Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
StfFA CUMHURİYET 30 EYLÜL 1997 SAU
HABERLER
Birokratiara
sıs' emri
• VNKARA (Cumhuriyet
Birosu) - Başbakan Mesut
Yılnaz. kamu
göcvlilerinin yetkili
kılnmadıkça hükümetin
siyısi, ekonomik ve sosyal
poltikalan konusunda
basna açıklama yaptna ve
deneç vermelerini
yasıkladı. Başbakan
Yılnaz. kamu kurum ve
kuraluşlanndaki 'akraba
ataîialan'nın basında yer
alrrasımn ardından bir
gerelge yayrmlayarak
bünkratlara 657 sayılı
De-.let Memurlan
Yasısı'mn, "Devlet
me:nurlan. kamu görevleri
hakkında basına, haber
ajanslanna veya radyo ve
televizyon kurumlanna
bilgi veya demeç
veremezler" hükmünü
ammsattı.
RP'den irtica
yasası'na tepki
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - lrticaya karşı yasa
haztrlıklannı "Türk Ceza
Yasası'nın 163. maddesmin
yeniden geürilmesi" olarak
degerlendiren RP Genel
Başkan Yardımcısı Aydın
Menderes. "Sulan geriye
akıtmaya uğraşmamn
kimseye bir faydası yok.
Çin. Kuzey Kore gibi
ülkelerle aynı kategoride
yer almaya özenümesini
anlayabilmek mümkün
değil" dedi. Böylebir
dûzenlemenın gündeme
getirilmesinin ANAP
açısından "hafıza kaybı"
olacagmı savunin
Menderes. "Butasannın
demokrasiyle. hukuk
devletiyle en küçük bir
bağlantısınm olmadığı
görülecektir"" diye konuştu.
Gazeteciler
serbest
• DtYARBAKlR
(Cumhuriyet Bürosu) -
PKK iürafçıları Murat tpek
ve Murat Demir'in ifadekri
doğrultusunda tutuklanarak
haklannda Diyarbakır 1
No'lu DGM'de "PKK'ye
yardım \e yatakhk yapma"
suçiarmdan dava açılan
Demokrasi Gazetesi
muhabvrleri Zeyrıel Bağır
ve Ahmet Sümbül ile ATY
Diyarbakır Muhabiri
Abdülkadir Konuksever
serbestbırakıldı. Diyarbakır
1 No'lu DGM'de dü'n
yapılan dunışmada
mahkeme hâkimi; İpek ve
Demir'in dinlenebilmesi
için duruşmayı ileri bir
tarihe erteledi.
Güzel, DGM'de
yargılanıyor
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Yeniden Doğuş
Partısi (YDP) Genel
Başkanı Hasan Celal
Güzerin "devletin
emniyeti, dahili ve
beynelmilel siyaseti
açısından gizli kalması
gereken belgeleri ifşa
ettigı" gerekçesiyle 5
yıldan az olmamak üzere
ağır hapis istemiyle
yargılanmasıha başlandı.
Ankara 2 No'lu DGM'de
görülen davanın ilk
duruşmasına. sanık Güzel
ve çok sayıda avukatı
katıldı. Gûzel. pani genel
başkanı olarak sıyası
olaylan deöerlendirmenin
görevi olduğunu belırtti.
Güzel. Batı Çalışma
Grubu'yla ilgili olarak
düzenlediği basm
toplantısında açıkladiğı
'gizli' damgah belgelerin
yurt savunmasıyla ilgili
olmadığını, bu nedenle de
TSK'nin göre\ alanma
girmediğini savundu.
Güzel. Batı
Çalışma Grubu'nun
yasal bir birim
olmadığını öne sürdü.
Duruşmayı çok sayıda
siyasetçi ve hukukçu
izledi.
I Haber Merkeâ-
Demirbank'm sahibi Halit
Cıngıllıoğlu, gazetemizin
25.09.1997 tarihli sayısının
11. sayfasında yer alan
'Cıngıllıoglu'na Devlet
Madalyasf başlıkh haberle
ilgili olarak açıklama yaptı.
Halit Cıngıllıoğlu" nun
vekilleri Av. Hüseyin Deniz
ve Av. Ahmet Şafak Say
imzalı açıklamada şöyle
denildi: "Sayın
Cumhurbaşkanrnın devlet
madalyası verilmesini
istedigi. müvekkilimiz Dr.
Halit Cıngıllıoğlu değil,
babası Nuri
Cıngılhoğlu'dur."
Yeni ders yılma başlayan kara, hava ve deniz harp okullannda ilk dersleri kuvvet komutanları verdi
Harbiye'de Hkders: AtatürkçiilükHaberMerkezi-Harp okullarmın açılıştören-
lerinde kuvvetkomutanları Atatürkçü düşünce-
yi rehber edinmiş, laik Türkiye Cumhuriyeti'ni
yaşatmayı hedefleyen subaylar yetiştirecekleri-
ni vurguladılar. Harp okullannda verilen ilk ders
"Atatürkçülûk" olurken, Hava Kuvvetleri Ko-
mutanı Orgeneral tlhanKıhçtörende yaptığı ko-
nuşmada, "Bizden öncekflerin yapuğı pbi biz-
ler de, radikal düşüncelerle ülkeyi çağdışı bırak-
maya yönelik istismarcı politikalara karşı dur-
maktayız" dedi.
Kara, hava \e deniz harp okullannda yenı öğ-
reüm ve eğıtim yılı dün düzenlenen törenlerle
başladı.
Kara Harp OkUİU KaraKuv%ederi
Komutanı Orgeneral Hüseyin Knnkoğlu. Kara
Harp Okulu'nun açılış töreninde yaptığı konuş-
mada. eğıtımde elde edilecek düzeyın, insanın
\ e toplumun kendıne olan güvenini arttıracağı-
nı \urguladı. "Çağınuz,hıziıdeğişirnvebilgiça-
ğıdır. Bügi çağında zafer. kendini yetiştiren ve
zoriuklanyenenkrinolacaknr"' diyen Kıvnkoğ-
lu, öğretım göre\ lilennm. "Atatürkçü düşünce
sistemirü rehber edinmiş. morali yüksek subav-
lar yetiştireceğine" ınandığmı vurguladı. Orge-
neral Kıvnkoğlu şöyle konuştu: "Meşakkatii
biryolunbaşındasınız. Harbhefi üsiplinMr, dü-
rüsttür. ömektir. Sizin düsturunuz. \atan. şeref,
vazife. se\gidir. Yalan.riya.tembeUik.dedikodu.
seviyesizlik bir HarbheB için düşünütemeyecek
bir şeydir. HiçbirHarbiyettrünbir başkasma kö-
tülük errneye hakkı \oktur. Gelecekteki zor gö-
reve şimdiden kendinizi haarlamaksınız. Yur-
dun çeşitli yerierinde sizden çok şey bekleyen
Mehmetçik'le aynıgaye için çahşacaksıruz.Sizin
göreviniz, laik Türidye Cumhuriyeti'ni sonsuza
kadar vaşatmak ve bu emaneti sizden sonraki
kusaklara aktarmaktır. Bunuaslaunutma> ınu."
KaraHarp Okulu Komutanı Tümgeneral lşık
Koşanel de. Harbiyelinin hedefimn net ve açık
olduğunu behrtirken. -Atatürkçü düşünce>i. ü-
ke ve inkılaplannı hedef alan, çağa avak uydur-
muş, gereklitemehî askeri bil^leri kiuannuşsu-
baylar olarakşetişmektir" dedi. Koşanel. Kara
Harp Okulu'nda 337"&i misafir. 63'ü bayan ol-
mak üzere toplam 3 bın 37 öğrenctnın eğıtim
gördü|ünü bildirdi. Törenden sonra Ankara
Universitesi Dil \ eTarih Coğraty'a Fakültesı öğ-
retim üyesi Prof. Dr. YavuzErcan. Harbiyelile-
re "Atatürkçülük" konulu ılk dersmi \erdi.
Hava Harp Okulu HavaHarpoku-
lu Komutanhğf nda düzenlenen törende konu-
şan Hava Ku\Tetleri Komutanı Orgeneral îlhan
Kılıç. okulun. hava kuvvetlerine üstün nitelıkli
subay yetiştırdıgini ve havaeüık. elektronik.bil-
gisayar ile endüsrri dallannda ülkenın önde ge-
len üniversiteleri ile eşdeğerde lisans eğitimi
verdiğmi belirtti. Orgeneral Kılıç, son yıllarda
dünyada \e özelhkle Türkiye"de sıyasi ve aske-
ri dengelerde çok süratli bir degişim yaşandığı-
nı. buna ayak uydurabılmenin ise ancak moral
gücü yüksek. düşünme ve üretme yetenegi ge-
îışmiş insanlar yetıştirmekle mümkün olduğu-
nu kaydetti.
Bütiin çalışmalarda Atatürk ilkelerinın rehber
olacağvnı belırten Orgeneral Kıhç şöyle devam
etti:
•t
Bü>ük Atatürk'ün kurduğu demokratik \-e
laik cumhurişete sahip çıkarak, bizden öncekv-
lerinyapüğı gpbibizler de. busistemiyıkmaya ça-
hşan, radikal düşüncelerle ülkeyi çağdışı bırak-
ma>a yönetik istismarcı politikalara karşı dur-
maktayız. İleride sizler de. Türki>e"tıin rejimini
ve üniter yapısını bozmayı hedef alan. Atatürk-
çüdüşüncesistemindensapanhiçbirçabayaLrin
verme>eceksiniz."
Eğitım-öğretım yılının ilk dersinin "Atatürk-
çülük'" hakkında venldiği tören. Hava Harp
Okulu Marşı'nrn okunmasının ardından sona
erdi.
Deniz Harp Okulu Deniz Kuwet-
leri Komutam Oramiral Salim Dervişpğlu. De-
niz Harp Okulu'ndaki açılış töreninde yaptığı
konuşmada, okulun. 200 yılı aşkınbirsüredir ül-
kenin her türlü tehdide karşı savunulmasında
hayati sorumluluklan yüklenecek personel ye-
tıştirdiğini söyledi. Clkede ve bölgede banş ve
istikrann korunması için sıyası ve ekonomik
gücün yanı sıra sa\"unmanm da daha güçlü ha-
le getirilmesinin şart olduğunu ıfade eden Ora-
miral Dervişoğlu şöyle dedi:
"Yurtiçinde Türldye'nin güvenüğtni tehdit e-
den en önemliunsurlar.PKK terörii%-eaşın din-
ci faaliyetlerdir. PKK'nin hedefu Türk toprak-
lan üzerinde müstakil bir Kürt de\leti kurmak-
nr. Bu hedefe ulaşmak için seçtiği yoL terördür.
PKK teröriişüphesiz. 19^4'te başladığı noktada
de^jldir.Terörekarşı gösterilen kararh tutum ve
silahlı ku\-\etierin terörte ilgili müeadelede uy-
guladıgı taktik ve yöntemlerle. terör kontrol al-
tınaalınmısör. .\^ın dinci gruplann Türkiye'de-
kihedeft ise bir İslam de\ rimi >apıp. Türkiye'de
lslami bir cumhuriyet kurmaktuf
Oramiral Den işoğlu. ülke ideallerine baglı-
lığın: cumhuriyete, yurda. millete. hürriyete, de-
mokrasıye. adalete. Atatürk ilke ve ınkılaplan-
na bağlılık demek olduğunu v urgulayarak. "Ö-
keideaUerine bağlılık.dlğer askeri değerterin te-
melini teşkil eder ve her şeyden önce gelir'" diye
konuştu.
Komutan Dervişoğlu. öğretim üyelerinden,
Atatürkçülük ideallerine bağlı. sorumluluk sa-
hıbi. bencillikten uzak. hizmet yapan, dürüst,
görevıne bağh. bilgilı. cesaret sahibi liderlerye-
tiştırmelenni istedi.
Okul Komutanı Tümamiral Taner ELzgü de
konuşmasında, Türk Silahlı KuvTetleri'nin ay-
rılmaz bir parçası olan Deniz Kuvvetleri'nin
önemli görevlerinden birinin. ülke bütünlüğü-
nün savunulması ile denizmenfaatlennin korun-
ması olduğunu belırtti.
Törende. Deniz Kuvvetleri Komutanı Orami-
ral Salim Dervişoğlu. dahaönce eğitimlerini ta-
mamlayan 12 öğrenciye kurbağaadam brövele-
rini taktı. Daha sonra. tstanbul Cniversitesi
Hukuk Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr.
Ömer Yörükoğlu tarafından, 1. smıf öğren-
cilerine "Atatürkçülük" dersi \erildi.
Yakın geçmişe kadar onlar, 'Makedon' olarak tanımlanıyordu. Ama şimdi, 'Biz Türküz' diyorlar
Makedonya Türk 'Torbeşler'i tartışıyor1?5 kilo güreşçimiz Zekerha Güçlü.
Kübalı rakibı AleldsRodriguezkarşısın-
da. Karşılajmanın normal süresı doldu.
1-0 Güçlüönde. Uzatmada Güçlü. üç pu-
an daha alıyor, 4-0.
Güçiü'nün dünya şampıyonu olması-
na sanı\eler var. Hakem düdügü çalıyor.
Güçlü şampiyon. Kah\ede herkes se\ inç
içinde bağınvor:
- Yaşasın... Y'eooo...
ÜsküpçarşısındaVett'nınkahvesinde.
Güçlü'nün 32. Dünya Serbest Güreş
Şampıyonası'ndaki zaferi böyle kutlan-
dı.
Kahvenin görünen yerinde kocaman
Atatürk resmı. Çay ocağının arkasında
da. Fenerbahçe. Galatasaray, Beşiktaş ve
Trabzon>por'unposterleri var. Boğumlu
bardakla kaç çay içtığimi tam olarak
anımsamayınca hesabı ortayolu bularak
ödedim.
içerken vakit
Raybetmeyiz de...
B-dlkanlar'dakı etnık yapı. "•kansıksa-
lata" gibi. Biri Otekiyle güzel. ama bıri
ötekinin milim üstünlüğünü kabul etmi-
yor.
Fransızcadaki kanşık salata anlamma
gelen •*raacedoine
r
sözcüğü Makedon-
ya'dan esmlenerek üretilmiş.
tkı milyon nüfuslu ülkede hanı koyver-
seniz ikı buçuk milyon çeşıt msan çıka-
cak. Abarttığımı düşünmeyin. bir ulusta-
ki özellikleri ayınp farklı anlamlar yuk-
lesenız ıcmden çıkamazsınız.
Makedonya'da bugünlerde yönetim
kannda cıddı tartışmalara neden olanbir
konuyu aktarahm.
Torbeşler..
Sayılan >"üzbine yaktn. tkı milyon nü-
fuslu ülkede çok ciddi rakam. Türklerin
resmı sa\ısı ~>7 bin.
Yakın geçmişe kadar onlar. "Make-
don" olarak tanımlanı>ordu ve herhangı
bir tartışma konusu yokru. Ama şimdı
tutturmuşlar. "Biz Türküz* diyorlar.
Clke yönetimiyle diyaloglan şöyle:
- Hayır siz Türk değil Makedonsunuz.
Baksanıza diliniz Makedonca.
"Ha>v biz Türküz. Düimizi zamanla
unurmuşuz. Bize anadilimizde egitim
hakkı tanımalısınız."
- Nedir anadilıniz?
Mustala BALBAY
MAKEDONYA'NIN
KİMLİK K.\RTI
Resmi adr. Makedonya Cumhunyeû. BM'de kabul edilen
adı: Eski Yugoslavya Makedonya Cumhuriyeii. Nüfusu:
Iki milyon. Yüzölçümü: 25.713 km2. Etnikgruplar: Make-
don vüzde 66.5. Arnavut yüzde 22.9, Türkyüzde 4, Rom
yüzâel.i. Sırpyitde 2. L'lahyüzde 0.4. Ölekileryüzde 1.8.
Para birimi: Denar. Bir Dolar 45 Denar. Enflasyon:
1993'te yüzde 233, 1994 )e yüzde 54, 1995'te9.2, 1996da
4.5. Kişi başına düşen milii gelir: 644 dolar.
Alatİİrk kÖ«,f»^ M
a n a s t
w'd
a
Atatürk'ün 1899'da okuduğu askeri lise, bugün müze olarak
/Vlctllll IV ivuşcsı kullanüıyor. Müzenin bir odas» Atatürk"e ayrümış. Müze yetkilileri, gelen
Türklerin buraya yeni şeyler göndermek için söz verdiğini, ama bir şey gelmedigini söylüyorlar.
- Ama siz Türkçe bılmıyorsunuz?
"Unutmuşuz dedikya-T
Üsküpte yaşayan Torbeşler, Türkçe
konuşanlarla yakın ilişkide olunca dili
de öğrenmışler.
Türkıve'den selamla tanıştığım Eha-
sa'yla birlikte. Csküp Türk Çarşısı'nda
3-4 masalık meyhane işleten Torbeş ts-
lam Kırtovsi'nin akşam konuğu olduk.
İslam. Türkçeyiçokıyı konuşuyor. Aı-
go esprilerine kadar. Belki de önce argo-
lan öğrendi.
Elyasa'nın ortaya attığı şu:
"Torbeşler Baİkanlar'a gelen Türk
bONİan arasında>ınış. Zamanla yerffler-
den etkilenmişler. Dilleri kanşmış. O za-
man Türkltr bunlara arada kaldüar an-
lamında "dön-beşler" demeye başlamış.
Zamanla dörtbeşler birleşnüş, Torbeşler
oimuş-.r
İslam. elinin tersiyle Elyasa'yı yalan-
lıyor:
"Hayır. arada marada değil. biz öz
Türküz. O kadar..."
Yer meyhane olunca. Makedon ıçkile-
rinden tarmamak olmaz. İslam. erik ra-
kısı dolu bardağı kaldınnca hemen du-
daklanna göhirüyor.
Arada takıldım:
- Bızde bardağı kaldınnca şerefe. sag-
lığa falan derler. Sizde ne derler?
İslam. bardağmı bir kez daha kaldırdı.
Benı beklemeden boşaltıp güldü:
- Biz içerken vakit gaybetmeyiz de..
Arada bir şey
Elyasa'nınkafasıbirazkanşık. Y'ugos-
la%"\ a'mn dağılmasından sonra başlayan
sürecin bitmediğim. yakın geleceği ön-
görmenin olanaksız olduğunu soylüyor.
"Yugosla\>a*da >aygm bir içkivardj" dı-
yor. "Bardağa biraz şarap birazsoda ko-
nur kanştırüır. tçkinin adı "arada bir
şey'dir. Neşarap ne soda. Buadla film de
yapüdı. Yugoslavya o içki gibi arada bir
şeydi. Ama yerine konanın ne olduğunu
net olarak söytemek de olanaksu."
Balkanlar'ı her ulusun kendi kimligi-
nı ne pahasına olursa olsun korumak is-
tedıği kanşık salataya benzettik, ama ka-
' nşık evhlikler de az değil. Bu durum her
ülkede var.
Elyasa son dönemde tartışılan kimhk
sorununa bir başka boyut getirdi:
"Sırpla Türk, HıristiyaıüaMüslüman
arasuıdaki evfilikler az değil. Bu a'deler
şimdiyeni bir kimlik arayışı içinde. Ken-
dilerine Yügoslavim diyen bir kesim be-
lirdir
Takıldım:
- Onlara belkı de hırüslüman dersı-
nız...
Elyasaya göre şaşkvnhğın bir nedenı
de şu:
"Yugoslavyadağduıcainsanlarbaktıki
40yıldır vanyana yaşadığı komşulanyla
dost değil düşmanlarmış. Bunu Tıto mu
gizli tuttu? Yoktu da yeni mi çıktı? Yeni
nesüterbusorunun yanıtsızlığının şaşkın-
hğı içü\de_T
Balkanlar'da. Ortadoğu'da. Kuzey Af-
rika'da geçen yüzyılın sonuna dek Os-
manlı Imparatorluğu topraklan içinde
kalmış pek çok kent gördüm. "Bu dün-
yadan Osmanlı geçti" tümces! en çok
hangi şehirde kullanılır. sorusuna karşı-
hk venlecek yerlenn başında Üsküp ge-
lir.
Csküp'ünıkiyakasvnıbirbinnebağla-
yan \'ardar Köprüsü'nden geçıp çarşıya
ginnce; hamam sağda. hayath e\ler sol-
da. hanlarkarşıda. dolaş dolaş canınız sı-
kılmaz.
Kimi sokaklar var ki her geçişte yenı
bir özellıği dikkatinizi çekiyor. $aşın-
yorsunuz:
- Daha önceki geçişte bu güzelpence-
reyı niçin görmedım?
Karşısmdakı bmanın kapısını görünce
anlıyorsunuz ki ılk geçişte gözünûz ora-
da kalmıs..
Murat Paşa Camisi'ninkarşısında Bıt-
pazarska Caddesı'nde bir restoran. Adı.
Marmans.
lstanbul. Bursaolanıyla karşılaştım da
Marmans'1
Pazar günlen kapahymış, a-
raa kapıdaki genç buyur etti.
Adı Ayhan. tstanbul'dan gelmiş. De-
ğişiklik olsun diye adını Marmans koy-
muş. ÖğTenci. Hem okuyorhem paraka-
zanıyor.
Üsküp"te Ayhan'm durumu gibı "ter-
sinegoç" de azdeğil. 194O'lı 50'li yıllar-
da Csküp'te büyükler çocuklanna, "Bir
keçi>o)u bulsanuAnadolu'ya gkün" der-
miş. O dönemde gidenlerden kımılen iş
kurmak için gen dönmeye başlamış. İkı
ay Csküp-iki ay lstanbul yapan da var.
Üsküp'teki son günümün sabahı... Sa-
at C.00. Börekçiler \e benzer yerler
açık. Bürek-ayranla kah\altı yapıp. kah-
veye oturdum. Masama bir Türk yaklaş-
tı. Zahit Yenipazar. Kartında. soyadının
altında "Koca" yazılı. Nedenini sor-
dum...
Yıllar önce buradan göçmüşler. Üs-
küp'te kalanlar onlan sülale lakaplany-
la tanırmış. Bölgede "Koca" sülale diye
bilinirlermış. Kahvaltıdabörek yediğımi
söyleyince hemen sordu:
- Nerede yedin'
1
Tarif ettim. Bozuldu:
"Neden ondan yedin. O caMir»."
Arnavutmuş...
Arnavutiarla Türkler arasmda da sür-
tüşme dikkatı çekiyor. Camilerde Arna-
vutça vaaz daha çok veriliyormuş. Arna-
\ utlar. "500 >ıl biz ûn dinİedik. Şimdi de
siz bizi dink>in~ diyormuş...
Büyük lskender. 2500 \ıl önce Bal-
kanlar'dan başlayıp kurduğu ımparator-
lukla bugünkü Balkaniar'a yıllarca çö-
zülmeyecek dügüm anığınm ayırdında
mıydı?
Bugünkü Makedonya'da dört komşu-
sunun da gözü var.
Sırplar. 14.yüz>ıldaStefanDushan"ın
Cüm bölgeyi topralclanna katmasmı ör-
nek gösterip. "Makedoma birim" diyor.
Y'unanlılar. Büyük tskender ve babası
Füip'in MÖ dördüncüyüzyılda kurduğu
krallığm kendi topraklannda olduğunu
vurgulavıp. "Makedonya bizim" diyor
Bulgarîar. Kral Samuel'in 10. yuzyıl-
da Ardiy atık önlerine kadar gıttığini ıd-
dia edıp, "Makedonya bizim" diyor.
Amavutlar. özellikle ArnavTitluk sını-
nna yakın bölgede çok voğun yaşayan
soydaşlannı gösterip, "Makedoma"tun
batı kısmı bizim11
diyor.
Buna Makedonlarne yarutmı veriyor?
Türk, Amavut. Makedon herkesin or-
tak yaşadığı Gostivar'da duvarlar. "özfe-
nen" Makedonya'nın haritalanyla do-
luydu. Ve haritada gösterilen başkentin
adı şuydu:
- Solun...
Makedonlar Selanik'e Solun diyorlar.
Aşın milliyetçi Makedonlara göre ilk
hedefın ulusal meclisı Selanik'te topla-
mak olması gerekli...
Gostivar, 8 Temmuz 1997'de Türki-
ye'nin degündemine gırmişti. O gün Ma-
kedon bayrağmın yanma Türk \e Arna-
vutba\Tağmın da asılması sırasında olay-
lar meydana gelmiş. resmı açıklamalara
göre üç Türk ölmüştü.
Başbakan Cr\«nkov ski'nın Gostivar'a
gıdışte polıslerle ikı elı havada el çarpış-
tırması Türkler se Amavutlar arasında
tedirginliğe neden olmuş.
Balkan coğrafyasının pek çokyerinde
Atatürk'ün sadece adına değil. izine de
^JFI^NOKTASI I ORAL ÇALIŞLAR
Tansu ÇHIer'in Mesut Yılmaz'a
"şerefsiz onbaşı" demesi, Türkiye'yi
ayağa kaldırdı. Asıl tepki ise; "Sen
nasıl Türk ordusunun bir neferine
hakaret eders/n" noktasında yoğun-
laşıyor. Kimsenin kimseye şerefsiz
demeye hakkı yok. Bu onbaşı da ola-
bilir. belediye çöpçüsü de, işadamı
da, general de.
Hakaret, ordunun bir üyesi üzerin-
den yapılıncatepki dahayüksek olu-
yor. İlgili ilgisiz herkes "kahraman or-
dumuz" edebiyatıyla yüksek tepkiler
gösteriyor. Çiller'in şu andaki derdi,
kendi koalisyonlarının iktidardan
uzaklaştınlmasında etkili rol oynayan
askerierie. Bu nedenleörneklerini or-
duyla ilgili vermeye çaba sarf ediyor.
Karşı taraf ise askerin gücüne daya-
narak ve askerin tarafını tutarak Çil-
ler'i sıkıştırmayı fırsat biliyor.
REFAHYOL hükümetinin, iç geri-
limi tırmandırmasıyla başlayan saf-
laşma, derinleşereksürüyor. REFAH-
'Şerefsiz Onbaşı' Tartışması...
YOL hükümetinin partileri, özellikle
de DYP yönetimi, ANASOL-D hükü-
metini, askerin emir eri olarak gös-
tererek puan toplamaya gayret edi-
yor. Bu arada ipin ucu iyice kaçıyor
ve onbaşılar üzerinden yapılan an-
lamsız bir tartışma, ortalığı birbirine
katıyor.
Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekre-
teriiği'nin hazırladığı söylenen yeni
bir yasataslağı, ortalığı iyice karıştır-
dı. Bu yasa taslağına göre; daha ön-
ce kaldınlan TCK'nin 163. maddesi
geri getiriliyoımuş.
Türkiye'yi yönetenler, siyasi Islam-
la ve Güneydoğu'daki savaşla nasıl
başa çıkılacağı konusundaki tercih-
lerinin sonuçlarını hiçbir zaman cid-
di olarak masaya yatırmadılar. Yasak
ve şiddetle bastırma dışındaki bütün
çözümleri, göz ardı ettiler. Böyle öne-
rilerde bulunanların da susturulaca-
ğı bir atrnosfer yarattılar Yasa. Tür-
kiye'yi yönetenler için ancak yasak
içeriyorsa bir anlam taşıdı.
Onbaşı tartışmasını izleyin. Yaşa-
mının hiçbir döneminde demokra-
siyle ilgili olmamış, başbakanlık yap-
tığı dönem boyunca, devlet içindeki
şiddet yanlılarının Güneydoğu'daki
tercihlerinin basit bir onaylayıcısı ro-
lü oynamış politikacı, şimdi anti-mi-
litarist bir görüntüyle sahneye çıka-
biliyor. Karşılanndakiler ise onun bu
demagojilerine "kahraman onbaşı"
demagojisi dışında demokratik bir
tepki gösteremiyorlar. CHP Genel
Sekreteri Adnan Keskin, "Ben Türk
ordusunda onbaşı olmaktan şeref
duyanm" diyerek sosyal demokrasi-
mizin tepkisinin derinliğini (!) gözler
önüne seriyor. Mesut Yılmaz ise
"ayıp, ayıp, ayıp" diye geçiştiriyor.
Türkiye'nin militarizmden arınmaya
ihtiyacı olduğu bir gerçek. Sürekli as-
keri darbelerle sarsılan ve yasal sis-
temi ordu vesayeti altında bulunan
bir ülkenin demokratikleşebilmesi
için ciddi bir sivilleşme sürecinden
geçmesi gerekiyor. lşin acıkh tarafı,
bu sivilleşme tartışmasında en geri-
ci kanadı temsil eden Çiller. ANA-
SOL-D'nin yumuşak karnına hiç
hakkı olmadığı halde hücum ediyor.
Çiller'in saldırdığt yumuşak karın; si-
villeşme ve demokrasi. Yani özgür-
lükler. Siyasi İslam da benzer bir mis-
yonla harekete geçiyor. TCK'nin 163.
maddesinin gündeme getirilmesi bu
süreci daha da hızlandınyor. Sivilleş-
me, ne DYP'nin, ne de RP'nin harcı
degil. Bu işin öncüsü, yıllardır de-
mokrasi mücadelesi veren solcular.
Sosyalistinden sosyal demokrattna
kadar Türkiye'nin solculan. sivil ve
özgür birTürkiye yaratabilmek ama-
cıyla çok acılar çektjler.
Siyasi Islamla mücadele sırasın-
da, bazı solcular, askere yeniden
misyon yüklediler. Sivilleşmenin, bir
halk hareketine dayanması gerekti-
ğini ve ancak demokrasinin, gericili-
ği yenebileceği gerçeğini görmez-
den gelmeyi tercih ettiler.
Şimdi bu süreci yeniden değerten-
dirmeliyiz. Militarizmle ittifak ederek
ve kaderini buna bağlayarak bir top-
lumun demokratikleştiğini gören ol-
madı. Geleceğini özgürlükler dışında
arayan partiler de kalıcı başarılar ka-
zanamadı.
Mustafa Kemal'in, Kurtuluş Sa-
vaşı'nın hemen ardından üniforma-
sını çıkarması, asker arkadaşlarına
da "ya üniforma, ya siyaset" yolunu
göstermesi, önemli bir tarihsel ders
olarak bugüne de ışık tutuyor.
rastlamak olası.
Atatürk'ün 1899'da askeri Hseyi bitir-
dığı Manastır. bunlann başında geliyor.
Tepesi Osmanhcayazılarla doluaskeri li-
se. bugün müze ve sanat merkezi olarak
kullanılıyor.
"MeraşalaTıto" Caddesi'nin ucunda-
kı müzenm bahçesinde yan y atmış ama
canb görünen Osmanlı eserleri dikkati
çekiyor. Müzenin içinde Atatürk içinözel
bir köşe açmışlar. Bir odayı ayırmışlar.
Tam karşıda büstü. duvarlarda da altın-
da anlarm \e önemi yazılı fotoğraflar var.
Atatürk'e ılışkın kitaplardan oluşturul-
muş köşe. fakir görünüyordu. Bunu mü-
ze yöneticisi de kabul etti. Bir sitem ilet-
tr.
"BuravıriyaretedenTürkler mutiaka
yardımcı olacaklarınudönüşte yeni eser-
İer gondereceklerini sovlüyorlar. Söz ve-
riyorlar. Ama bir şey getarayor."
Ben de çaresız. söz vermiyorum ama,
yardımcı olmaya çalışacağım dedim.
Burada pek çok Makedon "saımna"*'
olarak şuna inanıyormuş: •,
"Atatürk Makedondur."
Kimi Amavutlar da bunakarşı çtkıyot-
muş:
"Atatürk Arnavuttur..."
Bayrak için üç ölü az
Ohn-Resne-Manasttr yolu. Makedon
coğrafyasının zengmligini en iyı göste-
ren hatlann başında geliyor. Ybl yeni. a-
ma tarihı. Romahlar da bu yolu kullana-
rak Balkanlar'ın ıçine kadar gitmişler.
Otobüste yanımaoturankişiyleönc« usul
usul bakıştık.
Türk'e benziyordu, ama birinde Türk
sanıp Sırp'la tanışmıştım.
Çantadan Türkçe bir kitap çıkardım.
NecatiCumaU'nın Viran Dağlar'ı. Oku-
muştum ama. yanımda taşıma gereği
dmduğum kitaplardan biriydi. Arkadaş
kıtaba takıhp sordu:
- Türk müsün
0
Sohbetkoyulaştı. Adı Maksüt "Ü"yü
özellikle vurguladı. "Türkîye'deMaksııt
derier" dedi.
Maksüt'ün Ohn'de çay evı var. Adre-
si çarşıya ve camiye göre tanf etti. Mak-
süt"ünİcayınvalıdesi Resne'de. Oradabır
yakmlan ölmüş. Me\lıdine gidiyor. Ko-
nuGostivar'daölen üç Türk'e geldi. *Az"
dedi. "Bayrak için üç kişiölmüşçokmu?
Gerekirse daha çok ötür."
Türklerin de yaşadığı kimi köylerden
geçerken düşüncelerim de anlatıyor:
- Buranm elması çok iyidir.
- Bizim yeğene buradan esaslı bir ge-
hn aldık.
Ohri Gölü ve hemen kıyısında kurulu
Ohn şehri. sadece Makedonyadeğil, tüm
Balkanlar açısından önem taşıyor.
Kıril alfabesı adını .\ziz KyTİllos'tan
alıyor. Aziz Kyrillos ile kardeşi Metho-
db. Tuna Slavlarını Hıristıyanlaştırma
yolunda Yunan harflennden esinlenerek
Slav alfabesini geiiştirdı. Ohnlüer bu i-
ki din bilgininin yaşamiannm önemli di-
lımının kendiböîgelerinde geçtiğinı, Ki-
nl alfabesmin ılk burada kullanıldığım
söyleyıp övünüyorlar.
Ohri Gölü'ne bakıp mınl-
danmadan edemedim:
"Burada insan bir alfabe
değil kaç alfabe yaratjr._"
L'tukta gölle gökyüzü bir-
leşıyor. Bu öyle bir birleşme
kı göl daha çok gökyüzünü,
gökyüzü gölü anımsatıyor...
Makedonya'dan Tıran'a,
oradan dönüp Belgrad'a gi-^
dişte hep Ohn'den geçtim.
Belgrad'a geçişte otobüsyol-
culuğu renkliydı. Hemen
önümde iki Çingene kadm
oturuyordu. Sadecebenim de-
ğil tüm otobüsünduyacağı şe-
kilde ve Türkçe konuşuyor-
lardı.
Genç olanı dertli. Komşv
kadının bir çocuğu olmuş
Çocuk kendi kocasına çok a
ma çok benziyormuş...
Elımkaldıra indire sövleni
yor:
"Tebeyanaklar. burun a;
Yarın: Arnavutluk...
Sosyalizmi az liber:
mi yapalım, çok
liberal mi?