25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 17 EYLÛL 1997 ÇARŞAMBA 12 KULTUR Y A P I K R E D İ S A N A T F E S T İ V A L İ ' 9 7 4 Müzîkle duygularıniızı aktarıyoruz'Kültür Servisi - Yapı Kredı Sanat Festi- valı. öncekı akşam üç yıl önce ''Noctur- ne*' adlı sözsüz parçalarıyla Eurovision şarkı yanşmasında birıncı olarak bir ılkı gerçekleştıren Secret Garden'ı ağırladı. Avrupa, Amerika ve Güney Asya'da büyük ilgitoplayan, Norveç ve İrlanda ez- gılenni harmanlayan Rarf Lovland ve Fi- onnula Sherry ile konser öncesi provalan sırasmda görüştük. - İskandinavya'ıun müzikal ve melodik zenginliğini nasıl açıklıyorsunuz? LOVLAND-İskandınav ve İrlanda mü- zığinın temelinde anlattıklan öyküler var. Secret Garden'ın müziğı de geleneksel ls- kandınav ve İrlanda müziğine dayanıyor. Bu geleneklenn en iyı ve uyumlu unsur- lannı bir arava getıriyoruz. Geleneğin ya- nı sıra ıçımizden gelen öyküleri aktarma isteğimiz bızi başanh kılıyor sanınm. SHERRY-Bence Secret Garden'ın ba- şansının ardında ıkı külrürün ölçülü bırle- şımi yatıyor. Çahşmalar sırasında Ralf'ın benden beklediklerine bir de İrlanda gele- neğını eklıyorum. - Vlii7iğini7i nasıl tanırnlıyorsunuz? LOVLAND - Aslını sorarsanız Nevv Age etıketı pazarlama aşamasında verildi müzığımıze. Bızım tek amacımız bır ara- ya gelerek ıstediğımız müziğı çalmaktı. 0 müzığin admın ya da türünün ne olacağı umurumuzda bile değıldi. Pek çok un^u- ru bır araya getırdiğımız içın bu miiziği isimlendirmemız de çok zordu zaten. Fi- onnula'nın yaklaşık on yıllık bir klasik miizik geçmişı \ardı. Ben de pop müzik ve telev izyonculuk da dahil olmak üzere pek çok konuvla ilgılenmiştim. Birlikte çalışmaya başladığımızda bu geçmışleri- mızı de bir araya getirdık elbette. Albümü pazara sunarken Nevv Age olarak tanımlı- yoruz dedıler. tlle de bir isım verılmesi ge- rekıyorsa çok da umurumuzda değildi eti- ketin ne olduğu. Bizım içın önemli olan müzığin mesajı ve bu mesajın insanlara ulaşıp ulaşmadığiydı. - 'Nocturne' adlı enstrümantal parçanı- an Eurovision Şarkı Yanşması'nda birin- ci gelmesini ve mü/iğini/in bütün dünya- da gördüğü yoğun ilgiyi nasıl açıklıyorsu- nuz? SHERRY - Euro\ ısion Yanşması bizim ıçin bir başlangıç noktası oldu, ancak şu anda albümlenmız 65 bmin üzennde ül- "kede satışa sunulmuş durumda. Müziği- mızle bu kadar çok ınsana ulaşmak bizım için çok heyecan vencı. Öncelikle dil so- runu yok müzığımızın. Ikinci olarak da melodılenmız oldukça sade ve öyküleri herkese taşıyabılıyor. Sonuçta herkes an- layabiliyor müziğimızı. LOVLAND-Müziğımız öncelikle duy- gulanmızı aktarıyor ve duygular irlan- da "dan Türkiye'ye. Çin'den Norveç"e ay- nıdır. Dille hiçbır ilgisi yoktur. Bu neden- le dünyanın dört bir köşesindeki insanla- ra rahatlıkla ulaşabıliyoruz. - Enstrümantal müztğin dünyadaki ko- numu ne? LOVLAND - Enstrümantal müziğe ilgi hızla artıyor. Yetişkin izleyiciler her geçen gün biraz daha bilinçlenerek pop müziğin dışında bir şeyler dinlemek istiyor. Klasik müzikle pop arasında birşeylere ihtiyaç duyuyorlar. Sanının biz bu boşluğu doldu- ruyoruz. Bu tür müzik için çok büyük il- gi ve pazar var. Nedenini tam olarak açık- lamak çok güç, ancak bu ilgi çok heyecan vericı. - Melodileriniziıı kaynağını nereden alı- yorsunuz? LOVLAND - Ben çok kişisel bir olay olarak görüyorum müziği. Dış kaynakla- rın üretim aşamasmda çok da önemli ol- Secret Garden'ın al- bümlerinin sa- üş grafiklerin- deTürkiye, Avrupa'da ilk beşsıradayer alıyor. İkfli bunu oldukça anlamlı buluyor. (Fotoğraflar KADER TUĞLA) madığını düşünüyorum. Yoksa kendi kim- liğimizi koruyamazdık müzikte. Çoğun- lukla içimden aktardığım unsurlarla bes- liyorum müziği. - Yakın gelecekte neter yapmayı pianh- yorsunuz? SHERRY - Önümüzdeki altı ay içinde turnede olacağız. Türkiye'den sonra Gü- ney Amerika'yı ve Asya'yı ziyaret edece- ğiz. Daha sonra da Amerika Birleşik Dev- letleri turnemiz var. Şu anda üçüncü albüm üzerinde çahşıyoruz. Ancak albüme biraz zaman tanıyarak her şeyin daha iyi olma- sını ıstiyoruz. Önceliîdi amacınuz kaset- lerimiz aracıhğıyla bağlantı kurduğumuz dinleyitilerimize artık canlı olarak ulaş- mak. LOVLAND - tki albûmle 65 ülkeye u- laştıysaruz bu kadar çok ülkede konser vermek, basın toplanülan düzenlemek, bu ülkeleri ziyaret etmek çok uzun zaman alır. Bunun yanındabir de albüm çalışma- lan sürüyor. Bu nedenle Secret Garden bu- güne kadar uzun tumelere çıkmadı hiç. Ancak önümüzdeki dönemde önceliği tur- neye vereceğiz. Bu akşam konsere çıkaca- ğımız ekiple sadece bır kez Norveç'te kon- ser verdik. Sekiz kişilik geniş bir ekiple ilk kez sınır dışında canlı konser vereceğız. - Ziyaret ettiğiniz ülkelerin müzikleri üzerinde de araştumalar yapıyor musu- nuz? SHERRY - Yerel müziklerle yakından ilgjleniyoruz. Ancak konser programlan çok yoğun olduğu için her zaman vakit ayıramıyoruz araştırmalara. Öte yandan duyduğumuz en küçük melodi bile etkile- yebiliyor müziğimizi. Doğrudan o kültür- den melodiler ya da enstrümanlar abp kat- mıyoruz kendimize elbette. Ancak hiç far- kında olmadığımız etkileşimler, bileşim- ler oluyor. Hiç çekümemişfHmegizemlimüzHder Kemancı Fionnula Sherry, konserde Lady üiana ve Rahibe Teresa'ya bir şarkı armağan etti. CUMHUR CANBAZOĞLU Pazartesi, Yapı Kredi Sanat Festiva- li '97'nin en ilginç konserlerinden bi- rinı yaşadı Açıkhava Tiyatrosu. Her za- manki gibi programdaki olağan çeyrek saatlik bir kaymadan sonra dev hopar- lörleri zorlayan müzik eşliğinde sah- neye firlayan Iivin' Joy'dan zenci gü- zeî Tarneka, Secret Garden'ın sanşın- lannı bekleyen izleyicilere hoş bir sürpriz yapö. Oysa programa göre ön- ce Secret Garden hüzünlendirecek, sonra Livin' Joy dans ettırecektı... Dansçı arkadaşlanndan yoksun tek başına sahneye çıkan Tameka'nın fır- tına gibi başlayan dört parçalık mını konseri. "Bizi seviyor musunuz, biz de sizi seviyoruz" gibi ortamı ısıtma çaba- lan sonuç vermeden bir anda bitiverdi. Son yıllarda dance müziğinın başanlı ömekleriyle Batı'da zirveye oynayan Livin' Joy, Secret Garden'ı (Gizemli Bahçe) duılemek için işinden gücün- den çıkıp Açıkhava'ya gelmiş, hafta başı yorgunluğunu atamamış orta yaş- lı kitle için fazla enerjik bir gruptu bel- li ki. Saİcin sakin Secret Garden'lannı dinleyıp vakitlice evlerinin yolunu tu- tacak kitle önünde tam anlamıyla kay- nayip gitti Livin' Joy. Gecenin Secret Garden bölümü ise adeta ağır çekim yeniden izlenen bir konser göriinümündeydi. Dinleyenin belleğinde art arda kapılar açtınp onu sonsuz dünyalara davet eden "new age*'e yakın bır müzik yapan Secret Garden'ın soundundan herkes etkilen- mişti. Daha önce Türkiye'ye gelip bir kulüpte mini konserveren ve pîakçılar- da albümlennı imzalayan Secret Gar- den'ın bu ilk büyük Türkıye konsenru kaçıranlar üzülmesin; çünkü abartma- dan nasıl müzik yapılabileceğıni gös- teren. son derece disıplinlı bır orkestra eşliğinde Secret Garden, ikı albümün- deki soundu harfi harfıne taşıdı sahne- ye. Başroldekı kemancı Fionnula Sher- ry ile projenin bevni. bestelenn sahıbı Rolf Lovland da, Isveçli davulcu hariç Norveçlilerden oluşan alü kişilik eki- bin önünde hiç bır şova kalkışmadı, konserlenn olmazsa olmaz bölümü so- lo yorumlara itibar etmedi. Bazı parça- lar arasında Lovland'ın enstrümantal müzik hakkında verdıği bilgiler, Fion- nula'mn Lady Diana ve Rahibe Tere- sa'ya armağan ettiği şarkı, gökteki yıl- dızlar, hafıf rüzgârla kayıp giden bulut- lar dışında konser Songs From A Sec- ret Garden ve White Stones albümle- rinin kopyasıydı. Hiç çekılmemiş bir filmin müziklerini yazdığrnı söyleyen Lovland vegrubu, Açıkhava'nın da gi- zemli bir bahçeye dönüşebileceğini be- lirttikten sonra, aralannda en fazla Adagio, Nocturne ve Song From A Secret Garden'ın alkış aldığı on dokuz parça çaldı müzıkseverlere. Konserin sonlanna doğru açılan ekip, sözü döndürüp dolaştınp Eurovı- sıon'a getirdi. Fionnula Sherry üç yıl önce Eurovision Şarkı Yanşmasf yla bir gecede hayatlannın nasıl değiştiği- ni anlattıktan sonra Türkıye'nin üçün- cülüğünü de kutlamayi ırimal etmedi. Fionnulabunlan söylerken, ayaklanna kadar gelen Secret Garden'dan Eurovi- sion'un nasıl kazanılacağına ilişkin ti- yoalmak isteyen bizden müzikçiler gö- remedik etrafta. Belli ki Secret Garden formülünden önce denenecek Din- le'nin bağlama+darbukamucızesi var- dı kafalarda. Shakespeare'e eşcinsel iddiasıKültür Servisi -Geçen hafta Go- ethe ile ılgili olarak ortaya atılan eşcinsellik iddialannı ardından Ox- ford Üniversitesi öğretim görevli- lerinden KatherineDuncan-Jones, tngilizlerin ünlü şairı V\'illiam Sha- kespeare'in de eşcinsel olduğunu açıkladı. Shakespeare üzerine yeni bir ki- tap yazan Duncan-Jones, ünlü şa- ırin kadınlan aşağıladığını ve eş- cinsel eğılimleri olduğunu belirti- yor. 17. yiizyılın ilk yansında yazı- lan bütün şiirlenn genç bir soylu erkek için yazıldığına değinen Duncan-Jones, bu kışinin büyük olasılıkla Rembroke Kontu olduğu- nu vurguluyor. "Bonaslında hiçbir şe\ iddia etmiyorum. Okurlar kendi kararlannı so- nunda kendile- ri verecek" di- yen yazar, Os- car Wilde'ın 1895 yıhnda x eşcinsellik suç- lamalân sonu- cu iki yıl ağır iş cezasıyla hü- küm giyrnesi nedeniyle İngi- liz eleştirmen- lenn. ünlü şair- len söz konusu olunca eşcin- sellik iddialanna yanaşmak isteme- diklerini söylüyor. "Yirminci yüz- >il bovıınca \\ilde davası nedeniyle tam bir eşcinsellik fobisi hüküm sürdü İngiliz edebiyatında" diyor Duncan-Jones. Shakespeare'inev- li ve üç çocuk babası olduğuna da değinen yazar. her şeye karşın şa- irin tam bir kadın düşmanı olduğu- nu. bunu da en iyi 'DarkLady' ola- rak nitelediği kadın için yazdığı so- nelerde açığa vurduğunubelirtiyor. Duncan-Jones'a göre bu şıirlen her türlü önyargıdan kurtularak okursak zına yapan, hafif, ahlaki açıdan yozlaşmış ve çirkin kadın olduğu anlaşılır. Bu şiirlerin iltifatla dolu olduğu konusunda şüpheli olduğunu belir- ten yazann yayıncısı Jeshica Hod- ge. yayınevi olarak Shakespeare'in kaieminden çıkan şiirlerin çoğun- luğunun, hatta âşığını bir yaz günü- ne benzeten dizenın bile erkek için yazıldığını düşündüklerini belirti- yor. Arden Yayınevi yetkililerinin ya- zarlanna bu kadar çok güvenme- sinde, Duncan- Jones'un dönemin edebiyatı üzerine kırkın üzerinde araştırma yayımlamış ohnası ve so- nelerin yayına hazırlanmasında önemli rol alması da etkili. Shakespeare'in cinsel kimliği gizliden de olsa uzun süredir de- vam eden birtartışma ashnda. Dun- can-Jones'un aksine 'Dark La- dy'nin ashnda bir erkek olduğunu savunanlann yanı sıra 1970'lerdeSha- kespeare'in he- teroseksüelliği- ni kanıtlamak için kollan sıva- yan A.L.Rowse gibi akademis- yenlerdevarln- giltere'de. Dark Lady "nin saray- da bir hizmetçi olduğu düşünü- lürdü çoğunluk- la. Ancak Row- se, bu kadının Shakespeare'in tiyarrosunu maddi açıdan destekleyen Lord Chamber- lainHunsden'in metresi olduğu- nu ve Shakespeare'in de bu kadın- la bir ilişki yaşayarak büyük hayal kınkhğına uğradığını belirtiyor. Duncan-Jones'un iddialan şim- diden tngiliz edebiyat profesörleri- ni ve yayıncılan birbirine düşürdü. Penguin Yayınevf nin editörü Dr John Kerrigan, "İnsanlar eskiden Shakespeare'in Dark Lady'sinin zi- na yaptığuu düşünürken bile daha mutluydular. Ancak inanmak iste- meseler de milli şairimizin genç er- keklere düşkünlüğü vardı. Sonele- rin bir kısmının bu erkekler için ya- zıldığı kesin" diyor. Cambndge Üniversitesi'nden Prof. Anne Barton da. Shakespe- are'in eşcinsel olduğunu kabul et- meyerek özel yaşamında ve şiirle- rinde hem kadınlardan hem de er- keklerden etkilenen bir biseksüel olduğunu savunuyor. Şimdiki zamanda blues • Keb' Mo', müzisyenliğinin zirvelerine inmiyor, son üç yıldtr. Sadece blues değil, caz festivallerinin de gözdesi. Henüz kaybolmayan bir duygu dünyasının elçisini bu gece kaçırmamak gerek. YAVX Z BAYDAR Blues icracılan, kendile- rine özgü kışiliklerdır. On- lann ördüğü duygu dünya- sı, öteki türlerdeki müzis- yenlere göre, daha bır katı- şıksızdır. Bu, blues'un top- rağa, cinselliğe en yakın müzik türü olmasından kaynaldanır. llerlemenin, teknolojik gelişmelerin eskitemediğı blues, eskisi kadar olmasa da yeni isimler üretmeyi sürdürüyor. Bu akşam, Yapı Kredi Festivali'nde. Açıkhava'ya işte bunlardan biri geliyor. Keb' Mo' alışılmış bir ısim değil. Aslı, Kevin Mo- ore. Los Angeles'ta oturur- ken, pazartesi akşamları Quenti's Caz Orkestrası'nı dinlemeye gıdermiş genç bir gitarcı iken. Davulcu ar- kadaşı Quentin Dennard, kenarda müziğe eşlik etme- ye çalışan Kevin'e seslen- miş: "Eğer caz çalacaksan Kevin Moore olarak kaL ama Uues çala- caksan adın Keb' Mo' olmab!" O da bu ısmi bemmsemış. Dünya da onu böyle biliyor. Keb'Mo'nun konseri saat 21.00'de Harbiye Açıkhava'da Kaliforniya'da, Los Angeles'ta doğan Mo', Texas Louisiana kanşımı bir ebe- veynin çocuğu. 1960'larda, öteki bölge- lerden farklı olan Batı vakası rock müzi- ği onu çok etkiledi. O dönemin ünlü grubu Jefferson Airplane'in devamı olan Jefferson Starship'te 1970'lerin sonralannda, ünlü kemancı Papa John Creach ile birlikte çaldı. tkili sık sık blues konserle- ri verdi ve Mo" admı böylece tüm ABD'de duyurdu. İlk albümü 1980'de "Rain- maker" başlığıyla sunuldu. Kıvamlı tarzı sayesinde Jimmy Witherspoon. Pee VVee Crayton ve Albert CoJ- lins'ın de aralannda bulundu- ğu pek çok isimle birlikte ça- lışma fırsatı buldu. Bu çalışma ona fazla bir başan getirmedi. Çalışmaya devam etmesi gerekiyordu. Blues'un, tür tarihinin daha derinliklerine girmeye karar verdi. Adını taşıyan ikinci al- bümü, blues'un ana etkilerini günümüze taşıyan "so- und"uyla kalpleri fethetti. Yıl 1994'tü. Keb' Mo', mü- zisyenliğinin zirvelerine in- miyor, son üç yıldır. Sadece blues değil, caz festivalleri- nin de gözdesi. Sık sık Avru- pa'da görünüyor. Son albümü "Just Like You", yerini pekiştirmesinin son kanıtı olarak görülüyor. Kafışıksız bir blues müzis- yeni değil Mo'. Onun özelli- ği, blues'un ruhunu, bir za- manlar Taj Mahal'ın yaptığı gibi günümüzün ruhu ile bu- luşturması. İlginç "sound"u ile, panltılı gitar tekniğiyle dikkatleri çekeceği kesin. He- nüz kaybolmayan bir duygu dünyasının elçisini bu gece kaçırmamak gerek. Onu dinlemek, dünyayla bir kez daha buluşmak gerek. Festivalde çoculdara özel etkmJilder Kültür Servisi-Zeytinoğlu Eğitün, Bılim ve Kültür Vakfı tarafmdan 11-19 Ekim 1997 ta- rihleri arasında düzenlenecek 3. L luslararası Eskişehir Festivali yalnızca çoculdara özel etkin- liklere geniş yer veriyor. Festivalin 1. gününde, Bil- kentAkademik Senfoni Orkest- rası, şef Howard GrifBths yöne- timinde A.Ü. AKM Konser Sa- lonu'nda yalnızca çocuklariçin bir konser verecek. Konserde Rus besteci Sergej Prokofiev'in senfonik orkestra ve anlatıcı için "Peri Masah" diye adlan- dırdığı Peter ve Kurt seslendi- rilecek. Endonezyalı sanatçı Mas Soegeng, festival kapsa- mında yer alan ikı farklı göste- risiyle Eskışehirli çocuklarla buluşacak. Sanatçı, Balı mas- kelerini kullanarak gerçekleşti- receği tek kişilik gösterisinde minik izleyicileri renkli bir dün- yayla tanıştıracak. Mas So- egeng, festivaldeki ikinci göste- risi olan "Maskekrle Atötye" çalışmasında ise, Bali halkı ta- rafrndan çok sevilen ve maske- lerle oynanan 'Topeng' tiyatro- sunutanıtacak, atölye çalışma- sı gerçekleştirecek. Akbank Kukla Tiyatrosu'nun festival- deki gösterisinde ünlü Kukla ve Karagöz sanatçısı Tacerün Di- ker. yazar tsmail Hakkı Baita- aoglu'nun aynı adlı tiyatro oyu- nundan uyarlanan "tbişOtelci'' adlı oyununda el kuklalannı kullanacak. Yunus Emre Kültür ve Sanat Merkezi'nde Tiyatro Oyunevi tarafından "Bir Avuç Hayvan Mayvan" isimli gölge oyunu sergilenecek. MasalGerçek Ti- yatrosu, "Büyük Kulaklı Kü- çük Ayı" yı sahneleyecek. DEFNE GOLGESt TURGAY FİŞEKÇt Çiçekçilen TRTnin 2. ve 3. kanallannda kimi zaman rastladı- ğım bir yanşma programı var. Fransız televizyon ka- nallannın birinden alınıp altyazıyla yayımlanıyor. Ya- nşmacılar bir meslek grubundan oluyorlar. Rastladı- ğım programlann birinde postacılar, birinde de çtçek satıası üç kadın yanşıyordu. En çok puan alan uzak bir diyarda, öbürieri daha yakınlarda birer hafta tatil kazanıyorlar. Arada şarkıcılar, dansçılar da çıkıyor. Beni bu programda ilgilendiren asıl nokta, yanşma- cılara soaılan sorular oldu. Bir dize okuyup, bu dize- yi yazanın Aragon mu, Eluard mı yoksa Prevert mi olduğu, bir müzik parçasının adını verip bestecisinin Ravel mi, Debussy mi Poulene mi olduğu sorulu- yordu. Böylesi sorulara çoğunlukla doğru yanıtlar verecek sıradan insanlann yaşadığı bir ülkeyi yansrtıyordu ya- nşma. Bir soru da ülke insanlannın genel eğilimleri üzerine yapılmış araştırmalarla ilgiliydi. Ülke insanla- nnın ortalama yaşam süreleri, hangi oranda Tann'ya inandıklan vb.... Son sorunun yanıtının yüzde 11 ol- duğuna doğrusu ınanamadım. Bu sırada yanşma programının gösterdiği temel bir gerçek var Eğitim herkes için eşit ve düzeyli olduğun- da toplumun gene) düzeyi de yükseliyor. Şiir okuyan, müzik dinleyen insanlann oluşturduğu bir toplumda sokaktaki çiçekçiden aldığınız bir bukat daha ince bir beğeni düzeyini yansıtıyor; posta hizmetlen, içinde bunun da olduğu nedenlerden daha iyi yürüyor. Burada şiir okumayı ya da müzik dinlemeyi ille de bireysel bir ilgi ya da uğraşı olarak görmemeli. Öbür bütün kültür alanlan gibi bunlar da temel eğttimin, a- ma nitelikli temel eğitimin birer parçasıdırlar. Bir insan okula gidiyorsa, ülkesinin ve dünyanın başlıca şairle- rini, bestecılerini, oyun yazariannı, romancılannı tanı- yabılmelidır. Buraya kadan temel eğitimin görevidir. Sonrası, bir insanın şiir ya da müzik tutkunu olup ol- maması kendi bileceği iştir. Bir ülkenin cumhunbaş- kanı Yaşar Kemal tutkunu olur, bir başka ülkeninki Teksas, Tommiks, kimse bir şey diyemez. Temel eğitim, herkesi nitelikli bir eğitimle donanım- lı insanlar durumuna getirmediğinde ne oluyor? Toplum, geniş bir bilgisizler ya da yetersiz bilgililer- le, bilgili ya da kendini bilgilı sayan bir aydın azınlık ol- mak üzere ikiye aynhyor. Yurt dışında birkaç yıl geçir- miş olmak kimilerine bilgili, ayncalıklı bir konum ka- zandırryor. Basın-yayın, eğitim dünyamız böylesi "parlak ye- teneklerle dolu. Bunlar için her şeyden anlayıp, her konuda göoış bildirebilmek başlıca özellik. Sonunda tâkın neter oluyor: Televizyonda günler- ce süren bir satış arttırma kampanyası boyunca "Lu- aano - Italya" diye bir söz söyleniyor. Oysa Lugano Isviçre'de. Italya'da bu isimde bir yerleşim yok. Lug- nano var. Lunano var ama Lugano yok. Kültür sayfasında bir yazar, yazısına "Fransız Kül- tür Bakanı Claude Allegre" diye başlıyor. Hiç değil- se Fransa Kültür Bakanı'nın bir kadın olduğunu bil- se. Sanatçı Alev Sezer'in ölüm nedeni olarak büyük bir gazetede "gram negatifadlı bakteri" denıyor. Oy- sa gram negatrf bir bakteri adı değil. bakterinin bo- yanma özelliğidir. Sanki o sözcükleri yazmak okurun kafasını aydınlatyor. Izmir'deki Özel Deniz Lisesi ve ilkokulu'nun 31 Ağustos günlü gazetemizdeki ilanı: Başlığı: "Eğitim, ömek insan eröemlenni kazandırmalıdır" Altmda Ab- di Ipekçi'nin bir karakalem portresi yanındaki metin: "Abdi Ipekçi (1942-1993) Türkiye'de birçokgenç ga- zetecinın kendisine ömek aldığı araştırmacı-gazete- ci." Abdi Ipekçi'nin adından sonra gelen bütün bilgi- ler Uğur Mumcu'ya ait. Yıllardır en güzel yapılarda en gelişmiş makineleri kullananlar koskoca yazarlann yazılannda a'nın üze- rine şapka işareti koyamıyorlar. Şapkalı olması gere- ken a'lann yanına bir yıldız işareti konuluyor. Ne de- mekse! Dillerine saygısız, en sıradan haber metinlerini de- netleme gereği duymayan "bilgililer", bilgisizler top- lumunu nasıl aydınlatabilir? Bütün bunlara incir çekirdeğini doldurmayan şey- ler olarak da bakılabilir. Ama bilgisizler toplumunda doğaılan sınayacak kamu duyarlığı olmadıkça oku- duğunuz, duyduğunuz her şeyin toplum hayatında bir karşılığı yoksa hayali bilgilerın hayali toplumu olmaz mıyız? Latife Tekin'in romanlanna dönüp bir de böyle bakmalı. YAPI KREDİ SANAT FESTİVALİ '97 BUGUN • WOLFGANG MANZ'ın piyano resitali saat 18.30'da Cetnal Reşit Rey Konser Salonu'nda yer alıyor. • KEB'MO'nun blues konseri saat 21.00'de Harbiye Açıkhava Tiyatrosu'nda gerçekleşecek. YARIN • ULUSLARARASI P^YANO GÜNLERİ gala konseri saat 18.30'da Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda izlenebilir. • NIGEL KENNEDY saat 21 .OO'de Açıkhava Tiyatrosu'nda izlenebilir. KÜLTÜR # Ç İ Z t K KÂMİL MASARACI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle