Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
15 ETLÜL 1997 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
VVHObölge
toplantısı
I İstauıbul Haber Servisi -
BMDtmaSağlık
Örgûtü'nün (\VHO) Avrupa
Bölge IComitesı'nin 47.
toplantısı bugün Çırağan
Oteli'rde yapılacak açılış
kokteyii ile başlayacak.
Toplantıya katılmak üzere
Istanbul'a gelen Avrupa
Bölge Direktörü Hiroshi
Nakajima, Avrupa
bölgesinin Asya'ya doğnı
ilerlemekte oldugunu
belirterek "Bu açılımda Orta
Asya cumuhuriyetleri ile
ayru dili konuşan ve aynı
kültûrü paylaşan Türkiye'ye
çok önemli rol düşmektedır"
dedi.
42 yükleniciye
yasaklama
• A.VKARA (Cumhuriyet
Bürosu) İçışleri Bakanlığı
Jandarma Genel
Komutanlığı, 42
yüklenıcinin 2886 sayılı
Devlet Ihaleleri Kanunu
hükümleri uyannca devlet
ihalelerine katılmasını 3
aydan l yıla kadar yasakladı.
Milli Saviınma Bakanlığı da
Sequoia adlı bir lngiliz
fırmasının 3 ay süre ile
devlet ihalelerine katılmasını
yasakladı. Karar Resmi
Gazete'nin dünkü sayısında
yayımlandı.
Gürserin 31.
ölüm yıldönümü
• ANKARA (AA) - Türkiye
Cumhuriyeti'nin 4.
Cumhurbaşkanı Cemal
Gürsel ölümünün 31.
yıldönümünde, Devlet
Mezarlığı'nda dûzenlenen
bir törenle anıldı. 1966
yılında ölen Gürsel'in ölüm
yıldönümü nedeniyle bir
mesaj yayımlayan Başbakan
Mesut Yılmaz've TBMM
Başkanı Mustafa Kalemli
Gürsel'i rahmetle andıklannı
bildirdiler.
Sezen, başkan
seçildiNEVŞEHİR
(Cnmhuriyet) - Nevşehir
Beledıye Düğün Salonu'nda
gerçekieştirilen Nevşehir
DSP ll Kongresi'ne partiye
kayıth 90 delegeden 59'u
katıldı. Tek liste halinde
girilen seçimlerde DSP
Nevşehir İl Başkanlığı'na
Avukat Ekrem Sezen seçildi.
Deri işçilerinin
eylemi
• BURSA (AA) - Bursa'da
ssndikalı olduklan
gerekçesiyle haziran ayında
işten çıkanlan 30 deri
işçisirun geri dönmesi için
başlatılan eylemler süriiyor.
Türk-lş'e bağlı Deri-lş
Sendikası Genel Başkanı
Yener Kaya, yaptığı
açıklamada, yasal haklannı
kullanarak sendikalı olan 30
deri işçisinin yasadışı
yöntemlerle ışten
çıkanldıklannı, işverenin
çözüme yanaşmadığıru
belirtti. Deri-îş, aynca işten
çıkanlan 30 işçiye 20 milyon
lira yardımda bulundu.
KesKin'in yorumu
• HTNIS(AA)
Erzurum'da bulunan ve
Keskin, Horasan ve
Karaçoban ılçelenni ziyaret
eden CHP Genel Sekreteri
Adnan Keskin, Doğu ve
Güneydoğu Bölgesi'nde
birtakım sorunlann hâlâ
sürdüğünü belirterek
"Hükümetler eskiyor ama
Doğu'nun kaderi hiç
değişmiyor"' dedi. Ulkenin
birlik ve beraberliği için
Doğu ve Güneydoğu'nun
başta ekonomik olmak üzere
diğer sorunlanmn
çözülmesinin zorunlu
oldugunu anlatan Keskin,
''Bölgenin çözüm bekleyen
sorunlanna kulak
tıkamamalı" dedi.
YDH parçalandı
• ANKARA (Cumhuriyet
Bûrosu)- Yeni Demokrasi
Hareketı (YDH) Genel
Başkanı Hüseyin Ergün'ün
Banş Partisi'ne (BP) katılma
karan, parti içindeki
anlaşmazlıklan tırmandırdı.
YDH Genel Yönetim
Kurulu üyesi, Sezaı Öztürk,
BP ile birleşmenin "partiyı
satmak" olacağını söyledi.
BP ile herhangi bir ortak
özelliklerinm bulunmadığını
kaydeden "Bu partı tek
başına devam edemez
diyenlere ikı önerim var. Ya
hemen isrifa edip BP'ye
geçsinler ve bizi rahat
bıraksınlar ya da dınamik bir
ekibin işbaşına gelmesı için
kenara çekilsinler'" görüşünü
dile getirdi.
Deniz Baykal, hükümetin Susurluk gerçeğini ortaya çıkarması gerektiğini söyledi
'Üçlü çete aydmlanmalr
1
COŞKUNYAMAN
MANYAS - CHP Genel Başkanı Deniz
Baykal, hükümetin, Susurluk kazasından
sonra ortaya çıkan "çete-poKs-mafya"
ilişkisini mutlaka aydınlatması
gerektiğini belirterek, "Eğer, Susurink'u
Türkiye aydınlatamazsa yazüdar olsun
bu hükümete" dedi.
Balıkesir'in Manyas Hçesınin düşman
işgalinden kurtuluşunun 75. yıldönümü
dolayısıyla dûzenlenen törenlere katılan
Baykal, tören sonrasında halka hitap etti.
Mahkemelerde, 'çete' iddiasıyla
yargılanan bazı devlet görevlilerinin
salıverildiğini anımsatan Deniz Baykal,
yargı kararlanna saygılı olduklannı,
ancak yargıyı çalıştırmanın hükümetin
görevleri arasında bulunduğunu söyledi.
"Susurluk mızrağı çuvala sığmaz" diyen
Baykal, CHP olarak mahkeme
kararlanm siyaset meydanlannda
tartışmak istemediklerini dile getirdi.
Baykal şöyle devam etti:
"Biz, kişi suçlaması yapmak istemiyoruz.
Soruştunna iyi yapılır, dava iyi açüırsa
mahkemeden gerekli hukuki karariar
çıkar. Eğer, mahkemelerden bu karariar
çıkmrvorsa, bunun gereğini yapmak
hükümetin görevidir. Dosyayı hazuiamak
onun işidir. Davanın açılması için adli
mekanizmayı harekete geçirmek onun
işidir. Bunu hükümet yapmalıdır.
Türkiye bu meseleyi aydınlatmalıdır.
'Susurluk'ta hiçbir yanlış yoktur'
diyemezsiniz. Bunca dclil ortadayken,
bunca itiraf ortadayken, Türkiye bu olayı
aydınlatnuyorsa, yargı bu olayı sonuca
bağlamıyorsa, işte bu, hükümetin ayıbı
olur. Eğer, Susuriuk'u Türkrve
aydınlatamazsa yazıklar olsun bu
hükümete."
DYP lideri Baykal, 1 Ekim'den sonra
konuyu Meclis gündemine
getireceklerini söyledi.
Tanmadarbe
Baykal, yöredeki Ziraat Odalan
yöneticilerinin sorunlannı da dinledi.
Partisinin zirai kredi faizlerinin
yükseltilmesine karşı oldugunu dile
getiren Baykal, bu karann Türk tanmına
büyük 'darbe' olacağıru savundu.
Baykal konuşmasında hükümete,
"Türkiye hükümetsiz kalmasın" diye
destek sağladıklannı bir kez daha
yineledi.
Cumhurbaşkanı Demirel, Türkiye 'nin sanayileşme şartını açıkladı
'Devletekonomiden çeldlsin'
YAŞAR AKKAM1Ş
SÖĞLT/ESKİŞEHtR
(Cumhuriyet) -
Cumhurbaşkanı Süieyman
Demirel, Türkiye'nin 5 kıtaya
hizmet edecek şekilde
sanayileşmeye devam etmesi
gerektiğini söyledi. Demirel
bunun birinci şartının devletin
ekonomi ve sanayileşmenin
içinden çıkması oldugunu
belirterek pa.rlamentonun da
özelleştirmeye hız vermesi
gerektiğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Süieyman
Demirel, 716. Ertuğrul
Gazi'yı Anma Törenleri'ne
katılmak üzere helikopterle
dün Söğüt'e geldi. Ertuğrul
Gazi'nin türbesini ziyaret
eden Demirel, türbeye
gelişinde vatandaşlann sevgi
gösterileriyle karşılandı.
Demirel'e burada yörük fulan
takıldı. Demırel. Kültür
Bakanı İstemihan Talay ile
birlikte türbeyı ziyaret ederek
dua etti. Demirel, türbe özel
defterini de imzaladı. Daha
sonra tören alanını dolduran
coşkulu kalabalığa hitap eden
Cumhurbaşkanı Demirel,
Türkiye'nin ayakta
kalabilmesi için kudretli
olması gerektiğini belirtti.
Demirel şöyle konuştu:
"Sizlere ne mutlu ki her yıl
tarihinize sahip çıkıyor, burada
toplanıvor. atalannran ruhunu
şad ediyorsunuz, ben de bu
ulkenin Cumhurbaşkam
olarak bundan büyük
memnuniyet duyuyorum."
Daha sonra helikopterle
Eskışehir'e geçen Demirel
burada Toprak Holding'e ait
Cumhurbaşkanı Demirel, 716. Ertuğrul Gazi'yi Anma Törenleri'ne katıldı. (Fotoğraf: AA)
tesislerin açılışına katıldı.
Dünya pazarlannda rekabet
edebilen mal üretebilmenin
önemine ışaret eden Demirel.
Türk sanayinin gümrük
bırliğine girişten bu yana
geçen 18 ay ıçinde gücünü
ispatladığını kaydetti.
Türkiye'nin 5 kıtaya hizmet
eden sanayileşmeye devam
etmesi gerektiğini söyleyen
Demirel, bunun birinci
şartınm da devletin; ekonomi
ve sanayileşmenin içinden
çıkması olduğuna ışaret etti.
Demirel, hükümetin ve
parlamentonun özelleştirmeye
azami dikkat göstermesi ve
kısa sürede sonuç alacak
şekilde hareket etmesi
gerektiğini kaydederek "Bir
tarafta devletçi kafa öbür
tarafta serbest piyasa
ekonomisi. Bunun yürümesi
mümkün değil. Öyleyse
tuttuğumuz >ol doğnı. Bunu
başanya ulaşnrahm" dedi.
Susurluka tepki
Ufuk Uras:
Bataklık
kurutulsun
• Susurluk sanıklanndan
6'sımn tahliyesi konusunda
EMEP Genel Başkanı Tüzel de
"Bir dakika karanlık
eylemlerinin yetmediğini
gördük. Temiz toplum
isteğimizi, yanndan tezi yok
haykıracağız" dedi.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Özgürlük ve Dayanışma Partisı
(ÖDP) Genel Başkanı Ufuk Uras,
Susurluk sanıkJanndan 6"sının
tahliye edilmesi konusunda
"Dava 1-2 harekâtçıya indirgendi.
Ama bataklık kurutulmazsa bu
faaliyeder sürecek. Mahkemedeki
tavır da bunun sonucu oidu" dedi.
Emeğın Partisı (EMEP) Genel
Başkanı Levent Tüzel de, "Bir
dakika karanlık eylemlerinin
yetmediğini gördük. Temiz toplum
isteğimizi, yanndan tezi yok
haykıracağız'' diye konuştu.
Uras, ÖDP'nın Ânkara 2. Olağan
Kongresi'nde yaptığı konuşmada,
TBMM'deki tüm partilerin "savaş
partisi" oldugunu söyledi.
Doğrudan demokrasinin
sağlanabilmesi için '"delege
ağalığına dayanan faaliyetlerden
uzaklaşılmasj'" gerektiğini
söyleyen Uras. "12 Eylül
yasaklanna sığuımayın" dedi.
Uras, "Savaş partilerinde,
garnizon partilerinde, imam-hatip
lisesi partilerinde olmayı mideniz
kaldınyorsa size uğurlar olsun
dıyoruz" diye konuştu.
ÖDP kongresınde ıl başkanlığı
seçimlerine tek aday olarak
katılan ve yeniden seçilen Haydar
tlker de mahkeme karannı
eleştirdı. tlker, "Susurluk failleri
serbest bırakılırken. üzerinde
Musa Anter, Uğur Mumcu ve
Metin Göktepe'nin resimlerinin
bulunduğu afışlerimiz, 'halk
içerisinde kin ve nefret
duygulannı körüklemek'
gerekçesiyle toplaüklı. Hükümetin
ana görevi toplumsal muhalefeti
denetim altma almak.
REFAHYOL da ANAYOL da aynı
yokhır" dedi. Emeğin Partisi
Genel Başkanı Levent Tüze! de,
partisinin 1. Genel Kurulu'nda
yaptığı konuşmada, Susurluk'taki
kaza ile birlikte devletin içinden
çıkmış terör şebekelerinin
varlığmın ortaya çıktığını söyledi.
Tüzel, "Bir dakika karanlık
eylemlerinin yetmediğini gördük.
Temiz toplum isteğimizi, yanndan
tezi yok haykıracağız*' dedi.
TBB Başkanı özgen, susurluk sanıklarının serbest bırakılmasını değerlenderdl
'Tahliyeler mahkûm olmayacaklan anlamına gelmez'
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Türkiye Barolar
Bırliği (TBB) Başkanı Prof.
Dr. Eraip Ozgen, Susurluk
skandalı sanıklannın
tahliyesini değerlendirirken
"Bu Idşilerin tahliye edilmesi,
ileride onlaruı mahkûm
olmayacağı anlamına gelmez"
dedi.
Özgen, Cumhuriyefe yaptığı
açıklamada, bu konuda,
dosyayı incelemeden sanıklar
ve mahkeme hakkında
herhangi bir yorumda
bulunmayı doğru bulmadığını
kaydetti. Özgen, "Anayasa ve
Ugüi yasalara göre, kişi
mahkûm oluncaya kadar
masumdur. Bunu iyi anlamak
gereldr" diye konuştu.
TutukJamanın bir tedbır
oldugunu anımsatan Özgen
şunlan söyledi:
"Anayasamıza göre, tutukhı
sanığın masumluğu esastır. Bir
kişi hakkında, mahkûmiyeti
kesinleşmeden bir hükme
varmak yanlıştır. Tutuklunun,
yargüama sırasında kaçıp
kaçmayacağı ve suç ddillerini
yok edip etmeyeceği
değerlendirUir. Sonra sanığın
tutuksuz yargüanmasuıa karar
verüebilir. Tutuklanan bir
Idşinin serbest bırakılması,
suçluluğu anlamına
gelmeyeceği gibL suçsuzluğu ve
fleride mahkûm ounayacağı
anlanuna da gehnez.
Tutuklama karan bir
önlemdir."
Türkiye'de kamuoyunun
tutuklamanın anlamı, nıteliği
ve içeriği konusunda yeterli
bilgiye sahip olmadığını
vurgulayan Özgen sözlerini
şöyle sürdürdü:
"Bizde Idşilerin suç isledikleri
iddia olunca, serbest
dolaşmalannı kimse kabul
edemiyor. 'Vay efendim bu
adam suçlu neden içeride
değil' diye tepki gösterilir. Oysa
tutuklama ile kişinin. kesin
hükme kadar anayasa gereği.
1789 Fransız Vatandaş Haklan
Beyannamesi'nden beri insan
hakkı olarak bir masumluk
karinesine sahiptir. Kesin
hükme kadar kişinin
suçsuzluğu ya da suçluluğu
kabul edilemez. Suçluluğu beUi
ohnayan bir kişivi. özgürlüğünü
kesip infaz etmek çok \anlışür."
IRMIKI AYDIN ENGİN
Bu yazı dün, hatta önceki gün
yazılacaktı. Türk Ceza Yasa-
sı'nın "Hükümetin, devletin ve
güvenlikgüçlerinin manevi şah-
siyetini tahkir, tezyif ve terzil
edenler hakkında bir yıldan az
olmamak kaydıyla.." diye baş-
layan maddeleri, bilgisayar ek-
ranının önünde uçuştu. Ökuyu-
cunun "Tamam anladık, öfke-
lenmişsin, ama böyie açıkça
sövüp saymak da yakışmıyor"
demesinden korktum.
Bu yazı, Susurluk çetesinin
tetikçi takımının duruşmasını iz-
leyen gencecik haberci arkada-
şım, gazeteye dönüp, yüzünü
öfkeden allar basmış, gözleri
çakmak çakmak ve dokunsalar
ağlayacak, "Tahliye edildiler
ağabey, hepsi tahliye edildiler"
dediği anda yazılacaktı.
Tahliye haberi yazılırken ha-
bercinin omuzunun üstünden,
ekranda art arda sıralanan sa-
tırları izledim. Bitişikteki ajans
ekranından iseKöstebekDava-
s/'ında polis şefi Orakoğlu'nun
tahliye edildiğini bildiren bir
başka haber akıyordu. Haberde
Sarmusak Onbaşı'nın mahke-
Suçlu da Biziz, Yargılanması Gereken de...
me ifadesı de vardı. "Işkence,
geceyansı alınan ifadenin tuta-
naktaakşamüstünealınışı... 7u-
tanağı imzalamayı reddeden
Sarmusak Onbaşı yerine bir
astsubaym imzayı bastınverişi...
Tahrif edilmiş ifade tutanakla-
n... Birbirini dınleyen askerler,
polisler, sıyasetçiler... Biraraya
gelip, el ele verip bizi dinleyen-
ler...
Aynı dakikalarda Cumhuriyet
Ankara Bürosu, Gazi Davası'nın
yargıcının tam iki buçuk yıl son-
ra "Gazi mahallesinde polisler
tarafından vunılarak öldürülen-
lerie hasımım. Onlann bağlı ol-
duğu örgüt bilmem kaç yıl ön-
ce yeğenimi öldürmüştü. Sanık
polislerden yanayım. Tarafsızlı-
ğımı, objektifliğimi yitirdim, çe-
kiliyorum" açıklamasını haber-
leştirmiş IstanbuPa ulaştınyor-
du.
Yargıcın tarafsızlığını yitirdiği,
dahası katillerden yana taraf ol-
dugunu kavraması için tam iki
buçuk yıl geçmesi gerekmişti.
Tam bin gün... Yargıç tam bir
pişkinlikle "Peki niye iki buçuk
yıl sonra efendi? Niye bunca
savsaklamadan sonra? Niye
adalet aygıtının işlemezliğine
bir koca ilmik de sen ekledikten
sonra" sorulannı yanrtlamaksı-
zın cigarasını yakarcasına rahat
çekiliyordu.
Gene aynı gün gazetelerin bi-
rinci sayfalannda Susurluk Çe-
tesi'nin ilk gövde gösterilerin-
den birinin, İstanbul Üniversite-
si önündeki o (kara) ünlü 16
Mart cankınmının izini süren ce-
sur bir avukatın mahkemeye u-
laştırdığı yeni ipuçlan sergileni-
yordu. Cankınmında "polis-si-
yasetçi- ülkücü tetikçi" işbiriiği
eksiksiz belirmekteydi. MlTin-
den It'ine bir kanlı çete o gün de
devlet adına bomba atmış, dev-
leti savunmuş, devletin hoşuna
gitmeyeceğini tahmin ettiği ki-
şileri yok etmişti.
• • •
Bu Tırmık daha, önceki gün-
den yazılıp yayımianacaktı. Ne
çare içinizi öfke kavururken
kusmamak için kendinizi zorlar-
ken yazı yazılmıyor. O yüzden
bugüne kaldı.
Şimdi daha sakin, daha se-
rinkanlı önerebıliriz:
Bu durumda bizi yargılama-
lan gerek. Ibrahim Şahin ve te-
tikçileri tahliye edildiklerine gö-
re Gazi Davası yargıcı ancak i-
ki buçuk yıl sonra çekilmeyi
okuduğu hukuka, görevlendiği
adalet aygıtına yakıştırdığına
göre; Tansu Çiller alanlara çı-
kıp, cıyak cıyak "Hanı nerde?
Çete dediler! Hani nerde çete"
diye kürsülerde dört dönebildi-
ğine göre askerler polisleri, po-
lisler aşkerleri, askerler ve po-
lisler bizleri dinleyip durdukla-
nna göre Mehmet Ağar
DYP'de liderlik hesapları bile
yapabildiğine göre bu ulkenin
başbakanı burnunun ortasına
yediği yumruğu bu kadar piş-
kince hazmedip susabildiğine,
parmağını bile kımıldatmaya ni-
yetli olmadığını ayan beyan et-
tiğine göre...
Bütün bunlar şaşılacak bir za-
mandaşlıkla hemen hemen ay-
nı günlerde olup biterken çok
değil daha altı ay önce milyon-
larca kişinin evierini ateş böcek-
lerine döndürdükleri bir ülkede,
1997 Eylülü'nün ikinci haftasın-
da yer yerinden oynamadığına,
gök delinmediğine, güneş gene
doğudan doğup, batıdan battı-
ğına göre:
Yanlış olan bizizi.
Yargılanması ve mahkûm
edilmesi gerekenler biziz. Biz,
yani, bu topraklar üstünde bir
hukuk devleti düşü kuranlar,
"Çetelerden anndınlmış temiz
bir toplum" isteğiyle sokaklara
dökülenler...
Çeteier, Çillerler, Bucaklar,
Ağarlar, özel timciler, Çatlılar,
Kırcılar, siyaset pazannın piş-
kin esnafı el ele verip bir koca
mahkeme kurmalı ve bizleri yar-
gılamalıdırlar.
Bütün alametler ortada. Her
şey artık ayan beyan. Besbelli
işte: Suçlu da yargılanması ve
mutlaka mahkûm edilmesi ge-
reken de biziz!..
POLİTİKA GÜNLÜĞÜ
HİKMET ÇETİNKAYA
Çeteier...
Son model bir spor Mercedes, Metris Ceza-
evi'nden hızla uzaklaşıyor...
Mercedes'in içinde eiinde Türk bayrağıyla Ibra-
him Şahin bulunuyor...
Ibrahim Şahin, Ayhan Akça veZiya Bandırma-
lıoğlu...
Metris Cezaevi'nin önündeki topluluk bu üç ki-
şiyi alkışlayıp gösteri yapıyor:
"Türkiye sizinle gurur duyuyor..."
Aynı gün kamuoyunun köstebek olayı' olarak
anımsayacağı davanın sanığı Bülent Orakoğlu
da mahkemece tutuksuz yargılanmak üzere salı-
veriliyor. Orakoğlu, önce ayaküstü sonra Polise-
vi'nde ve avukat yazıhanesinde açıklama yapıyor
"Hesaplaşacağız!.."
Gerçekten Türkiye'de neler oluyor, aylarca ga-
zetelerin birinci sayfalanndan düşmeyen 'Susur-
luk çetesi davası' sanıklan niçin tutuksuz yargılan-
mak için salıveriliyor?
Olayın özeti şudur: "Yargının önüne gelmiş so-
mut kanıtlar yoktur!.."
DTP Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk da
'somut kanıt' üzerinde durup şöyle diyor:
"Savcılar, yargıçlar önlerine konulan dosyalara
göre karar veririer. Gerçek suç dosyalan, Meclis 'te
açılmalıdır..."
Bugün iktidarda ANASOL-D hükümeti bulunu-
yor...
Devletin elindeki bilgi ve belgelere Başbakan
Mesut Yılmaz anında ulaşabılir...
Ne demişti Mesut Yılmaz:
"Ben bu çete olayını 20 günde çözerim..."
Bakın Tansu Çiller ve Meral Akşener sanki zil
takmışlar. 'şıkır-şıkır' oynuyoriar...
Polis-mafya-siyasetçi ilişkisi 'devlet içinde ör-
gütlü' çeteier bir Mercedes'in Susurluk'ta kamyo-
na çarpmasıyla ortaya çıkmadı mı? Mehmet Ağar
ile Sedat Bucak'ın fezlekeleri 65 gün Başbakan
Necmettin Erbakan'ın masasının üzerinde bek-
lemedi mi?
Minareyi çalan elbet kıhfını hazıriar...
Şimdi soruyoruz:
"Mehmet Ağar ile Sedat Bucak'ın dokunulmaz-
lıklan niye kaldınlmadı ? Susurluk davasının iki sa-
nığı Sami Hoştan ve Fevzi Bir bugüne dek niçin
bulunmadı? Bu kişilerin Tansu Çiller ve Özer Uçu-
ran Çiller'/e ilişkileri neden araştınlmadı?
Susurluk tezgâhının arkasında 'eroin kaçakçılı-
ğ\'ndan elde edilen gelirin yansını konjculara da-
ğıtıp yansını ceplehne indirenler olduğu bilinmi-
yormuydu?.."
• • •
Türkiye'de yargı bir kısım güç odaklannın üze-
rine çıkarılmazsa biz daha çok Susurluk'lar yaşa-
rız...
İstanbul Barosu Başkanı Yücel Sayman bakın
ne diyor:
"Tahliye bekliyordum. Yargı organı bu konuda
hiçbir açık bilgi almazsa sonuç bu olur. Sanıklar
dava boyunca verilen buyruklara uyduklannı söy-
ledi. " -,..,;
O zaman savcı ve yargıçlar ne yapsın?
Bızlerin, savcı ve yargıçlan eleştfrmeye hakkımız
yok!..
Televizyon kanallannda istihbaratçıların, bürok-
ratlann birbirlerini suçlayan tartışmalannı izleme-
dik mi?
izledik!..
Ne diyordu Mehmet Ağar?
Şunu:
"Benim yöntemim bu. Ne yaptımsa devletim
için yaptım!"
Olaya 'kutsal devlet' açısından bakanlar, yani
'Yapılan eylemler devlet sırrı' diyenler bugün do-
kunulmaziık zırhı içındedirler...
Durum böyle olunca savcı ve yargıçlann, önle-
rine gelen dosyalarla zaten 'Susurluk Çefes/'ni
çözmeleri güçtür...
Eğer devletin kimi birimleri sorgulanamıyorsa,
devlet erkini eiinde tutan siyasal iktidar bu olayı
'örtbas' etmek istiyorsa savcı ve yargıç ne yapsın?
Susurluk olayında parlamento soruşturma dışı
tutuldu, kımi bürokratlar 'kutsal devlet' diyerek
olayı bir başka yöne çektiler...
O zaman ne oldu?
Dava dosyalan eksik kaldı, salıverildiler...
Sorun, Türkiye'nin 'bir hukuk devleti'o\upo\ma-
dığıdır. Yasa koyucular, hukukun gereklerini yeri-
ne getirmiyoriarsa, o ülke 'hukuk devleti' değil,
'polis devleti'd\r...
Devletin üst noktalannda özel timin nasıl acıma-
sızca cinayetler işlediği konuşuluyor; Cem Erse-
ver'i kimin öldürdüğü biliniyor; Behçet Can-
türk'ten Ömer Lütfü Topal'a dek pek çok faili
meçhul cinayeti kimlerin işlediği saptanıyor ama,
ne yazık ki hiçbir şey yapılamıyor...
• • •
12 Eylül 1980 öncesi 'komünizme karşı' müca-
dele eden güç, 1985 sonrası 'PKK'ye karşı' mü-
cadele ederken Güneydoğu'da çok sayıda Kürt
yurttaşımız 'potansiyel suçlu' olarak görülmedi
mi?
Isterseniz, Güneydoğu'da yıllarca görev yapan,
PKK ile mücadele eden emekli askerierie konuşun,
size özel timin nasıl katliam yaptığını anlatacaklar-
dır...
Bugün özel tim denetimden çıkmıştır. Ordu'nun
Mesudiye ilçesinde 12-13 yaşlarındaki iki çoban
çocuğu 'terörist' diye acımasızca öldürülmüştür...
Türkiye Cumhuriyeti'nin bakanlanna karşı Gü-
neydoğu'da 'kurt işareti' ile selam veren, yuhala-
yan, otomobilini sıkıştıran özel tim ve onu yöne-
tenler bu gücü kimden almaktadır?
Televizyon kanallannda sesler giderek yükseli-
yor:
"Türkiye sizinle gurur duyuyor!"
Ölümlere alkış tutan, canileri omuzlanna alan bir
toplum demokrasiyi hak eder mi?
E. Posta: Hikmet.Cetinkaya@raksnet.com
Faks numaramız: 0212/ 513 90 98
Vatanseverler, insanlar, doğaseverler, toprak
eroTyonu size sevebileceğiniz hiçbir şey
bırakmıyor.
T.E.M.A.
Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma
ve Doğal Varlıklan Koruma Vakfı
Tel: (0.212) 281 10 27 / 268 09 85