03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 11 EYLÜL 1997 PERŞEMBE 12 KULTUR Y A P I K R E D 1 S A N A T F E S T 1 V A L t ' 9 7 Bükent Senfoni'yle 9. SenfoniKültür Servisi - Yapı Kredi Sanat Fes- tivali "97 kapsamında BükentSenfoni Or- kestrası ve Bulgaristan Devlet Filarmoni Korosu bu akşam saat 19.00'da Atatürk Kültûr Merkezi'nde bir konser veriyor. Beethaven'ın 9. Senfonisi'nin seslendiri- leceği, GürerAykaTın yöneteceği konse- re. Ayhan Baran (bas), Büient Külekçi (tenor). Birgül Su Ariç (soprano) ve Ay- lin Ateş (mezzosoprano) solist olarak ka- tılıyor. Bilkent Üniversitesi Müzık ve Sahne Sanatlan Fakûltesi'nin sanat projesi ola- rak kurulan "Bilkent SenfcmiOrkestrası". fakûltenin aynı zamanda öğretim kadro- sunda yer alan çeşitli ülkelerden dene- yimlı sanatçılar ile fakülte bünyesinde master ve doktora düzeyinde akademik çalışmalannı sürdüren Türk ve yabancı genç sanatçılardan oluşuyor. Türkiye dı- şında 12 iilkeden 120 sanatçıdan oluşan orkestra, Türkiye'nin ilk akademik, özel ve uluslararası sanat topluluğu olarak ta- nımlanıyor. Yapısında Akademik Oda Orkestrasi, Yaylı Çalgılar Topluluğu'nu içeren orkestralar topluluğu kimliğini ta- şıyan "BilkentSenfoniOrkestrası" heryıl en az 60 konserle sanat dünyasında yer alıyor. "Akademik Konserİer Dizisi", "Türk Bestedleri Haftaa", "Uluslarara- sıAnadohı MiizikFestivaM" gibi özgün te- malardaki konser ve kayıt dizileri bulu- Şef Gürer Aykal yönetimindeki Bilkent Senfoni Orkestrası ve Bulgaristan Devlet Fılarmoni Korosu bu akşam saat 19. OO'da Atatürk Kültür Merkezi'nde. nan orkestranın hedefleri arasmda, yurti- çi konserlenyle nitelikli müzik beğenisi- ni yaygınlaştırmak, yurtdışmda uluslara- rası etkinliklerde bulunmak, fakülte eği- timine akademik kadrolaşmada kaynak sağlamak da yer alıyor. 1944 yılmda besteci Svetoslav Obrete- nov tarafından kurulan Bulgaristan Dev- let Filarmoni Korosu, Bulgaristan'ın en nitelikli korosu. Bulgaristan Müzik Akademisi'nden mezun sanatçılardan oluşan topluluğun daimi şefliğini 1960yılındanbuyanaGe- orgi Rebev sürdürüyor. Fransa, tngiltere. Italya. Belçika, Yunanistan, tsviçre, Ja- ponya, Kanada, Danimarka ve Israil'de yıllardır tanınan koro, Hermann Abend- roth, Riccardo Vluti. Zubin Mehta, Roj- destvensity, Evguenly Svedlanov, Pierre DervalL, Jean-Claude Casadessus, Kurt Masur, Michel Plasson ve daha birçok ünlü orkestra şefinin yönettiği büyük mü- zik festivallerinde yer aldı. "Turandot", u Nabucco","BorisGodHiıov%«nTrava- tore", "MacbettT, "Futon" ve «Car- men" gibi operalara katılan topluluğun repertuvannda 80'in üzerinde oratoryo ve çeşitli eserler bulunuyor. D E V L E T T İ Y A T R O L A R I Ü Z E R İ N E R A P O R - 1 Yapı Kredi Sanat Festrvali Chaka Khan'la başladL 'Dinleyicilerimle birlikte büyüdüm' KültürServisi-Yapı Kre- di Sanat Festivali "97, po- pun divası olarak nitelen- dirilen Chaka Khan'ın konseri ile Harbiye Açık- hava Tiyatrosu'nda başla- dı. 18 kez Grammy'ye a- day olan ve 7 kez kazanan. gold single, gold albüm ve platin albüm rekortmeni Chaka Khan, geçen gün yaptığı basın toplantısında, kendisini diva gibi hisset- mediğıni, diva kelimesinin negatif anlamlar da taşıdı- ğını ve daha çok opera sa- natçılan için geçerli oldu- ğunu söylüyor ve ekliyor: "Kendimi en çok kadın gi- bi hissediyonım." 1970'li yıllann sonlann- dan itibaren çalışmalannı Arif Mardin'in yapımcılı- ğında yürüten Chaka Khan, Mardin ile olan ilişkısini "afle ilişkisi" olarak adlan- dınrken, Mardin'ı amcası, • löyaşında müziğe başlayan Chaka Khan dinleyicileriyle birlikte büyüdüğünü belirtiyor. Yeni projesi ise bir rock albümü. eşini ise teyzesi olarak gör- düğünü söylüyor ve daha sonraki çahşmalannda da beraber çalışacaklannı da vurguluyor Her şarkısının kendisini farklı duygulara sürükledi- ğini söyleyen Khan, "Din- leyicüerimle karşılaşnğun- da bana, biz seni dinleyerek büyüdük diyorlar, ama in- sanlann unuttuğu bir şey var. Ben 16 yaşunda başja- dım müziğe ve dinleyicile- rimle birlikte büyüdüm" diyor. Evde müzik dinle- mediğini, ancak bir kaç ka- deh bir şeyler içerken. o da kendi müziğini dinlediğini söyleyen Chaka Khan, mü- ziğe bugün başlarruş olsa bütün türlerin bir birleşimi- ni yapmak isteyeceğini di- le getiriyor. Yeni albümü için çok kesin konuşmak- tan kaçınan sanatçı, cover parçalara sıcak baktığını söylüyor. Sanatçılann. co- ver parçayı alıp farklı bir biçimde işleyerek kendi yorumunu kattığı zaman daha nitelikli yapıtlann or- taya çıktığını da ifade eden sanatçı, "Herhangjbirşar- kıcı güzel bir şarkıyı abp mahvediyorsa, sizin onu alıp daha güzel bir şekikle yorumlamanız daha iyi" diyor. Soul müziğin bugünkü dunımundan ve geleceğin- den umutlu olduğunu söy- leyen Khan, belli bir dö- nemde teknik enstrüman- lann kullanılmasıyla kötü- leşmeye başlayan müziğin kabuğundan sıynlarak eski soulun yeniden ortaya çık- tığını da vurguluyor. Yeni çıkan gruplan alternatif olarak düşünmeyen sanat- çı, bu gruplann soul müzi- ğin kökünden geldiklerini de ekliyor sözlerine. "Baa yeni gruplann çoğu kflise müziklerini dinleyerek ye- tiştiler. Yani işin kaynağin- dan getiyorlar ve ortaya ni- telikti çaüşmalar çıkıyor. Müziğe kendilerinden bir şeyler katmış olmalan da önemli, ama yapbklan al- ternatif müzik değil. Bunu ryibirsoui müzikolarak ad- landırabiliriz." Chaka Khan, gelecek yıllar için de oldukça umut- lu. Çok fazla şey söylemek istemese de, farklı sanatçı- larla farklı prodüksiyonlar- da bulunmak istediğini, ör- neğin, Çin pop müziği de yapabileceğini vurguluyor. Farklı ülkelerde farklı dinleyicilere seslenmekten ilk günkü gibi heyecan duyduğunu belirten Khan, "Bu duygu olmasayd] bu kadar başanlı olmazdun" diyor. Bir çok dinleyici ve sanatçı tarafından yaşayan bir efsane olarak görülen Khan, bununla gurur duy- duğunu ama her sabah ban- yoda, aynanm karşısına ge- çip sıntarak kendini tatmin etmediğini de ekliyor söz- lerine. "Diğer büyüksanat- çılann beni dinleyerek bü- yümüş olmalan bana çok büyük gurur veriyor ama sadece aklıma geldiğinde_" Chaka Khan'ın yaşamı boyunca yapmak istediği i- ki şey olmuş hep. Bunlar- dan biri davulcu olmak, di- ğeri ise bir rock albümü çı- karmak. Bu isteklerinden ıkıncisi olan rock albüm projesini mutlaka gerçek- leştireceğini söyleyen Khan, bunun çok yakında olacağının da müjdesini venyor. 'Her rolün adamı' bir eenel müdür!Çağdaş tıyatro sanatının demokrasi kültürünün gelişmesi ve yerleşmesıne katkısı; ulusal ve ev- rensel oyunlann seçimı ve bu içerikte oyunlann yazılması için Türk yazarlanru teşvik, çağdaşlı- ğın gereği olan bilimsel verileri ve yöntem bilimi göz ardı etmemek, sahnedeki sanatçmın özgür yaratım sürecıne olumsuz etki eden faktörlerin ayıklanması ile mümkündür. Devlet Tiyatrolan, yukanda anılan görevinı dönem dönem büyük öl- çüde yenne getirmiştir. Ancak Türkiye'de demokrasi ve laikliğin teh- dit altında olduğu günlerde, Devlet Tiyatrolan, ne yazık ki salonlannda dinı ıstismar eden kitle- leri toplamak amacı ile repertuvar düzenleyebil- miş, yukanda açıklanan temel hedef ve bu hede- fe varma yollan açısından üst üste sınıfta kalmış- tır. Bunun iki önemli nedenı vardır; 1. 1949'da iki sahne ve 20-30 sanatçı ile kuru- lan ve tüm tüzel kişilık yetkılerini genel müdür- lüğün şahsında toplayan merkezci yasanın, bugün 8 ilde yerleşik tiyatro müdürlükleri kurmuş, 26 sahneye sahip, yaklaşık 2 bin çalışanı (670'i sa- natçı) bulunan Devlet Tiyatrolan'nın sorunlanna ve gelişen demokratik sürece cevap veremez hale gelmesi. 2. Halen görevde bu- lunan ve görev süresi içinde 4 ayn partiden 7 ayn kültür bakanı ile ça- lışabilme becerisini ego- santrik bir tutumla sağla- yabilen Devlet Tiyatrola- n Genel Müdürü'nün sa- nata ve sanat yönetimine bakış açısı. Yanhş uvgulamalar Devlet Tiyatrolan, son dönemlerde genel mü- dürlüğün koltuk hırsı ve egosantrik tutumu yü- zündenREFAHYOLhü- kümetinin Kültür Bakan- lığı'na sessizce uyum sağlamış; bunun sonucu olarak sanatsal açıdan ni- telik kaybına uğramış, se- yircisi azalmış, ve hep- sinden daha vahım olarak Jslamcı görüşün dolaylı propaganda aracı duru- muna getirihne yolunda planlamalara ortak edil- miştir. Yıllardır özerk bir Devlet Tiyatrolan yasa- sının çıkmasına direnen Genel Müdür; yeni bir yapılanma özlemini ifa- de eden sanatçı1an "Bu kurum kendi yasasına göre, ülkedeki kendi çahş- ma alanı içindeki polm- kasını kendiçizer. Bunun sımn Türkiye Cumhuri- yeti Devleti'nin genel po- litikası içindedir. Ben Türkiye Cumhuriye- ti'nin zedelenmesi için program yapamam, yap- mam miimkün değiL Öz- gürlük diye onu kaste- denler varsa, ben sonuna kadar, hatta öldükten sonra öğrencUerim mü- cadele eder" diyerek; bir anlamda devlet düşma- nı ilan etmiştir. (Nokta Dergisı, 26.02. 1995). Ne varki aynı Genel Müdür, Refahlı Kültür Ba- karu'nın emri ile 1996 Eylülü'nde, sanatçılardan gizleyerek ve ivedilikle bir yasa komisyonu kur- muş, hazırlattığı yasa taslağinı bakana sunmuştur. Repertuvar Son dönemlerde seçilen yerli oyunlann çoğu, tekrar niteliğindedir ve Batı 'da tekrar edilen oyun- lar özellikle ulusal ve evrensel klasiklerden seçı- lirken, Devlet Tiyatrolan'ndaki uygulamada. 1996-97 sezonunda seçilen yerli oyunlann böy- lesi bır niteliği yoktur. 1992-93 tiyatro sezonundan başlayarak Devlet Tiyatrolan yönetimi, dramaturji, başrejisörlük ve rejisörler, bazı usta sanatçılar birlikteliğiyle koor- dınasyon toplantılan düzenleyerek; kurûmun sa- nat politikasını ve bir sonraki dönemüı oyunlan- nı saptamaya başlamıştı. Ne yazık kı yeni yöne- tim, 2 yıldır bu toplantılannda gündeme gelenle- rin hiçbinnı yaşama geçırmemiştır. Hükümetdeğişıkliğınden sonra. koordinasyon toplantısı yapılıp repertuvann saptanacaği bilgi- si iletilmiştır. Bu toplantı da geçen vıl yapıldığı gibi hiçbir sonuç \ermemi!;. yalnızca yönetimın değişen hükümetlere göre kendini uyarlama ça- balannın ve kunımun sanat polıtıkasırun günde- lik politikalara alet edilmeye kalkışılmasının so- mut göstergesi olmuştur. Kaldınlan ovunlar REFAHYOL'un dümen suyunda yüzebilen yö- netim, yöneticilik süresi içinde birçok kere, seyir- cı tarafından ilgi gören oyunlan repertuvardan kaldırabilmiştir. 1995-96 sezonunda kısa süre oy- nayan ve seyircınin ilgısini gördüğü halde hükü- met değışikliği ile birlikte gündemden düşürülen oyunlar şunlardır: * Trabzon DT "Tazjye" / Murathan Mungan (22 temsil sonra kaldmldı.) • lzmır DT "Nâzun Üçlemesi" / Orhan Asena ya'nın çeşitli şehirlerinde oynanması için, Alman- ya'da faaliyet gösteren OBC fırması ile 39 temsil üzerine anlaşma yapılmıştır. Ancak adı geçen fir- ma. Almanya'da amatör gruplann oynadıklan ve bir kısmı şehnn dışmda sayılabilecek tiyatro bi- nalannda temsiller verdirerek, oyunu seyirciye u- laştırmamış; turne ekibi, harcırahlannın ödenme- sınde güçlüklerle ve onur kıncı tavırlarla karşılaş- mışlar ve 19 temsil sonra ekip geriye döndürül- müştür. Görev verilmeyenler Yönetım, erkini sağlayabilmek amacıyla, sanat politikasını herhangi bir şekilde eleştiren sanat- çı lan. görevsizlikle ya da hakkı obnayan küçük görevlerle cezalandırmaktadır. Mart 1997'de yapılan bir araştırma, 1996-97 se- zonunun başından bu aya kadar, Devlet Tiyatro- lan 'nda 62 oyunun sahnelendiğini göaenniştir. Bunlann 56'st rejisör kadrosu olmayarilarca sah- nelenmiştir. Içlerinden 9'u kurum dışından görev- lendirilmiş ve biri dışında rejisör olarak kendini kanıtladığı tarnşılır kişilerdir. Bunlara tavan pu- andaki bir sanatçrnın maaşı, o- tel ve yol giderleri ödenerek bütçe kötüye kullanılmıştır. Ancak bu arada, Devlet Tiyat- rolan'nın kadrolu rejisörleri olan Yücel Erten, Erhan Gök- gücü, Şakir Gürzumar, Leyla Tecer, Işık Toprak, Ejder Akı- şık, Rüştü Asyah'ya reji veril- memıştir. Disiplin cezalan Xl.ültür-Sen Ankara Şubesi Sanat Kurulu, hazırladığı raporda, çağdışı ve keyfi bir sanatsal politika sürdüren Devlet Tiyatrolan'nın yönetimini eleştirerek, özerk bir DT yasasının çıkmasına direnen genel müdürün yanhş sanat politikasını, kaldırılan oyunlan, görev verilmeyen rejisörleri, disiplin cezalanyla yıldırma politikasını aktanyor. • Ankara DT "NeGüzd Bir Gün"/Michel de Ghekferode (yüzde 90'ın üzerinde biletli seyirci yapmışken 24 temsil sonra kaldınldı.) • Ankara DT "Büyük Misafir" /Vktor Haim (yüzde 85 seyirci oranı ile 22 temsil sonra kaldı- nldı). • Ankara DT "Giordano Bnmo" /Erhan Gök- gücü ( yüzde 93.8 biletli seyirciye ulaşmışken, hükümet değışikliği ile birlikte \e 27 temsil son- ra kaldınldı.) Yukanda adı geçen oyunlar için toplam olarak ortalama 300 dönem kostümü, dekorlar, çok sa- yıda aksesuvar yapılmış ve satın alınmıştır. 5 oyu- nun ortalama birkaç milyar TL tutan maliyeti, se- yircilen varken kaldmlmalan nedeniyle heba edil- miş; bütçe kötüye kullanılmıştır. Recep Bilginer'in yazdığı "İsyancılar" oyunu- nun. başkanlığını Genel Müdür'ün yapmakta ol- duğu Devlet Tiyatrolan Vakfı aracılığı ile Alman- Devlet Tiyatrolan son iki yıl içinde, Disiplin Kurulu'nu, geçmiş tarihinde olmadığı ka- dar fazla çalıştırmış, cezalar venniştir. tstenilen, sanatçmın memur olduğunu hiç unutma- yarak boyun eğmesidir. • Kendisiyle yapılan bir rö- portajda, Devlet Tiyatrolan re- pertuvanmn daha çağdaş bir düzleme oturması gerektiğini söyleyen sanatçı Mahir Gün- y'a ceza verihnesidir. Trabzon Devlet Tiyatrosu sanatçılan, müdürlerinin key- fi ve yolsuz tutumlannı dilek- çe ile Genel Müdür'e ilettikle- rinde, 58 çalışana disiplin so- ruşturması açıhruş ve çoğuna önemli cezalar verilmiştir. • Kültür-Sen Genel Başka- nı İzzet Polat Ararat, sendıkal görevinin gereği olarak, Dev- let Tiyatrolan'na zarar verdi- ği gerekçesi ile şimdiki Genel Müdür'ü istifaya davet edin- ce, üç aylık maaş kesintisi ce- zasına uğramış; ceza idare mahkemesince iptal edilmiş- tir. • Eski Genel Müdür ve ha- len rejisörlük görevini sürdü- ren Yücel Erten'e, bin "kma- ma", diğeri " kademe flerle- mesinin durdurulması" şek- linde, usule uygun olmayarak iki ayn ceza verilmiştir. İdare mahkemesine intikal etmiştir ve davalar sürmektedir. • Sanatçı Lemi Bügin, 95- 96 sezonunda, "Budala" adlı oyunun başrolünde beğeni toplamış 18 yıllık bir sanatçıdır. Tiyatro gelene- ği, böylesi oyunculara yeni şanslar verme doğ- rultusunda işlerken, Lerru Bilgin, "4. Murat" oyununda iki cümlelik bir rolle taltif (!) edilmiş- tir. Oyuncu rolüne itiraz edince. "üç ayhk maaş kesintisi'1 cezası verilmistir. Cezaya irırazda bu- lunan Bilgin, ikinci kez on günlük maaş kesin- tisi" cezasına uğratılmıştır. • Son, provalarda zatürTee geçirerek rapor alan 33 yıllık sanatçı Yıkural Akma'nın Disip- lin Kurulu'na sevk edilişidir. Genel Müdür, Dev- let Tiyatrolan'nın hukuk müşavirlerinden Nur- şen Erdem'e "Bu iulnmın söztesmesini fesbede- ceksiniz" 1 talimatmı venniştir. Nurşen Erdem 20'ye yakın sanatçıdan aldığı ifadeler sonucun- da, karannı ve raporunu, sanatçmın suçsuzluğu doğrultusunda verince, Genel Müdür, Erdem'i Kültür Bakanı İsmail Kahraman'a şikâyet ede- rek sürgününü sağlamıştır. IŞILDAK VE YELPAZE ATİLLA BİRKİYE 11 Eylül 1980 ve Binikîm Zaman mı çabuk geçiyor, yoksa biz mi zamanın çabuk geçtiğini kodluyoruz. Ama sonuç olarak baktığımda 11 Eylül 1980 günü, yanılmıyorsam yine bir perşembeydi ve bundan tam on yedi yıl önceydi. Belleğimden silinmemiş. Belleğimden silinme- yen birçok şey gibi. Anımsadıklarımız, iz bırakan- lar mıdır? Özellikle olumlu olanlar mıdır? Ama yine de olumsuzluklar,her ne kadar silme- ye çalışsak da zaman zaman bilincimize çıkarlar; zaman zaman da rüyalanmızda ortaya çıkarian ki kimileri için birer karabasanlardır bunlar. Aslında bu belleksiz toplumda özellikle aydınla- nn yaşadıklan, rüyalardaki değil de gerçek yaşam- daki karabasanlardır. 11 Eylül 1980 gününü çok iyi anımsıyorum. Er- tesi gününü de. Daha birçok günü. Belki küçük- tüm ama, 27 Mayıs'ın boş sokaklannı, radyodaça- lan marşlan; babamın ağabeyimi ekmek (ve her- halde gazete de) alması için bindirdiği kamyonu; sonra evin önündeki (alt katta Ziraat Bankası ol- duğu için) günlerce bekleyen silahlı jandarma eri- ni... Ya 12 Mart?.. llkgençliğimizin son yıllan, genç- liğin baharındayken. Ağabeylerimizin sırtlanndaki cop izlerini; üniversite işgalini ve anlayamadığım kuramsal tartışmaları ve en önemlisi sosyalizmin iyi bir şey olduğunu... Sonra, çok geçmeden; aynı coplan sırtımda du- yumsuyorum; aynı tartışmalar ve arkadaşlanmın, kuşağımın başına gelen aynı "acı"sonlar... Ama bu kez inanılmaz bir nicelikte... Zaman mı çabuk geçiyor yoksa biz mi onu böy- lesine kodluyoruz? Ve sonra da 11 Eylül Perşembe günü. Acaba ön- ce, biraz 12 Eylül faşizmine mi değinmeli. Öyle ya, "yıldönümü" geldi de... Günlerdir basında 12 Eylül'ün "dökümü" yayım- lanıyor. Bunlar zaten biliniyordu, kuşkusuz ki yine- lemekte de hiçbir zarar yok! Ama kim bunlann he- sabını verecek olan! Biliyorsunuz ki on altı yaşındaki bir çocuğu as- tılar, bu ülkede 12 Eylül iktidarı. Kim verdi bunun hesabını. 12 Eylülzedelerden bir politikacının şim- di Cumhurbaşkanı makamında oluşunu; 12 Ey- lül'den nasibini almış birçok politikacının hâlâ ak- tif siyasette olmalannı; milletvekili, bakan olmala- nnı na&ıl açıklamalı. Yani sorum şu kısaca, niye hesap sorulmuyor, bırakın herbir şeyi on altı yaşındaki çocuğu asan- lardan niye hesap sorulmuyor. "Anayasal düzeni" bozanlardan, işkence yapanlardan, kitapları top- layanlardan, insanlara içerde tecavüz edenlerden niye hesap sorulmuyor? 11 Eylül 1980 günü, -o zamanlar Konuk Yayın- lan'nda çalışıyordum- Birikim dergisini telefonla aramıştım. Sanınm "kitle iletişim araçlan" ile ilgili biryazı yazacaktım. Kaynaktopluyordum. Eski bir sayıydı ve benle telefonda konuşan yardımcı ola- cağını söylemişti. "Birikimci" olmamakla birlikte Birikim'i izleyen- lerdendim. Ama o sayt bende yoktu. O sayıy+a*7 mak için dergiye gittim. Vllayetin karşısındaki Ba- teş'in (şimdi Tekin Yayınlan'nın) kitapçısının bu- lunduğu binada ya da yanındaki bınada küçük bir yerdi. İlk kez gidiyordum. Dergiyi aldım ve geri getireceğime söz verdim. Konuştuğum kişinin doğal olarak kim olduğunu anımsamıyorum. Ama çok net anımsadığım bir şey var. Bana "etrafta ciddi bir dunım var, dergi başına iş açmasın, dikkatli ol" öğüdünü veoşiydi. O günlerin Türkiyesi'ne girmeye gerek yok sanı- nm... Dergiyi bulduğum için sevinçliydim ama, aynı zamanda huzursuzdum. Sıkıntıyla Sirkeci'ye yü- rüdüm. Haklıylı. Her yerde mavi bereliler vardı. Gece, yatmadan önce dergiyi okumaya başla- dım. Sabaha karşı bir telefon geldi. Gerisi bilindi- ği gibi. Şimdi, Birikim dergisinin 100. saytsı elimde. As- lında 161 sayı. Çünkü 12 Eylül'de büyük bir kesin- ti var. 1989'da yeniden "bir" diyerek yayın yaşa- mına başlıyor. 100. sayıda yirmi iki yılın değeriendirmesi ve "bi- rikimi" yer alıyor. Aydın kesimin ağır toplan, 100. sayı için birer yazı kaleme almışlar. Saklanacak bir sayı. Ilginç, özgün ve bilgilendirici deneyimler ve yaklaşımlar... Bunu aslayitirmeyeceğim. Birikim'in 1975te çı- kan ilk sayısını da anımsıyorum. İlk sayıdaki çıkış yazısını; hatta bir polis "te/an"ında onu yitirişimi de. Ama 11 Eylül 1980 günü aldığım Birikim'i nasıl yitirdim, onu anımsamıyorum. Sözümde durama- dım. Dergiyi geri götüremedim. Birikim'e ve daha nice yayın organına "kesintisiz" yayınlar dileyelim. Candle in VVind'ın CO'si ç*ıyor • Kültür Servisi - Elton John'un Prenses Diana'nın cenaze töreni sırasında WestministeT Abbey'de Diana için söylediği "Candle in Wind" CD olarak önümüzdeki günlerde piyasaya sunulacak. Tören sırasında kaydedilen ve Mercury Records tarafından önümüzdeki cumartesi günü piyasaya sürülecek olan CD'nin geliri Prensesin Anısıru Yaşatma Fonu'na aktanlacak. Bardot ikinci kez mahkemede • Kültür Servisi - Sinema oyuncusu Brigitte Bardot, ırkçı açıklamalar yaptığı gerekçesiyle ikinci kez mahkemeye verildi. Bardot, geçen ekim aymda, 1996 yılının nisan ayında Müslümanlann Kurban Bayramı ile ilgili yaptığı açıklamalardan dolayı : ifade vermiş, mahkemenin Bardot'nun ifade •»;. özgürlüğünü kullandığı karanyla serbest bırakılmıştı. Bu yıl 15 Nısan'da Fransızlann Müslümanlann ibadet tarzlanyla ülkelerinin düzenini bozmayacaklannı söyleyen Bardot'un dumşması 2 Ekim'de yapılacak. Beatles güncelliğini yitipmiyop • LONDRA(AA)- 196O'lı yıllann enpopüler pop grubu olan Beatles'ın geçen yıllara rağmen güncelliğinden hiçbir şey kaybetmediği ortaya çıktı. Yapılan araştırma, grubun, eski albümlerinin satışının son iki yıllık gelirinin 61.3 sterlin olduğunu ortaya koydu. ABD'de yayımlanan Forbes dergisinde verilen habere göre, şov ve sanat dünyasından para kazanan kişilerin en zenginleri arasında yer alan Beatles sıralamada beşinci olarak yer alıyor. Ingiltere'de müzik listelerini altüst eden Spice Girls'ün bile son iki yılda Beatles grubunun yansından daha az para kazanabildiğini belirten Forbes dergisi, Baharat Kızlar'ın 29.4 milyon sterlinle ancak 32. sırada yer alabildiklerini açıkladı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle