03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 19EYLUL1997CUMA HABERLER Dışişleri, BM İşkenceyi Önleme Komitesi'nin 'gizli' Türkiye raporunu yanlı buldu 6 Af Orgütii siyasaltavırh'Prof. Dr. MEHMET SEMIH GEMALMAZ fİLHFoğretım u\esı It Insan Hakla- n Hukuku Araştırma ıe l vgulama \1er- kezı Mudur \ardimasi htanbul Baro- su Insan Hakları Merkezı T urk hukumeti \f Orgutu'ne gonderdiğı mektupta, ıkıncı ola- rak. ınsan hakian ihlallerindeki başvurularda kabul olçutu olan "açık ddil"in nasıl vorumlandığınj sordu. Af Orgutu,"26 Nısan 1993 tanhlı ce- vabında, ıddıalann 'mahkemehukum- len, resrru belgeler, tıbbı raporlar \ e fo- toğraflar şeklınde genış yelpazedekı de- lıllerle destekJendığını' belirtmıştir." - "Ancak, bu hûkümetier dışı orgutun tüm raporlan. olasılıkia komıteve sunul- muş olan da dahıl. herhangı bır delilden yoksun ıddıalarla doludur \f Orgutu, daima, soz konusu olan ulkelerin mah- kemeleriniveAdliTıpKunımu'nueleş- örir. 'Resmı belgeler' ifadesınin ne an- lama geidiğini anlamak olanaksızdır. Fo- toğraflar ise vargı/hukuk sistemlerinin çoğunluğu tarafindan deül olarak tanın- mamaktadır. "Siyasi motifli tavır" "Türkiye'nın Avrupa Topluluğu'na tam üyelik başvurusunun hemen ardmdan, Af Örgütü'nün Türkiye'ye ilişkin raporlannm hacminde dev bir büyüme olduğu saptanmaktadır. Buradan hareketle, siyasal motifli tavır alış, komitenin iki üyesi tarafindan dikkate ahnmamış olan iddıalarm kabul edilmezliğinı ortaya koyan bir başka ölçüttür." Ote yandan, Af Örgutu'nun her za- man Turldye'ye karşı siyasal motifli ola- rak tavır aldığı gorulmektedır. Bu nok- tada, Turldye'ıun AvTupa Topluluğu'na tam üyelik başvurusunun hemen ardın- dan, Af Orgıitu'nün Turkıye'ye ilişkin raporlannm hacminde dev bır buyume olduğu saptanmaktadır Buradan hare- ketle, siyasal motifli tavır alış. komitenin iki uyesi tarafindan dikkate alınmamış olan iddıalarm kabul edilmezliğinı orta- ya koyan bir başka ölçuttur. Terorizme başvumlan durumlarda, terörist grup, mucadele amaçlan için, iletişim sısteminı pek kolavlıkla kulla- nabilmektedır İşkence tekmklenne ve yerlerine ilişkin sureklilik arzeden ıddi- alar, terörist orgute \akın va da ışbırliği yapan bireyler ve orgutler tarafindan bir kampanv a yurutulduğunun açık bir behrtisklir. Ozdeş nitelikte ve prototip id- dialann yineleıunesı voluvla, bu çevre- ler kamuov unun ışkencev e karşı duv ar- hhğmı ıstısmar etmeyı dılemış ve y urut- tuklerı teronst faalıvetlenne scnıpati ve meşrutıyet kazandırmak ıstemış olabt- lirier. Bu taktik, Turkıye gıbı demokra- tik bir ulke ay nk tutulmaksızın uy gula- maya konmuştur. Raporlarda atıf vapılan Turkne'dekı orgutler. sozcuğun gerçek anlammda in- san hakian orgutlen değıllerdır Bun- lar, Af Orgutu"nun vardımı ıle PKK've yakın bireylerce kurulmuşlardır va da bu teronst gruplann tehdıdı altmda fa- aliyet gostermektedirier Bu orgutler, suçlama kampanyalannın kotanlması için aracı birunler olarak hızmet gor- mektedirkr. Ozetle, PKK teronzmmın varlığını ıhmal eden ve Türk guvenlık guçlennın teronzmle mucadelesını 'açıkbırdehl- le desteklenemeyen suçlamalaria bir- likte Kurdıstan olarak zıkredılen Tur- kıye nın guney-doğusunda' 12 milyon Kürt'e karşı yıımtulen bir baskı olarak sunan gerçek olmayan pro- etnik yakla- şun, komitenin iki uyesini göımek iste- dikleri şekılde olgulan anlamalanna y- ol açmış olan, PKK'ye yakın birey ler ta- rafindan ortaya konmuştur. Komitenin ild uvesuun Turldye zharetlen sırasın- da bu şekılde uygun olmayan bır yakla- şunı benımsemeleri, onlan dogal olarak, ileri surülen işkencenin varhğnu ve sis- tematik nitelikte olduğunu 'koşullardan çıkar sanan delıl' olarak gosterdiğinide- ğerlendirmede her çeşit unsuru dikka- te almaktan ahkoymuştur. Yukarıda belirtilenlerin ışığmda, ko- mitenin, ancak kuçuk sayıdakı vak'alarda işkencenin varlığı mutlak kesınlıkle kanıtlanmıştır' sonucuna u- laşması kolavlıkla anlaşüabihr bir du- rumdur. Ne var ki, aynı komitenin, ozel bulgular raporunun 58. paragrafinda işkence u\ gulamalannın varlığı ve sıs- tematık nıtelığı şeklinde çok cıddi ve ağır bir hukme ulaşmış bulunması pek açık bır çelişkı oluşturmaktadır. Aşıkâr kı, bu hukmun asılsız olma ni- telıği ıddıalann sayısı ve esası" hakkın- da 'açık delıle dayanmayan bir aşın vıırgudan kaynaklanmaktadır; başka devişle, gerçek' esası az yukanda açık- lanmış bulunan ve sadece istatısüklere dayanan iddıalardan kavnaklanmakta- dır. En hafifinden soy lenebilecek olam, butun bunlann ciddiyetten yoksun bu- lunduğudur." Buyukelçı Gunduz Aktan ustte tam metnı venlen saptamalannın ardından şu açıklamalan getırmektedır "Tıirk hukumeti, Turkiye'de baa munfent işkence vakalannm vuku bul- duğu olgusunu hıçbır zaman yadsıma- nuşür. Bunun y anı sıra bir vahşi teroriz- me karşı mucadele yurutulurken işken- cenin tamamıyla ortadan kaldınlması neredev se olanaksızdır. Dolavisıy la.hu- kumetlerin ışkenceye karşı mucadelede daıma en ust duzev de uv anık bulunma- lan gerektığını kabul edıvonız. Bundan otunıdur kı, Turk hukumeti, mevzuaü- nı yetkınleştırme ve guvenlık guçlennce yurutulen ano-terorist mucadeleyi de- netım altına almamn sıkmülarmı yaşa- maktadır. Bununla bırtikte hükumet masum In- sanlan oldurmenm en buv uk ınsan tıak- kı ihlalı olduğunun tam bılıncınde ola- rak vatandaşlarının en zorunlu ınsan haklanm, adıy la adb yaşam hakkını ko- nımanın bir temel/(en başta gelen) so- rumluluğu olduğunu unutamaz. Hiçbir şey, hiçbir ıddia, hiçbir suçlama, hiçbir teliğinde gozaltı/ (precautıonary deten- tion) şeklınde bır uygulamanm varlığı söz konusuydu. Türk hukumeti bu aşamada, asıl amaçlan terorizmle etkin mücadeleye öMıirucudarbe vurmak için organizeiş- kence ıddıalannın sahiplerini tatmin et- mek üzere gozalti suresini kısaltnıaya hazır bulunmamaktadır. Bir masum ço- cuğun katledılmesı. butun ıddialar bir arava getuildığmde büe daha onemüdir. Bu noktada, sıstematık işkence konu- sunda "mutlak kesınhk bulunmadığı ol- gusundan hareket eden hükumetimin umudu, komitenin ve üyelerinin elveriş- li/uygun delil sınırlan içinde kalacakla- n ve zamanla oluşmuş yargısal gelenek- lerin gerektirdiğı sorumluluk ve onur ile tasarrufta bulunacaklan yonundedır." Turk hukumeti adtna açıklama yapan Buyukelçı, butun bu değerlendırmeler- den sonra aşağıdakı sonuçlan ve one- nlen belırterek konuşmasını tamamla- mıştır "Sonuç olarak. sözleşme tarafi dev- letkre aşağıdakı onenlen getirmek ısti- yorum: 1. Gizlilik kuralma tabi bir usul hak- kında bır karar vermeden once komıte, ilgüı taraf dev lete tum suçlamalan/ıddı- alan üetmeli ve onun goruşlerini dinle- meüdir. 2. İşkence iddialannın incelenmiş ol- duğuna ilişkin gızli rapordakı açıklama- nın genel bağlamında. olgusal vanuşhk- lardan v e onemlı vaklaşım hatalanndan sakınabılmek ıçın ılgılı taraf devlet ıle tam bir ışbıriığme hazır bulunulmalıdır. 3. Komıte, bır soruşturma yapmakla gorevlendirdiği uyelennı belirterken mutlaka ust duzey de bu*ozen gosterme- lidir. Etnik özeUikler taşıyan bir vaka ekseninde, komite, kendi etnik ozeUik- lennden oturu başka ulkelerdekı etnik gruplan, onlann teronst orgûtlennı o- nun kendı ulkesınde bazen de onlara to- lerans gosterecek boyııtta olacak şekil- de kucaklamaya hazır bulunan nitelik- teki bir ulkeden gelen herhangi bir üye- sini gorevlendirmemelidir. Bu durum, kendi ülkesuıde bır etnik oluşumla ha- lihazırda bağlanülı olan bır etnik gruba mensup bır uvenın goreviendınlmış ol- nıası soz konusu olduğunda ozel bır dik- katı gerekürmektedır. Bu hallerde, boy- le bir kategoriy e giren nheliklere sahip üyelerin. komitenin guvenilirtiğini tehü- keye duşurmemek ıçın, kendı istençie- rrvle gorevden affedilmelerini istemeie- n beklenır. 4. Komıte. Buieşmış Mılletler'in coğ- rafl bolumlenmeve ilişkin kurallanna uygunolmalıdır. 5. Bır soruşturmanın sonuçlan hiçbir biçimde, taraf dev letlerin ulke biitunlu- ğü ve siyasal biriiği aleyhine yorumlara dan kullanılabilır nıtelikli veriler/sonuç- lar olacağından, taraf dev letlen komite ile işbiriiğı yapmamak hususunda teşvik edıyor/destekhyorum." II- Türkiye Temsilcisinin 24 Kasım 1993 Tarihli Konuşma Metninin Değer- lendirümesi O tanhte Turkıye'nın BM Cenevre ofısı nezdındekı Daımı Temsılcısı Bu- yukelçı Gunduz Aktan'ın yukanda tam metıu venlen konuşması, kapsamı ıtıba- nyla bırkaç açıdan uzennde durulması ve değerlendınlmesı gereken önemde- dır Kuşku yok kı, konuşmanın onemı, oncelıkle, Turkıye'nın resmı tepkısını ortaya koyuyor olmasından kaynaklan- maktadır Başka deyışle, bu konuşma ıle komitenin Turkıye Soruşturması Ra- poru'nu alenıleştırmesı ışlemıne karşı Turkıye resmı tezlennı. bu anlama gel- mek uzere tepkısını sergılemıştır Turkıye nın resmı tepkılennı ıkı alt başlıkta ırdelemek uygundur Bunlar- dan ılkı, komitenin raporunda yer alan gozlem ve saptamalanna dolayısıyla suçlamalanna venlen yanıtlar ıken ıkın- cısı. raporun hazırlanması surecınde teknık usulı gereklere uyulup uyulma- dığı ve dolayısıyla da raporun onyargı- lı bır yaklaşımın ürunu olup olmadığı konusundakı değerlendırmelerdır Gerçekçilikten uzak ve irrasyonel vaklaşım: Komitenin gozlem ve bulgulanna Turkıye, oz olarak, bır toptan yadsıma yaklaşımı ıle karşı çıkmaktadır Boyle bır yaklaşımın, ne gerçekçı ne de rasyonel olduğunu ılen surmek ola- naklıdır Gerçekçı değıldır, çunku, işkence ve kotu muamele pratığı, sadece ulusalus- tû ınsan hakian bınmlen elıyle değıl, ulusal organlar tarafindan da yadsına- mayacak bıçımde saptanmış ve tescıl edılmıştır Ulusalustu bınmler bakımından dü- şunulduğunde, siyasal nıtelikli değıl yargısal nıtelikli bınmlenn, orneğın Avupa Insan Hakian Komısyonu'nun ve mahkemesının bırçok karannda iş- kence ve kotu muamele olgusu ıddıala- n Turkıye'nın ıtırazlan ınandıncı gorûl- meverek saptanmış ve Turkıve mah- kûm edılmıştır Bu durumda, artık Tur- kıye'de işkence yoktuc dtsııaenm ensku- çuk ınandıncı tarafi kalmamıştır Ulusal organlann da aynı olguyu sap- tadığı bılınmektedır Turkıye nın değı- şık yerlenndekı mahkemelenn TCK md 243 md 245 eksenlı olarak verdık- len pek çok mahkûmıyet karan bunlar her ne kadar ıddıalann yofunluğu ve "PKK ağızlı etnik yaklaşım" "PKK terorizminin varlığını ihmal eden ve Türk güvenlik güçlerinin terorizmle mücadelesini, 'açık bır delille' desteklenemeyen pro-etnik yaklaşım, komitenin iki üyesini görmek istedikleri şekilde olgulan anlamalanna yol açmış olan, PKK'ye yakın bireyler tarafindan ortaya konmuştur. Komitenin iki üyesinin Türkiye ziyaretleri sırasında bu şekilde uygun olmayan bir yaklaşımı benimsemeleri, onlan doğal olarak, ileri sürülen işkencenin varlığını ve sistematik nitelikte olduğunu 'koşullardan çıkarsanan delil' olarak gösterdiğini değerlendirmede her çeşit unsuru dikkate almaktan alıkoymuştur." onyargı, hukumetlen bu hususa dikkat etmek ve bu konuda çaba harcamaktan alıkov mamahdır. Rapor'da. bızım zaten aşina olduğu- muz bır dızı tavsıye ver almaktadır Bun- lann ozu, gozaltı suresının kısaltılması- dır. Olağanustu hal bolgelerindeki gore- ce uzun gozaltı suresınin varlığı, işken- cenin varlığı hakkında bir on delil ola- rak kav ranmıştır. Bu yanlıştir. Dahası, gozaltı suresının uzunluğu, terorizm ile mucadelede vaşamsal onem taşunakta- dır. Bu vuzdendu* kı, bazı Avrupa ulke- lerinde, kısa sure oncesine dek, onlem nt- neden olmamahdır. 6. Bir soruşturmanın sonuçlan hiçbir biçımde, işkencenin ortadan kaldınlma- sı bahanesı ıle adıy la adlı masum kişile- rin oldurulmesı gibı. en cıddı ınsan hak- ian ıhlalkrini bağışlamay a yol açmama- lıdır. 7. Gizlı rapora taraf devletın verdiğj yanıt. eğer bilahare yayunlanacak ise ozet bulgular raporuna eklenmelidir. Bu ve benzeri koşuuar yerine getiril- medikçe. elde edilen sonuçlar ne sozleş- me amaçlan ve ne de genel olarak insan haklanna saygı gosterihnesi bakımın- yaygınlığı ıle karşılaştınldığında göre- ce olarak az savıda olsa da. resmı kayıt- larageçmışbulunmaktadır Aynca, em- nıyet teşkılatı lçışlen Bakanlığı bunye- sı ıçmde, aynı konulu ıddialar eksenıy- le açılan ıdan soruşturmalann varlığı da bılınmektedır Bunlar, yadsınamaya- cak nıtehktekı yargısal ve yonetsel ka- nıtlardır Kaldı kı Turkıye Cumhunye- tı hukumetlennın pek çok uyesı, gerek gorevde ıken gerekse aynldıktan sonra yaptıklan açıklamalarda işkence v e ko- tü muamelenın onlenmesı ıçın her tur- lu onlemı aldıklannı kamuouyna du- yunnuşlar ve bu amaca yonelık, örne- ğın karakollara baskın denetımler şek- lınde, daha çok siyasal gösten havasın- da olsa da, çeşıtlı gınşımlerde bulun- muşlardır Aynca, aynı yetkılılenn, he- men her uluslararası gönışmede işken- cenin onlenmesıne yönelık sözvenm- lerde bulunduğu ulusal ve uluslararası basında yer almışnr Dahası, hukumet programlarına, ko- alısyon protokollenne bıle bu doğnıltu- dakı hedefler konmuştur Ulusal ınsan hakian orgutlennın ya- yımladığı düzenlı raporlar ıle yazılı ve gorsel basında yer alan çok sayıda ha- ber ve yorumda da aynı patolojık ven sergılenmıştır Devletın resmı bınmlen olan adlı tıp raporlanna işkence gerçegı yansımış- tır Bu venler işkenceyi toptan yadsıma- nın gerçekçı bır sıyasa olmadığmı ka- nıtlamaya yeterlıdır Gerçek apaçık ortada ıken yadsımak ise, butunuyle rasyonalıte dışıdır Nıtekım, Buyukelçı Aktan da, konuş- masında aynen "Turk hukumeti. Tur- kiye'de bazı munferit işkence vakalan- nm vuku bulduğu olgusunu hıçbır za- "Af Örgütü yanda$ı kuruluşlar" "Raporlarda atıf yapılan Türkiye'deki örgütler, sözcüğün gerçek anlammda insan hakian örgütleri değillerdir. Bunlar, Af Örgütü'nün yardımı ile PKK'ye yakm bireylerce kurulmuşlardır ya da bu terörist gruplann tehdidi altında faaliyet göstennektedirler." man yadsımamışûr" demek zorunda kalmıştır Bu aşamada, sorgulanması gereken mesele, işkence olgusunun tekıl ve sey- rek olması ıle yaygın ve yoğun olması arasında oz bakımından bır fark doğu- * n»p doğurmayacağıdır Hemen belırtmek gerekırlğ mûnfe- nt ya da yaygın işkence olgusu işken- ce gerçeğıdır Ozû bakımından bu ıkı durum arasında temellı bır fark yoktur Ustelık, işkence vakalannın münfe- nt olduğu savını ılen surmek de, yuka- nda açıklanan nedenlerle yanı ulusal ve ulusalustu olçekte bu olgunun saptan- ması, tescıl edılmesı, ıtıraf edılmesı gı- bı venlerden ötürû, ne gerçekçı ve ne de rasyoneldır O halde sonuç olarak, iş- kenceyi toptan yadsıma, yahut bunlann munfent vakalardan ıbaret olduğunu ılen surme, ınandıncılıktan yoksun, sağlam temelı bulunmayan bır tepkı ız- lenımı vermektedır Teror olgusunun işkenceyi meşrulaş- ünnazhğı: Ama butun bunlardan daha vahımı, Buyukelçı Aktan'ın konuşma- sına egemen olan, işkence patolojısıne yaklaşımda odaklaşmaktadu- Buyukelçı yegore, "Vahşiterorizme karşı mucadele yüruturken, işkencenin tamamıyla ortadan kaldınlması nere- deyse olanaksızdır... Bununla birükte hükumet masum msanlan öldünnenin en buyük ınsan hakkı ihlalı olduğunun tam bılıncınde olarak. vatandaşlarının en zorunlu ınsan haklannı, adıyla adh yaşam hakkını konımanın, bu*temel so- nımluluk olduğunu unutamaz. Hıçbir şey, hiçbu- iddia, hiçbu* suçlama, hiçbir önyargu hukumetlen bu hususa dikkat etmek ve bu konuda çaba harcamaktan alıkoymamalıdır..." SÜRECEK ÜZYAZI/ ORHAN BİRGİT Pıar-Gallup'un Susurluk ıçın du- zenledığı bır araştırmanın sonuçlan oncelıkle devlet yonetımınden so- njmlu olanlarca uzun uzun ırdelen- melıdır Adı geçen kunjluş kamuoyunun Susurluk kazasının arkasındakı ger- çeklenn aydınlatılıp aydınlatılamaya- cağı yolundakı tartışmaları degerien- dırmış Ankete yanıt verenlerın yuz- de 75 6'sı bu soruyu olumsuz olarak yanıthyor Yanı, Susurluk olayının sa- dece bır trafik kazası gıbı ele alınıp kapatılacağıduşuncesınıtaşıyor Ay- nı yonde bır soru, aşağı yukarı bır yıl once Susurluk olayını ızleyen hafta- larda, "1996 yılının Kasım ayında" sorulduğu zaman ışın ıç yuzunun ay- dınlanamayacağı duşuncesınde olanlar yıne çoğunlukta ımışler Ama o gun bu duşuncede olanların yuzde oranı 58 6 ıken, bır yıla yaklaşan su- re ıçınde ılgılı kurumların adeta ha- vanda su dovmekle yetınmesı, ka- ramsarların sayısında azımsanmaya- cak bır bıçımde, yuzde 17'lık bır ar- tışa neden olmuş Bırtoplumunuçteıkısı kendı ulke- sınde ortaya çıkan bır olayın uzerın- dekı perdenın kalkamayacağı duşun- cesınde ise o toplumda çanlar ger- çekten çalmaya başlamış demektır Kımler ıçın çalmaktadır çanlar'' Bir Toplum înancını Yitirirse... En başta, sıyası ıktıdan teşkıl eden kurumlarıçın Yasama organını oluş- turanlar ıçın Ve elbette guvenlığımız- den sorumlu olanlar ıçın Ama en az onlar kadar, hak arama kapılanmızın ardında gorev yapan, kendılerınden adalet ıstedığımız ve bu ısteğın gerçekleştırılmesını bekle- dığımız her bınsı bızım gozlenmızde "saygın" kışıler ıçın Işının ustası araştırmacı Bülent Tanla'nın Susurluk kazası ıle ılgılı ola- rak duzenledığı ankette, sorulmasını ıstedığı sorular bır kamuoyunun ba- zı çok duyarlı konular hakkındakı du- şuncelerını ortaya çıkarmak bakımın- dan gerçekten çok ılgınç Mesela 1996 Kasım ayında Pıar-Gallup an- ketorlerı, kendı deneklerıne olayın, "devletle mafya-polıs arasındakı ılış- kılerı ortaya koyduğu" yolundakı go- ruşe katılıp katılmadıklannı sormuş ve "yuzde 66 7 oranında evet" yanı- tı almışlar Ama evet dıyenler, 1997 Eylul ayında "80 2'ye" yukselmış Yanı toplumun bu olçutte bır kesı- mınde "devlet-mafya-polıs uçlu- su "nun bırtakım gızlı ışlen çevırdığı yolunda bır kanı, ne yazık kı mayala- narak artış gostenyor Yonetımın en çok duyarlı olması gereken de bu mayalanmanın bır patlama noktası- na gelmeden durdurulmasıdır Açık konuşmak gerekıyor Bugunku sıyası ıktıdann Susurluk olayının arkasında parmağının olma- dığı bılınıyor Ama son anketın değerlendınlme- sı ıle oyle anlaşılıyor kı boyle bır bılış, toplumda yetertı guvenı sağlamaya yetmıyor Çunku gunun sıyası ıktıdarının, Su- surluk karmaşasını çozmek ıçın ye- terınce acelecı olmadığı, ozellıkle parlamentodakı dokunulmazlıkdos- yaları ıçın duzenlenmış zamanlama sırasında ortaya çıkıyor Gerçı ıktıdar, parlamentoda sayı- sal çoğunluğa ulaşıp komısyonlarda gereklı nobet değışıklıklerını yapmak ısterken araya yaz tatılı gırdı Olayın ıçınde bulundukları kuşkusunu taşı- yanlann, bu gızın aydınlanması ıçın en kuçuk bır soruya muhatap bıle ol- mayışları, kamuoyunda var olan ka- ramsarlığı daha da arttıracak bır et- ken oldu Susurluk olayının soruşturmaları, son hukumet değışıklığıne kadar ola- yı kapatmak amacıyla bıçımsel ola- rak yapıldı Gunun başbakanı, daha o tanhte bu olay ıçın "fasa fıso" de- mekten kaçınmamış, yardımcısı ise, "kurşun atan ıle kurşun yıyenlenn bır olmayacagını" soylemekten çekın- memıştı Gerçı şımdı o donemın başbakanı, Susurluk değerlendırmesını yapmak yenne kendı sıyası geleceğının he- saplan ıle meşgul Ama bakınız Erbakan'ın çeyrek yuzyıldır sıyaset arenasında sozculu- gunu yapan "Mıllı Gazete "nın dun Başbakanlık Teftış Kurulu Başkanı Kutlu Savaş ıçın kullandığı habere "Kartel'ın supersavcısı tepkı top- luyor" dıyor, Erbakan'a daha Nızam Partısı'nden başlayarak Mıllı Nızam, MSP, 12 Eylul gunlen donemlerınde sadakatle sozculuk yapan gazetesı Ve Kutlu Savaş'ın kısasurede ortaya çıkarttığı bulgulann olayın korduğum hale gelmesıne neden olduğu ılen su- ruluyor Hafızalarınızı tazelersenız, Erba- kan'ın da başbakan olarak o donem- de bır haylı gecıkme ıle Teftış Kuru- lu'nu bu olayla ılgılenmek ıçın gorev- lendırmek zorunda kaldığını amada- ğın bır turlu fare bıle doğurmasına olanak verılmedığını hatırtarsınız Nıçın? Çunku o kurullar, yasalar gereğı sı- yası ıktıdann memuruduriar Oysa ay- nı tarıhlerde bu gerçeğı lyı bıldığı ıçın Bulent Ecevrt, DSP Genel Başkanı olarak bu kuruluşun ozerk bır çalış- ma statusune kavuşturulmasını ıs- rarta ıstıyordu Gerçı kurul şımdı de eskı statu ıle çahşıyor Ama kuçuk bır farkla Başı- na, Refah'lı gazetenın "Kartel'ın su- persavcısı" dıye takdım ettığı durust bır burokrat, başbakan yetkısını kul- lanmakla gorevlendırılerek atandı Her zaman bu tur olayların aydın- lığa çıkmasını ısteyen başbakanlar ışbaşında olmadığı, çoğu kez kendı- lerını Susurluk'un avukatı gıbı tanıt- maktan kaçınmayacak kadar gozle- n donmuşler de o makamda otura- bıldıklen ıçın, benzer olaylann soruş- turmasını tam bağımsız, ozerk ve yetkı ıle donatılmış, tabıı durust kışı- lerden oluşmuş kurumların yapması zorunlu oluyor Pıar-Gallup'un anketçılerı, halkın nabzının sonuçlarını verdı Yukselen tansıyonu ındırmek Yıl- maz ıktıdanna duşuyor BtRBAKIMA SERVER TANİLLİ Nurullah Ataç ve Kadınlar Nurullah Ataç'ın aramızdan aynlışının 40 yılı bu yıl Ama anılmadı gıbı bır şey Mıllıyet'te Oktay Akbal'ın guzel bıryazısını hatırlıyorum, belkı baş- ka gazetelerde de bır ıkı yazı çıkmıştır hakkında O kadar1 Oysa Cumhunyet donemı kulturunu dennden etkılemış bır yazardır o Soylemek bıle fazla Baş- ta da dılını1 Aramıza açıkça bır velvele salarak, yazdığımızda çızdığımızde Turkçe duşunmemızı, ana dılımızın kımlığıne saygılı olmamızı sağlayan başta o oldu Benım kuşağımı dupeduz sarsmış- tır Bugunbıleyazarkentedırgınolurum Kalemım- den çıkmış Turkçe dışı bır şey az sonra suratıma vurulacak dıye Çunku, arkamda bırının omuzum- dan eğılıp yazdıklanmı ızledığı kaygısı ıçındeyım- dır Nurullah Ataç'tır o1 Yalnız bu da değıl Uydumculuğa karşı bır anla- yış aşıladı bıze, yerleşık değertere -en azından bır kez- kuşkuyla bakmamızı oğutledı, okurlarını ba- ğımsızlığa goturdu Bu yanlanyla, bır duşunur, bır filozof kımlığıyle belırır Ataç Ama ne olursa olsun, Cumhunyet yazaıiarı ıçınde en cumhurıyetçısı, en çaödaş olanı odur derım Onumuzdekı yıl, Nurullah Ataç'ın doğumunun 100 yılı Onu yenıden değeriendırmek ıçın guzel bır ve- sıle olacak bu Dosyamda Ataç'ın "Kadın" adlı bıryazısını bul- dum Okuruma Mektuplar adlı kıtabından alıp koy- muşum oraya Bakın, nasıl olumlu bır eğılış ıçın- de konuya • "Bır bılmece 'Kadınların en az konuştuklan ay hangı aydır?' dıye sorarlar Şubatmış, kısa oldu- ğu ıçın Çok kızanm o bılmeceye, kadınlan yermek ıçın, kadınlarla alay etmek ıçın uydurulmuştur da ondan Onu yapan adam kımbılır ne beğenmışttr kendını Oyleya1 Kadınlan yermek, bır ınsanın akıl- lı olduğunu gostenr Kadınlar boyuna konuşur- muş, boş sözler soylermış, erkekler ise ağırbaşlı olur, çene çalmakla vakıt geçırmezler, sırası ge- lınce soz soyleher Pekı, ama boyle bılmeceler uy- durmak da mı boş soz soylemek değıldır? Onu uy- duran adam, gereksız konuşmalardan kaçınıyor ıdıyse bılmece ıle de uğraşmasaydı Onun saçma- sapan bılmeceler yapması akıllılığından, kadınla- nn ıkı çıft lâkırdı etmelen ise duşuncesızlıklenn- den 1 Gelın de kızmayın boyle kendını beğenmış ınsana Bır kımse kadınları yermeye kalktı mı, tepem atar benım Yok kadınlar anlayışsızmış, yok kadın- larbırkonu uzennde ınceden ınceye duşunemez- lermış, bırtakım ışler varmış kadınlann aklı ermez- mış ona, kadınlar arasından buyuk bılgın, buyuk şaır, buyuk sanat adamı mı çıkarmış? Bu çeşit sozler olsa olsa soyleyenlenn anlayışsızlığını, on- lann duşuncesızlığını gostenr Yüzyıllar boyunca erkek kadını ezmış, ona ıkıde bır 'Sen anlamazsın Senın aklın ermez buyuk ış- lere ' demış, kandırmış onu, sonra da soyledığı, doğrunun ta kendisıymış gıbı koltuklannı kabart- mı§, erkek olduğu ıçın ovunmuş Kadınlar ıçm- de bılgın yetışmıyormuş, şaıryetışmıyormuş Na- sılyetışsın, a efendım? Yüzyıllarboyunca okutma- mışlar kadını, okuyan kadına şaşılacak bır şey dı- ye bakmışlar, okuduğu ıçın, bılgıye, sanata ozen- dığı ıçın, kınamışlar onu, sonra da onun bılgın ol- mamasını, şaır olmamasını yaradılışı gereğı san- mışlar Insanlar doğru dıye belledıklen şeylenn çoğunu da kendılen uyduruhar, sonra da bobur- lene bobuhene ınanırtar onlara Erkekte şu ustunlukler bulunacak, bu ustunluk- lerbulunacak, ama kadında yalnız guzellık olacak, kadının bu toplumda ödevı guzel olmak, erkek denılen efendıyı hoşnut etmek Bunun ıçın gun olur, kadınlann suslenmelenne de kızanm Bırak- sınlar erkeğe yaranmayı, onlara 'Sen ne ısen ben de oyum Senın aklın, senın bılgın, senın gucun, becenklılığın senı bezemeyeyetermış, ben sende ancak o ustunluklerı arayacakmışım Pekı, sen de bende o ustunluklerı ara Guzelleşmeyeceğım se- nın ıçın ' desınler, sıynlsınlar erkeğın buyruğun- dan Kendılennı guzellıkten başka ustünlüklerie sevdırebıleceklennı gostersınler Bırsozu vardır Tevfik Fikret'/n 'Kızlarını okut- mayan mıllet, oğullannı manevî oksuzluğe mah- kûm etmış demektır' Kadınlarda akıl aramayan, ıncelık aramayan, yalnız guzellık arayan erkek, kendını onulmaz bır anlayışsızlığa, kabalığa mah- kûm etmış demektır Erkeksenız, övunmeyın erkek olmanızla Kadm- sanız, canım efendım guzelsınız elbette, daha da guzel olun, aman sızı yalnız guzellığınız ıçın seve- cek erkeğe yuzvenmeyın 1 " Müslüm Cündüz 'Laik-demokratik rejim düşmanıyım' ANKARA (Cumhuri- vet Bürosu) - Aczmendı tankatı lıden Müslüm Gunduz. Ankara Devlet Guvenlık Mahkeme- sı'ndekı ıfadesınde, "Ben laik demokratik rejimın duşmanıyım" dedı Ankara DGM ve açı- lan ve bır sure once go- rev sızlık karanvla Malat- ya DGM'ye gondenlen dava nedenıyle Gunduz ıfadesı alınmak uzere tu- tuklu bulunduğu Ankara Merkez Kapalı Ceza- evı'nden saçlan kesılmış ve cuppesız olarak Anka- ra DGM'ye getınldı Gunduz, jandarmalar ta- rafindan salona getınlır- ken, mahkeme heyetının yennde olmadığı sırada kursuye doğru "Bu mah- kûnüar nerede? Rejimın azat kabul etmez kolelen nerede? 60 yaşmdaki ın- sanlara zulmettiriyorsu- nuz" dıye bağırdı Gunduz, bu sırada go- revlıler tarafindan sustu- ruldu Hevetın anne ve babasınm adıyla ılgılı so- rusuna önce "Orada yazı- lı'' dıye yanıt veren Gun- duz. hâkım Orhan Kara- deniz'ın kızarak aynı so- ruyu yınelemesı uzenne, "Onlann adı Cuma ve Fe- ride. Onlar Muslırman adı" dedı Gunduz baş- kanın "Ne iş yapıyorsu- nuz" sorusunu. "Ben mahkemelerdesünınuyx>- nım" dıye vanıtlayınca, başkan "Yaz: Boşta ge- zer™" dedı Başkan Karademz'm "Sabıkan var mı" sorusu- na Gunduz "Ben rejim duşmanıyım. Demokra- tik laik rejimın duşmanı- yun" karşılığını verdı Ya- zılı savunmasını okuma- ya başlayan Gunduz. 60 yaşında olduğunu, kendı- sıne işkence yapılarak ba- şındakı sanğının, sırtın- dakı cuppenın alındığını ve saçlannın zorla kesıl- dığmı belırterek "Dedigi- mi aynen yazacaksınız. Yazmazsanız soylemem. Bana sabah işkence yapıl- dı, işkenceden gebyorum" dıye konuştu
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle