Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
25 EYLÜL 1997 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI
Yapı '97
Fuarı açıldı
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Yerli ve yabancı
162 firmanın katıldığı ve
lObin metrekarelik bir
alanda kurulan 2. Yapı '97
Ankara Fuan, Sanayi ve
Ticaret Bakanı Yalım Erez
tarafindan açıldı.
Erez, kara para
yönetmelığıne ılişkin bir
sonıya "Maliye Bakanı ile
aynı göriişteyim.
Ekonomıyi vergı
sısteminin içine
oturtmadıktan sonra, vergi
düzenını tam
yeıieştirmedikten sonra,
dünyadakı sıstemi hemen
uygulayalım derseniz
karmaşaya neden
olursunuz" yanıtını verdi.
Koç-Henkel
işbirliği
• Ekonomi Servisi - Koç
Holdıng ile Türk Henkel
arasında Azerbaycan ve
•Kazakistan'da tüketim ve
gıda ürünlennin toptan
satiş ve dağıtımını yapacak
"Ramgross" şirketine
ilişkın ortakJık anlaşması
dün ımzalandı. Yapılan
açıkJamada, şırketin temel
amacının sözkonusu
ülkelerde marka bilinci \e
kanal yapısının modern
pazarlama teknikJeriyle
oluşmasını sağlamak
olduğu belirtildi. Koç
Topluluğu ve Türk Henkel
ürünleri sözkonusu
şirketler aracılığıyla
pazarlanacak.
'Başkanlık
çözüm değil'
• Ekonomi Servisi -
Türkıye Genç İşadamlan
Derneği (TÜGİAD)
Yönetim Kurulu Başkanı
Murat Bekdik. yurttaşlık
bilincine dayalı demokrasi
külrürünü oluşruramamış
toplumlarda. başkanlık
sisteminin çözüm
olmadığını belirrti.
Merkezı idarenın değil,
yerel yönetimlerin
güçlendirilmesınin çözüm
olacağını bildiren Bekdik.
"Türkiye'de serbest pıyasa
ekonomisinin uzun
dönemlı kalıcılığının
ancak çoğulcu demokratik
bir siyasal yapı içinde
saglanacağına inaruyoruz"
dedi.
AJIiance Fonları
Türkiye'de
• Ekonomi Servisi -
Yönettiğı toplam 183
mılyar dolar tutanndaki
aktiflenyle dünyanın önde
gelen yönetim
şirketlerinden biri olan
Alliance Capital
Management (ACM)
fonlannın satışına
Türkiye'de başlanıyor.
Türkiye'de halka arz
edılecek ılk yabancı fon
olan ACM'nin satışına,
Eczacıbaşı Menkul
Değerler aracılık edecek.
Fortune dergisınin
belirlediğı Amerika'nın en
büyük 100 şirketinin
34'üne yatınm hizmetı
veren ACM'nin Yönetim
Kurulu Başkanı Dve H.
Williams. fonlann tanıtımı
içın 7 Ekim'de Türkiye'ye
gelecek.
Net Holding'den
haciz itirau
• Ekonomi Servisi - Net
Holdıng AŞ'nin en büyük
ortağı olan Besim Tibuk, 8
şirketin müflis Marmara
Bank'a olan kredi
borçlanna ılişkin 6 ayn
mahkemeden çıkan 1.5
trilyon liralık haciz
karanna a\iıkatlan
aracılığıyla itiraz ettı.
Avukat Ekrem Varnacı,
Marmara Bank ile Nakit
Risklerin Tasfiyesı
Anlaşması imzaladıldannı
söyleyerek bu anlaşma
gereğince bankaya olan
İcredi borçlannın
öngörülen vade ve
sürelerde ödenmeye devam
edildiğini bildırdi.
Harb-İş araştırmasma göre, ^95 itibanyla reel ücretler 1979 yılı düzeyinde bulunuyor
Enflasyonıuı nedeni kâr
BANU SALMAN
.ANKARA-Harb-îş Sendikası'mn "E-
mek GelirleriArasındaki Farkhlaşmaiar"
araştırması, enflasyonun iktidarlar ve ser-
maye tarafından öne sürüldüğü gibi ücret-
lerdeki artışlardan değil, kârlardan kay-
naklandığını ortaya koydu. Araştırmada,
1994 yılından itibaren yaratılan "işçi-me-
mur" çatışmasıyla, gelir düzeyleri düşü-
riilerek "yoksuüaşOnnapolitikâsı'" uygtı-
landığı vurgulandı. Kamu ışçilerinin üc-
retlerinin düşürülmesiyle elde edilen kay-
nağın damemurlaraaktanlmadığınadik-
kat çekildi.
Araştırmada, ekonomik bunalımın ya-
şandığı 1994 yılında özel sektörün, işgü-
cü maliyetlerinı hızla düşürerek, kânnı
koruduğu belirtildi. Devlerin, ilk 6 ayda
gelir düzeyindeki düşmeyi engelleyen yü-
rürlükteki toplusözleşmeleri ikinci 6 ay-
dan itibaren geçersiz saymasıyla kamu iş-
çi ücretlerinin de sarsıntı geçirdiğine dik-
kat çekildi.
1979 yılında 100 kabul edilen imalat
sanayiindeki işçilerin reel ücret düzeyle-
rinin 1988 yılında 61.3 'e kadar indiği, bu
tarihten sonra yükselişe geçerek 149.5
düzeyine çıktığı. ancak 5 Nisan Isrikrar
Paketi'nin uygulamaya konulduğu 1994
yılında reel ücretlerin yeniden düşüşe geç-
tiği belirtildi.
Araştırmada. reel ücretlerin 1995 yılı
itibanyla 1979 yıhndaki 100 olan düze-
yine geri döndüğü kaydedildi. Özel sek-
tördekı reel ücretlerin de, kamudaki gibi
1986'da 68.8'e kadar indiğı. 1993 yılında
108.5 düzeyine çıktığı, 1994 yılında düş-
meye başlayarak 1995 yılında 77'yegeri-
lediği belirlendı.
Araştırmada, kamu kesimindeki reel
işçi ücretlennin, özel sektöre göre daha
hızlı düştüğüne dikkat çekildi. Araştırma-
da, 1993 yılı bazalındıgında, özel imalat
sanayiindeki işçi ücretlerinin satın aima
gücünün yüzde 31, kamu kesimindekile-
rin yüzde 56 oranında düştüğü hesaplanır-
ken; aynı dönemde özel sektörde işçi üc-
retlerinin işverene maliyetinin yüzde 33 o-
ran ında düştüğü kaydedi1di. 1994 ekonomik krizinden sonra reel ücretler düşüşe geçtL
Elektrolıvc atakta
Ekonomi Servisi - Elektrolux, beyaz
eşyada Türkiye'de bu yıl yüzde 1 do-
laymda olan pazar paymı yüzde 2.5'e
çıkarmayı hedefliyor. 60'tan fazla ül-
kede faaliyet gösteren ve yıllık cirosu
18 milyar dolar dolayında olan Elekt-
rolux, Türkiye'nin Beyaz Eşya Genel
Müdürü BülentAyvazoğhı, geçen haf-
ta Antalya'da yapılan bayiler toplantı-
sında, ürün fiyatlannı enilasyon oranı-
na koşut olarak arttırmalanna karşın
satışlann artma eğilimini koruduğuna
dikkat çekti.
Ayvazoğlu, Türkiye beyaz eşya pa-
zannda 2000 yılında Elektrolux'ün
Avrupa'daki pazarpayı olan yüzde 25'i
yakalamaya çalıştıklannı belirrti.
Elektrolux toplulugunun Türkiye'deki
Genel Müdürü Henrik Lundberg ise
Türkiye'ye yönelik yatınmlannda he-
nüz üretimın söz konusu olmadığını,
öncelikle pazarlama ve dağıtım şebe-
kesini geliştirmek istediklenni belirt-
ti
Elektrolux, bayüeriyle pazar payını Avrupa düzeyine çıkarmayı hedefliyor.
Yeni hedef, gelir dağılımım düzeltmek
Temizel operasyonu
Ekonomi Servisi- Malive Bakanı Zekeri-
ya Temizel. kamuoyunda merakla bekJenen
yeni vergi düzenlemelerinin, gelir dağılımın-
daki adaletsizliği ortadan kaldıracak vergi
indirimine dayandığını belırtti. Temizel,
"Gelirriagıtımındalddengesiztiği gizleyecek
halimiz kalmadı. OECD'nin gelir dagılımın-
daki en adaletsiz ülkesi Türkiye ve Meksika.
Yüzde 22-4? arasında reel faiz uvgulavan
başka bir ülke yok. Süregelen kamu açıklan-
nı iç borçlanmayla çözmekten va/geçmeüyiz.
Bunun çaresi, namuslu yurttaşı bile vergi ka-
çakçtsı yapan bu vergi sistemini değiş. tirmek,
oranlan indirmektir" dedi.
Bakan Temizel, vergi kaçakçılığını önle-
yecek vergi ındirimi, iyi denetim, mükellef-
Ierin gerçek kazançlan üzerinden vergilen-
dirme, ücretlilerin vergi yükünün azaltılma-
sı, hayat standardı. geçici vergi, götürü ver-
gi gibi kazanılmamış vergilerin ortadan kal-
dınlması, basitleştirme ve gayrimenkuller
üzerindeki vergi indirimini kapsayan yeni
vergi düzenlemeleri konusunda 'cesur' dav-
ranacaklannı söyledi.
Mevcut vergi sısterrunden rahatsız olan
dürüst işadamlanyla 'aynı gemide' oldukla-
nnı ifade eden Temizel. yargıya gıden kara
paranın faize yatınlması nedeniyle elde edi-
len kazanca el konulması konusundakı 'şüp-
heli işlemlertebliği'nın vergiyle 'uzaktanya-
kından ilgisi olmadığını' kaydetti. Temizel,
basında yeralan kara paranın nemalandınl-
masıyla ilgilı yönetmeligin REFAHYOL dö-
neminde hazırlanan eski yönetmelik oldu-
ğunu, yönetmelikte yaptıklan değişikliğin
önümüzdeki hafta Bakanlar Kurulu'nda ele
alınacağını belirrti.
Temizel,
w
Türk mahkemeleri kara para-
nın ancakanaparasına el koyabilivordu. Bun-
dan sonra kara paradan sağlanan kazanca da
el konulacak" dedi.
Maliye Bakanı Temizel, istanbul Sanayi
Odasf nın meclis toplantısında yaptığı ko-
nuşmada, "62 katrihonluk bir bütçemiz var.
Yeni boyutlaria bu 8 katrihona ulaşrvor. Gt-
derleri kısarak bugün 2J katrilvıın. gelecek
yıl 7.7 katrilvon olacak faiz ödemelerini bile
yapamayacağız*' dıye konuştu.
ÇIFTÇIDOSTU/ SADULLAHUSUMI
SÖKE - Tansu Çiller hükü-
metinin pamukta "prim siste-
mi'ne geçilmesi için 12.8.1993
tarihinde aldığı karar
16.9.1993'te Resmi Gazete'de
yayımlanarak yürüriüğe girmiş-
ti. Böylece Türkiye'de ilk kez
prim sıstemi uygulaması baş-
lamıştı. Sistem yıllardan beri
borçtan kıvranan üreticileri, ta-
ban fiyat uygulamasından ya-
kınan sanayici ve tücx;an se-
vindirmiş ve 1980 yılından son-
ra ilk kez her iki kesimin de pa-
ra kazanmasını sağlamıştı.
1993 yılında pamuğa verilen
alım fiyatı 6 bin lira, prim de 3
bin lira idi. Fiyatın yansı kadar
prim verilmişti... Bugün olduğu
gibi, o günkü gazetelerde de
"Vatandaşın ödediği vergiler
çiftçiye peşkeş çekıliyor" tü-
ründen yayınlar yapılmış, bazı
aklıevvel ekonomistler de
"Bütçe delindi" gibisinden de-
meçler vermışlerdi. Bir bardak
suda kopanlan fırtına gerçek-
ten ortalığı kanştırmıştı.
Ama sonuçta görüldü ki üre-
tici, 13 yıldan bu yana ilk kez
para kazandı. Sanayici, ihra-
catçı ve tüccar ise dünya piya-
salanna uygun fryatlarla alım
yaparak kâriı bir yıl geçirdi...
Devlete gelince, üreticilere
prim olarak ödediği 4 trilyon
500 milyar lira karşılığında, tam
14 trilyon lira fazladan vergi
topladı. Bazı gazetelerin ve
ekonomistlerin iddia ettiği gibi
ne bütçe delindi, ne de devlet
battı...
Pamukla yakından uzaktan
ilgisi olan herkesin, bu arada
devletin kazançlı çıkması za-
manın Başbakanı Tansu Çiller'i
de keyfe getirdi ve Türkiye'de
tümtanm ürünlerine "primsis-
temi" uygulaması başlatılaca-
ğını açıkladı... Prim sisteminin
başanya ulaşması ve Başba-
kan'ın bu konuda teminat ver-
mesi tanmda da artık bir çıkış
300 Trilyonluk Vergi Kaçağı!..
yolu bulunduğunu ortaya koy-
du.
Ancak, çırçırcının, ipJikçinin,
dokumacının, konfeksiyoncu-
nun, toptancının, perakende-
cinin vergilerinde artış olduğu
anlaşılınca bazı iş çevrelerinde
ters rüzgârlar esmeye başladı.
Hemen prim sisteminin kaldı-
rılması için harekete geçildi.
Başanlı da olundu. Zamanın
Başbakanı Tansu Çiller, 1994
yılı ürünü pamuğa bin lira prim
ilan ettiği halde, son anda ses-
siz sedasız vazgeçiverdi. Bir
daha da "prim" lafını ağzına al-
madı. Sorulan bileyanıtlamak-
tan kaçındı...
Hemen herkes şaşırmıştı.
Üreticinin, sanayici vetüccann,
hatta devletin yaranna olduğu
anlaşılan böylesine bir sistem-
den vazgeçilmesinin nedenini
hiç kimse çözememişti... An-
cak, kısa süre sonra küçük bir
araştırma prim sisteminden
kaçmanın nedenini ortaya çı-
kardı. Çünkü, pamukta çırçır-
cıdan, iplikçiden, dokumacı-
dan, konfeksiyoncudan top-
tancıya ve hatta perakendeci-
ye kadar oluşan zincirdeki bü-
tün işlemler belgelendiği için
vergi kaçağı önlenmişti. Tabii,
prim sistemi uygulandığı za-
man kimlerin vergi ödeyecek-
leri belliydi... Çiftçi, prim alabil-
mek için pamuğunu sattığı tüc-
carveyasanayiciden belgealı-
yor ve böylece perakendecıye
kadar olan tüm işlemler kayda
giriyordu... Hemen bazı sana-
yici ve iş çevrelerinin bu ne-
denleTansu Çiller'e baskı yap-
tıklan ve prim sisteminden vaz-
geçirdikleri iddialan yayıldı...
Nitekim, gene yapılan bir
başka araştırmaya göre, 1994
yılında prim sistemi uygulan-
mayacağı için vergi kaçağının
70 trilyon liraya ulaşacağı he-
sap edildi... 1995 ve 1996 yıl-
lannda da vergi kaçağı devam
etti...
Mesut Yılmaz da
prim veremedi
Bütün uyanlara rağmen, ne
yazık ki Mesut Yılmaz hükü-
meti de 1997 yılı ürünü pamuk-
ta prim uygulamasına geçe-
medi. Sadece alım fiyatı ilan et-
mekle yetindi. Bu yüzden 1997
yılında pamuk üreticilerinin
kaybı 100 trilyon lirayı, devle-
tin kaybı ise 200 trilyon lirayı
bulacak... Sanayi ve iş çevre-
lerinin bir kısmı da 300 trilyon
liraya yakın haksız kazanç sağ-
lamış olacak...
Söke Ziraat Odası yönetici-
leri bu konuda ciddi bir çalış-
ma yapmışlar. Prim sisteminin
yarariannı ortaya koyan bir ra-
por hazırlamışlar ve Başbakan
ile ilgili bakanlara göndermiş-
ler. Rapora göre, prim verilme-
diği için 1997 yılında pamukta
kayıt dışı kalan işlemlerin tuta-
n tam 1 katrilyon lirayı bulacak.
Hazine'nin vergi kaybı ise 288
trilyon liraya ulaşacak. Üretici-
ye eğer prim verilmiş olsaydı
devletten çıkacak miktar 40
trilyon lirayı geçmeyecekti. Sö-
ke Ziraat Odası'nın çalışması-
na göre, primler üreticiye
ödendikten sonra Hazine'ye
fazladan 248 trilyon lira kala-
caktı...
Işin en üzücü yanı, katrilyon-
larca lira borcu olan ve hergün
para diye dört dönen hükü-
metlerin, hem üreticileri hem
de devleti kazandıracak olan
böylesine bir sıstemi görmez-
likten gelebilmesi... Aynca, hiç-
bir hükümet bu konuda bilgi
sahibi olmadığını iddia ede-
mez. Zira, birkaç kez Cumhu-
riyet gazetesinde yazıldı. Zira-
at Odası Başkanlan, Ege Çift-
çiler Derneği yöneticileri, Tariş
Pamuk Birliği Başkanlan, Izmir
Ticaret Borsası Başkanı pa-
mukta nasıl vergi kaçınldığını
hem yetkili makamlara hem de
basına kaç kez açıkladılar.
Vergi kaçağı şadece
pamukta değil...
Hem de yalnız pamukta de-
ğil, buğdayda, mısırda, ayçiçe-
ğinde, zeytinyağında, ette, süt-
te vergi kaçağı var. Ürünlerin
büyük bir kısmı tüccann ve sa-
nayicinin eline geçtikten sonra
vergilendirilemiyor. Bu yolla ka-
çınlan vergınin bir katrilyon lira-
nın çok üstünde olduğu tah-
min ediliyor... Söke Ziraat Oda-
sı'nın raporunda da bu durum
açık açık belirtiliyor!..
Türkiye'nin şiddetle paraya
ihtiyacı var. Hükümet, gelir
sağlayabilmek için, geçim sı-
kıntısı içinde bulunan dar gelir-
li insanlanmızın kesesini zorla-
maya başladı... Neredeyseağ-
zındakı lokmanın yansını ala-
cak. Öte yandan para kaza-
nanlardan alınan vergiler gü-
lünçtür. Önceki günkü gazete-
lerde de açıklandığı gibi, lüks
hayat yaşayanlardan âüınan ya-
şayanlann gösterdikleri kazanç
tablolan utanç vericidir. Bütün
yük, kıt kanaat geçinmeye ça-
lışan insanlanmızın sırtınayük-
lenmektedir...
Hükümetin bu durumu gör-
memezlikten gelmesi düşün-
dürücüdür. Pamukta kaçınlan
verginın bu yıl 300 trilyon lira-
ya ulaşacağını bilmeyen kal-
mamıştır. Prim sistemi uygula-
masına acele olarak geçılmez-
se 1997 yılında da 300 trilyon
lira havaya uçup gidecektir...
Başbakan Mesut Yılmaz'a
ve Başbakan Yardımcısı Bü-
lent Ecevit'e bir kez daha ha-
tırlatmak istiyoruz. Pamuk üre-
ticısine 80 trilyon lira prim da-
ğıtıldığı takdirde, hem üretici
kazanacak hem iç ve dış piya-
salarda fiyat dengesı oluşacak
hem de devlet fazladan 200
trilyon lira vergi geliri sağlaya-
caktır... Son yıllarda pamuk
üretimi azalmaktadır. Bu yıl
hem çeşitli hastalıklardan hem
de üretici parasıziıktan tariala-
nna yeterince bakamadığı için
verim daha da düşük olacak-
tır. Uzmanlann verdikleri rapor-
lara göre tarialan basan man-
tar hastalığı yüzünden üretici
belki de 3 yıl pamuk ekemeye-
cektir... Buna rağmen prim ve-
rilmezse üretici perişan olacak,
borcunu harcını ödeyemeye-
cektir. Tabii pamuk üretimi çö-
kecek ve tekstil sanayii de ta-
mamen dışa bağımlı hale
gelecektir...
Türk ekonomisini ve pamuk-
çuluğu kurtarmak da batırmak
da hükümetin vereceği karara
bağlıdır...
İŞÇİNÎN EVRENİNDEN
ŞÜKRAN SONER
Rahat Olsunlar
Maliye Bakanı Zekeriya Temizel'in "Herkes ra-
hat olsun" mesajı iki gündür birinci haber.
Neden mi rahat olunacak?
Para gözaltında tutulmayacak.
Kimin parası?
Senin, benim, bizim değil tabii ki. Bankada 5 mıl-
yardan fazlası olanın parası.
Bankada 5 milyardan fazlası olan neden korku-
yor ki?
Eskiden olsa "komünistler gelip fazla paralara el
koyacak"türünden birgüldürmece, korkutmaca dü-
şünülebılırdı.
Sahi bankalarda 5 milyardan fazla parası olanlar
neden bu kadar çok korkmuşlarki. Hükümet güven-
ce venyor?
Hani mali suçlan önlemek ve kara para işlemle-
rini ortaya çıkarmak amacıyla hazırlanan bir yönet-
melik vardı ya. 1 Kasım'da yürürfüğe girecekti. Işte
o yönetmeligin yürüriüğe girmesi; ekonomi. para,
banka çevrelerinde panik yaratmış. Bankalar dev-
reye girmışler, bankalardaki yatırımların yurtdışına
kaçacağından söz etmişler. Hükümet de para pıya-
salannda ürküntüye yol açmamak üzere uygulama-
yı ertelemiş. 5 milyann üzerindeki parasal işlemlerin
incelenmeyeceğini, paranın gözaltında tutulmaya-
cağını duyuruyor.
Medyada konuya ilişkin haber ve yorumlan dik-
katle okumaya; para, banka, ekonomi çevrelerinin
neaen paniğe kapıldıklarını anlamaya çalışıyorum:
Ayıplan kapatmaya özenli bir dille, Itatya'nın da bu
yoldan ekonomik gelişmesini yarattığından, küçük
ve orta ışletmelerin doğrudan ilişkiler içinde gelişti-
ğinden, zaten büyüdüklerinde otomatik kayıtlı eko-
nominin ıçine girdiklerinden, vergilendirme kapsa-
mına alındıklanndan, kayıt dışı ekonomi, kara para
denetim altına alınmak istenirken çok dikkatli, ölçü-
lü olunması gereğinden.. söz edenler var.
Turkçesi, sorun pıyasa ışlemlerinde 5 milyardan
fazlasına sahip olmak değil. Sorun bu paranın ne-
reden gelip, nereye gideceğinin hesabının verilmek
istenmemesı, daha doğrusu verilememesi. Daha da
Turkçesi, pıyasa ışlemlerinde dolaşan paranın
önemli bir ağırlıkla yasal yollardan kazanılmıyor ol-
ması.
Önemli bir bölümünün kirli para olması ile de iş
bitmiyor. Bir dığer kirli para olmayan bölümünde de
vergı ödenmemesı, kaçak üretimden, kaçak, sigor-
tasız çaiıştınlanlann sırtından kazanılması.. kara pa-
ra olması gibi durumlar var.
Maliye Bakanlığı'nca yapılan bir araştıımadan çı-
kan utanç tablosu daha yeni yayımlandı. Akaryakıt
satıcılannın ortalama 162 milyon, kuyumcuların 66
milyon, bakkal ve marketlerin 32 milyon, müteahhit-
lerin 56 milyon, otel-motel sahiplerinin 58 milyon, de-
ri satıcılarının 50 milyon, eczanelerin 82 milyon, fı-
nncılann 51 milyon aylık kazanç sahibi görüldükleri
bir ülkede yaşıyoruz. Biz bordo mahkûmlan, ücret-
lıler sadece dünyanın en yüksek oranda vergi öde-
meye mahkûm çalışanları değıliz. Bızım serbest
meslek erbabımıza, çalışanına göre hayli zengin,
varlıklı görünüyoruz.
Türkiye'de yaşamın heralanında neden bu kadar
kirienmenin olduğu ve Susurluk gibi bir olayda bile
hesap sorulamadığı daha iyi anlaşılıyor. Belli kı "ten-
cere dibin kara, seninki benden kara" örneği, kim-
se kimseye hesap soramıyor.
REFAHYOL'dan kurtulduk derken ANASOL-D'nin
partizan atamalardan, ekonomik karariara, Merce-
deslere uzanan bir dizi ıcraatta çok kısa zamanda
yıpranması ve de ne şeriatla, hele de Susurluk ve çe-
telerle asla hesaplaşma niyetinde olmadığının anla-
şılması.. umutsuzluğu besliyor.
Işte tam da böyle bir dönemde Cumhurbaşkanı,
başkanlık sistemini tartışmaya açtınyor. Sahi, siya-
si partiler birbirini denetleyemeyecek boyutlarda kir-
lilik batağında, onlan denetlemede öncü güç sendi-
kalar, en büyük başkanlannın gözü doymazlıklan ile
siyasetçilerden belki de daha fazla kirienmeleri yü-
zünden arazı olmuş vaziyetlerde, sermaye banka-
lardaki 5 milyarfann üstündekinin hesabının sorulma-
sından panikleyecek kadar en kirii pozisyonlarda..
başkanlık sistemi Türkıye'yi nasıl kurtaracak?
Sayın cumhurbaşkanımızı başımızdan eksik et-
meyerek kurtaracağı besbelli de demokrasiyi, bizi
nasıl kurtaracak?
Bence krallar gibi etkili ve de yetkili başkanlanmız
olduğunda, onlara her şeyi hak görüp, yaptıklan her
şeyi hoş göreceğımız, bugünkü durumlara benzer
haller ve durumlarımızdan daha az yakınır ola-
cağımız hesaplanıyor. Aynca patlama noktalannda
başkanlan getirip götürmenin, klasik demokrasi ve
koalisyon iktidarlanndan daha kolay, daha esnek o-
lacağı da varsayılıyor.
Küreselleşmenin patlama yarattığı toplumsal kır-
lenmede, başkanlık sistemi azgelişmış ülkelerde
sandık demokrasisi oyalamacasında ideal sistem
olarak seçilmiş bulunuyor. Her şey, yeni dünya
sömürü düzeninin içeride ve dışandaki çıkar odak-
ları "rahat etsinler" diye düzenlenıyor.
Borçlara ertelemeANKARA (Cumhurijet Bürosu) - Ziraat Bankası, do-
ğal afetlerden en az yüzde 40 oranında zarar gören çiftçi-
lerin borçlannjn 1 yıl süreyle erteleneceğini açıkladı.
Ziraat Bankası'ndan yapılan açıklamada, il hasar tes-
pit komisyonlannca yapılacak incelemeler sonucu, doğal
afetlerden en az yüzde 40 oranında zarar gördüğü sapta-
nançiftçilerin, bankaya olan 1997 vadeli borçlannın, 1 yıl
süre ile faizsiz olarak erteleneceği bildırildı.
Açıklamada, borçlann ertelenmediğine ilişkin haberle-
rin doğru olmadığı kaydedildi.
Doğal afetlerden zarar gören çiftçilerin borçlannın er-
teleneceğine yönelik uygulamanın Bakanlar Kurulu'nda
karara bağlandığı belirtilirken, zaran belirlenen çiftçiler-
den bankaya başvuranlann borçlannın hemen ertelenece-
ğine dikkat çekildi.
YAPI VE KREDİ BANKASI A.Ş.'DEN
DÖRDÜNCÜ, ALTINCI VE YEDİNCİ
MENKUL KIYMETLER
YATIRIM FONU YATIRIMCILARINA
DUYURUYapı ve Kredı Bankası A.Ş.'nın Kurucusu olduğu Dorduncu. Altıncı ve Yedıncı Menkul Kıymetıer
YaCnm Fonları. Sermaye Pıyasası Kurulj'nun Serı- VII. No: 10 sayııı Teblığı'nın 54 uncu naddesı
çerçevesınde Sekızıncı Menkj] Kıymetler Yatınm Fonu bunyesınde bırleştırıleceğınden. Sermaye
Pıyasası Kuruiu'nca 3 9.1997 tarıh ve Kv
D/556 sayı ile onay.anan soz konusu Yatınm Fonlan
IçtuzüKİerının tad.l edılen sureye ılişkin 3.2 naddesı 11.9.1997 tarihinde ticaret sıcılıne tescıl
ve 16.9.1997 tarıh ve 4377 sayılı TTSC nde nan edılmıştır.
Içtuzuk değışiklıgı -le bırlıkte. Dorduncu. Abncı ve Yedıncı Menkul K.ymetler Yatınm Fonlan'nın
Sekızıncı Menkul Kıymetier Yatınm Fonu bunyesınde b rleşmesıne ve soz konusu Fonlar ın tun
nal varMının SeKizıncı Menkul Kıymetler Yatınm Fonu'na devredılmesıne ımkân sagianmıştır
Bakan Gürdere ATÎAD heyetini kabul etti
6
AB artık ara hedef
ANKARA (AA) - Avrupa Türk tşadamla-
n ve Sanayicileri Demeği (ATİAD) Başka-
nı Ahmet Aydm ile Yönetim Kurulu üyele-
ri, Devlet Bakanı Metin Gürdere'yi ziyaret
ederek hazırladıklan "2010 Yın Raporu"nu
sundular. Türk insarunın başlangıçta AVTU-
palı karşısında kompleksleri bulunduğunu,
fakat Almanya'ya giden işçilenn bu ülkede
başanlı olmasının, hatanın insanlarda değil,
sistemde olduğunu ortaya çıkardığını anla-
tan Gürdere. "Kalkınma, arnk hükümetie-
rin değil, işadamlannuı mcsclcsi. AB'\c üye-
lik bizim için artık ara hedef; öyle de olmab-
dır. Ankara'da si\asi kavgalardevam eder, a-
ma bu sizi etkilemesin" dedi.
ATlAD Başkanı Ahmet Aydın da Türki-
ye'de en çok istedıklen şeyin ıstikrarlı bir
pohtikyaşam olduğunu söyledi. 1980'lıyıl-
lann Almanya'da ortaya çıkardjğı Türk işa-
damlannınATİAD'ıoluşturduğunu,buüye-
lerin de Avrupa'da çok başanlı olduklannı
anlatan Aydın. Türkiye'nin gündeminde 12
Aralık'ta yapılacak AB toplantısı olması ge-
rektiğini kaydetti. Aydın, hazırladıklan rapo-
run 2010 yılmda Almanya'daki Türk köken-
li müteşebbis sa>ısının 110 bine, cirolannın
ise yüz milyar dolara ulaşacağını ortaya koy-
duğunu bildirdı. ATlAD tstişare Kurulu Baş-
kanı Kemal Şahin ise, ülkelerin gücünün ge-
lecekte jeo-ekonomik olarak ifade edilece-
ğini belirterek yurdışında 55 bin Türk
işadammın çalıştığını vurguladı.
YAPI VE KREDİ BANKASI A.Ş.'DEN
BEŞİNCİ MENKUL KIYMETLER YATIRIM FONU
YATIRIMCILARINA
DUYURUYapı ve Kredi Bankası A.Ş.'nın kurucusu olduğu Beşıncı Menkul Kıymetler Yatınm Fonu. Sermaye
Pıyasası Kurulu'nun Serı: VII. No: 10 sayılı Teblığfnın 54'uncu maddes. çerçevesınde Bırıncı
Menkul Kıymetler Yatınm Fonu bunyesınae bırleştınleceğmden. Sermaye Pıyasası Kurulu nca
3 9.1997 tarıh ve KY3657 sayı ile onaylanan soz konusu Yatınm Fonu Içtuzugu nun tadıl
edıler sureye ıl şKin 3 2 maddesı. 11.9 1997 tarihinde ticaret sıcılıne tesc I ve 16.9 1997 tarıh
\/e 4377 sayılı T
r
SG nde ilan edılmiştır.
içtuzük değişıklığı ile brhkte. Beşıncı Menkul K ymetler Yatınm Fonu nun Bırıncı Men<ul
Kıymetler Yatınm Fonu bunyesınde bır'eşmesıne ve soz konusu Fon'un tum mal varlığının
Bırncı Menkul Kıymetler Yatırın Fonu'na devredılmes ne ımkân sağlanmışt'r.