23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 29 EYLÜL 1997 PAZARTESİ HABERLER 'DTP seçime tek girecek' • GAZİANTEP (AA) - Devlet Bakanı Mehmet Batalh. DTP olarak seçimlere ANAP ile ittifak yaparak girecekleri yönünde iddialar bulunduğunu. bunun kesinlikle doğru olmadığını belirterek "Seçimlere, hıçbir parti ıle ittifak yaparak değıl, tek başımıza girecegiz" dedi. Batalh. DTP il ve ilçe teşkilatlan ile yaptığı toplantıda. ANAP ya da başka bir parti ile seçim ittifakı ıçin arzu ve talepleri bulunmadığını söyledı. Demirel'in programı yüklü • ANKARA(AA)- Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, bazı açılış törenlen \e etkınlıklere katılmak üzere yarın Adapazan, Gebze ve Istanbul'a gıdecek. Demirel önce Yazakisa Otomobil Kablo Fabnkası ile Toprak Holding Adapazan tesislennin açıhşlannı yapacak. Gebze"de Gumhurbaşkanı. Yapı Kredi Operasvon Merkezi'nin açılışını yaptıktan sonra Istanbul'a gidecek. Cumhurbaşkanı, Istanbul'da Nuri Cıngılhoglu Lisesi'nin açılışını gerçekleştirdikten sonra, Çırağan"da World Economic Forum toplantısı ile Türkiye Seyahat Acentalan Bırliğı'nın 25. kuruluş yıldönümü kutlama törenine katılacak vegece tstanbul'da kalacak. Su için resmi nikâh aranacak • MENEMEN (AA) - Izmir'ın Menemen ılçesıne bağh Asarhk Belde Belediye Meclisi, resmi nikâhı bulunmayan çiftlerin e\ ine şehır şebeke suyu bağlanmamasını kararlaştırdı. Belediye Başkanı Alaaddin Aksak. açıklamada. belediye meclisınce ahnan karar uyannca. evine su bağlatmak ısteyen çıftlerde "resmi nikâh şartı" aranacağını bıldırdi. Beldede çok sayıda dinı nikâhlı çift bururiduğunu bildiren Aksak. uygulama ile "resmi nikâhsız çift" bırakmayacaklannı belirttı. Silah ruhsatına titiz inceleme • tZMİR(AA)-Izmır Valisi Erol Çakır. "Göreve başladığımdan bu yana, 'can güvenlığı tehdidi' talebıyle başvuruda bulunan hiç kımseye sılah ruhsatı vermedim" dedi. Izmir Valısı Erol Çakır. yaptığı açıklamada. lzmir'de verilen silah ruhsatlannı yakından takip ettiğini belirterek şöyle konuştu: "Silah ruhsatlan benim için önemli bir konu. Izmir' in Teksas'a dönmemesi için elimden geleni yapacağım. Gerekli. gereksiz herkesin silahla dolaşmasını istemiyorum." Hükümet kıyım yapıyor' • ANKARA(AA)-DYP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Gölhan. tarafsız devlet memurlannı, "Benden değildir, ANAP'lı değildir" diye görevden almanın doğru olmadığını söyledi. Gölhan, düzenlediği basın toplantısında. 55. hükümetin uygulamalannı eleştirerek ANASOL hükümetinin kuruluşundan bu yana bazı rekorlara imza attığını. bunlann başında da akaryakıt zammı ile zirai kredi faizlerine yapılan artış ve bürokrasidekı kıyımın geldiğini söyledi. Gazeteci Subaşı toprağa verilrii • ANKARA(AA)- Gazeteci Nihad Subaşı, Maltepe Camii'nde kılınan cenaze namazının ardından Karşıyaka Mezarlığı'nda topraga verildi. Ankarah gazetecilerin ustası olarak nitelendirilen Subaşı'nın Maltepe Camii"ndeki cenaze törenine, Subaşı'nın ailesi, yakınlan, bazı milletvekilleri, gazeteciler ve öğretim üyeleri katıldı. Gazeteci Subaşı, dün geçirdiği bir rahatsızlık sonucu vefat etmişti. 83 yaşında vefat eden Subaşı, gazeteciliğe 1945 yılında Sıvas'ta çıkan Clke gazetesinde başlamıştı. sesleriyle bulduğum Çukur Kahve 'Kazancımız Gümülcine yatınmımız Türkiye...' / Çukur Kahve es- S elanik"ten23.00'te raya çıkan tren gün ağ'armadan 05.00 sıralannda Gümülci- ne've ulaştı. Gümülcine'nin Yuna- nistan haritasındaki adı Komotini. Selanik'te bi- let alırken ağzımdan bir an, "komkiin"çıktı. Dü- zeltip. "kotimin" dedim. Üçüncüsünde doğrusunu söylev ip bileti aldım. Gece yolculuğunun güzel yanı, uyurken kent değiştirmektir. kötü yanı insan tanıyamamaktır. Gümülcine yolu da öy le oldu. Trene yerleşen uyku düzenıne geçtı. Ne- dense içımden istasyon- daki görevlilere herhan- gi bir soru sormak gel- medı. Bekleme salonun- da soluklanıp. dışan çık- tım. Türklerin yoğun oldu- ğu yere bu saatte nasıl ulaşınm? Temiz havayla duş alırken. uzaklardan gelen bir ses adeta karanJığı ay- dınlığa çevirdı: - Üü..ürü..üü... Horoz seslerini dinle- >e dınleye ölü ışıklı so- kaklan geçtim. Sesleri giderek daha rahat duy- maya başladım... Hava usul usul aydın- lanırken rrunarelerin ara- sından Çukur Kahve'ye ulaştım. Adını şöyle bir duymuştum. Ama yerini horoz sesleriyle bulaca- ğım hiç aklıma gelme- mıştı. Saat 06.00... Ocakta ince bıyıkl mer, göbeği-yüzü şişkin, tipik bir Anado- lu delikanlısı var. Bakıştık, "GünayduT dedım. Türkçe karşılık verdi: - Günaydın abi... Ses. avuçlanma dökülmüş limon ko- lonyası gibiydi. Hemen yüzüme, saçlan- ma. kollanma sürdüm. Rahatladım. Metin demli bir çay getirdi. Bir daha, bir daha... "Abi sana televizyon açanm" dedi. Açtı, kanalları çevirdı. Türkiye ka- nallanndan binnde durdu. Belkıs Akkale acıklı bir türkü soylüyor: "Sevdası kaldı kara bahtında/ Yavnım kınalı kekliğim..." Üçüncü çayı getirirken önüme Türk ga- zetelerini yığdı. Türkiye sınınna giden taksicıler getiriyormuş. Kapaklan yok, üçüncü sayfadan başlıyor. Sayfanın man- şeti, bir pazarcının kendisinden alışveriş yapan kadına evlenme teklif edip, redde- dilince işledıği cinayeti anlatıyor. Benım çalıştığım gazeteyi sordu. "Cumhuriyet" dedım. Yüzüme biraz dik- katli baktı: "Haaa şu beyaz gazetc." Metin iki söz arası. kahvesini övmeden geçmedi: "Gümülcine'nin kalbi burada atar." Ardından yüzü biraz asık devam etti: "Ne zaman gerginlik olsa, önce buraya saldınrlar. Biz, Türkiye için sadece bura- da bulutlar karannca haber oluyoruz. Başka zaman olmuyoruz." Metin'e Gümülcine'den başka yerde yapamazmış gibi geliyor. Bir ayaklan Türkiye'deymiş, arkadaşlan akrabalan varrruş ama, göçmeyi düşünmüyor. Tür- kiye'yle Yunanistan'ı karşılaştınrken şöyle dedi: "Bizim bin drahmi sizin iki müyonu ge- çer_r Derken. kahveye ilk müşteri geldi. Türk olacağını düşünmüştüm ama yanıl- dım. Emekli bir Rum. Her sabah gelirmiş. 'Önce çiHer'i temizleyin' tçerde müsteriler. dışarda kepenk ses- leri arttı. Yanımdaki masaya bir genç otur- du. Metin ona Türkiye'den geldiğimi söy- leyince teklifsiz masama geldi. Hüseyin, Yassıköy'den. Boya badana işi yapıyor. ~Yakın geçmişe kadar. değfl yeni ev yap- mamıza, evleri tamir etmemize büe izin yoktu. Şimdi biraz rahatız. Benim işler de Mustafa BALBAY BATI TRAKYAIVIN KİMLİK KARTI Yüzölçiimü: 8578 kilometrekare. Meriç Nehri ile Karasıı (Mestos) S'ehri arasmda. Xüfus: 140 bin Türk. 350 bin Rum (tahmini). Anadolu 'ya göç eden Batı Trukyah sayısı yaklaşık 400 bin. Türk nüfusun Yunanistan'ın toplamnüfusunaoranı: Yüzde 1.2. Idariyapı: Cç ilden olusııvor. Evros, merkezi Dedeağaç (Aleksandnıpoİisj: Rodopi, merkezi Gümülcine (Komotini); Ksanthi. merkezi Iskeçe (Ksanthi) VYTEIA - Kahve gerçekten de voldan 30 santim kadar çukurda. kahvenin devamlılan sadece Türkler değil. Kimi Yunanlılar da Türk kahvesinin keyfini burada yaşı>or. ken, renkli çarşaflı bir kadın seslendi: -Oğlum senyabancı mısın? Ayaküstü sohbet ettik. Anadolu insanı için bir de- yim vardır: "Türk köylüsüyle konuş- mak için tuttuğu sigarayı ala- caksın, şehiriisiy le konuşmak için sigara tutacaksın." Bunu bu topraklarda şöyle değiştirebilinz: - Balkan Türkleriyle ko- nuşmak için beş dakikada bir tuttuğu sigaravı alacak- sın. Susurköy Belediye Baş- kanı Remzi Arifoğlu'nun tut- tuğu ilk sigarayı nezaketen aldım. Az sonra ikincıyı tu- tunca. özür diledim. Bozul- du: - Daa tutmam sana ciga- ra... Remzi Bey"in oğlu Anka- ra Üniversitesi Veteriner Fa- kültesfnde doçent. Oğlunun bu noktaya gelışini övünçle anlattı. Kasabanın aâını not ederken uyardı: - Aman dikkat Susurluk değil, Susurköy... Gülüştük. Remzi Bey sı- garasını tüttürüp başkanlığı- nı anlattı: "Miçotakis'le aram çok iyidir. GeldL otelde baş başa görüşrük. Şu şu sorunlar he- men çözülmelî dedim. Not et- tL.." Susurköylüler de Remzi Bey'e gaz veriyor "Başkan sen bu işi ölünce bırakırsın. Hep seçilirsin..." Gümülcine'deki tek dip- lomat. Türkiye'nin Gümül- cine Konsolosu. Bu durum açddı" diyor. Bursa'da ev satın alnıış. Ki- rası düşülanüş ama akmasa da damlıyor- muş. Köylerine geçen Ramazan ayında Tür- kiye'den birkaç sakallı genç gelmiş. Te- ravih namazı öncesi. "Eğer gerçek Müs- lümansanız..." diye başlayıp propaganda yapmaya başlamışlar. İmam dahıl tüm ce- maat buna izin vermemiş. Tartışmışlar. "Sizde Müslüman mısını/" deyip gıtmiş- ler. Hüseyin. "O^ceTV'demaçolmasajT du namazdan sonra da onlan bulup had- fcrini biidirecektik" diyor. " Konu Türkiye'ye gelince. Hüseyin so- zümü kesti: "Önce Çifler'i temizleyin. Her şeyin ba- şıo." Sonra uzun uzun Yunanistan'ın daha öncekı yıllarda yaptığı baskılan anlattı. Sürekli kontrol altında tutuyorlarmış. Türkiye'ye gidip süresinde dönmeyeni hemen vatandaşlıktan çıkanyorlarmış ki Türk nüfus azalsın. Bir arkadaşını da. "Türkiye'ye gitti, dönmedi" diye Yunan vatandaşlığındançıkarmışlar. Sonraanla- şılmış ki, Yunan ordusunda askerlığini yapıyor. 'Başladın yine argis argis' Saat 08.00'e doğru, bastonunun yardı- mıyla ağır ağır içeri giren kişiye Metin ba- ğırdı: - Başladın yine argis argis... Gelen Metın'ın Yunanlı müşterisi. Es- kiden daha erken gelirmiş. Argis. Yunan- ca geç kalmak demekmiş. Metin çevredeki dükkânlann açılış sa- atlerini biliyor. Kepenk açıldıktan bir iki dakika sonra mutlaka kahvesi gitmesi ge- rekenler varmış. Gıtmezse. fırça geliyor. Bunlardan Yunanlı olan da çokmuş... Kahvenin yanında çorbacı var. Metin. işkembeönerdi. Uydum. Nefisti. Yanım- daki amca çorbasını içtikten sonra, tam hesabı \erecekken bir arkadaşını gördü. Güzdanını garsona v erip, arkadasıyla soh- bet etti. Garson, cüzdandan çorba parası- nı alıp. müşteriye verdi. Et-balık pazannın içinden geçerken se- lamlaştığım ilk kişi, önce elini uzattı. son- ra taburesini. Oturdum. Hüseyin Bey dertli mi dertli. Oğlu bir kızı sevmiş. Gidip istemişler. Sonra da vazgeçmiş. Şimdi, kızın ailesine ne dıye- cekler. Sucukları kendisi yaparmış. En çok sipariş Bursa'dan gelirmiş. "Yaünm- lanmızı Türkiye'ye yapıyoruz. Bursa'da dükkân aldım" diyor. Kahvemızi yudumlarken. aklına birden gelmiş gibi konuyu değiştirdi: "Bak burada eğitim çok önemli. Havdi Öğretmenler Birliği'ne git. Onlan mutla- ka dinle..." Zaten aklımdaydı. Müşterilerden bın- ne seslendi: - Bekir bu kardeşi Oğretmen Birliği'ne götürüver» idadiye Mahallesi'nin S çjzen sokak^ay nnda, iki katlı. bahçesi çiçekli ev'lerinara- sından yürüyüp birliğe gittik. Kapalıydı. Okulu gösterdiler. Mahalle adını bu Osmanlı döneminin ıdadısınden alıyor. Kapısı tuğralı okul bugün temel eğitim için kullanılıyor'Okula girdim. rastlantı bu >a Gümülcine Beledıve Başkanı Yor- gos Papadrealis. önümüzdeki öğretim yı- lında neler yapılabıleceğini yerinde gör- mek için okula gelmiş Yanında Başkan Yardımcısı Ali Mertoğlu da var* Başkanın gidişınden sonra Mertoğlu ile sohbet ettik Başkanın altı yardımcısından biri. Bu yenivmış. Rum başkan yardım- cılanndan bınnın Türk olmasını ıstemiş Mertoğlu. 1991 "deki politika değişikli- ğinden sonra Batı Trakya'da banş içinde bir arada vaşama konusunda daha da umutlandığını sövlüyor. Ali Bev'ın sovadı daha önce Me- met'miş. Ama bu soyaddan çok olunca değiştirmiş. u Üç temel sorunumuz var"diyor. sıralıvor. - MiUi kimlik. - Eğitim. - Müfrülük seçimi. Batı Trakya'nın kaderi Lozan'da çizil- mişti. Orada. "Müslümanlar" olarak ge- çiyorlar. Ali Bey ellerini iki yana açıp, söyleniyor: - Biz Türküz. Ama diyemiyoruz. Eğitim sorununun derinliğı kitaplara bakıncaanlaşılıyor. tstanbul'daki 6-7 Ey- lül olaylanndan bu yana, Türkiye'den ki- tap gelimı son derece sınırlandırmış. Ders kitaplannın çoğu 1950'li yıllara ait. Gelal Bayar Lisesi'nde okutulan astro- nomi dersınin kitabından birtümce akta- ralım: "İnsanlık bir gün mutlaka Ay'a gi- decek. Bilimsel çalışmalar bu konuda müj- denin >akın olduğunu gösterijor. '" Sohbet uzadı. Ali Bey. yaşamını yitır- miş bir Rum ıçın. "Dininlen dinlensin" dedi. Başkadınden olana. bunu söylüyor- larmış. Okuldan aynlıp çarşıya doğru gider- Selanik Kordonu Selanik'le tzmir birbirineçok benzeyen iki kent. En çok kordonlan benziyon.du. Izmir kor- donunu kaybediyor ama, Selanik onu gerdanlık gibi saklıyor. resmi koktey 1lerde değişik bir görüntü oluştunıyormuş. Bölgenin geçmişini bir kalem özetleye- lim. Trakya sözcüğü, M.Ö. lkibinlerde böl- geye gelen Trak kabilelennden geliyor. Türklerin bölgedekı varlığı Istanbul'dan daönce. Osmanlı, Edirne'ye 1361 "de. Gü- mülcine'ye de 1363'te girmişti. 1913"te aynldı. 1924 Lozan'a kadarplan boşlukta böl- ge' t 4 kez el değiştirdi. Bir ara bağımsız hükümet biie kuruldu. 1924'te Türkler toplam nüfusun yüzde 85'ine ulaşıyormuş. Bueün kabaca üçte bir. Tanhte kim önce nereye gelmişti soru- sundan hareket ederek bugünkü sorunla- n çözmek olanaksız. Yukandaki bılgiler bugüne bir şey söylemek değil. tanhsel gelışimin altını çizmek için. Atatürk'ün nar ağacı Gümülcıne'den Kavala. Serez üzenn- den Selanik'e geliş yolu, arada bir Kıb- ns'ın Kuzey lasmını kanlı gösteren büyük panolardışında Ege'nin Anadolu yakası- nı andınyor. Selanik'ten geçerken de Atatürk'ün evine uğramamak elbette olmazdı. Aya Dimitriya Mahalesi. Apostolu Pav- lu Caddesi 75 numaradaki ev ziyarete açık. Türklerin dışında Yunanlı ve ABD'liler de çok geliyormuş. Ankara'dan Dolmabahçe'den götürülen, "Atatürk'ün kullandığı eşj'alar" evin içini doldurmuş. Evi ya adım adım anlatmalı ya hiç. Bahçeye geçelim. Balkonun karşısında kocaman bir nar ağacı var. Atatürk'ün do- ğumundan ben ayakta kalan tek ağaç buy- muş. Dallan salkım saçak nar dolu. Ey- lül başında yeşildi. Olgunlaşınca kıpkır- mızı taptatlı olurmuş. Kendimi tutama- dım. bir tane kopardım. Güller başka zenginlik. Evin hemen bi- tişiğinde Türkiye'nin Selanik Konsolos- luğu var. Güllerin çok açtığı dönemde ka- baca saymışlar, üç bini aşmışlar. Birgöv- dede 80'e yakın gül saymışlar. Konsolosluktakilere göre asıl beceri Yunanlı bahçıvan Vangelos Teolodis'in. Vangel yan gelmıyormuş ama. o da "Ha- \ır, toprak ve eğimi çok ideal" diyormuş. Şimdi bir de japongülü dikmışler. Se- neye nasıl olacağını merak edıyorlar. Selanik'ten Makedonya'nın başkentı Üsküp'e, Belgrad'a giden trenle geçtim. Karşımda Maria Pbuli adlı şımank ama sevimli bir Yunanlı ünıversite öğrencisi, onlann yanında da erkek Makedon kız Alman iki sevgilı vardı. Pauli'ye Türkol- duğumu söyleyince. tatile gıderken ütü- yü pnzde unuttuğunu anımsamış biri gi- bi şaşkınlıkla yüzüme baktı. bağırdı: - Belgrad, Serbiya... Serbiya... Sırplann, "Türk düşmanlığmı" düşü- nüp bana yanıyor. Sınıra gece karanlığın- da ulaştık. Makedon'un durumu zordu. Yunanistan Makedonya adını tekelinde tutmak için bu ülke pasaportunu kabul et- miyor. Onlaraayn bir kâğıdavize veriyor. Doğal olarak benim pasaportum da so- runlulararasındaydı. Aşağı indik. Sorun- lular gümrükte gergin bekleyışte. Pasa- portu geleni okuyorlar. Adını duyan. he- vecanla bağınp, kendi dilinde sanıyorum "Benim" diyor. Niye bu kadar bağınyor- lar diye yadırgadım. Sonlara kalınca ben de hayıflanmaya başladım. Adımı duyunca birden haykır- mışım: - Burdaaaaa... Yarın: Makedonya... Yeni bir Türk boyumuz oldu: Torbeşler... BİZBÎZE ERDAL ATABEK \ Duyguların Değişimî... ' Dünyadaki değişim pek çok yönüyle ele alınıp in- celeniyor. Bilimsel-teknolojik gelişimin toplumlan de- ğiştiren ozellıkleri, ekonomik değişımin etkileri sürek- li inceleme konuları arasmda. Âncak, insanın en önemli alanı olan 'duygu dunyasının değişimi' ilgı du- yulan konulann dışında tutuluyor. Oysa, 'duygulann değişimi' pek çok olayı etkileyen. olayların akışını de- ğiştıren çok önemli bir olgu. Acaba bilimdeki, tekno- lojidekı, ekonomidekı, polıtıkadaki değişim, insan duygularını nasıl etkıliyor ve sonuçlan ne oluyor? Bu değışımde öncelikle dikkat çeken özellik, in- sanlardaki 'doyumsuzluk' ve 'açgözlülüğe varan'bir tüketim hırsıdır. Tüketim toplumunun sürekli pompa- ladığı bu 'en iyiyı al, çok tüket, yaşamanın kalıtesı olarak bunu kabul ef' mesajı insanları doyumsuzlu- ğa, hiçbirşeyden hoşnut olmamaya. açgözlülüğe yö- neltmektedir. Oysa, geçmış dönemlerin tüketimle il- gili davranışlan 'gereksinimlerie sınırtı, yannları da he- saba katan, başkalarını gözeten, dıkkatlı bir tüketim' profili venyordu. Duygulardaki bu değişımin arkası, 'bu tüketimisağ- lamak için neyolla olursa olsun, çok kazanmak' duy- gusu ıle pekişmektedır. Bu noktada da açgözlülüğü destekleyen açıkgözlük, başkasını çiğneyerek öne geçmeyi meşru kılan birarsızlık, yol gösterici olmak- tadır. Duygusal değişımin bu noktasında ortaya 'güven- s/z/A'çıkmaktadır. Kimse kımseye güvenememekte," güvenmenin boş bir hayal olduğu, güvenen insanla-" nn aldatıldığı kanısı yerieşmektedir. 'Güvensizlik' öy-; lesine tehdit edici bir duygudur ki insanlar kendileri-, ni 'yapayalnız' duymakta gecikmezler. 'GüvensizHk'-; ve 'yalnızhk' hiçbir nesne tarafından doldurulamadı-j ğı için de insanlann bu boşluğu evleriyle. arabalany- la, hayvanlanyla doldurma girişımleri yeterli sonuçlar vermemektedir. İnsan insanı kaybetmiştır ve bulamamaktadır. Duygusal değişim bu aşamada kimliklenn yok edil- diğini fark eder. Artık insana kimlik veren 'güvenHir1 ' hıçbir şey kalmamıştır. •• Arkadaşlar. hırslı rekabet içinde kaybedilmiştir. Yakın çevredeki insanlar, tüketim yarışı içinde, ge- çilmesı gereken ölçü noktalanna dönüşmüştür. İnsanın kımliğıni oluşturan işaret noktaları yok ol- maktadır. * Artık eski kimlıklere dönme zamanı gelmiştir, in- sanlar bu duygu değişimi sonunda eski kimliklerine dönerler, kendilerıni oralarda bulmaya çalışıriar. Artık etnık kökenlere donülecektir. a Artık kültürel kökenlere donülecektir. Artık dinlere donülecektir. Mistık yollar, tarikatlar, özel giysiler, küçük ve dar topluluklara donülecektir. 'Güven', buralarda aranacaktır. 'Yalnızlıktan kurtulma' buralarda aranacaktır. • "•" -J 'Doyumsuzluktan, açgözlülük, açıkgözlük'ten kur- tulma buralarda aranacaktır. î İnsan duygularının değişimi çok önemli bir değişim . alanıdır. Üstelık de bu alandaki kayıplar dayanılmaz niteliktedirr bu kayıpların yerine konması için her yo- la başvurulabilır. Bu değişim Türkiye'ye özgü değildir, bütün dünya- yı ılgilendiren 'globalleşmış' bir sorundur. Ancak de- -#f)iiğışimin sonuçlan eibette her toplumun, tarihi, Vffîör' ru, binkknleri doğrultusunda yaşanacaktır. ' ' nt> ••• ' "•'. Spor-Loto çılgınlığı uzerinde neden düşünmüyor- sunuz? Leydi Di'nin ölumünün yarattığı sosyal hısteri uze- rinde, ingiltere'nin depresyona girmesi uzerine neden düşünmüyorsunuz? Savaşlarda kaybedilen insan duygulannı neden he- - sap etmiyorsunuz? Neden her şeyin sadece ekono- ' mik değerını ölçüyorsunuz? Kazanılan ve kaybedilen 'duygusal değerieri' ölçe- cek bir para biriminiz var mı? İnsanı kaybettınız ve bulamıyorsunuz. > Sadelik duygusunu kaybettiniz ve bulamıyorsunuz. - Hak ertığinızle yaşamadaki ödeşmek duygusunu, kaybettinız ve bulamıyorsunuz. Güvenı kaybettinız ve bulamıyorsunuz. İnsan dostluğunu kaybettiniz ve bulamıyorsunuz. Kaybettığinız her şeyi araba markalannda anyorsu- nuz. lüks evler hayalınde anyorsunuz, dolar mark pa- ritesinde anyorsunuz ve bulamıyorsunuz. Hayatla ödeşemıyorsunuz. Duygulann değişımıni hesaba katmamanın bede-. lıni ışte böyle ödüyorsunuz... ^Telekom'da asrm soygunu yapıldı' • CHP Genel Sekreteri Adnan Keskin, hükümeti, trilyona varan yolsuzluklann _, sorumluklannı ortaya çıkarmaya çağırdı. AMC\R.A (Cumhuri- yet Bürosu) - ÇHP Genel Sekreteri Adnan Keskin. Türk Telekom'da vapılan yüzlerce triKona varan yolsuzluklann "asnn soy- gunu" olduğunu belirterek hükümeti. sorumlulan or- taya çıkarmaya çağırdı Adnan Keskm. dün dü- zenlediği basın toplantı- sında. iktıdar partılerının muhalefettevken yolsuz- luklann üzerine gıdıleceğı sözünü verdıklerinı anım- satarak "Hükümet kuru- lalı 3 a> olmasına karşın. geçmişte eleştiri konusu vaptıklan bir tek yolsu/Ju- ğu, hırsızlığı orta>a çıkara- madılar" dedi Emlak- bank. Halkbank ve \'akıf- bank'ta verilen usulsüz teşv ıkler ve yağmalama- larla ilgıli soruşturmalann askıda tutulduğuna dikkat çeken Keskin. "İktidar parn'leri \apılanlara şal çe- kerken hortumlamalan da doTeye sokuyor" di>e ko- nuştu. Keskin. Türk Tele- kom'da yargının haklann- da takıbat başlattığı yöne- tıcılerın halen görevden alınmadığına dikkat çeke- rek şu ıddiaları gündeme getirdi: -14Ocakl997'deaçılan \e 11 Ağustos 1997'deso- nuçlandınlan 7 mihon do- larlık Data şebeke ihaksin-. de ahm. şartnameve uygun olmavan eski teknokıjili fîr-; madan vapılmıştır. Ihale-' nin sonuçlandınJmasındari- sonra şartnamede yeralan modem şapımlanndan >r azgeçilerek firmava bir* imkân daha sağlanmıştir.' İhalenin eski teknolojili fir-J maja verilmesüıe itiraz e-' den başmühendis. görev-. den abnarak ihalede yapı- lan usulsüzlüğe itirazetme- yen bir başkası göreve ge- tirilmiştir. -1 mılyon sterlin bedel- le ahnan ve 10 ilde kuru- lan sıstem. teknolojisi es- ki olduğu için bugün hiç- bir ilde kullanılamıyor. f - Türksat uvdulannın imalah. işletmesi \e bu uy-İ dulann kanallannın pa-^ zarianması konusunda uy- du üreticisi bir Fransız fir- mav la usulsüz ortaklık ku- rulmuştur. Bu ortaklıkla. Türksat'ın geleeeği ipotek alüna sokulmuş ve Türki- ye'nûı uzay teknolojileri alanındald araşnrma ve üretme imkânlan tama- men ortadan kaldınlırken Fransız fırmasına da hak- sız kazanç sağlanmışör. - Türk Telekom'u zara- ra uğratan yönetıcilere. kendılerine venlen VISA kartlarla sınırsız para har- cama olanağı tanınmıştır. „
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle