Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
30EYLUL1997SALI CUMHURİYET SAYFA
15
Kaymakam
Geçen yıl Refah-
lı Kültür Bakan-
lığı, mahkeme
kararına rağ-
^ men polis gü-
cüyle Mimarlar Odası'nı
Yıldız Sarayı'ndaki ye-
rinden atmıştı. 29 Ka-
sım'da binayı tahliyeye
gelen polisler mahkeme
kararının hatırlatılması
üzerine Beşiktaş Kay-
makamı'na danışmak
için geri dönmüş ve bir-
kaç saat sonra bu kez
bir polis timi binayı ku-
şatmıştı. Ertesi gün de
Oda Başkanı ve MSÜ
Mimarlık Fakültesi De-
kanı Prof.Dr. Cengiz
Eruzun tartaklanmış,
Koruma Genel Müdürü
Attan Akat'ın gözetimin-
de odanın eşyaları çöp
kamyonuna yüklenip
götürülmüştü. Akat'ın
arkasında polisler, po-
lislerin arkasında da Be-
şiktaş Kaymakamı Naim
Dalkılıç vardı. Kayma-
kam, odanın haklı oldu-
ğunu gösteren mahke-
me karannı da almaktan
kaçmış ve kaba kuvvet
egemen olmuştu. Bu
arada Mimarlar Odası,
Kaymakam Dalkıhç hak-
kında suç duyurusunda
bulunmuştu. Suç duyu-
rusunun üzerinden ne-
redeyse bir yıl geçti, akı-
beti bilinmiyor. Ama
kaymakamın akıbeti kö-
tü oldu; eşi geçen gün
Ortaköy'deki bir barın
sahibinden rüşvet al-
makla suçlanınca göre-
vinden alındı. Hani belki
bu vesileyle suç duyuru-
su da işleme konur!
Teh 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97Elektrorek posta: Deniz.Som©raksnetcom
- IMF. Türkive'de seçim
istemivormuş...
"Demokrasi. sıravla değil
oaravla!"
Tarlada başkanlık modeli
C
umhurbaşkanı Süleyman Demirel, yarın
Meclis'in yeni yasama yılına başlaması ne-
j deniyle kürsüye çıkıp konuşacak; başkan-
! lık sistemi önerisine hız verecek. Türkiye,
bir yandan patates tarlalarında otomobil üretecek
denli "böyyük gelişmeler" gösteriyor öte yandan
parlamenter demokrasi trafiğindeki tıkanıklığı aşa-
mıyor!
Patatesten vazgeçtık ama demokrasiden vazge-
çemeyeceğimizegöre, parlamenter sistemden vaz-
geçmemiz gerekiyor; tıkanıklığı aşmanın yolu baş-
kanlık sistemine geçmekte yatıyor.
Bir başkanımtz olursa, şıpınişi rahatlayacağız.
Nasıl ki Boğaziçi'ne üçüncü köprü Istanbul trafi-
ğini rahatlatacak, başkan da Türkiye'yi dolayısıyla
demokrasi trafiğini rahatlatacak.
"Baba"nın başkan olması değil, Türkiye'nin bir
"başkan"ının olması, olmazsa "yarı başkan"ı mem-
leketi kurtaracak...
Amerika'da "başkan", Fransa'da "yarı başkan" o
memleketleri nasıl gül gibi idare ediyorsa Türkiye de
aynen öyle güllük gülistanlık olacak!
Özetle, demokrasi yolunda parlamenter model
otomobilden inip başkanlık ya da yarı başkanlık mo-
deli otomobile bindiğimiz anda trafikteki tıkanıklık
aşılacak.
Tıkanan trafiği açarken Demirel, kendi için bir şey
istemiyor ama hani olursa da direksiyona geçmek
istiyor...
lyi, güzel... Cumhurbaşkanlığından istifaedip po-
litikaya dönmesine engel yok. Sandıktan çıkar. baş-
bakan olur; sekizinci kez direksiyona geçer...
Hayır... Demirel, direksiyona geçmekle yetinmiyor
otomobili de degiştirmek istiyor!
Oysa... Baştalngiltere olmak üzere birçok ülke-
de parlamenter sistemin tıkır tıkır nasıl işlediğine
bakmadan, Amerika'ya, Fransa'ya öykünmek pek
inandırıcı gelmiyor.
Amerika'da da, Fransa'da da, Ingiltere'de de. Tür-
kiye'de de hemen hemen aynı otomobiller karayo-
luna çıkıyor...
Otomobil oralarda ulaşım amacıyla zevkle kulla-
nılıyor, bizde birer cinayet aracına dönüşüyor.
Patates tarlalarında otomobil üreten ve karayol-
larındatrafik canavarıyla başedemeyen Türkiye'nin
demokrasi yolunda farklı bir model otomobile bin-
mesi "kaza'iardan kurtulacağının garantisi olmu-
yor; bilakis daha vahim kazaları çağrıştırıyor!
Patates tarlasında otomobil üretir, otomobilleri
tarlada kullanır gibi kullanırsanız tüm modelleri hur-
daya çıkarırsınız!
SESSÎZ SEDASIZ (!) NURİKURTCEBE Bu gece ve ner gece saat V .OO'de SOreklı AydmiiK İçin 1 Dakıka Karan^ık
Aziz Nesin Okulu'na 100 milyar lira!Bildiğiniz gibi Aziz Nesin'ın oğlu
Ali Nesin, Çatalca'da Nesin Vakfı'nın
hemen yanında bir "Aziz Nesin ll-
köğretim Okulu" kurmak üzere kam-
panya başlattı... Bağışlar için açılan
banka hesabı kamuoyuna duyuruldu
ve geçenlerde bir telefon geldi.
Ali Nesin evde yoktu, telefonu kar-
deşi Ahmet Nesin açtı:
- Biz, Aziz Nesin Okulu için 50
milyar lira bağış yapmak istiyoruz.
- Çok teşekkür ederiz.
- Ama bir koşulumuz var.
- Nedir?
- Okulda, haftada altı saat Islami-
yet öğreteceksiniz.
- Siz, kımsiniz?
- Biz bir derneğiz.
- Derneğinizin adı ne?
- Onu söyleyemeyiz. ,.
- Koşulunuzu kabul etmemiz
mümkün değil. llginize teşekkürler.
- Peki, haftada altı saat Islamiyet
dersi karşılığı bağış miktannı 100
milyar liraya yükseltiyoruz.
- Teşekkürler. Paranız sızde kalsın.
Ali Nesin eve dönüp de, kardeşinin
100 milyar liralık bağışı geri çevirdiği-
ni öğrendiğinde, okul kampanyası
için açılan hesaba bir ayda yatırılan
paranın dökümünü çıkarttı: bağışlar
500 milyon lirayı bile bulmamıştı!
PALAS PANDIRAS
Davalar ilden İle hicret ettikçe, daha çoook il yapma
vaadi verilir bu memlekette!
iMüfitBozaa
AYDINLANMA ATEŞI
lletişim: Zeynep Eşiyok Faks: 0.212. 513 85 95
'Eskimeyeny
giysilere
yeni kullanımlar.
ADD'nin Yeşilyurt/Malatya Şube-
si'nden ilçe ve köy okullanndaki öğ-
rencilere kırtasiye ve kitap yardımı,
Bursa Şubesi'nden de üniversıte öğ-
rencılerine b,urs, imkânı .yer^ırkgn,,
>nomatik ve Bosch firmalan yap-
ıiklan işbirliğiyle "kullanılmayaıT
giysiler toplayarak ihtiyacı olanlara
ulaştınlacak.
•Eskimeyen giysiler'
"Uzun zamandır giymediğimz. bir
kenardaduran. 'dolap bckleyen' kaç
giysiniz var? En az bir tane v ardır de-
ğil mi? Omomatik-Bosch el ele ver-
di ve Türkiye çapında 'dolap bekle-
yen', adına da yansıdığı gibi. sadece
•eskT değil. 'kullanılmayan' giysı-
lerin bir araya getırilerek. ihtiyacı
olanlara ulaştınlmasma öncülük eden
bir etkinlik düzenledi.
22 eylülde başlayan etkinlik. Tür-
kiye çapında 1 ay sürecek. Giysiler.
ulaşım pratikliği dikkate alınarak.
1400'ü aşkın Bosch bayisine yerleş-
tirüen ve bu amaçla hazırlanan özel
kutularda toplanacak. Etkmliğe des-
tek vermek isteyenlerin tek yapacak-
lan. dolaplannı işgal ettiklenne inan-
dıklan giysilerini ayırarak. 'Omoma-
tik-Bosch Eskimeyen Giysiler' et-
kınliğınin özel kutulanna bırakmak.
Etkinlik sûresince toplanan tüm
giysiler. Omomatik deterjanı ile
Bosch çamaşır makinelerinde yıka-
rap, kurutulup. ütülendikten sonra tek
tek etiketlenıp bayan, bay ve çocuk
giysileri olarak gruplanacak. Teslime
hazır hale gelen giysiler. Köy Çocuk-
lannı Yükseltme Vakfı. Türkiye So-
kak Çocuklan Vakfı. Türkiye Yardım
Sevenler Derneğı ve Cüzzamla Sa-
vaş Derneği'ne bağışlanarak. ihtiya-
cı olanlara ulaştınlması sağlanacak."
Yeşilyurt/Malatya ADD
"Derneğimiz. kurulduğundan bu
yana. özellikie eğıtim alanında yo-
ğun bir etkinlik çahşmalan içınde ol-
muştur. Tüzüğümüzün öngördüğü
eğitim komisyonu, kısa ve uzun sü-
reli çalış,malannı kesintişiz biçimde
yürütmektedir. Büyük Önder Ata-
türk, devlet yönetiminin her alanda
olduğu gibi eğitim alanında da asla
vazgeçilmez görüşler ortaya koymuş,
"cesin ve vazgeçilmez prensıplerde
bulunmuştur. Bunlar arasında yer
alan: 'Eğitimdir ki bir ulusu. ya
hür. bağımsız. şanlı ve yüksek bir
toplum durumunda yaşatır ya da
bir ulusu tutsaklık ve yokluğa bıra-
kır' sözüyle eğitim. yorumsal anlam
taşıdığını çok açık biçimde ifade et-
miştir. Bu amaçla şubemiz. 8 y ıla kat-
kı amacıyla Yeşilyurt ilçe ve köyle-
rinde 1600 öğrenciye kırtasiye ve ki-
tap yardımında bulunmuştur. Aynca
Malatya Görme ve Özürlüler Derne-
gi'nde 20 öğrenciye de kırtasiye ve
kitap venlmiştır.
Pilot ilköğretim okulu seçilen, Ye-
şilyurt Gazı İlköğretim Okulu da 8
yıla geçûji Yesjlyurt halkı ile kutla-
jnıgtır:,,ApD ^j^fım kurulu olarak
bizler. 8 yılakatkılanndan dolayı Ye-
şilyurt Belediye Başkanı'na. Mert lp-
lık"AŞ"ne. Ağbaba AŞ'ne, Sefa Mer-
mer Ltd. Şirketi'ne. Güneş TV'ye.
Banş Ticaret'e. Ozgür Branda Doku-
ma Sanay ı'ne. Dünya Kıtabev i'ne ve
yardımlannı esırgemeyen tüm yurt-
sever demokratik ve laik Türkiye
Cumhuriyeti 'nin çağdaş medeniyete.
yeni nesîin yetışmesinde favdalan
olan kuruluş \e kişılere sonsuz say-
gılanmızı ıletıyoruz."
Çetelere Dokunun!
Dokunulma/lıkları Kaldırın!"
"Ben. çete üyesı olmakla suçla-
nanlara. 'Türkiye seninle gurur du-
yuyor' dıyenlerden degılım. Suç ör-
gütlerini kuranlann. onlara görev \e-
renlenn. \argı önüne çıkartılması ko-
nusundaki ısranmı sürdürüyorum.
Çünkü belleksiz. \ıcdansız. sessiz,
kayıtsız değilim. Yargı, suçlanan mil-
lenekıllenni istiyor, bu talebi sonu-
na kadar destekliyorum.
Millet Meclisi 'ne 'Çetelere doku-
nun! Suçlananları yargıya teslim
"Eskimeyen
Giysiler"
etkinliğini 22
eylülde.
L nikner Halkla
İlişkiler
Direktörü
Hüner Güla\
%e Bosch Genel
Müdürü Ronald
Grünberg.
kendi giysilerini
bağışlayarak
başlattı.
edin!" diyen sesımı duyurmak ve ka-
rarlılığımı göstermek için ışıklanmı
bugeceden başlayarak. dokunulmaz-
lıklann kaldınlacağı güne kadar. her
gece saat 21 .OO'de bir dakika sürey le
yenıden yakıp söndüreceğım. Bu ül-
kede yaşayan herkesi. bu talep ger-
çekleştirihnceye kadar ışıklannı ya-
kıp söndürmeye çağınyorum. Bu
çağn yurttaştan \"urttasa yapılmıştır.'"
Bursa ADD
"Bu günlerde de öğrencilere yöne-
lik çalışmalanmıza de\am etmekte-
yız. Önce fakir öğrencılerle süreklı
dershane desteği alan öğrencı arasın-
dakı farkı kapatmaya yönelik bir ça-
lışma içindeyız. çağdaş göriiş sahibi
olan özel dershane > öneticı \ e sahip-
lenyle yaptıgımız görüşmeler saye-
sinde dershanelere bir miktar öğren-
ci yerleştırerek. ünıversiteye gınşte-
kı fırsat eşitsızligıne ufak çapta bir
savaş başlattık.
Burs verme konusunda çok ükelı
davranarak kendımızı de bağlayacak
ciddi birburs yönetmehği yaptık. Aç-
tığımız özel burs fonu hesabına para
yatıracak gönüllülerin yanısıra 9 ay
boNunca bıze ayda en az 1 milyon li-
ra yatırmayı \aat eden gruplardan
(Demege telefonla ulaşarak yapılabı-
lır) alınacak parayı bu fonda toplayıp
daha çok sayıda Üludag Cnıversitesı
öğrencısini Atatürkçü şemsiye altına
almaya çalışmaktayız.
He'sap No: 304400/533911-3 Zi-
raat Bankası Ulucami Şubesi Bur-
HAYVANLAR ISMAIL GÜLGEÇ
ÇİZGİLİK KlntL MASAKACI
HARBİ SEMİH POROY
BLLUT BEBEK MRAYÇIFTÇI
MIRMIRLAR LĞIR DURAK
T
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIK\N 30 Eylül
BUYUK KEhAANCI DAVID O/STRAKH
1906'DE BuGÛfJ, BEJ-MİŞ GEÇMİÇ EN güYÛK
KEMAN VİerÜO2LARlMOAN_ OflıVID OİSTgAKH
(OYŞTKAH), KUSYA'DA DOGOU. Ç-OCUK
YAŞTA ODESSA KONSEfUMTUAgtAlA Gİ-
RECEJC OLAM OİSTKAKH, İLK KOMSERİNİ.
12 YAŞIHDAYKEN, AKAlABtAJDA 8ESTECİ
İOtOOFfEV 'İM DE BULUNDU6U giR TOPUJLU6A
'. 193S'TE LENİNGieAD KEMAN VAeıÇ.
MAS/A/f KAZAMARAK YfLD/21 PARLAyACAK, SUNU
194-2 D£ ALACAĞI "STAÜN ÖPÛLÜ" İZLÎYE~CSKTIIZ.
19SS'TE iuc K£2 AM£R.IICA'M KOUSEJS. YE/SıRJCB
B'ILET /ajyeusuMA YECH BIN </p GieEcetcriR!.
OfSTRAKH, TÜM M£AJAA/ YAPfTlAR/MI İCJSA ETMEKLE
BİOJKTE, ÜMÜfJÜ DAHA ÇOK B8AHMS, 8EETHOVEAJ VE
ÇAYKOVSK.f'A//A/ BESTELER.İYLB ELPE ePECEtCTİtS..
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
1 2 3 4 5 6 7SOLDAN SAĞA:
1/ Edebiyatta
ciddı bir yapıtın
gülünçleştinle-
rek ele ahnması
2/Muğla'nınbır
ilçesi... "Sair-
ler'" anlamında
eskı sözcük. 3/
Tıp dilinde cü-
zam hastalığma
verilen ad...
Özel bir cam
kapiçindelıkör.
şarap, meyve ve
madensuyu kanştınlarak
hazırlanan içki. 4/ Ye- ^
mek... Altmış beş santi-
metre boyunda bir uzun- 2
luk ölçüsü. 5/ Tropıkal 3
Afhka'dayetişenveodu- 4
nudoğramacıiıktakulla- 5
nılan bir ağaç... llaç 6/ _
Işlem, kılgı. II Şık. lüks °
ve gösterişli gıyım tar- '
zı...Dumanlekesi.8/Bir 8
şeyınesastutulanyüzü... 9
llkel toplumlarda toplu-
luğun kendisinden türediğı sanılarak kutsal sayılan hay-
van. bitki ya da doğal nesne. 9/ Harmanda saplan yayma-
ya yarayan uzun çatallı araç... Eski dılde eşek.
YL'KARIDAN AŞAĞI\ A: 1/ Üzüm şırasından yapılan
ağartılmış ve koyulaştınlmıs, pekmez... Yanarken güzel
koktuğu için tütsü olarak kullanılan ağaç. 2/ Hisse. pay...
Halk edebiyatı şiir türlerinden bin. 3/ Şarkının sert bir
biçimde vurgulandığı disko müzik üslubu... Eskı dılde
dudak. 4/ Gerçeklık. 5/ Bir ürünün halka tanıtılması ama-
cıyla ücretsız dağıtılan küçük miktar. 6/ Kenar süsü... Per-
hiz. II Terbıyesi ve görgüsü kıt... Yan memnunluk belir-
ten bir ünlem. 8/ Pembe renkli şarap... Cstü kapalı olarak
ar.latma. 9/ Bir tür mısk faresı.
BRÜKSEUDEN
Alla Turca
YÜCELTOP
Italyancadan dilımize geçmiş ve 'alaturka' biçi-
minde kullandığımız bu deyim, sözlük anlamında
'Türklere özgü, Türk usulü' olsa da.gündelik dilde,
gerek bizde gerekse Avrupa'da, 'baştan savmaya-
pılmış, savsaktanmtş, özen göstehlmemiş' işleri ta-
rifte kullanılıyor. Bizim demokrasi anlayışımızı ve şu
sıralarda Avrupa Birliği'yle olan ılişkilerimizdeki yak-
laşımımızı bence en iyi bu deyimle açıklamak müm-
kün.
Türkiye, 1963 yılından bu yana Avrupa Birliği'ne
tam üyelik istemektedir. Kuşkusuz herhangi bir ku-
ruma, kuruluşa veya örgüte üye olmak isteyen her-
kes veya her kurum, ilk adım olarak üye olmayı is-
tediği yapının anayasasında, tüzüğünde veya kuru-
cu senedinde yazılı olan ve üyelik için aranan koşul-
ların kendisinde bulunduğunu veya bu koşulları ye-
rinegetireceğıni baştan kabul eder. Bu yol görünüş-
te en akla yakın yoldur. Ama biz diyoruz ki biz sizin
anayasanızda yazılı olan kurallara göre değil, bizim
koyduğumuz kurallara göre size üye olmak istiyo-
ruz. Eğer siz bu bizim koyduğumuz kuralları kabul
etmezseniz bunu biz. sızin bıze düşmanlığımz ola-
rak yorumlarız. Bu tavır yazının başlığı olan,'alla tur-
ca', yani Türk usulü, deyimine uygun düşerken üye-
liği elde etmek için kullandığımız yolda bu deyimin
halk arasındaki yorumuna denk gelmektedir. Hiçbir
uzun vadeli program yapmadan. var olan olanakla-
rı gereği gibi kullanmadan, bu işin gereğine kendi-
miz inanmadan, gereklı toplumsal kurumları hareke-
te geçırmeden, baştan kara gerilen bir çaba. Bu tür
çabaları görünce ınsan ister istemez, Türkiye'deki
kimi siyasetçilerin ve önemli kurumların yöneticile-
rinin ya peri masallarına ya da kendilertnde ve söy-
ledikleri sözlerde bir keramet olduğuna inandıkları-
na kanaat getiriyor. Çünkü her yeni açıklama kendi-
sinden önce yaratılmış durumu ya bilmeden ya da
dikkate almadan yapılıyor. Ve bu açıklamayı yapan
da bu açıklamasıyla şımdiye kadar kimsenin başa-
ramadığını başardığına ınanıyor. Sanıyorum işte bu-
rada Avrupalılarla aramızda derin bir üslup farkı var.
Bizler için söz bizatihi eylemin kendısi... Yani demok-
rasiye inandığımızı söylediğımiz zaman artık bu ınan-
ca ve bu inancı yaşama geçırecek eylemlere gerek
olmadığını sanıyoruz. Söz yeterlı oluyor. Oysa, ör-
neğin bir Norveçli hiç konuşmaz, ama işini yapar.
Onun için ölçü eylemdir. Söz sonra gelir.
Türkiye'nin ve onun çeşitli toplumsal tabakaları-
nın temsilcilerinin AB ile ilişkilerimızde fevri, kendi-
liğindencı, 0 an aklına estıği gibi davranmaya hak-
ları yoktur. Böyle davranışta bulunanlar belki ülke-
ye döndüklerinde kendi çevrelerine ne denli bir 'mil-
li kabadayı' olduklarını ballandırarak anlatabilirier.
Bu ucuz kabadayılıklarını emeklılik günlerini doldu-
ran önemli anıları olarak saklayabilirier. Ama bilinme-
si gerekir ki bu kabadayılık, başkasının kesesınden
yapılan kabadayılıktır. Türkiye toplumunun kesesin-
den yapılan kabadayılıktır. Çünkü buradaki gerçek
kabadayılık bize 'muassır milletler arasında hak et-
tiğimiz yeri' sağlayacak bilgi, diplomasi, öngörü ve
ısrarlı takiptir. Bu bakımdan şimdiye kadar bu per-
formansı, ne kadar eleştirisel rezervimiz olsa da gös-
teren tek yapı dışişleri bakanlığının diplomatlarıdır.
Ancak onlann da zaafı. ya her şeyi kendi çabaları ve
Avrupalı mesiektaşları ile yaptıklan görüşmelerle çö-
zeceklerine inanmaları ya da bu çabaları takip eden
gerçek bir toplumsal desteğın olmayışıdır. Böyle bir
toplumsal destek yoktur. Türkiye toplumunun kitle
desteği olan önemli örgütlerinin programlarında ger-
çekte AB diye bir sorun yoktur. Eğer olsaydı, örne-
ğin, Avrupa Sendikalar Konfederasyonu'nun 1995
yılında yapılan kongresinde, Türkiye'nin üyelik tale-
binin diğer üyelik talebinde bulunan ülkelerin talep-
leriyle beraber ele ahnması gerektiği karar alınmış-
tı. Böylesi bir karardan sonra gerekli çalışmalar ya-
pılırdı. O kongreden bu yana hiçbir şey yapılmadı.
Aday ülkelerin sendikaları Kıbrıs ve Çek Cumhuri-
yeti'nde iki kez bir araya gelip uyum toplantıları yap-
tılar. Buralara katılınmadı. Öyle bir talepte bulunul-
madı. Hem de kongre kararına rağmen...
Kendilerine 'sivil toplum örgütleri' sıfatı veren, ger-
çekte de sendikalaşabilmiş işçi ve işveren temsilci-
lerinden oluşan heyetin Strasbourg'da yaptığı te-
maslarda biraz yukarıda anlattığım 'sözü en önem-
li görme' yani ağır basmaktadır. Yıllardır ülkemizde-
ki sendikal haklara yönelik kısıtlamaların görüşüldü-
ğü İLO toplantılarında, bu kısıtlamalan savunanların
başka bir zeminde demokrasi savunucusu oldukla-
rını söylemelerinin, demokrasiye inandıklannın ye-
terli delili olduğuna inanılmasını istemeleri işte ken-
dilerinin, eyleme değil, söze verdikleri önemi gös-
termektedir.
Kuşkusuz bu örgütlerin kendi Avrupalı muhatap-
lan ile yapacakları çok ortak şeyler vardır. Bunların
sendikalara ilişkin olan kimi bölümlerini yukanda an-
latmaya çalıştım. Türkiye'nin AB ile olan macerası
bir günde çözülebilecek kadar basit değil. Bunun
için yukarıda değinildiği gibi uzun vadeli bir program
ve kararlı bir takip gerekmektedir. Türkiye'nin sen-
dikalar gibi birçok örgütü Avrupa'nın içindedir. Tüm
bu örgütlerin kendi alanlarında gösterecekleri çaba-
ların sonucu siyasi deklerasyonlardan daha fazla
mesafe kazandırır. Fakat bunun için yazının başlığı
gibi alla turca değil, gene bir Italyanca müzik
deyimiyletarif edebileceğimizadagio, yani düşünül-
müş. hesaplanmış ihtiyatlı bir ağır davranış gerek-
tiğine inanıyorum.