25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 19EYLUL 1997 CUMA OLAYLAR VE GORUŞLER Hasan Âli Yücel'e Saygı VECİHİ TİMUROĞLU H asan Ali Yücel'in, Cumhunyet devrim- cileri içınde önemli bir yeri vardır. Her şeyden önce, Atatûrk devrimlerinin uygu- layıcılan arasında yaratıcı nitehğıyle öbürlerinden aynlır. O, Milh Eğıtim Bakanı olduğunda (1938), Cumhun- yet'in olanaklan çok kısıtlı idi. Ba- kanlığın örgütsel yapısı. onun atılım- lannı uygulamaya koyacak nitelikte değildi. Sanınm FaikBey adında biri, güzel sanatlarşubesinebakıyordu. Bır tek yazmanı vardı. Türkiye'nin ekin- sel gereksinimlerini, çağdaş boyutlar- da karşılamak, bu iki emekçinin omuzlanna yûklenmişti. Devlet Tiyat- rolan'nı, Devlet Opera ve Balesi'ni, bu ikı insanla yarattı. Çeviri işlerinin ızlencelerinı de, bu iki Cumhunyetçi ızlıyordu. Hasan Âli Yücel, bu dar kadroyla, o büyük işleri başardı. Hasan Âli Yücel'in Köy Enstitüle- ri için verdiği savaşım, bütün övgüle- rin üstündedir. Kuşkusuz, Köy Enstı- tüleri Yasası. onun döneminde hazır- lanmadı. Ama Köy Enstitüleri'nın ya- şama geçirilmesini o sağladı. Onun yaratıcılığı, Köy Enstitûleri'nin yap- tığı eğıtimde belirir. Köy Enstitüleri, Türkiye köylüsünü ilköğretimden ge- çirmeyi amaçlar tümel anlamda. Oy- sa, Köy Enstitüleri'nde yapılan eği- tim ve öğretim, yasayla saptanan amaçlan evTensel boyutlarda aşmıştır. Hasan Âli Yücel, bu okullarda uygu- lanan izlencelerin ve konu dökümle- rinin (müfredat) içeriğinı evrenselleş- tirmiştir. Kırsal alanda yaşayan ınsa- nın koşullanna uydurulrnuş gerçek in-' sansal biçimlendırmeyi amaçlamıştır bu okullar. Bır ölçüde, hümanist ınsan yaratmayı ereklemiştir Hasan Âli Yü- cel. Devrimlenn yaratıcı bir insanm elinde kazandığı boyut budur işte. O bu okullardan köylü hümanistlenn de- ğil, hümanist köylüleri yaratacak öğ- retmenlerin yetişmesini istiyordu. Köy Enstitülen 'nde uygulanan üretim tekniklerine, okuma saatlerine, müzik öğretimine, sanat etkinliklerine baktı- ğınızda, Hasan Âli Yücel'in amacını çok ıyi anlıyorsunuz. Öğretmen, ken- di yarattığı çevrenin tutsağı olarak de- ğil, köylü yaşamını yaşayarak, elini attığı her konuyu, her sorunu, insan- cıl düzeye ulaştıran ve o düzeyde çö- zümleyen insan olacaktı. Köy Enstitü- len'nden yetışen öğretmenler, bilim adamlan, sanatçılar. Türkiye insanı- nın tarih boyunca verdiği insansal sa- vaşımm bilgısini derinden kavrayarak, çağdaşlaşmayı derinliğine işleme ola- nağı kazanmışlardır. Kuşkusuz, her- kes, bu ışi yetenekleri ölçüsünde ba- şarmıştır. Hasan Âli Yücel'in Türk egıtimine yaptığı bir büyük hizmetı, nedense, eğitimcılerimiz de aydmlanmız da di- le getirmiyorlar. Hasan Âli Yücel'in eğitimdeki tek eregi, hümanist ülküler taşıyan ınsan yetiştirmektir. Bu amaç- la. dört yüz yıl süreyle, Batı eğitımi- nin bütünlüğünü sağlamış 'hümanite- ler'i açmıştır. Milli Eğitim Bakanlığı yayınlanrun nitelıklerine bakarsanız. bu amaç ortaya çıkar. Hümaniteler (humanites), kökeninde insansal ül- küleri içeren öğeleri kapsayan okullar- dır. Eğitımde. eski Yunan ve Latin dil- lerini öğreten ve bu dillerin yazınlan- nı tanıtan, genç kusaklarda, bu yazın- lara ılgi uyandıran izlencelere yer ve- riliyor. Hasan Âli Yücel, liselerde 'hû- manite sımflan' açtı. Örneğin, Anka- ra Gazi Lisesi'nde. böyle bır sınıf var- dı. Bildiğimce, görev yaptığı sürede, bu sınıflann sayısı altı ıdi. Onun gö- revden aynlmasıyla, bu sınıflar kaldı- nldı. Bu sınıflann amaçlan, salt Grekçe ve Latince öğretmek değildi. Izlence- lerinı ve konu dökümlerini ınceledim. Türkiye ınsanının kafasında. gerçek anlamda, insansal olan, Türk gençli- ğinin ruhuna, tüm insanlığın ruhunu katan düşünceler uyandırmak isteni- yor. Yazık ki, bu yüce ülküler, onun ay- nlmasıyla birlikte unutulmuştur. De- mokrat Parti, bu sınıflann yerine, fen şubelennı geçirdi. Giderekmatematik ve doğa bilımleri şubeleri geliştirildi. Oysa. hümaniteler, bu izlencelerin uy- gulanmasına engel değildi. Bu sınıflar kapatıhrken izlencelere, insanlık ül- küsünü yükseltecek yeni öğeler de konmadı. Hümaniteler, tam dört yüz yıl, Batı eğitiminin bırliğini ve evren- selliğini sağlamıştır. Türkiye Cumhu- nyeti'nin Avrupa Birliği'ne girmesı. bu sınıflar yaygınlaştırsaydı, bugün- kü gibi sorun olmazdı. Eğitimın değışmez amacı, bıreyle- nn yöntemli yetıştirilmesidir. Hüma- niteler, bu amacı asan bir eğıtim ve öğretim izlencesi izlerler: Başkalan- nın gelişimini sağlamak. Bu yüce ül- külenn savaşımını vermiş, ülkülerini yaşama geçirmek için her engeli aş- mayı başarmış bu yüce eğitimciye ve düşün adamına saygı duymaktan baş- ka ne yapılır? Onun yüce yaşamını ka- rartmaya çalışanlar, doğumunun yü- züncü yılı dolayısıyla 1997 yılında, bütün dünyada anılan bir Türk eğitim- cisi olarak anılmasından utanırlar mı acaba? îmam-hatip okullannın arka- sında olanlar, onun gibi Türk olmayı duyumsamalılar! Evrensel insan ya- ratmayı amaçlamış bir Türk. Atatürk'ün İzmit Basın Toplantısı Niçin Önemlidir? NURER UĞURLU C umhuriyet gazetesi, okurlanna bir 'kültür hizmeti' olarak her hafta özenle seçilmış, titizlikle hazır- lanmış bır kitap veriyor. Yakın ta- rihimız, Ulusal Kurtuluş Savaşı, Atatürk ve devrimler, aydınlan- ma gıbı konulan içeren bu yararlı, belge ve kay- nak nıteliğındeki kıtaplar okurlarca ilgıyle kar- şılanıyor. Gazetenin verdiği önemli kitaplardan bıri de eskı CHP mılletvekillerinden tsmail Arar'ın ha- zırladığı Atatürk'ün İzmit Basın Toplanüsıdır Atatürk, 30 Ağustos 1922'de kazanılan Büyük Zafer'den sonra, 14 Ocak 1923"te Ankara'dan otuz beş gün sürecek BaO Anadohı gezisine çı- kar. Gazi Mustafa Kemal, bu uzun yurt gezisinı Nutuk'ta şöyle anlatır: "Efendiler, padişahhğuı kaldırüışu hüafet ma- kamının yetkisiz kalışı üzerine, halk ile yakmdan görüşmek, düşüncesini ve eğilimini bir daha in- celemek önemliydL Bundan başka, Meclis son ydına girmiş bulu- nuyordu. Yeni seçim dolayısıyla Anadolu \e Ru- meli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'ni siyasi parti du rumuna getirmeye karar vermiştim. Banş sağ- lanacakolursa, cemiyetörgütümüzün sryasi par- tiye çevTilmesini gerekli görüyordum. Bu konu- da da halkla karşı karşrya gelip görüşmeyi uygun ve yararlı buluyordum. Zaferden sonra eğitimle uğraşmaya başlamış olan ordumuzu da yakın- dan görnıek istiyordum. İşte bu amaçlarla, Baü Anadolu'da bir gezi yapmak üzere 14 Ocak 1923 tarihinde Ankara'dan hareket ettim. Eskişehir'den başlayarak İzmit, Bursa, İzmir, Babkesir'de halkı uygun yerlerde toplayarak uzun uzun görüştüm. Bana diledikleri gibi serbest sorular sormalarını halktan istedim. Sorulan so- rulara karşılık olmak üzere, altı saat, yedi saat sü- ren konuşmalar yaptun. Muhterem efendiler, hemen her yerde halkuı anlamak tstediği şeylerden dikkati çekenler şun- lardı: Lozan Konferansı ve sonucu, ulusal egemenlik ve hilafet makamı ve bunlann durumlan ve ilis- kileri ve bir de kurmak istediğimi öğrendikleri si- yasi parti. Lozan Konferansı görüşmelerini, olduğu gibi, her yerde özetlivordum. Olumlu sonuç alınacağı- na olan inancımı da söyleyerek ulusu kaygtdan kurtarmaya çalışıyordum"' (Gazi Mustafa Ke- mal, Nutuk, Örgün Yayınlan, Istanbul 1980, s. 466). Atatürk'ün Nutuk'ta kendisinin de belirttiği gibi. Baü Anadolu gezisinin başlıca iki amacı vardır. Birincisi. bu geziden yararlanarak. padi- şahlığın kaldınlışı ve hilafet makamımn yetkisiz kalışı üzerine halkla yakından görüşmek. bazı önemli girişimlere hazırlık olarak düşüncesini ve eğilimini öğrenmek; ikincisi, Büyük Zafer'den sonra yalnız eğitimle uğraşmaya başlamış olan Türk ordusunun durumunu yerinde görmek. Atatürk. o günlerde böyle bir geziyı gerekli bu- luyordu. Çünkü, çok uzun süren savaşlardan ye- ni çıkmış, ama daha banşa kavuşamamış ülke- nin önemli ve ivedi sorunlan vardı. Bunlan ger- çekleştirmek için birtakım atılımlar yapmak, ka- rarlar almak ve bunlan uygulamaya koymak ge- rekiyordu. Sorunlan halk önünde tartışmak, en doğru, en yerinde çözüm yollannı birlikte ara- mak gereğini duyuyordu. Çünkü, Mudanya ateşkes anlaşması imzalan- mış, Misak-ı Milli 'nin bir bölümü gerçekleşmiş, kesin banş için de Lozan'da göriişmeler başla- mıştı. Ama banş görüşmesmin toplantılan çok çetin tartışmalarla geçiyor, önemli bir ilerleme sağlanamıyordu. Birinci Dünya Savaşı'nın galip devletleri. MiDî Mücadele'nın tek amacı olan ba- ğımsız bır Türk dev letınin kurulmasını tanıma- ya bir türlü yanaşmıyorlar, Sevr Banş Antlaş- ması'nın ana ilkelennden aynlmıyorlardı. İkı ay- dan beri sürdürülmekte olan banş görüşmelerin- den olumlu bir sonuç ahnamamıştı. Banşın bir çıkmaza gittiği izlenimi ağır basmaya başlamış- ü. Bu durum, Türk halkı üzerinde olduğu kadar, Türkiye Büyük Millet Meclısı'nde de olumsuz etkisini göstermekten uzak kalmıyordu. Atatürk, Türklerle Batı dünyası arasında altı yüzyıl gibi uzun bir zaman boyunca süregelmiş bulunan ve çeşitli nitelikteki ilişkilerden kaynaklanan sorun- lann düzeltilmesi gerçeğıni göz önünde bulun- durarak, bu durumu bır bakıma olağan sayıyor, sabırlı ve kararlı bır tutumla amaca ulaşabilece- ğine inanıyordu. Ama kimi milletvekilleri ile halk kesimleri, sürekli bir bekleyiş, kuşku ve ger- ginlik içinde bulunuyorlardı (Baykal, Prof. Dr. Bekir Sıtkı, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün 1923 Eskişehir-lzmit Konuşmalan (Önsöz), Türk Tarih Kurumu Yayınlan, Ankara 1966). Bu arada, köklü birtakım devrimci adımlar atılmıştı. Bunlann başında saltanat ile hilafetin birbirinden aynlması ve saltanatın kaldınlması geliyordu. Böylece ulus, egemenliginı kendi eli- ne aldığını bütün dünyaya göstermış oluyordu. Yeni Türk devletınin temellerini atmak yolunda bunu izleyecek daha birçok atılımın yapılmasın- dan artık kaçınılmazdı. Çünkü Türk Kurtuluş Savaşı, ikinci evresinin eşiğıne gelmiş bulunuyor- du. Şimdi, Türk toplumunu çağdaş uygarlık dü- zeyine ulaştırmaktan alıkoyan engelleri ortadan kaldıracak olan devrimler zincirinin halkalannı birbirine eklemek izleyecekti. Çok önemli oldu- ğu kadar pek de kanşık olan bu dönem için ge- rekli ortamı hazırlamak, ülke çapında halk yığın- lannı aydınlatmak, ınandırmak ve genel eğilim- lere uygun düşecek bir yöntem belirlemek gere- ğini duyan Atatürk, Batı Anadolu gezisine çıkar. Gazi Mustafa Kemal'ın ılk durağı 15 Ocak 1923'te Eskişehir olur. Burada Atatürk, annesi- nin Izmir'de öMüğü haberini alır. Büyük ac« du- yar. Ama "Vatan vazifesinin yanmda hiçbir his- sin, hiçbir mülahazanın hükmü yoktur" diyerek gezi programmı değıştirmez. 16 Ocalj'ta Arifı- ye'de konuşur. Aynı gün Izmit'e geçer ve gece Is- tanbul gazetecilennı kabul eder. Izmit'te beş gün kalır ve Istanbul'a kadar uzanan bölgede bulu- nan ordu bırliklerini denetler, askeri tatbikatlar- da hazır bulunur. Atatürk'ün Batı Anadolu gezisi içinde İzmit Basın Toplanüsf nın, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş günlerine ilişkin tarihi kaynaklar arasın- da çok önemli bır yeri vardır. Çünkü toplantı, söylendiğı anda yazıya geçırilmiş, tarihi açıdan birinci elden özgün belgeler arasındadır. Aynca toplantı, ülkenin o günlerde içinde bulunduğu koşullann, karşı karşıya kaldığı önemli sorunla- nn neler olduğunu ortaya koyması yönünden de büyük değer taşımaktadır. Kitap, TBMM Başkanı Başkumandan Gazi Mustafa Kemal Paşa'mn 16/17 Ocak 1923 günü İzmit Kasn'nda bazı Istanbul gazetelerinin baş- yazarlannı kabul ederek beş buçuk saat süren görüşmeyi içerir. Toplantı, Mustafa Kemal Pa- şa'nrn isteğiyle düzenlenmiştir. Amaç, Istanbul basınının Milli Mücadele'yi destekleyen başya- zarlannı günün konusu çeşitli sorunlar üzerinde aydınlatmak, kuşku ve kaygılannı gidermektir. Toplantıya, Istanbul milletvekili Dr. Adnan (Adrvar) ve eşi Halide Edip (Adıvar) ile Tevhid- i Efkâr'dan V'cİit Ebüzziya, Vakit 'ten Ahmet Emin (Yalman), Akşamdan FalihRıfkı(AtayXtleri'den Suphi Nuri (İleri), lkdam'dan Yakup Kadri (Ka- raosmanoğiu), Tanin'den İsmail Müştak (Maya- kon) ve Hakla (Kıbç)beyler gibi başyazarlar İca- tılmışlardır. Atatürk, önce gazetecilerin öğren- mek istedikleri en önemli sorunlann neler oldu- ğunu sormuş ve bunlan dinledikten sonra "Bu- rada çoksamimi ve açıkfıkir ahş-verişi" yapacak- lannı söylemış, konuşulacak konulann şimdilik gizli kalmasını belırttikten sonra da başta Lozan Banş Konferansı görüşmeleri olmak üzere, çe- şitli açıklamalara geçmiştir. Kitap okununca anlaşılacaktır ki, Atatürk'e yöneltilen sorular günün en önemli sorunlanyla ilgilidır. Bunlar, Lozan Banş Konferansı, yeni Türkiye devletinin temel ilkeleri, hükümet ve yö- netim bıçımi, saitanat ve hilafet sorunu, toplum yaşamının çeşitli alanlannda yapılacak devrim- ler, siyasi b^r parti olarak Halk Fırkası'mn kurul- ması, yıkık duruma getirilmiş yurdun bayındır- laştınlması, halkın kalkındınlması gibi toplum- sal, siyasi, iktisadi ve kültürel problemlerdir. Ama bir başka açıdan, Atatürk'ün bu basın top- lantısında dile getirdiği düşünceler, yakın bir ge- lecekte kurulacak Türkiye Cumhuriyeti devleti- nin de bir haberi niteliğindedir. Onun için Atatürk'ün tzmh Basın Toplantı- sı'nı bilinen tarihi bir belge saymaktan öte, yeni Türk devletinin kuruluş ve oluş gelişmelerine ışık tutan. dönemin tanhini ve koşullannı tam olarak yansıtan çok yararlı bır kaynak olduğunu önemle belirtmek isterim. Kitabı, özellikle genç Atatürkçü kuşaklann ilgiyle okumalannı diler- im. PENCERE İlahi PaşaL Kenan Paşa'mn Milliyet'te bir yazı dizisi ya- yımlanıyor. Dizinin adı uzun: "12 Eylül'den önce ve sonra.. Ne demişlerdi?.. Ne dediler?.. Nediyorlar?.." Dizinin amacı adından belli: Paşa, 12 Eylül'e ilişkin köşe yazılarından bir seçki yapmış, işine gelenleri yayımlayıp şunu demeye getiriyor: "Bu yazarlar, 12 Eylül'ü desteklemişlerdi, ama son- radan döndüler!" Evren, benim bir yazımdan da alıntı yapmış; ama o yazıda 12 Eylül'e destek yok... Peki, ne var?.. • 12 Eylül'den önce halk, bir askeri müdahaleyi iple çeker duruma düşmüştü. Insanlar sokakta kim vurduya gitmek ürküsüyle dolaşıyorlardı, yurttaş parkta gezinmekten ürker olmuştu, ço- ğu kişi kapısının önünde öldürülmekten korku- yordu;terörveanarşı dalgası ülkeyi kaplamıştı... Anarşi, tarihin her döneminde otoriter rejime davetiye çıkarır; 12 Eylül günü, asker yönetime el koyunca, halk çoğunluğu eylemi onayladı. Peki, 12 Eylül'den sonra 5 generallik cuntanın yapacaklarından kimin haberi vardı?.. Milyonlar- ca insanı gözaltına almak, binlercesine işkence yapmak, on binlerce yurttaşı sorgusuz sualsiz işinden atmak, sol düşmanlığını devletin temel siyasetine dönüştürmek, laiklik ilkesinin yerine Türk-lslam Sentezi'ni resmi ideoloji gibi bienim- semek, ortaöğretime zorunlu din dersleri koy- mak, suçlu olup olmadıklan belirsiz gençleri da- rağacında sallandıımak, işçi sendikalannın kapı- sına kilit vurmak, siyasi partilerı kapatmak, ser- maye sınıfı adına emekçi halkı ezmek hesapta varmıydı?.. Başlangıçta 12 Eylül'ü alkışlayan nice yurttaş, sonradan dizinı dövdü; 12 Eylül zulmü Güney- doğu'da PKK'yi tohumladı; irticaya kapılar açtı; Türkiye'nin bugünkü keşmekeşine yatınm yap- tı. • Kenan Paşa, diyelim ki, bu serüvende yaşayan kimi yazarın çelişkisıni yakaladı... Aklanacak mı?.. Birkaç yazarın yanılgısı, 12 Eylül tarihçesinin gerçek anlamını değiştirebilir mi?.. O dönemde yazdığım "Atatürkçülük Muz mu- dur?" başlıklı yazı nedeniyle Cumhuriyet kapa- tıldı; beni tutuklamalarını yeğlerdim; gazetenin yüzlerce çalışanı cezalandınldı, ekmek paralarıy- la oynandı. Bu düzeni, şimdi kimi yazann sırtın- dan mı aklayacak Kenan Paşa?.. • Paşa'mn 'Tarih öaöa'dan haberi yok!.. Çünkü Türkiye'nin hangi tarihsel aşamasında ne yaptı- ğının bilincinde bile değil!.. Birsiyasaliktidannse- çirnle mi, darbeyle mi geldiği elbet önemlidir; ama, daha bilimsel bir gözlemle o iktjdann uy- garlık tarihindeki anlamı belirlenir. Deli Petro bir çar idi, yalnız Rus değil, insanlık tarihinde de ye- ri vardır. Kenan Paşa resim yapıyor, yeteneği var; an- cak, bir şeyden habersiz. Bir gün yaptığı resim- leri Cihat, Nuri, Komet, Avni, Abidin, Neşe Er- dok, Fikret Mualla. vb.'nin resimleriyle kıyasla- yıp kendi kendine sormalı: - Arada ne fark var ki onlann yaptığı sanat olu- yor da benımki olmuyor?.. O farkı anladığında tarih bilincine de varacak... Hed Şimdi 70 ekran Telefunken Süpersonic'ler çok uygun taksitlerle. Üstelik 37 ekran TV ya da uydu anteni hediyeli! Telefunken. Hayalleri gerçeğe dönüştürür! TELEFUNKEN 70 SUPERSONIC TXST (Teletextli-Stereo) H E M E N T E S L İ M Peşin Flyatı 123.080.000 1.SEÇENEK 1 Peşın+6 Taksit Toplam 21.950.000 153.650.000 2. SEÇENEK 1 Peşin+10 Taksit Toplam 16.170.000 177.870.000 3. SEÇENEK 1 Peşin+14 Taksit Toplam 13.410.000 201.150.000 THİHMBİ Dııısıı Aynntılı bılgı ıçın ûcretsız telefonl^ımız OSOO 211 4024 0800 211 4025 0800 211 402S ( 0 .212) 274 65 W) Ryaltara KDV dahıkiır KDV ve d"«ger vergıterde b«r değışıkifk olursa fıvatiara yans^ılacaktir Kampanyama 11 EMm 1997 larth nde sora ereceKtr 9u kampafiya BSG G r unberg Ev Aleflerı A Ş (Cemaj Sahtr SokaK 26/28 Meodtyekûy istanoui) tarafndar dj^en enrrışî r ryatla-ırmz Tur^ Lıras dır Urunlemız Bosc^ Vett< lı Satıcıiarrda îesım edıfecektır Sanay> ve Tıcaret Bakanltğı nca 25 5 1 994 tarth ve 2iW0sayı)ı Besnıı Gazete de ılan edıten taof»ğe uygundur Urunler mız stok nttcta-iafivla strnriıdır Kampanyada u>gulanaca« faız oranlar 70 Ekran TV Oe ı seçenek ^ 6 96+KDV 2 seçenefc %7 53+KDV 3 seçenek %7 fâ+KDV Hedıye Kamoarvastn*n dışında^ı dtğer T etefjiken urjntert çtn de uygun fıyat a^aniar surmeKtfedır Bosch Yetkili Satıcılarında TELEFUNKEN
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle