27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
11 EYLÛL 1997 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER 3. köprü, yol ve tünellerin jeolojik etüt yapılmadan tasarlandığı ortaya çıktı Köprimün projesi de göstermeliktstanbul Haber Servisi-Bayındırlık ve İskân Bakanı Yaşar Topçu'nun, köprü tartışmasıyla ilgili "Hem köprü, hem de tûp geçis, yapılabilir" açıklaması bilim çevrelerince "gayri ckkti" olarak karşıla- rurken, YPK'nin benimsediği 3. köprü pro- jesinin de "hayali etütfere" göre düzen- lendiği ortaya çıktı. Köprünün bir ayağınm basacağı Beşik- taş'ın Belediye Başkanı Ayfer Atay da •*Bu bir ulaşım projesi değil, rant oyunu- dur" dedi. Kapağında "Bu ön tasarun çahşması E!VKA lnşaat ve Sanayi A~Ş. tarafindan damşmanhk bizmeti olarak \apılmışür'" notu bulunan ve "Nisan 15*97" tarihini taşıyan 3. köprü projesine ait Açıklama Raporu'nda, projenin en önemli bağlan- tı eşiklerini oluşturan "tünefler" konusun- da şu ifade yer alıyor: "Tünefler için je- oteknik değerlendirme yapıhnamışürf Otoyol geçişleri için 5.6 km., hafif met- ro geçişi için de 5.3 km. uzunluğunda ta- sarlanan bu tünellerin güzergâhlan belir- lenirken izlenen "jeolojik yöntem" ise aynı raporda aynen şöyle özetleniyor: Japonlardan köprüye kredi yok MUTLU GÜNEŞ SÖNMEZ Üçüncü boğaz köprüsü için ANAP döneminde kurulan ENKA konsorsiyumunda yer alan Japon ITO-CHU inşaat şirketi. kendi ülkesinde kredi olanaklannı araştınrken, köprü ihalesiyle ilgili gelişmeler Japon hükümetini rahatsız etti. Japon hükümeti. köprü konusundaki iddialar ve kredi finansmanı arayışlan ile ilgili olarak rahatsız olduğunu açıkladı. Birkaç gün öncesine kadar Japon Uluslararası Işbirliği Ajansı (J1CA) tarafindan üçüncü köprü projesine kredi sağlanacağı yolundaki haberler üzerine görüşlerini açıklayan Japonya'nın Istanbul Başkonsolos Yardımcısı Keisuke Yamanaka, "JICA teknik yardımlaşma amacı güden bir kuruhış. Kredi verme yetkisi yok. Sadece fizibilite çalışması yapabilir. Japonya Esimbank'ı da tam güven duymadığı projelere kredi vennek istemiyor. Japon resmi kuruluşlan, böyle siyasi tartışmalann döndüğü ve geleceği beili olmayan bir projeye kredi vermek istemez. Zaten bu konuda hükümetkrarası bir görüşme yapüması gerekiyor. Bu konuda da bir girişim yok" diyerek üçüncü köprü çalışmalan üzerindekı kuşkulardan hükumetinin rahatsızhk duyduğunu ve "yarartı olup olmayacağı belK olmayan" bir proje için kredi verme konusunda istekli olmadığını bildirdi. "İstanbuTda Üçüncü Çevre Yolu'nun yer aldığı koridorun zemin cinsi az çok bi- linmektedir ve bu koridorun bulunduğu kesimlerde yapılan çok sayıda altyapı ca- kşmalanndan edinilen iztenimler, yapun tekniği açısuıdan kaygı uyanduınamak- tadır-" Yeni tasarlanan köprünün, birinci köp- rünün "yaJdaşık" 600 m. güneyınde yer alacağı da vurgulanan proje raporunda- ki bu "azçok" bilgilere ve *izfenimlere''gö- re belirlenen "jeolojik varsayımlar", bağ- lantı yollanrun geçeceği tünellerle bir- likte "vryadükternT ve "fetasyontann" da yer seçimlerine dayanak tutuluyor. Kamuoyunun tartıştığı "Boğaziçisilu- eti" konusunda ise raporda şu açıklama getiriliyor: "Boğaz Köprüsü'nün Boğaziçi man- zarasını çirkinieştireceği ön yargısı, köp- rü yaptküktan sonra " Boğaza inci kolye takıldı" biçimindedeğişmistir. lOOOm.'lik açıkhğı 3 m. kahnlıktaki gövdeyle geçen Boğaz köprülerinin narin' görünümlcri büyük beğeni kazanmışür." ENKA'nın "danışmanlık" olarak ha- zırladığı ve YPK'nin de "benimsediği'', "etütsüz" projenin ve raporundaki varsa- yımlara dayalı "tezkrin" tstanbul için yaşamsal önem taşıyan bir karara nasıl yön verebildiği uzmanlar arasında tartışılırken, Bayındırlık ve İskân Bakanı Yaşar Top- çu'nun "köprüyü ve tüpgeçişi beraber yapma" önerisi tepki topluyor. Beşiktaş Belediye Başkanı Ayfer Atay da köprü tartışmasıyla ilgili yaptığı açık- lamada, bir ayağının Beşiktaş ilçesinde- ki tarihsel ve doğal kent dokusuna bas- ması ve bu ilçedeki elde kalan son yeşil alanlan da otoyol ve viyadüklerle tahnp etmesi tasarlanan köprüye "Bu bir rant oyunudur" diyerek karşı çıktı. Kentsel olu- şumunu tamamlayan Beşiktaş'ın artık "köprü ağzı ounavacağnu" belirten Be- lediye Başkanı Atay, "Beşiktaş-Üsküdar arasına köprü kunılamayacağı ortaya çı- kmca, bunu bahan« edip>ıllardır ödedik- leri kuzey ormanlannın icinden geçen Sa- nyer-Beykoz güzergâhına da yönelebilir- ler" görüşünü savundu. Üniversiteli olmanın bedeli yarıııı milyar BAR1Ş DOSTER Üniversıteye hazırlık kur- su veren dershaneler, çeşitli kampanyalarla öğrenci sayı- lannı arttırmaya çalışırken fıyatlannda da büyük bir de- ğişkenlik izleniyor. Çocugunu üniversiteye ha- zırlayan velilerin, özel ders- haneler ve özel öğretmenler için yüz milyonlarca lirayı gözden çıkarmalan gereki- yor. Fiyatlar, küçük kentler- de büyük kentlere oranla önemli bir düşüş gösteriyor. Özel dershane yetkilileri, dershane fiyatlannın büyük kentlerde 120 milyon lira- dan başlayıp 560 milyon li- raya kadar çıktığıru, küçük kentlerde ise fiyatlann 50 milyon lıraya kadar düştü- ğünü vurguladılar. Üniversiteyi kazananlann kayıt telaşının sürdüğü şu günJerde, üniversiteye gir- meriin maliyeti de katlanarak artıyor. Uzmanlar, çocugu- nu üniversiteye sokmak iste- yen bir ailenin özel dersha- ne ve özel öğretmene ortala- ma 500 milyon lira ayırma- sı gerektığini vurguluyor. Özel Dershaneler Birliği (ÖZDEBÎR) Ankara Bölge Temsilcisi Mehmet Atan, özel dershane fiyatlannın dershanenin ününe, kadro- sundaki öğretmenlerin başa- nsına, ders saatine ve sınıf mevcuduna göre değiştiğini söylüyor. Atan, ortalama 16- 20 kişilik sınıflarda ders ve- rildiğini ve dershane fiyatla- rının 140 milyon lira ile 260 milyon lira arasında değişti- ğini belırtiyor. 8 kişilik sınıflarda ders ve- ren dersaneler olduğunu da vurgulayan Atan. "Buniann fiyaüan 560mihtHi Braya ka- dar çıkıyor. Fivatlann değiş- ken olmasının bir nedeni de dershanelerin öğrenci çek- mek için çeşitli kampanya- lar, burslar düzenlemesi" dı- ye konuşuyor. tşaredepen sonılarm sınav sonuç belgesinde görülmemesi öğrendkrin geleceğini etkilemeye devam edrvor. (Fotoğraf: SAADET USLU) BUYUKADA SANAT ADASIOLDU YEDİTEPE ÜNİVERSİTESİ GÜZEL SANATLAR FAKÜLTESİ YETENEK SESAVIÎLE ÖĞRENCİ ALINACAKTIR Bölümler: • Endûstri Tasanmı • Grafik Sanatlar • tç Mimarlık • Plastik Sanatlar (Resim. Heykel, Seramik) •• Tekstil Tasarım • Tiyatro (Dramarurji, Oyunculuk, Dekor ve Kostüm) 1 Peyzaj Mimarlığı İkinci öğretim yılmda tüm bölümlerimize 35M burslu olmak üzere toplam 190 öğrenci alınacaktır. Aday olabilmek için; 1997Ö.S.Y.M. birinci aşama (Ö.S.S.) sınavında en az 105 puan almış olmak gerekmektedir. 1 Adaylann ön kayıt yaptırarak sınav giriş belgesi almalan gerekir. 1 Kayıtlar devam etmektedir. Ön kayıt için gereken belgeler: • Lise diploması fotokopisi • Dört adet vesikalık fotoğraf • Büyükada Ziraat Bankası 2607 no'lu hesaba 3.000.000 TL. (Üç milyon) ön kayıt harcı yatınldığını gösteren banka dekontu. • 1997 yılı ÖSS sonuç belgesi fotokopisi Aynntüı bilgi için aşağıdaki adres ve telefonlara başvurulabilir. Adres: Yeditepe Cniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Beyhan Aral Kampusu Büyükada-İstanbul Tel : (0.216)382 34 00-382 64 23 Faks : (0.216)382 64 78 OSYM mağdurları hak arıyor Ebru, Ozan, Yener ve Erhan, sınav kâğıtlarını görmek için idare mahkemesine başvuracaklarını söylediler SAADET USLU Liseyi bitiren gençlerin en büyük is- teklerinden biri OSYM sınavında ba- şanlı olup, üniversiteye girmek. Sına- va giren bir milyonun üzerinde gen- cin ancak birkaç yüzbini bu dileğine ulaşıyor. Gençlerin geleceklerini bağ- ladıklan sınav sonrasında ortaya kop- ya çekildiği, sorularda yanlışlık ol- duğu gibi pek çok iddıa atılır. Bir baş- ka iddia da öğrencinin kodlama yap- masına karşın sonuçta bu kısmın boş görünmesi. Ebru, Ozan, Yener ve Er- han' ın da ortak sorunu matematik ya da Türkçe kısımlannda kodlamanın görülmemesi. Ozan Akbayram, ÖSYM sınavın- da matematik sonısu işaretlemesine karşın, smav sonuç kâğıdında bu kıs- mın "0"olarak geldiğini belirtti. So- nucun gelmesinden hemen sonra ÖSYM'ye başvurduklannı söyleyen anne Ayten Akbayraın, "Buradan ma- tematik kısmında tşaretleme olmadı- ğı şeklinde bir cevap geldL MUletveki- U Algan Hacaloğlu. OSYM Başkanı Fethi Toker'e sorduğunda fen kısmn na kay dırma yapıldığı söytenmiş. Oy- sa fen kısmında da hiçbir şey yok. Mec- fc "te çauşan bir arkadaşumzsorduğun- da da ona fen ve matematik puanlan verilmiş. Herkes ayn bügi >eriyor" di- ye konuştu. Kendi çocuklannm da ha- ta yapmış olabileceklerini kabul eden Akbayram, "Ancak sistem de hata ya- pabilir. Bu kabul edilmeliT 'dedı. Akbayram, ÖSYM'nin yaptığı ha- tanın ortaya çıkanlması gerektığini \urgulayarak. idari mahkemeye baş- vuracaklarını kaydetti. Akbayram, u Benzer durumda olanlar benimle 336 36 99 telefon numarası veya 338 63 53 numaralı faksla irtibat kurabi- Ur" dedı. Yine matematik bölümünde kodla- ma yapmadığı görülen Yener Emsiz, bunun imkânsız olduğunu ifade etti. Kâgıtlannın bilirkişi huzurunda ince- lenmesini isteyen Emsiz, "Benimyap- öğım matematik sorulanv la 12.75 net aüyordum. İstediğim yeregirmem için 4 net bile yetiyordu. Şimdiyse ancak iki yühk bir okulu kazandım" dedi. Eb- ru Ateş de ÖSS'de oldukça yüksek puanlar almasma karşın aynı neden yü- zünden herhangi bir okula gireme- miş. Ateş, "Banailköncefenbölümü- ne kaydırma yapnuşsın dendL Ama fen bötümündede işaretleme görünmüyor. ÖSYM'ye yapbğun itiraz dilekçesine de kendilerinden kaynaklanan bir so- run olmadığı şeklinde bir cevap geldi" diye konuştu. Sınava Izmit'te giren ve Türkçe bö- lümünde kodlama yapmadığı görü- len Erhan Güzel ise OSYM'yi "ka- palı bir kutu"ya benzetti. 40'ın üze- rinde Türkçe sonısu yaptığını söyle- yen Güzel, "Sınavdan çıknktan son- ra dönüp tekrar kâğıduna baktım. Bu benim üçüncü girişimdi, hiç böyle bir sorun yaşamadım. Bu sorular olsaydı nbbı kazanıyordum" dedı. ÖSYM Başkanı Fethi Toker. öğ- rencilerin söz konusu testlerinde in- celeme yaptıklannı, cevap kâgıtlannın boş olduğunu söyledi. Özel okullar Bakan Uluğbay'a önerileriyle ilgili bir rapor sundu 4 Ders programları çağdaş olmah' tstanbul Haber Servisi - Özel Okullar Derneği Baş- kanı Dündar Lçar, 8 yıllık te- mel eğitim uygulamasının geç kalınmış ohnasına kar- şın çağdaş, hukukça zorun- lu ve gelecek için umut ve- rici olduğunubelirterek, "ASJI reform. eğitim programlan- nın içeriğinin, çocuğun fiz- yolojik. psikolojik. kültürel. sanatsal. kişilikli gelişmesini vesagliklumutiu.yararti.ba- sanlı bir insan olmasını sağ- layıcıhalegetirflmesidir" de- di". Dündar Uçar, dün düzen- lediği basın toplantısında, Özel Okullar Derneği ola- rak Mılli Eğitim Bakanı Hik- met Uluğbay'a sunduklan 8 yıllık kesintisiz temel eğiti- me ilişkin raporda yer alan önerileriyle ilgili bilgi verdi. 8 yıllık temel eğirime geçil- mesinin ardmdan ders içe- riklerinde değişiklik yapıl- masıyla asıl reformun ger- çekleştirilebileceğira vurgu- • "Asıl reform, eğitim programlarının içeriğinin, çocuğun fizyolojik, psikolojik, kültürel. sanatsal, kişilikli gelişmesini ve sağlıklı, mutlu, yararh, başanh bir insan olmasını sağlayıcı hale getirilmesidir." layan Uçar. ilköğretimde programlarm Türkçe. yaban- cı dil ve bılgısayar dersleri- ne öncelik verecek şekilde düzenlenmesini istedi. Dinin dünyada yükselen bir değer olduğunu savunan Uçar, Atatürk'ün dine karşıy- mış gibi gösterilmesinı eleş- tirerek, "A\rupa ve Ameri- ka'da olmayan sayıda imam- hatip okulu kurulmuş. okıü- larda toplam eğitim süresin- ce 500 saatin üzerinde din eğhimi >eriliyor. Buna rağ- men bazı politikacılar da di- ni tstismar ediyor. Bunun is- nsmaredilmesiyanhşnr" de- dı. Eğitim sonmunu çözeme- miş bir ülkenin çağdaş bir geleceği olamayacağını vur- gulayan Uçar, "Devlet fikri olmayan çocuğa de% letçiliği ailesinden öğrendiği birkaç duadjşmda din fikri olmayan çocuğa baikliğL kendisindirim sistemini tanımayan çocuğa başka canlılann sindirim sis- temini öğretmeye çahşmak yanlıştır. Çocukların oyun hakkı yoktur. Ders program- lan çağdaş hale getirilmeli- dir" diye konuştu. İlkokul öğrencisi çocukla- ra bilgi yüklü tarih. Türkçe, fen bilgisi öğretilmesini eleş- tiren Uçar. Türkçe'nin ön- celikle bir anlama becerisi kazandıracak şekilde öğretil- mesini istedi. Uçar, "Amaç, çocuğuniyibir vatandaşola- rakyetişniesi.demokrasi kül- türünü okulda yaşayarak edinmesklir'" dedi. Özel okul- lann etüt saatlerine ek olarak yabancı dil dersı koyarak, hazırlık sınıfina duyulan ge- reksinimi ortadan kaldıraca- ğını vurgulayan Uçar. yaban- cı dilin küçük yaşlarda öğre- tibnesinin yararh olduğunu ve ikinci yabancı dil öğre- tilmesinin önemini sa\ r undu. Yabancı özel okullann \a- kıflar aracılığryla ilkokul aça- rak. "sojgun" yaptıklannı öne süren Uçar, vakıflann açtığı okullann velilerden kayıt için binlerce dolar is- tediklerini söyledi. Vakıflar aracılığıyla yabancı okula bağlı özel ilkokul açmanın hukuka ve ahlaka aykın ol- duğunu savunan Uçar, "Ba- kanlık. bu ülkede hukukvar- sa buna izin vermemeli, bu okullan kapatnıalıdır" de- di. Dündar Uçar, devletın sı- nav sistemiyle çocuğu okul- dan uzaklaştınp, "okul dışı eğitim imajı" oluşturduğu- nu savunarak, "Çocuğu oku- la bağlayıcı sınav sistemi ge- tirilmefidir" diye konuştu. ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ Osmanlı, Laiklik ve Hilmi Yavuz llk önce, laiklik tanımımı yeniden yazayım. La- iklik; birtoplumdayönetenlerin, yönetme 'yetkisi- ni', din dışında bir kaynaktan almalan ve yöneti- min ilkelerini koyarken dinsel refefanslara değil, ken- di akıllanna başvurmalarıdır. Daha önce yüzlerce kez yazdığım bu tanımı ye- niden yazmamın nedeni, çok değer verdiğim ve sevgi duyduğum Hilmi Yavuz'un geçenlerde Za- man gazetesine yazdığı 'Osmanlı ve Laiklik' baş- lıklı yazıda, (isim vermeme inceliğini göstererek) be- ni eleştirmesi oldu. Hilmi Yavuz dostumun yazısı şöyle başlıyor: "Os- manlı hukuk düzeni 'laik' miidi? Bu soruyu tartış- tığım yazıya değişik tepkiler geldi. Kimileri Os- manlı'nın örfi- padişahi hukuku dolayısıyla 'laik' bir hukuka sahip olduğu görüşünü onaylarken kimi- leri de eskilehn deyişiyle ceffelkalem, Osmanlı'nın laik olamayacağını ileri sürdü..." Sevgili Hilmi Yavuz daha sonra Prof. Comell Fte- ischer, Halil Inalcık, Ömer Lütfi Barkan veTür- ker Alkan'dan alıntılar yaparak yazısının sonlann- da şu satırlara yer veriyor: ".. kimi çevreler de Os- manlı'nın 'laikliği'nden rahatsız olmuş görünüyor- lar. Cumhuriyeti ve Osmanlı'yı bir devamlılık, bir 'imtidâd' içinde değil de biri birierinin 'mevhum- u muhalifi' olarak görenlerin dünyayı hâJâ darzi- hinsel patikalardan yola çıkarakkavramaya devam ettiklerini görmek beni hiç şaşırtmıyor. Bunlardan birigeçenlerde Cumhuriyetgazetesinde şunlan yaz- maktan çekinmedi: 'Peki Osmanlı Imparatorluğu laik bir devletti diyebilir miyiz? Elbette diyemeyiz. (Kimi aklıevveller bunu da söylüyorlar, ama çogu kezcehaletten)'... Kimsenin Osmanlı'yı bütünüyle 'laik' saymak gibi bir iddiası yok, ama Osmanlı 'da laik olmayan bir hukukun yanı sıra, 'laik' bir hukuk da var..." Şimdi bu yazıda sergilenen 'anlama hatalannı' madde, madde yanıtlamak istiyorum. 1) Öncelikle şunu belirtmek isterim ki benim, yukarıdaki paragrafın da yer aldığı yazım, Hilmi Yavuz'un Osmanlı'nın hukuk düzenini tartıştığı ya- zıya bir tepki olarak kaleme alınmış bir yazı değil- di. 'Zaman Yazılan'ru büyük bir keyifle okumama karşın, o yazıyı görmemiştim. Eğer görmüş olsay- dım ve bir yanıt yazma gereksinimini duysaydım, adını vererek yanıtlardım. 2) Okuduğunu anlamayan, yazdığı okunmayan; konuşulanı kavramayan, konuştuğu anlaşılamayan, kimi düzeysiz yazar özentilerine ve siyaset ama- törlerine, bana ne kadar bulaşırlarsa bulaşsınlar, yanıt vermediğimi bilırsiniz. Ama Hilmi Yavuz, el- bette buniann dışında ve üstündedir. Farklı düşer- sek, adıyla sanıyla yanıtlarım. Ikna etmeye ya da ikna olmaya çabalarım. Hele hele 'cehalet' gibi- sinden bir suçlama, aklımın ucundan bile geç- mez, Çok ters düşersek (bu sıfati kullanmadan) ken- di cehaletimden kuşku duyanm, Hilmi Yavuz'dan duymam... 3) Osmanlı Imparatorluğu bir 'din devleti' idi. Suttan Selim, Hitafet makamını Istanbul'a getir- ^ diği için değil, daha rşin başında, o zamanlar Bağ- . dat'ta oturan Abbasi Halifesi'nin izniyle kuruldu- ğu iiçin bir din devletiydi. Bir din devletinde 'laik hukuk' olmaz. Osmanlı Imparatoriuğu'nda da laik hukuk yoktu. Ancak Osmanlı Imparatorluğu, daha kurulduğu günden itibaren, tebaya din ve vicdan özgürlüğü veren bir imparatorluktu. Zaten Osmanlı Beyli- ği'nin din ve vicdan özgürlüğüne olan saygısı, o zamanlar tam bir karmaşa içinde olan Balkan- lar'da hızla genişlemesine olanak vermiş ve Os- manlı pek çok yerde, bir tür 'kurtancı' gibi karşı- lanmıştır. Fakat bu özellikler, bir devleti laik yap- maz. Osmanlı Imparatorluğu'nda iki tür hukuk geçer- liydi. Bunlardan biri; Islam şeriatına uygun olan ve 'fslamireferanslara' dayanan 'şer'ihukuk', öbürü de; yerel alışkanlıklar, gelenekler ve örflere daya- nan 'örfi hukuk.' Ve mutlak bir 'akılcılık' (rasyonalizm) içinde olan Osmanlı padişahlan, 'kamu menfaati' söz konu- su olduğu zaman; örfi hukuku, şeri hukukun önü- ne çıkarmaktan da hiç çekinmemişlerdir. Aynı şeyi, o dönemlerin şeyhülislamlannda da görebiliriz. Pek çok konuda fetva söz konusu ol- duğu zaman, "Kamu menfaati vardır. Tabiatense- riata uygundur" gibisinden fetvalara rastlanır. Fakat buniann hiçbiri Osmanlı'da laik bir hukuk olduğunu göstermez. Var olan 'din dışı' hukukun adı 'örfihukuk'tur. Zira laik bir hukuktan söz etmek için laik bir devletten söz etmek gerekir. Ve Osman- lı laik bir devlet değildi. 4) Sevgili Hilmi Yavuz, "Kimsenin Osmanlı'yı bü- tünüyle 'laik' saymak gibi bir iddiası yok.." diyor. Işte bu olmadı... Eğer "Ben Osmanlı'yı bütünüyle laik saymıyo- rum" dese, mesele kalmayacak. Ama "Hiç kim- se" dediği anda işler karışıyor. O güzel yazılan yazdığı gazetede bile kimi za- man, Osmanlı'nın hoşgörüsünü laiklik olarak nite- leyen ve "Osmanlı Imparatorluğu laik bir devlet- ti" diyen yazılar okudum. "Osmanlı laik bir devletti. Zira cami, kilise ve hav- ra yan yana yaşamıştı" diyen sosyoloji hocalan dinledim... Zaten benim 'cahil' diye nitelediklerim onlardı. Bu konularda otuz yıldır çalışıyorurR, Ömer Lüt- fi Barkan gibi Lütfi Güçer gibi Sabri Ülgener gi- bi hocalann 'rahle-i tedrisinden' geçtim. Zaten bu hocalar, 1969 yılmda verdiğim 'Osmanlı Toplumu- nun Siyasal Yapısı' başlıklı doktora tezimin de jü- ri üyesiydiler. Barkan Hoca tezimin hocasıydı. Os- manh'yla cumhuriyet arasındaki 'imtidâd'\ görme- mem ve bilmemem mümkün mü? Sevgili Hilmi Yavuz, gereksiz yere alınmış. Ama gene de bunları bir kez daha yazmama vesile ol- du. Tekrar tekrar yazmakta yarar var... T.C. KAYSERİ 5. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Sayı: 1996/828 Raif Cantürk ve ark. vekili tarafindan davah S.S. Serkent Toplu Konut Yapı Koop.'ne Kayseri Sıvas Cad. Stad tş Hanı No: 5/512 adresi itibanyla ve baş- ka adresi olmaması itibanyla duruşma günü tebliğ edilemediğinden ilanen tebliğine karar verilmekle, Davalı kooperatife 8.10.1997 gün ve saat 9 olan duruşma gününün ilanen tebliğine ve bizzat duruş- maya gelmesi veya bir vekil gönderilmesi, aksi hal- de yokluğunda yargılamaya devam olunacağı ve ka- rar verilebıleceği ilan olunur. 26.8.1997 Basın: 39468
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle