Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA
12
CUMHURİYET 19EYLUL1997CUMA
KULTUR
Tiyatro ve sinema oyuncusu Orhan
Çağman, bugün AKM'deki
törenden sonra toprağa verilecek
4
Sevgfli Dede'yi yhirclik
• Sahneye ilk kez Isparta'da
İsmail Hakkı Baltacıoğlu'nun
'Anda\r
al Palas* adlı oyununda,
Kürt Rıza rolü ile çıkan Orhan
Çağman, görüntü
yönetmenliğinin yanı sıra
AST'ta oyunlarda da rol aldı.
Ömer Kavur'un 'Ah Güzel
İstanbul", 'Kınk Bir Aşk
Hikâyesi', 'Anayurt Oteli',
'Gece Yolculuğu' filmlerinde
oynayan Çağman, 'Kınk Bir
Aşk Hikâyesi' ile Nisan
Akman'ın yönettiği 'Bir Kınk
Bebek' filmleriyle Altın
Portakal ÖdüliTnü aldı. 1988'de
'Bir Kınk Bebek' filmi ile
Ankara Film Festivali'nde de
en iyı yardımcı oyuncu ve 1993
Antalya Film Şenliği Onur
Ödülü'nün sahibi oîdu. 1988
yılından itibaren 'Bizimkiler',
'Yazhkçılar', 'Oğlum Adam
Olacak' adlı dizilerde yer aldı.
Kühiir Servisi - Tiyatro ve sinema sa-
natçısı Orhan Çağman, dün sabah kara-
cjjyıahatsızlıgi nedeniyle tedavı gördü-
ğuTU Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastane-
si'nde yaşamını yitırdi. Çağman. bugün
saat 10.30'da Atatürk Kültür Merkezi 'nde
dûzenlenecek anma toplamısının ardın-
dan. Karacaahmet ŞehitlikCamii'ndeöğ-
le namazından sonra Karacaahmet Me-
zarlığf nda toprağa verilecek.
1927'de Isparta'da doğan Çağman, ıl-
kokulu Isparta'da savaş yıllannda okudu.
Ticaret Lisesi'ni bitirdikten sonra sahne-
ye ilk kez Isparta'da İsmail Hakkı Balta-
cıoğju'nun 'Andaval Palas' adlı oyunun-
da. Kürt Rıza rolü ile çıktı.
1988 yılından itibaren UmurBugay'ın
yapımcılığını üstlendiğı 'Bizimkiler'di-
zisindeki Hâkim Bey rolü ile izleyicile-
rin beğenisini toplayan sanatçı aynca.
Yazhkçılar dizisinde 'Muhtar Osınan',
Oğlum Adam Olacak 'ta 'Doktor Lefter'
rollerinde de yer aldı.
Onat Kutiar ın. gazetemizdeyayımla-
nan 'Gündemdeki Sanatçı' köşesinde Or-
han Çağman. kendinı şöyle anlatmıştı:
"Okuldan çok sıkıhyordum, ama Halke-
vi'ne bayılıyordum. Galiba hocasız öğren-
meyi çok seviyordum. Çok şık bir binay-
dı Isparta Haikevi 1940'tan sonra hemen
bemen her günfimü orada geçiriyordum."
Orhan Çağman, ilk kez Isparta Haike-
vi'nde tsmail Hakkı Baltacıoğlu'nun
'Andaval Palas' adlı oyunundaki Kürt
Rıza rolüyle çıkar sahneye. Ama ne bu
oyunun kendisine önerildiğini ne de pro-
valara gittiğıni söyler yakınlanna. Orhan
Çağman'ın Haikevi rutkusu Istanbul'a ta-
şındıklannda da sürer. lstanbul'a geldik-
lerinın ertesi günü Üsküdar Haikevi büıa-
sını bulur ve kendisini tanıtır. Burada, Dr.
Reşat Bey yönctimindeki. Emin Ongan.
Avni AnıL Mehmet Muhtar, Nişan Han-
çer ile çeşıtlı oyunlarda rol alır. "Halke-
vi'nden tanHhğun Mehmet Muhtar, o za-
manlar Turgut Demirağ'm birinri asista-
nı idL Beni 'Ya Istıklal Ya Ölüm" filmine
ikinci asistan olarak çağırcu. And Film'de
üç yapımda asistan olarak çahşüm. Bu-
gün birisi gekli. Çok heyecanlandım ve
çok şaşırdım. Bu büyük görüntü yönetme-
nini elbette tanryordum. Ama hiç karşılaş-
mamıştık. Beyoğlu'nda Hava Sokağı'nda
o zamanlar Hürrem Be> 'in Erman Film
yazıhanesi vardı. Oraya gittim. Bir masa-
nın arkasında esmer, kara kunı bir adam
oturuyordu. Masadaoturanın Lütfı Akad
olduğunu sonradan öğrendim. Sonra ta-
bii dost olduk. O gün orada^vaşamımı de-
ğiştiren bir ilişki kuruldu. Beni kamera
asistanı olarak yanına alan Yuvakim Fil-
mendıs'le yıllarca birlikte calışük. Bcnim
ustam, gerçek usta idi."
Türk sinemasına Yuvakim Filmede-
ris'le birlikte 'Allah Kerim' filmi ile asis-
tan olarak çalışan Orhan Çağman, daha
sonra çok sayıda filmde kameraman ola-
rak çalıştı. 1965 yılında, Duygu Sağırog-
lu yönetimindeki 'Bitmeyen Yol' fılmine
görüntü yönetmeni olarak imza attıktan
sonra uzun süre meslekten çekildi. Son-
ra ilk aşkı tiyatroya geri döndü. GünerSü-
mer'le birlikte AST'ta 'Durand Bulvan',
'Sanpmar', 'Viktor' gibi oyunlarda rol
aldı.
Arada geçen reklamcıhk yıllan bir ya-
nabırakılırsa. Orhan Çağman'ın sinema-
ya dönüşü Omer Kavur'un çağnsı üzeri-
ne 'Ah Güzel İstanbuT.'Kınk BirAşk Hi-
kâyesi', 'Anayurt OteB', 'Gece Yolculuğu'
adlı filmlerle oldu. 'Kınk Bir Aşk Hikâ-
yesi' ile Nisan Akman yönetimindeki 'Bir
Kınk Bebek' filmleriyle AJtın Portakal
Ödülü'nü alan sanatçı, 'Bir Kınk Be-
bek'le bir kez de Ankara Film Festivali en
iyi yardımcı oyuncu ödülünü aldı. Sanatçı
aynca. 1993 Antalya Film Şenlıgi Onur
Odülünün de sahibi oldu. Orhan Çağman
sanat yaşamını söyle anlatıyor Onat Kut-
lar'a: "Geçmişi düşününce. jönkr, star-
lar, vamplar... Ama ben işimde iyi şeyler
yapmaya çahştım. Bütün bunlarui dışın-
da da iyi bir şey. Epe> de direndim. Bir tür-
lü istediğim olmuyordu. ŞarÜar nu, yeter-
sizlik mi neyse~ Olmayacağmı anlayınca
bıraknm. Ahnuş beşte, sinemayı babam
işletirdL Ben devraknın. İnsan sinema iş-
letince daha iyi farkına vanyor. Seyirri iz-
leyince, nerede olursa olsun mutiaka or-
tak bir şey anyor: Duygu. Bunu yakala-
dm mı içten davranmak ka>dı\la_ Mese-
le yok. Ben hâlâ film çekerim. Burada. Şu
gördüğün yerde. Koltuklan. kanepeleri
düzenlerim, ışık yaparun. IMizansen veri-
rim. Kohuklara isün takanm. Şu gördü-
ğün kottuk var ya ooun adı Greta Garbo.
Bazen gkkr onun kucağına oturunım. Si-
nemanın şerefme_"
Onat Kutlar ıse yanıt venyor Orhan
Ağabeyı'ne: "SevgfliDede'nûıyüzünüiz-
üyorum. Hâlâ Üsküdarlı bitirimler gibi
delikanİL Ve onunla, hem sinemamızın,
hem tiyatromuzun bu büyük sanatcısıyla,
yıDardır dost olmanın keyfini yaşıyorum.
Rakı içflecek zaman oLsa, hava bu kadar
berbat, ortaiık bu kadar tatsız olmasa,
penceresinde Isparta güüeri bulunan bir
eski Rum meyhanesinde onun için kadeh
kaldıracağun. Şerefe Orhan Ağabey_"
Gitanlahamretlimndevıı
YAVXZBAYDAR
Gıtarda "akustik üçlüler" geleneğinde yeni
bir festival halkası var bu gece. Yapı Kredi Fes-
tivali. hem klasik hem jazz hem de flamenkotut-
kunlannı Açıkhava'da ister istemez buluştura-
cak. Çünkü rande\"uya gelen üç müzisyen de
parkurlannın yorulmak bilmeyen koşuculan:
Larry Coryell, Phitip Catherine, Vlctor Monge.
Türkiye'ye sıkça gelmış olan Coryell, tarihin
caz mutfağında çok değışik yemekleri denemiş
bir ahçı. Klasik müzik eğitimi görmüş olmasın-
dan ötürii, hayatın pencereleri ona küçük yaşla-
nndan itibaren tüm kanatlanyla açılmıştı. Kısa
süredejazz alanına kaydı Coryell. Bamey Kes-
sel ve Wes Montgomery etkisınde. doğaçlama
dünyasının hankalanru keşfe koyuldu.
O bir "bilinç akunı" müzisyenidir. Jazz-rock
dalgasının çıkış v e yükselişini müjdeleyen grup-
lardan Eleventh House ile denediği elektro gi-
tar arayışlannda olsun. 1970'lerde çalgıdaşlany-
la (Ste\c Khan. Paco De Lucia, John McLaugh-
lin_) gıriştıği amansız akustik serüvenlerinde
olsun. hep kayıp notalan. bulunmayı bekleyen
akorlan denedi. O bir kaplan eğiticısi gıbidir:
Vahşi gitannı terbiye etmeye. ona olmadık nu-
maralar yaptırmaya ugraşır. Bunu yaparken, za-
man zaman. duygunun ortadan kalktığı. tekni-
ğın tümü ile egemen olduğu ha\a- fişek göste-
nlennı engelleyemez. Kimi yorunculara göre
bu. Coryell'in handikapıdır. Ama soğukluk da.
unutmayalım, bir meziyet sayılabilir.
Philip Catherine, Coryell'in karşısındaki böl-
geye aittir. Dünyanın en iyi gitarcılanndan biri
olarak gösterilmesinde, gitann "babalanndan"
Django Reüıhardt'ın bulgulannı günümüze
kendı süzgecinden geçirerek taşıması, sıcaklı-
ğı, geniş çaplı hayal gücünün önemi büyüktür.
Adıyla anılması gereken bir üslubun da sahibı-
dir. Eskilenn gözünde büyümüştür: Coryell gi-
bi o da Mîngusatölyesinden geçmiştir. Chet Ba-
ker'la kıtayı turlamıştır. En güzel albümlerinden
birinı, saksofonun tarihi ismi DexterGordon'la
birlikte yapmıştır. Danimarkah kontrbasçı Ni-
eb HenningÖrsted-Pedersen'le birlikte yaptığı
düet çalışmalan nefesleri keser. Coryell ve Cat-
herine klasikle büyümüş müzısvenler ise VTk-
tor Monge has bir toprak adamıdır. Endülüs'ün
flamenko geleneği içınde bir söyleyiş/'yorum
ekolünün de adı olan Jerez kasabasında doğup
büyümüştür Monge. Segovia tarafından takdis
edilmışliği vardır. Gitarda adı, yaşıtlan olan Ped-
ro Bacan ve Manokt Sanlucar ile birlikte anılır.
De Lucia gibi cafcaflı. süslü değildir. Gelenek
onda derin ızler bırakmış. ama yenılik arayışı
onu geri dönülmesi güç bir yola itmiştir.
Sağlam bir ekiple karşı karşıyayız. Klasik,
jazz ve flamenkonun buluşma noktasında büyü
hıçbir zaman eksilmedi. Müzıği tam hareket ha-
linde izlemek için bundan elverişli fırsat olmaz.
4
Başarı ağır bir yük'
NURDAN CtHANŞÜMÜL
Yapı Kredi Sanat Festivali 97 kap-
samında. öncekı akşam Harbiye
Açıkhava Tiyatrosu'nda bir konser
veren Keb Mo izleyenleri coşturdu.
Keb Mo'ya konserde davulda Laval
Belle, basta Reggie McBride, keybo-
ard ve akordeonda Joellcn Friedkin
eşlik etti.
1960'lann rock müziğiyle büyü-
yen Keb Mo, Top 40 Kulüp Orkest-
rası ile profesyonelliğe ilk adımını
attı. 70'lerin sonlannda, Jefferson
Airplane'in devamı olan Starship'te
vokalist ve kemancı Papa John Cre-
ach ile çalışan Keb Mo. bu sayede
blues sahnelerinde yer aldı ve bütün
Amerika'da sesini duyurdu. 1980 yı-
lındaki ilk solo albümü "Rainma-
ker"ın ardından saksofoncu Monk
Higgins, BigJoe Turner,Jimmv Wrt-
herspoon. Pee Wee Crayton ve AI-
bert Coflins gibi birçok ünlü isimle
birlikte çalıştı. Ancak bu çalışmala-
nyla beklediği başanyı yakalayama-
dı. "Bir sanatçL,sürekli kendini geliş-
tirmeli ve daha iyisini yapmak için
uğraşmah. Daha iyinin sonu voktıır,
her zaman daha iyisini yapâbilirsi-
niz" diyerek o dönemdeki çalışma-
lanyla bugünkü çalışmalarını karşı-
laştınyor.
"Country Blues" ve "gitar tek-
nikleri" konusunda araştırmalar ya-
pan Keb Mo, "Countn Blues, Hu-
es'un temeüdir. Daha fazla öğrenmek
için bu konularda çaüşOm" diyor.
1994 yılında kendı ismıni taşıyan
bir albüm çıkaran Keb Mo, bu al-
bümle bü>iik bir çıkış yaptı. Üç yıl
içinde 250'ye yakm konser veren
buluşmasınuı en güzel yoiu, çünkü
festhaller araahğıyia insanlann önü-
ne birçok seçenek sunuluyor veonlar
da gerçekten dinlemek istcdiklcri,
belki de havran olduklan sanatçüan
iziKoriar. Bu yüzden festivalkrin de-
Keb Mo, bunun yanı sıra "Montre-
ux Caz", "Chicago Blues", "North
Sea Caz" gibi dünyanın önde gelen
festivallennin de değışmez isimleri
arasında yer aldı. Konser program-
lannın yoğunluğuna değındiğimizde
"Ne kadar fazla konser vermisim.
Arnk eve dönme zamanı" diye şaka-
laşan Keb Mo, bu temponun kendi-
sini yormadığını, aksıne daha fazla
güç verdiğini söylüyor. "Festrvalkr
bir sanatçının gerçek dinieyicisiyte
Keb Mo, 1994 yılında çıkardığı
albümüyle, "16. W. C. Handy Cıı-
ontry-Aconstic Bttes" dalında "yıhn
albümü" ödülünü, daha sonra ise
"43. Ddvvnbeat Critics PöITda "Be-
yond" kategorisinde ikincilik ödülü-
nü aldı. Başrolünü Kevin Costner'ın
oynadığı "Tin Cup" isimli filmde
"Crapped Out Again" isimli parça-
sıyla yer alan Keb Mo, son çalışma-
sı "Just Like You"_bu yıl 39. düzen-
lenen "Grammy ÖdüBeri"nde "en
i\i çağdaş bhıes" dalında ödül kazan-
dı. Keb Mo, başansının sırnnı şöy-
le açıklıyor: "tnsanın kendisi olma-
sı bence en büyük başandır. Her za-
man en iyisini yapmava çabalamak.
bir şeyleri başardığında da bunun
murJuluğunu hissetmek. A>nca basa-
n ağır bir >üktür; bunu nasd taşıya-
cağın da önemli, eğer kendin ounaz-
san bu yükü taşıman daha da zorla-
şn-."
Birçok yeni blues şarkıcısı oldu-
ğunu vurgulayan Keb Mo, "Bu in-
sanlann çoğu yahuzca albümleri ol-
madığı için tanınmryorlar. tnsanlar
yalnızca gördükleri, albümünü din-
ledikkri sanatçüan tanıyoriar; oysa
benim bildiğim, tanıdığım birçok
genç \e vetenekli blues şarkıcısı var.
Yalnızca albümleri yok diye onlan bu
şekilde dtşlamamak gerekli" diyerek
insanlann darkalıplardan kurtulma-
sı gerektiğini v\ırguluyor.
Devlet Opera ve Balesi, İtalyan eserlerle 2 Ekim'de sezonu açıyor
37 yeni opera ve bale.\NKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Devlet Opera ve Balesi (DOB). çoğun-
luğu İtalyan yapıtlardan seçilmiş 37'si
yeni olmak üzere. toplam 67 eserle 2
Ekım'de sezonu açıyor. DOB Genel
Müdürü Hüseyin Akbulut, 50 yıldan
bu > ana sanat yönünde gerçekleştirilen
adımlann vetersiz olduğunu savundu.
Akbulut, dün düzenlediği basm top-
lantısında. Türkiye'de opera-bale ve
çoksesli müzik etkinlıklerine gösteri-
len ılgınin son yıllarda kitlesel boyut
kazandığını belırtti. Sanatın toplumun
tüm kesımlerine ulaştınlması ve yay-
gmlaştınlması ıçın 50 yıldan bu yana
atılan adımlann yetersız olduğunu be-
hrten Akbulut. "2000'ü vülara geldiği-
raizde yahuzca 4 ilk sınırtı opera ve ba-
le hareketi ve müzik yaşamımızla övü-
nemeyeceğimiz gibi: bunun sorgulan-
ması gerektiğini düşünüyorum" dedi.
.Akbulut, İtalyan \ apıtlara ağırlık v e-
rilen repartuvara çok sayıda Türk ese-
rinı de >erleştırmek istediklerinı, an-
cak sahnelenebilecek niteliklere sahıp
eser bulamadıklannı savıındu. Her il-
de I Türk yapıtının sahnelenmesı zo-
runluluğu getırdildenni anlatan Akbu-
lut. opera- bale repertuvannın genişle-
tilmesi yönünde bakanlığa bir proje
sunduklannı bildirdı.
DOB. 27 Eylül cumartesi günü saat
18.30'da Çaykmski, Puccini, \erdi, Bi-
zet, Borodin ve Donizetti'nin sevılen
operalanndan aryalar konseriyle, Hi-
podrom'da sezonu açacak.
Eski DOB Genel Müdürü Rengim
Gökmen. repertuvarda ağırlık taşıma-
sma karşın önemh İtalyan operalarına
yer verilmediğini bildirdi. Türk opera
sanatının Alman, Fransız ve Rus ulu-
sal operalannı sergıleyebilecek düzeye
geldiğini anlatan Gökmen, Ankara'da
15 Ekim'de sahnelenmesı planlanan
"La Cenerantolar
yı örnek göstererek
"Türkiye'de ilk kez sahnelenecek. Şan
tekniği zorluklar içeriyor. Onun nasd
çözümleneceğini artık teknik kadro dü-
şünmüşrür. Planlama yapılmadıysa ba-
şarüı olunamaz. Ya çok iyi bir plan ya-
pddı ya da hiç düşünülmedi" dedi.
Repertuvann, "Tekbiryereperdesi-
ni araladığını" söyleyen Gökmen, "Bu
tek bir düşünce tarzuıın sonucu. Biraz
daha yelpazenin geniş turulması gere-
kirdi. Türk operası hâlâ yok" görüşü-
nü dile getirdi.
Ankara De\ let Opera ve Balesi'nde
sahnelenecek yeni yapımlar şöyle:
Opera Sahnesı: "Requiem (Ğ. Ver-
di). .Aşk İksiri (Donizetti), Altın Batımn
Kızı (G. Puccini), Maskeü Bak) (G. Ver-
di), La Cenerantola (Rossini)."
Operet Sahnesi: "İstanbulname (T.
Erdener), Çingene Baron (J. Straus),
Emrezaryo (Mozart), Suzanna'nın Su--
n (VV'otf-Ferrari), Sevgili Banş (T. Ak-
başlı)."
Bale: "CçSilahşörler(G. Verdi),Sen-
fonilerte Dans (RaveL Bethoven, Schu-
bert), Kınah EUer (F. TüzünX Giselle
(A. Adam), Maça Kıa (Çaykovski)."
Modern Dans Topluluğu (MDT):
"2. Türk Koreograflan, Alis Harikalar
Diyarmda, Deneysel MDT."
Ankara'da geçen yıldan devreden
eserler de şöyle:
"La Boheme (G. Puccini), Don Gi-
ovanni (Mozart). Yunus Emre Orator-
yosu (A.A Saygun); La Bavadere (L.
Minkus). Kamehah Kaduı (G. Verdi).
Eğer-Kuğunun Ölümü Çeşme Başı ba-
lesi (C. Yöntem); MDT'mn Üç Kadın,
Post ve Sentez adlı gösterileri.
Istanbul Devlet Opera ve Balesi'nin
yeni dönem programı şöyle:
Opera: "Tosca (G. Puccini), Adriana
Lecou\reur (F. CUea). Satılmış Nişanh
(B. Smetana), İtaha'da Bir Türk ( G.
Rossini)."
Bale. "ModernBale(OytunTurfan-
da), L>Ti>an Güzel (P. İ. Çaykovski)."
îstanbul'da geçen yıl sunulan "Mi-
das'ın Kulaklan (F. tüzün). Carmen
(G. Bizet), Aida (G. Verdi), Turandot
(G. Puccini), Nabucco (G. Verdi), Sihir-
ü Flüt (W. A. Mozart). Kral ve Ben (R.
Rodgers-O. Hammerstein), Salome (R.
Straus)" operalan;"Don KişotfL. Min-
kus), Spartaküs (A. İ. Haçaturyan), Ku-
ğu Golü (P. İ. Çaykovski)" bajeleri ile
MDT'nin "Farldı Adımlar, Üç Renk
Üç Dans" adlı gösterileri bu yılda sü-
recek.
Istanbul Konser Salonu"nda, "Beni
Seviyor, MüzikaDerden Seçmeler, Ba-
lede Çeşitlemeler, Bir Tenor Aranıyor,
Fındıkkıran, Külkedisi" sahnelenecek.
ALtAGA BELEDİYESİ
23 NİSAN 1998 ÇOCUK OYUNU YAZIM YARIŞMASI
Ülkemizin emperyalizme karşı verdigi ulusal bagımsızlık savaşının odak noktalanndan bın de
"Egemenlik kayıtsız, şartsız ulusundur." denılerek 23 Nisan 1923 'te kurulan TBMM'dır.
Gene Atatürk'ün "Gençler, cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve devam ettirecek olan
sizlersiniz" diyerek yannın gençlen olan çocuklara 23 Nisan'ı bayram olarak armağan etmesi. bu
günün öneraını daha da arttırraıştır.
Buradan hareketle yöresi ve ülkesıne kültür-sanat yoluyla da katkıda bulunmayı, çağdaş beledi-
yecıhk anlayışının gereklerinden bın olarak kabul edenAliağa Belediyesi; Türkiye çapında tüm ama-
tör-profesyonel yazarlara açık olmak üzere 23 Nisan 1998 Çocuk OyunuYazım Yanşması düzenle-
miştır.
KOŞLTLAR :
1. Yanşma tüm yazarlara açıktır.
2. Konu ve işlenış sınırlaması yoktur.
3. Heryazar en çok ıki yapıtla katılabilır.
4. Ortak çalışmayla da'katılınabilir.
5. Oyunlar daha önce yayınlanmamış ve sahnelenmemiş olmahdır.
6. Oyunlann hedef kıtlesi 7
-12 yaş grubudur ve normal oyun süresini (60-75 dakika) aşmamalı-
dır.
7. Oyunlar, A4 kağıda. yazı makınası ya da bilgısayarla, çift aralıkh yazılmalıdır.
8. Oyunlar 15 Şubat 1998'ekadarAliağaBeledıyesi'nde olacak şekilde posta ile gönderilecektir.
9. Oyunlann üstünde sadece oyun ısmi yazacak, yazann kimlığını açıklayıcı hıçbır bilgı bulun-
mayacaktır. Kımlık. iletişim bilgıîen, özgeçmiş ve bir fotoğrafla birlikte kapalı bir zarfa konulacak,
zarfın üstünde yalnızca oyun adı ile rumuz bulunacaktır.
10. Değerlendirme sonuçlan 15 Nisan 1998'de basın yoluyla ve ödül kazananlara gönderilecek
mektup aracılığıyla duyurulacaktır. Ödül törenı ıse 23 Nisan 1998'de Aliağa'&î yapüacaktır.
Göndenlen oyunlar geri yollanamaz. Derece alan oyunlarAliağa Beledıyesi'nce İatap olarak bas-
tınlacaktır. Bu oyunlar. ALBET (Aliağa Belediye Tiyatrosu) tarafindan sahnelendığı takdirde ya-
zar, bir sezon boyunca telif hakkı talep etmeyecektir.
SEÇİCİKURUL :
-Reha Bılgen (Yönetmen)
-Haluk Işık (Oyun Yazarı)
-Muzaffer Izgü (Yazar)
-TamerUvent (TOBAVBaşkam)
-Hakkı Ülkü (Aliağa Belediye Başkam)
-Doğan Yağcı (Izmır Devlet Tiyatrosu Sanatçısı, Yönetmen)
-HüseyinYurttaş (Şair-Yazar)
-EfeYaman ftlkokul öğrencisi)
ÖDÜLLER :
400.000.000 TL.
200.000.000 TL.
150.000.000 TL.
50.000.000 TL.
50.0OO.0OOTL.
50.000.000 TL.
BlRlNCtLlK ÖDCLL
tKİNCİLİK ÖDÜLÜ
ÜÇL'NCÜLÜK ÖDÜLÜ
MANSİYON
MANSİYON
MANStYON
YAZI ODASI
SELİM İLERİ
Cumartesi Gecesi
Geçen cumartesi gecesi sevgili Leman ve Atillâ
Dorsay bizi yine davet ettiler. Yılda birkaç kez, Tür-
kân Şoray, ben gedikli olmak üzere Dorsay'lann ko-
nuğu oluyoruz.
O gece Nazan Şoray, Gülsen Tuncer, Engin Ay-
ça, Atrf Yılmaz ve Sibel Kurban da Leman'la Atil-
lâ'nın konuğuydular. Nişantaşı'ndaki Kafe Keyif'tey-
dik.
Atillâ Dorsay'ın yeni eseri Sümbül Sokağı'ndaki
Tutsak Kadın kutlandı birbakıma. Remzi Kitabevi'nin
yayınlan arasında çıkacak kitap, Türkân Şoray'ı dile
getiriyor. Ekim başı okura ulaşacakmış. Ama şimdi-
den gazetelerde, dergilerde yankılanıyor.
Türkân Hanım'la Atillâ'ya küçük kıskançlıklanmı
söyledim. Çünkü kitapta pek çok fotoğraf yer alıyor-
muş. Vaktiyle Argos dergisınde bir Türkân Şoray al-
bümü yapmıştık; sevgili Türkân Hanım istediğim tarz
fotoğraflan birtürlü bulamamıştı. Leman'dan gizlice
aldığım istihbarata göre Atillâ için bavullar çıkartılmtş
ortaya...
Sümbül Sokağı'ndaki Tutsak Kadın yalnızca
önemli bir sinema yazannın saptayımlanyla yetinmi-
yor. Atillâ Dorsay bir iki yıldır Türkân Şoray'ı tanımış
-değişik meslek gruplarından- kişilerle, sinema
adamlarıyla, Türkân Şoray'ın akrabalan, yakınlan,
dostlanyla görüşüyordu. Geniş yelpazeden Türkân
Şoray karşımıza çıkacak.
O gece bir aradayken Nihavent Mucize de konu-
şuldu. Atıf Ağbi'nin yönettiği güldürü ekim ayında
gösterimegırecekmiş. "Ekim, Türkân Şoray ayı ola-
cak" dendi. Türkân Hanım her zamanki utangaçlığıy-
la gülümsüyordu.
Otuz beş yılı aşkın sinema hayatında Türkân Şo-
ray'ı önce bir seyırci kimliğiyle beyazperdeden tanı-
dım. İlk hangi filmdeydi karşılaşmam? Bunu hatırta-
mıyorum.
Hatırladığım, o yıllarda entelektüel geçinenlerin
Türkân Şoray'dan pek hoşlanmadıklarıdır. Diyebili-
rim ki, onlardan biriydim. Sonra Metin Erksan'ın
unutulmaz filmi Acı Hayat'ı izledim. Sinemadan çık-
tığımda ürperiyor, dahası ağlamak istiyordum. Çok
duyarlı bir oyuncuyla ışte asıl Acı Hayat'ta tanıştım.
Tam o sıralar, bir yazsonu günü, akşamüstü Tak-
sim'de Türkân Hanım'ı gördüm. Anıt'ın aitında film
çevıriyordu. Lâcivert üzerine pembe-beyaz çiçekli,
pazen bir entari giymişti, bir kaz yavrusu tutuyordu
kollan arasında.
Hayl' uzaktan görebildiğım bu genç kadın inanıl-
maz ışıklı gözlenyle beni bir anda büyüledi. Gözleri-
nin güzelhği beyazperdeden yansıyordu. Ama, güzel-
liğin ötesınde, bambaşka bir şey vardı, bir ışık, çe-
kim alanı, mıknatıs. O kadar ki, onca kalabalık ara-
sında göz göze geldiğimiz sanısına kapılmıştım.
Sonra uzun zamanlar Türkân Hanım'ı bir daha gör-
medim. Herhalde yüzü aşkın ftlmini izlemişimdir. En
sıradan olanlarda bile hikâyeyi alıp götüren biryıldız-
dı.
Eski filmler bugün televizyon kanallannda sık sık
gösteriliyor. Dün Türkân Şoray'a burun kıvıranlar şa-
şınyorlar. artık iyi oyunculuğundan söz açılıyor. Türk
halkının otuz beş yıl önce algıladığını entelektüelle-
rimiz yeni yeni algılıyorlar besbelli.
Atillâ Dorsay bir yandan efsane kişisine dönüş-
müş bir yıldızı betimliyormuş kitabında, bir yandan
da efsanenin arkasındaki özel yaşamı, insan olarak
Türkân Şoray'ı.
Türkân Hanım'la ortak bir çalışmamız var. Ayışı-
ğında Yapayalnız. Senaryoyu birlikte çalışıyoruz,
çekimde de birlikte çalışacağız. Yansıtmak ıstediği-
miz kişi, film yıldızı. Türkân Şoray'ın hayatından iz-
düşümler var. Ama aslında 'her' yıldızın yapayalnız-
lığını yansıtmak istiyoruz.
Güzel bir cumartesi gecesiydi, eylülün en güzel ge-
celerinden bin. On ıkiyi geçe aynldık. Herkes evine
döndü, biz Nazan'la ikimiz Kuruçeşme'ye gittik. De-
niz kıyısında taraçada oturduk. Sevgili Nazan'la ha-
yattan konuştuk. Sabahın dördü olmuş, fark etme-
mişiz.
Takvimde İz Bırakan:
"Eski arkadaşım çıkagelse doğduğu günden I Ce-
bindekı beyaz mendilinden, bazı güvercinler uçur-
sam I Ağzından altın, bal sözcük kanşımlan I kıyı-
sında o güzel saatleri uyusam" Hüseyin Paker, İn-
san Arkadaşınındır, Yapı Kredi Yayınlan, 1997.
Geoci îestivalin son duragı Sinop
• Kültür Servisi - Bilkent 4. Uluslararası Anadolu
Müzik Festivali bir ay boyunca yaşattığı klasik
müzik ziyafetini Anadolu'nun kuzeydeki en son
noktasında tamamlıyor. Sınop, Bilkent Uluslararası
Müzik Festıvali'nın son noktası olacak. Bilkent
Senfoni Orkestrası, yann akşam Atatürk Kapalı
Spor Salonu'nda sanatseverlerle buluşacak.
Festivalin kapanış konserini Çın asıllı Amerikah
orkestra şefı Julian Shevv yönetecek. Soprano
Romano Eremıa ve bariton Dan Constantin
Serbac'ın solist olarak katılacağı konserde,
Çaykovski. Strauss, Şostakoviç, Dvorak ve
Mozart'ın yapıtlanna yer verilecek. Konserde
aynca festival boyunca büyük bir beğeni toplayan
keman sanatçısı ,Anastasia Chebotareva. Sinoplulara
bir sürpriz yapacak.
K Ü L T Ü R » Ç İ Z İ K
K A M İ L M A S A R A C I