Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 19EYLUL1997CUMA
HABERLER
Dışişleri, BM İşkenceyi Önleme Komitesi'nin 'gizli' Türkiye raporunu yanlı buldu
6
Af Orgütii siyasaltavırh'Prof. Dr. MEHMET SEMIH
GEMALMAZ
fİLHFoğretım u\esı It Insan Hakla-
n Hukuku Araştırma ıe l vgulama \1er-
kezı Mudur \ardimasi htanbul Baro-
su Insan Hakları Merkezı
T
urk hukumeti \f Orgutu'ne
gonderdiğı mektupta, ıkıncı ola-
rak. ınsan hakian ihlallerindeki
başvurularda kabul olçutu olan "açık
ddil"in nasıl vorumlandığınj sordu.
Af Orgutu,"26 Nısan 1993 tanhlı ce-
vabında, ıddıalann 'mahkemehukum-
len, resrru belgeler, tıbbı raporlar \ e fo-
toğraflar şeklınde genış yelpazedekı de-
lıllerle destekJendığını' belirtmıştir."
- "Ancak, bu hûkümetier dışı orgutun
tüm raporlan. olasılıkia komıteve sunul-
muş olan da dahıl. herhangı bır delilden
yoksun ıddıalarla doludur \f Orgutu,
daima, soz konusu olan ulkelerin mah-
kemeleriniveAdliTıpKunımu'nueleş-
örir. 'Resmı belgeler' ifadesınin ne an-
lama geidiğini anlamak olanaksızdır. Fo-
toğraflar ise vargı/hukuk sistemlerinin
çoğunluğu tarafindan deül olarak tanın-
mamaktadır.
"Siyasi motifli
tavır"
"Türkiye'nın Avrupa
Topluluğu'na tam üyelik
başvurusunun hemen
ardmdan, Af Örgütü'nün
Türkiye'ye ilişkin
raporlannm hacminde
dev bir büyüme olduğu
saptanmaktadır. Buradan
hareketle, siyasal motifli
tavır alış, komitenin iki
üyesi tarafindan dikkate
ahnmamış olan iddıalarm
kabul edilmezliğinı ortaya
koyan bir başka ölçüttür."
Ote yandan, Af Örgutu'nun her za-
man Turldye'ye karşı siyasal motifli ola-
rak tavır aldığı gorulmektedır. Bu nok-
tada, Turldye'ıun AvTupa Topluluğu'na
tam üyelik başvurusunun hemen ardın-
dan, Af Orgıitu'nün Turkıye'ye ilişkin
raporlannm hacminde dev bır buyume
olduğu saptanmaktadır Buradan hare-
ketle, siyasal motifli tavır alış. komitenin
iki uyesi tarafindan dikkate alınmamış
olan iddıalarm kabul edilmezliğinı orta-
ya koyan bir başka ölçuttur.
Terorizme başvumlan durumlarda,
terörist grup, mucadele amaçlan için,
iletişim sısteminı pek kolavlıkla kulla-
nabilmektedır İşkence tekmklenne ve
yerlerine ilişkin sureklilik arzeden ıddi-
alar, terörist orgute \akın va da ışbırliği
yapan bireyler ve orgutler tarafindan
bir kampanv a yurutulduğunun açık bir
behrtisklir. Ozdeş nitelikte ve prototip id-
dialann yineleıunesı voluvla, bu çevre-
ler kamuov unun ışkencev e karşı duv ar-
hhğmı ıstısmar etmeyı dılemış ve y urut-
tuklerı teronst faalıvetlenne scnıpati ve
meşrutıyet kazandırmak ıstemış olabt-
lirier. Bu taktik, Turkıye gıbı demokra-
tik bir ulke ay nk tutulmaksızın uy gula-
maya konmuştur.
Raporlarda atıf vapılan Turkne'dekı
orgutler. sozcuğun gerçek anlammda in-
san hakian orgutlen değıllerdır Bun-
lar, Af Orgutu"nun vardımı ıle PKK've
yakın bireylerce kurulmuşlardır va da
bu teronst gruplann tehdıdı altmda fa-
aliyet gostermektedirier Bu orgutler,
suçlama kampanyalannın kotanlması
için aracı birunler olarak hızmet gor-
mektedirkr.
Ozetle, PKK teronzmmın varlığını
ıhmal eden ve Türk guvenlık guçlennın
teronzmle mucadelesını 'açıkbırdehl-
le desteklenemeyen suçlamalaria bir-
likte Kurdıstan olarak zıkredılen Tur-
kıye nın guney-doğusunda' 12 milyon
Kürt'e karşı yıımtulen bir baskı olarak
sunan gerçek olmayan pro- etnik yakla-
şun, komitenin iki uyesini göımek iste-
dikleri şekılde olgulan anlamalanna y-
ol açmış olan, PKK'ye yakın birey ler ta-
rafindan ortaya konmuştur. Komitenin
ild uvesuun Turldye zharetlen sırasın-
da bu şekılde uygun olmayan bır yakla-
şunı benımsemeleri, onlan dogal olarak,
ileri surülen işkencenin varhğnu ve sis-
tematik nitelikte olduğunu 'koşullardan
çıkar sanan delıl' olarak gosterdiğinide-
ğerlendirmede her çeşit unsuru dikka-
te almaktan ahkoymuştur.
Yukarıda belirtilenlerin ışığmda, ko-
mitenin, ancak kuçuk sayıdakı
vak'alarda işkencenin varlığı mutlak
kesınlıkle kanıtlanmıştır' sonucuna u-
laşması kolavlıkla anlaşüabihr bir du-
rumdur. Ne var ki, aynı komitenin, ozel
bulgular raporunun 58. paragrafinda
işkence u\ gulamalannın varlığı ve sıs-
tematık nıtelığı şeklinde çok cıddi ve
ağır bir hukme ulaşmış bulunması pek
açık bır çelişkı oluşturmaktadır.
Aşıkâr kı, bu hukmun asılsız olma ni-
telıği ıddıalann sayısı ve esası" hakkın-
da 'açık delıle dayanmayan bir aşın
vıırgudan kaynaklanmaktadır; başka
devişle, gerçek' esası az yukanda açık-
lanmış bulunan ve sadece istatısüklere
dayanan iddıalardan kavnaklanmakta-
dır.
En hafifinden soy lenebilecek olam,
butun bunlann ciddiyetten yoksun bu-
lunduğudur."
Buyukelçı Gunduz Aktan ustte tam
metnı venlen saptamalannın ardından
şu açıklamalan getırmektedır
"Tıirk hukumeti, Turkiye'de baa
munfent işkence vakalannm vuku bul-
duğu olgusunu hıçbır zaman yadsıma-
nuşür. Bunun y anı sıra bir vahşi teroriz-
me karşı mucadele yurutulurken işken-
cenin tamamıyla ortadan kaldınlması
neredev se olanaksızdır. Dolavisıy la.hu-
kumetlerin ışkenceye karşı mucadelede
daıma en ust duzev de uv anık bulunma-
lan gerektığını kabul edıvonız. Bundan
otunıdur kı, Turk hukumeti, mevzuaü-
nı yetkınleştırme ve guvenlık guçlennce
yurutulen ano-terorist mucadeleyi de-
netım altına almamn sıkmülarmı yaşa-
maktadır.
Bununla bırtikte hükumet masum In-
sanlan oldurmenm en buv uk ınsan tıak-
kı ihlalı olduğunun tam bılıncınde ola-
rak vatandaşlarının en zorunlu ınsan
haklanm, adıy la adb yaşam hakkını ko-
nımanın bir temel/(en başta gelen) so-
rumluluğu olduğunu unutamaz. Hiçbir
şey, hiçbir ıddia, hiçbir suçlama, hiçbir
teliğinde gozaltı/ (precautıonary deten-
tion) şeklınde bır uygulamanm varlığı
söz konusuydu.
Türk hukumeti bu aşamada, asıl
amaçlan terorizmle etkin mücadeleye
öMıirucudarbe vurmak için organizeiş-
kence ıddıalannın sahiplerini tatmin et-
mek üzere gozalti suresini kısaltnıaya
hazır bulunmamaktadır. Bir masum ço-
cuğun katledılmesı. butun ıddialar bir
arava getuildığmde büe daha onemüdir.
Bu noktada, sıstematık işkence konu-
sunda "mutlak kesınhk bulunmadığı ol-
gusundan hareket eden hükumetimin
umudu, komitenin ve üyelerinin elveriş-
li/uygun delil sınırlan içinde kalacakla-
n ve zamanla oluşmuş yargısal gelenek-
lerin gerektirdiğı sorumluluk ve onur ile
tasarrufta bulunacaklan yonundedır."
Turk hukumeti adtna açıklama yapan
Buyukelçı, butun bu değerlendırmeler-
den sonra aşağıdakı sonuçlan ve one-
nlen belırterek konuşmasını tamamla-
mıştır
"Sonuç olarak. sözleşme tarafi dev-
letkre aşağıdakı onenlen getirmek ısti-
yorum:
1. Gizlilik kuralma tabi bir usul hak-
kında bır karar vermeden once komıte,
ilgüı taraf dev lete tum suçlamalan/ıddı-
alan üetmeli ve onun goruşlerini dinle-
meüdir.
2. İşkence iddialannın incelenmiş ol-
duğuna ilişkin gızli rapordakı açıklama-
nın genel bağlamında. olgusal vanuşhk-
lardan v e onemlı vaklaşım hatalanndan
sakınabılmek ıçın ılgılı taraf devlet ıle
tam bir ışbıriığme hazır bulunulmalıdır.
3. Komıte, bır soruşturma yapmakla
gorevlendirdiği uyelennı belirterken
mutlaka ust duzey de bu*ozen gosterme-
lidir. Etnik özeUikler taşıyan bir vaka
ekseninde, komite, kendi etnik ozeUik-
lennden oturu başka ulkelerdekı etnik
gruplan, onlann teronst orgûtlennı o-
nun kendı ulkesınde bazen de onlara to-
lerans gosterecek boyııtta olacak şekil-
de kucaklamaya hazır bulunan nitelik-
teki bir ulkeden gelen herhangi bir üye-
sini gorevlendirmemelidir. Bu durum,
kendi ülkesuıde bır etnik oluşumla ha-
lihazırda bağlanülı olan bır etnik gruba
mensup bır uvenın goreviendınlmış ol-
nıası soz konusu olduğunda ozel bır dik-
katı gerekürmektedır. Bu hallerde, boy-
le bir kategoriy e giren nheliklere sahip
üyelerin. komitenin guvenilirtiğini tehü-
keye duşurmemek ıçın, kendı istençie-
rrvle gorevden affedilmelerini istemeie-
n beklenır.
4. Komıte. Buieşmış Mılletler'in coğ-
rafl bolumlenmeve ilişkin kurallanna
uygunolmalıdır.
5. Bır soruşturmanın sonuçlan hiçbir
biçimde, taraf dev letlerin ulke biitunlu-
ğü ve siyasal biriiği aleyhine yorumlara
dan kullanılabilır nıtelikli veriler/sonuç-
lar olacağından, taraf dev letlen komite
ile işbiriiğı yapmamak hususunda teşvik
edıyor/destekhyorum."
II- Türkiye Temsilcisinin 24 Kasım
1993 Tarihli Konuşma Metninin Değer-
lendirümesi
O tanhte Turkıye'nın BM Cenevre
ofısı nezdındekı Daımı Temsılcısı Bu-
yukelçı Gunduz Aktan'ın yukanda tam
metıu venlen konuşması, kapsamı ıtıba-
nyla bırkaç açıdan uzennde durulması
ve değerlendınlmesı gereken önemde-
dır
Kuşku yok kı, konuşmanın onemı,
oncelıkle, Turkıye'nın resmı tepkısını
ortaya koyuyor olmasından kaynaklan-
maktadır Başka deyışle, bu konuşma
ıle komitenin Turkıye Soruşturması Ra-
poru'nu alenıleştırmesı ışlemıne karşı
Turkıye resmı tezlennı. bu anlama gel-
mek uzere tepkısını sergılemıştır
Turkıye nın resmı tepkılennı ıkı alt
başlıkta ırdelemek uygundur Bunlar-
dan ılkı, komitenin raporunda yer alan
gozlem ve saptamalanna dolayısıyla
suçlamalanna venlen yanıtlar ıken ıkın-
cısı. raporun hazırlanması surecınde
teknık usulı gereklere uyulup uyulma-
dığı ve dolayısıyla da raporun onyargı-
lı bır yaklaşımın ürunu olup olmadığı
konusundakı değerlendırmelerdır
Gerçekçilikten uzak ve
irrasyonel vaklaşım:
Komitenin gozlem ve bulgulanna
Turkıye, oz olarak, bır toptan yadsıma
yaklaşımı ıle karşı çıkmaktadır
Boyle bır yaklaşımın, ne gerçekçı ne
de rasyonel olduğunu ılen surmek ola-
naklıdır
Gerçekçı değıldır, çunku, işkence ve
kotu muamele pratığı, sadece ulusalus-
tû ınsan hakian bınmlen elıyle değıl,
ulusal organlar tarafindan da yadsına-
mayacak bıçımde saptanmış ve tescıl
edılmıştır
Ulusalustu bınmler bakımından dü-
şunulduğunde, siyasal nıtelikli değıl
yargısal nıtelikli bınmlenn, orneğın
Avupa Insan Hakian Komısyonu'nun
ve mahkemesının bırçok karannda iş-
kence ve kotu muamele olgusu ıddıala-
n Turkıye'nın ıtırazlan ınandıncı gorûl-
meverek saptanmış ve Turkıve mah-
kûm edılmıştır Bu durumda, artık Tur-
kıye'de işkence yoktuc dtsııaenm ensku-
çuk ınandıncı tarafi kalmamıştır
Ulusal organlann da aynı olguyu sap-
tadığı bılınmektedır Turkıye nın değı-
şık yerlenndekı mahkemelenn TCK
md 243 md 245 eksenlı olarak verdık-
len pek çok mahkûmıyet karan bunlar
her ne kadar ıddıalann yofunluğu ve
"PKK ağızlı etnik yaklaşım"
"PKK terorizminin varlığını ihmal eden
ve Türk güvenlik güçlerinin terorizmle
mücadelesini, 'açık bır delille'
desteklenemeyen pro-etnik yaklaşım,
komitenin iki üyesini görmek istedikleri
şekilde olgulan anlamalanna yol açmış
olan, PKK'ye yakın bireyler tarafindan
ortaya konmuştur. Komitenin
iki üyesinin Türkiye ziyaretleri sırasında
bu şekilde uygun olmayan bir
yaklaşımı benimsemeleri, onlan doğal
olarak, ileri sürülen işkencenin
varlığını ve sistematik nitelikte
olduğunu 'koşullardan çıkarsanan delil'
olarak gösterdiğini değerlendirmede her
çeşit unsuru dikkate almaktan
alıkoymuştur."
onyargı, hukumetlen bu hususa dikkat
etmek ve bu konuda çaba harcamaktan
alıkov mamahdır.
Rapor'da. bızım zaten aşina olduğu-
muz bır dızı tavsıye ver almaktadır Bun-
lann ozu, gozaltı suresının kısaltılması-
dır. Olağanustu hal bolgelerindeki gore-
ce uzun gozaltı suresınin varlığı, işken-
cenin varlığı hakkında bir on delil ola-
rak kav ranmıştır. Bu yanlıştir. Dahası,
gozaltı suresının uzunluğu, terorizm ile
mucadelede vaşamsal onem taşunakta-
dır. Bu vuzdendu* kı, bazı Avrupa ulke-
lerinde, kısa sure oncesine dek, onlem nt-
neden olmamahdır.
6. Bir soruşturmanın sonuçlan hiçbir
biçımde, işkencenin ortadan kaldınlma-
sı bahanesı ıle adıy la adlı masum kişile-
rin oldurulmesı gibı. en cıddı ınsan hak-
ian ıhlalkrini bağışlamay a yol açmama-
lıdır.
7. Gizlı rapora taraf devletın verdiğj
yanıt. eğer bilahare yayunlanacak ise
ozet bulgular raporuna eklenmelidir.
Bu ve benzeri koşuuar yerine getiril-
medikçe. elde edilen sonuçlar ne sozleş-
me amaçlan ve ne de genel olarak insan
haklanna saygı gosterihnesi bakımın-
yaygınlığı ıle karşılaştınldığında göre-
ce olarak az savıda olsa da. resmı kayıt-
larageçmışbulunmaktadır Aynca, em-
nıyet teşkılatı lçışlen Bakanlığı bunye-
sı ıçmde, aynı konulu ıddialar eksenıy-
le açılan ıdan soruşturmalann varlığı
da bılınmektedır Bunlar, yadsınamaya-
cak nıtehktekı yargısal ve yonetsel ka-
nıtlardır Kaldı kı Turkıye Cumhunye-
tı hukumetlennın pek çok uyesı, gerek
gorevde ıken gerekse aynldıktan sonra
yaptıklan açıklamalarda işkence v e ko-
tü muamelenın onlenmesı ıçın her tur-
lu onlemı aldıklannı kamuouyna du-
yunnuşlar ve bu amaca yonelık, örne-
ğın karakollara baskın denetımler şek-
lınde, daha çok siyasal gösten havasın-
da olsa da, çeşıtlı gınşımlerde bulun-
muşlardır Aynca, aynı yetkılılenn, he-
men her uluslararası gönışmede işken-
cenin onlenmesıne yönelık sözvenm-
lerde bulunduğu ulusal ve uluslararası
basında yer almışnr
Dahası, hukumet programlarına, ko-
alısyon protokollenne bıle bu doğnıltu-
dakı hedefler konmuştur
Ulusal ınsan hakian orgutlennın ya-
yımladığı düzenlı raporlar ıle yazılı ve
gorsel basında yer alan çok sayıda ha-
ber ve yorumda da aynı patolojık ven
sergılenmıştır
Devletın resmı bınmlen olan adlı tıp
raporlanna işkence gerçegı yansımış-
tır
Bu venler işkenceyi toptan yadsıma-
nın gerçekçı bır sıyasa olmadığmı ka-
nıtlamaya yeterlıdır
Gerçek apaçık ortada ıken yadsımak
ise, butunuyle rasyonalıte dışıdır
Nıtekım, Buyukelçı Aktan da, konuş-
masında aynen "Turk hukumeti. Tur-
kiye'de bazı munferit işkence vakalan-
nm vuku bulduğu olgusunu hıçbır za-
"Af Örgütü
yanda$ı
kuruluşlar"
"Raporlarda atıf yapılan
Türkiye'deki örgütler,
sözcüğün gerçek
anlammda insan hakian
örgütleri değillerdir.
Bunlar, Af Örgütü'nün
yardımı ile PKK'ye yakm
bireylerce kurulmuşlardır
ya da bu terörist gruplann
tehdidi altında faaliyet
göstennektedirler."
man yadsımamışûr" demek zorunda
kalmıştır
Bu aşamada, sorgulanması gereken
mesele, işkence olgusunun tekıl ve sey-
rek olması ıle yaygın ve yoğun olması
arasında oz bakımından bır fark doğu-
* n»p doğurmayacağıdır
Hemen belırtmek gerekırlğ mûnfe-
nt ya da yaygın işkence olgusu işken-
ce gerçeğıdır Ozû bakımından bu ıkı
durum arasında temellı bır fark yoktur
Ustelık, işkence vakalannın münfe-
nt olduğu savını ılen surmek de, yuka-
nda açıklanan nedenlerle yanı ulusal ve
ulusalustu olçekte bu olgunun saptan-
ması, tescıl edılmesı, ıtıraf edılmesı gı-
bı venlerden ötürû, ne gerçekçı ve ne de
rasyoneldır O halde sonuç olarak, iş-
kenceyi toptan yadsıma, yahut bunlann
munfent vakalardan ıbaret olduğunu
ılen surme, ınandıncılıktan yoksun,
sağlam temelı bulunmayan bır tepkı ız-
lenımı vermektedır
Teror olgusunun işkenceyi meşrulaş-
ünnazhğı: Ama butun bunlardan daha
vahımı, Buyukelçı Aktan'ın konuşma-
sına egemen olan, işkence patolojısıne
yaklaşımda odaklaşmaktadu-
Buyukelçı yegore, "Vahşiterorizme
karşı mucadele yüruturken, işkencenin
tamamıyla ortadan kaldınlması nere-
deyse olanaksızdır... Bununla birükte
hükumet masum msanlan öldünnenin
en buyük ınsan hakkı ihlalı olduğunun
tam bılıncınde olarak. vatandaşlarının
en zorunlu ınsan haklannı, adıyla adh
yaşam hakkını konımanın, bu*temel so-
nımluluk olduğunu unutamaz. Hıçbir
şey, hiçbu- iddia, hiçbu* suçlama, hiçbir
önyargu hukumetlen bu hususa dikkat
etmek ve bu konuda çaba harcamaktan
alıkoymamalıdır..."
SÜRECEK
ÜZYAZI/ ORHAN BİRGİT
Pıar-Gallup'un Susurluk ıçın du-
zenledığı bır araştırmanın sonuçlan
oncelıkle devlet yonetımınden so-
njmlu olanlarca uzun uzun ırdelen-
melıdır
Adı geçen kunjluş kamuoyunun
Susurluk kazasının arkasındakı ger-
çeklenn aydınlatılıp aydınlatılamaya-
cağı yolundakı tartışmaları degerien-
dırmış Ankete yanıt verenlerın yuz-
de 75 6'sı bu soruyu olumsuz olarak
yanıthyor Yanı, Susurluk olayının sa-
dece bır trafik kazası gıbı ele alınıp
kapatılacağıduşuncesınıtaşıyor Ay-
nı yonde bır soru, aşağı yukarı bır yıl
once Susurluk olayını ızleyen hafta-
larda, "1996 yılının Kasım ayında"
sorulduğu zaman ışın ıç yuzunun ay-
dınlanamayacağı duşuncesınde
olanlar yıne çoğunlukta ımışler Ama
o gun bu duşuncede olanların yuzde
oranı 58 6 ıken, bır yıla yaklaşan su-
re ıçınde ılgılı kurumların adeta ha-
vanda su dovmekle yetınmesı, ka-
ramsarların sayısında azımsanmaya-
cak bır bıçımde, yuzde 17'lık bır ar-
tışa neden olmuş
Bırtoplumunuçteıkısı kendı ulke-
sınde ortaya çıkan bır olayın uzerın-
dekı perdenın kalkamayacağı duşun-
cesınde ise o toplumda çanlar ger-
çekten çalmaya başlamış demektır
Kımler ıçın çalmaktadır çanlar''
Bir Toplum înancını Yitirirse...
En başta, sıyası ıktıdan teşkıl eden
kurumlarıçın Yasama organını oluş-
turanlar ıçın Ve elbette guvenlığımız-
den sorumlu olanlar ıçın
Ama en az onlar kadar, hak arama
kapılanmızın ardında gorev yapan,
kendılerınden adalet ıstedığımız ve
bu ısteğın gerçekleştırılmesını bekle-
dığımız her bınsı bızım gozlenmızde
"saygın" kışıler ıçın
Işının ustası araştırmacı Bülent
Tanla'nın Susurluk kazası ıle ılgılı ola-
rak duzenledığı ankette, sorulmasını
ıstedığı sorular bır kamuoyunun ba-
zı çok duyarlı konular hakkındakı du-
şuncelerını ortaya çıkarmak bakımın-
dan gerçekten çok ılgınç Mesela
1996 Kasım ayında Pıar-Gallup an-
ketorlerı, kendı deneklerıne olayın,
"devletle mafya-polıs arasındakı ılış-
kılerı ortaya koyduğu" yolundakı go-
ruşe katılıp katılmadıklannı sormuş
ve "yuzde 66 7 oranında evet" yanı-
tı almışlar Ama evet dıyenler, 1997
Eylul ayında "80 2'ye" yukselmış
Yanı toplumun bu olçutte bır kesı-
mınde "devlet-mafya-polıs uçlu-
su "nun bırtakım gızlı ışlen çevırdığı
yolunda bır kanı, ne yazık kı mayala-
narak artış gostenyor Yonetımın en
çok duyarlı olması gereken de bu
mayalanmanın bır patlama noktası-
na gelmeden durdurulmasıdır
Açık konuşmak gerekıyor
Bugunku sıyası ıktıdann Susurluk
olayının arkasında parmağının olma-
dığı bılınıyor
Ama son anketın değerlendınlme-
sı ıle oyle anlaşılıyor kı boyle bır bılış,
toplumda yetertı guvenı sağlamaya
yetmıyor
Çunku gunun sıyası ıktıdarının, Su-
surluk karmaşasını çozmek ıçın ye-
terınce acelecı olmadığı, ozellıkle
parlamentodakı dokunulmazlıkdos-
yaları ıçın duzenlenmış zamanlama
sırasında ortaya çıkıyor
Gerçı ıktıdar, parlamentoda sayı-
sal çoğunluğa ulaşıp komısyonlarda
gereklı nobet değışıklıklerını yapmak
ısterken araya yaz tatılı gırdı Olayın
ıçınde bulundukları kuşkusunu taşı-
yanlann, bu gızın aydınlanması ıçın
en kuçuk bır soruya muhatap bıle ol-
mayışları, kamuoyunda var olan ka-
ramsarlığı daha da arttıracak bır et-
ken oldu
Susurluk olayının soruşturmaları,
son hukumet değışıklığıne kadar ola-
yı kapatmak amacıyla bıçımsel ola-
rak yapıldı Gunun başbakanı, daha
o tanhte bu olay ıçın "fasa fıso" de-
mekten kaçınmamış, yardımcısı ise,
"kurşun atan ıle kurşun yıyenlenn bır
olmayacagını" soylemekten çekın-
memıştı
Gerçı şımdı o donemın başbakanı,
Susurluk değerlendırmesını yapmak
yenne kendı sıyası geleceğının he-
saplan ıle meşgul
Ama bakınız Erbakan'ın çeyrek
yuzyıldır sıyaset arenasında sozculu-
gunu yapan "Mıllı Gazete "nın dun
Başbakanlık Teftış Kurulu Başkanı
Kutlu Savaş ıçın kullandığı habere
"Kartel'ın supersavcısı tepkı top-
luyor" dıyor, Erbakan'a daha Nızam
Partısı'nden başlayarak Mıllı Nızam,
MSP, 12 Eylul gunlen donemlerınde
sadakatle sozculuk yapan gazetesı
Ve Kutlu Savaş'ın kısasurede ortaya
çıkarttığı bulgulann olayın korduğum
hale gelmesıne neden olduğu ılen su-
ruluyor
Hafızalarınızı tazelersenız, Erba-
kan'ın da başbakan olarak o donem-
de bır haylı gecıkme ıle Teftış Kuru-
lu'nu bu olayla ılgılenmek ıçın gorev-
lendırmek zorunda kaldığını amada-
ğın bır turlu fare bıle doğurmasına
olanak verılmedığını hatırtarsınız
Nıçın?
Çunku o kurullar, yasalar gereğı sı-
yası ıktıdann memuruduriar Oysa ay-
nı tarıhlerde bu gerçeğı lyı bıldığı ıçın
Bulent Ecevrt, DSP Genel Başkanı
olarak bu kuruluşun ozerk bır çalış-
ma statusune kavuşturulmasını ıs-
rarta ıstıyordu
Gerçı kurul şımdı de eskı statu ıle
çahşıyor Ama kuçuk bır farkla Başı-
na, Refah'lı gazetenın "Kartel'ın su-
persavcısı" dıye takdım ettığı durust
bır burokrat, başbakan yetkısını kul-
lanmakla gorevlendırılerek atandı
Her zaman bu tur olayların aydın-
lığa çıkmasını ısteyen başbakanlar
ışbaşında olmadığı, çoğu kez kendı-
lerını Susurluk'un avukatı gıbı tanıt-
maktan kaçınmayacak kadar gozle-
n donmuşler de o makamda otura-
bıldıklen ıçın, benzer olaylann soruş-
turmasını tam bağımsız, ozerk ve
yetkı ıle donatılmış, tabıı durust kışı-
lerden oluşmuş kurumların yapması
zorunlu oluyor
Pıar-Gallup'un anketçılerı, halkın
nabzının sonuçlarını verdı
Yukselen tansıyonu ındırmek Yıl-
maz ıktıdanna duşuyor
BtRBAKIMA
SERVER TANİLLİ
Nurullah Ataç ve Kadınlar
Nurullah Ataç'ın aramızdan aynlışının 40 yılı bu
yıl Ama anılmadı gıbı bır şey Mıllıyet'te Oktay
Akbal'ın guzel bıryazısını hatırlıyorum, belkı baş-
ka gazetelerde de bır ıkı yazı çıkmıştır hakkında
O kadar1
Oysa Cumhunyet donemı kulturunu dennden
etkılemış bır yazardır o Soylemek bıle fazla Baş-
ta da dılını1
Aramıza açıkça bır velvele salarak,
yazdığımızda çızdığımızde Turkçe duşunmemızı,
ana dılımızın kımlığıne saygılı olmamızı sağlayan
başta o oldu Benım kuşağımı dupeduz sarsmış-
tır Bugunbıleyazarkentedırgınolurum Kalemım-
den çıkmış Turkçe dışı bır şey az sonra suratıma
vurulacak dıye Çunku, arkamda bırının omuzum-
dan eğılıp yazdıklanmı ızledığı kaygısı ıçındeyım-
dır Nurullah Ataç'tır o1
Yalnız bu da değıl Uydumculuğa karşı bır anla-
yış aşıladı bıze, yerleşık değertere -en azından bır
kez- kuşkuyla bakmamızı oğutledı, okurlarını ba-
ğımsızlığa goturdu Bu yanlanyla, bır duşunur, bır
filozof kımlığıyle belırır Ataç Ama ne olursa olsun,
Cumhunyet yazaıiarı ıçınde en cumhurıyetçısı, en
çaödaş olanı odur derım
Onumuzdekı yıl, Nurullah Ataç'ın doğumunun
100 yılı
Onu yenıden değeriendırmek ıçın guzel bır ve-
sıle olacak bu
Dosyamda Ataç'ın "Kadın" adlı bıryazısını bul-
dum Okuruma Mektuplar adlı kıtabından alıp koy-
muşum oraya Bakın, nasıl olumlu bır eğılış ıçın-
de konuya
•
"Bır bılmece 'Kadınların en az konuştuklan ay
hangı aydır?' dıye sorarlar Şubatmış, kısa oldu-
ğu ıçın Çok kızanm o bılmeceye, kadınlan yermek
ıçın, kadınlarla alay etmek ıçın uydurulmuştur da
ondan Onu yapan adam kımbılır ne beğenmışttr
kendını Oyleya1
Kadınlan yermek, bır ınsanın akıl-
lı olduğunu gostenr Kadınlar boyuna konuşur-
muş, boş sözler soylermış, erkekler ise ağırbaşlı
olur, çene çalmakla vakıt geçırmezler, sırası ge-
lınce soz soyleher Pekı, ama boyle bılmeceler uy-
durmak da mı boş soz soylemek değıldır? Onu uy-
duran adam, gereksız konuşmalardan kaçınıyor
ıdıyse bılmece ıle de uğraşmasaydı Onun saçma-
sapan bılmeceler yapması akıllılığından, kadınla-
nn ıkı çıft lâkırdı etmelen ise duşuncesızlıklenn-
den
1
Gelın de kızmayın boyle kendını beğenmış
ınsana
Bır kımse kadınları yermeye kalktı mı, tepem
atar benım Yok kadınlar anlayışsızmış, yok kadın-
larbırkonu uzennde ınceden ınceye duşunemez-
lermış, bırtakım ışler varmış kadınlann aklı ermez-
mış ona, kadınlar arasından buyuk bılgın, buyuk
şaır, buyuk sanat adamı mı çıkarmış? Bu çeşit
sozler olsa olsa soyleyenlenn anlayışsızlığını, on-
lann duşuncesızlığını gostenr
Yüzyıllar boyunca erkek kadını ezmış, ona ıkıde
bır 'Sen anlamazsın Senın aklın ermez buyuk ış-
lere ' demış, kandırmış onu, sonra da soyledığı,
doğrunun ta kendisıymış gıbı koltuklannı kabart-
mı§, erkek olduğu ıçın ovunmuş Kadınlar ıçm-
de bılgın yetışmıyormuş, şaıryetışmıyormuş Na-
sılyetışsın, a efendım? Yüzyıllarboyunca okutma-
mışlar kadını, okuyan kadına şaşılacak bır şey dı-
ye bakmışlar, okuduğu ıçın, bılgıye, sanata ozen-
dığı ıçın, kınamışlar onu, sonra da onun bılgın ol-
mamasını, şaır olmamasını yaradılışı gereğı san-
mışlar Insanlar doğru dıye belledıklen şeylenn
çoğunu da kendılen uyduruhar, sonra da bobur-
lene bobuhene ınanırtar onlara
Erkekte şu ustunlukler bulunacak, bu ustunluk-
lerbulunacak, ama kadında yalnız guzellık olacak,
kadının bu toplumda ödevı guzel olmak, erkek
denılen efendıyı hoşnut etmek Bunun ıçın gun
olur, kadınlann suslenmelenne de kızanm Bırak-
sınlar erkeğe yaranmayı, onlara 'Sen ne ısen ben
de oyum Senın aklın, senın bılgın, senın gucun,
becenklılığın senı bezemeyeyetermış, ben sende
ancak o ustunluklerı arayacakmışım Pekı, sen de
bende o ustunluklerı ara Guzelleşmeyeceğım se-
nın ıçın ' desınler, sıynlsınlar erkeğın buyruğun-
dan Kendılennı guzellıkten başka ustünlüklerie
sevdırebıleceklennı gostersınler
Bırsozu vardır Tevfik Fikret'/n 'Kızlarını okut-
mayan mıllet, oğullannı manevî oksuzluğe mah-
kûm etmış demektır' Kadınlarda akıl aramayan,
ıncelık aramayan, yalnız guzellık arayan erkek,
kendını onulmaz bır anlayışsızlığa, kabalığa mah-
kûm etmış demektır
Erkeksenız, övunmeyın erkek olmanızla Kadm-
sanız, canım efendım guzelsınız elbette, daha da
guzel olun, aman sızı yalnız guzellığınız ıçın seve-
cek erkeğe yuzvenmeyın
1
"
Müslüm Cündüz
'Laik-demokratik
rejim düşmanıyım'
ANKARA (Cumhuri-
vet Bürosu) - Aczmendı
tankatı lıden Müslüm
Gunduz. Ankara Devlet
Guvenlık Mahkeme-
sı'ndekı ıfadesınde, "Ben
laik demokratik rejimın
duşmanıyım" dedı
Ankara DGM ve açı-
lan ve bır sure once go-
rev sızlık karanvla Malat-
ya DGM'ye gondenlen
dava nedenıyle Gunduz
ıfadesı alınmak uzere tu-
tuklu bulunduğu Ankara
Merkez Kapalı Ceza-
evı'nden saçlan kesılmış
ve cuppesız olarak Anka-
ra DGM'ye getınldı
Gunduz, jandarmalar ta-
rafindan salona getınlır-
ken, mahkeme heyetının
yennde olmadığı sırada
kursuye doğru "Bu mah-
kûnüar nerede? Rejimın
azat kabul etmez kolelen
nerede? 60 yaşmdaki ın-
sanlara zulmettiriyorsu-
nuz" dıye bağırdı
Gunduz, bu sırada go-
revlıler tarafindan sustu-
ruldu Hevetın anne ve
babasınm adıyla ılgılı so-
rusuna önce "Orada yazı-
lı'' dıye yanıt veren Gun-
duz. hâkım Orhan Kara-
deniz'ın kızarak aynı so-
ruyu yınelemesı uzenne,
"Onlann adı Cuma ve Fe-
ride. Onlar Muslırman
adı" dedı Gunduz baş-
kanın "Ne iş yapıyorsu-
nuz" sorusunu. "Ben
mahkemelerdesünınuyx>-
nım" dıye vanıtlayınca,
başkan "Yaz: Boşta ge-
zer™" dedı
Başkan Karademz'm
"Sabıkan var mı" sorusu-
na Gunduz "Ben rejim
duşmanıyım. Demokra-
tik laik rejimın duşmanı-
yun" karşılığını verdı Ya-
zılı savunmasını okuma-
ya başlayan Gunduz. 60
yaşında olduğunu, kendı-
sıne işkence yapılarak ba-
şındakı sanğının, sırtın-
dakı cuppenın alındığını
ve saçlannın zorla kesıl-
dığmı belırterek "Dedigi-
mi aynen yazacaksınız.
Yazmazsanız soylemem.
Bana sabah işkence yapıl-
dı, işkenceden gebyorum"
dıye konuştu