Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 7 EYLUL1997 PAZAR
12 KULTUR
Macar asıllı ünlü orkestra şefi ve piyanist Sir Georg Solti 85 yaşında yaşamını yitirdi
Batı'nm en1n:h ntaestrvsuyduKülriir Senisi - Asıl adı Györgj
Solti olan Macar asıllı dünyaca ün-
lü orkestra şefi \e piyanist Sir Ge-
org Solti yaşamını yitirdi. Ünlü or-
kestra şefmın geçen cuma günü ta-
tihnı geçırmekte olduğu Fransa'nın
güney mdeki liman kenti Antibes'te
öldüğü bildırildi.
21 Ekım 1912 yılında Macaris-
tan'ın Budapeşte kentinde doğan
Solti. 20. yüzyılm en enerjik \ e ba-
şanlı orkestra şefi olarak tanımla-
nıvordu. Londra Co\ent Garden
Operası ve Chıcago Senfonı Or-
kestrası"ylaolan çalışmalannın ya-
nı sıra 40 opera v e 250 CD doldur-
du. Müzık dünyasının Oscar'ı sayı-
lan Grammv ödüllerinı 31 kez ka-
zandı.
1972 yılında tngiliz vatandaşlığı-
na geçen Solti, 1966 yılında Viya-
na Filannoni Orkestrası ıle Rkhard
Wagner"ın "Ring" isimlı operasını
tamamladı."Mystro Myth" ısımli
eserin yazarı Norman Lebrecht
Solti'yı anlatırken "Sanata karşı
du>duğu saygı ve görev aşkı savaş
zamanında yaşamını kurtardı" dı-
yor.
1994-1995 yıllannda Vıy ana Fı-
larmonı. Londra Senfoni Orkestra-
sı. tsraıl Senfonı orkestralan ıle ça-
lışan Solti. birçok orkestrada da ko-
nuk şef olarak yer aldı.
Yaşamının büyük bölümünü Av -
rupa'da geçiren ünlü şef. Londra da
ikıncı eşı Valerie ve iki çocuğu ile
bırhkte yaşıyordu. Chıcago Senfo-
nı Orkestrası'nda aralıksız 22 vıl
süren müzik yönetmenliğı yapan
Solti. orkestraya dünya çapında bır
saygınlık kazandırdı.
Yahudi bir ailenin çocuğu olan
Solti'nin küçük yaşlarda piyano ye-
teneğı keşfedildi. 1924 yılında ilk
konsenni veren Solti. daha sonra
Lıstz Akademısı'ne gırdı \e Macar
besteciler Zoltan Kodaly, Bela Bar-
tok'tan dersler aldı.
17 yaşında ıse gösterdiğı başan-
lı çalışmalarla Budapeşte Orkestra-
sı'nın şefi oldu. Ancak Mozart'ın
"Fıgaro'nun Düğünü" ısimli opera-
sını sahneleyeceği gece. Nazilenn
A\Tisturya çıkartması gerçekleşt: \ e
salıne kapatıldı. 1939 yılında tsviç-
re'ye gıden Solti. 1942 yılında dü-
zenlenen "Cenova L'lusiararası Pi-
yano Yanşması
rl
nda bırincı oldu.
1937 yılında Salzburg Festivali'ne
Toscanini'nın yapıtlanyla katıldık-
tan sonra orkestra şefliğıne başladı.
Solti. savaştan sonra Yahudi köken-
lı olmasının faydalannı gördü.
Amenkalılar savaştan sonra Nazı
karşıtı olanlann Alman operalanru
yeniden inşa etmelerıni sağladı.
1946 yılında ise Amenka askeri hü-
kümetı tarafından Beethoven'ın
"FideUo" isimlı eserını sahneye
koymak üzere Münih'e davet edılen
Solti. bu başansından sonra ıse
Bavyera Eyalet Operası'nın müzık
dırektörlüğüne atandı ve bu dönem
içinde Almanya'mn önemlı kültür
merkezlerinin restore edilmesini
sağladı.
1952 yılında ıse Frankfurt Ope-
rası'na geçen ünlü şef. bütün
dünyada düzenlenen konserlerde
konuk şef olarak yer aldı, 1953 yı-
lından sonra da San Francisco'da
tanmmaya başladı.
1961 yılında Londra Kraliyet
Operası'nın müzık direktörlüğüne
geçen Solti o yıllarda şöyle diyor-
du: "Bütün amacım Covent Gar-
den'ı dünyanın en iyi operası haline
getirmek."
Müzık çevrelerınde disiplinli ve
otoriter kişiliği ıle tanınan Solti.
"Benim istediğim disiplin. İngüizle-
rin aşırı toleranslı olması beni ilgi-
lendirmiyorve'havır' kelimesinden
nefret ediyorum. Bu yüzden de be-
nim gibi Macaristanlı bir Yahudi) i
'Prusyalf olarak adlandınyorlar"
diye anlatıyordu.
Ingitere'de kaldığı süre içinde
gösterdiği başanlarından dolayı.
1971 yılında Sir. daha sonra da İn-
giltere Krallığı şövalye unvanı aldı.
Covent Garden'ın 25. yıl kutla-
malannda Richard Strauss'un
"Der Rosenkavalier" isimlı vapıtı-
nı başanyla yöneten Solti, "Profes-
yonel sanatta gelismenin sonu vok-
rur. Çalışabildiğim kadar çalışaca-
ğım, hiçbir şekilde bu işi bırakmak
istemiyonım" demıştı.
Büyülü değneğiyle hep
meraklı ve öğrenciydi
Kültür Servisi - "lyi müzik yapardı" dıye
anımsanmak ısteyen Georg Solti, 77 vaşındayken
1989 > ılında Nevvsvveek dergısınde yaptığı söy-
leşide. "Ancak ölünce bırakınm bu işi. Tann ba-
na sağlık verdiği sürece. kollanmı oynatabildi-
ğim. gözlerim gördüğü. kulakianm duy duğu sü-
rece müzik yapmak istiyorum. Müzik benim ha-
>atım. Müzik için doğmuşum ben. Çalışmaya de-
vam edeceğJm. Daha iyi olmak istiyorum. hergün
daha iyi" dıyordu.
Macar asıllı ünlü müzık yönetmenı. 1950'ler-
den bu yana 'klasik maestrolar dünyası'nın yıl-
dızlanndandı. Bır orkestra şefinın önce müzık
yetenegı. sonra da bir büyücülük ya da hıptonız-
ma yetenegı olması gerektığıne inanıyordu: "Şef
yalnızca bir müzisyen değiL bir baba gibi bir ruh
hekimi gibi de olmak zorundadır."
Şefin orkestraya ruhunu, düşgücünü aktardı-
ğını dile getıren Georg Solti ıle 1996'da tngılız
basınmda yapılan bır söyleşıden bır bölum su-
nuyoruz:
l
"Müzi0mi nasıl istersem öyle yapanm. İster
beğenin ister beğenmeyin. Benim tar/jm bu" dı-
yor Sir Georg Solti. 83 yaşındakı Macar orkest-
ra şefi Solti. gerçeklen dile getırmede en ufak bır
tereddüte düşmüyor: "Eğer aklınızı kuUanmaz-
sanızkaybedersiniz". Cnlü şef. 25 yaşındakı kı-
zı Gabrielle ve 22 yaşındakı Claudia'yı bu ılke
doğrultusunda yetıştinvor. 1935 \ ılında henüz 23
yaşında ıken Salzburg'da Mozart'ın 'Sihirli
Flüt'ünü >öneterek profesyonel müzık yaşamı-
na başlayan Solti. 193 7 yıIında Furtwangler yö-
netimındekı Münıh Operası'nda dınledığı Çay-
kovski nın *Pathetique' senfonısının müzık ya-
şamında bir dönüm noktası olduğunu söylüyor.
Öğrencisi olduğu Bela Bartok dışında maest-
royu en çok etkıleyen müzısvenlenn başında Mo-
zart ve Bach gelıyor. "Diğerleri ise geüp geçicT.
Plak endüstrısınin 31 kere Grammy Ödülü kaza-
nan maestrosu. bu özellığiyie Frank Sinatra ve
Madonna gibi starlan sollamış durumda.
• 1995"te Birleşmiş Mılletler'ın 50. kuruluş yı-
lında 42 ülkenin en iyi müzısyenlerinden oluşan
'Banş tçin Dünya Orkestrası'nı (World Orchest-
ra For Peace) yöneten Solti. 83 yaşında dımdık
ayaktaydı hâlâ. Orkestra üyeleriyle son derece
uyumlu olduğu gözlenen Solti, orkestra yönet-
tikten sonraki yorumu akıllardan silinmedi. Ti-
me dergısı de konserden sonra ünlü şef ıçın 'Ba-
ü'ıun en hızlı maestrosu' deyiminı kullandı.
1960'ta, kendısı ıle röportaj yapmak üzere
evine giden BBC muhabırlennden Anne Valerie
Pitts'e âşık olup, evlenme teklif eden Solti, o gün
bugündür bir gazetecı ile bırlikte yaşamaktan
mutlu olduğunu belırtiyor. Ancak gazetecilerle
arası her zaman bu kadar iyi değil. Covent Gar-
den'da v erdiği bir konserden sonra gazetelerin bi-
nnde "Haykıran kafatası' başlığını görünce çok
sınirlendığinı söylüyor "Hayatım boyunca hiç
haykırmadım ve tepemde hâlâ birkaç tel de olsa
saç bulunuyor! Şefolarak birlikte çakstığınız in-
sanlara asla bağıramazsınız, aksi takdirde uzeri-
nize yürürler. İşinizde savgın olabilmenin tek vo-
lu. yeteneğiniz \e bilginizdir. Sesinizin volünıü de-
ğil!"
İlk kayıt çalışmasını 1947 yılında Londra Fi-
larmoni Orkestrası ıle gerçekleştıren Solti. 1997
yılında müzık yaşamının 50. y ılını kutlamaya ve
Berlin Senfonı Orkestrasf nın 50. kuruluş yılı
nedemyle \erilecek konserde Şostakoviç'in M3.
Senfoni'sını yorumlamayı planlıyor. Opera kayıt-
lanna getirdiği farklı bakış açısıyla tanınan Sol-
ti. seslerin egemenliğınden vazgeçip orkestrayı
devreye sokuyor. "İyi müziği içgüdüsel olarak
tanınm. En ufak bir hatayı hemen duyuyor bu
kulaklar."
Sanatın ve politikanın birbınnden bağımsız
olamayacağını düşünen Solti 'müzisyenlenflldi-
şi kulelerinde oturan insanlar değildir" diyor.En
önemli özelhğın •merak' duvgusu . "Oğrenme
isteği ile dolu olmak çok önemli. Bu istek içinizde
\aroldukçaönünüzaçıkür."Bırbaşkatutkusuda
tıpkı Banş Içın Dünya Orkestrası gibi büyük bir
orkestra kurmak. Orkestralann artık 'ulusal' ol-
maktan çıkıp evrensele doğru yöneldığıni düşü-
nüvor.
Çocuklar masal yerine
gerçeklen okumak istiyor
Kültür Servisi - İngiltere'de en çok be-
ğenılen çocuk kitaplan konusunda düzen-
lenen bir araştırmada. Roald Dahl' ın
4
Ma-
tilda* adlı kıtabı birincı geldı. BBC'nın
Bookvvorm programı tarafından düzenle-
nen araştırmay a katılan 10 bınin üzerinde-
ki kışiye göre çocuklan en iyi anlayan ve
eğlendiren. yazar Dahl.
Araştırmada sonuçlar. on altı yaşın al-
tındakı okurlann oyları. anne babalann
oylan ve genel dağılım olmak üzere üç
daldadeğerlendınldi. Araştırmaya katılan
çocuklar ve büyüklenn
hemfikır olduklan en
önemli nokta ıse Roald
Dahl'ın "Matilda" adlı
kitabının tam bır çocuk
klasiği olduğuydu. Kı-
tap. kendisini televizyon
seyretmeye zorlayan an-
ne v e babasından ıntikam
alan kıtap kurdu bir çocu-
ğun ö) küsünü anlatıyor.
\\aterstone Yaymevi'nin
tanıtım müdürü Honor
VVîlson-Fletcher, bu so-
nuçlann çocuklann için-
En çok Roald Dahl okunuyor.
de karamsarlık unsuru bulunan öyküleri
de beğendiğıni gösterdiğini belirterek ek-
lıyor. "Çocuklarkötüşeyierdeokumakis-
tiyorlar ve gelişünlerini etkilenmeden kö-
tülükleri de okuyabilirler."
Fletcher. Jacqueline Wilson"ın, ikız ol-
manın sorunlannı anlattığı 'Double Act'
adlı kıtabmın da çocuklar tarafından ilk
10'a alındığını belirterek bunun. çocukla-
nn. yuvalanna gırip kaybolan tavşancık-
lann dışında gerçek ve güncel konulara
da ilgi gösterdiklerini ortaya koyduğunu
söviedi.
Çocuklann kendi tercihleri ile anne ba-
balarının tercihleri arasmda büyük fark
gözlenıyor. Dahl'ı edebiyat kahramanlan
olarak gören çocuklar, ilk 10 sırada yaza-
nn 7
yapıtına yer verirken büjüklerin fa-
v orilen arasında C.S. Lewis ve A ^ Mfl-
ne yer alıyor.
Araştırma sonuçlannın ortaya çıkardı-
ğı bır başka ılginç nokta da \Valt Disne>
kahramanlannın yer aldığı kitaplann ilk
20"ye bile girememesi. Bu da çocuklann
bu kitaplan promosyon ürünü olarak de-
ğerlendirmesine bağlanıyor.
Roald Dahl'ın on altı yaşın altındakile-
nn tercihlennde ilk 10'da 7 yapıtla yer al-
masının nedeni. çocuklann anarşik v e bü-
yülü dünyasını oldukça sade bir dil kulla-
narak büyük bır başanyla yansıtabilmesi.
Çocuklar. Dahl" ın gerçek dünyanın kural-
lannı altüst ettiğı kitaplannı okumaktan
büyük zevk alıyor. Onun
kıtaplannda kahramanlar.
ödüllerine kurallan zorla-
yarak bıraz da saldırgan
yöntemlerle ulaşıyorlar.
"Matflda", 1988 yılında
Dahl'ın ölümünden iki yıl
önce vayımlanmıştı. Ol-
dukça kinci ve muzır bir
kız olan Matılda'nın, gü-
nümüz çocuklannın kahra-
manı olmasına şaşmamak
gerek. Süper zeki olan kah-
ramanımız. edebiyata da
oldukça meraklı. Az eğı-
tım görmüş, telev izyon düşkünü anne ba-
basının hayatına daha fazla müdahale et-
mesine dayanamayarak onlardan ıntikam
almaya karar venyor. Matilda okula baş-
ladığında da kötü kalplı müdür Bayan
Trunchbull'un, en sevdiği öğretmeni Ba-
yan Honey'e şantaj yaptığını öğreniyor,
yeni farkına vardığı telekinetık güçlennı
de kullanarak müdürün bütün suçlannı
gözler önüne seriyor.
Dahl pek çok kez yapıtlanndakı şiddet
ve kin unsurlan nedeniyie eleştinldı. Bu
eleştiriler çok da yersiz değil aslında. çün-
kü Dahl'ın. çocuklann yaşamlannı biçim-
lendiren anne babalardan ıntikam almak
için kitap yazdığı da bilınen bır gerçek. So-
nuç olarak çocuklar, artık büyü ve cadıla-
ra değil de uyuşturucu. boşanma, ırkçıhk,
Internet, hatta cınsellik gibi gerçek yaşa-
mın bırer parçası olan konularla ılgilenı-
vor.
54. ULLSLARARASI VENEDİK FİLM FESTtVALt SONÜÇLANDI
Altııı Arslan Japon yönetmeiîin
Kültür Servisi - '54. Uluslararası Ve-
nedik Film Festivali' Altın Aslan Ödü-
lü Japon yönetmen Takesi Kitano'nun
'Hana-Bi' adlı fılmıne verildi. Ödülün
açıklanmasından sonra gazetecıler ta-
rafından on dakıka alkışlanan Kıtano.
gazetecılere Japon selamı ıle karşılık
verdi. Ödülü aldığını duyoınca gözyaş-
lannı tutamayan yönetmen. uluslarara-
sı camıada 'Sonatine' fılmıy le tarunmış
ve aynı filmle 1993 Cannes
Film Festivali'ne katılmıştı.
Japonlann kendisini sade-
ce talk-shovv komedyeni ola-
rak tanıdığını söyleyen Ki-
tano, ödülü aldığı zaman çok
şaşırdığını çünkü bir Japon
filmınin Batı'da bu kadar ıl-
gi görmeceğini tahmin et-
mediğını de ıfade ettı. Holly -
vvood'da film yapmaktan ya-
na olmayan Kıtano. film ya-
parken kendisıne kımsenin
kanşmasını ıstemedığinı de
belirtti.
Japon yönetmen Takesi
Kitano "Altın Arslan Ödü-
lü'nü kazandığı 'Hana-Bi'
filmmde vönetmenlığinin
mın onjinal adı olan 'Hana-Bi'nin, 'Ha-
na'kelimesi Japonca'dayaşamı sembo-
lıze eden bir çıçeği. 'Bi' ise ateş anlamı-
nı taşıyor.
Oyuncu. yönetmen. komed yen. talk-
shovv programlarının sunucusu. spor
muhabırı. gazete köşe yazan ve ressam
olan Kitano. Japonva'nın tanınmış kı-
şilen arasında da yer alıyor Japonya
bundan önce Akira Kunısava'nın 'Se-
En İvi Kadın Ovuncu Ödülü'nü Robin Tunnev aldı.
Ödülü" ıse yönetmen Mike Figgis'in
'One Mght Stand' filmındekı rolüyie
VVesley Snipesın oldu.
'Luigi de Laurenris Özel Ödülü' \e
100 bin dolarlık para ödülü ıse 'Tano-
da da Morire" adlı ilk fılmiv le Roberta
Torre'ye verildi. Aynı film aynca Ko-
dak Ödülü'nü de aldı "Özel Jüri Ödü-
lü" 'Ovosodo' filmi ıle Italyan yönet-
men Paok» Nlrzi'nin olurken 'Filcritica
Ödülü' ıse Michel Pkcoli'nin
'Alors\oih' adlı fılmıne ve-
rildi. 'EnİyiGenç Film Ödü-
lü' ıse Twenry Four Seven ıle
Shane Meadows'a venldı.
Festıvahn 'Özel Mansiyon
Ödülü' Harmony Korine'nin
'Gummo' adlı filrnıne veri-
lirken, 'Fibresci Ödülü' ise
'Historire Milosne" adlı fil-
mı ile Polonyalı yönetmen
Jersy Stuhr'un oldu Stuhr
aynca. '.\nicaflash' ödülünü
de aldı. Festivalin 'En tyi
Müzik Ödülü' VVayne
Wang'ın yönettiği 'Chinese
Bo\" ile Graeme Revell'in ,
'En İyi FotoğrafÖdülü' Em-
manuel Machuel'ın vönetti-
yanı sıra, kansı ölümcül bir hastalığa venSamurai'adlı filmiyle AltınveGü- ği 'Bones'adlı filmın olurken "Gümüş
yakalanan. ortağı da bir çatışmada ya-
ralanarak felç olan bir dedektıfi de can-
landınyor. Dedektıf, kansına ve ortağı-
na yardım edebılmek için bır banka so-
yuyor, daha sonra polısın ve gangster-
lerin korkulu rüyası haline geliyor. Fil-
müş Arslan Ödülü'nün sahibı olmuştu.
Festıvalde aynca. 'Vblpi Kupası' kap-
samında venlen "En İyi Kadın Oyuncu
Ödülü" yönetmen Bob Gosse'un 'Ni-
agara Niagara" filmındekı rolüyie Ro-
bin Tunney "in. "En İyi Erkek Oyuncu
Arslan Ödülü' ise 'SoBeİt'adlı film ile
Joseph Gaye Ramaka'va verildi.
Ödül gecesı festıvahn kari yer ödülü
sahıbi Stanley Kubrick'in 1971 yapımı
•Otomarik Portakal' adlı filmi ıle kap-
atılacak.
Tiyatrosunun bara dönüştürülmemesi için mücadele ediyor
Vanessa Redgrave'în savaşı
Kültür Servisi - Güney Londra"da
Clapham'da bulunan "The Grand" ti-
yatrosu, bara dönüştürülme tehlikesiy-
le karşı karşıya. 3 bin kişilik tiyatro bi-
nası, 1900 yılında inşa edildi. DanLe-
no ise bır seçenekler arayışı sundu iz-
leyicilere. En parlak dönemlerinde, si-
nema salonu, konser salonu ve bingo
salonu olarak kullanıldı. aynca bu bi-
nada sahnelenen oyunlarla birlikte bir-
çok ünlü ısım sanat dünyasına katıldı.
Vanessa Redgrave ve erkek kardeşi
Corin Redgrave. bara dönüştürülmek
istenen tiyatro bınasını kurtarmak için
kampanyalardüzenliyor. Venedik Film
Festivahnde gösterilen "Wilde" ısım-
li filmde oynavan Redgrave. bu kam-
panyayıdüzenlerken Güney Londra "da
yaşanan birçok zorluğa rağmen Old
Vıc TıyatTosu'nu kurarak o dönemin
en ünlü sanatçılannın oynadığı oyun-
lan halka götüren Lilian Baylb'ten et-
kilendiğini söylüyor.
Corin Redgrave. geçen günlerde
yaptığı bir açıklamada, binanın bara
dönüştürülmesinin yalnızca kendileri
için değil aynı zamanda bölgede yaşa-
yan insanlar için de bir kayıp olduğu-
nu söyleyerek bölgede birçok bar ve
restoran olmasına rağmen yeterince
büyük bir tiyatro binasının bulunma-
dığınadikkat çekti.
Redgrave kardeşler, 1993 yılında
yaşadıklan dönemi zorluklan ve zıtlık-
larıyla birlikte yansıtmak amacıyla
kurduklan gezici tıyatroları için belır-
lı bır yer arayışındalar. Oyunlarını en
iyi şekilde sahnelemek isteyen kardeş-
ler, Asya ve Karayiblı yazarlann eser-
lerini sahnelemek üzere ınceliyor \e
30-40 kişilik yönetmen. oyuncu ve ya-
zar adayına eöitim vermeyi planlıyor-
lar.
J.D. Wetherspoon bar zincirinin sa-
hipleri ise VV'andsvvorth mahkemesinin
verdiği ret karanna karşı bir dava aç-
tılar. Dava 23 eylülde görülecek. Eğer
tiyatro bınası satılırsa, satış 500 bin
sterlinile 1 milyonsterlin arasında ger-
çekleştirilecek.
Theatres Trusftan Peter Longman
ise "Bu tiyatronun yeri farklı. Bu da-
vayı ka/anmamız gerekli. Eğer bina
bar haline gelirse büy ük bir trajedi ya-
şanacak. Bu bölgede yaşavan insanlar
bunu istemivorlar. Kazanana dek sa-
vaşacağız'*diyor.
KÖŞEBENT
ENİS BATLR
Şiir Okumadan da Olur
Genış anlamıyla "kültür a/an/"nda çalışıyor ol-
mam, yıllardır, edebiyatçılarla sınırlı olmayan bir
çevreyle düzenli ilişkide olmama yol açtı. Tarihçi-
ler, kültür tarihçileri. toplumbılimciler, dilbilimciler,
felsefeciler, psikiyatrlar, gazeteciler, ressamlar,
besteciler, koleksiyoncular, iktisatçılar, bankacılar,
sinemacılar, fizikçjler, eğıtimciler, heykeltıraşlar,
siyaset bilimciler, televizyoncular ıle karşılaşıyor,
görüşüyorum.
Birkaç özel meraklıyı saymayacak olursam, ara-
lanndan şiir okuru çıkmıyor pek. Ben sormuyorum
onlara, elbette, şiir okuyor musunuz diye; kendi-
leri açıyor konuyu her vakıt: Durumdan şikâyet-
çiler biraz; suçun bir bölümünü üstleniyorlar
("suç" nitelemesi de bana ait değil), bir ölçüde de
şiire yükleniyorlar: Uzun bir süredir, şiirin "erişil-
mez", erişilmesi güç bir konuma çekıldiği kanısın-
dalar.
Aslına bakılacak olursa, eski kuşaklann edebi-
yatçıları da iyi-kötü aynı durumundalar. "Nerede
bıldır yağan kar şımdi?" sendromu egemen o
cephede de. Daha çok "yaşayan şiir"e mesafelı-
ler: "S/rCemal Süreya, to/rNecatigil çıkmıyorar-
tık" diyorlar. Bu kesimde, faturanın genellikle, ya-
şı 50'nin altındakı şairlere çıkarıldığı göze çarpı-
yor. Şiire eskisi kadar vakit ayırmamalarının nede-
ni kısacası şairler, son çeyrek yüzyılm şairleri.
Gözlemlerım, okur katında yaptığım gözlemler
bunu doğrulamıyor pek. Kişi, şııre gerçekten me-
raklıysa, karşılaştığı güçlüklerin üzerine gidiyor.
Çeyrek yüzyıl öncesıne gelinene dek, maddi so-
runların üstesinden gelebiliyordu şiir tiryakileri.
Sözgelimı Yahya Kemal, Türkiye'nın en popüler
şairiydi yüzyılm ilk yarısında. Şiirleri ezbere bilinir-
di, hem de yaygın bir okur kitlesi tarafından.. oy-
sa Yahya Kemal öldüğünde hâlâ kıtabı yayımlan-
mamıştı. Dıranas'ın şiıri de iyi tanınır, okunur, se-
vilirdi; onun tek kıtabı da son yıllarında çıkmıştı.
Denilebilir ki, o şairler kendilerıni okutmayı ba-
şarmışlardı, bugünün şairierine ulaşılamıyor. De-
niliyor da. Birincisi, bugün de çok okunan şairler
var, örneğin Murathan Mungan.. okumayan onu
daokumuyor aslında. Ikıncısi, günününşiirıneya-
kınlık duymayan şiir meraklısını geçmişin iyi ör-
neklerinden uzak tutan peki ne?
Söyleşi uzayıncasoruyorum: Dante'yi Baude-
laire'i, Rilke'yi okuyor musunuz? "Hayır", diyor-
lar ezılip büzülerek: "Aslında, yıllardır hiç şiir oku-
muyonım." Kendı alanlarında okuyorlar bir tek. O-
nun dışında genellikle kitapla ilışkilen soğumuş.
Yeni romancılara el atmışlar, onların ürünlerinı de
"sonuna kadar" okuyamamışlar. Gazete bile oku-
muyorlar eskisi gibi. Gece eve yorgun geliyorlar,
kalan vakit televizyon önünde geçiyor çoğu za-
man.
Kimse şiir okumuyor mu? Tıryakiler, sıkı takip-
çiler küçük bir azınlık oluşturuyor: Sonuna kadar
ilgisini sürdürenler. Onlann dışında, 18-30 yaş ara-
sına sıkışmış bir okuru olduğu göze çarpıyor şi-
irin. Bu yaş eşiğinı aşınca, hayat vakit bırakmıyor.
Yenileri gelıyor arkadan, eskiler yanştan çekiliyor.
Şiire ayrılan pay azahyor yaşamlannda, gündelik
tempo şiirin sızmasını sağlar mı?
Şiir okunmasa olmaz mı, pekâlâ olur. Rilke
okunmadan da olur. Ravel dinlemeden de. Ya-
vuz Tanyeli'nin resimlerini görmeden de. Berg-
man'ın filmlerinı izlemeden de. Tarihle, arkeolo-
jiyle, etnolojiyle, iletışimle. felsefeyle ilgilenmeden
de olur. Hayvanlarla, ağaçlarla, dağlarla, ovalarla
görüşmeden de yaşanır, yaşanıyor.
Eksik olan şiırolsun.
Hâmiş: John Updike, internet aracılığıyla
"kolektif bir roman"a girişti. Duymamış merak-
hlara duyurulur.
Ankara Tiyatro Festivali
• ANKARA (AA) - Ankara Tiyatro Festivali "nin
ıkincisi 21-29 kasım taruıhlen arasında
gerçekleştırilecek. Toplumsal Araştırmalar Kültür ve
Sanat İçin Vakfı'nın düzenlediğı festival. Çankaya,
Mamak ve Yenimahalle belediyeleri ile Toplumsal
Araştırmalar Kültür ve Sanat ıçın Vakfı Ankara Şubesi
tarafından destekleniyor. Sanat ve topluma yönelik bır
katkı olarak benımsenen festival, 21-29 kasım tarihlen
arasında gerçekleşecek. Etkinlık, farkJı illerden ve
yurtdışından gelecek gruplarla da zenginleştirilecek.
Festivalde söyleşi. panel ve atölye çalışmalanna da
yer verilecek. Tiyatro Festivali'ne katılmak ısteyenler,
20 eylül tanhine kadar Toplumsal Araştırmalar Kültür
ve Sanat için Vakıf Ankara şubesine
başvrurabılecekler.
Yazarlık
Seminerlerimize Çağrı
Eğer, "aslolan söz değil, yazıdır" diyorsanız...
ve yazının gücüne olan inancınız tamsa...
o zaman, zahmetli bir yoldan yüriimeye karar
vermişsiniz demektir. Bu zor, siırprizlerle dolu
ama zevkli uğraşınızda sizin yanınızda olabiliriz.
8 Ekim - 5 Aralık 1997 tarihlen arasında
düzenleyeceğimiz seminerler boyunca çeşitli konu
ve metinler üzennde yapılacak çalışmalarla,
"yazı" dünyasında yeni ufuklara birlikte ilerleyeceğiz.
Başvuru tarihi 26 Eylül 1997 Cuma günü sona
erecek olan seminerlerle ilgili daha geniş bilgiyi
Vakfımızdan edinebilirsiniz.
um:ag
UĞUR MUMCU ARAŞT1RMACI GAZETECILIK VAKR
ATATÜRK BULVARI 125«
BAKANLIKLAR ANKARA
TEL (0 312)417 77 20-41