Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
20 EYLÜL1997 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Hakarete uğradığını söyleyen Mersin Üniversitesi Rektörü Ülkü'nün YÖK'e karşı başlattığı tartışma büyüyor
Reklör tartakLayan YOK BaşkanıEBRUTOKTAR
A.VKARA - Yûksek Öğretim Kuru-
lu'nın (YÖK), özerk-demokratik üniver-
site ;abalanna karşı yaptığı baskılara ta-
vırıan Mersin Üniversitesi Rektörü Prof.
Dr. Vîıral Clkü. diğer üniversitelerin de
buımcadeleye katılacağını söyledi. Ulkü,
YÖK'e karşı yapılan mücadelede ipi çek-
tiklerinı belirterek "Taş yuvarlanmaya
başbdL Herkes burnundan soiuyor" dedı.
Menin Üniversitesi Rektörü Vural Ül-
kü'nün. üniversitedeki birçok akademik
çalısmanın engellenmesi nedeniyle
YÖR'e karşı başlattığı tartışma büyüyor.
Ülkü,"YÖK'ün laik veAtatürkçü birçiz-
gkkeğitiın \eren Mersin İ nherstesi'nde-
ki akademik ve bilimsel kadrolara yapda-
cak ıtamalara müdahalc ettiğu koşuÛara
uygun bölümlerin açdmasuıa hiçbir gerek-
çe göstermeden izin vermediği'' yönünde-
kı açıklamalannın birçok üniversite tara-
fından da desteklendiğıni söyledi. "De-
mokratik ve özerk ünrversite için ne gere-
• Mersin Üniversitesi Rektörü Prof. Ülkü, "Bana hakaret ve küfur eden YÖK Başkanı Güriiz, KKTC'den
bir üniversite rektörünü de kolundan tutup koridora fırlatmış. Benim hakaretler karşısında duygulanma
hâkim olamamam gibi bu rektör de dakikalarca ağlamış" dedi.
kryorsa yapacağun" diyen Ülkü, dığer üni-
versitelerin de seslerini yükseltmeye baş-
layacagını söyledi. Ülkü, YÖK Başkanı
Kemal Gürüz'ün kendisine çok ağır haka-
retler etmesini sindiremediğini belirterek
"Ancak, Gürüz'ün hakareaerine manız
kalan sadece ben değOmişün. Önceid gün
NTV'de yaptığun knnuşmalar sırasında
Gürüz'ün hakaretlerini aktanrken, duy-
gulanma hâkim olamadım. Beni teselli et-
mek için arayan KKTC'den birrektör.Gü-
rüz'ün kendisini kolundan tutup korido-
ra nrlattığınu bu nedenk dakikilarca ağ-
ladığını söyledT dedi. Ülkü 60 yaşında ol-
duğunu ve eğitime 38 yıldır hizmet verdi-
ğini anımsatarak "Bu hakaret ve küfürle-
ri işitmeye müstahak nuyun? Kim bana
böyle hakaret edebflir? O nedenk sinirle-
rim bozuMu" diye konuştu.
Ülkü, Almanya'dan, Kıbns'tan ve yur-
tıçındeki ünjversitelerden özellikle îstan-
bul, Ankara, Erzurum, Samsun, tzmır'den
kendisine destek geldiğıni söyleyerek
"Mersin'de gece yansına doğnı insanlar
neredeyse miting havasında sokaklarda
toplanarak bizi destekliyorlar" diye ko-
nuştu. Ülkü, YÖK Başkanlığı'nın merke-
zıyetçi ve buyurgan yapısının Prof. Ke-
mal Gürüz'ün kişisel tavn nedeniyle da-
ha da ağırlaştığını belirttı. Atatürkçü ve la-
ik bir çizgiye sahıp olduklannı vurgulayan
Ülkü, Güriiz"ün en çok kendi ünıversite-
lerine baskı yaptığını söyledi. Ülkü,
YÖK'ün Prof. Cevat Geray, Prof. Zafer
Üsküi gibi öğretim üyelerine "alerji duy-
duğu" için kamu yönetimı, uluslararası
ilışkiler ve yerel yönetimler programlan-
nın açılmasına hiçbir gerekçe gösterme-
den izin vermedigini savundu. YÖK'ün
kendılerine yönelik baskılannın üniversi-
tedeki "sol kadrolaşmayı engeBeme" te-
meline dayandığı vönünde duyumlar al-
dıklannı belırten Ülkü. "Biz demokrasi-
den bahsettikçe YÖK Başkanı Güriiz bi-
ze 12 Eylül arbklan diye hakaret edjyor"
dedi. Ülkü, çarşamba günü Gürüz'le ara-
sında şu diyaloğun geçtiğini söyledi:
Kemal Gürüz: Siz insan mısınız? Yap-
tığınızdan utanmıyor musunuz?
'Vural Ülkü: Biz demokratik laik bir üni-
versiteyiz.
Kemal Gürüz: Laiklik, demokrasi size
mi kalmış! Bunlar sizin tekelinizde mı
zannediyorsunuz! Sizkimoluyorsunuzda
bunlar hakkında konuşuyorsunuz? Orada
rektör olarak bir gün bile kalabileceğıni-
zi mi zannediyorsunuz? Devlet sizin he-
sabınızı görecektir. Üniversitenizde dok-
tora yapacak bir kışi bile yok. Yardlmcı-
nızın sekreteri ıle Bodrum'a gittiğınden
habenniz var mı?
Vural Ulkü: Hıç kimsenin özel hayaö-
nakanşılmamalı.
Kemal Gürüz: Ne demek özel hayata
kanşılmaz? Sızde namus, ahlak, utanma
duygusu yok mu? Yöneticiliğin ne oldu-
ğundan habenniz yok. Üniversitenın
U'sünden haberiniz yok. Sizden bunlann
hesabı sorulacaktır. Üniversite, birkaç 12
Eylül artığına bırakılmayacaktrr. Orada 12
Eylül öncesıni yeniden yaratmak isteyen-
ler var. Onlardevletin gücünü görecekler-
dır!
Vural Ulkü: Bu sözleri kabul edemem.
Kemal Gürüz: Kabul edemem ne de-
mek! Siz kim oluyorsunuz?
YÖK Başkanı Kemal Gürüz ise, suçla-
malar karşısında sesız kalmayı tercih ede-
rek zamanı gehnce konuşacağını söyledi.
Gürüz, "Rektörlerle basın araahğryia ko-
nuşma üslubuna sahip değüinT dedi.
Mıllı Eğıtim Bakanı Hikmet Uluğbay
ise tartışmanın normal karşılanması ge-
rektiğini savundu.
Orman yangını
Jandarma
işadammı
anyor
ÖZCANÖZGÜR
MUĞLA - Marmaris
Tuzla Koyu'nda çıkan ve
1300 hektar orman alanının
• yok olmasıyla sonuçlanan
yangınla ilgili soruşturma
sürdürülüyor. Çok sayıda
kişinin ifadesine başvuru-
lan soruşturmada, yangının
bir "içkfli âlem" sonrası çık-
tığı savlan da araştınlıyor.
Savlan ortaya atanlann ifa-
delerinden yola çıkan Mar-
maris Jandarma Komutan-
lığı'nın Hüseyin Çolakoğlu
adlı tstanbullu işadamını
aradığı öğrenildi. Işadamı
Çolakoğlu'nun tüm çagn-
lara karşın ifade vermeye
gelmediği bildirildi.
Marmaris'te geçen ağus-
tos ayında meydana gelen
ve Göko\'a Körfezi'ni saran
ormanlânn yânmasma ne-
;
'
den olan yangının ardından
başlatılan soruşturmada,
Tuzla Koyu'nda görüldüğü
belirlenen 5 teknenin per-
sonel ve yolculannın ifade-
leri alındı. Alınan ifadeler-
den yola çıkan jandarma,
Hüseyin Çolakoğiu adında-
ki i$adamını aramaya başla-
dı.
Edinilen bilgilere göre,
Natural Şirketi sahibi işa-
darru Çolakoğlu'nun yan-
gının çıktığı gün Tuzla Ko-
yu'na teknesiyle geldiği ve
beraberindekilerle bir zod-
yak botla karaya çıktığı,
koyda eğlendikten sonra,
yaktıklan ateşi söndürme-
den tekneye döndükleri
savlandı.
Yine savlara göre yangı-
nın hemen ardından bölge-
ye gelen orman yangın sön-
dürme helikopterlerinden
de bu tekne görüldü. Ayn-
ca tekne sahiplerinin neden
olduklan yangını kendile-
rinin ıhbar ettikleri de sav-
lar arasmda yer aldı.
Sanlıurfa
Tatlıses
okulunun
temelini attı
SANLIURFA (Cumhu-
riyet) - "Urfa'da Olasford
vardı da okumadık mı?__"
Urfa"nın Atatürk Ma-
hallesi' ndeki bir mağarada
dünyaya gözlerini açan
türkücü tbrahim Tatlıses,
okula gidemediğini yuka-
ndaki sözlerle yansıtmıştı.
Tatlıses, ünlü olduktan 20
yıl sonra, içindeki okuma
özlemini kendi adını taşı-
yacak ilköğretim okulunun
temelini atarak gidermek
istiyor. Okulun tüm gider-
lerini kendisinin karşılaya-
cağını belirten Tatlıses.
"Her zaman okuyamama-
nın ezikliğini hLssettim. Ben
okuyamamışüm, ama yeni
nesi) okuyabilecek"dedi.
Devlet Bakanı Metin
Gürdere'nin de katıldığı
temel atma töreninde duy-
guluanlaryaşandı. Fırat'ın
Türküsü'nün çalındığı tö-
ren için dün özel uçakla
Şanhurfa'ya gelen Ibrahim
Tatlıses'i Vali Yardımcısı
Mefhın Dalh ıle sanatçının
hayrarüan karşıladı.
60 milyar liraya mal ola-
cak 26 derslikli ilkokulun
temelini kendi elleriyle
atan Tatlıses, Şanhurfa'ya
birde hastane yaptıracağı-
na söz verdi.
Cumhuriyet'in ilk
öğretmenlerinden 97 yaşındaki Sadi
Arseven, Refah Partisi'ne öfkeli'Atatiirk olsuydı
bu maskamlıldarohnazth'
FİGENATALAY
Ilk sözü "Sizinle kaptkuluyuz" oldu. Son-
ra hemen ekledi: "1918,1919 ve 1920 yüla-
nnda. gazetenizin merkezi olmadan önce it-
tihatçılann toplandığı Kırmızı Konak deni-
len binada hanrlanan Yeni Mecmua'da dü-
zeltmenük >apüm. Yani sizinle ayıu kapıya
hizmet ettik."
Kapıkulu olmakla onur duyduğumuz ki-
şi, Cumhuriyet'in ilk öğretmenlerinden, 97
yaşındaki Sadi Arseven.
lnanılmaz bir hafızaya ve çok renkli anı-
lara sahip Arseven ile Çiftehavuzlar'daki ki-
taplar ve tablolarla dolu evinde, 12 yıl önce
kaybettiğı kansının çiçeklerle bezeli fotoğ-
rafının yanıbaşında, Atatürk'ten, Nadir Na-
di'den, öğretmenlikten ve müzikten söz et-
rik.
1900;de doğan. 1918'de Darül Mualli-
min'i (Ogretmert Okulu) bitiren Arseven,
ükokul öğretmenliği yaparken Ankara'da
açılan Musiki Muallimin Mektebi'nin sı-
navlannı keman çalarak verir ve 1927'de
Galatasaray Lisesi'nde müzik öğretmeni
olarak göreve başlar. Üç yıl sonra Kabataş
Lisesi'ne geçen Sadi Arseven, buokulda 28
yıl boyunca öğretmenlik yapar. Bu arada dı-
şardan liseyi bitinr, Darül Fünun'da hukuk
öğrenimi görür.
Sadi Arseven'e önce, "Atatürk'ü gördü-
1918vılında
Darül
Muallimin'i
bitiren Sadi
Arseven, 28 yıl
boyunca
Kabataş
Lisesi'nde
öğretmenlik
yaptı. Dışandan
liseyi bitiren
Arseven. hukuk
öğrenimi gördü.
Atatürk'ü
Dumlupınar'da
gördüğünü
söyleyen
Arseven,
"Gazimizi öyle
biraranuza
aldık ki. iki defa
çarpışük''diye
konuştu.
nüz mü?" diye sorduk. "Görmek ne de-
mek, dokundum, sokuldum" diye başladı,
bu belki de en değerli anısını anlatmaya.
9 Eylül 1922'de Atatürk tzmir'e girdiğin-
de. Galatasaray Lisesi'nde hoca ve Ögret-
men Okullan Mezunlan Cemiyeti'nin de
başkanı olan Arseven, öğretmenlere, "tz-
mir kurtanldı. Getin tzmir'e gidelim, hükü-
meti tebrik edeBm" önerisinde bulunuyor.
Teklifı kabul ediliyor ve ögretmenler vapur-
la tzmir'e gidiyorlar. Gerisini Arseven'den
dinleyelim. "MidUM'den geçerken Yunan
bayragının dalgalandığmı gördük, ağladık.
tzmir'e vardığumzda şehir hâlâ yanıyordu.
İzmir'K mualnmJerk bir hafta gezdik, ziya-
retkryapak.tstanbul'dantanıştığınıızHaIk
Fırkası Reisi Sadrefün bey, veda ziyaretim sı-
rasında bana, 'Sen gitme, burada kal. Yann
Dumlupınar'a gidiyorum, merasim yapıla-
cak. Gazı Hazretleri de gelecek. Seni de gö-
rürmek istiyorum' dedi. Ertesi gün Dumlu-
pınar'a gMk. Türkiye'nin ber yerinden get-
miş insanlarla dolu vadinin ortasında kapt-
lan. pencereleri kapalı bir tren duruyordu.
Biraz sonra trenden. \anında Latife Hanım
ve kocaman bir köpekle Atatürk çıkb. Golf
dbisesi giymis, a\aklannda İskoçlar gibi yün
çoraplar, başında kasket Atatürk'ü öyle bir
aramıza aldık ki. iyice sokuldum. Gazi haz-
retleri ile iki defa çarpışük."
Gelelim müzikle ilgili anılara. Sadi Arse-
ven, Galatasaray Lisesi'nde müzik öğret-
menliği yaparken, Nadir Nadi de bu okulda
öğrenci. tkisideMacarkemancı KaroHBer-
ger'den keman dersleri alıyor. Nadir Nadi ile
bazen lisenın Tevfık Fikret salonunda ke-
man çaldıklannı anlatan Arseven, "Benon-
dan iyi çalardun" demeyi de ihmal etmiyor.
Konuşurken sık sık, "Yaşlandım ama Ûıti-
yariamadım" diyen Sadi Arseven'in anıla-
n. yazmakla bitecek gibi değil. Elindeki Re-
fah Partisi broşürünü öfkeyle sallayan Ar-
seven'in sözleriyle noktayı koyalım:
"Atatürk hayatta olsaydı bu maskaralık-
lar olmazdL.."
Şemsi Denizer'e soruşturmaANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) - Başkanı olduğu Zonguldaks-
por Kulübü ve S.S. Boğaziçi Site-
si Konut Yapı Kooperatifi'ne kre-
di kullandırmak için sendıkamn
parasını ipotek ettiren Genel Ma-
den-lş Genel Başkanı Şemsi Deni-
zer hakkında soruşturma açıldı.
Genel Maden-îş Genel Başkan
Yardımcısı Selahattin Ataman, 69
milyar lirası Emlak Bankası'nda,
21 milyar lirası da Vakıfbank'ta
bulunan sendika parasının güven-
ce gösterilerek Zonguldakspor'a
kredi kullandınlmasıyla ilgili yap-
tığı suç duyurusu üzerine soruş-
turma başlahldığıru. ifadelerin alı-
nacağını kaydetti. "Elbette Zon-
guldakspor borç alabilir; ama be-
nim, sendikamın parasına ipotek
koyarak değil. Bu, 2821 sa> ılı Sen-
dikalar Kanunu'na kesinlikle a> k>
n" diyen Ataman, eylül ayı başın-
da calışanlann maaşlannın ödene-
bılmesi ıçrn Emlak Bankası'ndan
490 milyon lira faızle 8.5 milyar li-
ralık kredi çekmek zorunda kal-
dıklarmı anlattı. Ataman, Deni-
zer'in önceki gün yapılan işlemin
uygun olduğu savoınmasını da
eleştirerek şunlan söyledi:
"Bu paralan alıp da ne yapüğı-
nu menfaat sağlamadığını Idmse
bilemez. Bunlar>asalara aykındır.
Büvük bir pişkinlikle Bunlar suç
değil, usulüne uygun yapılmıştır'
diyor. Hangi yönetimden karar çı-
karmış? Kesinlikle saponyor. Tan-
su Çıller Başbakan Yardımcısı
iken, Taşkömürü Kurumu'nu *Sa-
tın, ben de sendika olarak alaca-
ğım' diyen arkadaşım, böylece bu-
rada ise başlayacak 2 bin 700 kişi-
nin ise ahnmaana mani olmuştur.
Yeni hükümet kurulduğundan be-
ri 2 bin 700 işçi açığrvia Taşkömü-
rü Kurumu zarar eder diye bir zi-
yaret takbi bile olmamışûr. Deni-
zer, Türk-İş'in Genel Sekreteri mi,
Zonguldakspor'un başkanı mı?
Takdiri kamuoyuna bırakıyo-
rum.
Bu arada Akşam gazetesi yetki-
lileri iki muhabirlerinin Bayram
Meral'in arabasının fotoğrafinı çe-
kerken gözaltına alındıklanm ile-
n sürerken Meral ise Mercedes
marka otomobilin kendisine değil,
konfederasyona hizmet etmek
üzere alındığını ve konfederasyo-
nun 4 adet Mercedes marka oto-
mobili daha bulunduğunu belirtti.
Meral araçlann fotoğraflannm çe-
kilmesini engellemek gibi düşün-
celeri olmadığını kaydetti.
ARAYIŞ
TOKTAMIŞ ATEŞ
Vatan İçin.
Hhier, 2. Dünya Savaşı'nda Sovyetler Birliği'ne sal-
dınrken çok yanlış bir hesap yapmıştı. Elindeki istih-
barata göre SSCB'de halk müthiş bir huzursuzluk
içindeydi ve bir "kurtana" bekliyordu. Alman ordula-
n sınırlan aştığı anda. her tarafta ayaklanmalar baş-
layacak ve Sovyetler çözülecekti. Hatta, "Biz kapıya
bir tekme atalım, bina kendiliğinden çökecek" dedi-
ği rivayet edilir.
Türkiye ile ilgili olarak, pek de hayırlı (!) olmayan şey-
ler düşünenler de, aynı yanlış hesaplan yaptılar. Ayn-
lıkçı hareketlerin destekienmesinin toplumda genel bir
yılgınlık yaratacağını umut ettiler. Ama hesaplan tut-
madı.
Yıllarca önceydi, haftalık bir dergide, askere uğur-
lanan gençlerimiz kapak yapılmıştı. "Şımdi neşeliler,
ama bakın başlarına neler gelecek..." gibisinden,
müthiş moral bozucu yazı ve fotoğraflar koymuşlar-
dı. Sert bir yazı yazmıştım bu konuda. Derginin so-;
rumlusu aramış ve amaçlannın savaşın kötülüklerini
sergilemek olduğunu, moral bozmak gibi bir amaç-
lannın olmasının söz konusu olmadığını söylemişti.
Ben de bundan kuşku duymadığımı belirtmiş fakat,
"Eğer bugünlerde çocuğumu askere gönderiyor ol-
saydım ya da askerde bıryakınım olsaydı uykulanm
kaçardı "demiştim.
Aradan aylar geçtı. Bir gün Nevizade Sokağı'nda
Telemak'ın rneyhanesinden çıkarken, karşı meyhane-
lerden birinin dışardaki bir masasında, genç bir ha-
nımla oturmakta olan bir adam beni görünce, yerin-
den kalkarak yanıma geldi. "O haberi ben yazmıştım"
dedi, "sizın yüzünüzden beni işten attılar".
Şuratna baktım. Boynuna bir poşi doiamıştı. Ken-
te inmiş "gerilla" havalanndaydı. Dağlarda çatışan in-
sanlann sırtından kahramanlık taslıyordu. Kimbilir bel-
ki de rakısına meze yapmıştı.
"Üzüldüğümü mü söyleyeyım?" diye sordum ve
dönüp grttim.
Tüm bunlar, geçenlerde helikopter kazasında şe-
hit düşen askerierımizin cenaze torenlerinde yapılan
konuşmaları dınlerken aklıma geldi. En yakınlannı yi-
tiren ve hiç kuşkusuz ciğerleri yanan bu yığit insan-
lar, "Vatan için feda olsun" diyebiliyoriardı. Kanlannı
helal ediyoriardı...
Bu topraklardaki bin yıllık maceramızı düşündüm.
Böylesine karmaşık bir yapıyı bin yıldır bir arada tu-
tan dokuyu anlamaya çalıştım. Cumhuriyetimizin o
ypkluk ve yoksulluk günlerinin zorluğu içinde, böyle-
sine karmaşık bir yapıyı nasıl kaynaştırdığını bir kez
daha gördüm. Derin acılar içinde. bunun mutluluğu-
nu yaşadım. Gözlerime dolan yaşlan Ayşegül'den
saklamaya çalıştım, ama gördü.
"Neden üzüldün babacığım" diye sordu. Elimden
geldiğince ve onun anlayabileceğini umduğum bir
dille, vatan sevgisini ve bu sevgınin getirdiği sorum-
luluklan anlatmaya çalıştım. Emınım anladı.
Bu toprağı vatan bilen; Lazı, Arabı, Boşnağı, Gür-
cüsü, Kürdü, Tatan, Türkmeni, Arnavutu vb. insanla-
n, "Türkyapan" o sihrin etkisini ruhumun en derin nok-
talanna dek, bir kez daha hissettim. Ve bu öyle bir kay-
naşmaydı ki; insanı isyan ettirecek ekonomik koşul-
larda ve toplumsal zorlamalarda bile sürüyordu...
Kimileri "Banş" istiyor. Elbette isteyecekler. Ben de
banş istiyorum. Ayşegül'ümün ve başkalannın Ayşe-
gül'lerinin savaşsız bir dünyada, mutluluk içinde ya-
şamasını istiyorum. Zaten kendimi bildim bileli bunun
mücadetesi içindeyim. Sömürûsüz ve ban§içinde bir
dünya... Bundan güzel ne olabilir?
, Hatta bir adım daha ıleri gidiyorum ve banş iste-
meyen insanlann "aiçak" olduğunu duşünüyorum,
"şerefsiz" olduklannı duşünüyorum. Hele hele savaş-
tan çıkar bekleyen ve sağlayan insanlan, insan bile
saymıyorum.
Elbette banş. Ama nasıl?..
Eğer banş "teslımıyet" olarak görülüyorsa, böyle bir
teslimiyet savaşa başvuranlan ödüllendirmek olmaz
mı? Türkiye'de çatışmayı kim başlattı ve neden baş-
lattı? Bunu bilmeyen var mı? Bunu görmeyen var mı?
"Karşı tarafta da bızim çocuklanmız döğüşmüyor
mu?" diye soruyor kimileri, "Aynı acılan onlar ve on-
lann aileleh de çekmiyor mu?"
Ailelenn acısına elbette saygı duyuyorum. Evlat acı-
sı bu, başka hiçbir şeye benzemez. Ama "karşı ta-
rafta acaba kimler var?
Bugün Güneydoğumuzdaki çatışmalarda "karşı ta-
rafta" çatışanların önemlı bir bölümü Suriye uyruklu.
Bu adamlara, "Kürt davası" için çatışıyorlar da deni-
lemez. Suriye'de yaşayan Kürt kökenli Suriye uyruk-
lulann durumu pek mi partak? Kendi sorunlannı çöz-
düler mi, şimdi sıra Türkiye'ye mi geldi?
Aynca Hafız Esat Türkiye'de çatışan Suriye uyruk-
lulann bu "hizmetinr (!) neden "askertiklerine" sayı-
yor acaba?
Türkiye'de banş şampiyonluğu yaparken, bu soru-
lann yanıtlan da verilmelidir. Eğer banş, "ver kurtul"
anlamında görülüyorsa, hiç kımse boşuna umutlan-
masın.
Kanlannı bu vatan için helal eden şehitierimiz ve on-
ların ailelerinin guaıryüklü acılan, ülkemizin yannlan-
naışıktutuyor...
Islami kitap ftıarına tepki
RP'li Gebze Belediyesi'nin, Ata-
türk Amtı'nın da buhınduğu Cum-
huriyet Meydanı'nda dini yayınla-
rm sanküğı kitap fuan düzenlemesi tepkilere yol açtL MilH Gazete. Ravza Yayınevi, Mesaj FM. Timaş Yaymevi gibi
tslamcı kesimlerin standlannın da bulunduğu fuarda, Emine ŞenUkoğlu ve Ahınet Günbayr
gibi İslamcı yazariann
Idtaplan sanhyor. Çeşitli kitlcörgütleri, fuann Cumhuriyet Meydam'nda açılmasının amaçlı olduğunu belirterek RP'li
beledıyeye tepki gösterirken, Gebzeliler de, Atatürk Anm'nın önünün kasıtiı kapatıunasmı protesto ettiler. ADD Geb-
ze Şubesi ile ODP Gebze Oçe örgütü ise kaymakamhğa dilekçe ile şikâyette bulundular. CHP Gebze İlçe Başkanı Mus-
tafa Kaya. "Cumtauriyet Meydam'nda kurulan ve çirkin bir göriintü arzeden sözde kitap fuan tam bir panayır ha-
vası estiriyor" dedi (Fotoğraf: İSMAİL KADI)
BİLTAM'dan 15. Kuruluş Yıldönümünde Ülkemiz Bilişim Sektörüne Teşekkürlerle
DEV ORGAMİZASYOM
I
Telephony Services Over the Internet
ascom Timeptex}-
BİITAJV?
HUGHES
NET*ORK SYSTtMS
LlRHlt
Microsoff
MOTOROL4
ELEBIT
TeLmnus
Integraled Corporate Netvvorks
21 Yüzyıla Gırerken Servıs Anlayışı
VVİreless IAN
The NET-Trends Tech Evolution.
The Future of Networkıng
Sunucu Pazarında Yeni Teknolojiler
Host Access in the 21 st Century
Mission Critıcal-Networking for the 2000's
Streaming-A New Architecture
IBM's Networkıng Strategy.
Network Manogement LTsıng JAVA
Lucent's Fıber-Optıc Cabling
Gıgaspeed Applıcatıons on Lucent's Cabling
Future Networidng Trends.
Microsoft Strotegies and Tools
The Road to Multimedıa
Ethernet Over the WAN
Integrating Analog & Dıgıtal Remote Access
Superhighway and Access Technology Usage
The Evolution of Privote and Public Networkınq
Bilişim dünyasına damgasını vuran,
ürünleriyle teknolojiye yön veren
uluslararası kuruluşların temsilcileri
ilk kez bir arada İstanbul'da olacaklar.
Dilifinule
15.
25-26 Eylül S T A N 3 U L
BİLTAM
INF0RMATI0N
ÎECHNOLOCIES
SYMP0S1UM
BlLTAM'ın 15. kuruluş yıldonûmü etkınlıklerı
çerçevesınde duzenlenen bu büyuk organizasyonda.
yaşadığımız hayatın dokusunu dana şımdıden
donuşume uğratan geleceğın teknoiojısı ve
uygulamalan anlatılacak. yeni ürunler sergilenecek.
Vizyonunuzu daha da artırmak, geleceği bugünden
gormek ıstiyorsanız hemen yerinizı ayırtın.
Bu seminerlere katılmak istiyorsanız lütfen
bizi arayın, size katılım formu gönderelim.
25/26 Eylul 1997
Kabataş Eğıtim Vakfı Sabancı Kultur Sıtesı
Cırağan Caddesı 80840 Ortakoy-İSTANBUL
L BİILBiltam Mumessillik,
Dış Ticaret ve Sanayi A. Ş.
Buyukdere Cod \o 5i/i Mecıdıvekoy 80290 lı-nraul
Teh'02l2) 274 i5 94 Faks:|CCl2| 2^5 ?5 7
B hltp://v.-v™ bte-ı com '-