Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6EYLÜL1997 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI
Windows '98in
tanıtımı yapıldı
• Ekonomi Servisi -
Windows '98, Bilişım '97
etkinlikle çerçevesinde
Devlet Bakanı Işın
Çelebi'nin de katıldığı bir
toplantıyla tanıtıldı.
Yaklaşık 2 bin kişınin
katıldığı toplantıda
konuşan Bakan Çelebi.
bilgi iletişimi sayesinde
bilginin tekel olmaktan
çıkacağını. bilgi
teknolojisinin önündeki en
büyük engelin devlet
bürokrasisi olduğunu
söyleyerek, "Hükümetımiz
2005 yılına kadar geniş bir
data altyapısı kurarak 5
milyon eve interaet ağı ile
ulaşacak" dedi. Microsoft
Ortadoğu ve Türkiye Genel
Müdürü Emre Berkin. tüm
Microsoft ürünlerini
internet teknolojileri ile
uyumlu hale getirmeyi
amaçladıklannı belirtti.
Vergide son
ödeme şansı
• Ekonomi Servisi -
Türkiye Serbest
Muhasebeci Malı
Müşavirler ve Yeminli Mali
Müşavirler Odalan Birliği
Genel Başkanı Mustafa
Özyürek. vergi borçlannın
ödenmesı içın getırilen
taksıtlendırme sistemini.
"Mükellefler için iyi bir
şans" olarak nıteledi.
Istanbul Serbest
Muhasebeci Mali
Müşavirler Odası Başkanı
Yahya Ankan ise,
"Tebliğle kötü niyetli
mükellef dışında kalan
borcunu ödemek
isteyenlere ödeme kolaylığı
getinlmesini olumlu
karşılıyoruz" dedi.
Otomobilde
pekop artış
• Ekonomi Servisi -
Agustos ayında otomobil
üretimi geçen >ıla göre 4
bin 347 aderten 8 bın 863
adede çıkarak yüzde 104
oranında artış gösterdi. Bu
yılın Ocak-Ağustos
dönemindeki ithal
otomobil satışı ise geçen
yılın aynı dönemine göre
yüzde 140 oranında arttı.
Otomotiv Sanayicileri
Derneği'nden yapılan
açıklamaya göre.
ilk 8 aylık dönemde 66 bin
951 adet ithal otomobil
satıldı. 1996"nın ilk 8
ayındaki satış ise 27 bin
839 adet olarak
gerçekleşmişti.
'Elektniğe şok
zam yok'
• KONYA (AA) - Türkiye
Elektrik Dağıtımı A.Ş.
(TEDAŞ) G"enel Müdürü
Kadir Ramazan Coşkun.
elektriğe her ay düzenli
olarak fisat ayarlaması
yapıldığını belirterek,
olanaklar ölçüsünde "şok
zam" yapmamaya
çalışacaklannı söyledi.
Coşkun, 1993 yılındanbu
yana ciddi bir yatınm
yapılmadığı için elektrik
enerjisi açıgının ithal
edilerek karşılanmaya
çalışıldığını belirtti.
'Bilinçsiz yatırım
güveni sarsıyor'
• Ekonomi Servisi- Son
2.5 yılda Türkıye"ye
yaklaşık 18.5 trilyon lıralık
döviz kazandıran Türk-
Alman Tekstil ve Hazır
Givimciler Birliği
(TÜDET) Başka"nı Yakup
Ankan, sektörü tanımayan
ve bilinçsizce yapılan
yatınmların tekstil
sektöründe güvenin
sarsılmasına neden
olduğunu belirterek
""Hükümetlerin son
dönemlerdekı ekonomik
politikalannın üretimden
çok rant ekonomisine artı
değer yarattığı için tekstil
sektörünün verimliliği
düşmüştür" dedi.
TurkceH'de yeni
düzenleme
• Ekonomi Servisi-
Turkcell Telesekreter
Servisi önümüzde pazartesı
günü yeni sisteme geçiyor.
Pazartesi sabahından
itibaren isteyen her abone.
sistemi açtırmak için
TurkcelFe faks çekmesine
gerek kalmadan sadece cep
telefonundan çağn
yönlendirme yaparak.
telesekreter servisini aktif
hale getirebilecek. Yeni
sisteme geçilmesi
nedeniyle 8 eylülden
itibaren abonelerin
telesekreter şifre ve
karşılama mesajlanyla
telefonlannın hafızasında
yer alan eski mesajlann
silineceği ve kullanım
menüsünün kısmen
değişeceği bildirildi.
İstanbul Boğazı'na üçüncü köprü yapılması kararı ENKA'yla ilgili iddiaları gündeme getirdi
Müteahhiderin köprü kapışması
MUTLU GÜNEŞ SÖNMEZ
İstanbul'a yapılması kararlaş-
tınlan üçüncü boğaz köprüsü-
nün inşaatı için firmalar faali-
yetlerini yoğunlaştınrken, pro-
jenin Turgut Özal'mbaşbakan-
lığı ve Bedrettin Dalan'ınbele-
diye başkanlığı döneminde EN-
KÂ. ESKA ve Japon Kajima kon-
sorsiyumuna aıt olduğuna dikkat
çekiliyor.
Eski proje ile, şimdi planlana-
nın teknik ve güzergâhlar açı-
sından da hemen hemen aynı ol-
duğunu belirten büyük bir inşa-
at firmasının yöneticisi "Bu ko-
şullarda bu projenin ihalesine
girmeye gerek yok. Bugünkü
proje, yıllar önce hazırlanan
İakat Dalan'ın belediye baş-
kanlığını kaybetmesiyle orta-
da kaian projenin aynısı" de-
di.
Aynı projenin "bazı firmalar
için gündeme getirilmesinin"
şaibe yaratacağını belirten yö-
netici. Ankara ve lstanbul'da ta-
nınmış müteahhitler tarafından
Üçüncü köprü projesinin, Özal dönemindeki ENKA projesiyle aynı olduğuna dikkat çekiliyor.
lobi yapıldığına ve >oğun kulis
faaliyetleri yaşandığına dikkat
çekerek "Yapılmak istenen şey
o günkü projeyi hayata geçir-
mek. Şimdi bir başka firmanın
çıkıp da >eni bir proje hazır-
laması en az altı ayı alır. O v üz-
den bu projenin ihalesine gir-
meye gerek yok denebilir" di-
ye konuşru.
Ikinci köprüyü STFA ile bir-
likte yapan Japon 1HI ve Kaji-
ma'nın da aslında aynı ayağın
bir parçası olduğu belirtiliyor.
Japon JIRCA firmasının sağla-
dı£ı 1 milvon dolarlık kredivle fi-
zibilıte çalışmalanna başladığı-
nı anımsatan müteahhitler. J1R-
CA"nın 'Japon organizasyo-
nu'nun bir uzantısı olabileceği-
ni belirtirken. ENKA'nın Japon
firmalarla olan ortaklığına dik-
kat çekiyorlar.
Iddialar üzere aradığımız EN-
KA yetkilileri ise konuyla ilgili
görüş vermediler.
Öte yandan köprü yapımı için
şimdiden bazı inşaat fırmalannın
adı geçerken. biçok fırma da ken-
dine uygun ortak ve kredi kay-
naklan anyor. Kuzguncuk ile Be-
şiktaş arasında yapılması düşü-
nülen ve içinde tünellenn de yer
aldığı bağlantı yollanyla çok par-
çalı bir inşaat olacağı belirtilen
projenin kamulaştırmabedeli da-
hil 500-700 milyon dolarolaca-
ğını tahmin eden teknik uzman-
lar. tüp geçidin malıyetinin ise.
1 milyar dolan aşacağını belir-
tiyorlar. Köprünün yap-işlet-dev-
ret modeliyle mi yoksa kredıli
yöntemle mi yapılacağı da henüz
kesin değil.
Türkiye tnşaat Müteahhitleri
tşveren Sendikası (TİMSE) Baş-
kanı Sami Sarı. "Biz yıllardır
bunun için çalıştık. Konsorsi-
yumda Türk firmalarına önce-
İik verilmesi gerekiyor" dedi.
Entes İnşaat Yönetim Kurulu
Başkanı Vavuz Kılıç. ikınci köp-
rünün ihalesine katıldıklarını
anımsatarak bu köprünün inşa-
atında yer almak istediklerini,
ancak bunun için önce uygun ko-
şullann sağlanması gerektiğini
söyledi. Kılıç. "Sağlıklı bir iha-
le olduğundan emin olmazsak,
ihaleye girmeyiz" diye konuş-
tu.
Tekfen tnşaat Genel Müdür
Yardımcısı Ümit Özdemir ise
bu proje içinde yer almak istedik-
lerini. ancak Japonlann kimseyi
işin içine sokmamaya çalıştıkla-
nnı söyledi. Özdemir. "Japonlar
birkaç firmayla suni ortaklık
kurup Türk firmalarını per-
delemeye çalışıyorlar. Türk fir-
malarının dikkatli olması ge-
rek" diye konuşru.
Baytur İnşaat Proje Değerlen-
dirme Müdürü Ergin Tansuk da.
proje ihalesinin yapılabileceği
1998 sonbahanna kadar müteah-
hitler arasında yoğun bir rekabet
yaşanacağına dikkat çekti.
HALUK
DURUKAL
Kentlerin tııristik atraksiyonu:
Pazaryerleri!..Cebınde hangi ülkenın pasa-
portu olursa olsun tunst turisttir...
Tunzm yapmak için grup veya tek
olarak bir yabancı memlekete
gezmeye gitmişse. hır insan gi-
bi onun da ilgi alanı değişiktir.
Kimi tanhi eserlere. kimi sana-
ta. kimi de gıttiği kentı dolaşa-
rak görme merakındadır. Bazıla-
nnda da dükkân. mağaza gezme
merakı vardır. Ama hepsinin de
müşterek ılgı alanı bulundukla-
n kentteki pazar yerleridir!. Bu
nedenle buralarda tunstlen genel-
de göımek olasıdır. Pazar yerle-
rinin ünlüleri arasında Londra. Vi-
yana, Paris v e Amsterdam sayı-
labilir. Ev, mutfak, giyecek eşya-
lanndan papağan ve maymuna
kadar çeşıtler arasında yıyecek-
ler. antikalara kadar her $ey!..
Bu konuda Amsterdam en şöh-
retlısıdır. Amsterdam"da bir de-
gıl birkaç ünlü pazar yen vardır.
başta Nievvmarkt. ünlü doga res-
samı Albert Cuyp'nin ısminde-
ki pazaryerleri...
Hollandalılarparalannı tskoç-
lar kadar severler. Bu nedenle
pazara gidenlere söylenen bir söz
vardır: "L'nutma paran pazar-
da daha değerlidir" derler. Bu
söz çok dogrudur. zira insan psı-
kolojısı çokalışvenşın vedeçe-
şıtlerın bol olduğu yerlerde çev -
renın etkısindedır. Hele bu etki
bu tür çeşıt zenginliklerinı ülke-
lerınde görmeye alışmamış tu-
nstler için daha da güçlüdür...
Pazarcılar ise: çok usta satıcılar-
. dır. müşten olabıkcekleri cabuk
sezerler. şırketlerinprofesyonel
pazarlamacılanndan. iistün tec-
rübeleriyle sonuçta da daha ba-
şanlı olurlar... Alışveriş yapan
da oteline veya ev ine döndügün-
de aldıklarına bakar bakar. çok
kez kendi kendinı sorgular ve
"Ben bunları neden aldım"
der!. Hollanda'nın kent yaşa-
nunda pazar yerlerinin önemi ge-
niştir. bu nedenle baı>ta Amster-
dam olmak üzere Rotterdam ve
Hague kentlennde bırçok pazar
yerleri vardır. Bu nedenle de pa-
zar yer lennin adları anılarak çe-
şıtli anlatımlar lisanlanna da geç-
miştir. Örneğın: ucuz mal araya-
na pazar yerinin ısmi söylenerek
"oraya git" derler! Kadmlar
arasında da bir diğer kadını aşa-
ğılamak için de yıne pazar yeri-
nin ismıni söyleyerek: ".... zev-
kinden \azgeçemiyor" denir.
Haberler
• Türk özel sektörünün sivil ha-
vacılıkta da başansını simgele-
yen tstanbul Havayollan. 12 yıl
önce 99 kışihk tek "Caravelle"
uçağı ile başladığı seferlerine gü-
nümüzde Boeıng 757, 737-400.
7
27 tıpinde modem ucaklarla fi-
losunu 18"eçıkardı. lçvedışhat-
larda taşıdığı yolcu sayısı da 1996
ıtibanyla 2.061.020'ye ulaştı.
• Turistlerin yoğunlukla gırtik-
leri bazı Batı kentlennde uygulan-
makta olan "Tourist Card" sis-
temi gittıkçe yaygmlaşmaktadır.
Bu kartlar bir. üç ve yedi günlük
olarak satılmakta. tunstlerellenn-
dekı kartlann sürelen içensinde
o kentte mev cut toplu taşıma araç-
lanndan dev amlı bedava faydalan-
maktadırlar. Bazı kentlerde de-
gişik uygulamalar görülmekte..
ömegin. milli mûzeler. saraylar dı-
şındaki müzelere. sergilere. kon-
serlere de serbest girişler verildi.
• İstanbul Havavollan'nın An-
talya Belek"te mşaatı bıten beş
yıl'dızlı 850 yataklı "Bel-Conti
Resort" oteli bugünden itibaren
müşten kabulünebaşlayacak. Otel
Genel Müdürü Acar tpekçi: "Yaz
ve kış açık kalacak otelin en son
teknik yeniliklerle donatıldığı-
nı. odalara internet cihazlannın
konulduğunu" söyledi.
Eşel-mobil
kaldınlmıyor
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
- Türk-Iş'in kuruluşuna destek verdi-
ği 55. hükümet, eşel-mobil sisteminin
bu dönem kaldınlacağı açıklamasından
çark etti. Devlet Bakanı Burhan Ka-
ra, işçi ücretlerine enflasyon oranında
zam öngören eşel-mobil sisteminin bu
dönemde yürürlüktekalmasını. "top-
lusözleşme düzenine müdahale edil-
memesi ve maliyetin karşılanmasının
güçlüğü'" gerekçelerine dayandırdı.
Türk-fş Genel Başkanı Bay ram Me-
ral, "Bu erteleme kararı V üksek
Planlama Kurulu'nda(YPK) alını-
yorsa, Ekonomik ve Sosyal Konscy'e
(ESK) gerek yok" diye "tepki göster-
di. Hükümete desteklerini çekip çek-
meyecekleri konusunun daha sonra ele
almacagını belirten Meral, 11 Eylül ta-
rihinde lstanbul'da yapılacak olan Baş-
kanlar Kurulu'nda gelişmelerin değer-
lendirileceğini kaydetti.
Hak-lş'e bağlı Öz Gıda-Iş Sendika-
sı, dün Atatürk Orman Çiftliği'nde
(AOÇ) çahşan 157 süt ve şarap işçisi
adına ikinci 6 aydan itibaren eşel-mo-
bil öngören toplusözleşme imzaladı.
Törerte katılan Devlet Bakanı Kara.
"sendikacılığı bitireceği ve enflasyo-
na karşı havlu atmak anlamına ge-
leceğini" belirterek eleştirdiği eşel-
mobil sisteminin dönem sonunda kal-
dınlacağını söyledi. Kara: "Bu sis-
temden şu anda vazgeçmenin bir
ekonomik yükü var. "Bunu şimdi kar-
şılıyorum' demek zor. Toplusözleş-
meler sık sık delinirse geçerliliği kal-
maz" diye konuştu.
ÇIFTÇI DOSTU / SADLLLAH USUMÎ
Holding Şakşakçısı Deniz Gökçe..,
Y
eni Yüzyıl gazetesinin
ekonomi yazan Deniz
Gökçe, zeytinyağı tartış-
masında köşeye sıkışınca ke-
diler gibi saldıracak hedef ara-
maya başladı. Böylece kişisel
sürtüşme yolunu açmış oldu.
Çünkü, sayın ekonomi bilgi-
ninin sepetteki pamuğu bitti.
Zaten zeytinyağı tartışması sı-
rasında yazdıkları tam bir ko-
medi idi. Ne bilimle, ne de dün-
ya gerçekleri ile ilgisi vardı.
Anlattığı hikâyelerin dışında
yazdığı üç beş satırla da tama-
men vurgun düzenıni savundu.
Ama, taşıma su ile değirmen
dönmezdi..1980 yılından son-
ra Turgut Özal sayesinde bü-
yük paralar kazanmaya alışkın
bazı ihracatçıların söyleyecek-
leri bir şey de kalmamıştı.
Bundan sonra tartışmaya
devam edebilmek için Deniz
Gökçe'nin tek bir şansı vardı.
O da kişilere saldırmaktı. Ni-
tekim, Deniz Gökçe de saldı-
rıya geçti. Yıllardan ben sö-
mürülen üreticilerin haklarını
savunduğum için hedef ola-
rak da beni seçti... Hem de
çok çirkin bir üslupla... Eğer,
böyle olmasaydı. bu değerli
sütunları Deniz Gökçe'nin çar-
pık görüşlerine yanıt vermek
için kullanmazdım. Okurları-
mızdan özür diliyorum. Zira,
kendini bilim adamı sanan bir
holding şakşakçısına gereken
dersi vermemiz gerekirdi...
Deniz Gökçe, zeytinyağı ko-
nusundaki değerlendirmele-
rinde olduğu gibi, hedef se-
çerken de yanılgıya düştü...
Eğer, bu kafada giderse nasıl
bir kayaya çarptığını kısa sü-
re içinde fark edecek... Ayrıca,
yazısında biryanlış daha yap-
mış. Cumhuriyet gazetesini
küçümseyerek "Allah'tan tira-
jınız pek yüksek değil" diyor.
Deniz Gökçe'nin anlayışına
göre her şey para ve rakam-
dan ibaret. Böyle olunca bir
insanın Cumhuriyet'in tadını
alması mümkün olamaz. Bız,
Cumhuriyet'te yazanlar çok
mutluyuz. Tek bir otomobil. te-
levizyon ve müzik seti gibi pa-
halı hediyelervermeden ayak-
tadurabilen birgazete... Tira-
jı da görüşlerini Türk halkına
ulaştırabilecek kadar yeterli.
Daha da önemlisı cumhuriye-
tin, demokrasinin. parlamen-
ter sistemin düşmanlarına kar-
şı göğsünü siper ediyor. Hiç-
bir dış darbe de Cumhuriyet'i
yıldıramıyor. Geniş halk kitle-
lerinin haklarını savunmaya
devam ediyor. Soygun ve sö-
mürüye şiddetle karşı çıkıyor.
•••
Sayın Deniz Gökçe, yanlış
yoldasınız... Çırpındıkça batı-
yorsunuz ve batacaksınız...
Sadullah Usumi ile çatışa-
mazsınız. Buna gücünüz yet-
mez. Çünkü, sizin tarıf etme-
ye çalıştığınız Sadullah Bey
ile, gerçek Sadullah Usumi'nin
yakından uzaktan hiçbir ilgisi
yoktur. Ya beni tanımıyorsu-
nuz ya da size yanlış bilgi ver-
mişler...
Benim kalemim, hatta var-
lığım, yaşam biçimim ezilen
ve sömürülen Türk insanının
emrindedir. Sizin ki ise soy-
gun düzenine yardımcıdır. Ben,
17 yıldan beri soyulan zeytin-
yağı üreticilerinin haklarını sa-
vunuyorum. Siz iseonların ra-
hat soyulması için ortam ha-
zırlıyorsunuz. 1980 yılından
sonra Turgut Özal ve onun gi-
bi düşünenler, zenginin biraz
daha zengin, fakirin de biraz
daha fakirleşmesi için ellerin-
den geleni yaptılar... Bu ne-
denle aramızda çok.. ama, ger-
çekten çok fark var... Ben Ozal-
cılara benzeyemem, onlar gi-
bi düşünemem. Eğer, yanlış-
lıkla bir kez bile benzer bir ta-
vır içinde olsaydım intihar eder-
dim. Aksi halde sade. namus-
lu ve ezilen milyonlarca insa-
nımızın yüzüne bakamazdım...
Benim ekonomik nosyonu-
mu yeterli bulmadığınızı yazı-
yorsunuz... Belkide dogrudur.
Ama, bu ölçüyü koymak için
sizin yeterli bir bilgiye sahip
olduğunuzu sanmıyorum. Yaz-
dığınız yazılara. savunduğu-
nuz görüşlere bakınca daha
ilkokul sıralarındagibisiniz. Dı-
ğer ülkelerde uygulanan tarım
polıtıkalarından, fiyatlarından,
piyasalardan. destekleme mo-
dellerinden haberiniz yok...
Hatta, farkında bile değilsi-
niz... Orneğin. ürünlerin dün-
ya piyasalarındakı fiyatların-
dan söz ediyorsunuz. Türki-
ye'deki ürün çeşitlerinin fiyat-
lan ile mukayese etmeye ça-
lışıyorsunuz. Yaptığmız bu mu-
kayese elmalarla armutların
bir arada sayılmasından fark-
sızdır.
Türkiye'de buğdaya fiyat ve-
rildiği zaman. dünya fiyatla-
rından yüksek olduğu iddia
edilir. Kıyametler koparılır. id-
dia ediyorum kı, bugüne kadar
Türkiye'de hiçbir yıl Türk üre-
ticinin elıne. yabancı ülkeler-
deki üreticilerden daha fazla
para geçmemiştir. Dünyada
hemen hemen her üründe ıki
fiyat vardır. Biri üreticiden sa-
tın alınan fiyattır... Diğerı de
borsalarda oluşan fiyatlardır.
Türkiye'de üreticiye verilen fi-
yatlarla, dünya piyasalarında-
ki fiyatları kıyaslayamazsınız.
Eğer, Türk üreticisine verilen fi-
yatları kıyaslamak istiyorsa-
nız, diğer ülkelerde de üretici-
nin eline geçen paraları ölçü
olarak ele almak zorundası-
nız...
Aynca, diğer ülkelerde akıl al-
maz başka destekler de var-
dır. Örneğın tartışma konusu
olan zeytinyağında diğer ül-
kelerde üretici, sattığı kadar
da destek alır... İşte italya...
İşte İspanya... İşte Yunanis-
tan... Sayın Deniz Gökçe. sa-
nıyorum bunları bilseydiniz.
Türk üreticisini "uluslararası fi-
yatın iki misline devleti kazık-
lamakla" veya "üretım fazla-
sını devlete kakalamakla" suç-
layamazdınız... Bu çirkin iddi-
ayı ortaya atamazdınız...
Çünkü, tarım kesimi nıçbir yıl
devletini kazıklamamıştır. As-
lında kazıklanmaktan kazıkla-
maya vakit de kalmamıştır.
Ama tersine, yönetim kadro-
larının da desteği ile tüccar ve
sanayici çiftçiyi kazıklamıştır...
Varını yoğunu hortumlamış-
tır... Hem de tam 17 yıl... Dile
kolay... Üstelik, kimin kimi sö-
mürdüğü ve kazıkladığı orta-
da. Bir holdinglerin ve onlara
ait bankaların kârhesaplarına
bakınız.. bir de devleti kazık-
ladığını iddia ettiğiniz tanm ke-
sıminin içinde bulunduğu se-
falete bakınız...
•••
Ey... Deniz Gökçe, bilgili bi-
lim adamı... Anadolu'ya çıkıp
da çiftçinin Turgut Özal'ın ge-
tirdiği sistemle 17 yılda nasıl fa-
kirleştiğini, Türk insanının na-
sıl açlığa mahkûm edildiğini
görmelisiniz... insanlarımızaç-
lıktan ve bakımsızlıktan ölü-
yor. Arayanıyok.. Soranıyok...
Nüfusumuzun yüzde 80i insan
gibi yaşama hakkından yok-
sun...
Türkiye'yi bu hale getiren.
1980 ihtilalinin askerı yöneti-
mi ile Turgut Özal'dır... Tabii.
onun görüşlerini sizin gibi des-
tekleyenlerin de bunda katkı-
sı vardır. Tanm ürünlerindetak-
sitli ödemeyi getiren ve alıştı-
ran Turgut Özal'dır. Çiftçi aile-
sinin binbir çile doldururak ye-
tiştirdiği ürünlerin bedellerini
aylarca ödetmeyen gene Tur-
gut Özal'dır. Türk çiftçisini soy-
gun ve sömürüye karşı koru-
yan tarımsal KİT'leri, özelleş-
tirme bahanesi ile haraç me-
zat satmak isteyen de Turgut
Özal'dır. Tüccar ve sanayicinin
haksız kazanç yollarını tıka-
yan tanm satış kooperatifleri-
ni batırmak isteyen de Turgut
Özal'dır. Sayın Gökçe... Sizin
gibiler de suç ortağıdır.
Sizin gibi düşünenler için
önemli olan 65 milyon insanın
mutlu olması değıldir. Sizin gi-
bi düşünenler için önemli olan,
holdinglerin ve onların yardak-
çılarının dünyanın keyfini sü-
recek servete ulaşmalarıdır.
Sonuç olarak şunu söyle-
mek ısterim. Bilgisiz olan siz-
siniz dünyadaki uygulamalar-
dan haberiniz yok... Bu bilgi dü-
zeyinizle ve çıkar çevrelerinin
hoşuna gidecek düşünce tar-
zınız ile benimle aşık atamaz-
sınız. Çünkü. siz hem dünya
gerçeklerını bilmiyorsunuz,
hem de konulara iyi niyetle ve
insan sevgisi ile yaklaşmıyor-
sunuz... Ben de ayıp olmasın
ama, tarım konusunda dün-
yadaki uygulamaları ve geliş-
meleri çok iyi biliyorum. Tür-
kiye'de de tanm kesiminin için-
de bulunduğu rezaleti ve se-
faleti Anadolu'yu karış karış
dolaşarak yerinde inceliyo-
rum...
Kendimden bahsetmekten
hoşlanmıyorum ama, itham-
larınıza açıklık getirmek zorun-
dayım. Ben tam bir çağdaş
Türkiye istiyorum. Herkesin
hakkı kadar kazanmasını isti-
yorum. KİT'lerin özel sektöre
değil, gerçek sahibi olan üre-
ticilere devredilmesıni istiyo-
rum. Kooperatifçiliğin Batı'da
olduğu gibi gelişmesini ve güç-
lenmesini istiyorum. Üreticile-
rin ve tüketicilerin özel sektö-
rün sömürüsüne karşı kendi-
lerini koruyacak kuruluşlara
kavuşmasını istiyorum...
Sayın Deniz Gökçe çağdaş
ülkelerde de böyle değil mi?
Daha da önemlisi, devlet
yetkililerinin özel sektör tem-
silcileri karşısında boyun eğ-
mesini istemiyorum. Devlet ve
hükümet temsilcilerinin özel
sektör patronları, hatta onla-
nn memurları karşısında ezilip
büzülmesine karşıyım. Utanç
duyuyorum...
Hele, tam zeytinyağı ithala-
tının konuşulduğu ve tartışıldı-
ğı bir dönemde Türkiye Cum-
huriyeti Başbakanı'nın ve bu iş-
lere bakan bir bakanının, Ha-
lis Komili'nin evinde eşleri ile
birlikte yemek yemelerini ya-
dırgıyorum...
Sayın Deniz Gökçe. bu be-
nim doğamda var... Bu neden-
le aynı şeyleri düşünmemiz ve
paylaşmamız mümkün değil...
Çatışmamız çok doğal... Tabii
bana olan öfkeniz de...
Hoşça kal...
İŞÇINİN EVRENİNDEN
ŞÜKRAJV SONER
Duvarlar
Amerika'da ünlü bir güvenlik sistemleri firması
teknolojide kaydettiği yenilikler nedeni ile en bü-
yük başarı ödülünü almış. Firmanın Türkiye tem-
silcisinin konuk edildiği dün sabahki kahvaltı ha-
berlerınde. gözcü televizyonların saniyeler içinde-
ki hareketliliğı, kaçırılması gündemde olan insan
veya çocuğun üzerindeki bir alet sayesinde anın-
da kaçırmak isteyenin görüntülerinin elde edilme-
si.. üzerine heyecanlı bilgilerveriliyordu.
Çağımız teknolojik. ıletişim devrım içinde, in-
sanlar arasındaki uçurumların, iletişimsizliğin üre-
tilmesi çağı. Sonra da yaratılan kin, düşmanlıklar
karşısında korunmak üzere duvarların örülmesi
çağı! inançlar, düşünceler. kültürler, ırklar, dinler,
mezhepler, zenginler, yoksullar, yupiler. prensler,
düzenden dışlanmış, itilmişler.. arasında her geçen
gün örülen maddi. manevi duvarlar yükseliyor.
En pahalı evler, işyerleri en güzel manzaralı, en
lüks semtlerde olanlan değil. en iyi korunanları. Dün-
yamızda yarattığımız düşmanlıkların, savaşların,
terörün. mafyanın, vurgun, soygunun boyutlan bü-
yüdükçe. güvenlik önlemlerinegereksınip. güven-
liğe ödenen paralar büyüyor. En sonunda ABD'de
en büyük ödülün, güvenlik sistemıne ilişkin bulu-
şa verilmesi noktasına gelinmiş oluyor.
1 Eylül Dünya Barış Günü çerçevesinde yaşa-
dıklarımız. barış güvercinini ne boyutiarda yarala-
dığımızın, ülkemizde ve dünyada barıştan ne ka-
dar uzakta olduğumuzun kanıtları değil miydi?
Bugün öğlen saatlerinde dünyada yaşayan tüm
insanların hareketliliğinin enerjisinin toplamını öl-
çecek bir aracımız olsa, kimbilir kaç yılda bir ya-
şanacak hareketsizlik saptanacak. Dünyada en
büyük kalabalıkların, olımpıyatları da aşan bir ılgi
boyutunda televizyon ekranları başında olacağı
önceden biliniyor. Barış için insanlığın hiçbir soru-
nu için buluşamayan milyarlar, Prenses Diana'nın
cenaze töreni için televizyon ekranlarının karşısın-
da, bir masalın en acıklı, en heyecanlı sahnesinin
izlenmesinde buluşacaklar. Yaşamın her alanında
ördükleri maddi, manevi duvarları, düşmanlıkları
unutup bir ortak objenin üzerinde odaklanıp, duy-
gu alışverişi içinde olacaklar.
• • •
Sonra da bu ülkenin insanları, İstanbullular ola-
rak orneğin " üçüncü Boğaz köprüsü mü metrolu
tünel mi" gibi bilimsel doğruda buluşulması en ko-
lay bir konuda dahi kamplara ayrılacağız. Sayısal
büyük çoğunluk medyatik koşullanma olarak 1. ve
2. Boğaz köprüleri ileövündü durdu. Anımsayın yıl-
lardır çağdaşlık: Boğaz köprülerınden yana olmak,
çağdışılık, dinozorluk, hatta demode komünistlik
köprülere karşı çıkmak olarak sunuldu.
Gerçek şehirciler, mimar, mühendisler, örgütlen-
melerinin bilimsel olarak köprülerin istanbul'un
kentleşmesi, ekonomik, kültürel, estetik. sosyal
gelişimi için "cinayet" olduğunu söylemelerine,
uyarılarına kulak tıkandı. Köprülerden büyük rant
kapan ulusal ve uluslararası çıkar odaklarına tes-
lim olunarak istanbul'un nefes almasını durduran
kuzeyedoğru gelişmesi, büyümesi engelleneme-
di.
Şimdi sadece çok daha çirkin. sağlıksız büyü-
tülmüş bir kentle değil, eskisinden çok daha bü-
yük bir trafik sorunu olan, hava akımlarının bile dur-
ması ile nefes alamayan. yaşamın felç olduğu bir
istanbul'la karşı karşıyayız.
Bilim, mımarlar, mühendisler, örgütlenmeleri bi-
zi bu gerçekle, sonla ilgili çok uyarmışlardı. Üçün-
cü köprü ile ilgili de çok uyarmaktalar. Ama Ba-
kanlar Kurulu kör kör parmağım gözüne, daha ön-
ceki gibi siyasi bir gösterış, şov uğruna, daha
önemlisi ulusal ve uluslararası çok büyük çıkarlar,
rantlaradına. bu ülkeye, insanına, ekonomisine. İs-
tanbul'una pahalıya mal olacak 3. köprü kararını
da almış bulunuyor.
Yeni köprünün yapılmasına bu ülkenin insanın,
istanbullular "dur"diyemeyecekse. yeni köprünün
yaratacağı ranttan vurgun vuracak az insan ile
yoksullaşacak çok insan arasında yeni yeni yük-
sek duvarlar örülecek. Sevgisizlik, iletışimsizlik,
düşmanlıklar beslenecek. Yeni köprü ayağının en
uygun noktalarında, güvenlik sistemleri en geliş-
miş, koruması en yüksek yeni en pahalı evler ve
iş yerleri yapılacak. Onların çevresinde ya çok pa-
ra ya da yoksulluk, çaresizlık adına çirkin beton yı-
ğınları yükselecek... Onca ağır bedel ödemeden
birkaç yıl sonra İstanbul daha kirli. trafiği daha kıt-
lenmiş, insanı daha yoksul olarak dördüncü köp-
rüden söz edılecek..
• • •
Türkiye'nin bugünkü siyasi liderleri arasında bi-
reysel olarak en namuslular arasında bilinen 3 par-
ti liderinin koalisyonundaki hükümet uygulamala-
rında, bürokrasinin yenilenmesı, doldurulmasında
parti ve çıkar adına haksızlıklarla başlayan, zen-
gin yoksul arasındaki uçurumları katlayan ekono-
mik kararlarla pekişen. çetelerle hesaplaşmaktan
kaçma ile büyüyen, şeriata karşı rejimı kurtarma
misyonuna rağmen şeriata da önemli ödünler ver-
mekle beslenen.. çok hızlı bir kirlenme yaşanmak-
ta.
Muhalefete geçen REFAHYOL ıktidarının yüzsüz-
leri ise kirli çamaşırları ortaya çıktıkça onurlanıyor-
larmış, hesap vermeyeceklerinin güvencesini al-
mışlar gibi toplumla alay etmekte. Tek beslenme
kaynakları düşmanlıklaradüşmanlık katmanın, du-
varları yükseltmenin taktiklerinde. Çiller Susur-
luk'tan, Erbakan Altınoluk koyundan meydan oku-
makta..
Kirlenme yaşamın her alanına, her hücresine öy-
lesine sızmış ki gidenden, kirletenden hesap sor-
mayı. temizlenmeyi beklerken temizliğe gelenlerte-
peden tırnağa kire bulaşmış oluyor. Çıkarlar temelin-
de düşmanlıklar büyüyor. duvarlar örülüyor.
Tüketicüere
yeni dernek
Ekonomi Servisi - 'Bilinçli tüketicinin örgütlü tü-
ketici olduğunu" savunan yeni bir tüketici derneği ku-
ruldu. lstanbul'da kurulan 'Tüketici Bilincini Geliştir-
me Derneği
1
öncelikli amacını. tüketici şikâyetlenne çö-
züm aramak yerine, tüketicinin bilinç düzeyini arttırmak
olarak tanımlıyor. Mayıs ayında kuruluş çalışmalanna
başlayan Dernek Başkanı Fuat Engin. bilinçli bireyin
sadece tüketimde değil hayatın her aşamasında örgütlü
topluma katkıda bulunacağını vurgulayarak. ana amaç-
lannın 'edilgen değil etkin, haklarını bilen tüketici-
ler \e sorumluluklarını bilen üretici ve satıcılar' oluş-
turmaya katkıda bulunmak olduğunu belirtti. Engın. ay-
nca tüketici hak ve sorumluluklannın insan hakların-
dan ayn düşünülemeyeceğini ve çalışmalannda bu ko-
nuyii her zaman ön planda tutacaklannı söyledi.
Engin. Kadıköy Belediyesi ile esnafın ürün üstünde
ya da vitrinlerde etiket bulunduıma uygulamasını de-
netlemek üzere ortak birçalışma başlatmak için girişim-
de bulunduklannı belirtti. Derneğin ilk etkinliklenn-
den birinin Tüketici Yasası'nı kitapçık olarak bastırmak
olduğunu ifade eden Fuat Engin. tüketıciyi bilinçlendır-
meye yönelik eylemlerinin süreceğini söyledi.