Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
7 EYLÜL 1997 PA2AR CUMHURİYET SAYFA
15
Malezya
Bir zamanlar
Türkiye'nin
başbakanlığını yapan
Necmettin Erbakan'ın
kendine çok yakın
hissettiği Malezya'nın
başbakanı Mahathir
Muhammed'in şu
sıralar neyle meşgul
olduğunun haberi
Kanada'daki
arkadaşımız Engin
Aşkın'dan geldi.
Geçenlerde yapılan
Güneydoğu Asya
Ülkeleri Birliği yillık
toplantısına Malezya
Başbakanı şu öneriyi
getirmiş: "Batılı
ülkelerin belirlediği
Birleşmiş Milletler
insan Hakları Evrensel
Bildirgesi standartları
değiştirilmeli ve yoksul
ülkelerin kendi yerel
koşullarına uyumlu
hale getirilmeli."
Ad-illiyet
Eyüp SSK Hastanesi'nin
önü Refahlı Eyüp Bele-
diyesi tarafından oto-
park alanına çevrilmiş
olup otopark işletmeci-
liği de encümenden Re-
fahlı bir üyenin akraba-
sına verilerek adil düze-
nin ad-illiyeti tamamlan-
mış bulunmaktadır!
Intemet: http: / / www.ptanetcom.tr / Xn Bektromk posta: Dentz.Som©ptanetcom.tr Tel: 0.212^12 05 05 Faks: 0.212.512 44 97
- Türkive. uzava
çıkacakmış...
"Politikacılar için
büyük fırsat:
daha vüksekten atarlar!"
Darbeler demokrasiye, köprü Boğaz'a çözüm değilnkara'da Başbakan Mesut Yılmaz ın baş-
kanlığında yüksek planlama yapan Yük-
sek Planlama Kurulu'ndaki siyasi otorite-
ler vatandaşın iki yakasını bir araya getir-
dikten sonra Istanbul'un da iki yakasını bir araya ge-
tirmek için Boğaz'a üçüncü köprü yapılmasını uy-
gun bulmuşlar...
Planlamadan sonra yağlamaya geçip köprünün
adını da "Süleyman Demirel" koymuşlar...
12 Mart münasebetsizliği nedeniyle temelini at-
tığı ilk köprünün açılışını yapamayan, 12 Eylül mü-
nasebetiyle ikinci köprünün inşaatını uzaktan sey-
reden "barajlar kralı" Demirel'in adını bu kez köp-
rüyle ölümsüzleştirmek kimin aklına geldiyse çok
yaşasın...
Inşallah bir gün onun adını da Boğaz'daki dördün-
cü köprüye, olmazsa beşinci köprüye verirler!
Şu Yüksek Planlama'dakiler, galiba Demirel'in
adını vermek için Boğaz'a yeni köprü kararı aldı.
Yoksa Istanbul'un iki yakasını bir araya getirmek
için masaya oturduklarında düşünürlerdi:
- Birinci köprü sorunu çözdü mü?
- Hayır.
- İkinci köprü çözdü mü?
- Hayır.
- Üçüncü köprü çözecek mi?
- Hayır.
Trafiğin tıkanması üzerine 10-15 yılda bir Bo-
ğaz'a yapılan köprüler, aynen aynı süre içinde tıka-
nan demokrasiyi açmak için yapılan askeri darbe-
lere benziyor.
Türkiye, darbelerin çözüm olmadığını anladı ama
birileri köprülerin çözüm olmadığını henüz anlaya-
mıyor.
O birileri, tüpgeçit ve raylı sistem dururken her
köprüyle Boğaz'ın darbe üstüne darbe yediğini,
kentin iki yakası arasındaki ulaşım sorununun da-
ha da düğümlendiğini, "inci gerdanlık" yutturmaca-
sının boğazı sıkan bir idam ipıne dönüştüğünü an-
lamak istemiyor.
Çözüm olmadığı bilindiği halde köprülerin yarat-
tığı kentsel rant iştah kabartıyor; köprüye alkış tu-
tulurken aklın değil midenin sesine kulak veriliyor.
Istanbul'un iki yakasını bir araya getirme konu-
sunda birazcık samimiyet varsa köprüden ve hatta
tüpgeçitten önce şu sorunun yanıtı bulunmalı:
İnsanlar ve taşıtlar için deniz yolu neden yeterin-
ce kullanılmıyor?
PALAS PANDIRAS
Post-Refahizm
Teorileri: Yatay geçiş
pıyade yapılacağına
göre, yeni partinin
adı "Karada Ikmal
Partisi" olmalı!
—\MüffiBozacı I —
h
SESSÎZ SEDASIZ (!)
\a_Bu saaü VAU.
Y
OLDukUZ
Jğr\\
NURİKURTCEBE
A " \
VJ/.J
k
TüPk Hava Yolları'nın 'eski' uçaklarıTürk Hava Yolları'nın yeni yöne-
timi yeni uçaklar almaya hazır-
lanırken insanın aklına eski yö-
netimin eski diye sattığı uçaklar
geliyor... Dokuz adet DC-9 ve dört adet
Boeing 727 yok pahasına elden çıkarı-
lırken, "Bunlar eskidi. zaten gürültüsü
nedeniyle bazı Avrupa kentlerine kabul
edilmiyortar" gibi gerekçeler açıklanmış-
tı. Havacılıktan anlayanlann anlattığına
göre güvenirlik bakımından uçağın es-
kisi diye bir kavram yok... Düzenli par-
ça değişimi yapıldığı sürece uçuyorlar.
Avrupa'da gürültü önlemi ise gece bel-
li bir saatten sabahın belli bir saatine
kadar geçerli. Kaldı ki bu uçaklar yurti-
çinde kullanılabilir, motorlarına susturu-
cu takılabilirdi. Yapılmadı, satıldı. Bizim
çöp sepetine atmaya kalktığımız dokuz
adet DC-9'u ABD'den bir şirket aldı; kul-
lanıyor. Italyan Hava Yoliarı, DC-9'lan
kullanıyor... THY yeni uçak satın alma-
dan şu "eski uçak" dosyası bir açılsa da
içinden neler çıkacak görsek!
Otoyollar neden kan-revan içinde?
Kazaları azaltacağı beklentisiyleyeni-
den düzenlenen Karayollan Trafik Yasa-
sı, özünde para cezalan yükseltilerek 1
Ocak 1997'deyürürlüğegırmişti. Bizise
bu yasanın da bir işe yaramayacağını
savunmuş, hatta para cezalarıyla rüşvet
miktarının artacağını öne sürmüştük. İlk
sekiz ayın bilançosu ortada. Ülkenin en
güzide otoyolları bile mezbahaya dön-
dü. Bir yetkili çıkıp da açıklasın bakalım;
otoyollarda, otomobiller için tanınan 140
kilometre azami hız sınırını aşan otobüs
ve kamyonlardan. uçmaya niyetlenen
otomobillerden kaçına ceza kesildi, kaç
kamyon ve otobüsün takometresi turni-
ke çıkışlarında kontrol edildi?
ÇED KÖŞESİ
OKTAY EKİNCİ
Eskişehir'in
"demokrasi çığlığı"...
REFAHYOLun TBMM'den
geçiremediğı belediye yasası tek-
lifleri yerel yönetimleri güçlen-
dirme adına "güçlü başkanlar"
öngörüyordu.
Kentlerde demokrasiyi olgun-
laştırmakyerine "monarşik" bir
yapılanmayla "şeriat düzenine
geçişi" de anımsatan bu tür tas-
laklar neyse ki arşıvlerde kaldı.
Şımdi artık yeni yasal düzenle-
meler için 55. hükümetin açık
farkla güvenoyu alan programm-
daki şu çağdaş ilkeyi izlemek ge-
rekecek: "Yerel hizmetlere iliş-
kin kararların alınnıası. u\gu-
lanması ve denetlenmesi süreç-
lerinde. demokratik katılımı ve
şeffaflığı sağlayıcı tedbirler alı-
nacaktır."
Türkiye'deki demokrasi güçle-
rinin de yıllardır bıkmadan. usan-
madan savunduklan bu ilkenin
"değerini" kavrayabılmek için
son yıllarda Eskişehir'de yaşa-
nan süreç çarpıcı bir örnek oluş-
turuyor. Kentin yaşamsal konula-
nnda bile Eskişehir Demokrasi
Platformu'nun taleplerini gözar-
lıyor...
Bu haklı isteğe karşın yerel yö-
netimin niyeti ise kişi başına dü-
şen yeşil alamn artîk \ m2'nin
bile altına indigi Eskişehir'de bu
kamusal araziyi de "betonlaş-
maya" te&lim etmek.
Büyükşehir Belediyesi'nce
Aralık (1996) ayında onaylanan
imar planı. eski fabrikalar alanı-
na "5000 konutluk ve 20 bin ki-
şilik" bir yeni yerleşme öngörü-
yor. Ne var ki Demokrasi Plat-
formu'nun. Anadolu Lniversi-
tesi öğretim üyelerinin ve kimi
du>arlı belediye meclis üyeleri-
nin direnişleri sonucunda. bu
"onayh" planlar bölgeye bakan
Tepebaşı Belediyesi'nce vürür-
lüğe sokulmuyor. Bu arada mes-
lek odalarının açtıklan ıptal da-
\ası da idari yargıda sürüyor...
Eğer, yerel yönetimle demok-
ratik kuruluşlar. kentin geleceği-
ne dönük bırlikte davranabilse-
lerdı, Eskışehir'm kazancı elbet-
te kı sadece eski fabrikalar böl-
gesindeki kültür park projesiyle
de sınırlı olmayacaktı.Örneğın
Eskişehir'in bugün de en önemli sorunlarından biri olan Por-
suk kıvılarındaki betonarme kent kuşatması. 1980lerden
sonra hızlanmıştı. (Fotoğraf: Cumhuriyet Arşivi /1984)
dı eden yerel yönetim, yasal yet-
kilerini de "yanlış" kullanıyor.
Buna karşın demokrasi platfor-
munu oluşturan "hükümet dı-
şı" kuruluşlar ise aynı konularda
"doğruyu" savunuyorlar. Ne var
ki hükümet programında yer alan
"demokratik katılım"henüz
yasal birgüvenceye baglanmadı-
ğından. Eskişehir kenti de yıllar-
dır hep "yanlışların kurbanı"
oluyor...
Bu gözlemimizin en açık se-
çik göstergesi. hiç kuşkusuz y ine
son zamanlarda Eskişehir'in baş-
lıca kent gündemini oluşturan
"eski fabrikalar bölgesi" tartış-
ması.
Cumhuriyefin kurulmasın-
dan sonra Anadolu'daki "ulusal
sanayi atılımına" beşiklik eden
bu bölge. artık kentin dışına taşı-
nıyor. Böylece ortaya çıkan 62
dönümlük bir "arazi olanağım"
ise kente ve topluma karşı "de-
mokratik sorumluluk" duyan
kesimler. bir "kültür park" şek-
linde yeşil alan gereksinmesini
karşılamak üzere değerlendir-
mek istiyorlar. Bazı eski bınala-
nn "endüstri mirası" olarak
tescil edilmelen de aynı özlemin
"kent belleğiyle" bütünleşen bir
projeye dönüşmesine olanak sağ-
yine Demokrasi Platformu söz-
cülerinden Eczacılar Kooperati-
fi Başkanı Azmi Kerman'ın son
verdiği bilgıye göre Porsuk Ça-
yı kenarındaki "Köprübaşı"
bölgesinde kıyı kuşağına bu kez
de "8 kat" imar vermişler.
Böylece imar yetkisini yine
"demokratik denetimden"
uzak bir başıboşluk içinde kulla-
narak. "kente değil ranta hiz-
met etmenin veni bir örneğini
sergilemişler. Tıpkı bundan ön-
ce de izlenen benzer politikalar
sonucunda. a\nı Porsuk'un kı-
yısındaki o güzelim ağaçların
sıralandığı ve kent kültürünün
yudumlandığı çay bahçelerinin
yerinde şimdi artık apartman-
ların sıralanması gibi...
Eskişehir Demokrasi Platfor-
mu. ışte tüm bu olanı biteni bel-
gelemek üzere " Bir Kentin Çığ-
lığı" adını taşıyan özlü bir kitap
da yayımladı. Eğer 55. hüküme-
tin yeni yasa komisyonlan, "hü-
kümet programına uygun" bir
yerel vönetimdüzenınin "huku-
kunu", oluşturabilmek istiyor-
larsa. Eskişehir'in "çığlıkları-
na" kulak asmaları ve buna yol
açan "denetimsiz yetkileri"
sorgulamalan yeterli olacaktır...
HAYVANLAR /s V/4/L ci LCEÇ
KIM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK
onu hrkefmıycr
ÇİZGİLİK KÂMtL MASARACI
MIRMIRLAR ı ĞL R DIHAK
•oUMAS.1 UAZiM...
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN Evliil
ÂU PASA'NIN ÖLÜMÛ
1B71'DB BU6ÜN. ÜNIM OSAMNU DEVLET ADAMI
MEHMET EMİN ÂLİ PAŞA S6 YAŞ/N&A VE -
KBMOEN ÖLDÜ. #£pr FHŞA \Ş£ PUAT PAŞA
İL£ BİRUKTE, 7XNZİMAT OEVKİ'HİN ÜÇ BÜ-
YÜK OEI/LETAPAMIMMH B/'/Zİ OİAW ÂLİ fH
Ç P€ SAD8A
ULUNMUÇTU- /iü PÂ2/\MUKTA
$A, 1BS& 'PÂ
A//"MA/ ,
MAAJU /MPA/ZA7TDBIJJĞU UYIZU&UNDAXJ MÜS
IÜA4AAJ OLMAYAAJ GfiUjPlA&A YENİ HAKIAR
VE&İLMİÇTf. -A/VCA*:, ÂU PAŞA BU AJEOEMLE,
CE YOSUN BİÇİMDE- £L£fTİKjLM/Ç7i..
B U L M A C A SEÜAT YAŞAYA\
SOLDAN SAĞA:
XI Çoğu zaman
romdan ve çeşitli
öğelerden yapılan
bıriçki...Birçeşit
pamuklu kumaş.
2/ Kuzey Ameri-
ka'nın beş büyük
gölünden dördün-
cüsü... Erzurum-
"un bir ilçesi. 3/
Eski Mısır'da gü-
neş tanrısı... Etı
lezzetlı bir balık. °
4/ Başlangıçta yer g
alan... Dinamıtin
bulucusu olan lsv eçlı kim-
yası. 5/ Avcının av bekle-
mek için taş yığınlanndan
yaptığı pusu 6/ Amen-
ka'dayaşayan veyavrula- 3
nnı sırtında taşıyan keselı 4
bir hayvan.. Ozel gezintı
gemisi. 7/ Bızans döne-
mınde. İstanbul'dasıyasal
suçlulann kapatıldığı ünlü
zından... L'zaklık anlat- 8
makta kullanılan söz. 8/ g
Damga. mühür... Hayvan
çulu. 9/ Bir işı gerçekleştırmek ıçın özel olarak yapılmı^
nesne... Yapraklar durumunda aynlabilen parlak bir mine-
ral.
Yl KARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Doğaüstü güçlere sahıp olduğuna inanılan düşsel dişi var-
lık... Güzel ötüşlü bir ku^. 2/ Asya ıle Avrupa'yı ayıran dağ
sırası... Tıp dılınde, "anüsle ilgılı" anlamında kullanılan
sözcük. 3/Nıkelın simgesı... Yerdeki kann yüzünde buzrut-
muş olan tabaka. 4/ Tahıl yığını... Iyi yaşamak ıçın gereklı
her şey. 5/ Avrupa'nın. Ladoga'dan sonra ıkıncı böyük gö-
lü. 6/ Kadmlann süs için saçlannın üstüne taktıklan küçük
başlık... Çölden esen rüzgâr. II Istanbul'un su gereksınimi-
ni karşılayan barajlardan bıri... Adlan sıfat yapmakta kulla-
nılan bir yapım eki. 8/ Kuran'ın bölünmüş olduğu 114 bö-
lümden her biri... Süt ve yogurt çalkalamaya yarar küçük ya-
yık. 9/ Takımada... Bangladeş'ın para binmi.
GÖRÜŞI DENÎZKA\\ KÇl OĞLH
Temel Eğitim Reformu
ve Yurttaşlık Bilgisi
Almanya Sosyal Demokrat Partısi'nin (SPD)
1989 Berlin Kongresi'nde kabul edilmiş ve bugün
de yürürlükte olan "Temel llkelerProgramı" Alman
toplumunun ve Alman e1<onomisının "ekolojikte-
melde yeniden yapılanmasını" öngörüyor. Buna
göre 1998 genel seçimlerinin sosyal demokrat-
lar tarafından kazanılması durumunda Alman-
ya'da önemli toplumsal ve ekonomik dönüşüm-
lere tanık olacağız.
Çevre ve doğa bilincı bugün Almanya'da
etik/ahlaksal ölçülerle değerlendıriliyor. Ülkenin
üçüncü büyük siyasal gücü olan Yeşiller Parti-
si'nin, toplumun ekolojik yenilenme talepleri te-
melinde yükselen bir siyasal yapı olmasının öte-
sinde"çeı/rec///7c", Hıristiyan Demokratlardan
(CDU/CSU) Demokratik Sosyalist Partiye (PDS)
kadar tüm siyasal güçler tarafından Alman top-
lumunun "demokrasi, özgürlük, eşitlik"g\b\ ortak
temelleri arasında kabul ediliyor.
Alman toplumunun bireyleri siyasal, dınsel, ide-
olojik inanç farkltlıkları dışında ülkelerinin ve top-
lumlarının "doğalyaşam temellerini"güvence al-
tına alacak kalıcı önlemlerin vazgeçilmezliğınde
birleşiyorlar. 19701ı yıllarda hiçbir organik canlı-
nın yaşamasına olanak tanımayacak ölçüde kim-
yasal atıklarla zehirlenmiş ve sarı bir su olarak
akan Rhein, Main, Neckar gibi nehirlerde bugün
balık avlanabiliyor.
"Pet şişeler" bu ülkede yıllardır yasak ve cay-
dırıcı bir önlem olarak tüm alışveriş merkezleri,
plastik "poşetler" için aynca bir bedel talep edi-
yor. Yerel yönetimler tüm yerleşim birimlerinde
çöpleri "kâğıt, şişe, metal ve organik maddeler"
olmak üzere ayrıştırılmış olarak topluyor. 1980'li
yılların başında "kurşunlubenzin" nedeniyle oto-
yol kenarlannda sararmaya ve yok olmaya yüz tu-
tan ormanlar, bu benzinin yasaklanmasıyla şim-
di yineyemyeşil...
Bizde ise bir zamanlar kırktan fazla balık türü-
nün yaşadığı Marmara Denizi giderek ölüyor. Ak-
deniz'in, Ege'nin en bakir sanılan koylarının dip-
leri plastik atıklarla kaplı; gerekli önlemler alın-
mazsa buralarda da organik hayat tehlikeye gi-
recek. Her yıl Kıbrıs adasının yüzeyini 10 cm. ka-
lınlıkta kaplayacak kadar toprağımız erozyona
kurban veriliyor. Ormanlanmız yok oluyor, kıyıla-
rımız betonlaşıyor. Hayvan türlerimiz tükeniyor.
Denetimsiz sanayileşme ve kentleşmeyle birlik-
te ırmaklarımız, göllerimiz. denizlerimiz, havamız,
suyumuz zehirleniyor...
Kısacası yalnız bizim yaşam alanlarımız daral-
makla kalmıyor, gelecek kuşaklarımızın doğal ya-
şam temelleri de sarsılıyor.
Türkiye'de şimdiye kadar hiçbir siyasi parti "do-
ğaya yönelik" özel politikalar üretmedi. Onların
"yurt sevgisi" hiçbir zaman yurdumuzun insanını
ve doğasını bir arada koruyup gelıştirmeyi he-
defleyenbilinçlibirsevgiyedönüşmedi. Doğamı-
zı kurtarmak, yurdumuzu gelecek kuşaklar için
yaşanabilecek koşullara kavuşturmak yine yeni
yetişen kuşaklara düşüyor.
Çağdaş eğitim anlayışı. "yurttaşlık" kavramı
bağlamında yurttaş-devlet ve yurttaş-toplum iliş-
kilerini yurttaş-doğa ilişkisı ile eşdeğerli kabul edi-
liyor. Çünkü insanın doğal yaşam temellerinin sar-
sıldığı, giderek yok olduğu çevre koşullarında
"yurttaşın siyasal ve sosyal ilişkileri" son çözüm-
lemede belirleyici bir önem taşımıyor.
Atatürk'ün hedeflediği "muasırmedeniyet se-
viyesine" yani çağdaş uygarlık düzeyine erışebil-
mek için insanın milletinı ve dinini çok sevmesi
yeterli değil. Çünkü ne "milliyetçilik" ne de "Müs-
lümanlık" bilinçli bir yurt sevgisinin yaşatılıp yü-
celtilmesi için somut bir yaşam alanını zorunlu
görmüyor. Bu nedenle Temel Eğitim Reformu,
eğer gerçekten çağdaş bir Türkiye'yi. ülkenin ve
toplumun "karanlıktan aydınlığa "çıkışını hedefli-
yorsa, her şeyden önce, "yurt-yurttaşlık-yurtse-
veıiik" kavramlarına bir öz kazandırmak zorunda-
dır.
20001i yıllara doğru çağdaşlaşmanın yolu ma-
tematik, fizik ve kimya bilgisi kadar yurttaşlık bil-
gisinden de geçiyor.
Başka Türkiye Yok
Haydi Fidan Dikelim
ORMAN BAKANLIĞI
AĞAÇLANDIRMA VE EROZYON KONTROLÜ
GENEL MÜDLRLÜĞL