25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 17EYLÜL1997 ÇARŞAMBA 4 HABERLER Bursalı, bilim eserleri kurulunda • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Kültür Bakanlığı'run kültür. sanat, klasik. bılim tarihi ve çocuk kitaplan eserleri yayın danışma kurullan yeniden oluşturuldu. Gazetemiz yazan Orhan Bursalı, Bilim Tanhı Eserlen Yayın Kurulu'nda yer aldı. Köppüde zincirleme kaza • İstanbul Haber Senisi - Fatih Sultan Mehmet Köprüsü nde rneydana gelen zincirleme trafik kazasında 1 •kişı öldü. Saat 17.00 sıralannda meydana gelen kazada. Da\-ut Demir yönetımındekı Mevlana Naklıyat"aait42AC956 plakalı kamyon, fstanbul'dan Batman'a giden Batman Midyat Koç Seyahat'e ait 34 ZG 638 plakalı yolcu otobüsüne arkadan çarptı. Daha sonra 4 ayn araç daha arka arkaya bırbirlerine çarptı. Kazada. yolcu otobüsüne çarpan kamyonun sürüciisü Davut Demir yaşamını yıtırdi. Çiller'den tazminat istegi • İstanbul Haber Servisi- Milliyet Grubu'nun DYP Genel Başkanı Tansu Çıller hakkında Sultanahmet mitınginde söylediği sözler için açtığı 500 milyar liralık manev i tazminat davasına dün devam edıldi. İstanbul 1. Aslıye Hukuk Mahkemesi'ndeki duruşmada söz alan DYP"nin avukatı Erhan Büyükerk'in davaya "fer'ı müdahil" olarak katılma istemi reddedildı. Dava, eksik belgelerin tamamlanması ıçın ertelendı. Cihan Öztüpk'ün dupuşması • İstanbul Haber Senisi - PTT Galatasaray Şubesi Şefi Cihan Öztürk'e Atatürk rozeti taktığı gerekçesiyle tokat attığı öne sürülen Beyoğlu Belediye Başkan Yardımcısı Halil Bakırcı hakkında açılan dava karara kaldı. Beyoğlu 5. Asliye Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya. tutuksuz sanık Halıl Bakırcı ıle davacı Cihan Öztürk katıldı. Gazete tasappufuna son • .\NK\RA (UBA) - De\ let Bakanı Yücel Seçkiner. kamu kurum ve kuruluşlannda gazete alımlannı durduran uygulamanın kaldınlacağını belirttı. Zonguldak DSP Milletvekılı Tahsın Boray Bavcık'm soru önergesini yanıtlayan Seçkiner. "Hükümetımiz tarafından günlük gazete alımlanna daha esneklik getiren hükümler ıhtıva edecek ve halen uygulanmakta olan 1997 25 sayıh Genelgeyi yürürlükten kaldıracak yeni bır "Tasarruf Tedbirleri Genelgesi" hazırlık çalışmalan devam etmektedir" dedi. S-300'lep Ankara'da • MOSKOVA (AA) - Kjbns Rum yönetımınin Rusya'dan alacağı S-300 füzeleri Ankara'da tanırjlacak. Rusya'nın resmi sılah ihracat şirketi Rosvoorijeniye, Ankara'da 23-26 Eylül tanhleri arasında düzenlenecek "IDEF Turkey'97-3. Uluslararası Sa'>"unma Sanayıı ve Sivil Ha\acılıkFuan"nda S-300 füze sistemlerinın de tamtımmı yapacak ve Arkara'ya bu sistemlerden satmayı teklif edecek. Efitim yardımı • DtYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - Istınbul ANAP Eminönü İlçs Başkanlığı, Gûneydoğu'da eğitim ve öğretime başlayan öğrencilere destek sağlamak arnacıyla 50 bin adet kırtasiye malzemesi yardımı yaotı. Malzemelen dün Dr/arbakır Valiliği'ne teslim ed;n Eminönü llçe Başkanı Bîfın Oral, şöyle konuştu: "^ıllardır terör kıskacında kı ranan Güneydoğu Aıadolu'da 2500 köy okılunda eğitim ya^ılamıyor. Şimdi yeniden btolanağı Güneydoğu'da yaayan kardeşlerimize vemek için sürdürülen gi-.şımlere bız de halk gcnüllüleri olarak katkıda buunmak ıstedik." Savcılıkça malvarlıklanna ihtiyatitedbir konulan bürokrat sayısı 33'e yükseldi Servet soruşturması genişlediANKARA (Cumhurryet Büro- su) - Türk Telekom'daki" 300 tril- yon liralık yolsuzluk savlannı so- ruşturan Ankara Cumhuriyet Sav- cısı Ahmet Adil Kubat sayılan 33'e çıkan bürokratlann eş ve ço- cuklanrun malvarlıklanna da "ih- tiyati tedbir" konuhnasırii istedi. Savcı, bazı bürokratlann Isviçre bankalannda hesaplan bulundu- ğuna ılişkin ihbarlan inceleme kapsamına aldı. Yolsuzluk soruşturmasını yürü- ten Savcı Kubat aralannda eski Ulaştırma Bakanı Oğuz Tezmen, Telekom Genel Müdürü Cengiz Bulut ve Posta Işletmesi Genel Müdürü VeB Bettemir'ın de bu- lunduğu 33 üst düzey bürokrattan 16'sı hakkındaki tutukJama iste- minin 12. Sulh Ceza Mahkeme- sı'nce "sabitikametgâhsahibiol- • Ankara Cumhuriyet Savcısı Ahmet Adil Kubat, bazı bürokratlann İsviçre bankalannda hesaplan bulunduğuna ilişkin ihbarlan araştınyor. Savcı, 33 üst düzey bürokrattan*16'sı hakkındaki tutuklama isteminin reddedilmesi üzerine, bir duklan" gerekçesiyle reddedil- mesi üzerine, bir üst mahkemeye başvurdu. Yolsuzluk suçlamala- nnda adı geçen ve sayılan 33'ü bulan üst düzey bürokratın eş ve çocukJannın malvarlıklanna ve banka hesaplan için "ihtiyati ted- bir" karan çıkaran Kubat, yaptığı başvumda ''gelirferivle oranüsız malvarhklanna sahip okhıklan" sonucuna vardığı 16 bürokratın da tutuklanması istemini yıneledi. Savcı Kubat tarafından yapılan başvuru Ankara 6 Asliye Ceza Mahkemesi'nde inceleniyor. Ankara Cumhuriyet Başsavcılı- ğı, eski Ulaştırma Bakanı Oğuz üst mahkemeye başvurdu. Tezmen ve Türk Telekom Genel Müdürü Cengiz Bulut'un Mona- co ve Ingilterede saptanan mal- varlıklannın müsadere edilmesi konusunda da Ankara 6. Asliye Ceza Mahkemesi'nin vereceği ka- ran bekliyor. Ankara 6. Asliye Ce- za Mahkemesi, 16 bürokrat hak- kında tutukJama karan verir. eş ve çocuklannm malvarlıklan ve ban- ka hesaplanna da tedbir koyarsa, savcılık. yurtdışındaki mal varlık- lannın müsaderesini bulundukJa- n ülkelerden isteyecek. Savcı Adil Kubat. Ulaştırma Bakanlığı Teftiş Kurulu'nun so- ruşturmadaki savlar konusunda hazırladığı müfettiş raporlannı da bakanlıktan isteyerek dosyaya ek- ledi. Malvarlıklanna ihtiyati ted- bir konulan ve tutuklanmalan is- tenen bürokratlar şunlar: *Vurda Güven Bezaz, Mustafa GüJtckin. Adem Arslan,Ali Oğuz, Sami Kuran. Sami Topal, Oğuz Tezmen, Veli Bettemir. Cengiz Bu- -hrt, Şevki Deveb'oğlu. Osman Çan- dır, Okkeş Seiim Alıcı, Erdinç Öz- kan, Necdet Akkuş, Levent Ak- yön, Şahap Nazmi Oztohum." Malvarlıklanna "ihtiyati ted- bir" konulan bürokratlar şunlar: "Yılmaz GöraL, Turgay Üçöz, Mehmet Güler, Tahsin Dgar, Şe- ner Çeltik, Ikram Yaşar, Cengiz Anık, Mehmet Taşaltm, İbrahhn Ozdemir Olcay. Süleyman Sinan Amiklioğlu, Ali İrfan Ertürk, Yüksd Yanmgümeli. Orhan Ayaz, Hamza Dağdeviren (Kurum dışj- Bağlum Belediye Başkanı), Zakir Alar (Kurum dışı- Eski Ankara Milli Eğitim müdür yardımcısı), Yaşar İkram ve Hüseyin Bakx" Türkiye Kamu Sendikalan Konfederasyonu (Türkiye Kamu- Sen) Genel Başkanı Resul Akay, dün düzenlediği basm toplantısın- da, Türk Telekom ve Posta tşlet- mesi'nde 300 trilyon liraya ulaşan yolsuzluk savlanna dikkat çeke- rek "Sayra Başbakan venüği sözü tutmah, yargrya yarduncı olmah ve soygun itharru ile karşı karşrya bulunan şahıslan derhal açığa al- maİKhr" dedı. Cumhurfoaşkanı Demirelve Başbakan Yıbnaz'ın da kanldığı. Büyük Kulüp'ünll5. kunıluş yıldönümüne denk getirilen yemekte, Sibel Candabir konserverdi. (Fotograf: HATfCE TUNCER) ttRI ftKÜ* SRMM.1t 0KSUMU İmM '8yıla karşı eylemlerprovokasyon' İstanbul Haber Servisi - Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, İstanbul Valiliği'nin "Haydi el ele vereHm, İstanbul'u okullaria öreüm" kampanyası kapsamında önceki akşam Başbakan Mesut Yılmaz'la birlikte Büyiik Kulüp Derneği'nde verilen yemeğe katıldı. TOBB Başkanı Fuat Miras kampanya çerçevesinde 1 trilyon lira. işadamı Kadir Has da 100 milyar lira bağış yaptı. Cumhurbaşkanı Demirel, burada yaptığı konuşmada Türkiye'de Almanya, Ingiltere ve Fransa'nın toplamı kadar. yani 15 milyon çocuğun ilköğretimde okuduğunu söyledi. 5 yıllık öğretimi bitiren 12 yaşındaki çocuğun çalıştınlmasının kanunen yasak olduğunu, dolayısıyla öğretime 3 yıl daha zorunlu olarak devam etmesinin her açıdan faydalı olacağını belirten Demirel, 8 yıllık kesintisiz zorunlu eğitime karşı yapılan eylemleri provokasyon olarak niteledi. Türkiye'de çocuklann yüzde 9'unun üniversiteye girebildiğini belirten Demirel, böyle bir tabloyla dünya ile yanşmanın mümkün olmadığını söyledi. İstanbul Valisi Kutlu Aktaş da, 30 milyar lira ve üzerinde bağış yapanlann, yaptınlan okullara isimlerinin verileceğini bildirdi. Ecevit'e solda birlik baskısı DSP'de iktidar hesaplaşması hazırlığı yapılıyor. İstanbul Milletvekili Cevdet Selvi 'Birlik olmazsa seçime hazırlıksız yakalanınz' dedi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -DSP'nin kurultay toplamasını zo- runlu kılan üç yıllık süre ekim ayın- da dolacak olmasına karşın, bugü- ne dek gerekli prosedürün başlatıl- maması tepki yarattı. Parti içi mu- halefet temsilcileri kurultayda ikti- dar dönemlerini tartışmaya açmaya hazırlanırken; DSP'li bakanlann ör- güte ve milletvekillerine karşı ta\ - nnın "iktidar küskünleri'" yarattı- ğına dikkat çektiler. Parti içi muha- lefet temsilcilerinden İstanbul Mil- letvekili CevdetSdvi, kurultayda ik- tidar döneminin "sorgulanacağmı" söyledi. Selvı, "Seçim gündemde. Solun hazırlıksız yakalanmaması için bir- lik zorunlu" sözleriyle de. TBMM açıldıktan sonra birlik için baskıla- nnı yoğunlaştıracaklan mesajını verdi. DSP'nin iktidar ortaklığinın ilk günlennde; hem iktidara avans verme hem de örgütlerin iktidardan beklentileri nedenıyle parti içi mu- halefetin hızı kesildi. Ancak arka arkaya gelen zamlar ve özellikle kadrolaşma kavgalan DSP örgütlerinı yeniden hareketlen- dirdi. DSP'deki bakanlıklara, özel- likle MHP kökenlılenn de aralann- da bulunduğu bazı bürokratlann atanması örgütün tepkisine yol aç- tı. Örgütlerin istekleri için doğnı- dan bakan ve milletvekillerine gidil- memesi, isteklerin ilçe \e il örgüt- lerine iletilmesi talimatı da sıkıntı yarattı. Parti içi muhatefet temsilci- leri bu konudaki rahatsızlıklannı ifade ederken. Zonguldak Milletv e- kili MümtazSoysalda iktidan hedef alan bazı eleştin yazılan yazdı. TBMM'nin açılmasından sonra "iktidar küskünlükleri"nin grupta ve olası kurultayda gündeme getıri- leceği bildirildi. Kurultayda yöneti- mi değiştirme şanslan olmayan mu- halıfler, parti içi sorunlan ve iktidar dönemlerini tartışmaya açmayı he- defliyor. Selvi, partilerinın iktıdardaki ilk kurultayının önemine dikkat çeker- ken. "iktidar dönemi sorguya çeki- lecek. Yasanan aksaklık ve celişkiler bu kurultayda çözüme ka\ uşrurula- cak. DSP Tûzüğü'nün 20 maddesi u) gulanmıvor. İstifa eden, göre\ den uzaklaştınlan vönetimler, başka partilere geçen millervekilleri gibi konularda bu kurultayda elbette ko- nuşulacak. bunlann hepsi sorula- cak" dedi. Selvi. "Hükümetteounakmillet- vekfllerinin sıkmülannı arttırdı. Ge- rek partiye gönül vermiş kisiler, ge- rek örgütier hiçbiryetkiliyle görüşe- miyor. Kınlıp, küsflpgidiyorlar" de- di. 3 yıllık süre dolmasına karşın kurultayla ilgili ön prosedürün baş- latılmadığına dikkat çeken Selvi, "Kendi düzenlemeleri ile kendi is- tedikleri kapsamda bir kurultayiçin çalışıvorlar herhalde" diye konuş- tu. Yazılı bir açıklama yaparak solda birlik çağnsında bulunan Selvi, "Türkiye''de bugün olmazsa, yann seçim var. Merkez sağ topaıianma çabasında. 55. hükümcti de ona vesileediyor. Sol ise hazırlıksız, Sağm değh-menine su taşınmaması için solda birlik zorunlu. Ekimde ar- kadaşlarla birlikte oturup değerlen- direceğiz ve en doğru ne ise onu ya- pacağız. Solda birüği istemek sadece solculann işi değil: demokrasiyi, is- tikran isteyenler de büiikten yana 1" dedi. Bakan oluruyla atamaya son verildi*ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Milli Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay, eski Bakan Mehmet Sağlam tarafından "bakan onayıyia" yapılan öğretmen atamalannı durdurma karannı, yeni eğitim- öğretim dönemindeki gereksinim nedeniyle kaldırdı. Milli Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay tarafindan dün yayımlanan genelgede, ikinci bir emre kadar durdurulan bazı atamaların. yeni öğretim döneminin başlaması nedeniyle işleme konulduğu bildirildi. Uluğbay'ın, gerekli durumlarda atama yetkisini doğrudan bakana bırakan. ancak son dönemlerde siyasi bir araç olarak fciıllanılan 76. maddeye dayalı olarak bundan sonra atama yapılmamasını istediği öğrenildi. 76. madde, "Kurumlar, görev ve unvan eşitliği gözetmeden kazanılmış hak ayhk dereceleriyle, memurlan bulunduklan kadro derecelerine eşh ve 68. maddedeki esaslar çerçevesinde daha üst, kurum içinde aynı veya başka yerlerdeki diğer kadrolara naklen atayabilirler'' hükmünü öngörüyor. Genelgede, 19-30 Haziran 1997 tarihleri arasında yapılan atamalar hakkında başlatılan mcelemelerin sürdüğü bildirildi. Bu kapsama giren öğretmenlerin göreve başlatılmamasının istendiği genelgede. "19^-30 Haziran 1997 tarihleri arasında >apılan öğretmen atamalan hakkında başlatılan inceleme işlemine devam edilmektedir. Bu nedenle ttinize ataması yapılmış olup, henüz göreve başlamayan öğretmen adaylarının göreve başlaülmamalan yönündeki tedbir sürmektedir" denildi. SIFIR NOKTASII ORAL ÇALIŞLAR Mihri Belli, Nuran Akşrt Bo- zer'in cenazesinde üzgün bir ifadeyle şunlan söylüyordu: "Nuran dayandığımız direkler- den biriydi. Onun vartığı herza- man bizim için bir anlam ifade ediyordu." Nuran Abla'nın (Biz 68 kuşa- ğı, ona böyle hitap ederdik) Erenköy Galip Paşa Ca- mii'nden kaldınlan cenazesin- deki topluluk, içinde yaşadığı- mız kargaşa içinde çok anlam taşıyordu. Eski TKP'liler, 68 ku- şağının saçlan ağarmış heye- canlı gençleri, Nuran Ablayı uğurlamaya gelmişlerdi. Mihri Belli, Şehamettin Bakırsan , 80'i aşkın yaşlarıyla dimdiktiler. Nuran Abla'nın kız kardeşi Kutlu Çırpılı Amerika'dan ko- şup gelmişti. Fadıl Barkan, Yıl- dız Barkan, Müntakim Ök- men, Şaban Ormanlar, Sevim Belli, Günnur Ormanlar, Kumru Ormanlar, Cemil Or- manlar, Naci Ormanlar, Al- parslan Berktay, Solmaz Berktay, Narinç Tanık, Halim Spatar, Sabahat Spatar, Ni- Nuran Akşit Bozer'in Cenazesinde... hat Sargın, llhan Selçuk, Is- mail Ayyıldız, Müeyyet Bora- tav, Emin Aktuna, Can Bora- tav, Sabahattin Dikmen, Su- avi Barutçuoğlu, Özdemir Çırpılı, Mehmet Kemal, Fat- ma Hikmet Işmen ve Suat Kundakçı, bizden önceki ku- şaktan gözüme çarpanlardı. 68 kuşağından Fahri Aral, Inci Başpınar, ÖDP İl Başkanı Mehmet Atay, Profesör Gen- cay Gürsoy, Jülide Zaim Aral, Mehdi Beşpınar, Dilşat Zülka- diroğlu, Mustafa Zülkadiroğ- lu, Haşmet Atahan, Kamer Dünya, Sırrı Öztürk, Akın Ev- ren, Nil Evren, Namık Kemal Boya, Ömer Faruk Ciravoğlu, Kamer Dünya, Emin Karaca, Metin Sönmez, Abdullah Tun- cay, Nil Ağırnaslı(Orcan), Gö- kalp Eren, Eyüp Yıldırım, Me- te Sönmez bır önceki kuşağa saygı için oradaydılar. Bir kav- gayı, bir davayı izlediklerini du- yurmak için oradaydılar. Nuran Bozer'in kardeşleri Ak- tan ve Rüçhan Bozer, ablala- rına son görevlerini layıkıyla ye- rine getirmek için çırpınıyorlardı. Aktan, "Oherşeyidoludoluya- şadı. Hepimize yaşama sevgısı aşıladı" derken ablasının bir özelliğine dikkat çekıyordu. 1950'li yıllarda İstanbul Yük- sek Tahsil Gençlik Derneği yö- neticisi olan Nuran Bozer, Nâ- zım Hikmet'in affı kampanya- sının önde gelen isimlerinden- di. 1951 Türkiye Komünist Par- tisi tutuklamasında ağır işken- celer gördü. 12 Eylül öncesi fa- şistler tarafından öldürülen Se- vinç Özgüner'le, poliste dire- nen kadınlar arasındaydı. Işkenceler sırasında başın- dan geçen bir olayı Gencay Gürsoy anlattı. Nuran Bozer'e işkence sırasında polisler sü- rekli küfrediyorlar. Her küfürle- rine "Sensin" diye karşılık veri- yor. Polis, "Alçak" dedığinde o, "Sensin" cevabını yetiştiriyor. Polis bir ara "Komünist" diyon hersefennde "sensin" karşılığı- nı veren Nuran Bozer, ne cevap vereceğini bilemiyor ve bir sü- re susuyor. Nuran Bozer, 1951 tutukla- masından sonra TKP yönetici- lerinden Şevki Akşit'le evlendi. Üç çocuğu oldu. Şevki Akşit'i genç yaşta yıllar önce yitirdik. Nuran Abla üç çocuğuna hem annelik, hem babalık ederek güzel bir direnç gösterdi. Şaban Ormanlar, Nuran Bo- zer'in Türkiye'deki ilk paralı eği- time karşı çıkan gençlik önder- lerinden birisi olduğunu anlattı. 1960'larda Milli Demokratık Devrim Derneği'nin kurulma- sında ve Türk Solu dergisinin çıkanlmasında Bozer de vardı. 12 Mart ve 12 Eylül dönemleri kaçaklık ve tutuklamayta geçti. 1970'lerde Türkiye Emekçi Par- tisi'nin merkez komitesindeydi. Nuran Abla doktordu. Tutuk- lamalar nedeniyle yanm bırak- tığı Tıp fakültesinı 1968 yılında bitirdi. 68 kuşağının ve eski ar- kadaşlarının "Teresa Ana n s\ gi- biydi. Başı derde giren ona kq- şardı. Mücadele etmesini bildi- ğigibiyaşamasınıdabilirdi. Pis bir kazada yaşamını yitirmese, yaşayacağı daha çok güzel günler olacakt. • * • Cenazenin çevresinde topla- nan kalabalığa dikkatle baktım. Türkiye'nin üç kuşak sosyalist- leri bir aradaydı. Ülkemizin iyi yetişmiş bu aydın insanlan, sırf inançları nedeniyle, eşitlik ve özgürlük istedikleri için, yıllarca ezalara cefalara katlanmışlardı. Son Türk devleti yıllarca onlan baş düşman olarak ilan etmiş, dize getirmeye çalışmıştı. Sol düşmanlığı, 55 yılın so- nunda devleti çetelerin etkisi al- tına soktu. Bu gerici tercih ne- deniyle Türkiye, tarihinin en bü- yük çürümüşlüğünü yaşıyor. Sosyalistler bu ülkenin vicda- nıydı. Her şeye karşı onlar ayak- taydılar. Ülkemizin geleceğini temsil ediyorlardı. G L O B A L POÜTİKÜLTÜRî ERGİN YILDÎZOĞLU \ 'Muhafazakâif 1 Modernisr \ Eski sosyal demokratların (ibret olsun diye- "post-sosyal demokrar" mı desek?) içinde oldu-* ğu durumu galiba en iyi, kendilerini anlatmak için- kullandıkları kavramlar gözler önüne seriyor. Ön-. ce "liberal-sosyai dem okrat" kavramryla tanıştık.- Geçen hafta da Tony Blair'in Sendikalar Konfe-l derasyonu (TUC) yıllık genel kurulunda yaptığı kcK nuşmada "muhafazakâırmodernist" kavramını öğ-; renmiş olduk. ; Bu tür "oxymoron" f) ifadeler eğer bilerek biraç-; mazı ifade etmek için, adeta ironi ile flört ederce-; sine kullanıyor olsa h; ç sorun yok. Ama bu oxy-^ moron ifadeler bir gerçekliği, hatta bir keşfi, müt-* hiş bir yeniliği ahlatma.k için kullanılınca bize de is-' ter istemez, bu yenilkjin sahiplerinin ya bizi aptal yerine koyduklannı y£i da kendi durumlarıyla, ya-" şadıklan dünya arasındaki ilişkiyi kavramakta tam bir beceriksizlik içinde olduklannı düşünmekten.' başka bir şey kalmıyor. ; Once, (Cumhuriyet okurian için gereksiz olsa' da) iki hatırlatma. Kapıitalizm feodalizmden kopar- ken, insan haklarını, bireysel özgüriüklerini müca- dele bayrağının üzerine yazdı; hukukun yönetici-* nin iradesine, aklın da kör inanca üstünlüğünü es- • ki rejime karşısavundu. Kapitalist sınıf bu devrim-- ci mücadelede liberal demokrasiyi benimsedi/ devletin karşısında s.ivil toplumu, kendi bağımsız iktidar alanı olarak guıçlendirmeyi amaçladı. Emek- çi sınıflar liberal dem okrasinin, bu bireyci yorumu-' nun kendi yaşam koşullannı iyileştirmek için ye-' tersiz olduğunu görmeye başlayınca, ortaya kar-' şıt bir tarif olarak so syal demokrasi kavramı çıktı.', Işte bu yüzden, liberal sosyal demokrat, işçi ve ka-,' pitalistin bulunduğu bir dünyada, teoride bir oxy-, moron olmaktan öteye geçmez; pratikte de abes-. le iştigal etmekten başka bir anlama gelmez. Modernizm, 19. yüzyılın ikinci yansında, hızlı de- ğişmeler (küreselleşme ve teknolojik devrim) sıra- sında liberal bireyciliğin siyasi projesinin ve burju- va değerlerin krizi içinde ve buna tepki olarak şe- killendi. Modernizmin sola çark eden kesimi birey yerine kitlesel hareketleri öne çıkararak sanatsal bir arayışa girdi. S.ağa çark edenler burjuva deje- nerasyonundan önce, "duyariılığın henüzparça- lanmadığı" bir dönemi hayal ettiler ve buna atıfla bir Batı kültürü restorasyonu peşine takıldılar. A- ma her ikisinin do ortak tepkisi, çürüyen burjuva topluma, "eskiye" karşı olmaktı. Bu anlamda, mo- dernistler burjuva geleneğe ve burjuva değeriere tepkiliydiler. Bu yüzden modernisttiler. Modernist, geleneği reddeden anlamına geldi. Muhafazakâr modernist de tarn bir oxymoron'dur ve liberal sos- yal demokratla aynı kategoriye düşer. Her ikisini de aynı siyasi niyete sahip akımlann kullamnası ise hiç de tesadüf değil. Şimdi Tony Blair'in TUC ko- nuşmasına dönelim. Tony Blair'in TUC konuşmasında en az 18 defa modemite kavramı geçti, ancak birtane sınıf, bas- kı, sömürü, eşitlik kavramı yoktu. Blair'in mesajı, "Ya modernleşirsiniz ya da yok olursunuz" idi. Blair'e karşı çıkmak moderniteye karşı çıkmaktı., Bir zamanlar Margaret Thatcher'in, "özgdrtHfî kavramını tekeline almaya kalkması gtoi, Tony Bla- ir kendisine karşı çıkan herkesi "eski" olarak mah-? kûm etmek uyanıklığına, daha doğrusu demago-^ jisine başvuruyordu. Blair'in modıarnitesi, sendikalann esnekliği ka- • bul etmesi anlamına geliyordu. Teoride, küresel- leşmeye ayak uydurmayı tarifleyen bu kavram," pratikteyse, iş«;ilerin daha koiay işten atılmayı ka-, bul etmelerincien başka bir anlama gelmiyordu.~ Tony Blair'in devleti, "sosyal hizmetiersunan bir: devlet değil, sosyal hizmetlerin en verimli ve hak- kaniyetli birş&kilde düzenlenmesini ve denetlen-; mesini" amaç'ıayan bir devlet olacaktı. Bu "güzel" • laflar gerçekte, sosyal sigortalann ve emeklilik fon- • lannın özelleştirilerek hem de borsanın tam tepe • noktasında olcduğu, dolayısryla çok daha fazla yük- ? selmesinin btiklenmediği bir dönemde, işçiterin,' emeklilerin, tüm çalışanların geleceğini speküla-. törlerin insaf ına terk etmek anlamına geliyordu.' Bir gözlemcin in ifade ettiği gibi, "Bu modernizas-; yon, geleceğin toplumunu kurmaktan ziyade, geçmiş muhafazakâr mirası kabul etmek anlamı- na geliyordu'. Tam bu nöktada da "muhafazakâr modernist" kavramı tam yerine oturuyor: Muha- fazakâr Parti 'nin çok radikal bulduğu ve halkın.' tepkisinden korktuğu için yapmaya cesaret ede-' mediklerini yapmak! Özetle, refah devletini tasfi-; ye etmek. " Bu muhafsızakâr modernistlerin büyük bir iddi- ası daha var- "Bildiğimiz anlamıyla siyaseti orta- dan kaldırmaık." Diğer bir deyişle sağı ve solu kal-', dırmak. Bu t«K)rik saçmalık pratikte büyük bir iha-, nete, sadece solu kaldırmaya karşılık geliyor. Siz,, bu "liberal s osyal demokratlann " ya da "muhafa-. zakârmodernistlerin" iş çevrelerine kendilerini de-; ğiştirmelerini ve biraz da emeğin isteklerine uygun bir şeyler yeıpmalannı önerdiklerine hiç şahit oldu- j nuz mu? ••• TUC korrferansına katılan sendika delegeleri,; Ingiltere Kilisesi'nin başı Dr. George Cary'nin iş-. sizlik, yok'sulluk ve sosyal dayanışma üzerine uya-. nlarına bakarak, "Dr. Cary'den siyaset, Blair'den; de vaaz dinlediiderini" düşündükleri söyleniyor. • C) Bir şeyi, tam tersi başka bir şeyle tariflemek. î Yüksel: Savaş'ın suçlaması haksızhk ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - Eski Emni- yet Genel Müdürü. Balı- kesir Vali.si Alaaddin Yüksel, Susurluk skan- dalı konusunda soruştur- ma yürüteıı Başbakanlık Teftiş Kuru lu Başkan Ve- kili KurJu Savaş'ın, ince- lemenin ilk aşamada ek- sik yürütüldüğüne ilişkin suçlamasını yanıtladı. 1996 yılımla görev yap- masına karşın, 1993-94 dönemindeki usulsüz- lükler nede niyle eleştiril- diğini anınısatan Yüksel, "Olay kap samlı ve derin. Bu sebeple İçişleri müfet- tişlerine bîişvurdum" de- di. Başbakan Mesut Yd- maz'ın tam yetkiyle do- natarak Susurluk konu-; sunda görevlendirdiği' Başbakanlık Teftiş Kuru- • lu Başkanvekili Savaş, • İçişleri Bakanlığı ile dö- • nemin Emniyet Genel Müdürü Alaaddin Yük-'! sel'e birer mektup gön-., dererek soruşturmadaki, gelişmeler konusunda, bilgi verdi. Savaş. tçişle- , ri Bakanı Murat Basesgi- ' oğlu'na gönderdiği mek- tupta, mülkiye müfettiş- lerinin kayıp silahlar so- ruşturmasını savsakladı- ğını ve örtbas ettiğini sa- vundu. İçişleri Bakanı Başesgioğlu. Savaş'ın • mektubuyla ilgili sorular üzerine, gerekli incele- melerin yürütüldüğünü söyledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle