ATAĞI 4 Bütün kadınlar okuyacak' ANKARA(AA)- Kadın ve Aıleden Sorumlu Dev- let Bakanı IşılavSaygııı. ka- dınlara >önelık egıtım se- ferberlığı başlattıklannı bıl- dirdı v e "2000 yılına kadar okuma- \a/ma bilmeyen kadın kalmayacak" dedı Saygın. yaptıgı acıkla- mada, kadınlann okuma- yazma ısteklennı karşıla- makamacıyla. Mıllı Eğıtim Bakanlığı ve kadın kuru- luşlannın da desteğıni ala- rak eylül ayından ıtibaren yoğun bir eğitim kampan- yası içine gireceklenni kay- dettı. Saygın, söz konusu kam- panyanın önümüzdekı gün- lerde öncelikle Ankara'da bas,la\acağını. daha sonra tzmir. Istanbul ve dığer il- lere de \ aygınlaştınlacağı- nı belirtti.Kadınlara oku- ma yazma kurslan yanın- da. aynı eğıtim sürecı ıçin- de uzmanlar tarafindan te- mel sağlık. yasal ve sosyal haklar ve eğitimın önemı gıbı konularda bılinç yük- seltme eğitımi verecekle- nni anlatan Saygın. şöyle devam ertr "Söz konusu program. 1997-1998 öğretim yüı bo- yunca sürecek. Kadınlan- nuzaokuma-yazmayanın- da yasal haklannı da öğre- teceğiz. Kadını konıyan ya- salanmız var \e kadının bunlansosyal hayaünda en iyi şekilde kullanması için öğrenmesi gerekir. Hukuk uzmanlanmız, okuma-\az- ma kıırslanna katılan ka- dınlanmıza hukuki alan- daki haklannı öğretecek." Tarsus 'ta tarih fışkırıyor ADANA(AA)-tçel'ın Tarsus il- çesınde, 4 y ıldır sürdürülen ve 5 yıl sonra tamamlanması planlanan ka- zı çalışmalannda. 7 bın yıl öncesi gün ışığına çıkanlıyor Prof. Dr. Levent Zoroğlu.**Kazı tamamlan- dığında. dünvanın gıpta ile bakaca- ğı bir tarih hazinesi ortaya çıkmış olacak"* dedı. 1993 yılı sonlannda, Kültür Ba- kanlığı'nın talebi üzerine Selçuk Üniversitesi'nce başlatılan calış- malarda ortaya çıkanlan şehir ka- lıntıları %e tanhi eserler, 7 bin yıl öncesıne ışık tutuyor Kazı ekıbi başkanı Selçuk Üniversitesi Fen- Edebıyat Fakültesi Klasik Arke- oloji Bölümü Öğretim Üyesı Prof. Dr. Levent Zoroğlu. ortaya çıkan- lan kalıntılann, M.Ö 2. yüzyıldan başlayarak M.S. 6. ve 7. yüzyılla- ra kadar süren kültür birikimıni yansıttıâını söyledı. Çocuklanh korkusu matematik FtGEN ATALAY Matemaük kaygısı, çocuklann kimliklerini zedeliyor, onlan okuldan soğutuyor. Halbukı matematik kültürüne sahip olmak. günlük yaşamda, "Şimdi ne yapacağım" panigınden kurtulup bir sonrakı adımı. düşünerek atmaya yanyor. Matematik korkusunun yenilmesi ıçin bazı okullarda. kaygı oranı yüksek öğrenciler üzerinde çalışmalar vapılıyor. matematik kaygısını azaltıp bu dersı sevdırmeyi amaçlayan kaynak kitaplar hazırlanıyor. Özel Belde Lisesi Matematik Bölümü Başkanı. 13 yıllık matematik öğretmeni Beşir Hakyeri. matematıgin kötü tanıtılan bır ders olduğunu ve bunun da ılkokuldan kaynaklandığını belirmor. Hakyeri, şu örneğı veriyor: "Orta ikinci sınıfa kadar küçük sayıdan biiyük sayı çıkmaz fakat orta ikiden itibaren maakstf çıkıyor. Eğer öğrenci ilkokulda, olur da yediden 10 çıktığını öğretmenine sorarv.' Hiç küçük sayıdan büvük sayı çıkar mı" diye azar işitiyor. Oğrenci orta ikinci sınıfa geldiğinde küçük sayıdan büyiik sa\ının çıktığuu öğreni\or. Bu büyük bir çelişki. İlkokul oğretnıeninin bu V a k ı f ü n i v e r s i t e l e r i d e v l e t o k u l l a r ı n ı z o r l u y o r Üniversitelerde rekabetbunalımıANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Yükse- köğrenimdeki "gizli özelleştirme" kapsamın- da devlet bütçesinden geniş olanaklara ka\oış- turulan vakıf ûniversitelerinin, başanlı öğre- tim üyelerine ödedikleri yüksek paralar. dev- let üniversitelerini zorlamaya başladı. Devlet ûniversitelerinin rektörleri, vakıf üniversitele- rine tanman olanaklara dikkat çekerek "eşit- siz şartlarda rekabete zoriandıklannı" vurgu- ladılar. Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Gü- nal Akbay, vakıf ûniversitelerinin açılmasını memnuniyetle karşıladıklannı, ancak eğitim- de kalitenin gözden uzak tutulmaması gerek- tiğini bildirdi. Türkiye'de büyük bir öğretim üyesi açığı olduğunu vTirgulayan Akbay, "He- nüz yeni ünrversheler bile kadrosunu tamam- layamamışken vakıf üniversitekrinin öğretim üyelerini nereden sağlayacagı benim Uk dü- şündüğüm şcy. Vakıf üniversiteleri bu ihtiyac- iannı daha çok para \ererek devlet ünhershe- krinden karşüay acaklar" diye konuştu. Büt- çeden devlet üniversitelerine aynlan paranın çok smırlı olduğuna dikkat çeken Akbay, "Bi- zim buradaki sıkınomız, onlarla rekabet ede- memektir"' dedi. Vakıf üniversitelerivle reka- bet edebilecek olanağın kendilenne tanınma- sını isteyen Akbay, "Onların, bizim bütün ge- Hşmiş, değerli hocalanmızı elimizden almala- n, bir tarafta bir şey yaparkendiğer tarafta yık- mak olacaktır" dedi. Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Rek- tör Yardımcısı Prof. Dr. Ural Akbuhıt da va- kıf ûniversitelerinin denetimsiz olmaması ge- rektiğini belirtti.Gazi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Enver Hasanoğlu ise vakıf ûniversi- telerinin bir gereksinimi karşıladığmı, ancak bazı kaygilarduyduklannı söyledi. Hasanoğ- lu, ^Rekabet eşit şartlarda olur'" dedi. durumda öğrenciye, 'Evladım ilkokulda küçük sayıdan büyük sayı çıkmıyor ama, büyük sınıflara geldiğinde çıkacak.. o zaman öğreneceksın" demesi gerekiyor." Beşır Hakveri'ye göre matematik korkusu. öğretmen yaklaşımından kav naklanıyor. Çocuk. fendersinde. günlük yaşamda karşılaştıklannı görüyor da matematığı günlük yaşantısında göremediğinden zor algılıyor. Hakyen. "Örneğin öğrencL pi sayısını ezbere 3.14 diye öğrenir ama bu sa\ı. topun içindeki ha\anın miktaruu ölçmeye yarar gibi örnekler verilerek, günlük vaşama uygulanması lazun.. bütün korku ondan kaynaklanıyor" dı\or. Matematik kıtaplannın daha çekici. derslerin eğlenceli hale getirilmesi gerektiğıni \urgulayan Hakyeri, öğretmenın derse renk katmasının önemine dikkat çekerek şunlan söylüyor: "En çok karşılaştığım. 'Yaptığımız şev bizim ne işımize yarayacak' sorusudur. Ben her zaman dersi. günlük yaşamdan örnekler vererek anlatınm. O zaman sınıfın ha\ası degişir. Bejni geliştirmek için yegâne unsur matematiktir. Matematik kültürüne sahip olan insanlar. "şımdi ne yapacağım" tedirginliğiyle yaşamaz, bir sonraki adımlannı düşünerek atarlar." Eğitimcı İdil Ozçelik'e göre ıse okullarda matematik dersine ayncalıklı davranılıyor. Veliler için de çocuklannın matematikteki başanlan çok önemlı. Özçelik. "Çocukta matematik kafasınm olması veliyi mutlu cdcr. rahatlatır. \eli ve öğretmen derse azami özeni gösterirken. çocuğa da aynı duzeyde matematikten korkmak düşer"dı\or ve şöyle devam ediyor: "Çocuk kavrama B ^ bo\utunda konuları anlayamadığında. işlemler' *'' karmas.iklas.ip işin içinden çıkılamaz boyuta geldiğinde korku, kaygı, endişe, yavaş yavaş kendini göstermeye başlıyordu. Her çocukta farklı bo\ utta. Nasıl başedeceklerini bilmiyorlardı. Onlara yol gösteren de \okru. Çünkü içlerinde kopan fırtınadan kimsenin haberi >oktu. Bu bir girdapü. Korktukça matematiği anlamıyorlar, anlayamadıkça daha da korkuyoıiardı. Ve ciddi anlamda kişilikleri zedeleniyordu. Kendilerine olan güven ve saygılannı yitiriyorlardı. Okulu sevmiyorlar, ödev >apmak istemiyorlardı.'' İdil Özçelik. şu sıralarda matematiği kolay anlaşılır. eğlenceli ve keyifli hale getirmek amacıyla bir dizi kaynak kitap hazırlıyor. Özel Kalamış Lisesi'nde, öğrencılerdekı matematik kaygısının azalulması amacıyla b\r çalışma yapıiıyor. Bu okulun Matematik Bölümü Başkanı Aydan Özkan. matematik kıtaplannın öğrencilere çok ağır geldığını. programın hafifletilmesi \e kitaplann daha sevimli hale getirilmesi gerektiğini belirtiyor. Merck Sharp Dohme İlaçları Ltd. Şti., the Turkish subsidiary of Merck and Co., Inc, V/hitehouse Station N.J., U.S.A., an international research-intensive health products company that discovers, develops and markets human and animal products and specialty chemicals, is expanding its operations and looking for a MEDICAL SCIENCE SPECIALIST The candidates must be graduated of a Medical Faculty be fully fluent in written and spoken Engiish and Turkish have a minimum of two years experience as a clinician be v/illing to travel inside Turkey and abroad have completed military service (for male candidates) Please send your resume with references and a day-time contact number until September 15, 1997 Monday to MERCK SHARP& DOHME MERCK SHARP DOHME İLAÇLARI LTD ŞTİ. insan Kaynakları Departmanı - MSS Gazeteciler Mh. Yazarlar Sok. No:30 80300 Esentepe-İSTANBUL All applications vvı// be kept strictly confidential İZMİR'DE ORNEK LTGULAMA triırültusıız ve özgür okulİZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu)- Türk eğıtim sistemınde yaygın olan "öğrenci- lerin korkutulmasr ile sağlanan katı di- siplin. yerıni giderek "özgür eğitim" an- lavışına terk ediyor. Özel lzmir Lisesi (ÖlL).bu yıl ilkkez; öğren- ci. öğretmen. velı. idareci temsılcılerinin katılımıyla disiplin politikasını belir- leyerek uygulamay a ko\ a- cak. Uygulamaya "Gürültü- süzwÖzgür OkuP adı ve- rilirken okul yöneticileri, "Buradaki gürültüsüzlük başta ses gürültmü olmak üzere her türlü gürültüyü; özgürlük ise sorumluluk- larla dengelemek ve de kö- zmir'de bir özel okul ilk kez; öğrenci, öğretmen, veli ve idareci lerin katıhmıyla disiplin politikasını beiirliyor. Böylece okulda disipline yeni bir bakış açısı getirilmeye çahşılacak. Katı disiplin anlayışının yerini "özgür eğitim" anlayışı alacak. tüye kullanmamak koşuluv la her türlü öz- gürlüğü ifade ermektedir. Dileriz bu dav- ranış tüm okullarda benimsenir ve okul- larımız öğrencilerimizin daha çok zevk alarak gittikleri yerler olur" dediler. Okulun disiplin politikasının amacı; öğ- renci, öğretmen, \ eli \e idarecilerin katı- lımıyla hazırlanan belgede şöVie sıralan- dı: "Katıhmcılık yoluyla oluşturulacak disiplin politikasına u\ ma>ı ö/endirnıek; — — ^ ^ — kurallann kişikregöre fark- lı yorumlanmasını önlemek \e bu yolla öğrenci-öğret- men-veli- çalışan arasında ortak bir dili oluşturmak; beyana güven \e yalan be- vanın cezalandınlması ve güvenin kötüye kullanılma- sının en büyiikayıp sa> ılma- sı; ÖİL, çocuk ve gençlerin kendi öğrenme profıllerini ve eğitsel ihtiyaçlannı keş- fetmelerine ve bunlan ken- di çabalan ile öğrenmeleri- ne uygun birortam yaratmak için \ardır; saygı, gü\en, hoşgörii ÖİL'nin eğitim sis- teminin üzerine oturdugu temeldir. Ku- rallara itiraz edilebilir ancak değişinceye kadar u\ nıak /orunludur." Ff HAFTAYA BAKIŞ AHMET TANER KIŞLALI "Em Ef Öööööö! - Em Ef Öoöö'nün eski parçalannı dinliyorum da... Müthiş bir şey! On beş yıl sonrasının müzi- ğini yapmışlar. Amerikanca adlı bir radyomuz... Kendi türünde çok başarılı olan Cem Ceminay'ın programı... Canlı yayının konuğu da Sertab Erener. Yukandaki sözler de ona ait. Bende başladı mı bir merak... Allah Allah! Em Et Öööö adlı Amerikalı bu müthış şarkıcıyı nasıl oldu da şimdiye kadar duymadım? Tam meraktan çatlamak üzereydim ki Em Ef Öoöö'nün meğer "Mazhar-Fuat-Ozkan" üçlüsü olduğu anlaşıldı. Eh! Elbette kı Sertab Erener gibi gâvuristan gör- müş bir şarkıcımız, "Me Fe Ö" diyecek kadar kıt kültürlü bir "kıro" olamazdı... "Em EfÖööö" der- ken bir yüceldi gözümde, bir kültürlüleşti, gariban Anadolu toplumumuzun düzeyini bir aştı ki değ- me gitsin! • • • Radyo. TV, dergi adlarımız Amerikanca. Telefonla canlı yayına katılanlar, kapatırken içgı- cıklayıcı bir "Ba baaay" çekiyorlar. Sunucuların ağzından ise zaten "stikır... singıl..." mıngıl hiç eksik değıl. Sanırsınız ki... Izleyiciler artık, hangi TV'de han- gi radyoda daha iyı program var diye bakmıyor- lar. Hangi TV'nin ya da radyonun adı daha Ame- rikanca ise onu izliyorlar. Hatta okudukları dergi- yi bile ismine göre seçıyorlar(l) Böylesi daha havalı. - Şekerim bizim Fifi o kadar "banal"laşmış kihâ- lâ Radyo Anadolu dinliyor, Kanal D 'yi izliyor... Oy- sa ben Pavır Ef Em ve Kepıtıl dinliyorum, Star ve Şov TVizliyorum... Zavallı Fifi! Türkçe ısmi olanların sadece "ızlenme oranla- n" yüksek. Oysa ötekilerde "birreyting... birrey- ting" var ki dehşet! En çok da telefonu kapatırken "Ba baaay" di- yenlere bayılıyorum. Belli kı "Hoşçakal" derlerse "avam" olup çıkacaklar. Herhalde "çakal"\ann "hoş" olan ve olmayan ola- rak ikiye ayrıldığını sanıyorlar... Bir "hoş çakal"\ar olmalı, bır de "hoş olmayan çakal"\ar... • • • Yıllar önce Fransız televizyonunda Dallas dizisi ile karşılaşmıştım. Bir de ne göreyim!.. Dizi aynı dizi, ama isimler Türkıye'dekinden farklı. Ceyar olmuş "Ceer". (Ciğer gibi bir şey).. Babi olmuş "Bobi" (Sanki köpek adı).. Hepsi öyle. Niçin? Çünkü Fransız, Amerikan dizisindeki özel isim- leri bile, kendi dil kurallarına göre okuyor. Fransız TV ve radyo sunucuları da Amerikan isimlerini on- lar gibi okuyayım diye yırtınıp durmuyor... Ağzını ezip büzmüyor... Bir zamanlar Nurullah Ataç'a sormuşlardı: - Siz bir Fransız gibi Fransızca konuşurmuşsu- nuz, doğru mu? - Niye, ben casus muyum ki Fransızcayı bir ••Fransız gibi konuşayım! Bir Tûrkgibi Fransızca ko- iyinuşurum... ^ „ * . Sokak ingilizcesi bilen Ozal, her lafın arasına bir Amerikanca sözcük yerieştirirdi. Zamanın Ameri- kan Cumhurbaşkanf na "PrezidentBuş "demeyip de "Başkan Buş" derse. bunun küçültücü falan ol- duğunu düşünürdü... Nefis bir İngilizcesi olduğunu Amerikalı ve Ingi- lizlerin bile söylediği Ecevit'e bakın!.. Konuşma- lannın arasına sokuşturulmuş tek bir Ingilizce söz- cüğe rastlar mısınız? • • • Çok ama çooook çağdaşlaştık! Cankurtaranların canavar düdüğü çaldıkları bir Türkiye'den... Ambulansların sıren çaldığı birTür- kiye'ye geldık. Artık sadece köylüler ve bizim gibiler lokantada ya da aşevinde yemek yiyorlar. En küçük yerleş- meyerleribile "resforanf'larladolu... Bizkaldınm- da yürüyoruz; çağ atlayanlar ise "tretuvar"\an aşın- dırıyorlar... Ve "Em EfÖööö" ile... Çağ atlama konusunda Fransagibi geri kalmış. çağdışt ülkelere bir tur da- ha bindiriyoruz! Artık Amerikanca sözcükleri Türkçe sözcükle- rin yerine geçırmekleyetınmiyoruz... Kendi özel isim- lerimizi de Amerikanca okuyoruz. Hepsi iyi güzel de bır tek şeyı anlayamıyorum. Amerika'yı gıdım gıdım buraya taşımaya çalışa- caklarına... Acaba kendilen Amerika'ya gıdip ya- şasalar daha kolay olmaz mı? • • • Adam "aşağılık duygusu"nöan yakınıyormuş. Ruh doktoruna gitmiş. Doktor uzun uzun sorular sormuş... Ve sonun- da noktayı koymuş: - Sizde aşağılık duygusu falan yok!.. Siz kendi- niz aşağılardasınız. DİNOZOR ALMAYI UNUTMAYIN!.. SADECE 50 BİN LİRA Bugünlere küçük ödünlerle gcldik... ÇAĞDAŞ EĞİTİM VAKFI Tel: 0212-2'i 28 99 Fah: 0212-286 13 54 l akıjbank Etiler Şb. (>v Bağij Hesap,\o: 2O12''İ>
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle