03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 6 EYLÜL 1997 CUMARTESİ HABERLER Zabıta 171 yaşında • tstanbul Haber Servisi - Belediye Zabıtasf nın 171. kuruluş yıldönümü etkinlikleri sürüyor. tstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na bağlı Kent Orkestrası. dün belediye zabıta tören kıtası eşliğinde kent turu yaptı. Fatih, Aksaray. Beyazıt ve Sultanahmet güzergâhını takip eden orkestranın turu. yurttaşlar tarafından büyük ilgiyle karşılandı. Belediye zabıtasının 171. kuruluş yıldönümü nedeniyle dün ıkinci tören de. Sultanahmet Meydanf nda gerçekleştirildi. Törende ilk olarak Osmanlı dönemi 'ihtisap ağası'nın pazar denetimi canlandınldı. Törende daha sonra Mehteran takımı bir konser verirken zabıta çalışanlan Kızılay'a kan bağışladılar. (Fotoğraf: KADER TUĞLA) Emlak Bankası'nda atamalar • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Emlak Bankası Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Başkanı Sinan Solok, görevinden alınarak aynı görevlere konut ve bireysel kredilerden sorumlu koordinatör Fatih Eker atandı. Emlak Bankası'nın üst yönetiminde değişiklik yapılmasına ilişkin atama kararnameleri, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tarafından onaylandı. MEB'de yeni atama • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Milli Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay. 14 bürokrat ve 9 il milli eğitim müdüründen sonra dün 4 il milli eğitim müdürünü daha göre\ den aldı. Bingöl tl Milli Eğitim Müdürü Osman Önalan görevinden alındı. Yerine Gümüşhane Teftiş Kurulu Başkanı Sayim Hatipoğlu getirildi. Karaman İl Milli Eğitim Müdürü Ahmet Fikret Bayraklı görevinden alınarak yerine eski Aksaray Milli Eğitim Müdürü Mazlum Altunkaya atandı. Kırşehir İl Milli Eğitim Müdürü Selami Aksakalh'dan boşalan yere Ardahan Milli Eğitim Müdürü Timur Şeyhoğlu getınldi. Afvon İl Milli Eğitim Müdürü Rıza Kültür görevinden alınırken yerine kimin getirileceği henüz belirlenmedi. Elazığ Milli Eğitim Müdürü Süleyman Selmanoğlu'nun yerine Malatya İl Milli Eğitim Müdürü Hamza Doğuş atandı. MISIP gemisi • AMC\RA (Cumhurivet Bürosu) - Dışişleri Bakanlığı yetkilıleri. boğazlardan geçerek Mısır'ın Iskenderiye Limanı'na giden Mısır bandıralı gemide yüklü füze parçalannın bir Rum gemisine aktanlması durumunu "Türkiye"nin savaş nedeni sayacağına" ilişkin haberlerin gerçek dışı olduğunu kaydettiler. Mısırlı diplomatik kaynaklar da, Türkiye- Mısır ilişkilerinin çok iyi olduğunu belirterek Kahire yönetiminin Türkiye ile Güney Kıbns arasındaki soruna girmek istemediğinin altını çizdiler. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel. 16 eylül günü Mısır'a bir günlük çalışma ziyareti düzenleyecek. DYP lideri, Susurluk'ta çete suçlamalan nedeniyle TSK ve Çankaya Köşkü'nü suçladı GHerV Susurhık tepkisî HÜLVA KARABAĞLI SISIRLUK - DYP Genel Başkanı Tansu Çil- ler. hedef olduğu çete suç- lamalarına yanıt vermek üzere gittiği Susurluk il- çesinde protestoyla karşılaştı. Atarürk Alanı'nda "Çeteler halka hesap verecek" pankartını açama- yan 50 kişilik grup. kendılerine müdahale eden güvenlik güçleri- ne "Halka değil çetelere barikat" sloganıyla tepki gösterdiler. Mey- dan. DYP'nin beldelerden getirdi- ği partililerle dolarken Susurluk halkı Çiller'in konuşmasını uzak- tan seyretmeyi tercih etti. Susurluk skandalı sonrasında 'çetebaşı' olmakla suçlanan Tan- su Çıller, çete iddialannı ortaya atanlann komplocular. çıkarcılar ve korkaklar olduğunu söyledi. Çıller. "Kim halkımın oyu olma- dan Yılmaz'ı başbakan yapüysa. hangi çete operasyonuyla Yılmaz başbakan yapıldıysa işte Susur- luk'un > a da Susurluk'lann arka- sındald o çetelerdir" dedi. Başba- kan Yılmaz'ın Susurluk kazasın- dan önce yapılan yerel seçimler- deki yenilgisinin öcünü almak için Susurluk'ubahaneettiğini sa- • Susurluk skandalı sonrası çete başı olmakla suçlanan Tansu Çiller, ilçede protestoyla karşılandı. Çiller'in Atatürk Alanf ndaki konuşması sırasında 50 kişilik bir grup, "Çeteler halka hesap verecek" pankartını açmak isteyince polis engel oldu. Susurluk'tan Erdek'e geçen Çiller'i, burada da çok sayıda yurttaş balkonlanndan ıslıkla protesto etti. vunan Çiller. "Elimde kasetier var' dedi, "eroin kaçakçısı' dedi, 'devlette çeteler var' dedi. Ben de dedim ki 'devleti tahnp etme> in' dedim, beni dinlemediler. Türki- ye'nin ODuruyla oynadılar, de> leti sarolar" dedi. Yılmaz'ın elindekı belgelerin İP lideri Doğu Perinçek'in kendi- sine ulaştırdığı dosyalar olduğu- na dikkat çeken Çiller. "Ferinçek hâkini, Yılmaz cedadıdır. Bana yargısız infaz yaptılar. Önce asti- İar, sonra da yargıladılar" dedi. 55. hükümeti bölücülerin uzantı- sı olarak nitelendiren Çiller, "Bu ülkede bayrak inmez. ezan sus- maz, toprak bölünmez demek adeta suç oldu'" görüşünü yinele- di. Çiller'in konuşması sırasında Susurluk halkının toplandığı bö- lümde sivil toplum örgütleri ile siyasi partilerin tabanından olu- şan 50 kişilik bir grup. "Çeteler halka hesap verecek" pankartını açmak isteyince olay çıktı. Gü- venlik güçleri pankartı protesto- culardan almak istevince pankart parçalandı. Aynı grup Çiller'in konuşmasını ıslık ve yuh sesle- riyle sık sık kesmek isterken DYP'lilerprotestoculann üzerine yürüdü. Güvenlik güçlerinin ara- ya girmesıyle olay büyümeden önlendi. Çiller'in miting otobüsünün ar- kasındaki binalardan ANAP bay- raklan sallanırken DTP'liler de binalardan partinin amblemi olan şemsiye ile bayrakları Çiller'in konuşması boyunca salladılar. "Yuh" sesleri arasında konuş- masını sürdüren Çiller, Türk Si- lahlı Kuvvetleri (TSK) komutan- lannı ve Cumhurbaşkanı Süley- man Demirel'i isim vermeden eleştirdi. Susurluk kazasından sonra yurttaşlann temiz toplum ve temiz siyaset sloganıyla sokak- lara döküldüğünü anımsatan Çil- ler. "Amacınız devlete sövenleri başbakan yapmak mıydı? Beş kol- dan geldiler. Çiller çete kurdu" dediler. Şimdi bunlardan he- sap sormayacak mısı- nız?" dedi'. Genelkurmay bün- \esinde oluşrurulan ve irticai faaliyetleri izlemek üze- re kurulan Batı Çahşma Gru- bu'nu da fişleme merkezı olarak gösteren Çiller. ordu içinde casus- luk yaptığı iddiasıyla tutuklanan eski İstihbarat Dairesi Başkanve- kili BülentOrakoğlu'nu sa\ undu. Çiller. "Devletin içinde casus var, köstebek var.dediler. Bununla hal- kı fişlediler. Hani şeffaf devlet? O devletin görevlisi nerede bugün bi- liyor musunuz, hapishanede? Bu mu şeffaf devlet" diye konuşru. Tansu Çıller, yeni hükümeti nay- lon torba hükümeti diye nitelen- direrek "Bunlar ölüJerimizle uğ- raşıyoriar, dirileri bıraktılar. Amaçları bu bacımzı diri diri tor- baya koyup gömmektir" dedi. Susurluk'tan Erdek'e geçen Çiller. burada da yoğun tepkiyle karşılandı. Mitingde öne çıkan bir yurttaş. "Önce malvarlığının he- sabını ver"diye bağınrken çok sa- yıda Erdekli de balkonlanndan ıs- lıkla protestoya katıldı. Akşener: Yargfyagüvetnyorumtstanbul Haber Servisi -Ankara Cumhuriyet Başsavcılığfnın. hak- kında dokunulmazlığının kaldınl- ması istemiyle fezleke hazırladığı eski İçişleri Bakanı Meral Akşener. "Yargı bağımsızdu". Mesut Yılmaz başbakan olmasına rağmen yargıya güvenim sonsuzdur. Devletin bütün kurumlanna güveniyorum"dedi. DYP İl Örgütü Başkanı Faik tç- meli'nın oğlunun Fenerbahçe Spor Kulübü Sosyal Tesisleri'nde önce- ki gece düzenlenen sünnet törenine katılan Akşener. hükümete ve Baş- bakan Mesut Yılmaz'a yüklendi. Gazetecilerin sorulannı yanıtlayan Akşener. de\ lette çete bulunduğunu iddia edenlerin bugün iktidarda ol- duklannı söyledi. Yasama. yürütme \e yargı erklennin hükümetin elin- de olduğunu anlatan Akşener. "Yıl- maz'ın başbakanhğına karşın" yar- gıya ve de\ letin bütün kurumlanna güvendiğini vurguladı. Akşener. İçişleri Bakanlığı döneminde Yıl- maz'ın elindeki bilgi ve belgeleri is- tediğini kaydederek "Ne içişleri ba- kanına. ne bağımsız yargıya, ne de başbakana güvenmişti. Cumhur- başkanı'na \erdiğini ileri sürdüğü belgeleri vermediğini gördük" dedi. Meral Akşener ve Mehmet Ağar, DYP Ö Örgütü Başkanı Faik tçmeli'nin oğlunun Fenerbahçe Spor Kulübü Sosyal Tesisleri'nde önceki gece düzenlenen sünnet törenine katıldı. (BERTAN AGANOGLL) Deniz Baykal 'Susurluk'a gitmekle iş bitmez' MERİH AK İZMİR-CHP Genel Başkanı Deniz Baykal. DYP Genel Başkanı Tansu Çiller'in Susurluk'a gitmesini "memnuniyetfc karşüadığını" belirterek "Susurluk'a gitmekle iş bitmiyor. Yarın millervekillerinin dokunulmazlığıyla ilgili konu TBMM'ye geünce ümit ediyorum Sayın Çiller ve arkadaşlan dokunuhnazhklann kaldınlması doğrultusunda o% kullanırlar. Bugün Susurluk'a gidenin bunu kabul etmesi gerekir" dedi. Baykal. hükümetin enflasyon karşısında ikı ayda "*tuş olduğunu" söyledi. Baykal. dün bir dizi açılış için İzmir'e geldi. Adnan Menderes Havaalanı'nda kalabalık partili grup tarafından karşılanan Baykal. havalaanında gazetecilere yaptığı açıklamada. siyasi ve ekonomik konulara değindi. Susurluk olayının Türkiye gündeminden çıkmayacağını, hiçbir partinin de bunu gündemden çıkarmaya gücünün yetmeyeceğini belirten Baykal. parlamentonun açılmasıyla Susurluk konusunun yeniden gündeme geleceğini söyledi. Sedat Bucak ve Mehmet Ağar'la ilgili kabul edılmeyen dokunulmazlıklann kaldınlması konusunu genel kurula getireceklerini belirten Baykal. sözlenni şöyle sürdürdü: "Bu konuyu ^ aydmtıga ksurçtnrmak Mhdkönemtaşıyor. / . Bire> sel me> dan okumaiann ötesinde konu\ u sağlam bir temele oturtma ihtiyacı vardır. Susurluk konusu nerelere kadar gider, kimlere kadar uzanır. bunu yaşayıp göreceğiz. Bu konuda yetkih organ yargıdır. Yargının önünü açmak laamdır." ANAP'h Abdülkadir Baş 4 REFAHYOL örtülüde sabıkah' ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - ANAP Ge- nel Başkan Yardımcısı Abdülkadir Baş, Ankara Devlet Güvenlik Mahke- mesi (DGM) Başsavcılı- ğı'nın Çeçenistan soruş- turmasını değerlendirir- ken REFAHYOL ortakla- nnın "örtülü ödenek ko- nusunda sabıkalı oldukla- ruu" söyledi. Abdülkadir Baş. dün düzenlediği basın toplan- tısında gazetecilerin soru- lannı yamtlarken "Görii- nen odur ki REFAFTV OL ortaklan örtülii ödenekte sabıkalı. Örtülü ödenekte yasal düzenlemeler var, yetkililer mevzuata göre gereğini yapar" dedi. İktidann artık yetkin ve ciddi kadrolann elinde ol- duğunu kaydeden Baş. yatınmlann yeniden baş- laması. yanm kalan işle- rin tamamlanması için gerekli her türlü önlemin alındığını, ülkeyi 3.5 kat- rilyon liralık ek bütçe ha- zırlamaya mahkûm eden siyasetçilerin bugün mey- dan meydan dolaşarak yeni vaatler peşinde ol- malannı' anlamanın mümkün olmadığmı be- lirtti. Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta Gungör Ozden den suçlama RP davasmda raportöre tehdit ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta Güngör Özden. RP'nin kapatılması istemli davanın raportörünün tehdit mektuplan aldığını açıkladı. Özden. "Türkiye'de çok çirkin şeyler oluyor. Anayasa Mahkemesi hiç kimseden et- kilcnmez. Ben 41 yıllık hâkiminı. ki- me satılabilirim. Boyun eğen yargıç, kafayi taşunava layık değil" dedi. Özden. Türk Sanayici \e İşadam- lan V'akfı'na nezaket ziyaretinde bu- lundu. Vakıf Başkanı Yeli Santoprak. Öz- den'i daha önce 2 kez yılın hukukçu- su seçtiklerini belirterek "Başkan bu \ıl yaş haddinden emekh'ye ayrüıyor. Görevde kalsaych. >ine yıhn hukuk- çusu seçerdik. Özden'in emeklibgi, Türkiye için, Türk hukuku için bir kayıpnr. Ancak emekli olduktan son- ra da hiznıetlerini sürdürecektir" de- di. Santoprak"ın eşi Nermin Santop- rak. Özden'e vakfın onursal üyelik plaketini. emekli Ankara De\let Gü- venlik Mahkemesi (DGM) Başsavcı- sı Nusret Demiral da Atatürk resmi- nin bulunduğu bir tabloyu armağan ettiler. Özden de Santoprak'a "Nere- den baksa güzeL nereden baksan gü- zel" sözlerinin yazılı olduğu Atatürk resmini verdi. Özden, törenin ardından gazeteci- lere yaptığı açıklamada. emekli ol- madan önce bir basın toplantısı dü- zenleyeceğini belirterek laiklik olma- dan demokrasiye ulaşılamayacağını. devleti savunmakla da devletçi oluna- mayacağını kavdetti. Anayasanın 100. maddesinde ya- pılması düşünülen değişikliğe ilişkin görüşlerinin sorulması üzerine Öz- den. "Biz bunlan şekil bakımından inceleriz, esas bakımından inceleye- meyiz. Onun için bize sorulsa, 'Ne di- > orsunuz° dense kötü mü olur. Herkes > anlış yapabilir"dedi. Milletvekillerinin Yargıtay'da yar- gılanmalanna olanak tanıyacak deği- sikliği eleştiren Özden. suç işleyen milletvekilinin hemen yargılanması gerektiğini söyledi. Özden, şöyle de- vam etti: "Neden Yargıtav. onu da anlayamı- yorum. Yargıtav 'ın işi az mı? Suçun iş- lendiği yerde vatandaş gibi yargılan- mabdır. Suçun niteliğine göre yani mil- letveldUiğine engel bir suçtan hüküm gi> diyse nıillerv ekilliği hemen düşme- lidir. Diğer suçlar da TBMM oluruna bağlanmahdır. Milletvckilliği suç işle- me aracı. suçtan kurtulma aracı ol- mamahdır." NOKTASII ORAL ÇALIŞLAR Türk Ceza Kanunu'nda erke- ği koruyan ve kadının aleyhine hükümler taşıyan 441 No'lu zi- na maddesinde değişiklik gün- demde. Bu değişiklik gerçek- leşirse, erkekle kadın arasında "zina suçu" açısından bir fark kalmıyor. Zina; insanlığın yüzlerce yıldır kullandığı ve değişik anlamlar yüklediği birsözcük. islamcıla- ra ve Islamı dogmatik olarak yorumlayanlara göre, erkek dört kadınla evlenebilir, eğer bu dört evlilik yeteıii olmazsa erkek cariye de alabilir. Erkeğin dört kadınla ilişkisi bu anlayışa göre zina sayılmaz. Erkek başka bir kadınla beraber olmak istediği zaman, kadına "boş ol" deme- si yeterli. Ona "boş ol" dedik- ten sonra yeni bir kadınla ilişki kurabilir ve bu da zina sayılmaz. Eğer kadın, erkekten ayrılmak isterse, ancak kocasının hasta olduğunu kanıtlaması halinde ve onun izniyle boşanabilir. Böyle bir yol izlemeyip de yeni bir erkekle beraber olmaya kal- karsa zina suçu işlemış sayılır. Zinadan Neden Kurtulamıyoruz? Hıristiyanlıkta, Musevilikte de kadın erkek ilişkilerinde inisiya- tif erkekte. Erkek egemen man- tık, yüzlerce yıldır kanunlara. geleneklere yön veriyor. Türk Ceza Kanunu'ndaki zina mad- desi de bu geleneklerin bir ürü- nü. Devlet, insan yaşamının her alanına el attığı gibi cinsel yaşa- mına da karışmayı üstüne vazi- fe sayıyor. Bu yüzden, bir zina suçlaması karşısında Zeynep Uludağ örneğinde olduğu gibi kadının cinsel organında sperm aramaya kalkıyor. • • • Bütün bu tarihsel süreç için- de, insanın özgürieşmesinin en önemli alanlarından birisi cin- sellik. Devletlerin cinselliği kontrol etmesinin en temel ne- deni. mirasla ilgiliydi. Önceki yüzyıllarda mirasın tek sahibi olan erkeğin, doğumla ortaya çıkacak mirasçısının kim oldu- ğunun bilinmesi önemliydi. Bu nasıl bilinebilirdi? Kadının do- ğurduğu çocuğun babasının bi- linmesiyle. O zaman kadın tek bir erkekle ilişki kurmak zorun- daydı. Bu durumda doğurduğu çocuğunun babası kesinlik ka- zanacaktı. Kadın tek erkekle beraber olmak zorunda kalır- ken, erkeğin birden fazla kadın- la ilişki kurması bir sorun yarat- mıyordu. Sonuçta erkeğin mülkünü ki- me bırakacağı konusu. kadının tek erkekle ilişki kurmasının te- melini oluşturdu. Hatta bu ihti- yaç, Islami gelenekte kadının boşandıktan sonra bile uç ay süreyle yeniden evlenmemesi zorunluluğunu beraberinde ge- tirdi. Islami gelenekte 'iddet' adı verilen bekleme zamanı içinde kadının boşandığı kocasından hamile kalıp kalmadıö' ortaya çıkıyordu. Temel sorun mülkteydi. Kadı- nın mülk sahibi olamaması, o- nun bütün cinsel inisiyatifini de elinden aldı. Mülkiyetle erkek egemenliği arasında tarihsel süreç içinde böyle bir bağ oluş- tu. Bu bağ giderek aile ve dev- let yapısının da temelıni belirle- di. Erkek egemenliğine dayalı bir cınsellik ve erkek egemenli- ğine dayalı bir yasal sıstem, yüzlerce yıl kadınların yaşamı- na yön verdi. Kadınlar, toplumsal yaşam- da ağırlıklarının artmasıyla bir- likte, bu konudaki engelleri bi- rer birer ortadan kaldırıyorlar. Mülk edinme. çalışma ve eko- nomik bağımsızlığın güçlenme- siyle birlikte kadınlar cinsel alanda kendilerine uygulanan kısıtlamaiarı da sorguluyorlar. Devletin cinsel alandan elini çekmesini istiyorlar. Çünkü bu alandaki devlet eli tam anlamıy- la erkek eli. • • • Kadınlar. zınayı suç sayan 440. maddenin de kaldırılması- nı istiyorlar. Sabah'ta Seda Ka- ya Güler çok haklı olarak "As- lında doğnı olan da bu, çünkü zina suç olmaktan çıkanlmalı, boşanma hükmü olarak yasa- larda yerini almalı" diyor. Bir erkekle bir kadının kendi istekleriyle birlikte olmalarına devlet zaten neden kanşıyor ki? Burada, bu ilişkide taraf olacak üçüncü kişiler eğer eşleriyse, boşanma davası açabilirler. Be- raberliklerini bitirebilirler veya böyle bir ilişkiyi kendi ilişkileri açısından sakıncalı bulmayabi- lırler. Birlikte yaşayan evli olma- yan kişiler de eğer sevgilileri başka bir erkek veya kadınla olursa, kendi ilişkilerini gözden geçiririer. Ancak bu tamamen bireysel bir alan. Devleti ilgilen- dirmez. Cinsel özgürleşme, tıpkı di- ğer alanlarda olduğu gibi insan- lığın genel özgürleşmesinin önemli bir parçası. Bu nedenle kadınların kavgası, insanlığın özgürlük kavgası.. CUMARTESİ YAZILARI ATAOL BEHRAMOĞLU Diana'ya Ağıt... Haziran ayında bu sütunda yayımlanan "Sevgi- lim Lady Di..." başlıklı yazım köşe yazılan için en son hoşgörü sınırı olan üç daktilo sayfasını da bir- kaç paragraf aştığından. genel yayın koordinatö- rümüz sevgili Çetinkaya'nın usta ellerinde azıcık kırpılmış, kırpılırken de birazcık budanmıştı... Ya- zımda bu nedenle yer almayan paragraflardan bi- ri şöyleydi: "Bu soluk benizli, bazı fotoğraflarında neredey- se patlıcan burunlu. ince dudaklı genç kadında beni çeken nedir? Sarışınlığı, grimsı mavi gözle- ri, uzun boyu, güzel denebilecek endamı, pren- ses oluşu mu? Bilmıyorum. Fakat belli ki ondan etkilenen sadece ben değilim. Şair Erol Çanka- ya'nın ona adadığı şiir birkaç yıl önce Adam Sa- nat'ta yayımlandığında dikkatimi çekmişti. Yazımın başlığı da zaten bu şiirden: 'En birinci sevgilim La- dy Di, çünkü tanışmıyoruz / Böylece birbirimize acı verme tehlikesi yok / Gerçi hiçbir uçarılık yazmı- yor hanemizde / En aşağılık argolardan da uzağız ama /... / En birinci sevgilim Lady Di / Hem dost- luğu açılmıyorgizli uçurumlara.,.' Şiirin bütününü burada verme olanağı yok. Merak edenler yayım- landığı dergide ya da şairin kitaplannda arayıp bulurlar. Benimki sadece, bir başka şairle bir ko- nudaki duygu yakınlığımızın altının çizilmesi..." • • • Prenses Diana'nın beklenmedik, trajik ölümün- den sonra hakkında yazılanlan okurken bir köşe yazan arkadaşımızın onu tanımlamak için kullan- dığı "çekingen", "zarif" sözcükleri dikkatimi çek- ti. Ergenlikle kadınlık arasında gidip gelen bu genç kadında benim ilgimi çeken özellikler de sanıyo- rum ki öncelikle bunlardı. Yukarıdaki dizeler dik- katle okunduğunda. Diana'nın kişiliğinde şairi et- kileyen özelliklerin de böyle bir şeyler olduğu sa- nıyorum ki söylenebilır. Bunlara, kadınıyla ve er- keğiyle Ingilizlere özgü, "soyluluk"\a karışık bir "soğukluk" da belki eklenebilir... • • • Son birkaç yılın Diana'sı farklı görüntüler çizdi. Eşinden ayrıldıktan sonra bir kimlik arayışına gir- diği görüldü. Bir yandan toplumsal etkinlikler için- de, solgun. zarif, neredeyse ergenlik çağında bir genç kız. öte yandan "jet sosyefe"nin buluşmala- rında, trilyoner playboyların yatlarında alımlı, şuh bir kadındı. Bu çelişkiye, haziran ayındaki yazımın gazetede yer alamayan bir bölümünde deginiyor- dum: "GallerPrensesi'ni gazete kesiklerinden iz- lemeyi sürdürüyorum... Gelirini Avustralya'daki bir hayırkurumuna bağışlamak için gelinliği de da- hil 65 adet gece kıyafetini açık arttırmayla satışa çıkarmış... Nitekim bir başka gazete kesiğinde onu Sydney'de görüyoruz... Buradaki fotoğrafın- da az makyajlı, sade giyimli, mahzun yüzlü bir genç kadın... Derken 'Yeni Yüzyıl'da bir haber: Di- ana New York'taki DıorSergisi'nin açılış gecesin- de bulunmuş... Gecede kendisine Amerikah işa- damı THberis eşlik etmiş... Buradaki fotoğrafta Diana 'göğüs kısmı dantelle bezeli, kombinezonu andıran ince askılı elbisesi ve takıları ile' gerçek- ten 'göz kamaştırıcı'... Ve son olarak birkaç gün önce Hürriyet'fe/c; haber: Lady Diana, Semiramis Pekkan'/A? aynldığı eşi, Hint asıllı milyarder Gula Lalvani ile birlikte... ingıliz gazetelerinde yapıla- geldiği üzere parantez içinde adamın yıllık geliri de belirtıliyor: 60 milyon sterlin..." • • • Hintli milyarderle ilişkisi belki bir yakıştırmaydı. Mısıriı playboy'un "sevgilisi" olduğunda kuşku yok. Sarhoş birsürücünün kullandığı Mercedes'te, bu son "sevgili"yle birlikte can verdi. Haziran ayın- daki yazımın. gazetede de yayımlanan son bölü- münü. okurlarımın hoşgörüsünü dileyerek yineli- yorum: "Lady Diana bir kadın!.. Şu yeryüzündeki pek çok cinsdaşı gibi aşk ve kimlik anyor... Bana en çok dokunaklı görünen yanı da belki bu çaba- sı... Aradığı şeyleri bulabilecek mi? Bir gün, tüm yaşamınca alabileceği en değerli armağanın ken- disi için yazılmış bir şiir olduğunu anlarsa, belki... Fakat yaşam çizgisi izlendiğinde bunun pek ola- sı olmadığıgörülüyor... Ömrünü tüketimahlakının değeheri içinde, gösterişli, fakat sıradan doyum- larla sürdürüp tüketecek... Bana gelince, bu ya- zının yazılması bir tür vedalaşma sayılabilir... Çün- kü onunla ilgili haberleri kesip saklamanın da bun- dan böyle artık gereği kalmıyor..." • • • Ölümü beni ağlattı... Onunla vedalaştığımı sa- nırken yanılmışım... Kimliği ve aşkı yanlış yerler- de. yanlış biçimlerde arayan; yaşamı, iç dünyası- nın dışa da yansıyan çelişkileriyle, trajik biçimde sona eren bu mutsuz genç kadını, "pek çok cins- daşı"n\n simgesi olarak, bir yakınımmış, çok ya- kınımmış gibi düşünmeyi sürdüreceğım... İLHAN SELÇUK ziverbey köşkü Ühan Selçuk ZIVEKBEY KÖŞKÜ 350.000 TL (KDVdahıl) Cumhuriyet Kitap Kulübü Çağ Pazartama A.Ş. Yerebatan Cad Saikımsöğüt Sok. No: 9/B Cağaioğlu- Istanbul Tei:514 01 95/96 Posta çeki no.: 666322
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle