Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
İmtivaz Sahibi: Berin Nadi
Genel Yayın Yönetmem Orhan Erinç
• Genel Yayın Koordınatörü Hikmet
Çetinkava 9 Yazıışlen Mudurien İbrahim
Yıldız - Dinç Tayanç # Sorumlu Mudur
Fikret İlkiz 9 Haber Merkea Müdüriı.
Hakan Kara 9Görsel Yönetmen FikretEser
Dış Haberler Şinasi Danışoğlu 9 tstihbarat: Ceagiz
V ıldınm 9 Kültur Handan Şenköken 9 Spor
Abdülkadir Yücelman 9 Ekonomı Seda Oğıız
9 MakaJekr Sami Karaören 9 Düzeltme AbduDah
Vazıa9Fott)gıaf Erdoğao Köseoğhı 9Bılgı-Belge
Edibe Buğra 9 Yurt Haberlen Mehmet Faraç
YaymlCuruL İDtanSelçııkfBa^kan),
Orhan Erinç, Okta> Kurtböke.
HikmetÇetinka)a,ŞükranSoner,
ErgnnBakı.DuıçTayanç, tbrahim
Yıldız, Orhan Bursalı. Mustafo
Balbav, Hakan Kara.
AnkaraTemsilcısı Mustafa BaJbay A&türkBulvanNo
125,Kat4,Bakanlıklar-AnkaraTel 4195020(7hat), Faks
4195027 • tzmır Temsılcisı: Serdar Kızık, H. Zı>a
Blv. 1352 S.2/3Tel 4411220, Faks 44191179Adana
Temsıkısr Çetiıı Yiğeooğlu, tnönü Cd 119 S. Ncr 1 Kal: 1,
Tel 363 12 11, Faks 363 12 15
Mıkssese Müdürü Üstün Akmen #
Koordınatör Ahmet Korulsan 9
Muhasebe Bûlent Ya*r»tdare Hüseyn
Gfirer • lşlelme Önder Çeük • Bılgı-
tşlem Nail tnal • Bılgısayar Sıstem
Mürihet Çiter*Saü, FaziletKııza
MEDY4 C: • Yönebm Kunılu
Başkanı - Genel Mudur Gfllbin
Erduran 9 Koordınatör Reha
Işıtman • Genel Müdür Yardnncısı.
Mine Akdag Tel 514 07 53 -
5139580-513846(^61.Faks 5138463
\a}imlı>ao ve Basan: Yem Gun Haber \ıansı. Basın \e Yayuıcılık A Ş
Tlrtocaj- Cad »9 41 Cagaloglu 34334 Ist PK 246 İstanbul Tel (0 212) 512 05 05 {20 hall Faks (0'212ı 513 85 95
19EYLÜL1997 tmsak:5.14 Güneş: 6.41 Öğle: 13.05 lkindi: 16.31 Akşam: 19.15 Yatsı: 20.36
Mahkemede
kavga
• İstanbul Haber Servisi -
Hakkındakı karar Yargıtay
tarafından bozulan Zeynep
Uludağ, lstanbul 7. Ağır
Ceza Mahkemesi'nde
yenıden yargılanıyor
İstanbul Adlıyesi'nın
koridorunda Zeynep
Uludağ'ın annesi Ersen
Sakartay'a saldıran lsmaıl
Kızılkaya'nın kardeşı Yusuf
Kızılkaya'yı polısler
güçiükJe yatışürdı.
Medyanın da yoğun ilgi
gösterdiğı dünkü
dumşmada söz alan
müdahil avukat Cengiz
Hortoğlu. Yusuf
Kızılkaya'nın davaya
katılması ıçin mahkemeye
dilekçe verdı. Mahkeme,
bozma karanna uyulduktan
sonra bu konuda karar
vereceğini açıkladı.
Mamut
üretilecek
• LONDRA(Reuters)-
Bir Japon veterinenn
40.000 yıl önce yaşamış
olan bır mamutun
spermınden yeni bir mamut
üreteceği açıklandı.
Scıentist dergisinin verdiği
habere göre çalışmayı
planlayan Ragoşima
Üniversitesı'nde görevlı
Kazufimi Goto daha önce
de ölü boğalann DNA'lannı
ineklere enjekte ederek
yaşayan embnyolar elde
edilebilineceğini
göstermiştı. Goto aynı
yöntemle fıl yumurtası ve
mamut spermi kullanılarak
yeniden mamut elde etmeyi
amaçlıyor.
Rzik konferansı
• İstanbul Haber Servisi -
Erdal tnönü'nün, ünlü
Nobel ödüllü fizikçi Prof.
Dr. Eugene Wigner ile
birlikte keşfettikleri,
"matematiksel fiziğin grup
deformasyonu işleminin
günümüz fiziğine
uygulanması" ile ilgili
konferans, Boğaziçı
Üniversitesi'nde dün
başladı. Konferansın ilk
oturumunda Prof. Dr. Erdal
tnönü bildinsini sundu
Denklik sınavları
• ANKARA(AA)-
Yükseköğretim Kurulu
(YÖK), yurtdışmdaki
üniversıtelerden mezun
olanlann diplomalannın
Türkiye'de geçerlılik
kazanması amacıyla
uyguladığı "denklik
sınavı"nda değişiklik yaptı.
YÖK, "Yurtdışı
Yükseköğretım
Diplomalan Denklik
Yönetmeliği Uygulama
Esaslan'"nm 6. maddesinde
yer alan '"Seviye Tespit
Sınavlan her yıl ocak ve
temmuz aylannda yapılır"
hûkmünü değiştirdi. Buna
göre, Seviye Tespit
Sınavlan, her yıl YÖK
Yürütme Kurulu'nca
belirlenecek bir tarihte
yılda bir kez yapılacak.
Mars'ın keşfi
• CHICAGO (AA) - Mars
Global Surveyor (Mars
Kûresel Haritacısı) uzay
aracının Dünya'ya
gönderdiği verilerden yola
çıkan bilim adamlan,
Mars'ın çe\Tesinde tüm
gezegeni kapsayan
manyetik bir alan
bulduklannı açıkladılar.
Surveyor'un manyetik
alanla ilgili buluşunu, dört
ay sürecek projenin ilk
gününde keşfettiğini
belirten NASA bilim adamı
Mario Acuna, Mars'ın
atmosferinde bulunan
zerreciklerin, Güneş'ten
elektrik enerjisi alarak
manyetik alanın yarattlğı
sürat içerisinde. Mars'ın
atmosferinı etkilediğıne
değinıyor.
Arkeologlar Pamukkale'de Ana Tannça Kybele'nin sevgilisinin heykelini ortaya çıkardılar
Attis'in lıeykeli buhmduÖZGENACAR
ANKARA - Arkeologlar, Pamukka-
le'de "Ana Tannça Kybele'nin kendisini
hadım eden sevgilisi Aİttis"in 2 metre yük-
seklığmde bır mermer heykelini buldu-
lar. Unlü Fransız yontucu Auguste Ro-
din'in "Düşünen Adam"ı görûnümünde
olan "Sanşın Attis Heykeo'"nin en az 16
yüzyıl daha önce yapıldığı anlaşıhyor.
Başkanlığını, ttalya "FoütecnicodiTo-
rino" Üniversitesi'nden Ord. Prof. Dr. Da-
ria de Bernardi Ferraro'nun yaptığı ar-
keolojı ekıbi, heykeli yine bu yaz "Hi-
erapoüs-Pamukkak"de bulunan ve dün-
yanın en büyük "agora"lanndan (pazar-
yeri) biri olan alanda gün ışığına çıkar-
dı. "Sanşın Attis"in son yıllarda Anado-
lu'da bulunan en önemlı arkeolojik baş-
yapıtlardan biri olduğu bildiriliyor.
Mitolojinin ünlü öykülennden bırin-
de Fng Ana Tannçası Kybele'nin, Attıs
adlı bir delıkanlıy a âşık olduğu anlatılır.
Öyküye göre yakışıklı genç, Sivrihisar
yakınında Pessınus'un da (Ballıhisar)
kralı olan Midas'ın kızı ile evlenecektır.
Düğün gecesi Kybele yakışıkh gencin kar-
şısına çıkar ve delikanlıyı çıldırtır. Attis,
çılgınlılda cinsel orgarunı keser ve ken-
disini hadım eder. Hayalanndan akan
kanlar toprağı sular ve çam ağacına dö-
nüşür. Daha sonra Pessinus'takı Kybele
Tapmağı 'nın rahibeleri de Attis gibi ken-
dilerinı hadım ederler ve törenlerde el-
lerinde erkeklik simgesi olarak çam ko-
• 2 metre yüksekliğindeki
mermer heykel bu yaz
" Hierapolis-Pamukkale "de
bulunan ve dünyanın en
büyük "agora"lanndan
(pazaryeri) biri olan alanda
gün ışığına çıkanldı.
zalaklan taşırlar. Friglerin bu öyküsü,
daha sonra dinsel inanç olarak Lidya ve
Roma uygarlıklannı da etkilemiştir.
Profesör Bernardi'nin Cumhuriyet'e
verdiği bilgiye göre IS 2-3. yüzyıla ta-
rihlenen "Attis Heykeli'' şimdiye değin
bulunanlann en güzeli ve Frigya'nın
önemli kentlerinden biri olan Hierapo-
lis yontuculuk okulunun eşsiz bir yapı-
tı.
Heykel, başını sağ eline dayamış, dü-
şünür durumda ve sanki Rodın'in ünlü
yapıtına modellik etmış gibi görünmek-
tedir. Heykel üzerinde çalışmaya başla-
yan Italyan restoratörler omuzlanna ka-
dar inen saçlannda san boyanın günümü-
ze değin kaldığını ve "sansm" olduğu-
nu açıkladılar. Sanşın Attis'in saçlannı,
daha sonraki yüzyıllarda Fransa'nın sim-
gesi "Madetenei" küllahının orijinali
olan "Frig KüDahrörtmektedır.
Arkeologlar, "Sanşın Attis" heykeli-
nın bu küllahı ile aynı zamanda "Frig-
ya"yı da simgelediğini söylüyorlar. Bu
buluntu, ister istemez bilim adamlann-
da Balkanlar'dan Anadolu'ya göç eden
Fnglerin sanşın bir ırk olup olmadığı
tartışmasını da başlatacağa benzıyor.
Prof. Bernardi'ye göre kazılarda ele ge-
çen ötekı heykeller; Roma ımparatorla-
n Hadrianus ve Severus'lar dönemınde
(İS 2-3. yy) Hıerapolıs'ın, Afrodisyas
gıbı bır yontuculuk merkezı olduğunu
ortaya koyuyor.
Hierapolis çalışmalan, bu yıl da Prof.
Bernardi başkanlığmda tiyatro alanında
"restorasyon", LecceÜniversitesi'nden
Prof. Dr. Francesco D'.'Vndria'nm yöne-
timinde ise "kazılar" olmak üzere iki böl-
gede yürütülüyor. Bu yılki kazılarda;
240x 170m boyutlannda, mermer kapla-
malı, lonik sütunlu stoalarla (gölgelikli
yol) çevrili ve antik dünyanın en büyük
pazar yerlerinden birinin varlığı da sap-
tandı. Agora'nın batısında, Roma Im-
paratonı Domitianus döneminde (İS 1-
73) yapılan donk sütunlu "Frontinos
Caddesi" sütunlan ile ve girişinde bu-
lunan "Latrina" tuvaleti de ayağa kal-
dınlıyor. Ortaya görkemlı bır alanın or-
taya çıkacağı anlaşılıyor.
Frontinos Caddçsi 'nm devamında ye-
ralan "Nymphaion" çeşme bınasmda
1994'te başlayan kazılar, bu yıl da sür-
dü. Çeşme binasının ıki katlı, mermer-
den ve 70m uzunluğunda anıtsal bir ya-
pı olduğu belırlendı. Profesör D'And-
ria, "Hedefımiz. bu vapıvı a>ağa kakb-
np, yeniden kullanıhr dururna getirmek
ve antik düma ile günümüzü buluştur-
mavı diişünüyoruz" diyor
Ana Tannça Ky-bele'nin 'Düşünen Adam' benze-
ri 'Sanşın Attis' ve 'Frigya'nın simgesi olan hey-
kelden bir yakın görünüm.
AyaİrinVde
150. yaş
konseri
Kültür Servisi- Siemens 150.
yaşını, yurtdışında yaşayan
başanlı solıstlerimizi ve İstanbul
DevletOpera ve Balesı Orkestra
ve Korosu'nu bır araya getiren
çok özel bir konserle kutladı.
Önceki akşam Aya tnni'de
gerçekieşen HaBt Kıvanç'ın
sunuculuğunu üstlendiğı gecede,
şef Antonio Pirolli yönetımindekı
konsere Yekla Kodallı (soprano),
Hakan Aysev (tenor) ve Sedat
Öztoprak (bariton) solist olarak
katıldılar. İstanbul Devlet Opera
ve Balesı Müdürü ve Genel Sanat
Yönetmeni Yekta Kara'nın
düzenlediği, koro şefliğini
Gökçen Koray'ın üstlendiği
konserde Bizet, Verdi, Donizetti,
Leoncavaüo, Pucdni ve
Mozart'm yapıtlanndan çeşitli
bölümler ve aryalar seslendirildi.
(Fotograf: UGUR GÜNYÜZ)
Creenpeace uyarıyor
Oyuncaklar
çocuğunuzu
hasta edebilir
SYDNEY(AFP)-Dün-
ya o>-uncak endüstrisi ço-
cuk gelışımine ve metabo-
lızmasına zararlı kimyasal
maddeler kullanmakla suç-
lanıyor.
17 ülkeden 63 oyuncağı
inceleyen Greenpeace, bu
oyuncaklann hemen hep-
sinde değişik oranlarda yu-
muşatıcı katkı maddeleri
bulunduğunu açıkladı. Bu
oranlann çoğunlukla oyun-
cak ağırlığının yüzde 10'u
ile 4O'ı arasmda değıştiği
belirlenirken içeriklerinde
bulunan "pthalates" adlı
kimyasal maddenın de ço-
cuklann oyuncağı emme-
si veya ısırması gibi dış et-
kenlerle aktığı açıklandı.
Greenpeace Toksinler
Kampanyası'ndan Dr.
Darryl Lusrombe, PVC
oyuncaklarda kullanılan
yumuşatıcılann plastikten
tamamen aynldığını ıfade
etti. Lusrombe " Bu kim-
yasal maddeler adeta sün-
gerdeki su gibi tamamen
yer değiş,tiricL ÖVle ki ço-
cuklar yumuşak PVC
oyuncaklan çiğnedikle-
rinde ya da emdikkrinde
bu zararlı maddeleri yu-
tabilirler" dedi.
Bu maddeler böbrek ra-
hatsızlığından üreme anor-
malliklenne kadar değişik
rahatsızlıklara yol açıyor.
Greenpeace'in bu konuda
yapılan araşnrmasının şim-
diye kadarPthalates'in ço-
cuk oyuncaklanndakı etki-
si konusundaki en geniş
araştırma olduğu belirtil-
di. Greenpeace, anne ba-
balara çocuklanna oyun-
cak almadan önce satıcıya
PVC olup ohnadığını sor-
malannı önerdı. Oyuncak
endüstrisinin gereksiz ye-
re en narin olduklan çağ-
da çocuklan zararlı kim-
yasal maddeye boğduğu-
nu belirten örgüt bu kim-
yasal maddelerden en bol
olan Pthalates'in östrojen
hormonu seviyesıni de et-
kıledığını açıkladı.
e-posta: tan @ prizma.net tr
Yaraücılar4
Fabrica'sı
SEVtMEKTEMUR
TREVİSO - Her ulustan genç yete-
neklere olanak sağlamak amacıyla Be-
netton tarafindan Venedik yakınlann-
daki Treviso kentinde kurulan "Fab-
rica"da ilk Türk öğrenci Oğuz Ab-
dullah da cğıtımine başladı.
Oüviero Toscani ve Benetton impa-
ratorluğunun sahibi Luciano Benet-
ton; her ikisi de, sadece sıradışı, ya-
ratıcı değiller. Aynı zamanda çok şans-
lıinsanlar... Çünkübırbirlenni tanıma
ve birlikte çalışma firsatı bulmuşlar.
Onlann taruşması sonucu şansı yaka-
layanlar da var. Kimler mi? Dünyanın
dört bır yanında bir şeyler üretmeye
meraklı gençler...
Yaratıcılıkta sınırtanımayan ikılı, ge-
leceğin yarahcılanmn yetişmesüıe yar-
dımcı olmak amacıyla 2 yıl önce 10
milyon dolarlık bir yatınmla bu "Fab-
rica"yı kurmüşlar. Bu ilginç fıkir, Be-
netton'un yaratıcı danışmanı Olı\iero
Toscani'den çıkmış. Bir Japonya seya-
hati dönüşü uçakta sohbet ederlerken
Toscani, "Niyesonucununneolacağın-
dan emin olnıa>acağımız bir şey için
yaönın yapmryoruz" diye soruyor.
Patronunun "Ne demek istiyorsun"
sorusuna ise "Eğer sonucu bümij'or-
san sonuçdüşündüğünden büyük ola-
bilir" yanıtını venyor. Okul yıllannı,
o dönemdeki deneyimlerini anlatıyor.
Rönesans döneYnine değıniyor ve he-
men arkasından da ekliyor:
"Başkalan fıkir, teknoloji yada baş-
ka şeyleri satın alabilir. Ama biz yara-
tabilir olmalı\ız. Böyle yaratıcılığın.
dfişünce ortamının yeşereceği bir or-
tam olmalı._"
Yol boyunca tartışıyorlar. Yol biti-
yor. Herİces ışinın başma dönüyor.
Aradan 15 gün geçiyor. Toscani, Lu-
ciano Benetton'ın ofısine bir toplan-
tı için gidiyor. Toscani Japonya dönü-
şünde konustuklannı çoktan unutmuş.
Patronu, "GeLsanabirşe> göstermem
lazun" diyor. Yönetım Merkezi Villa
Minelli'den çıkıyorlar. Otomobılleri-
ne atlayıp, yıkık dökük bir tavuk kü-
mesinin bulunduğu yere geliyorlar.
Benetton dönüp Toscani'ye "Buraya
bak fyi mi" diye soruyor. Ne olduğu-
nu anlamayan Toscani, omuzlannı kal-
dınp, olabiür gibi biryüz ifedesiyle ama
ne olduğunu anlamadan bakıyor. Lu-
ciano ekliyor: "Uçakta sözünüettiğjn
projeyi burada gerçekleştirebinr mi-
sin?.." Şaşkınlıkla birlikte yaşanan
mutluluk. Türkiye'yi bırakın dünya-
da kaç patron karşılığını abnayacağı
bir yatınm için 10 milyon dolar har-
car?.. Ve bir tavuk kümesinden, dün-
yanın dört biryanındakı sıradışı insan-
lar ıçin hiçbir para ödemeden rahat
bir ortamda çalışarak yaratıcılıklan-
nı ortaya koyabıleceklen modern bir
ortam yaratıyorlar dıplomasız Japon
mımar Tadao Ando'nun katkısıyla.
Isminı deLatıncede "çalışma atöhe-
si" anlamına gelen "Fabrica'' koyuyor-
lar. Her türlü bilgısayar sisteminin,
modern aletin bulunduğu Fabrica'da
Helen sistemi geçerlı. Da yıldır mü-
zik, grafık, fotograf ve video atölye-
lerinde öğrencilere her türlü olanak
sağlanıyor. Fabrica'da şimdi bir de
derek bu yetenekler arasına katıldı.
"Fabrica olmasaydı Benetton ala-
lade bir şirket olacakö" dıyen ünlü sa-
natçı Toscani, "Reklam için harcaya-
cağnmzparayıbura\aharcıyoruz.Ge-
leneksel reklam yapmak yerine, gele-
ceğin ik'tişiminevararlı olacak bir pro-
je yaratmak istedik" diyor. Bu aynca-
lıklı mekânın var olmasını bir sonuç
olarak düşünüyor Toscani ve "bura-
da bir gün bir şey keşfedikceğine, ya-
mtılaragına" yürekten ınanıyor.
Toscani'ye göre iletişim demek ses,
müzik, grafik, fotoğraf, kısacası her
şey... Bu amaçla Toscani'nın hedefı ge-
lecek yıl Fabrica'da yeni bölümler
oluşturmak. Bunlardan binsı ünlü bir
kemancının yöneteceği birmüzik gru-
bu... Ismi bil'e hazır: "FabricaOrkest-
Latincede 'çahşmaatölyesi' arüamınagekn •Fabrica yı kuran Benettongençtere
ilgi duyduklan alanlarda daha da başanlı olabilnieleri için burs veriyor.
agora inşasınabaşlamışlar. Bır yıl için-
de bitecek olan bu agorada modern za-
manın Aristo'lan geleceğin yaratıcı-
lanna konferanslar verecek.
Dünyanın her yennden projeleriy-
le başvuranlann arasından seçilen
genç yetenekler bu ayncalıklı mekân-
da 3 ay ile 1 yıl arasında kalarak ça-
lışmalaryapıyor. Çahşmasını tarriam-
layan gidiyor ve yerine yenisi geliyor.
Halen Fransa, Avusturya, Irlanda, Ja-
ponya, Italya, Yunanistan, Fransa, Po-
lonya, Rusya ve Hindistan'dan 20 öğ-
renci buradayeni keşifler yapmak için
çaba sarf ediyor. Toscani'nin bu yaz
Türkiye'yi ziyaretinde kitaplannı im-
zalarken, ona bir vıdeo çekimini su-
nan ve beğemlen Türk Öğuz Abdul-
lah da bu hafta içensinde Italya'ya gı-
rasL" Bir de TV projesi var. Kurula-
cak sistemle bütün televizyon kanal-
lan izlenecek ve bunlar arasından se-
çilecek programlarla yeni bir prog-
ram yaratılacak. Bu projenin ocak
ayında başlayacağını belirten OUvi-
ero Toscani, bır de sinema bölümü
oluşturacaklannı ve 25 yaşlanndabir
yönetmene film yaptıracaklanm söy-
lüyor. Bundan amacın iyi bir fılmin sı-
nırlı bütçeyle de yaratılabileceğini ka-
nıtlamak olduğunu vurguluyor.
Toscam'nın bu fikirlerine ve yara-
tıcılıklarmı ortaya koymak isteyenle-
re milyarlar harcayan Luciano Benet-
ton için tüm bunlar bir "deülik" de-
ğıl. Çünkü, 15 yıldır Toscani ile bir-
likte çalışan Benetton için de yaratı-
cılık önemli...
SÖYLEŞİ ATTİLÂİLHAN
Çare Tek: 'Saydam Devlet, Bağımsız YargıL.'
Bürokrasinin 'ayncalık kalkanı', yâni suç işlediği
zaman yakayı 'adlî kaza'dan kurtanp, kapağı
'idarikazaya atması; bir manada, onu himaye an-
lamına geliyor dedik ya, bu münhasıran 'cezaî' dü-
zeyde böyle değildir; 'hukukî' düzeyde de böyledir.
Olmadı, daha açık ve daha somut söylemenin, bir
usturubunu bulmalıyım; acaba şöyle bir örnekle an-
latmayaçalışsamolurrruj: devlet hastahanelerinden
birinde hastanız var, orada ameliyat oluyor; cerra-
hın kusuru yüzünden, vefat etti; üstelik bu kanıtlan-
dı; bu takdirde, sizin tazminat talebiniz doğuyor İyi
de, kime dava açacaksınız? Düz mantığın cevabı,
kusurlu olan hekime değil mi? Hayır 'Ayncalık Kal-
kanı', işte bu sorunun karşılığında kendini gösteri-
yor; çünku: Amelryatta kusuru olan cerraha de-
ğil, ancak Sağlık Bakanlığı'na dava açabiliyor-
sunuz, evet! Eğer, davayı kazanırsanız, Sağlık Ba-
kanlığı'nın canı isterse, cerraha 'rücu etmeye' hak-
kı var, tazminatı ona ödetir.
'Ayncalık Kalkanı'nm nasıl işlediğini daha netleş-
tirebilmek için, sanınm, aynı olay rasgele bir özel has-
tanede yaşansaydı, sonuç aynı mı olurdu; ona bak-
mak lâzım: Feşmekân Hastahanesi'nde, hastanızı
ameliyat eden cerrah, kanıtlanmış kusuruyla hasta-
nızın ölümüne sebebiyet verdiği takdirde, tazminat
için doğrudan hekimin yakasına yapışabildiğiniz gi-
bi, sorumluluk üstelik 'müteselsi' olduğu için, dava-
ya hastahane yönetimini de katabilirsiniz. Çok açık
görülmüyor mu? Hekim özel bir işyerinde sıradan
bir yurttaş olduğu takdirde, doğrudan sorumlu;
devlete ait bir işyerinde çalışan bir 'devlet rne-
munı' olduğu takdirde, sorumluluğu dolaylı; o ka-
dar dolaylı ki, kulağını ters eliyle göstermeye benzi-
yor.
'Yukarı kattakiler' istemiyor
Neden böyle? Niçin cumhuriyetten demokrasiye
geçiş, demokrasilerin temeli olan ilkelerin ha-
yata intikalini sağlamadı? Bunun cevabını, isterse-
niz size, yine Dr. Sâmi Selçuk versin, demiş ki:
"...'yukarı kattakiler'in bazılan, özellikle 'ida-
re kesimi' bunun aksini istemiyor. Bir keresinde
eski bir Içişleri Bakanı, 'Her önüne geleni taşra-
daki savcının karşısına mı çıkaralım?' dedi. Es-
ki bir bakanın adliyeyi bu kadar küçük görmesi,
aklın alacağı iş değil. Biz 'Eski bir gecekondu mü-
teahhkli, Içişleri Bakanı oldu' diyor muyuz?.."
"...son çözümlemede vanlacak nokta, yargı
bağımsız değil!.." (Yeni Yüzyıl, 21 Temmuz 1997)
Biryerde 'Memûrîn Muhâkemat Kanunu', biryer-
de 'Askeri Ceza Kanunu' Cumhuriyet Savcısı'nın
hem hareket alanını, hem de yetkisini daraltmış;
'devletin', memurun, 'Adli Kaza'dan 'Idari Kaza'ya,
'devletin', askeri 'Adli Kaza'dan 'Askeri Kaza'ya
'atlıyor'; ne demek bu, devlet 'bürokrasisinin'
yurttaşlann tâbi olduğu yargılama düzeninde
ayn -hatta ayncalıklı- bir yargılama düzenine
sahip olması demek değil mi?
Dahası var: Ülkemizde 'Adli Polis' yoktur, çoğu-
muz 'Adli Polis'm ne anlama geldiğini, ne işe yara-
dığını bile bilmez; oysa Cumhuriyet Savcısı'nın, her-
hangi ikircikli bir sanığı ele geçirmek, ya da sorgu-
lamak için 'Idaıi Polis'e başvurması, davanın kade-
rini, biryerde bürokrasinin eline bırakması anlamını '
taşımayacak mıdır? Bu noksanlığın, ne gibi sakın-
calan olabileceğini, polisin 'methaldâr' olduğu ba-
zı vak'alarda, sanıklann nasıl bir türlü bulunamadı-
ğını tanık olarak gördük. Acaba 'Adli Polis' örgütü
mevcut olsaydı, aynı şey olabilir miydi?
Bütün bunlan hesaba katarsanız, adli yılı açış ko-
nuşmasında, Yargıtay Başkam'nın, şu sözleri söy-
leyerek, neden dolayı Dr. Sâmi Selçuk'un söyledik-
lerine katıldığını, daha iyi aniarsınız:
"... bağımsız yargı, yeri ve zamanı geldiğinde
yasamanın veyürütmenin kendi mensuplan için
de sığınılacak en sâkin limandır. Bu kesinlikle böy-
le bilinmelidir. Siyaset ve hukuk tarihi ve tarihi-
miz, bunu bilmezliğin veya bilmezlikten gelme-
nin hazin ve ibret verici ömekleriyle doludur..."
"... bu bağlamda Türk yargısına döndüğömde,
üzüntülüyüm. Çünkü içim gürleyerek, göğsümü
gere gere, ^argıç bağımsızlığı ve yargıç güven-
cesi, ülkemde tam ve eksiksiz olarak vardır' de-
mek mutluluğuna sahip değilim!..." (Cumhuriyet,
7 Eylül 1997)
Dikkat isterim, Yargıtay Başkanı işin içine 'yasa-
ma ve yürütme mensuplannı' karıştırmış; birisi çı-
kar da, "Bunlar, bürokrasiye o 'ayncalık kalkanını'
yaratanlar ve korumayı sürdürenlerdir" derse,
acaba yanlış mı söylemiş olur?
Başka yolu var mı? ,
En küçük rüşvet olayından, en karmaşık mafioso
ilişkisine kadar, son yıllarda yaşadığımız 'yol-
suzluktar
3
, -neresinden bakılsa,- Bürokrasi ile Bur-
juvazi'nin 'ortakyaşamına' dayanıyor; Burjuvazinin,
gittikçe yasadışı yollara itibar etmesi, mafyanın
gizli açık işbirtiği, bürokrasiyi korumayı, neredey-
se örgütlü suçu korumak şekline dönüşmüştûr;
düşünebiliyor musunuz, ya ll, ya da ilçe Idare Kuruiu'na
havale ettiğiniz sanık memur, o kuruldaki âmirieriy-
le, bilinmez hangi fınldağın içinde beraberse!...
Temeli 'fazilet' olan cumhuriyet yönetiminde, bu
'ortakyaşamı' geçersiz kılmak, ancak Dr. Sâmi Sel-
çuk'un dediği gibi, "... devleti saydam, yargıyı
tam bağımsız" kılmakla mümkün olabilir.
Bunun başka yolu yok!
. prizma.net tr/ A İLHAN
http7/www.eda.tr/-bilgiyay/yazar/ailhan.htim