04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
7 EYLÜL 1997 PA2AR CUMHURİYET SAYFA 15 Malezya Bir zamanlar Türkiye'nin başbakanlığını yapan Necmettin Erbakan'ın kendine çok yakın hissettiği Malezya'nın başbakanı Mahathir Muhammed'in şu sıralar neyle meşgul olduğunun haberi Kanada'daki arkadaşımız Engin Aşkın'dan geldi. Geçenlerde yapılan Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği yillık toplantısına Malezya Başbakanı şu öneriyi getirmiş: "Batılı ülkelerin belirlediği Birleşmiş Milletler insan Hakları Evrensel Bildirgesi standartları değiştirilmeli ve yoksul ülkelerin kendi yerel koşullarına uyumlu hale getirilmeli." Ad-illiyet Eyüp SSK Hastanesi'nin önü Refahlı Eyüp Bele- diyesi tarafından oto- park alanına çevrilmiş olup otopark işletmeci- liği de encümenden Re- fahlı bir üyenin akraba- sına verilerek adil düze- nin ad-illiyeti tamamlan- mış bulunmaktadır! Intemet: http: / / www.ptanetcom.tr / Xn Bektromk posta: Dentz.Som©ptanetcom.tr Tel: 0.212^12 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Türkive. uzava çıkacakmış... "Politikacılar için büyük fırsat: daha vüksekten atarlar!" Darbeler demokrasiye, köprü Boğaz'a çözüm değilnkara'da Başbakan Mesut Yılmaz ın baş- kanlığında yüksek planlama yapan Yük- sek Planlama Kurulu'ndaki siyasi otorite- ler vatandaşın iki yakasını bir araya getir- dikten sonra Istanbul'un da iki yakasını bir araya ge- tirmek için Boğaz'a üçüncü köprü yapılmasını uy- gun bulmuşlar... Planlamadan sonra yağlamaya geçip köprünün adını da "Süleyman Demirel" koymuşlar... 12 Mart münasebetsizliği nedeniyle temelini at- tığı ilk köprünün açılışını yapamayan, 12 Eylül mü- nasebetiyle ikinci köprünün inşaatını uzaktan sey- reden "barajlar kralı" Demirel'in adını bu kez köp- rüyle ölümsüzleştirmek kimin aklına geldiyse çok yaşasın... Inşallah bir gün onun adını da Boğaz'daki dördün- cü köprüye, olmazsa beşinci köprüye verirler! Şu Yüksek Planlama'dakiler, galiba Demirel'in adını vermek için Boğaz'a yeni köprü kararı aldı. Yoksa Istanbul'un iki yakasını bir araya getirmek için masaya oturduklarında düşünürlerdi: - Birinci köprü sorunu çözdü mü? - Hayır. - İkinci köprü çözdü mü? - Hayır. - Üçüncü köprü çözecek mi? - Hayır. Trafiğin tıkanması üzerine 10-15 yılda bir Bo- ğaz'a yapılan köprüler, aynen aynı süre içinde tıka- nan demokrasiyi açmak için yapılan askeri darbe- lere benziyor. Türkiye, darbelerin çözüm olmadığını anladı ama birileri köprülerin çözüm olmadığını henüz anlaya- mıyor. O birileri, tüpgeçit ve raylı sistem dururken her köprüyle Boğaz'ın darbe üstüne darbe yediğini, kentin iki yakası arasındaki ulaşım sorununun da- ha da düğümlendiğini, "inci gerdanlık" yutturmaca- sının boğazı sıkan bir idam ipıne dönüştüğünü an- lamak istemiyor. Çözüm olmadığı bilindiği halde köprülerin yarat- tığı kentsel rant iştah kabartıyor; köprüye alkış tu- tulurken aklın değil midenin sesine kulak veriliyor. Istanbul'un iki yakasını bir araya getirme konu- sunda birazcık samimiyet varsa köprüden ve hatta tüpgeçitten önce şu sorunun yanıtı bulunmalı: İnsanlar ve taşıtlar için deniz yolu neden yeterin- ce kullanılmıyor? PALAS PANDIRAS Post-Refahizm Teorileri: Yatay geçiş pıyade yapılacağına göre, yeni partinin adı "Karada Ikmal Partisi" olmalı! —\MüffiBozacı I — h SESSÎZ SEDASIZ (!) \a_Bu saaü VAU. Y OLDukUZ Jğr\\ NURİKURTCEBE A " \ VJ/.J k TüPk Hava Yolları'nın 'eski' uçaklarıTürk Hava Yolları'nın yeni yöne- timi yeni uçaklar almaya hazır- lanırken insanın aklına eski yö- netimin eski diye sattığı uçaklar geliyor... Dokuz adet DC-9 ve dört adet Boeing 727 yok pahasına elden çıkarı- lırken, "Bunlar eskidi. zaten gürültüsü nedeniyle bazı Avrupa kentlerine kabul edilmiyortar" gibi gerekçeler açıklanmış- tı. Havacılıktan anlayanlann anlattığına göre güvenirlik bakımından uçağın es- kisi diye bir kavram yok... Düzenli par- ça değişimi yapıldığı sürece uçuyorlar. Avrupa'da gürültü önlemi ise gece bel- li bir saatten sabahın belli bir saatine kadar geçerli. Kaldı ki bu uçaklar yurti- çinde kullanılabilir, motorlarına susturu- cu takılabilirdi. Yapılmadı, satıldı. Bizim çöp sepetine atmaya kalktığımız dokuz adet DC-9'u ABD'den bir şirket aldı; kul- lanıyor. Italyan Hava Yoliarı, DC-9'lan kullanıyor... THY yeni uçak satın alma- dan şu "eski uçak" dosyası bir açılsa da içinden neler çıkacak görsek! Otoyollar neden kan-revan içinde? Kazaları azaltacağı beklentisiyleyeni- den düzenlenen Karayollan Trafik Yasa- sı, özünde para cezalan yükseltilerek 1 Ocak 1997'deyürürlüğegırmişti. Bizise bu yasanın da bir işe yaramayacağını savunmuş, hatta para cezalarıyla rüşvet miktarının artacağını öne sürmüştük. İlk sekiz ayın bilançosu ortada. Ülkenin en güzide otoyolları bile mezbahaya dön- dü. Bir yetkili çıkıp da açıklasın bakalım; otoyollarda, otomobiller için tanınan 140 kilometre azami hız sınırını aşan otobüs ve kamyonlardan. uçmaya niyetlenen otomobillerden kaçına ceza kesildi, kaç kamyon ve otobüsün takometresi turni- ke çıkışlarında kontrol edildi? ÇED KÖŞESİ OKTAY EKİNCİ Eskişehir'in "demokrasi çığlığı"... REFAHYOLun TBMM'den geçiremediğı belediye yasası tek- lifleri yerel yönetimleri güçlen- dirme adına "güçlü başkanlar" öngörüyordu. Kentlerde demokrasiyi olgun- laştırmakyerine "monarşik" bir yapılanmayla "şeriat düzenine geçişi" de anımsatan bu tür tas- laklar neyse ki arşıvlerde kaldı. Şımdi artık yeni yasal düzenle- meler için 55. hükümetin açık farkla güvenoyu alan programm- daki şu çağdaş ilkeyi izlemek ge- rekecek: "Yerel hizmetlere iliş- kin kararların alınnıası. u\gu- lanması ve denetlenmesi süreç- lerinde. demokratik katılımı ve şeffaflığı sağlayıcı tedbirler alı- nacaktır." Türkiye'deki demokrasi güçle- rinin de yıllardır bıkmadan. usan- madan savunduklan bu ilkenin "değerini" kavrayabılmek için son yıllarda Eskişehir'de yaşa- nan süreç çarpıcı bir örnek oluş- turuyor. Kentin yaşamsal konula- nnda bile Eskişehir Demokrasi Platformu'nun taleplerini gözar- lıyor... Bu haklı isteğe karşın yerel yö- netimin niyeti ise kişi başına dü- şen yeşil alamn artîk \ m2'nin bile altına indigi Eskişehir'de bu kamusal araziyi de "betonlaş- maya" te&lim etmek. Büyükşehir Belediyesi'nce Aralık (1996) ayında onaylanan imar planı. eski fabrikalar alanı- na "5000 konutluk ve 20 bin ki- şilik" bir yeni yerleşme öngörü- yor. Ne var ki Demokrasi Plat- formu'nun. Anadolu Lniversi- tesi öğretim üyelerinin ve kimi du>arlı belediye meclis üyeleri- nin direnişleri sonucunda. bu "onayh" planlar bölgeye bakan Tepebaşı Belediyesi'nce vürür- lüğe sokulmuyor. Bu arada mes- lek odalarının açtıklan ıptal da- \ası da idari yargıda sürüyor... Eğer, yerel yönetimle demok- ratik kuruluşlar. kentin geleceği- ne dönük bırlikte davranabilse- lerdı, Eskışehir'm kazancı elbet- te kı sadece eski fabrikalar böl- gesindeki kültür park projesiyle de sınırlı olmayacaktı.Örneğın Eskişehir'in bugün de en önemli sorunlarından biri olan Por- suk kıvılarındaki betonarme kent kuşatması. 1980lerden sonra hızlanmıştı. (Fotoğraf: Cumhuriyet Arşivi /1984) dı eden yerel yönetim, yasal yet- kilerini de "yanlış" kullanıyor. Buna karşın demokrasi platfor- munu oluşturan "hükümet dı- şı" kuruluşlar ise aynı konularda "doğruyu" savunuyorlar. Ne var ki hükümet programında yer alan "demokratik katılım"henüz yasal birgüvenceye baglanmadı- ğından. Eskişehir kenti de yıllar- dır hep "yanlışların kurbanı" oluyor... Bu gözlemimizin en açık se- çik göstergesi. hiç kuşkusuz y ine son zamanlarda Eskişehir'in baş- lıca kent gündemini oluşturan "eski fabrikalar bölgesi" tartış- ması. Cumhuriyefin kurulmasın- dan sonra Anadolu'daki "ulusal sanayi atılımına" beşiklik eden bu bölge. artık kentin dışına taşı- nıyor. Böylece ortaya çıkan 62 dönümlük bir "arazi olanağım" ise kente ve topluma karşı "de- mokratik sorumluluk" duyan kesimler. bir "kültür park" şek- linde yeşil alan gereksinmesini karşılamak üzere değerlendir- mek istiyorlar. Bazı eski bınala- nn "endüstri mirası" olarak tescil edilmelen de aynı özlemin "kent belleğiyle" bütünleşen bir projeye dönüşmesine olanak sağ- yine Demokrasi Platformu söz- cülerinden Eczacılar Kooperati- fi Başkanı Azmi Kerman'ın son verdiği bilgıye göre Porsuk Ça- yı kenarındaki "Köprübaşı" bölgesinde kıyı kuşağına bu kez de "8 kat" imar vermişler. Böylece imar yetkisini yine "demokratik denetimden" uzak bir başıboşluk içinde kulla- narak. "kente değil ranta hiz- met etmenin veni bir örneğini sergilemişler. Tıpkı bundan ön- ce de izlenen benzer politikalar sonucunda. a\nı Porsuk'un kı- yısındaki o güzelim ağaçların sıralandığı ve kent kültürünün yudumlandığı çay bahçelerinin yerinde şimdi artık apartman- ların sıralanması gibi... Eskişehir Demokrasi Platfor- mu. ışte tüm bu olanı biteni bel- gelemek üzere " Bir Kentin Çığ- lığı" adını taşıyan özlü bir kitap da yayımladı. Eğer 55. hüküme- tin yeni yasa komisyonlan, "hü- kümet programına uygun" bir yerel vönetimdüzenınin "huku- kunu", oluşturabilmek istiyor- larsa. Eskişehir'in "çığlıkları- na" kulak asmaları ve buna yol açan "denetimsiz yetkileri" sorgulamalan yeterli olacaktır... HAYVANLAR /s V/4/L ci LCEÇ KIM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK onu hrkefmıycr ÇİZGİLİK KÂMtL MASARACI MIRMIRLAR ı ĞL R DIHAK •oUMAS.1 UAZiM... TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN Evliil ÂU PASA'NIN ÖLÜMÛ 1B71'DB BU6ÜN. ÜNIM OSAMNU DEVLET ADAMI MEHMET EMİN ÂLİ PAŞA S6 YAŞ/N&A VE - KBMOEN ÖLDÜ. #£pr FHŞA \Ş£ PUAT PAŞA İL£ BİRUKTE, 7XNZİMAT OEVKİ'HİN ÜÇ BÜ- YÜK OEI/LETAPAMIMMH B/'/Zİ OİAW ÂLİ fH Ç P€ SAD8A ULUNMUÇTU- /iü PÂ2/\MUKTA $A, 1BS& 'PÂ A//"MA/ , MAAJU /MPA/ZA7TDBIJJĞU UYIZU&UNDAXJ MÜS IÜA4AAJ OLMAYAAJ GfiUjPlA&A YENİ HAKIAR VE&İLMİÇTf. -A/VCA*:, ÂU PAŞA BU AJEOEMLE, CE YOSUN BİÇİMDE- £L£fTİKjLM/Ç7i.. B U L M A C A SEÜAT YAŞAYA\ SOLDAN SAĞA: XI Çoğu zaman romdan ve çeşitli öğelerden yapılan bıriçki...Birçeşit pamuklu kumaş. 2/ Kuzey Ameri- ka'nın beş büyük gölünden dördün- cüsü... Erzurum- "un bir ilçesi. 3/ Eski Mısır'da gü- neş tanrısı... Etı lezzetlı bir balık. ° 4/ Başlangıçta yer g alan... Dinamıtin bulucusu olan lsv eçlı kim- yası. 5/ Avcının av bekle- mek için taş yığınlanndan yaptığı pusu 6/ Amen- ka'dayaşayan veyavrula- 3 nnı sırtında taşıyan keselı 4 bir hayvan.. Ozel gezintı gemisi. 7/ Bızans döne- mınde. İstanbul'dasıyasal suçlulann kapatıldığı ünlü zından... L'zaklık anlat- 8 makta kullanılan söz. 8/ g Damga. mühür... Hayvan çulu. 9/ Bir işı gerçekleştırmek ıçın özel olarak yapılmı^ nesne... Yapraklar durumunda aynlabilen parlak bir mine- ral. Yl KARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Doğaüstü güçlere sahıp olduğuna inanılan düşsel dişi var- lık... Güzel ötüşlü bir ku^. 2/ Asya ıle Avrupa'yı ayıran dağ sırası... Tıp dılınde, "anüsle ilgılı" anlamında kullanılan sözcük. 3/Nıkelın simgesı... Yerdeki kann yüzünde buzrut- muş olan tabaka. 4/ Tahıl yığını... Iyi yaşamak ıçın gereklı her şey. 5/ Avrupa'nın. Ladoga'dan sonra ıkıncı böyük gö- lü. 6/ Kadmlann süs için saçlannın üstüne taktıklan küçük başlık... Çölden esen rüzgâr. II Istanbul'un su gereksınimi- ni karşılayan barajlardan bıri... Adlan sıfat yapmakta kulla- nılan bir yapım eki. 8/ Kuran'ın bölünmüş olduğu 114 bö- lümden her biri... Süt ve yogurt çalkalamaya yarar küçük ya- yık. 9/ Takımada... Bangladeş'ın para binmi. GÖRÜŞI DENÎZKA\\ KÇl OĞLH Temel Eğitim Reformu ve Yurttaşlık Bilgisi Almanya Sosyal Demokrat Partısi'nin (SPD) 1989 Berlin Kongresi'nde kabul edilmiş ve bugün de yürürlükte olan "Temel llkelerProgramı" Alman toplumunun ve Alman e1<onomisının "ekolojikte- melde yeniden yapılanmasını" öngörüyor. Buna göre 1998 genel seçimlerinin sosyal demokrat- lar tarafından kazanılması durumunda Alman- ya'da önemli toplumsal ve ekonomik dönüşüm- lere tanık olacağız. Çevre ve doğa bilincı bugün Almanya'da etik/ahlaksal ölçülerle değerlendıriliyor. Ülkenin üçüncü büyük siyasal gücü olan Yeşiller Parti- si'nin, toplumun ekolojik yenilenme talepleri te- melinde yükselen bir siyasal yapı olmasının öte- sinde"çeı/rec///7c", Hıristiyan Demokratlardan (CDU/CSU) Demokratik Sosyalist Partiye (PDS) kadar tüm siyasal güçler tarafından Alman top- lumunun "demokrasi, özgürlük, eşitlik"g\b\ ortak temelleri arasında kabul ediliyor. Alman toplumunun bireyleri siyasal, dınsel, ide- olojik inanç farkltlıkları dışında ülkelerinin ve top- lumlarının "doğalyaşam temellerini"güvence al- tına alacak kalıcı önlemlerin vazgeçilmezliğınde birleşiyorlar. 19701ı yıllarda hiçbir organik canlı- nın yaşamasına olanak tanımayacak ölçüde kim- yasal atıklarla zehirlenmiş ve sarı bir su olarak akan Rhein, Main, Neckar gibi nehirlerde bugün balık avlanabiliyor. "Pet şişeler" bu ülkede yıllardır yasak ve cay- dırıcı bir önlem olarak tüm alışveriş merkezleri, plastik "poşetler" için aynca bir bedel talep edi- yor. Yerel yönetimler tüm yerleşim birimlerinde çöpleri "kâğıt, şişe, metal ve organik maddeler" olmak üzere ayrıştırılmış olarak topluyor. 1980'li yılların başında "kurşunlubenzin" nedeniyle oto- yol kenarlannda sararmaya ve yok olmaya yüz tu- tan ormanlar, bu benzinin yasaklanmasıyla şim- di yineyemyeşil... Bizde ise bir zamanlar kırktan fazla balık türü- nün yaşadığı Marmara Denizi giderek ölüyor. Ak- deniz'in, Ege'nin en bakir sanılan koylarının dip- leri plastik atıklarla kaplı; gerekli önlemler alın- mazsa buralarda da organik hayat tehlikeye gi- recek. Her yıl Kıbrıs adasının yüzeyini 10 cm. ka- lınlıkta kaplayacak kadar toprağımız erozyona kurban veriliyor. Ormanlanmız yok oluyor, kıyıla- rımız betonlaşıyor. Hayvan türlerimiz tükeniyor. Denetimsiz sanayileşme ve kentleşmeyle birlik- te ırmaklarımız, göllerimiz. denizlerimiz, havamız, suyumuz zehirleniyor... Kısacası yalnız bizim yaşam alanlarımız daral- makla kalmıyor, gelecek kuşaklarımızın doğal ya- şam temelleri de sarsılıyor. Türkiye'de şimdiye kadar hiçbir siyasi parti "do- ğaya yönelik" özel politikalar üretmedi. Onların "yurt sevgisi" hiçbir zaman yurdumuzun insanını ve doğasını bir arada koruyup gelıştirmeyi he- defleyenbilinçlibirsevgiyedönüşmedi. Doğamı- zı kurtarmak, yurdumuzu gelecek kuşaklar için yaşanabilecek koşullara kavuşturmak yine yeni yetişen kuşaklara düşüyor. Çağdaş eğitim anlayışı. "yurttaşlık" kavramı bağlamında yurttaş-devlet ve yurttaş-toplum iliş- kilerini yurttaş-doğa ilişkisı ile eşdeğerli kabul edi- liyor. Çünkü insanın doğal yaşam temellerinin sar- sıldığı, giderek yok olduğu çevre koşullarında "yurttaşın siyasal ve sosyal ilişkileri" son çözüm- lemede belirleyici bir önem taşımıyor. Atatürk'ün hedeflediği "muasırmedeniyet se- viyesine" yani çağdaş uygarlık düzeyine erışebil- mek için insanın milletinı ve dinini çok sevmesi yeterli değil. Çünkü ne "milliyetçilik" ne de "Müs- lümanlık" bilinçli bir yurt sevgisinin yaşatılıp yü- celtilmesi için somut bir yaşam alanını zorunlu görmüyor. Bu nedenle Temel Eğitim Reformu, eğer gerçekten çağdaş bir Türkiye'yi. ülkenin ve toplumun "karanlıktan aydınlığa "çıkışını hedefli- yorsa, her şeyden önce, "yurt-yurttaşlık-yurtse- veıiik" kavramlarına bir öz kazandırmak zorunda- dır. 20001i yıllara doğru çağdaşlaşmanın yolu ma- tematik, fizik ve kimya bilgisi kadar yurttaşlık bil- gisinden de geçiyor. Başka Türkiye Yok Haydi Fidan Dikelim ORMAN BAKANLIĞI AĞAÇLANDIRMA VE EROZYON KONTROLÜ GENEL MÜDLRLÜĞL
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle